İncirlik Üssü Kapatılsın Kampanyası Basın Açıklamaları

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

25 Ekim 2005 –  Basın Açıklaması – İstanbul

İncirlik Kapatılsın basın açıklaması

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak “Irak’ta İşgale Son, İncirlik Kapatılsın, ABD Evine Dön” kampanyasını bugün başlatıyoruz. 23 – 25 Eylül tarihlerinde İstanbul’da yapılan Avrupa Sosyal Forumu Hazırlık Toplantısı’nda alınan karar gereğince, 2004 ve 2005’de olduğu gibi,18 Mart 2006’da dünyanın yüzlerce kentinde ve İstanbul başta olmak üzere bizim bazı kentlerimizde ABD’nin Irak’ı işgalinin 3. Yıl dönümünde, savaşı ve işgali protesto gösterileri yapılacak.

Değerli Basın EmekçileriDeğerli Konuklar

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak “Irak’ta İşgale Son, İncirlik Kapatılsın, ABD Evine Dön” kampanyasını bugün başlatıyoruz. 23 – 25 Eylül tarihlerinde İstanbul’da yapılan Avrupa Sosyal Forumu Hazırlık Toplantısı’nda alınan karar gereğince, 2004 ve 2005’de olduğu gibi,18 Mart 2006’da dünyanın yüzlerce kentinde ve İstanbul başta olmak üzere bizim bazı kentlerimizde ABD’nin Irak’ı işgalinin 3. Yıl dönümünde, savaşı ve işgali protesto gösterileri yapılacak.

Başta ABD’li savaş ve işgal karşıtları olmak üzere, 18 Mart’ta sokaklara çıkan yüzbinlerce insan bir kez daha Bush ve çetesinin savaşını lanetleyecek.  Çünkü Irak’ta işgal bütün insanlık dışı uygulamalarıyla devam ediyor. Kentler bombalanıyor, provokasyonlar düzenleniyor, Irak halkı birbirine düşürülüyor, Irak bölünüyor.

3 yıldır sokaklara dökülen milyonlarca savaş karşıtının çabası boşuna değil. ABD’de Bush’a kamuoyu desteği en alt seviyeye inerek % 40’ların altına indi. Irak’a götürecek asker bulmakta zorlanıyorlar. Oğulları askere alınıp Irak’a gönderilen asker anneleri her gün Beyaz Saray’ın önüne gidip `Oğullarımızı geri getirin’ diye haykırıyor. Asker alma bürolarının önünde `Savaş Karşıtı Nineler Örgütü’ gösterisini bile şiddet kullanarak bastırıyorlar.

İncirlik Üssü Kapatılsın!

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak bizler, “Irak’ta İşgale Son, İncirlik Kapatılsın, ABD Evine Dön” kampanyasını, İncirlik Üssü’nü işgal güçlerinin kullanımına açmak üzere çıkarılan “Gizli Kararname’nin” iptali ve yürütmenin durdurulması için hukuksal süreci işleterek başlatmayı düşünüyoruz.

Gizli kararnamenin kamuoyuna yansımasından hemen sonra, 11 Mayıs 2005 tarihinde, İncirlik Üssü’nün ABD’ye kullandırılma koşulları hakkında bilgi istemek için Başbakanlığa bir dilekçe vermiştik. Fakat bu dilekçeye bir yanıt almadık. Yurttaşın “bilgi edinme hakkı” çerçevesinde İncirlik Üssü’nün kullandırılma koşullarını bilmek isteyen kurum ve bireyler olarak bu talebimizi tekrar Ankara’ya Başbakanlığa sunacağız. Kampanya sürecinde Türkiye’nin her tarafında yapacağımız toplantılar  ile İncirlik Üssü hakkındaki gerçekleri ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz.

Bu vesileyle AKP Hükümetine ve Bush severlere sesleniyoruz: Siz ne yaparsanız yapın, biz bu işin peşini bırakmayacağız. Gizli kapaklı kararnamelere sığınarak halkımızı Irak halkının katillerinin suç ortağı durumuna düşürmenize sessiz kalmayacağız.

İncirlik Üssü, ABD’nin dünyadaki en önemli 5 askeri tesisinden biri. İçi nükleer başlıklarla dolu. Bölge halkları için tehdit unsuru burası. İncirlik’e inip kalkan uçaklar her gün Irak’a daha fazla ölüm taşıyor. Buna izin vermeyeceğiz.

Barışsever halkımıza sesleniyoruz!

Gelin sesimizi barışın sesine katalım. Barış ve adalet için bütün dünyanın sokaklarında kurulan dev koalisyona katılalım. İşgale son verecek, yeni işgalleri engelliyecek tek güç budur. Savaşı, işgali, Bush’u, Blair’i lanetleyelim.

“Irak’ta İşgale Son, İncirlik Kapatılsın, ABD Evine Dön” demek için toplantılara, miting ve gösterilere katılalım.

İncirlik Üssünün kapatılması için hazırladığımız imza metnini de bugünden itibaren milyonlara açıyoruz.  Kampanya boyunca toplanan imzaları Ankara’ya, TBMM’ye götüreceğiz.

Barışı savunan tüm kurum ve kuruluşlara sesleniyoruz!

1 Mart tezkeresini birlikte püskürttük. Bugüne kadar yürüttüğümüz savaş ve işgal karşıtı kampanyaları verdiğiniz destekle yürüttük. Onbinleri, yüzbinleri ayağa kaldırdık. Yine yapabiliriz. Dünyadaki savaş karşıtı hareketin ülkemizdeki ayağını oluşturan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun çağrısı herkese açık. Kampanyaya katılın.

Gücümüzü birleştirelim. Meydanları tekrar dolduralım.

