Irak’tan Defol Kampanyası Basında Çıkanlar

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Birgün – 10 Ekim 2007 – Çözüm barış iklimi yaratmada

http://www.birgun.net/bolum-56-haber-50832.html#haber_basi

TAYFUN MATER (Küresel BAK Sözcüsü): “BAK olarak Türkiye’ye barışçıl bir ortamın gelmesi için çalıştık. Ama ne yazık ki Türkiye’de bir çatışma ortamı var ve bazen yükseliyor bazen de alçalıyor. Dönem dönem aynı sorunlar yaşanmaya başlıyor bugün olduğu gibi, “aman Irak’a müdahale edelim, asalım, keselim bunları yok edelim” deniliyor. Bu işin tabii ki geçerliliği yok. En son Kara Kuvvetleri Komutanı “22 yılda bir başarı elde edemedik” dedi. Tabii ki olası bir müdahaleye kesinlikle karşıyız. 1 Mart’ta Iraka karşı olduğumuz gibi, Afganistan’a, Lübnan’a müdahalelere karşı ciddi tavrımızı ortaya koyduğumuz gibi yurtdışında yapılacak askeri harekata da karşıyız. Böyle bir operasyonun hayır getirmeyeceği ortada.”

Türkiye’de bazı siyasi partiler PKK ile mücadele için Kuzey Irak’a sınır ötesi bir operasyon yapılması için TBMM’den tezkere çıkarılmaya çalışırken bir yandan da bu operasyonun sakıncaları tartışılmaya başlandı. Önceki gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’ndan “gerektiğinde sınır ötesi operasyon” kararı alınmış ve bu yönde çalışma yapılması için talimat verildiği ifade edilmişti. Nitekim Başbakan Erdoğan dün “tezkere ile ilgili hazırlıkların başladığını ve devam ettiğini” söyledi. Erdoğan, 21 Ekimde referanduma sunulacak anayasa değişikliği paketinde yer alan ve n. cumhurbaşkanı seçimine ilişkin geçici 18 ve 19. maddelerin metinden çıkarılmasını öngören anayasa değişikliği teklifinin görüşmelerini izlemek için geldiği TBMM’de bir gazetecinin, “Tezkere hazırlıkları başladı mı?” sorusuna, “Tezkere hazırlıkları başladı, devam ediyor” yanıtını verdi.

Ancak bu konuda AKP milletvekilleri arasında da görüş ayrılıkları olduğu belirtiliyor. AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan, sınır ötesi operasyon için tezkere çıksa bile, bunun mutlaka kullanılacağı anlamına gelmeyeceğini söyledi. Hükümetin operasyon için Meclis’e tezkere gönderme ihtimalini AN-KA’ya değerlendiren Arslan, şunları söyledi: “Tezkere gelir mi, gelmez mi bilmiyorum. Tezkere Meclis’ten çıksa bile, bu, mutlaka yetkinin kullanılacağı anlamına gelmez. Tezkere kararı geldiğinde, AB’nin, ABD’nin, İran’ın tepkileri konuşulurken, ülke içinde de tepkiler olabilir, bu da dikkate alınmalı. Sınır ötesi harekât olacaksa, bunun ekonomik yansımaları olur. Siyasette bazı istikrarsızlıklar olabilir. Buna karar verenlerin, dışardan tepkileri hesap ederken, ülke iç politikası açısından da hesap yapmaları gerekir. Bölgede yatırım yapmaktan kaçınırlar.” Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz öğretim üyeleri, meslek örgütleri ve barış inisiyatifi temsilcilerinin ortak görüşü ise sınır ötesi bir operasyonunun bir bataklık anlamına geleceği yönünde.

UFUK URAS (ÖDP Genel Başkanı) Artık şiddetin egemenliğine daha büyük bir kararlılıkla karşı çıkmak varoluşsal bir gerekliliktir. Gelin şiddetin ve çatışmaların toplumda kin, nefret ve öç alma duygularını daha fazla derinleştirmesine fırsat vermeyelim. Gün bir arada yaşama kültürünün geliştirme zamanıdır. 20 operasyon yapıldı. Hiçbir sonuç alınamadı. Bunu Genelkurmay Başkanı da söylüyor. Bizim politikamız yurtta barış cihanda barış olmalı.

MEHMET SOĞANCI (TMMOB Başkanı) Siyasal iktidarın nasıl bir operasyon tasarladığını bilmiyoruz ama Kürt sorunu bu ülkenin en temel sorunlarından biridir ve 25 yıllık pratik bize bu sorunun silahla çözülemeyeceğini göstermiştir. Kürt sorunu ancak barış ikliminde çözüme kavuşturulabilir. Biz TMMOB olarak silahların susmasını ve barış ortamının tesis edilmesini istiyoruz.

İSMAİL HAKKI TOMBUL (KESK Başkanı) Öncelikle son günlerde yaşamını yitiren insanlarımızın acısını yüreğimizde hissettiğimizi belirtmeliyim. 25 yıldır uygulanan şiddet politikalarının sorunu çözmediği ortada. Bu sorun silahla, bombayla çözülemez. Sorunların çözümü için demokratik ve barışçıl bir iklime ihtiyaç var. Özellikle sınır ötesi bir operasyonun hiçbir olumlu sonucu olacağına inanmıyorum. Türkiye daha önce de defalarca bu tarz operasyonlar yaptı ama bir işe yaradı mı? Operasyonlar sorunu derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.

FUAT KEYMAN (Koç Üniversitesi Öğr. Üyesi) K. Irak operasyonunun yapılıp yapılmamasından ziyade başarılı olur mu olmaz mı meselesi üzerinden bakıyorum olaya. Türkiye eğer K. Irak’a girerse başarılı olmak zorunda aksi halde toplumda güvensizlik ve umutsuzluk hakim olur.

HATİP DİCLE (Eski DEP milletvekili) Şimdiye kadar birçok operasyon yapıldı. Bu operasyonun da başarılı olması mümkün değil. Böyle bir operasyon Türk-Kürt savaşına yol açar. K. Irak yönetimi bu operasyona müsaade etmeyecek. Ordu hem PKK ile hem de oradaki devlet güçleri ile çatışmak zorunda kalacak. Parlementoda seçilmiş temsilcilerle konuşulmalı ve diyalog ile çözümü yapılmalı.

MÜNİR CEYLAN (İşadamı) Askeri ve şiddet yöntemi ile bir ilerleme olmadığı yaşadığımız tecrübeler ile bize ders olmuştur. Çözüm Kuzey Irak operasyonu ya da operasyonlarla olmamalı, başka bir çözümü olmalı. Dünyada örnekleri bulunmakta. Demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğü ile çözmüşler sorunları. Türkiye’de bu yöntemi benimsemeli. Kuzey Irak operasyonu Türkiye’yi istikrarsızlığa ve çözümsüzlüğe iter.

HAKAN TAHMAZ (Türkiye Barışını Arıyor Meclisi Sekretaryası) Sınır ötesi operasyonun sakıncasını ben değil, bu kararı alma doğrultusunda iradi karar beyan edenler bile bunun çözüm olmadığını çok açık ifade ediyorlar. Ben bunun sadece PKK sorunu ve Kürtlerin eylemleri sonucu olmadığını düşünüyorum. Operasyonun bizim sorunumuzu çözmeye yönelik küçük bir katkısı olacağına ben inanmıyorum. Çünkü bu çatışmayla, operasyonla çözülmüş olsaydı 25 yıldır çözülebilirdi. Siyasal zemindeki çözüm zeminlerinin genişletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin başına büyük bir çorap açacaktır, Türkiye o bataklıkta çıkamayacaktır diye düşünüyorum. Tek bir çözüm yolu var: Demokratik siyasal zeminleri güçlendirmek. Çözümün kan diliyle aramaktan çok, Meclis’te aramaktır. Ahmet Türk’ün evvelki gün çağrısı vardı, bence çok anlamlıdır. Bu çağrıya kulak vermek lazım. Aksi takdirde AKP bölgeden aldığı oyların altında kalır.

TAYFUN MATER (Küresel BAK Sözcüsü) BAK olarak Türkiye’ye barışçıl bir ortamın gelmesi için çalıştık. Ama ne yazık ki Türkiye’de bir çatışma ortamı var ve bazen yükseliyor bazen de alçalıyor. Dönem dönem aynı sorunlar yaşanmaya başlıyor bugün olduğu gibi, “aman Irak’a müdahale edelim, asalım, keselim bunları yok edelim” deniliyor. Bu işin tabii ki geçerliliği yok. En son Kara Kuvvetleri Komutanı “22 yılda bir başarı elde edemedik” dedi. Tabii ki olası bir müdahaleye kesinlikle karşıyız. 1 Mart’ta Irak’a karşı olduğumuz gibi, Afganistan’a, Lübnan’a müdahalelere karşı ciddi tavrımızı ortaya koyduğumuz gibi yurtdışında yapılacak askeri harekata da karşıyız. Böyle bir operasyonun hayır getirmeyeceği ortada.

ŞEYDİ FIRAT (Türkiye Barışını Arıyor Çağrıcısı) Sınır ötesi operasyon bir çıkmazdır. Hiçbir zaman sorunun çözümüne katkıda bulunamaz, sorunu ve Türkiye’yi daha da zor duruma sokar. İlk kez denemiyor, bundan önce 24 kez denenmiştir. Ama bu seferki denenmenin yarattığı etkiler Türkiye açısından çok daha ağır olacaktır. Türkiye’de bazı kesimler buna kendilerini inandırmıştır, bu psikoloji altına soyunmuşlar. Sanki sınır operasyon yapılınca bu iş çözümlenecek sanıyorlar. Bu çok vahim bir yaklaşımdır. Esas itibariyle Kürt sorununun demokratik çözümden kaçma yaklaşımıdır. Sorunla yüzleşmeden kaçma yaklaşımıdır. Türk halkına, Türklere ve Kürtlere çok yazık olur. Olsa dahi herkes görecektir, bu operasyonla PKK tasfiye olmayacaktır. Ortadoğu’daki sorunları çok daha karmaşık bir duruma getirecektir. Ülkede milliyetçi, ırkçı yaklaşımları yükseltecektir. Bu da Türkiye’deki demokratikleşmenin önünü kesecektir.

BASKIN ORAN (Ankara Üniv. Öğr. Üyesi) Söyleyecek çok şey yok. Bununla ilgili tek bir cümle söyleyebilirim: Bu güne kadar yaklaşık 30 kere girdik. Ve bunlardan bir tanesi de 50 bin kişiyle idi.

HASAN CEMAL (Gazeteci) Türkiye’nin bugün en son ihtiyacı olduğu şey, şiddet ve terörün kısır döngüsüne kapılmaktır. Şiddet ve terörün kısır döngüsünde siyasal ve ekonomik değişimi unutmaktır. Türkiye’nin bugün en son ihtiyacı olduğu şey, dehşetin sarmalında reform gündemini savsaklamaktır. Sivil anayasa dahil demokrasi ve hukukun üstünlüğü yolundaki atılımları boşlamaktır. Türkiye’nin bugün en son ihtiyacı olduğu şey, Kuzey Irak’a girmektir, Irak Kürt-leriyle çatışmaktır. Türkiye’nin yine en son ihtiyacı olduğu şey, AB ile, ABD ile ilişkilerinin bozulmasıdır.

