18 Mart 2010 – 2 Nisan 2010 Çağrı – İstanbul

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.
ÖNCEDEN BİZ KİMDİK?
Gün geçmiyor ki Türkiye’de ya da dünyanın herhangi bir yerinde “Benim ülkemde, şu ya da bu kimlikte 170 bin kişi var; bunların 70 bini benim vatandaşım. Ama yüz binini biz ülkemizde şu anda idare ediyoruz. E,ee ne yapacağım ben yarın, gerekirse bu yüz binine hadi siz de memleketinize diyeceğim. Niye? Benim vatandaşım değil bunlar. Ülkemde de tutmak zorunda değilim” türünde konuşmalara rastlamayalım.
O zaman ben şöyle sormak istiyorum; sen, ben, Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Sünni, Alevi, Şii, Şafi, Katolik, Ortodoks, Protestan, Kürt, Türk, Yunan, Laz, Ermeni, Yahudi,Afrikalı, Avrupalı, Asyalı, Amerikalı, Avustralyalı, sarı derili,kara derili, kızıl derili, sarı saçlı, kara saçlı olmazdan önce neydin/neydim? O zaman insandın/dım da şimdi mi insanlıktan mı çıktın/dım? O zaman hoşgörülü ve anlayışlıydın/dım da şimdi mi dar görüşlü ve katı oldun/dum? O zaman korkaktın/tım da şimdi mi cesur oldun/dum.
  • Önceden Biz Kimdik?Bu dünya ne zaman ölmeye, öldürmeye, aşağılamaya, bir yerden başka yere sürmeye, göç ettirmeye, can yakmaya, acıtmaya meraklı oldu? Her an tutuşmaya hazır kava ne zaman dönüştük? Nasıl bir kıvılcımla silahlara sarılır olduk? Bu hikaye nasıl bitecek ölümle mi yaşamla mı?
Ömrümüz oldukça gördüğümüz o ki ölüm değil aslında zor olan birbirinden ayrılmak, ayrılmış olmak, ayrılmak zorunda bırakılmak. Niye ve nasıl bu kadar ayrı düştük? Ben ve sen ne zaman biz olacağız? Birbirimizi anlamamıza yarayan ölüm mü olmalı? Ne zaman tok gözlü açık sözlü olacağız?
Eğer bu düzen birinin öldürülüşünü doğru fiil olarak kabul ediyorsa, böyle bir şey kendi içinde doğru muydu? Belki bir davanın zaferini garantilemiş olan şey insan için ölümcül bir yenilgi değil midir? Zafer her şeyi doğru kılar mı?
Düzeni sağlamak düzensizliğe, yıkıma, ölüme neden olmak demekse bu durumda erdem nerede, vicdan nerede, sağduyu nerede, akıl nerede, bilinç nerede?
Eğer bir insan erdem sahibi olduğunu yalnızca savaşta kanıtlayabileceğini düşünüyorsa, o zaman başka her şeyi vakit kaybı olarak görecektir demektir. Ne yaparsan yap böyle bir insan daima savaşmak isteyecektir. Ne kadar çok insan kaybederse intikam arzusu o kadar çok olacaktır.Peki öldükten, öldürdükten sonra erdemin, cesaretin, kahramanlığın ne anlamı kalır?
Bu karmaşa içindeki kilitlenmiş kalmış zıtlıklar, sonunda birbirini etkilemeye, hattâ birbirine benzemeye başlar. Korku ve nefret üzerinden inşa etmeye çalıştıklarımız kısa bir süre sonra başkasının korku ve nefretine dönüşecektir. Korktuğumuz ve nefret ettiklerimizle mücadele ediyoruz derken bir bakacağız ki onları alt edebilmek için onlar gibi olmaya başlamışız.
O halde savaşın geçidini artık kapalı tutalım.
Artık silahlardan medet ummayalım. Bireyi ve toplumu hedef alan her türden şiddet uygulamasına, anatomik ve ruhsal bütünlüğü bozucu, maddi ve manevi şiddet ve savaşa yeter diyelim.
Uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörünün egemen olduğu ortamları özlediğimizi, denge, sakinlik ve huzur içinde olmak istediğimizi söyleyelim.
2 Nisan Cuma akşamı saat 19.00 da Taksim tramvay durağından Tünel Meydanına horonlar, halaylar, semahlar eşliğinde barış için yürüyelim ve hep birlikte haykıralım:
Savaşın sesini sustur, barışın sesini yükselt.
Nilüfer Uğur Dalay
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu
Yürütme Kurulu Üyesi
Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.