Irak’taki işgali sona erdirmek için,

İncirlik Üssünün kapatılması için,

ABD’nin evine dönmesi için herkesi katkı vermeye çağırıyoruz.

25 Ekim 2005, İstanbul

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu

30 Kasım 2005 – Basın Açıklaması – İstanbul

CIA uçakları ile ilgili basın açıklaması

2005 Mart ayında İstanbul’dan kalkan böyle bir uçağın Kanada’ya gittiği, Kanada gazetelerinde yer aldı. Bakü’ den kalkan ve CIA’ nın paravan şirketi adına kayıtlı olan bir uçağın 15 Kasım 2005 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına inerek 27 saat kaldıktan sonra Amsterdam’ a uçtuğu bizzat Ulaştırma Bakanı tarafından doğrulandı. Bakanın açıkladığı gibi, yakıt ikmali için 27 saat çok fazla bir süre olduğuna göre CIA uçağının neden bu kadar süre kaldığı ve bu süre içinde neler yaptığı sorusu yanıtlanmamış olarak kalmaktadır.

Biz Türkiye Cumhuriyeti  yurttaşları olarak bilmek istiyoruz!

CIA uçakları Türkiye’de nerelere ve neden inerek günlerce kalmıştır?

Ölüm ve İşkence Uçuşları Durdurulsun!

Bush ve Çetesi Yargılansın!

Değerli basın mensupları, sevgili yurttaşlar,

ABD yönetiminin insanlığın başına ne türden bir bela olduğunu her gün gazetelere yansıyan yeni bir insanlık suçu haberiyle, giderek daha iyi öğreniyoruz.  Bush ve Blair’in uluslararası haydutluk çetesi Irak işgaliyle başlattıkları insanlığa karşı saldırganlık eylemini, insan kaçırma, işkence ve temel insan haklarını hiçe sayan uygulamalarıyla devam ettiriyorlar.

Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın (CIA) ABD yönetiminin onay ve izni ile “adam kaçırma, işkencenin geçerli olduğu üçüncü ülkelere sorgu için teslim etme, ülkeler arası transferini gizli kayıtlar altında yapma, aylarca hatta yıllarca yargılamadan gizlice hapis tutma” suçlarını işlediği artık günlük gazete haberleri arasında yer alıyor.

CIA, başka ülkelerde yaptığı gizli operasyonlarla ele geçirdiği kişileri, işkence ve sorgu odalarına dönüştürülmüş uçaklarla yine başka ülkelerde kurduğu gizli hapishanelere taşıyor. Bu kişiler kendilerine hiçbir suç yüklenmeden ve yargılanmadan yıllarca CIA tarafından işkenceye tabi tutuluyorlar. Gizlice, yasadışı yollardan yakalanmış ve suçlu olduklarına dair herhangi bir kanıt bulunmayan kişilerin işkence edildiği ve sorgulandığı işkence odaları bulunan uçaklar aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerin hava alanlarını ve kimi zaman askeri üslerini kullanıyorlar.

Uluslararası Af Örgütü tarafından 8 Kasım 2005 tarihinde yayınlanan bir rapora göre Yemenli Muhammed El Esad, CIA tarafından 26 Aralık 2003 tarihinde eşinin ülkesi Tanzanya’da kaçırıldı. Aynı tarihlerde yine Yemenli Nasır Salim Ali ve Muhammed Faraj Ahmed Bismillah, aynı yöntemlerle kaçırıldı. Kaçırdıktan sonra CIA tarafından sorgu odasına ve işkence merkezine çevrilmiş bulunan uçaklardan biriyle tahminen Mısır, Ürdün, Fas, Pakistan, Katar, Suriye ya da Suudi Arabistan’a götürüldüler. İki yıl boyunca en az 4 kez farklı yerlere uçaklarla taşınarak sorgulandılar, işkence gördüler. İki yıl boyunca uğradıklarını bildikleri tek yer olan Ürdün’den 3-4 saatlik bir uçuşla başka bir yere götürüldüler. Uluslararası Af Örgütünün raporuna göre yeni gittikleri ve 6 ay tutuldukları bu ülke Sudan ya da Türkiye olabilir. Bu kişiler 5 mayıs 2005’te Yemen’in başkentinde yetkililere teslim edildiler. Rapora göre, Yemen Güvenlik Komitesi başkanı Galip El Kamış ‘ABD’nin kendilerine üç adamında tutuklu kalmasını söylediğini’ belirtti. El Kamış ‘ABD isteseydi bırakırdık’ dedi. Yine Mısırlı bir şüpheli Makedonya’da kaçırıldıktan sonra Almanya üzerinden taşınarak CIA’nın gizli sorgu merkezlerinden birine götürüldü. ‘Polonya ve Romanya’da CIA tarafından kullanılan gizli hapishaneler olduğuna ilişkin kesin kanıtların bulunduğu İsveçli parlamenter Dick Marty tarafından açıklandı. ABD başkanı Bush ve çetesinin bu insanlık dışı suçlarının ayyuka çıkması karşısında daha fazla sessiz kalamayan Avrupa Konseyi soruşturma başlatmaya karar verdi.

Türkiye bu uluslar arası haydutluk eylemine ve suça karıştı mı?

Türkiye ABD’ nin işkence ve insan kaçırma suçuna karışmış mıdır?

Bu transferler için İncirlik Üssü kullanıldı mı?

2005 Mart ayında İstanbul’dan kalkan böyle bir uçağın Kanada’ya gittiği, Kanada gazetelerinde yer aldı. Bakü’ den kalkan ve CIA’ nın paravan şirketi adına kayıtlı olan bir uçağın 15 Kasım 2005 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına inerek 27 saat kaldıktan sonra Amsterdam’ a uçtuğu bizzat Ulaştırma Bakanı tarafından doğrulandı. Bakanın açıkladığı gibi, yakıt ikmali için 27 saat çok fazla bir süre olduğuna göre CIA uçağının neden bu kadar süre kaldığı ve bu süre içinde neler yaptığı sorusu yanıtlanmamış olarak kalmaktadır.