SÖNMEZ KOKSAL (MİT eski Müsteşarı) Şayet operasyon, bir işe yarayacaksa yapılır. Daha önce yapıldı, bir işe yaramadı. Bunun birtakım koşulları var, değerlendiren birtakım kuruluşlar var.

Bianet – 16 Ekim 2007 – “Ordu Irak’a Girerse Şiddet Artacak”

http://www.bianet.org/bianet/kategori/insanhaklari/102339/ordu-iraka-girerse-siddet-artacak

Küresel BAK, Dur De! ve SDP, Kuzey Irak’a harekatın ABD işgaline ortak olmak ve Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştirmek demek olduğunu söyledi.

“Tezkereye karşıyız çünkü 15 askerin ölümünden yola çıkarak sınır ötesi operasyonlar peşinde koşanlar onlarca, yüzlerce askeri daha ölüme yollamaya çalışıyorlar. Türkiye sınır ötesi operasyonu tartışacağına, demokratikleşmeyi tartışmalıdır.”

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), dün Bakanlar Kurulu’ndan çıkan ve yarın Meclis gündemine gelmesi beklenen ordunun Kuzey Irak’a girmesine elverecek tezkereyi eleştirdi.

Örgüt, yaptığı yazılı açıklamada “Tezkereye karşıyız çünkü Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi, bölgemizde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) yarattığı savaş bataklığına girmek demek. Yeni bir askeri gücün daha Irak’a müdahale etmesi ABD’nin içinden nasıl çıkacağını bilemediği savaş batağına Türkiye’nin de saplanması anlamına gelir” dedi.

Dur De!: Barış ve demokrasi için adım gerekli

Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi (Dur De!) de bir yazılı açıklama yaparak “Tezkerenin kabulü halinde Türkiye Irak sınırlarından içeriye -bildiğimiz kadarıyla- 28. kez girecek. 27 kez girip çözüm bulamadığı Irak’a girmekle yine çözüm bulamayacağı ortada” dedi.

“Tezkerenin kabulünü isteyenler ise Kürt sorununun çözümünü barıştan ve demokrasiden değil savaş ve şiddetten yana politikalarla “çözmek” isteyenler. AKP Hükümeti 22 Temmuz’da halktan aldığı yetkiyi savaş ve şiddeti artıracak adımlar için değil, Türkiye’de hepimizin ihtiyacı olan barış, demokrasi ve özgürlükleri genişletecek adımlar için kullanmalıdır.”

SDP: Hükümet çözüm teklifini tartışmıyor bile

Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Filiz Koçali de Kuzey Irak’a olası bir askeri harekâtın bu devletin egemenliğinin ihlali anlamına geleceğini ve Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştirerek “ordu ile PKK gerillaları arasındaki savaşı sivil savaş düzeyine çıkarabileceğini” söyledi.

Yazılı bir açıklama yapan Koçali, tezkereye karşı olduklarını vurguladı ve bunun ABD Irak’ı işgaline ortak olmak anlamına geleceğini belirtti.

“PKK gerillaları Kürtlerin kültürel hakları güvenceye alındığı, genel af çıkarıldığı ve yerel yönetimlerin özerkliği demokratik anlamda genişletildiği takdirde isyanı sona erdireceklerini söyledi. Hükümetse bu planı toptan reddediyor ve silahlı çözümü öne çıkarıyor.”

Birgün – 17 Ekim 2007 – TEZKEREYE HAYIR!

http://www.birgun.net/bolum-56-haber-51195.html#haber_basi

TBMM’de sınırötesi operasyon için tezkere oylanırken ÖDP, DTP, aydınlar ve barış güçleri “Tezkereye hayır!” diyor.

Analar ağlamasın: Sınırötesi operasyon en çok anneleri kaygılandırıyor. Herhangi bir askeri operasyon sırasında sınırın iki tarafında da oğullarının ardından en çok gözyaşı döken yine anneler olacak.

Tezkereye büyük tepki

TMMOB, KESK, Küresel BAK ve Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Girişimi yöneticileri, AKP Hükümetinin seçimlerde halktan aldığı yetkiyi savaş ve şiddeti arttırmak için değil, barış yolunda kullanması gerektiğini belirttiler.

Sınırötesi operasyonun onunu açacak olan tezkereye, sivil toplum örgütlerinden tepki geldi. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, “Silahların konuştuğu barışın olmadığı yerde hiçbir sorun çözülemez. Yurtdışı operasyonlara tamamıyla karşıyız. Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yollardan çözülmek zorundadır. 25 yıldır uygulanan şiddet politikasıyla hiçbir yere varılamamıştır” dedi.

Atılan her kurşununun ve her olumun sorunu daha da karmaşıklaştırdığını ifade eden Soğancı, “Şiddet kullanımı ve ölüm toplumdaki gerginliği artırmakta ve sorunları işin içinden çıkılamaz sekle sokmaktadır. Barış içinde bir Türkiye mümkündür ve biz TMMOB olarak insandan, insanlıktan yana olan herkesi silahların susmasını sağlamaya çağırıyoruz” diye konuştu.

‘Bir arada yaşamak istiyoruz’

KESK Genel Başkanı İsmail Hakki Tombul ise Türkiye tarihinde 24 kere sınırötesi operasyon yaşandığını ifade ederek şunları kaydetti: “Söz konusu operasyonların hiçbirinde çözüm elde edilememiştir. 25. kere düzenlenmesinin daha fazla ölüme neden olmaktan başka nasıl bir anlamı olabilir? Biz, silahların susmasını, demokrasi içinde çözüm cabası aranmasını istiyoruz. Kürt sorunu etrafındaki tartışma, çatışma ve gerilimleri endişeyle karşılıyor, her turlu şiddeti kınıyoruz. Biz, barış içinde bir arada yasamak istiyoruz. Herkes, demokratik, barışçıl bir ortamın sağlanması için caba ve irade göstermelidir.”

‘Tezkereye dur de’

Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Durdu Girişimi Sözcüsü Cengiz Alğan da tezkerenin kabulünü isteyenlerin Kürt sorununun çözümünü barıştan ve demokrasiden değil savaş ve şiddetten yana politikalarla “çözmek” isteyenler olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Irak’ta ABD işgalinin başladığı günden bugüne dek 1 milyon 200 bin insan hayatini kaybetti. Yeni bir askeri gücün daha Irak’a girmesiyle binlerce Iraklı kardeşimizin kani ellerimize bulaşacak. Irak’a ya da başka bir komsu ülkeye askeri operasyon düzenlemek bölgede çözümlüğü arttırmaktan başka bir ise yaramaz. AKP Hükümeti 22 Temmuz’da halktan aldığı yetkiyi savaş ve şiddeti arttıracak adımlar için değil, Türkiye’de hepimizin ihtiyacı olan barış, demokrasi ve özgürlükleri genişletecek adımlar için kullanmalıdır.”

Kendi seçmen kitlesi dahil halkın hiçbir kesiminin ABD’nin bölgede yürüttüğü siyaseti onaylamadığını belirten Alğan, “Girdiği Irak batağından nasıl çıkacağını bilemeyen ABD’nin işgaline dahil olmak, her şeyden önce, kardeş bölge halklarının düşmanlığını kazanmak demektir. Sorunlarımızın çözümü milliyetçilikten doğan savaş ve işgalden değil, demokrasi, barış ve kardeşlikten geçer” dedi.

‘Kuzey Irak’a girilmemeli”

ÜMİT FIRAT: Tezkere kararı zorlama bir karar olacak. Türkiye’de siyasetin zayıf karni bölgedeki çatışmalar. Tezkere kararı, siyasi alanın daha da daraltılarak askeri inisiyatifin öne çıkması cabasıdır. Türkiye’nin bir Kurt meselesi vardır ve çözümün yolu Kandil Dağı’nda değil Ankara’dadır. 1990’h yıllarda sınırötesi operasyonlardan değil Meclis’in, Milli Savunma Bakanlığı’nın bile haberi olmuyordu. Su unutulmamalı, sınırötesi bir operasyon bölgedeki herkesi, hükümeti ve Türkiye’nin uluslararası arenadaki imajını olumsuz yönde etkileyecektir.

CENGIZ CANDAR: Tezkerenin çıkması Türkiye’nin kesin kez Kuzey Irak’a gireceği anlamına gelmez. Böyle bir operasyon için hukuki altyapı hazırlanıyor. İlkesel olarak bakıldığında bence Türkiye Kuzey Irak’a girmemeli. Hükümetin de bu görüşte olduğunu düşünüyorum ancak gelişmeler hükümet’i istemediği kararlar almaya yöneltti.

BAK: Şiddet Değil Barış Lazım

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyeleri ise su açıklamayı yaptı: “Türkiye’deki savaş ve işgal karşıtları olarak bizler, tezkereye ve Türkiye’nin Kuzey Irak’a operasyon yapmasına karsıyız. Çünkü bölgemizin daha çok şiddete değil, barışa ihtiyacı var. Kürt sorununun çözümü yeni şiddet adımlarının atılmasından değil, demokratik ve barışçıl yöntemlerin geliştirilmesinden geçiyor. 15 askerin ölümünden yola çıkarak sinir ötesi operasyonlar peşinde kosanlar, yüzlerce askeri daha ölüme yollamaya çalışıyorlar”.

BAK açıklamasında, Türkiye’nin ihtiyacının “Tezkereyi tartışmak değil; demokratikleşmeyi, ABD’nin işgaline ortak olmamayı, İncirlik Üssü’nün ABD’ye kullandırılmasını engellemeyi” tartışmak olması gerektiği vurgulandı.

Sesonline – 19 Ekim 2007 – ‘Tezkereye ‘evet’ diyenler ABD ile işbirliği içindedir’

http://www.sesonline.net/php/index.php

“Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen tezkere, Türkiye açısından içinden çıkılamaz ve sonu belli olmayan maceralar silsilesinin ilk adımı olabilir” diyen Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyeleri, “Tezkere oylaması sırasında da gördük ki seçim meydanlarında halktan oy isteyen politikacılar, aslında savaşa ve işgale pek heveslilermiş. Tezkereye ‘evet’ diyenler, en başından beri ABD ile işbirliği halindedir” açıklamasında bulundu.

Açıklamada, “Recep Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz genel seçimlerinden önce meydanlarda attığı demokrasi ve barış nutuklarının ne kadar sahte olduğunu kanıtladı. Daha iki yıl önce, Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, Kürt sorunun varlığından ve önceki hükümetlerin bu sorunun çözümü konusunda hata yaptığından söz eden Erdoğan, gerçek yüzünü gösterdi” denildi.

