İran Irak Olmasın/2 Kampanyası Basın Açıklamaları

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

23 Eylül 2006– Basın Açıklaması – Tünel Meydanı Savaş Karşıtı Hafta Başlangıcı

Değerli basın emekçileri, değerli dostlar,

Son bir haftadır, ABD’nin İran’a saldıracağı yönünde çok sayıda haber yer aldı. İnsanın içinden bu ne cüret, bu ne utanmazlık, bu ne yalancılık diyesi geçiyor.

Daha İsrail’in, ABD’den aldığı destekle Lübnan’ı bombalaması  ve 1500 kişiyi öldürmesinin üzerinden bir ay geçmedi.

Uluslararası raporlara göre, Irak’ta son iki ayda ölen insan sayısı 6000’den fazla. Irak’ta ABD işgalinin başladığı üç yılda 120 binden fazla Iraklı öldürüldü.Afganistan’da işgalciler, son dört ayda 1600 sivil Afganlıyı öldürdü.

Şimdi de İran’ı işgal etmekten söz ediyorlar.

Hiçbir hesap vermeden, sanki Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmemişler gibi, sanki dünyanın en büyük terör eylemini Ortadoğu’da 2001 yılından beri gerçekleştirenler Bush ve ekibi değilmiş gibi, şimdi de İran’a saldıracaklarını söylüyorlar.

Utanmazlığın böylesini hiçbir zaman görmedik.

Savaş yalanlarının bu kadar bol keseden uydurulduğunu hiçbir zaman duymadık.

Savaş suçlarının, insanlık suçlarının dünyanın gözünün içine baka baka böylesine utanmazca işlendiğine insanlık çok az tanık olmuştur.

Şimdi İran’a saldıracaklarını ilan ediyorlar. Yeni bir soykırım suçu işleyeceklerini ilan ediyorlar.

Ama bir noktayı atlıyorlar… Küçük bir noktayı…

Yeniliyorlar… Görmezden gelseler de yeniliyorlar.

Rezil oluyorlar… Duymazdan gelseler de rezil oluyorlar.

Politikaları iflas ediyor. Farkında değilmiş gibi davransalar da politikaları iflas ediyor.

ABD ve NATO Afganistan’da zor durumda. NATO komutanlığı savaşacak yeni askerler istedi ama kimse bu isteğe yanaşmadı.

İsrail Lübnan halkının direnişi karşısında duraklamak zorunda kaldı.

Irak’ta ise ölen Amerikan askeri sayısı 3 bine yaklaştı. Irak’ta işgale komuta eden generaller, durumun Vietnam’daki kadar kötü olduğunu söylüyorlar. ABD askerleri ya toplu katliama girişiyor ya da ordu merkezlerinden kafasını uzatamıyor.

Birleşmiş Miletler Genel Sekreteri Kofi Annan bile en sonunda, “Irak işgali tam bir felaket” demek zorunda kaldı.

ABD egemen sınıfı kendi içinde bölündü. Bush ve ekibinin “deliler, çılgınlar” olduğunu söyleyenlerin sayısı giderek artıyor.

Bush’un savaş politikalarına ortaklık edenler teker teker gidiyor. İspanya’da Aznar, İtalya’da Berlusconi devrildi. İngiltere başbakanı Blair, istifa edeceğini açıkladı. Bush’un ABD’de kamuoyundan aldığı destek, yerlerde sürünüyor.

Bunu biz sağladık!

Biz, yani Lübnan halkı…

Biz, yani Afgan halkı, biz, yani Irak ve Filistin halkı

Biz, ABD’de, İngiltere’de, Türkiye’de ve dünyanın bütün ülkelerinde “savaşa hayır” diyen milyonlarca savaş karşıtı.

ABD emperyalizminin peşini tek bir gün bile bırakmadık.

Peşlerini tek bir gün bile bırakmamaya da kararlıyız.

Bugünden başlayarak bir hafta boyunca, tüm dünyadaki savaş karşıtlarıyla birlikte sokaklarda olacağız.