Biz Türkiye Cumhuriyeti  yurttaşları olarak bilmek istiyoruz!

CIA uçakları Türkiye’de nerelere ve neden inerek günlerce kalmıştır?

AKP iktidarı bu soruların yanıtını bir an önce vermelidir.

İncirlik askeri üssünün CIA’nın bu türden eylemlerinde kullanılmış olabileceği şüphesi ile ilgili soruşturma başlatılmalıdır.

Şemdinli çetesini sonuna kadar soruşturacağını söyleyen AKP iktidarı Bush’un uluslararası çetesinin Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgili bir soruşturmayı da derhal başlatmalıdır.

Başta incirlik olmak üzere ABD ve NATO ile ortak diğer askeri üslerin işkence merkezi olarak kullanılmış olacağı şüphesi konu ile ilgili uluslararası raporlarda da dile getirildiğine göre, hükümet Türkiye kamuoyunu ikna edecek etraflı bir açıklamayı derhal yapmalıdır.

Uluslararası hukuka, evrensel insan haklarına açıkça karşı ve aykırı olan işkence uçaklarının Türkiye hava sahasını kullanması yasaklanmalıdır.

Türkiye hükümeti konu ile ilgili olarak soruşturma başlatan Avrupa konseyi ile açık ve tam bir işbirliği yapmalıdır.

Bush ve Blair çetesi yargılansın

Irak’ta işgale son.

Ölüm ve İşkence uçuşları durdurulsun.

İncirlik Kapatılsın, ABD evine dön.

Dünyada ve Türkiye’de çete iktidarına son.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu

Nuri Ödemiş, 30 Kasım 2005

17 Ocak 2006 – Basın Açıklaması – İstanbul

Bush’un ekonomik ve askeri gücüne dayanarak küresel bir kabadayı gibi hareket etmeye hakkı yoktur. ABD saldırganlığı dünya barışının önündeki en büyük engeldir. ABD, Afganistan ve Irak’ta onbinlerce askeriyle hala savaşıyor, İran ve Suriye’yi askeri müdahaleyle tehdit ediyor ve canı istediği zaman istediği ülkede yerleşim yerlerini bombalayıp sivilleri öldürüyor. ABD’nin sivillere saldırıları insanlık suçudur, sorumluları cezalandırılmalıdır.

Bush’un ekonomik ve askeri gücüne dayanarak küresel bir kabadayı gibi hareket etmeye hakkı yoktur. ABD saldırganlığı dünya barışının önündeki en büyük engeldir. ABD, Afganistan ve Irak’ta onbinlerce askeriyle hala savaşıyor, İran ve Suriye’yi askeri müdahaleyle tehdit ediyor ve canı istediği zaman istediği ülkede yerleşim yerlerini bombalayıp sivilleri öldürüyor.ünyayı kanlı bir tımarhaneye çevirmeye çalışan Bush ve onun  haydut çetesini durdurmak, bizim elimizde. Tüm dünyanın savaş karşıtlarının ellerinde. Dünyanın gözden ırak köşelerinde her gün üzerlerine ölüm yağdırılan insanların tek umudu savaş ve işgal karşıtlarının mücadelesidir.

ABD’nin ve Bush yönetiminin cinayetlerine sessiz kalmayalım.

Pakistan’da yapılan ABD bombalaması, açık bir insanlık suçudur.

Sivillere karşı yapılan bu alçakça saldırıyı kınıyor,

suçluların yargılanmasını talep ediyoruz.

Tayfun Mater

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adına

17 Ocak 2006, İstanbul

18 Ocak 2006 – Küresel BAK’ın 2006 yılı değerlendirmesi

Tüm kamuyonu, tüm savaş karşıtlarını, 18 Mart’ta savaşa karşı düzenlenecek küresel eylem gününde birlikte olmaya ve 18 Mart’a kadar sürdüreceğimiz savaş ve işgal karşıtı kampanyayı, “İncirlik kapansın, ABD evine dön” kampanyasını birlikte örgütlemeye davet ediyoruz.

Şimdi değilse ne zaman, biz değilsek kim?

Sanki hiçbir şey olmamış gibi, Afganistan’da binlerce, Irak’ta on binlerce insan Bush’un yalanlarının ürünü olarak yaşamını yitirmemiş gibi ABD yönetimi hedef tahtasına İran’ı yatırdı. Tıpkı Irak işgal edilmeden önce olduğu gibi, ana haber bültenlerinde İran konuşuluyor, İran’ın ne kadar büyük bir tehdit haline geldiği “deliller”iyle açıklanıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İran’ı masaya yatırmaya hazırlanıyor. ABD’den, sık sık, İran’a karşı askeri bir seçeneğin gündemde olduğu açıklamaları geliyor.

Gelişmeler, Irak’ı anımsatıyor. ABD uzun bir süre Irak’ın ne kadar büyük bir tehdit haline geldiğini, engellenmezse dünya için büyük bir tehlike olduğunu anlatmış ve tam bir yalan bombardımanıyla Irak’ın işgalinin insanlık ve demokrasi adına başlatılacak en önemli girişim olduğuna tüm dünya kamuyounu ikna etmeye çalışmıştı.

İran konusu da aylardır masada…Bugünlerde konu biraz daha ısıtılıyor o kadar.