“Tezkerenin Meclisten geçmesi şaşırtıcı değil”

AKP Hükümeti’nin yaşadığı meşruiyet krizinin de etkisiyle, ‘milli seferberlik’ baskısının egemen olduğu bir ortamda tezkereyi Meclis’ten geçirdiğinin vurgulandığı açıklamada şunlar kaydedildi:

“Seçim meydanlarında barıştan söz edenler, 13 askerin ölümünü, yüzlerce insanın ölümüne neden olacak bir savaşın tetikleyicisi olarak kullanmak için fırsat bekliyormuş. Bizler bir kez daha, politikacıların ne dediğine değil ne yaptığına bakmak zorunda olduğumuzu gördük. AKP’nin ne yaptığını bilenler açısından bu tezkerenin Meclis’ten geçmesi şaşırtıcı değil. AKP, 1 Mart 2003’te de Türkiye’nin Irak’a müdahalesini amaçlayan tezkereyi de gündeme getirmiş ama halkın tepkisi nedeniyle Meclis’ten geçirememişti.”

“AKP hükümet’i ABD’yle işbirliğinde”

Açıklamada AKP Hükümeti şöyle eleştirildi:

“ABD’nin Afganistan’ı işgal ettiği günden beri ABD ile işbirliği halinde Afganistan’da görev yapıyor. Geçtiğimiz yıl yaz aylarında İsrail’in Filistin ve Lübnan’ı bombalamasının ardından AKP Hükümeti İsrail’le askeri anlaşmaları kesmek yerine, Lübnan’a “Barış Gücü” maskesi altında asker yolladı. İncirlik Üssü, ABD’nin imparatorluk düşlerinin ürünü olan Irak işgalinde, işgalcilerin en önemli üssü konumunda. Hükümet her yıl gizli kararnamelerle İncirlik Üssü’nün ABD tarafından kullanılması için gerekli düzenlemeleri yapıyor.”

“Küçük Amerika olmak istiyorlar”

Meclis’in “Küçük Amerika” olmak isteyen parti ve milletvekilleriyle kaynadığının ifade edildiği açıklamada şunlar kaydedildi:

“Tezkereyi Meclis Genel Kurulu’na getiren, tezkereye ‘evet’ oyu veren, ‘Tezkere yetmez, Irak’a hemen girelim’ diyen tüm parti ve milletvekilleri aslında ABD’ye ve Bush’a özenmekte ve üstelik sahte bir ABD karşıtlığı üzerinden politika yapmaktadırlar. İncirlik Üssü’nden kalkan ABD uçakları Irak’ı bombalarken itiraz etmeyenler, Felluce’de, Necef’te, Ebu Garip’te gerçekleşen katliamlara İncirlik Üssü’nü kullandırarak ortak olanlar, ancak kendileri için bir savaş fırsatı doğduğunu düşündükleri anda, bir şantaj silahı olarak İncirlik Üssü’nü akıllarına getiriyorlar. Tezkereye ‘evet’ diyenler, dile getirdikleri gerekçe ne olursa olsun aslında savaş ve işgal heveslileridir.”

Açıklamada, savaş karşıtlarının Türkiye’nin savaşa girmesine, ABD ile işbirliği yapmasına, halklar arasında bir kin duvarı örecek işgal politikaları uygulamasına karşı mücadelesine devam edeceği kaydedildi.

BİA Haber Merkezi – 19 Ekim 2007 – “Irak’a Müdahale Edildiği Gün Sokağa Çıkıyoruz”

http://www.bianet.org/bianet/kategori/insanhaklari/102400/iraka-mudahale-edildigi-gun-sokaga-cikiyoruz

Savaş karşıtları operasyon günü meydanlara çıkacak. Barış Meclisi; İHD, MAZLUMDER hükümeti ve Meclis’i uyardı.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) hükümetin Kuzey Irak’a operasyon düzenleme kararı vermesine olanak tanıyan tezkerenin ardından, eğer Irak’a askeri müdahale olursa, aynı gün savaş karşıtlarının protesto için sokağa çıkacağını açıkladı.

Kürt sorununun çözümünün yeni şiddet adımlarının atılmasından değil, demokratik ve barışçıl yöntemlerin geliştirilmesinden geçtiğini vurgulayan Küresel BAK, Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesinin ABD’nin yarattığı savaş bataklığına girilmesi anlamına geleceğini, tezkerenin “Küçük Amerika” olma hevesi anlamına geldiğini de söyledi.

Tezkere Resmi Gazete’de yayınlandı

Bu arada, hükümete bir yıl süreyle operasyon yetkisi veren tezkere bugünkü (19 Ekim) Resmi Gazete’de yayınlandı.

Barış Meclisi: Operasyon çatışmaları yaygınlaştırabilir

Türkiye Barış Meclisi de dün yaptığı açıklamada, tezkere kararının askerlerin PKK militanlarınca öldürülmesinin doğurduğu acının duygusallığı içinde alındığını belirtti; Kürt sorununu salt askeri operasyonlarla çözme eğiliminin sonuç vermediğini, sınır ötesi operasyonun çatışmaların kalıcılaşması ve yaygınlaşması ihtimalini de beraberinde getireceğini açıkladı.

Kalıcı bir barışın şiddetten değil, hak ve özgürlüklerin herkes tarafından eşit kullanımından geçtiğini söyleyen, barıştan yana olan herkesi tezkerenin uygulanmasına karşı tutum almaya çağıran Barış Meclisi’nin bazı saptamaları şöyle:

  • Türkiye’nin yeniden bir savaş ve olağan üstü hal ortamına sürüklenmesine onay vermek parlamentonun kendi iradesi ile inisiyatifi güvenlik bürokrasisine terk etmesi sonucunu doğuracak.
  • Operasyon Ortadoğu’daki çatışmalara taraf olma sonucunu da kaçınılmaz olarak beraberinde getirecek.
  • Operasyon bölgeye yeni dış müdahalelere zemin oluşturacak.
  • Halklar arasında güven ve kardeşlik duygularının güçlenmesine hizmet etmeyen her tutum, telafisi imkânsız yaralar açacak, ülke içinde de toplumsal gerilimi tırmandıracak.

İHD: Savaş tehlikesi var, önlenebilir

İnsan Hakları Derneği (İHD) de hükümeti Türkiye Barış Meclisi’nin uyarılarına kulak vermeye çağırdı; tezkerenin savaş tehlikesi olduğunu, ama demokratik kamuoyunun bunu önleyebileceğini açıkladı.

İHD Afganistan ve Irak’ın da “terör” bahanesiyle işgal edildiğini anımsatarak Kürt sorunun terör sorunu değil, insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunu, çözümünün demokrasi içinde ve barışçıl yöntemlerle olması gerektiğini belirtti; bunun için demokrasi paketlerine ihtiyaç olduğunu açıkladı.

MAZLUMDER: Bir tek can daha vermek istemiyoruz

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Urfa Şubesi de, sürecin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın 12 Nisan’daki konuşmasıyla başladığını, “savaş tamtamlarının çalındığını”, operasyonun hedefinin PKK veya terörle mücadele değil, Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi olduğunu açıkladı.

MAZLUMDER’in operasyonla ilgili bazı saptamaları şöyle:

  • Operasyon, tıpkı bundan öncekiler gibi, PKK’ye fazla zarar vermeyecek; sadece daha fazla insanın ölmesine neden olacak.
  • Türklerle Kürtler arasında etnik düşmanlığa sebep olacak.
  • Siyasi iktidar iradesini tamamen askeri bürokrasiye teslim etti.
  • MAZLUMDER, tezkereye onay verenlere de şu soruları sordu:
  • Operasyon yapılması halinde, PKK sorunu, dolayısıyla çatışmalı ortam sona erecek mi?
  • Sınır ötesi operasyonla Kürt sorununu çözmüş olacak mısınız?
  • Uluslararası hukuku görmezden gelerek başka bir ülkenin egemenlik alanını ihlal etmekle kendi ülkenizdeki egemenliğinizi de tartışmaya açma riskini hesap ettiniz mi?
  • Sınır ötesi operasyon yapıldığı takdirde, şu ankinden daha az asker kaybı olacağı garantisi verilebilir mi?

“Onlarca yıldır on binlerce canı birileri savaş istiyor diye verdik. Artık değil on binler, bir tane bile can vermek istemiyoruz. Ne bir anne, ne babasız kalan bir bebe ağlasın istemiyoruz. Kürt sorunun çözümü konusunda mutlaka diyalog ve barış yolu denenmelidir. Kürt sorununun ve bölgedeki sorunların çözümünün güvenlik sorunu olmadığı anlaşılmalıdır. ” (TK/NZ)

Özgür Gündem – 19.10.2007 – Tezkere ve Kürtler

http://www.ozgurgundem.net/haber.asp?haberid=45936

Teleskopu doğru kullanırsanız uzaydaki cisimleri daha iyi görüp inceleyebilirsiniz. Ama tersten bakarsanız gözünüzün önündeki cisimleri bile göremezsiniz. Tezkere ile bir daha ortaya çıktı ki Türk siyaset dünyası teleskopa tersten bakmaktan vazgeçemeyecek.

Ortadoğu’da en önemli sorunlardan birisi Kürt sorunudur. Kendi iradesi dışında dört devlete bölünmüş ve varlığı inkar edilmiş bir ulusun özgür ve eşit yaşamaya diğer halklar kadar hakkı vardır. Bu nedenle Kürt isyanları ezilse bile ardından yeni bir isyan dalgası takip etmektedir. Devlet kaynakları PKK önderliğindeki direnişin ’28. isyan’ olduğunu açıklıyor.

Ne var ki devlet Kürt sorununu toplumsal ve ulusal boyutlarıyla hiçbir zaman görmedi, görmek istemedi. Sorun hep bir ‘bir dış gücün kışkırtması’ olarak askeri yöntemlerle bastırılmak istendi. Bir tek Özal doğrusuyla-yanlışıyla değişik bir çözüm arayışına girdi. O’nun da başına gelen-getirilen durum biliniyor. Böylece sorun bugünkü noktaya geldi.

Bugün de DTP-ÖDP hariç bütün partilerin elbirliğiyle çıkarılan ‘sınırötesi operasyon’ tezkeresi bir daha gösterdi ki egemen Türk siyasetinde yeni bir şey yok. Sorunları çözmek için siyaset yapması gerekenler bir kez daha sorunları askeri yöntemlerle çözmek üzere askere operasyon tezkeresi çıkardılar. Üç büyük parti ve belli başlı medya kurumlarının çabalarıyla bir ‘milli birlik ve seferberlik havası’ oluşturularak toplumun beynine yerleştirildi. Kürt sorununun toplumsal uzlaşma, barış ve demokrasi içinde çözümü yerine askeri yöntem tercih edildi. Türkiye’nin en önemli sorunu Kürt sorunu ise ve bunun çözümü de ‘askere’ havale diliyorsa Türkiye’de siyaset resmen bitmiş demektir. Bir kez sorun askere havale edilince arkası gelecek ve askerin siyasette zaten fazla olan yeri her gün artarken sivil siyaset erbabı palyaço durumuna düşmekten kurtulamayacaktır. Zaten seçimden önce sınırötesi operasyona karşı çıkan başbakanın seçimden sonra en hızlı operasyon yanlısı kesilmesi nereden bakarsanız bakın bir siyasi iflasın, ihanetin ve teslimiyetin açığa çıkmasından başka bir şey değildir.