Bir hafta boyunca, eylemler, basın açıklamaları, sokak gösterileri, konserler, söyleşilerle sesimizi Ortadoğu’da işgale direnen halklara,

Tüm dünyada aynı barış ve adalet duygularıyla, aynı cesaret ve özveriyle, aynı erdem ve insanlık değerleriyle sokaklara çıkan savaş karşıtlarına duyuracağız.

30 Eylül’de ise İstanbul’da Türkiye Sosyal Forumu sırasında yapılacak basın açıklamasına katılacağız.

Tüm dünyada savaş, işgal, petrol ve dolar manyaklarının kulağını sağır edercesine hep birlikte bir hafta boyunca bağıracağız:

“Bush canidir, teröristtir, emperyalisttir”

Yaşasın halkların kardeşliği

İ-RAN, I-RAK, OL-MA-YA-CAK!

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adına

Zeynep Tanbay

27 Eylül 2006 – İzmir – Basın Açıklaması –  Bisiklet Turu

27 eylül İzmir Bisiklet Turu’nda okunan Basın Açıklamasının metni…

BASINA ve KAMUOYUNA,

ABD  Emperyalist çıkarları için saldırmaya devam ediyor.

Önce Afganistan, ardından Irak, ardından İsrail eliyle Filistin ve Lübnan saldırıları ve işgalleri; Şimdi de komşularımız İran ve Suriye tehdit ediliyor. ABD nükleer silahlanmayı tırmandırıyor.

İncirlik üssü ABD ‘nin bölgedeki  nükleer silah deposu olarak kullanılıyor. Amerikan Ulusal Kaynaklar Savunma Konseyi’nin yayınladığı raporuna göre, İncirlik Üssünde tam 90 adet Nükleer bomba, uçaklara yüklenecek biçimde hazır bekletilmektedir.

Yıllardır İncirlik’te bulundurulan nükleer bombalar, ABD’nin bölgede veya dünyada herhangi bir ülkeye karşı nükleer silah kullanmaya karar vermesi durumunda kullanılmak üzere hazır durumda tutuluyor.

İncirlik’te bulundurulan nükleer bombaların kullanılması hiçte uzak bir olasılık değildir.

İncirlik Üssü  kapatılmadığı sürece Türkiye tehdit altındadır. ABD bölgedeki saldırılar ve operasyonlar için İncirliği kullanmaktadır.

Türkiye Hükümetleri İncirlik Üssü’nü kullandırarak , Afganistan ve Lübnan ‘ a asker göndererek  tercihini ABD ve Küresel Sermayeden yana koymuştur.

AK Parti Hükümetinin ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde  yer alma hevesi Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırmaktadır. Bölgede yaşanan acı ve göz yaşından pay kapma anlayışı utanç vericidir. Biz bu utancı yaşamak

ve ortak olmak istemiyoruz. Onun için sokaklardayız. AK Parti Hükümetini uyarmak için buradayız.

AK Parti Hükümetinin Lübnan’a asker gönderilmesini isteyen tezkeresi TBMM’de oylanarak kabul edildi. İsrail Lübnan’ı bombalarla yakıp yıkarken, çoğu çocuk binlerce insan öldürülür, yüz binlercesinin evleri İsrail bombaları ile yıkılırken, İsrail’i durdurmaya yönelik hiç bir önleyici adım atmayanlar; şimdi saldırgan ve işgalci İsrail’e güvenlik sağlamak üzere Lübnan topraklarına asker gönderiyorlar.

Lübnanlı çocukların kanı ve yıkılmış şehirlerin enkazı üzerine ‘barış’ kuracaklarını sananlar, çok kısa zamanda yanıldıklarını anlayacaklardır.   Afganistan ve Irak ‘ta  bitti denilen savaş hala

sürüyor. ABD bu ülkelerde  ortaya çıkan direniş  karşısında şaşkın.