Irak işgalinin dünyayı içine soktuğu çılgınlık hallerini hatırladığımızda, yeni bir işgalin, İran’ın ABD tarafından bombalanmasının yaratacağı küresel gerginliği tahmin etmek güç değil. İran’da binlerce insan öldürülecek, ardından Bush, misyonlarının ne kadar önemli olduğunu anlatacak. Ortadoğu ve dünyada istikrarsızlık daha da derinleşecek. Beklenmedik tepkiler, intihar eylemleri, patlayan bombalar ve akan kan daha yoğun bir biçimde küresel bir gündem haline gelecek. Ve hiç unutmamamız gerekiyor ki İran’da masum insanlar ölecek, toplu mezarlar, kimyasal silahlar, tecavüz, alta yapıdaki, eğitim, sağlık alanlarındaki görülmemiş yıkım İran’ın günlük yaşamını alt üst edecek.

ABD’nin insanlığın önüne koymaya hazırlandığı bu seçeneğe karşı çıkmalıyız.

Bu seçenek, Irak gibi İran’la da sınır komşusu olan Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Yeni bir işgal hazırlığı, Türkiye’nin yeniden işgalcilerin bir parçası olması olasılığını gündeme getirecek. Askeri üsler istenip, bu üslerden kitlesel ölümlere neden olan harekatlar yapılmaya çalışılacak.

Bush’un böyle bir cüret göstermesini engellemeliyiz. Daha Irak işgalinde işlenen savaş suçlarının hesabını vermeden, yeni suçlar işlemesine izin vermemeliyiz.

Bu açıdan, hiçbir zaman olmadığı kadar avantajlı bir durumdayız. Bush yönetimi her geçen gün daha da yıpranıyor. Bush’un partisindeki skandallar, neocon eliti zayıflatıyor. Bush’un partisinin ABD meclislerindeki sözcüleri, Tom Delay ve Bill Frist , yolsuzluk suçlamasıyla yasal soruşturma altındalar. Aynı gün içinde neredeyse iki skandal yaşıyor ABD’li şahinler. Bir CIA ajanının adının Beyaz Saray’dan basına sızdırılması hakkında yürütülen soruşturmada ABD Başkan Yardımcısı Cheney’nin başdanışmanı Libby, savcı tarafından resmen suçlanınca istifa etti. Şimdi Bush’un, Watergate skandalı sonrası azledilen eski ABD Başkan Nixon gibi yolun sonuna geldiği söylenmeye başladı. CIA uçaklarının ve küresel işkencehanelerin açığa çıkması, ABD yönetiminin düşük itibarını daha da düşüren yeni skandallar oldu.

Bush’un ABD halkına verdiği vaatlerle gerçek arasında derin bir uçurum var. Ve gerçek ABD halkı için, Irak’ta ölen (şimdilik) 2 bin ABD’li asker. Ve gerçek Katrina felaketi. ABD’liler, tüm bu savaş çılgınlığının altında, Bush’un iddiasına göre, halkın güvenliğinin yattığını, ABD’lilerin güvenliği için Afganistan ve Irak’ta on binlerce masum insanın katledildiğini hatırlıyorlar. Ve bu yalanı hatırlayanlar, Katrina felaketinin öldürdüğü on binlerce ABD vatandaşını sormadan edemiyorlar. Felakete maruz kalan New Orleans halkına yardım ulaşmadı, yiyecek ulaşmadı. Övünülen ABD uygarlığı, dünyaya demokrasi taşıma misyonuyla dolu ABD demokrasisi çöktü. Bush’un yapabildiği tek şey, bir ABD kentini asker ve polisle kuşatmak oldu. Binlerce insan öldü. Bush’un güvenilirliği iyice dibe vurdu.

Son seçimlerin ardından bir kral gibi yemin töreni düzenleyen Bush, günün sonuna geldiğinde, vaatlerinin her birinin yalan olduğunu gördü. Bush zaten yalan söylediğini biliyordu da, ABD’de emekçiler, savaş karşıtları, hatta Bush’un üzerinde yükseldiği siyasi ve toplumsal zemini oluşturan kesimler bile ters giden bir şeyler olduğunu yüksek sesle dile getirmeye başladılar.

“George W. Bush gibi bir liderin ABD’nin başında bulunmasının sakıncaları giderek daha çok kimse tarafından anlaşılırken” gibi başlayan cümleler artık daha fazla yazar ve siyaset analizcisi tarafından kullanılmaya başlandı. Bütün bu belalar yetmezmiş gibi Bush’un başında bir de anket belası var. Gün geçmiyor ki bir gün bir anket yayınlanmasın. Bu anketler, Bush’a oy vermiş olan Amerikalılar’ın bir bölümünün de gerçekleri görmeye başlayarak Bush’tan desteğini çektiğini ortaya koyuyor. Washington Post gazetesiyle ABC News’un birlikte yaptırdıkları son kamuoyu yoklamasına göre Amerikalı seçmenlerin:

– % 65’i Bush’un ekonomideki performansını başarısız buluyor.

– % 60’ı Irak Savaşı’nı sürdürmenin gereksiz olduğunu düşünüyor.

– % 58’inin Bush’un dürüstlüğü konusunda kuşkuları var.

ABD’nin işinin ne kadar zor olduğunu gösteren başka veriler de var. ABD ekonomisinin dev bir borç batağına dönüşmüş hali. Dünyadaki toplam cari açığın yüzde 70’i, dünya GSMH içindeki payı yüzde 21 olan ABD’ye ait. Ekonomistlere göre ABD ekonomisinin büyümesinin finanse edilebilmesi için dünyanın geri kalanından ABD’ye günde 3 milyar dolar kaynak aktarılması gerekiyor. Bu miktar geçen sene günde 2 milyar dolardı. Irak işgalinin toplam maliyetinin yüz milyarlarca doları aştığı biliniyor.