Eski bakanlardan Fikri Sağlar 18 Ekim tarihli Birgün’de:

‘Şimdiye kadar 25 sınırötesi harekât yapıldı. Şimdi 26. defa girilecek. Peki bundan sonra 27.’sine ihtiyaç olmayacağını kim garanti edecek?’ diye soruyor.

Üstelik önceki operasyonlar ABD-Saddam-Barzani ve Talabani ile anlaşarak yapıldı. Barzani ve Talabani Peşmergeleri de PKK’ye karşı savaşa bizzat katıldılar. Buna rağmen bir ‘başarı’ kazanılamadı. Şimdi Saddam yok, diğer güçlerin de bu operasyona karşı olduğu biliniyor. Bunların dışında Ortadoğu’da hiçbir güç ya da devlet böyle bir operasyona ‘kayıtsız-şartsız’ ve sonuna kadar destek vermez. Iraklı Şii Araplar Türk ordusunun müdahalesine karşı olduklarını ve gerekirse Kürtlerle birlikte savaşacaklarını açıkladılar.

Bütün bunlar bilinirken Ordunun uzun süredir ısrarla müdahale için görev istemesi ve TBMM’nin ezici çoğunlukla ‘sınırötesi operasyon için’ hükümete yetki vermesinin gerekçesi nedir?

Egemen gericilik sadece PKK’yi değil her türlü Kürt oluşumunu ve birikimini yok etmek için askeri harekâtı son ve kesin çare gibi görmektedir. Şimdilik bir tehdit ve şantaj gibi olsa da gözü kestiğinde bu yola başvuracaktır. Böylece dünyanın en zengin petrol kaynakları olan Irak’ta fiilen söz sahibi olacağını düşünmektedir. ‘Zaten Kerkük ve Musul Misak-Milli içindedir ve Lozan’da yapılan eksiklik-yanlışlık düzeltilecektir.’

İttihatçılar Turan hayalleriyle 600 yıllık Osmanlı devletinin 3-4 sene içinde paramparça olmasını vesile oldular. Yeni ittihatçıların terörü bitirme-Musul-Kerkük hayalleriyle Türkiye’yi uzun ve karanlık bir savaş bataklığına sürükleme tehlikesi kapımıza gelip dayanmıştır. Kürt sorunu Türklerle Kürtler arasında siyasal ve demokratik zeminde çözülebilirdi. Halen de bu olanak vardır. Ama Türkiye’nin Irak’a askeri müdahalesi durumunda Kürt sorunu uluslar arası arenaya daha çok ve hızlı taşınacaktır. O zaman da Kürtler ve Türklerden çok ‘dış güçler’ sorunun çözümüne müdahil olacaklar ve onların çıkarlarına göre bir çözüm ağırlık kazanacaktır.

Bu arada yıllarca sürebilecek bir savaşın acılarını çeken halklarımıza yazık olacaktır. Bu tehlikeli gidişata karşı barışseverlerin mücadelesi büyük önem kazanıyor.

‘KOMŞU ÜLKELERE MÜDAHALEYE DEĞİL, BARIŞA VE KARDEŞLİĞE İHTİYAÇ VAR!’ diyen Küresel BAK tüm halka-barışseverlere şöyle sesleniyor:

‘Biz toplumun tüm kesimlerinden savaş karşıtları, tüm emek örgütlerinden, tüm meslek örgütlerinden, işsizlerden, kadınlardan, gençlerden oluşan savaşa karşı çıkan büyük çoğunluk, son sözümüzü söylemedik.

Irak’a askeri müdahalede bulunmak Türkiye’nin siyasi kaderi açısından vahim bir hata, bölge halklarının kardeşliğine vurulmuş önemli bir darbe olacaktır. Biz buna izin vermeyeceğiz!

Irak’a askeri bir müdahale olduğu gün, akşam Saat 18.00’de, meydanlara çıkıp, savaşa karşı, halkların kardeşliğini var gücümüzle haykıracağız.’

Dilerim ki bu sese halktan yeteri kadar destek gelir. Umudumuz savaş kışkırtıcısı ırkçı-faşist maceracılara karşı ayağa kalkan barış-demokrasi yanlısı halktır.

Yoksa Türkiye her geçen gün daha da kötüye gidecektir.

NTV-MSNBC – 03.11.2007 – Rice’ın ziyaretine protesto

http://www.ntvmsnbc.com/news/425030.asp

ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın Türkiye’y gelişini protesto etmek için Ankara ve İstanbul’da eylemler yapıldı.

ANKARA / İSTANBUL – Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), temaslarda bulunmak üzere Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ı protesto ettiler.

Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Heykeli önünde gerçekleştirilen toplanan eylemciler, çeşitli sloganlar attılar.

TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, burada yaptığı açıklamada, “ABD’nin Ortadoğu’daki egemenliğini kalıcılaştırmak ve yaygınlaştırmak amacıyla Türkiye’yi oyunlarının bir parçası haline getirmeye çalıştığını” savunarak, “Rice’ın da bunun için Türkiye’ye geldiğini” söyledi.

“Türkiye’nin, ABD’nin Ortadoğu’da yaratmaya çalıştığı bataklığın içine sürüklenmemesi gerektiğini” anlatan Soğancı, “Türkiye bölgeyle ilişkilerini ABD’nin kanlı yıkım projeleri üzerine değil, bölgedeki halklarla barış içinde, kardeşçe yaşama üzerine geliştirmelidir” diye konuştu.

Soğancı, “Ortadoğu’da gerçek anlamda bir barış, demokratikleşme ve özgürlüğün gelişmesi koşulu”nu, “başta ABD olmak üzere bölgedeki tüm işgalci ülkelerin derhal evlerine dönmesi” şeklinde ifade etti.

“Rice’ın, ABD’nin dünya halklarına yönelik imha ve işgal politikalarının devam edeceğinin ve daha da pervasızlaşacağının simgesi olduğunu” savunan Soğancı, onun Türkiye’den hemen gitmesi gerektiğini kaydetti.

Sesonline – 04.11.2007 – Yaşam savunucuları Ankara’da haykırdı: ‘Tezkere değil, barış’

http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa.php?KartNo=50017

[Sesonline] ANKARA- Savaş çağrılarının yükseldiği ve sınır ötesi operasyon hazırlıklarının yapıldığı Türkiye’de savaş karşıdan, dün sorunların barışçıl yöntemlerle çözümü için Ankara’da on binlerce kişinin katıldığı bir miting düzenledi. KESK, TMMOB ve TTB’nin öncülüğünde “Özgür, Demokratik ve Eşitlikçi bir Türkiye” sloganıyla düzenlenen mitingde milliyetçiliğe “kardeşlik” çağrısıyla cevap verildi. KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul “Buradan yükselen sesimiz ülkemizi karanlığa sürüklemek isteyenlere yanıt olacak” dedi.

İZLENİMLER:

Doğan Tılıç: “Rengarenkti Sıhhiye, rengarenk ve kalabalık…”

Türkiye’nin dört bir yanından gelen sivil toplum örgütü üyeleri sabah erken saaderde Hipodrom’da buluştu. Sık sık “Savaşa hayır, barış hemen şimdi”,”İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Hepimiz Hrant, Hepimiz Ermeniyiz”, “Üreten biziz yöneten de biz olacağız”, “Kahrolsun ABD Emperyalizmi”, “Irkçılığa dur de” sloganlarının atıldığı mitingde KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve TTB Genel Sekreteri Altay Ayaz birer konuşma yaparak AKP Hükümeti’nden halkın demokratik taleplerini dikkate almasını istediler.

Olağanüstü güvenlik önlemleri altında Hipodrom’dan Sıhhiye Meydanı’na yürüyen katılımcılar, “Kardeşçe bir arada yaşamı savunalım”, “Tezkere değil, barışçıl demokratik çözüm”, “Savaşa hayır”, “Barışa bir şans verin”, “Kadınlar savaş istemiyor”, “Ülkemizi ABD’ye böldürtmeyeceğiz” yazılı döviz ve pankartlar taşıdılar. Sıhhiye Meydanı’nda on binlerce barış yanlısına seslenen KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul “Bugün, buradan yükselen sesimiz, ülkemizin geleceğini kendi çıkarları için şekillendirmeye çalışanlara, ülkemizi karanlığa sürüklemeye çalışanlara yanıt olacak. Bizler, ülkemizin ve geleceğimizin elimizden çalınmasına sessiz kalmayacağız” diye konuştu.

‘Silahlar Susmalı’

Türkiye’de son dönemde Kürt sorunu ekseninde yaşanan gelişmelerin son derece üzücü olduğunu vurgulayan Tombul şunları kaydetti: “Bilinmelidir ki, atılan her bomba, padayan her mayın, sıkılan her kurşun, sorunun çözümünü biraz daha güçleştirmektedir. Yaşanan bu olaylar üzerinden geliştirilen milliyetçi histeri ve linç kültürü, toplumu ayrıştırıp, bu topraklarda yüzlerce yıldır yan yana kardeşçe yaşayan halkları birbirine düşman edecektir. Kürt sorunu bu ülkenin sorunudur ve ancak kendi dinamikleriyle çözülebilir. Çözüme adım atabilmek için silahlar koşulsuz olarak susmalıdır. İhtiyacımız olan şey ne tezkere, ne de yeni bir olağanüstü hal uygulamasıdır. Bizim ihtiyacımız olan, barış içinde bir arada yaşama iradesine sahip çıkarak, yükseltmektir.” Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Tombul, “12 Eylül darbecilerinden hesap sorulmadan, 12 Eylül hukuku tasfiye edilmeden, umutlu bir geleceğe adım atılamayacaktır. Neoliberal ekonomik programlarının sosyal yapımızı çökerten, kültürel, kimliksel ve inançsal zenginliklerimizi yok etmeye çalışan mevcut anayasayı yırtıp atmak hepimizin boynunun borcudur” diye konuştu.

Soğancı: Sosyal Devlet İstiyoruz

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ise emek ve demokrasiden yana olan kitlelerin taleplerini şöyle sıraladı: “Bu ülkenin tüm emekçileri, güvenli bir gelecek, demokratik bir çalışma yaşamı, örgütlenme özgürlüğü, siyasete katılım, toplu sözleşme ve grev hakkı, eşit işe eşit ücret almak istiyor. Yarınlarımıza güvenle bakabilmenin tek yolu, özgürlükleri, demokrasiyi ve eşitliği bu ülkenin her yanına ve toplumsal ilişkilerimizin her alanına işlemektir. Bizler sadaka toplumu değil, sosyal bir devlet istiyoruz.”