ABD bu ülkelerde batağa saplanmış durumda. ABD ve müttefiklerin işgal ettiği Afganistan, Irak, Lübnan  ve Filistin de yaşanan  ve yaşanmakta olan acıları unutmak mümkün değil. Bu  acılar üzerine ne inşa edeceksiniz? Bu acılardan hangi payı alacaksınız. Türkiye’nin çıkarı bölgede barış ve huzur ortamından geçmektedir. Bunun için Filistin sorunun özgürlük ve eşitlik temelinde çözümü gereklidir. Özgür ve demokratik Filistin devleti kurulmadan bölgede

istikrar olmayacaktır.

Irak ve Afganistan işgali sürdükçe bölgede savaş  ve çatışma ortamı sürecektir.

ABD durdurulmadığı sürece bölgede savaş ve işgaller yaygınlaşacaktır.

Önce Afganistan, ardından Irak, ardından Lübnan ve Filistin şimdi de Iran ve Suriye tehdit ediliyor.

ABD’nin fırsatını yarattığı ilk anda İran’a karşı, ya doğrudan ya da taşeronu İsrail’i kullanarak saldıracağını unutmayalım.. Üstelik İsrail’in böyle bir saldırı için Lübnan işini BM’ye havale etmişliğin rahatlığı ile hazırlanmaya başladığını bilelim.

Dünyamız ve bölgemiz ABD emperyalizminin başını çektiği emperyalist haydutlar çetesinin tehdidi ve saldırısı altında.Şimdi görevimiz, ABD’nin Afganistan ve Irak’tan çekilmesini sağlayacak bir savaş ve işgal karşıtı dayanışmayı güçlendirmek; İran başta olmak üzere komşularımıza saldırmasına imkan vermeyecek bir mücadeleyi yükseltmektir. Pedallarımızı bugün barış ve kardeşlik için çeviriyoruz. Biz bedenimiz, yüreğimiz ve aklımızla  barış için

mücadeleyi sürdüreceğiz. Yeryüzü barışın ve sevginin yüzü oluncaya kadar.

Lübnan’a Asker Gönderilmesin,

Irak’ta İşgale Son,

Filistin’e Özgürlük,

İran’a Dokunma

İncirlik Kapatılsın

Küresel Barış Ve Adalet Koalisyonu İzmir

12 Ekim 2006 – İstanbul – Basın Açıklaması

İstanbul

Değerli basın emekçileri, değerli dostlar

Görüyoruz ki, AKP hükümeti, uyarılarımızı dikkate almıyor.

Görüyoruz ki, hükümet, Lübnan’a asker gönderme konusunda kararlı. Ama burada, bizler de, savaş karşıtları, barış severler, halkların kardeşliğini her türden duygunun üzerinde görenler de, kararlı olduğumuzu bir kez daha duyurmak için bir araya geldik.

Bizler, Lübnan’a asker gönderilmesini istemiyoruz. İsrail Lübnan’ı yakıp yıkmaya başladığından beri aynı şeyi, yüksek sesle vurguluyoruz: Lübnan halkına destek olmak istiyorsanız, asker değil, ilaç, gıda, elektrik, köprü, okul…kısacası insanlık gönderin. Lübnan halkının ihtiyacı yabancı bir askeri güç daha değil, Lübnan halkının ihtiyacı İsrail işgalinin Lübnan’dan kopartıp aldığı bütün değerler.

Lübnan halkına güven vermek istiyorsanız ve cesaretiniz yetiyorsa, Lübnan’a asker göndermeyin, İsrail’le ilişkilerinizi sorgulayın, ikili anlaşmaları iptal edin, İsrail’in işlediği savaş suçlarının üzerine gidin.

Değerli basın emekçileri, değerli dostlar,

Gözümüz üzerlerinde olacak

Hükümetin Lübnan’a asker gönderme konusunda kararlı olduğunu, zaten 5 Eylül tezkere sürecinden çok iyi biliyoruz. Halkın büyük çoğunluğu 5 Eylül tezkeresine, yani Türkiye’nin Lübnan’a asker göndermesine karşı olmasına rağmen, hükümet, tezkerede ısrar etti. Bu tezkere, halka rağmen çıkartıldı.

Lübnan’a asker gönderilmesi, Türkiye’nin, gerginliğin ve ateşin tam merkezine girmesi anlamına geliyor. Önemli olan soru şudur: Türkiye neden Lübnan’a asker yolluyor?