ABD yönetimi Irak’ta, artık Cumhuriyetçi Parti temsilcilerinin bile itiraf etmek zorunda kaldığı gibi, batağa saplandı. Irak’ta işler, Bush’un planladığı gibi olmadı. Irak direniş hareketi sadece ABD ordusunun Irak’ta elini kolunu sallayarak gezmesini engellemekle kalmadı, aynı zamanda dünya kamuoyunun ilgisinin sürekli bir biçimde Irak üzerinde odaklanmasını sağladı. Dünya kamuoyu ise Irak’a baktığında yalan, ikiyüzlülük, işkence, cinayetler, yolsuzluklar, kiralık katiller ve petrol baronlarının çıkarları için paramparça edilen bir tarihsel-kültürel miras görüyorlar.

Bush’un sağ kolu İngiltere Başbakanı Tony Blair, her zaman olduğu gibi önce döküldü ve Irak’la ilgili olarak, “Bu kadar yaygın ve sert bir direnişle karşılaşacaklarını tahmin etmediğini” söyledi. ABD’nin Irak savaşı ile ilgili çok sayıda görüş üretilmeye başlandı. Bu görüşlerin bazılarının önemi, çok farklı bir yerden üretiliyor olması.

Öncelikle, hiç kimse Irak’a kitle imha silahına sahip olduğu için saldırılmasına rağmen tek bir kitle imha silahı dahi bulunamamış olmasını unutmuyor. Afganistan ve Irak’a saldırının en önemli ikinci gerekçesi, “terörizmi” yok etmek olmasına rağmen, Irak işgaliyle terör saldırılarında büyük bir artış yaşanmaya, bu saldırılar Avrupa’nın göbeğinde gerçekleşemeye başladı. Bunu herkes görüyor. İspanya, Londra, İngiltere gibi ülkelerde yüzlerce insan Bush’un “terörle savaş”ının kurbanı oldu. Üstelik Usame Bin Laden hala yakalanamadı!

Irak için sunulan bir başka önemli gerekçe ise demokratik ve istikrarlı bir Irak’ın yaratılmasıydı. ABD yönetimi bu konuda da duvara tosladı. Anayasa referandumundan önce, Irak güçlerinin komutanı General Casey, ”sürecin yanlış bir yönde ilerlediğini’, ‘genel algıların, anayasanın, umulanın aksine, bir ulusal mutabakat belgesi olamayacağı” doğrultusunda olduğunu söylüyordu. Bir yandan direniş tüm hızıyla sürerken bir yandan da ABD’nin süper ordusu direnişle son darbeyi vuramıyor. Felluce, Necef ve Ramadi’de yaptığı gibi sivilleri, çocukları ve kadınları öldürüyor. Bu haberler dünya kamuoyu tarafından izlendikçe ABD politikaları insanlığın ortak kızgınlık öznesi haline geliyor.

Bu yüzden Arjantin’de ünlü futbolcu Maradona’nın, Arjantinli sanatçılar ve sinema yönetmeni Emir Kustirica’nın da aralarında olduğu on binlerce insan Bush’u protesto ediyor. İnsanlara Ramadi’de su içmek için evinden elinde beyaz bayrakla çıkan bir çocuğun Hollywood filmlerinden çıkma keskin nişancılar tarafından vücudunun delik deşik edildiği haberleri ulaştıkça savaşa karşı milyonları harekete geçiren öfke hiç azalmıyor. Bu haberler Guantanamo ve Ebu Garib cezaevlerinde yaşanan işkencelerin boyutlarını akla getiriyor ve Bush ve kabinesinin güvenirliği biraz daha dibe vuruyor. Oğlu Irak’ta ölen asker annesi Cindy Sheehan gibi yüz binlerce savaş karşıtı, Bush’a karşı bileyleniyor. Güney Kore’de binlerce çiftçi, Bush’a karşı protestolar düzenliyor. Dünya savaş karşıtları Bush’a rahat yüzü göstermiyor.

İşlerin, ABD egemen sınıfının ve yönetici “yeni muhafazakârların” istediği gibi gitmemesi, Bush ve kabinesinin hemen geri adım atacağı anlamına gelmemeli. İran’a karşı askeri bir müdahalenin bu kadar sık konuşulması, Bush’un durmaya niyeti olmadığını gösteriyor. Bush durmayacak. Temsil ettiği güçten daha büyük bir güç tarafından durdurulmadıkça savaş ve işgal politikalarına devam edecek. ABD emperyalizminin dünya hegemonyası için verdiği küresel politik mücadelenin, yani “yeni Amerikan Yüzyılı Projesinin” uygulanması için bir araçtan başka bir şey olmadığından, savaş ve işgal politikaları devam edecek.

Bush’u ya Irak direnişi, küresel savaş karşıtı hareket ve ABD ve İngiltere’deki savaş karşıtı hareketlerin birleşik gücü durduracak ya da Bush “oyuna” devam edecek.

Bu kanlı bir oyun. Dünyanın geleceğini karartan bir oyun. Ölümün her an, her yerde kol gezmesine neden olan bir oyun.

Biz, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu aktivistleri, çok uzun bir süredir bu oyunu oynamayacağımızı, Bush’un kanlı savaş politikalarına bir son verilmesi gerektiğini haykırıyoruz.

Irak’ta on binlerce insan öldürüldü. Belki tanışamamıştık onlarla, el sıkışamamıştık ama onlar bizim kardeşimizdi. Bizim bir parçamızdı. Süper askeri güce sahip oldukları için, dev petrol ve silah şirketlerinin başını çektiği küresel sermayenin ve sözcüleri Bush’un hırslarının ve iki yüzlülüklerinin sonucunda öldürüldüler.