‘Güvencesiz Çalışma Dayatılıyor’

TTB Genel Sekreteri Altay Ayaz ise şunları kaydetti: “Sağlık ve sosyal güvenlik alanında ise reform adı altında, çöküş programları hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Sağlık ocaklarının kapatılmasıyla başlatılan halkın sağlık hakkını gasp etme girişimi, ‘sosyal sigorta sevk zincirinin yok sayılmasıyla, salar ve genel sağlık sigortası’ yasasıyla taçlandırılmak istenmektedir. Bizler eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi haklarımızın piyasaya teslim edilmesine izin vermeyeceğiz. Hükümet, kamu çalışanlarının iş güvencesini elinden alarak, güvencesiz istihdamı yerleştirmeye çalışmaktadır.”

İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ve 5 DTP’li Milletvekili de Katıldı

Mitinge ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ile DTP milletvekileri Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Sırrı Sakık, Özdal Üçer ve Nuri Yaman da katıldı. Mitingte, Sevinç Eratalay da coşkulu bir konser verdi.

Mitinge Destek Verenler

TÜRK Eczacılar Birliği, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Deri İş, Hava İş, Liman İş, Petrol İş, Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası, Türkiye Yazarlar Sendikası, Alevi Bektaşi Federasyonu, Kızılırmak Yerel Dernekler Federasyonu, Devrimci 78’liler Federasyonu, Türkiye Barış Meclisi, Ankara Kadın Platformu, Antikapitalist, Halkevleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfı, 68’liler Dayanışma Derneği, İnsan Hakları Derneği, Eğitimciler Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Öğrenci Velileri Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Ankara Tunceliler Derneği, Barış Derneği, Kaos GL, DTP, EMEP, HAK-PAR, ÖDP, SDP, SHP, TKP, DİSK, Emekçi Hareket Partisi, Emek Gençliği, Geleceğimizi İstiyoruz Gençlik Girişimi, Öğrenci Kolektifleri, SBF Öğrenci Derneği, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Umut Kooperatifi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Girişimi, Küresel Eylem Grubu.

Bianet – 07.11.2007 – BAK’tan barış ve kardeşlik çağrısı

http://www.birgun.net/bolum-56-haber-52721.html#haber_basi

KÜRESEL Barış ve Adalet Koalisyonu Yürütme Kurulu yaptığı yazılı açıklamada barışın tümüyle savaş karşıtlarının ve barış severlerin sahip çıktığı bir kavram olduğunu belirtti ve Irak’a askeri bir müdahale olduğu gün meydanlara çıkıp, savaşa karşı halkların kardeşliğini var gücüyle haykıracaklarını bildirdi.

Açıklamada, Recep Tayyip Erdoğan’ın, 22 Temmuz genel seçimlerinden önce meydanlarda attığı demokrasi ve barış nutuklarının ne kadar sahte olduğunu kanıtladığı ve daha iki yıl önce, Diyarbakır’da yaptığı konuşmalarda, Kürt sorunun varlığından ve önceki hükümetlerin bu sorunun çözümü konusunda hata yaptığından söz eden Erdoğan’ın gerçek yüzünü gösterdiği ifadesi yer alıyor.

Açıklama şöyle devam ediyor; “ABD’nin Afganistan’ı işgal ettiği günden beri Türk Silahlı Kuvvetleri ABD ile işbirliği halinde Afganistan’da görev yapıyor. Geçtiğimiz yıl yaz aylarında İsrail’in Filistin ve Lübnan’ı bombalamasının ardından AKP Hükümeti İsrail’le askeri anlaşmaları kesmek yerine, Lübnan’a ‘Barış Gücü’ maskesi altında asker yolladı. İncirlik Üssü ABD’nin imparatorluk düşlerinin ürünü olan Irak işgalinde, işgalcilerin en önemli üssü konumunda. Hükümet her yıl gizli kararnamelerle İncirlik Üssü’nün ABD tarafından kullanılması için gerekli düzenlemeleri yapıyor” denildi.

BUSH’A ÖZENİYORLAR

Tezkereye evet oyu veren milletvekillerinin barış kelimesini ağzına almamaları istenen açıklama da; “Artık biliyoruz ki, barış, tümüyle bizim, savaş karşıtlarının, barışseverlerin sahip çıktığı bir kavramdır. Hükümet ve tezkere’ye evet oyu veren milletvekilleri barış kelimesini ağızlarına almamalıdır. Artık biliyoruz ki, halkların kardeşliği halktan aldıkları oyla en kısa zamanda yönetici elitlere dönüşenlerin değil, savaşa karşı çıkanların sahip çıkacağı bir kavramdır. Ve artık biliyoruz ki Meclis, ‘küçük Amerika’ olmak isteyen parti ve milletvekilleriyle kaynamaktadır. Tezkereyi Meclis Genel Kurulu’na getiren, tezkereye evet oyu veren, ‘Tezkere yetmez, Irak’a hemen girelim’ diyen tüm parti ve milletvekilleri aslında ABD’ye ve Bush’a özenmekte ve üstelik sahte bir ABD karşıtlığı üzerinden politika yapmaktadırlar” denildi.

“İŞGAL MACERASINA KALKIŞMAYIN”

Açıklama’nın sonunda ise; “Şimdi bir kez daha haykırıyoruz: İşgal macerasına kalkışmayın! İnsanların yaşamıyla oynamayın. Ekonomiyi bir savaş ekonomisine dönüştürmeyin. Küçük ABD olmaya özenmeyin! Biz toplumun tüm kesimlerinden savaş karşıtları, tüm emek örgütlerinden, tüm meslek örgütlerinden, işsizlerden, kadınlardan, gençlerden oluşan savaşa karşı çıkan büyük çoğunluk, son sözümüzü söylemedik. Irak’a askeri müdahalede bulunmak Türkiye’nin siyasi kaderi açısından vahim bir hata, bölge halklarının kardeşliğine vurulmuş önemli bir darbe olacaktır. Biz buna izin vermeyeceğiz!” diyerek müdahale olacağı gün akşamı tüm savaş karşıtları olarak saat:18.oo’de sokaklarda olacaklarını ve savaşa karşı, barış için haykıracakları ifade etti.

Birgün – 25.11.2007 – BAK barışa bir şans istiyor

http://www.birgun.net/bolum-56-haber-53875.html

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun davetiyle bir araya gelecek olan pek çok aydın, sanatçı, gazeteci, yazar ve sivil toplum aktivisti, “Kimse kimsenin gökyüzünü savaş uçaklarıyla yırtmasın, kimse kimsenin tepesine bomba yağdırmasın, barışa bir şans verin” diyecek.

Küresel BAK tarafından bu akşam Taksim Square Otel’de düzenlenecek, “Barışa Bir Şans Verin Buluşması”nda bölgemizde ve dünyada barışın tesis edilebilmesi için aydınların ve halkların neler yapabileceği masaya yatırılacak. Saat 18.30’da başlayacak etkinliğin açılışındaki panele gazeteciler Hasan Cemal, Oral Çalışlar ve Yasemin Çongar katılacak.

Panelin ardından aralarında Adalet Ağaoğlu, Ahmet Ümit, Berat Günçıkan, Ercan Karakaş, Erdoğan Aydın, Ertuğrul Kürkçü, Gencay Gürsoy, Hakan Tah-maz, Kerem Kabadayı, Leyla İpekçi, Memet Ali Alabora, Murat Çelikkan, Musa Çam, Nuray Mert, Pelin Batu, Orhan Alkaya, Oya Baydar, Refik Durbaş, Şeydi Fırat, Şenol Karakaş, Yıldız Ramazanoğlu, Zeynep Tanbay’ın da bulunduğu çok sayıda aydın, gazeteci, yazar ve aktivist barış çağrısı yapacak,

‘DÜĞMEYE BASTILAR’

Etkinlik ile ilgili bir açıklama yapan, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu sözcüsü Tayfun Mater, “Biz bu ülkenin savaş karşıtları olarak, tezkereye karşı olduğumuzu öncesinde açıklamıştık. Gerekçesi ne olursa olsun, başka ülkelere müdahaleye, savaşa ve her türlü işgal girimine de elbette karşıyız. Uluslararası kuruluşların, bu ülkenin barış ve demokrasi güçlerinin, aydınlarının, demokratik kurum ve kuruluşların, emek ve meslek örgütlerinin uyarılarını göz ardı ederek Türkiye’yi karanlık bir yola sokan bu adımı atmaya çalışanlar elbet tarihi sorumluluğunu da üstlenecek.

Yükseltilen ırkçı – şoven duyguların yarattığı tehlikeyi, bölgede yaşayan insanların günlerdir yaşadığı korku ve tedirginliği anlamayanlar, birbirine komşu halkların arasına uzun yıllar sürecek kin ve düşmanlık tohumu ektiklerinin acaba farkındalar mı?” dedi.

‘SESİMİZİ YÜKSELTELİM’

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak, 1 Mart’ta Irak’ın işgaline ortak olmaya karşı oldukları gibi Afganistan’a ve Lübnan’a yönelik müdahalelere karşı çıktıkları gibi Irak’a yönelik harekata da karşı olduklarını söyleyen Mater, “Bugüne kadar görüldü ki, savaş ile işgal ile hiçbir sorun çözülmüyor.

Bu operasyon ile de çözülmeyecek. Silahlar artık sussun, barışçılar konuşsun. Kimse kimsenin sınırlarını tankla, tüfekle geçmesin. Kimse kimsenin gökyüzünü savaş uçaklarıyla yırtmasın. Kimse kimsenin tepesine bomba yağdırmasın.

Irak’ı işgal eden, İran’ı her gün tehdit eden ABD ve İsrail ile ile kol kola giren AKP Hükümeti, Bush yönetiminin gözetimi altında ülkemizi savaş bataklığına sürüklüyor. Biz tüm barış güçlerini ve savaş karşıtlarını, barışın sesini yükseltmeye çağırıyoruz” açıklamasını yaptı.

SAVAŞI DEĞİL BARIŞI KONUŞMAK İÇİN

ABD’nin Irak’ı işgaline karşı oldukları gibi, Türkiye’nin sınır ötesi müdahalelerine de karşı olduklarını belirten Mater, “Çünkü çocuklarımız, gençlerimiz ölmesin, sınırötesinden cenazeler gelmesin, kardeş halklar birbirini düşman bilmesin diyoruz. Yetkililere, basına, kamuoyunu oluşturanlara sesleniyoruz, gelin gerekçesi ne olursa olsun savaşı, sınırötesi müdahaleyi ve işgali değil barışı konuşalım. Evlerimizin duvarları ardında, TV ekranları başında olan bitene hayıflanmayı bırakalım. Bölgede savaşın değil barışın parçası olan özgür, eşit ve demokratik bir Türkiye için barışa bir şans verin” diye kaydetti.