Bu soruya iki ayrı yanıt veriliyor. Birisi, hükümetin verdiği yanıt. Bu yanıta göre, Lübnan’a Türk askerinin gidiş nedeni, insani yardım ve Lübnan halkının yaralarının sarılması. Bu yanıt doğru değil. Bu yanıt, halkın Lübnan’da ve Ortadoğu’da nelerin yaşandığını bilmediğini düşünen yöneticilerin bir kandırmacası. Lübnan haftalarca İsrail tarafından bombalandı ve yerle bir edildi. Yüzlerce sivil öldürüldü. Ölenlerin %30’u bebekler ve çocuklar. İsrail, Lübnan’da savaş suçu işledi. Yüz binlerce insan evini barkını terk etmek zorunda kaldı.

İsrail’in Lübnan’a saldırmasının nedeni, kuşkusuz, iki İsrail askerinin kaçırılması değil, ABD’nin savaş politikalarının ihtiyaçlarıydı. Afganistan’da, Irak’ta süren savaş politikalarının, bugünlerde İran2a yönelik artan ABD tehditlerinin doğrudan bir uzantısı olan İsrail saldırganlığı, Ortadoğu’da yaşanan gerginliğin en önemli nedenidir.

Biz savaş karşıtlarının ise başka bir yanıtı, başka bir yaklaşımı var. Bizim açımızdan Barış Gücü, Lübnan’ı işgal eden küresel bir askeri güçtür. Barış Gücünün en önemli işlevi, Lübnan halkının direnişinin kırılması ve Hizbulah’ın silahsızlandırılması olacak. Bu çok net. Bu yüzden Barış gücü NATO’dur, ABD’dir. Bu yüzden Barış Gücü, Lübnan halkıyla savaş gücüdür. Barış Gücü, İsrail’in savaş suçlarına ve Bush’un cinayetlerine ortak olmak üzere harekete geçen bir savaş gücüdür.

Bizim gözümüz hükümetin üzerinde olacak. Biz evlatlarımızın İsrail ve ABD’nin savaş ve işgal politikalarının bir parçası olarak Lübnan’a gitmesine karşı çıkıyoruz.

İsteyenler askerler gidiyor diye tören ve uğurlama düzenleyebilir. Biz protesto edeceğiz. Biz Lübnan’a asker gönderilmesine karşıyız. Çünkü biz savaş ve işgale karşıyız. Halka rağmen hükümetin aldığı bu karar, savaşa hayır diyen herkesin protesto etmesi gereken çok tehlikeli bir adımdır.

Bizim gözümüz Lübnan’daki askerlerin üzerinde olacak. Bir kez daha “Lübnan’a gitme, işgalin ortağı olma” diyoruz.

ABD ve İsrail’in ortağı olmayın! İşgalin ortağı olmayın!

Küresel BAK adına

Mehmet Ali Alabora

12 Ekim – İzmir – Basın Açıklaması

BASINA ve KAMUOYUNA

Bush ve ortakları Afganistan’ı yakıp yıktılar, 10 bin sivil öldü. Irak’ı işgal ettiler . 150 bin Iraklıyı ölürdüler. İsrail’i desteklediler. İsrail Lübnan ‘da  bir ayda 1500’ e yakın sivil öldürdü.  Şimdi sırada İran var. ABD İran’a saldırmak istiyor.

Barış gücü maskesiyle Lübnan’ı işgal ederlerken İran’a yönelik saldırın da hazırlığını yapıyorlar. Türkiye’de asker göndermekle bu işgale ortak oluyor.

Ne  için?

ABD için! Bush için! İsrail için! Lübnan’daki direniş hareketini  silahsızlandırmak için! İran’ı kuşatmak , İran’a saldırmak için!

TBMM den tezkere kararnamesi  hükümetin kurduğu baskı ile  geçti.  Hükümet Bush’un verdiği ödevi yerine getirdi.

Hükümet bu kararı ile tercihini belirtmiştir. Yarın ABD İran ve Suriye ye ’a saldırırsa, Lübnan’ da  çatışma çıkar insanlar ölürse   bundan hükümette sorumlu olacaktır.