Irak’ta her gün patlayan bombalar Bush’un yalanlarını da suratına patlatırken, bu adam hiçbir şey olmamış gibi İran’a saldırmaktan söz edebiliyor.

Artık buna bir son vermeliyiz. Bu çılgınlığı, bu haksızlığı durdurmalıyız.

Bu yüzden tüm kamuyonu, tüm savaş karşıtlarını, 18 Mart’ta savaşa karşı düzenlenecek küresel eylem gününde birlikte olmaya ve 18 Mart’a kadar sürdüreceğimiz savaş ve işgal karşıtı kampanyayı, “İncirlik kapansın, ABD evine dön” kampanyasını birlikte örgütlemeye davet ediyoruz.

Şimdi değilse ne zaman, biz değilsek kim?

Küresel BAK

18 Ocak 2006

4 Şubat 2006 Uluslararası Buluşma basın bülteni

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ve Mazlum Der tarafından düzenlenen Uluslarası Barış Buluşması’na İngiltere ve Irak’taki barış hareketinin iki önemli ismi katılıyor.

TALİBAN TARAFINDAN KAÇIRILIP AFGANİSTAN’DA MÜSLÜMAN OLAN

YVONNE RİDLEY İSTANBUL’DA

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ve Mazlum Der tarafından düzenlenen Uluslarası Barış Buluşması’na İngiltere ve Irak’taki barış hareketinin iki önemli ismi katılıyor.

1 Şubat 2006, İstanbul – Bush’un, İran’ı tehdit ederek savaş politikalarına devam edeceğini gösterdiği bugünlerde, Irak’ta devam eden işgalin sonuçlarının ve dünyadaki savaş karşıtı hareketin,  işgale ve Bush’un tehditlerine nasıl yanıt vereceğinin tartışılması amacıyla, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ve Mazlum Der tarafından Uluslar arası Barış Buluşması adlı bir toplantı düzenleniyor. İngiltere ve Irak’tan konuşmacıların katılacağı buluşma, 4 Şubat 2006 Cumartesi günü, saat 14.00’de, Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

İngiltere’den ‘Savaşı Durdurun Koalisyonu’ (Stop the War Coalition) ve ‘Respect’ (Saygı) örgütünden, 2001 yılında Afganistan’da gazeteci olarak görev yaptığı sırada Taliban tarafından rehin alınan Yvonne Ridley, ve Irak’tan, Irak Öğretim Görevlileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve sözcüsü Dr. Muhammed Mutlak’ın katılacağı sempozyuma Türkiye’de çok sayıda aydın ve sanatçı destek veriyor.

Sempozyumun en dikkat çeken isimi olan Yvonne Ridley, 2001 yılında Taliban’ın elinde 11 gün esir olarak kaldıktan sonra 2003 yılında müslümanlığı kabul etmesi ile tanındı. İngiltere’ye döndükten sonra kendisini insan hakları ve barış çalışmalarına adayan Ridley, boş zamanlarında bütün İngiltere’yi ve dünyayı dolaşarak barış mesajları veriyor.

Ridley, ‘Savaş Karşıtı Harekete Nasıl Katıldım?’ başlıklı bir makalesinde, “Savaş karşıtı harekete 7 Ekim 2001’de, aşağı yukarı saat 19.30’da katıldım, çünkü bu an, Amerika ve İngiltere’nin Afganistan’a saldırdığı andı. Taliban tarafından yakalandığım akşam, Afganistan’ın başkentine 50 adet füze atıldı. Kaçacak, saklanacak hiçbir yer yoktu. Kendi ülkem tarafından atılan bombalar yüzünden öleceğimi düşündüm. Bir anda bombaların, asker, sivil, kadın, erkek ayrımı yapmadıklarını farkettim. Savaş yararsız bir şey ve masum sivillerin terörize edilmesinden başka hiçbir şeye yaramıyor” diye yazdı.

4 Şubat Cumartesi günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde Türkiyeli savaş karşıtları ile buluşacak olan Ridley, “Bush’un politikalarına dünya’da en fazla tepki duyan bir ülke olan Türkiye’ye gelecek olmaktan büyük heyecan duymaktayım. Irak’taki bu haksız işgali durdurmak küresel etkili bir savaş karşıtı hareket ile mümkün olacaktır” dedi.

Küresel BAK adına konuşan Tayfun Mater, “Türkiye’deki aydınları, savaş karşıtlarını böylesine önemli konukları ağırladığımız bu uluslar arası buluşmaya davet ediyoruz’’ dedi.

04 Şubat Cumartesi günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde (Ali Sami Yen stadı yanındaki kat otoparkın üstü) yapılacak Sempozyum, saat 14.00’de başlayacak ve akşam 17:00’de sona erecek.

BİYOGRAFİLER

* YVONNE RIDLEY  (İngiltere)

İngiliz gazeteci ve politikacı. 1959’da Stanley’de doğdu. Daily Express gazetesi için Afganistan’da çalıştığı 2001 Eylül ayında Taliban tarafından yakalanıp 11 gün boyunca rehine tutulmasıyla tanındı.

Ridley, Express Newspapers, News of the World, the Daily Mirror, The Sunday Times, The Observer ve Independent gibi çeşitli İngiliz gazetelerinde ve BBC’nin radyo ve televizyonunda ve CNN’de çalıştı.

Rehin tutulduğu günlerde kendisine Kuran’ı okumasının önerildiğini söyleyen Ridley, 2003 yılının yaz aylarında İslam’ı kabul etti.