Sesonline – 26.11.2007 – Küresel BAK’tan ‘Barış Buluşması’: ‘Barışa Şans Verin’

http://www.sesonline.net/php/index.php

[Sesonline] Küresel Barış ve Adalet (Küresel BAK) sözcüsü Tayfun Mater bugün gerçekleştirecekleri etkinlik öncesi bir açıklama yaparak; “Biz bu ülkenin savaş karşıtları olarak, tezkereye karşı olduğumuzu öncesinde açıklamıştık. Gerekçesi ne olursa olsun, başka ülkelere müdahaleye, savaşa ve her türlü işgal girimine de elbette karşıyız” dedi. Küresel BAK’ın davetiyle bir araya gelecek olan pek çok aydın, sanatçı, gazeteci, yazar ve sivil toplum temsilcisi, “Kimse kimsenin gökyüzünü savaş uçaklarıyla yırtmasın, kimse kimsenin tepesine bomba yağdırmasın, barışa bir şans verin” demek üzere bu akşam Taksim Square Otel’de düzenlenecek, “Barışa Bir Şans Verin Buluşması”na katılacak.

Küresel BAK tarafından bu akşam Taksim Square Otel’de düzenlenecek, “Barışa Bir Şans Verin Buluşması”nda bölgemizde ve dünyada barışın tesis edilebilmesi için aydınların ve halkların neler yapabileceği masaya yatırılacak. Saat: 18.30’da başlayacak etkinliğin açılışındaki panele gazeteci Hasan Cemal, Oral Çalışlar ve Yasemin Çongar katılacak.

Panelin ardından aralarında Adalet Ağaoğlu, Ahmet Ümit, Berat Günçıkan, Ercan Karakaş, Erdoğan Aydın, Ertuğrul Kürkçü, Gençay Gürsoy, Hakan Tahmaz, Kerem Kabadayı, Leyla İpekçi, Memet Ali Alabora, Murat Çelikkan, Musa Çam, Nuray Mert, Pelin Batu, Orhan Alkaya, Oya Baydar, Refik Durbaş, Şeydi Fırat, Şenol Karakaş, Yıldız Ramazanoğlu, Zeynep Tanbay’ın da bulunduğu çok sayıda aydın, gazeteci, yazar barış çağrısı yapacak.

Etkinlik ile ilgili bir açıklama yapan, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu sözcüsü Tayfun Mater, şunları söyledi:

“AKP Hükümeti, Türkiye’nin komşu ülkelerin sınırlarını ihlâl etmesini isteyen güçlerin düğmeye basmasının tetiklediği bir dizi gelişme neticesinde önce terör ve şiddetin son bulacağı gerekçesiyle sınır ötesi operasyona yetki tezkeresini Meclis’ten geçirdi; sonra da Irak’ın kuzeyine yönelik askeri bir müdahalenin askeri ve psikolojik hazırlıklarını başlattı.

Biz bu ülkenin savaş karşıtları olarak, tezkereye karşı olduğumuzu öncesinde açıklamıştık. Gerekçesi ne olursa olsun, başka ülkelere müdahaleye, savaşa ve her türlü işgal girimine de elbette karşıyız.

Uluslararası kuruluşların, bu ülkenin barış ve demokrasi güçlerinin, aydınlarının, demokratik kurum ve kuruluşların, emek ve meslek örgütlerinin uyarılarını göz ardı ederek Türkiye’yi karanlık bir yola sokan bu adımı atmaya çalışanlar elbet tarihi sorumluluğunu da üstlenecek. Ülkede yükseltilen ırkçı – şoven duyguların yarattığı tehlikeyi, bölgede yaşayan insanların günlerdir yaşadığı korku ve tedirginliği anlamayanlar, birbirine komşu halkların arasına uzun yıllar sürecek kin ve düşmanlık tohumu ektiklerinin acaba farkındalar mı?

1 Mart’ta Irak’ın işgaline ortak olmaya karşı olduğumuz gibi, Afganistan’a, Lübnan’a müdahalelere karşı çıktığımız gibi Irak’a yönelik harekata da karşıyız. Bugüne kadar görüldü ki, savaş ile işgal ile hiçbir sorun çözülmüyor. Bu operasyon ile de çözülmeyecek. Silahlar artık sussun, barışçılar konuşsun.

Biz diyoruz ki, kimse kimsenin sınırlarını tankla, tüfekle geçmesin, Kimse kimsenin gökyüzünü savaş uçaklarıyla yırtmasın, kimse kimsenin tepesine bomba yağdırmasın!

“BARIŞIN SESİ YÜKSELSİN”

Irak’ı işgal eden, Iran’ı her gün tehdit eden ABD ve İsrail ile ile kol kola giren AKP Hükümeti, Bush yönetiminin gözetimi altında ülkemizi savaş bataklığına sürüklüyor. Biz tüm barış güçlerini ve savaş karşıtlarını, barışın sesini yükseltmeye çağırıyoruz.

ABD’nin Irak işgali sonucunda 1 milyonu aşkın Iraklı öldü. İsrail’in Filistin işgalinin yarattığı acılar yetmedi mi? Ortadoğu, Emperyalist güçler tarafından yeniden dizayn edilmeye çalışılırken Türkiye’yi de bölgedeki savaş bataklığına sürmeye hiç kimsenin hakkı yok!

Biz ABD’nin Irak’ı işgaline karşı olduğumuz gibi, Türkiye’nin sınır ötesi müdahalelerine de karşıyız. Çünkü çocuklarımız, gençlerimiz ölmesin, sınırötesinden cenazeler gelmesin, kardeş halklar birbirini düşman bilmesin diyoruz.

Yetkililere, basına, kamuoyunu oluşturanlara sesleniyoruz: Gerekçesi ne olursa olsun savaşı, sınırötesi müdahaleyi ve işgali değil gelin barışı konuşalım.

Yurttaşlarımıza sesleniyoruz. Evlerimizin duvarları ardında, TV ekranları başında olan bitene hayıflanmayı bırakalım. Silahlarla, bombalarla, uçaklarla, savaş ve işgal ile gölgelenen ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğidir. Savaş daha fazla yoksulluk, acı ve çaresizlik demektir. Buna itiraz edelim, karşı çıkalım.

Savaşa karşı halkların kardeşliği için, şiddet, çatışma ve linç kültürünün yaygınlaşmasına karşı farklı kültür ve kimliklerin bir arada yaşayabilmesi için, bölgede savaşın değil barışın parçası olan özgür, eşit ve demokratik bir Türkiye için BARIŞA BİR ŞANS VERİN!..”

Bianet – 27.11.2007 – Barış için ısrarlı olunmalı

http://www.bianet.org/bianet/kategori/insanhaklari/103170/baris-icin-israrli-olunmali

“Barışa Bir Şans Verin”de Çongar, Cemal ve Çalışlar atmosferi değerlendirdi: “Hükümetin barışa meylettiği göz önünde tutulmalı ve iyi değerlendirilmeli.”

Gazeteci yazarlar Hasan Cemal, Yasemin Çongar ve Oral Çalışlar “Kürt sorununda operasyon tarafların işine gelmez, hükümetin tavrı barışa yönelik adım sayılmalı, PKK’nin silah bırakmasının yanı sıra devletin diyalog yollarını açık tutması gerek” dedi.

Küresel Adalet ve Barış Koalisyonu’nun (Küresel BAK) Taksim Square Otel’de dün (26 Kasım) düzenlediği “Barışa Bir Şans Verin” Buluşmasında, atmosferin barışçıl olduğunu savunan Cemal, Çongar ve Çalışlar kadar iyimser olmayanlar da vardı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy “İki toplumda da henüz şiddete dönüşmeyen kin gelişiyor” derken yazar Erdoğan Aydın “Silahlar patlayınca barış konuşuluyor”, yazar Ahmet Ümit ise “Aktörler bize umut aşılayacak güçte ve perspektifte değil” dedi.

Panelin diğer katılımcıları oyuncu Mehmet Ali Alabora, gazeteci Murat Çelikkan, gazeteci Berat Günçıkan, gazeteci yazar Ertuğrul Kürkçü, oyuncu Jülide Kural, sanatçı Zeynep Tanbay, sendika başkanı Hakan Tahmaz, gazeteci yazar Yıldız Ramazanoğlu, gazetesi yazar Leyla İpekçi, oyuncu Orhan Alkaya, eski milletvekili Ercan Karakaş oldu.

Çalışlar, Çongar ve Cemal’in ortaklaştığı tespitleri şöyle:

“Operasyon ne askeri ne siyasi ne diplomatik ne de toplumsal olarak mümkün. Türkiye, Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) PKK olmadığı ama DTP’nin PKK’den soyutlanarak politika yapmasının da imkansız olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldi, DTP’nin yine de kapanmaması olumlu. Asker operasyon canlısıydı, bu tavrını terk ediyor. Türk Kürt ilişkisinde gerginlik, devletin içinde olmaması nedeniyle sönüyor.

Cemal “Doğuda tarlalar sürülmüş, insanlar çalışıyor. Bir iyimserlik havası hakim. Bölge insanı eski filmi izlemeyi istemiyor” dedi.

Cemal, çok acı yaşandığını, acıları unutmanın mümkün olmadığını ancak acılara tutsak yaşanırsa geleceğin kurulamayacağını söylediği konuşmasını şöyle bitirdi:

“PKK çok defa ateşkes kesti ve karşılık göremedi. Niçin Talabani ‘ciddi ateşkes’ diyor? 1996-2004 yılları arasında hiçbir şey olmadı. Neden o zaman düğmeye basıldı? Bu soruları da sormak gerek. Ancak PKK silahları gömdüğü anda özgür, demokratik bir ortam oluşacak siyasi arenada. Patlayan her bomba demokrasiyi ikinci sınıflığa itenleri memnun eder.”

Gazeteci-yazar Kürkçü “Barış ortamı değil sükunet ortamı var. Kürt halkının kendi tarihsel gelişimini tamamlamasına izin verilmeli. Kürtler sadece sınırda değil bu ülkede yaşayan 12-15 milyon Kürdün sekiz milyonu Batı’da oturuyor. Onların sorunlarını Barzaniyle görüşerek çözemeyiz. Gerçek muhataplarla konuşmak zorundayız. Yoksul Kürtlerin haklarına Anayasal ifade kazandırılmadıkça bir çözümden söz etmek olanaksız,” dedi.

Gazeteci Çelikkan medyanın sorumsuzluğuna değindi ve “Barıştan, silahların susmasından bahsetmek vatan hainliği. Türk barışseverlerin seslerini yükseltmelerine her zamankinden çok ihtiyaç var” dedi.

Alabora “Silahlılar değil sivil olanlar barışa katkıda bulunabilir”, Günçıkan “Ne zamanki şehitler normal birer ölüye dönüşür o zaman barış olur” dedi.

Evrensel – 28.11.2007 – Barışa bir şans verin!

http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=21136

BAK’ın düzenlediği etkinlikte bir araya gelen aydınlar, barışı anlatırken; Kürt sorununa çözümü istediler

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun (BAK) düzenlediği “barışa bir şans verin” toplantısında konuşan 19 aydın Kürt sorunu konusundaki gelişmeleri değerlendirdi ve çözüm önerilerini dile getirdiler.