Bugün Lübnan’a gönderilecek askerler için tören yapılıyor. Törende muhtemelen askerlerimize kahramanlık, vatan savunması ve sevgisine yönelik nutuklar atılacak.

Askerlerimiz kimin vatanını savunacaklar, kimin için kahraman olacaklar, kim için ölecekler ve öldürecekler?

ABD ve İsrail çıkarları için!

Biz bugün burada hükümeti bir kez daha uyarmak için buluştuk.

Biz ABD ve İsrail çıkarları için  ölmeye, öldürmeye, askerlerimizin Lübnan’a gönderilmesine hayır diyoruz.

AK Parti Hükümetinin ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde  yer alma hevesi Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırmaktadır. Bölgede yaşanan acı ve göz yaşından pay kapma anlayışı utanç vericidir. Biz bu utancı yaşamak

ve ortak olmak istemiyoruz. Onun için sokaklardayız. AK Parti Hükümetini uyarmak için buradayız.

İsrail Lübnan’ı bombalarla yakıp yıkarken, çoğu çocuk binlerce insan öldürülür, yüz binlercesinin evleri İsrail bombaları ile yıkılırken, İsrail’i durdurmaya yönelik hiç bir önleyici adım atmayanlar; şimdi saldırgan ve işgalci İsrail’e güvenlik sağlamak üzere Lübnan topraklarına asker gönderiyorlar.

Lübnanlı çocukların kanı ve yıkılmış şehirlerin enkazı üzerine ‘barış’ kuracaklarını sananlar, çok kısa zamanda yanıldıklarını anlayacaklardır.   Afganistan ve Irak ‘ta  bitti denilen savaş hala

sürüyor. ABD bu ülkelerde  ortaya çıkan direniş  karşısında şaşkın.

ABD bu ülkelerde batağa saplanmış durumda. ABD ve müttefiklerin işgal ettiği Afganistan, Irak, Lübnan  ve Filistin de yaşanan  ve yaşanmakta olan acıları unutmak mümkün değil. Bu  acılar üzerine ne inşa edeceksiniz? Bu acılardan hangi payı alacaksınız. Türkiye’nin çıkarı bölgede barış ve huzur ortamından geçmektedir.

Dünyamız ve bölgemiz ABD emperyalizminin başını çektiği emperyalist haydutlar çetesinin tehdidi ve saldırısı altında. Barış güçleri olarak görevimiz bu haydutlar çetesini durdurmaktır.

Lübnan’a Asker Gönderilmesin,

Irak’ta İşgale Son,

Filistin’e Özgürlük,

İran’a Dokunma

İncirlik Kapatılsın

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu İzmir

12 Ekim 2006 – Ankara – Basın Açıklaması

ORTADOĞU HALKLARI SAVAŞve İŞGAL DEĞİL;

İŞ, EKMEK VE ÖZGÜRLÜK İSTİYOR!

Savaşların, ölümlerin günlük hayatın bir parçası haline gelmesini, görsel ve yazılı medyada yayınlanan görüntülere alışılmasını ve sessizce kabul edilmesini, halkların eşitçe ve özgürce bir arada yaşamasını savunan savaş karşıtlarının, emek ve meslek örgütlerinin kabul etmesi mümkün değildir. Haksız savaş ve saldırıların her nedenle olursa olsun bir parçası, yedek ve destek gücü olunması, barış ve özgürlük taleplerini değil, savaş tacirlerini, egemenliklerini kan ve gözyaşının üzerine kuranları güçlendirecektir.

Bu gerekçe ile emek ve meslek örgütleri olarak bizler 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi 5 Eylül’de de Lübnan’a asker gönderme tezkeresine hayır demiş ve hükümetin bu sese kulak vermesini sağlamak için alanlara çıkmıştık.

Ancak hükümet, halkın büyük bir çoğunluğunun karşı çıkmasına rağmen, ABD emperyalizminin “Ortadoğu”daki siyasetinin bir destek gücü olması” istemine boyun eğerek, tezkerenin Meclis’ten çıkmasını sağlamıştı. Bu tarihi kararın sonuçları ortaya çıktıkça, sorumluları yaptıkları hatanın farkına varacaklardır.