Women in Journalism’in kurucularından olan Ridley, kadın hakları için çalışıyor ve ayrıca İngiltere’de Stop The War Coalition (Savaşı Durdurun Koalisyonu) ve RESPECT’in kurucuları arasında yer alıyor. Kendisi, Irak, Filistin, Afaganistan, Çeçenya, Kaşmir ve Özbekistan, İslamda kadın, Teröre karşı savaş ve gazetecilik konularında, Amerika, Avustralya, Günay Afrika ve Orta Doğu’daki Ivy League üniversitelerinde dersler veriyor. Yvonne, Friends of Islam (İslam’ın Dostları), All Party Parliamentary Group; National Union of Journalists (Ulusal Gazeteciler Sendikası) ve Society of Authors (Yazarlar Topluluğu)’nun kurucuları arasında yer alıyor.

Ridley, 2004 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, Kuzey Doğu İngiltere bölgesinde Respect’ten* aday oldu. %12.7 oy aldı, fakat seçilemedi. Ardından 2005 yılının Mayıs ayında İngiltere’de yapılan seçimlerde yine aynı bölgeden Respect milletvekili adayı oldu ve %6.4 oy aldı.

Yvonne, merkezi İngiltere’de bulunan Stop Political Terror (Politik Terörü Durdurun) ve Hhugs adlı iki baskı grubunun başında bulunuyor. Kendisi ayrıca, zamanının büyük bir bölümünü insanlık yararına çalışmalara ayırıyor ve Helping Hands ve Doctors for Iraq gibi yardım kuruluşları için İyi Niyet Elçisi olarak ve Bridges Foundation için temsilci olarak çalışıyor.

Ridley, Hands of the Taliban: Her Extraordinary Story (Robson Books, 2003) (Taliban’ın ellerinde: Onun sıradışı Hikayesi) ve Ticket to Paradise (Dandelion Books, LLC 2003) (Cennete Bilet) adlı kitapların yazarıdır. Ticket to Pradise, yarı-otobiyografik özellikler taşıyan bir romandır. Ayrıca, Gideon Burrows’un Silah Ticareti Kılavuzu adlı kitabına önsöz yazdı (Metis Yayınları, 2003).

Şu anda, merkezi Londra’da bulunan Islam Channel adlı bir uydu tv kanalında program yapıyor.

*Respect: İngiltere’de 2004 yılının Ekim ayında kurulan bir parti. 2004 Avrupa Parlamentosu seçimlerine ve 2005 yılında İngiltere’de yapılan genel seçimlere katıldı. Bu seçimlerde, Bush ve Blair’in politikalarına ve savaşa karşı tutumu ile bilinen George Galloway Respect’ten milletvekili olarak İngiliz Parlamentosuna girdi.

* Dr. MUHAMMED MUTLAK (Irak Öğretim Görevlileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Sözcüsü)

Iraklı Öğretim Görevlileri Birliği (Iraqi League of Seminary Teachers)’nin başkanı ve Müslüman Bilim Adamları Birliği (Association of Muslim Scholars)’nin üyesi.

Müslüman Bilim Adamları Birliği (ASM), ayrıca Müslüman Din Görevlileri Birliği, Müslüman Ulemalar Konseyi ya da Ulema Konseyi olarak da bilinir.

Ulemalar Birliği, 14 Nisan 2003’de, yani Saddam Hüseyin’in düşüşünden beş gün sonra kuruldu. Ülkedeki bütün Sünni Ulemaları bir araya getirdi. Müslüman Ulemalar Birliği Irak’taki en yüksek otorite. Dr. Harith Sulayman al-Dari birliğin genel sekreteri. Birlik, geçen sene Nisan ayında Irak’ın işgalinden önce Irak’ta varolan bazı dini kurumlardan oluşuyor. Politik, sosyal, ekonomik ve dini alanda çalışmaları var. İşgalden sonra, Konsey camilerle ve imamların ve vaizlerin ihtiyaçlarıyla ilgilenme görevini üstlendi. Konsey, aynı zamanda gelir kaynaklarını kaybedenlere yardım etmek gibi sosyal görevleri de yerine getiriyor. Ayrıca Konsey, yaralanmış, Amerikan güçleri tarafından yakalanmış, yakınları şehit düşmüş Iraklı aileler ile de ilgileniyor.

Müslüman Öğretim Görevlileri Birliği, haftalık olarak çıkardığı “Al-Basa’ir” isimli yayınının 14 Ekim tarihli sayısında bir beyanat yayınlayarak Irak polisini ve askerilerini Amerika’nın önderliğindeki işgal güçleri tarafından düzenlenen operasyonları desteklememeleri konusunda uyardı.

Irak Öğretim Görevlileri Birliği yaptığı çalışmalar ile, son zamanlarda Irak’ta öldürülen ve kaybedilen Iraklı akademisyenlere dikkat çekmeye ve bu konuda uluslar arası bir kampanya başlatmaya çalışıyor. Çeşitli insan hakları örgütleri tarafından verilen rakamlara göre, bugüne kadar Irak’ta 250’den fazla bilim adamı öldürüldü ve yüzlercesinin de nerede olduğu bilinmiyor.

1 Mart 2006 – Tezkerenin yıldönümü basın açıklaması

1 Mart 2006 – Meclisten tezkerenin geçmemesinin üçüncü yıldönümünde yapılan basın açıklaması 1 Mart 2006 – Meclisten tezkerenin geçmemesinin üçüncü yıldönümünde yapılan basın açıklaması

Değerli Basın Mensupları

ve Halklarımız,

Bugün ABD’ nin Irak’ı işgaline asker göndermeye çalışan AKP hükümetini engelleyen 1 Mart tezkeresinin oylanmasının üçüncü yılı.

Üç yıl önce savaş karşıtları ve anti-emperyalist güçler olarak bizler, Türkiye’nin ABD’ nin yedeğinde Irak’ın işgaline katılmasına hayır diyerek, savaş tezkeresi mecliste oylandığı gün Ankara sokaklarındaydık. O gün, ‘Irak’ta işgale son-Türkiye saldırı üssü olamaz” diyen yüz binler kazandı. Türkiye’de başını genelkurmay, büyük sermaye ve AKP hükümetinin çektiği savaş cephesi kaybetti. Ama gizli kararnamelerle işgal ortaklığını sürdürdüler.