Taksim Square Otel’de önceki akşam yapılan toplantıda, konuya farklı bakış açılarından yaklaşan aydınlar, DTP’ye yönelik baskıların son bulması, Kürt sorununun Kandil, Kuzey Irak ve ABD ekseni arasına sıkıştırılmaması ve silahların bir an önce susmasını istediler. Esas çözümün Anayasa’da yapılacak değişiklikle başlayacağının altının çizildiği konuşmalarda, gizli, halka açıklanmayan, birlikte tartışılmayan “plan”ların çözüm noktasında bir anlam ifade etmediğine vurgu yapıldı.

Aydınlar kısaca şu görüşleri dile getirdiler:

Çocuklar neden ölüyor?

Murat Çelikkan (Gazeteci): Barış için, diyalog için umut olarak gördüğümüz DTP vekilleri bir günlük ziyarette gördüğümüz kadarıyla Meclis’e tecrit altındalar. Barıştan, silahların susmasından söz etmek neredeyse vatan hainliği ile eşit muamele görünecek. Bu çocuklar niye ölüyor sorusunu sormamız istenmiyor. Kürt sorununun siyasi çözümü, barışçıl ve demokratik bir ortamın oluşması için Türkiye’deki barışseverlerin seslerin yükseltmesine her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Ben kendi adıma bu talebi Türklere yöneltmek zorunda olduğumu hissediyorum.

Antepli Kazım usta

Ahmet Ümit (Yazar): Gaziantepliyim. Orada Türkler, Kürtler yıllarca beraber yaşadılar. Orada kuyumcu Kazım usta var. Türkmen ama en büyük zevki Kürtçe bilmemesine rağmen muhteşem Kürtçe uzun havalar okumasıydı. Kazım amcanın yeğeni 2 yıl önce şehit düştü. Ben gittiğimde rica ettim Kürtçe okur musun diye, artık söylemeyeceğim dedi, yeğenimi vurdular. Ama iki ay önce yine gittim yeğenim evleniyordu. Kazım usta bu sefer söyledi Kürtçe türkü. Gerçekten umutsuz bir durum var. Ama ben Kazım amcaya o türküyü söyleten hisse hâlâ güveniyorum.

Van’dan karanlık geldim

Berat Günçıkan (Gazeteci): Üç saat önce Van’dan geldim ve çok karanlık geldim. Bölgenin bütün insanları hep birilerine kendilerini anlatma derdinde ve hep savunma halindelerdi. Memleketi bölmek istemediklerini anlatıyorlardı. Bu bana çok utanç verdi. Çünkü asıl barışın dilini kurması gerekenler Batı’da olanlar olduğunu düşünüyorum. Umarım bu açığı kapatırız, daha yoğun bir barış dili kurarız.

Silahtan uzak duralım

Mehmet Ali Alabora (Oyuncu): Ben elinde silah olanlardan bir şey beklemiyorum. Benim ricam kendini sivil, silahsız, silaha uzak hissedenlerden; lütfen elinde silah olanlardan uzak durun. Böylece hangi taraftan olursa olsun silahla var olmayı kimin istediği çok daha net ortaya çıkar.

Güneydoğu’daki öğretmenimiz ne der?

Yıldız Ramazonoğlu (Yazar): Biz yıllardan beri birbirimizin hakikatine eğilmeyi unuttuk. Bölgenin ortak değerlerine, bir arada yaşam tecrübesine eğilmemiz gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman ABD ne der değil Güneydoğu’daki öğretmenimiz, tarlada çalışan arkadaşımız ne der diye düşünebiliriz.

Kürt sorununun üzerine yatıldı

Erdoğan Aydın (Yazar): Hükümetin üzerine düşen hiçbir sorumluluğu yerine getirmediği, ABD’nin sıkıştırması bir yana AKP Hükümeti’nin barış diye, Kürt sorununu çözmek diye bir niyeti olmadığı gerçeğini saptamak zorundayız. 1999-2004 süresince tek bir silah patlamamışken adeta Kürt sorununun üzerine yatıldı. Bu kötümser tablo aynı zamanda bu işin artık egemenler tarafından, artık sistem tarafından gidemeyeceği noktaya gelip dayanmıştır.

Barışın dili

Leyla İpekçi (Yazar): Barıştan yana olmak bir siyaset değildir bir vicdani durumdur. Savaşın profesyonelleri var çok fazlalar. Barışın dili konuşulurken savaştan nemalananlara karşı profesyonelce değil gönülden bir birliktelik oluşturulmalı. Biz siyaset değil vicdanen istiyoruz, insan olduğumuz için istiyoruz. Hiçbir devletin hesabı kitabı ve pazarlıkları üzerinden değil, bunun ötesinden barışı istiyoruz.

Çıkış yolu aramalıyız

Orhan Alkaya (Yönetmen): Yüz yıllık bu denklemin aktörlerini yadsımak mümkün değil. Aktörler bellidir İttihat ve Terakki’dir, yadsımacı politikalardır, MHP’dir, AKP’dir… Birbirimizi heyecanlandırmak beni de sevindiriyor ama bir çözüm arayacaksak çıkışın yolunu aramalıyız. Çıkışın yolu da birbirinin aynı olup birbirlerinin zıddı gibi görünen önermeler yekününden ve bu riyalar ikliminden kurtulmanın yolunu aramalıyız.

Şanslıyım ama mutlu değilim

Zeynep Tanbay (Sanatçı): Ben kendimi şanslı ama mutsuz bir yurttaş olarak görüyorum. Benim 12 yaşındaki oğlum 13 kurşunla öldürülmedi, kocam faili meçhul kurbanı değil, aile fertlerim dağa çıkmak mecburiyetinde kalmadı, aç değilim, işkence görmedim, oğluma istediğim ismi verebiliyorum. Onun için çok şanslıyım ama mutsuzum. Bunlara maruz kalan koca bir yurttaş kitlesi olduğuna tanıklık ettiğim için çok mutsuzum. Artık herkesin aynı şartlara, olanaklara sahip olduğu bir memlekette, insanların ötekileştirilmediği gibi tek tipleştirilmediği bir memlekette yaşamak istiyorum.

Kürtler bu çözümü kabul eder mi?

Seydi Fırat (Yazar): Kendi içinde çözüme ulaşmayan sorunun sonu barış olabilir mi? Diyorlar yeni bir çözüm projesi var, gerçekten biz Kürtler anlamıyoruz, biri bize anlatsın. Başbakan bir şeyler söylüyor ama ortada hiçbir şey yok. DTP’nin eli kolu bağlanıyor. Irak’ta KDP ve YNK’ye dayanarak bir tasfiye gerçekleştiriyor ve bunu çözüm diye sunuyorlar. Çözüm böyle mi olur? Kürtler böyle bir projeyi kabul eder mi? Çözümü bu toprakların iç dinamiklerinde arayarak, sosyal barışı sosyal adaletten ayırmayarak barışa ulaşabiliriz.

Toplantıda ayrıca gazeteciler Oral Çalışlar, Yasemin Çongar ve Hasan Cemal, son günlerdeki gelişmeleri, ABD ve Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi açısından değerlendirdiler.

PKK miting yapsa ‘biz teröristiz’diye bağırsa sorun çözülür mü?

Gençay Gürsoy (Türk Tabipler Birliği Başkanı): Silahlar susmadığı sürece Türkiye’de barış adına konuşmak birbirimizi moral olarak desteklemekten öteye gitmiyor.

Ercan Karakaş (SODEV Başkanı): Kürt sorununu çözmek isteyenin bir programı olması gerekir, bu gizli değil, açık seçik olmalı.

Ertuğrul Kürkçü (Gazeteci): Bizim sorunumuz Kürtlerin varlık ve kimlikleri, hakları inkar edildiği için isyan etmiş olmalarıdır. İsyanın sebepleri ortadan kaldırılmadan barış da elde edilemeyecek.

Hakan Tahmaz (ÖDP): Kısmen barış ortamını değerlendirebildik mi, Batı’da yaşayan, Kürt olmayanlar değerlendirebildi mi?

Şenol Karakaş (BAK): PKK miting yapıp ‘biz teröristiz’ diye bağırsa sorun çözülür mü?

Oyuncu Kural şiir okudu

Oyuncu Jülide Kural, toplantıda Mehmet Yaşin’in “Sevgilimin Türküsü” adlı şiirini okudu:

Sevgilimin türküsüydü deniz

mavi sesine demir attı savaş

sevgilim,

ölü asker

Sevgilimin türküsüydü

buğday

altın bakışlarına

kelepçe vurdu savaş

sevgilim ,

ölü asker

Sevgilimin türküsüydü barış

beyaz gülüşünü ikiye böldü savaş

sevgilim,

ölü asker

Duyuyorum sevgilimi

evimizin kapısını çalıyor mavi türküler

duyuyorum

dünyanın en güzel barış şarkılarını söyler

savaşta ölenler…

Konya Merhaba Gazetesi – 14.12.2007 – Eğitim-Sen’de savaşa hayır

http://www.merhabagazetesi.com.tr/haberayrinti.php?css=3&haber_id=8067&bolum=ANASAYFA&menu=1

Ünlü Sinema Sanatçısı Mehmet Ali Alabora ve Küresel Bak Sözcüsü Sosyolog Yıldız Önen, Eğitim-Sen Konya Şubesi’nde düzenlenen söyleşiye katıldı.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun düzenlediği savaş karşıtı söyleşide savaşların durdurulması için yapılması gerekenler masaya yatırıldı. Programda konuşan Oyuncu Mehmet Ali Alabora, savaşın bir insanlık suçu olduğunu belirterek, insanlığa büyük zararlar veren milyonlarca insanın ölümüne neden olan savaşların son bulması için BAK’ın kurulduğunu söyledi. Savaşa dur demek için elinde sivillerin silahlılara verdiği desteği çekmesi gerektiğinin altını çizen Alabora, dünyada her şeyin konuşulup masaya yatırıldığı özgür bir ortama ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Eğitim Sen Konya Şube Başkanı Celalettin Dinç ise konuşmasında, küresel güçlerin artık topla tüfekle değil işbirlikçilerle ülkeleri sömürdüğünü belirterek, savaşların ortak nedeninin çıkar çatışmaları olduğunu kaydetti.

Bianet- 17.12.2007 – Operasyonlar durdurulsun diyenler sokağa

http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/103630/operasyonlar-durdurulsun-diyenler-sokaga-cikiyor

“Barışa Şans Verin” kampanyası kapsamında Küresel BAK, Kuzey Irak’a yapılan operasyonları protesto etmek için İzmir, İstanbul ve Ankara’da eylemler düzenliyor; “Kalabalık olalım. Barışın sesini yükseltelim” diyor.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) “Şimdi sokaklara çıkıp ‘sınırötesi operasyonları durdurun, barışa bir  şans verin’ demenin zamanıdır” diyerek herkesi yarın akşam İzmir, Ankara ve İstanbul’da yapılacak toplantılara çağırdı. Eylemler saat 18:00’de.