Önümüzdeki günlerde tezkere kararının bir gereği olarak Lübnan’a törenle askerler gönderilecek. Buradan tarihi sorumluluk gereği; savaş karşıtları, emek ve meslek örgütleri olarak bir kez daha hatırlatıyor ve sesleniyoruz:

1- İsrail’in Lübnan saldırısından sonra herhangi bir barış anlaşması yapılmamıştır. Bölgede çatışmalar durmamıştır.

2- Birleşmiş Milletler, İsrail konusunda yüzlerce karar almış ancak saldırgan İsrail bu kararlara uymadığı için herhangi bir yaptırıma maruz bırakılmamıştır. Birleşmiş Milletler bu saldırılar sırasında öldürülen 4 çalışanına ilişkin “kınama” kararı bile çıkartamamıştır.

3- Birleşmiş Milletler bölgede konuşlandıracağı askeri gücün adını “Görev Gücü” olarak tanımlamıştır. Bu bile bölgeye gönderilen askeri güçlerden beklenilenin herhangi bir tampon bölgede güvenliğin sağlanması görevinden daha fazla olacağını göstermektedir.

4- Bütün bu bilgilerin ışığında Birleşmiş Milletler tarafsız bir kurum olmaktan çıkmış, sadece ABD’nin istediği kararların onaylandığı bir kuruma dönüşmüştür.

5- Görev Gücü gönderilmesi kararında açıklanan Lübnan’la ilgili diğer kararlarda da “Lübnan ordu ve polisi” dışındaki bütün silahlı güçlerin silahsızlandırılması görevinin bu askeri güç tarafından yapılacağı açıkça ifade edilmektedir. Bunun anlamı, İsrail saldırılarına direnen bütün güçlerin silahsızlandırılmasıdır. Böyle bir yaklaşım, Ortadoğu’da halklararası kardeşliğin sağlanmasına değil, egemen ve saldırganların gücünün korunmasına yönelik bir karar olduğunun göstergesidir.

Savaş karşıtları, emek ve meslek örgütleri olarak bir kez daha uyarıyoruz; Emperyalistler devletlerin kendi egemenliklerini güçlendirmek için Ortadoğu’yu kanla yıkayarak, yeniden şekillendirme siyasetinin parçası olmak, onu desteklemek ve meşru kılmak Ortadoğu halklarına ihanettir. Ortadoğu haklarının ihtiyacı savaş ve gözyaşı değil, iş, ekmek ve özgürlüktür.

Emek, kardeşlik, barış, eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren savaş karşıtları, emek ve meslek örgütleri Ortadoğu’nun kan gölüne çevrilmesine izin vermemek için, haksız savaşlara, baskılara karşı sesini yükseltmeye devam edecektir. Bu kararların sorumluları tarih önünde halklara hesap verecektir.

6 Kasım 2006 – İstanbl – Basın Açıklaması

İSAM EL RAWİ öldürüldü

Küresel Baris ve Adalet Koalisyonu’nun 30 Ekim’de yaptığı Basın Duyurusu

Küresel Baris ve Adalet Koalisyonu tarafindan 19 Subat 2005’te İstanbul’da gerceklestirilen Uluslararası Savaş Karşıtları Sempozyumu’na konusmaci olarak katılan, Bağdat Üniversitesi

profesörlerinden ve isgal karsiti siyasi eylemci Isam El Ravi öldürüldü. Irak Öğretim Görevlileri Birliği (Iraqi League of Seminary Teachers)’nin başkanı ve Ulema Konseyi de denilen Müslüman Bilim Adamları Birliği (Association of Muslim Scholars)’nin üyesi olan Profesor Isam El Ravi, onceki gun evinden isine gitmek uzereyken silahli 3 kisi tarafindan vuruldu. Ravi’nin de bir suikast sonucu oldurulmesi ile birlikte, Irak’ta isgalden bu yana oldu

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.