Küresel BAK yaptığı yazılı açıklamada dün (16 Aralık 2007) sabaha karşı, Kuzey Irak’ta önceden belirli hedeflere ama daha kapsamlı ve daha geniş bir alana hava operasyonu yapılmasına ilişkin “Resmi kaynaklar doğrulamıyor ama bu bölgedeki bazı köylerin ve sivillerin de zarar gördüğü basına yansıdı. Haber bültenleri silah ve bomba seslerinden geçilmiyor” dedi.

Küresel BAK’a göre bir yandan yeni silahlanma projeleri devreye girer, bütçe deliğinin içinden milyar dolarlık tank projeleri çıkartılırken; bir yandan savaşçı politikalara ve militarizme tahkimat yapılıyor.

“Bunun bölgedeki karşılığı ABD politikaları doğrultusunda yeni gerilimlerin yaratılması olurken, ülke içindeki karşılığı ise şovenizmin yükseltilmesi, halklar arasında düşmanlık ve İran’a saldırı dahil her türlü askeri müdahaleye yol vermek oluyor.”

Küresel BAK, Salı günü (18 Aralık) saat 18:00’de İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde, Ankara’da Yüksel Caddesinde ve İzmir’de Kıbrıs Şehitleri Caddesinde ortak basın açıklaması yapmak için, barış bayraklarıyla sokaklara çıkıyor. (EZÖ)

Birgün – 18.12.2007 – ‘Operasyon bölge halkına büyük acılar yaşatır’

http://birgun.net/bolum-56-haber-55362.html#haber_basi

Kuzey Irak’a başlatılan askeri operasyondan sonra birçok kuruluş yaptıkları açıklamalarla kaygılarını dile getirdiler. Emek Partisi (EMEP), İnsan Hakları Derneği (İHD), Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe! Girişimi, Ankara 78’liler Derneği, Halkevleri’nin de aralarında bulunduğu kuruluşlar BirGün’e yaptıkları açıklamalarla, operasyonun büyük acılar yaratacağını, barışı zorlaştıracağını ve sivil ölümlerine neden olacağını vurgulayarak derhal durdurulmasını istedi.

İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, “Hükümetin Kürt sorununa barışçıl bir yaklaşım içinde bulunduğuna dair inanç artık zayıflamıştır. Ayrıca sivil halkın zarar görmediğine dair açıklamalar inandırıcı değildir” diyerek tepkisini gösterdi. Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe! Girişimi sözcülerinden Cengiz Algan da Irak’a yönelik sınırötesi operasyonun “terörle mücadele” dışında anlamlar taşıdığını vurgulayarak “Her ne kadar AKP hükümeti, Genelkurmay ve bir kısım medya aksini iddia etse de hem Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi hem de yabancı basın bölgede sivil hedeflerin de vurulduğunu ve çok sayıda sivilin de hayatını kaybettiğini söylüyor” dedi.

Halkevleri Genel Başkanı Abdullah Aydın ise savaşın asla çözüm olmayacağını belirterek, “Derhal silahların susmasını istiyoruz” dedi. 78’liler Derneği Genel Başkanı Ruşen Sümbüloğlu, Kürt sorunundaki çözümü demokraside aramak yerine askeri harekata yönelmenin durumu daha da çıkmaza sokacağını vurguladı.

EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, yaptığı yazılı açıklamada, sınır ötesi harekatın derhal durdurulması ve barışçıl çözüm seçeneğinin öne çıkarılmasını istedi. Tüzel, demokratik çözüm ve barışçıl seçeneğin güçlenmesi için Meclis’in harekete geçmesi gerektiğini de belirtti. Avrupa Barış Meclisi Girişim Komitesi, Kuzey Irak’ta gerçekleştirilen geniş kapsamlı bombardımanlarla ilgili olarak yaptığı açıklamada operasyonların hemen durdurulmasını istedi.

* * *

Bugün üç büyük kentte eylem var

KUZEY Irak’a operasyon düzenlenmesini protesto eden Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) üyeleri Ankara, İstanbul ve İzmir’de bugün saat 18.00 de yapacakları eylemle “Barışa bir şans verin” diyecek. Eylemler Ankara’da Yüksel Caddesi’nde, İstanbul’da Galatasaray Meydanı’nda, İzmir’de ise Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde gerçekleşecek.

Özgürgündem – 18.12.2007 – BAK: Sınır ötesi operasyonu durdurun

http://www.ozgurgundem.org/haber.asp?haberid=45989

Ankara’da bir araya gelen Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) üyeleri, sınır ötesi operasyonu protesto ederek, barışa şans verilmesini istedi.

Küresel BAK, TSK’nin 16 Aralık’ta yaptığı sınırötesi operasyonu Ankara’da protesto etti. Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen Küresel BAK üyeleri, sınır ötesi operasyonun çözüm getirmeyeceğini dile getirerek, 2silahlar sussun, barışçılar konuşsun” çağrısında bulundular. “Susma haykır, halklar kardeştir”, “Yaşasın hakların kardeşliği” sloganlarının atıldığı eylemde, “Sınır ötesi operasyonu durdurun” yazılı dövizler taşındı.

Burada yapılan basın açıklamasında BAK adına konuşan Damla Çimen, gerekçesi ne olursa olsun savaşa ve başka bir ülkeye müdahale edilmesine karşı olduklarını söyledi. Operasyonda sivillerin zarar görmesini ve medyanın tavrına tepki gösteren Damla Çimen, 2Biz diyoruz ki, kimse kimsenin sınırlarını tankla, tüfekle geçmesin. Kimse kimsenin gökyüzünü savaş uçaklarıyla yırtmasın. Kimse kimsenin tepesine bomba yağdırmasın, Kürt sorunun çözümü askeri operasyonlarla mümkün değil” dedi.

Çimen, Türkiye’nin savaş bataklığına çekilmeye çalışıldığına dikkat çekerek, savaş karşıtlarına karşı barışın sesini yükseltme çağrısında bulundu. ANKARA (DİHA)

Bianet – 18.12.2007

Küresel Bak: Operasyon Yoksulluk ve Acı demek, Buna Dur diyelim

http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/103680/kuresel-bak-operasyon-yoksulluk-ve-aci-demek-buna-itiraz-edelim

Savaş karşıtları Taksim’de buluştu, operasyonları protesto etti. Küresel BAK: Olan bitene hayıflanmayı bırakalım. Sınır ötesi operasyonlarla gölgelenen ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği. Savaş daha fazla yoksulluk, acı ve çaresizlik demek.

Barış savunucuları Galatasaray’da toplandı, “Sınır ötesi operasyonlar durdurulsun, barışa bir şans verin” dediler.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun (Küresel BAK) düzenlediği barış eylemi dün akşam (18 Aralık 2007) Taksim, Galatasaray Lisesi önünde yapıldı. Kalabalık yineledi: Operasyonları değil barışı koruyalım.

Aralarında Ertuğrul Kürkçü, Zeynep Tanbay, Nimet Tanrıkulu, Celalettin Can, Şenol Karakaş, Masis Kürkçigil, Tayfun Mater ve Çiğdem Mater’in de bulunduğu yaklaşık 50 kişilik grup adına basın açıklamasını Jülide Kural okudu.

Kural “Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin Türkiye’nin komşu ülkelerin sınırlarını ihlal etmesini isteyen güçlerin düğmeye basmasının tetiklediği bir dizi gelişme neticesinde terör ve şiddetin son bulacağı gerekçesiyle sınır ötesi operasyona yetki tezkeresini Meclis’ten geçirdi ve Irak’ın kuzeyine yönelik her türlü askeri müdahaleye yol verdi” diye başladı.

Kuzey Irak’a yapılan operasyon için “Bombardımanın ardından bölge ateş altında tutuldu. İran topçusunun da bazı hedeflere ateş ettiği, ABD’nin operasyonu desteklediği söyleniyor. Resmi kaynaklar doğrulamasa da bazı köyler ve siviller zarar gördü” diyen Kural üstelik hükümetin ve askeri çevrelerin gerekirse operasyonun tekrarlanabileceği söylemesine dikkat çekti.

“Oysa ülkede ve bölgede barışa en çok ihtiyaç duyulan günlerdeyiz. Barış savunucularının sesine kulak tıkayanlar tarihi sorumluluğu da üstelenecek. Yıllar sürecek kin ve düşmanlık tohumu ektiklerinin farkındalar mı?”

Gerekçesi ne olursa olsun sınır ötesi operasyonun değil barışın korunmasından yana olan Küresel BAK, şöyle sesleniyor:

“Evlerimizin duvarları ardında, TV ekranları başında olan bitene hayıflanmayı bırakalım. Silahlarla, bombalarla, uçaklarla, sınır ötesi operasyonlarla gölgelenen ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğidir. Savaş daha fazla yoksulluk, acı ve çaresizlik demektir. Buna itiraz edelim.”

Birgün – 19.12.2007 – Üç Kentte BAK Eylemleri

http://www.birgun.net/bolum-56-haber-55507.html

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK), İstanbul, Ankara ve İzmir’de tezkereye ve sınır ötesi operasyona karşı eş zamanlı protesto gösterileri yaptı. İstanbul’da Küresel BAK adına açıklama yapan oyuncu Jülide Kural, AKP hükümetinin terör ve şiddetin son bulacağı gerekçesiyle sınır ötesi operasyonlara yetki tezkeresini Meclis’ten geçirdiğini hatırlatarak, askeri müdahaleye yol verildiğini ifade etti. Türkiye’nin barışa en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde olunduğunu belirten Kural, “Uluslararası kuruluşların, bu ülkenin barış ve demokrasi güçlerinin, aydınlarının, demokratik kurum ve kuruluşların, emek ve meslek örgütlerinin uyarılarına kulak tıkayarak, Türkiye’yi ucu karanlık bir maceraya sürükleyen bu adımı atanlar elbet tarihi sorumluluğunu da üstlenecek” dedi.

Küresel BAK üyeleri Ankara’da da “barışa bir şans verin” çağrısında bulundu. Grup adına konuşan Damla Çimen, “Biz bu ülkenin savaş karşıtları olarak gerekçesi ne olursa olsun, başka ülkelere müdahaleye, savaşa ve her türlü işgal girişimine karşıyız” dedi.

Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen BAK üyeleri sık sık “Irak’ta hemen, Filistin’de şimdi, Kürt Halkıyla barış, barış hemen şimdi!”, “Savaşsız bir dünya mümkün”, “Susma haykır savaşa hayır!” sloganları attı. Eyleme DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan da destek verdi.

İzmir’de ise Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bir araya gelen Küresel BAK üyeleri, ülkücülerin saldırısına uğradı. Grubun üzerine yürüyen ve tartaklamaya çalışan ülkücüleri vatandaşlar engelledi. Burada BAK adına konuşan Devrim Cem Erturan:”Yurttaşlarımıza sesleniyoruz; evlerimizde oturup televizyon ekranlarında olan bitene hayıflanmayı bırakalım. Silahlara ve bombalamalara karşı uçaklarla sınır ötesi operasyonlarla gölgelenen ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğidir.”

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.