IRAK’TA İŞGALE SON

ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalistlerin Irak’ı işgal etmesinin üzerinden üç koca yıl geçti. İşgal altında geçen üç yıl Irak ve halkı için yıkım, ölüm, baskı, işkence ve sefalet yılları olarak yaşandı.

Dünya egemenliği, petrol ve orta doğu halklarının kontrolü için Irak’ı işgal eden emperyalistlerin işgale dair uydurduğu tüm gerekçelerin yalan olduğu bir bir ortaya çıktı. ABD’ nin dünya çapında  egemenlik için Irak’ı işgal ettiği her geçen gün daha da anlaşılır oldu.

İşgal altında Irak’ta üç yıl içinde yüz binlerce insan emperyalistler ve iş birlikçileri tarafından öldürüldü. Yüz binlerce Iraklı kendi yurdunu işgal etmiş bir saldırgana karşı direndiği ya da direnişe destek verdiği için işkence gördü, hapsedildi. Kadınlar tecavüze uğradı. Çocuklar bakımsızlıktan ve sağlık hizmetlerinin olmamasından dolayı öldüler. İşgalin üçüncü yılında Irak, orta doğunun en yoksul ülkelerinden biri haline geldi.

ORTADOĞU HALKLARI YALNIZ DEĞİLDİR.

Kolay ve güle oynaya zafer kazanacağını düşünen emperyalistler, Irak halkının direnişi karşısında şaşkınlığa uğradı. İşgal altında Irak’ı yönetmeye ne işgalcinin gücü, ne de onursuz bir iş birliğini kabul eden Irak’lı hainlerin gücü yetmedi. Bu gün artık ABD ve İngiltere Irak’lı direnişçilerle pazarlık ve anlaşma yollarını arar hale gelmiştir.

IRAK’TA DİRENİŞ KAZANACAK.

Irak’ın işgal yoluyla “özgürleştirileceği” yalanından söz etmeye bile gerek yok. Bugün, Irak ne özgür ne de güvenli bir ülkedir. Irak ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist işgal güçlerinin denetim ve yönetimi altındadır. İşgalcilerin iş birlikçileri tarafından oluşturulmuş sözde Irak hükümeti ABD ve İngiltere’nin kuklası olmaktan başka bir işleve sahip değildir.

Irak için özgür bir gelecek, ancak Irak direniş güçlerinin taleplerinin işgalciler tarafından kabul edilmesinde ve işgal güçlerinin Irak’ı kayıtsız koşulsuz terk etmesindedir. İşgalciler için kaçınılmaz son her yerde aynıdır. Irak’ın kaderini Irak halkı belirleyecektir. Emperyalist işgale karşı direnen Irak halklarına selam olsun.

İşgalin üçüncü yılında artık daha bir güvenle söyleyebiliriz ki, Irak halkının direnişi ve uluslararası savaş, işgal ve emperyalizm karşıtı hareket karşısında Bush ve çetesi kaybetmiştir.

KATİL ABD ORTADOĞU’DAN DEFOL.

İşgalden bu yana geçen üç yıl içinde ABD halkı’da Bush yönetiminin saldırgan

politikalarına daha kararlı olarak karşı çıkar hale gelmiştir. Bu gün artık ABD halkının geniş kesimleri Irak’ta işgalin sona ermesini ve ABD askerlerinin evine dönmesini talep etmektedir. Hep birlikte ABD emperyalizmini yeneceğiz.

Bizler, Türkiye’nin savaş ve işgal karşıtı ve anti-emperyalist güçleri olarak işgal öncesinden bu güne  Irak’ın işgaline ve ABD emperyalizminin orta doğuya yönelik yeni işgal ve saldırganlık girişimlerine kararlılıkla karşı çıktık. Çıkmaya da devam edeceğiz.

ABD bir yandan Irak’ta işgali sürdürür ve Irak halkı için ölüm, işkence ve yıkım olmaya devam ederken, diğer yandan Irak’takine benzer gerekçelerle İran ve Suriye’yi tehdit etmektedir. Irak işgali için gündeme getirilen yalana dayalı gerekçelerin tümü İran ve Suriye’ye karşı kullanılmaktadır.

KATİL ABD, İŞBİRLİKÇİ AKP

Türkiye’yi yönetenler, tıpkı Irak işgalinde olduğu gibi İran ve Suriye’ye karşı ABD’ nin kuyruğuna takılmaya hazır görünmektedir. Daha geçtiğimiz günlerde devlet, Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı’nda ABD ile birlikte İran’a karşı oy kullandı. T.C. devletinin dış işleri bakanı ABD’ nin isteği doğrultusunda Suriye’yi tehdit eden uyarılarda bulunmaktadır.

Devleti yönetenlerin Türkiye’yi Irak işgal bataklığına atmasını ancak İşgal ve savaş karşıtı anti-emperyalist güçlerin direnişi ve halkın kitlesel muhalefeti  durdurmuş, iktidar çok istemesine rağmen savaş tezkeresini meclisten geçirememişti.

GÜN GELECEK DEVRAN DÖNECEK, AKP HALKLARA HESAP VERECEK.

Bizler, savaş, işgal ve emperyalist  karşıtı güçler olarak ABD’nin çıkarlarına endekslenmiş emperyalist güçleri, Genel kurmay, büyük sermaye ve AKP hükümetini bir kez daha uyarıyoruz. Ülkemizi kardeş halklara karşı bir saldırganlık ve savaş üssü haline getirecek adımlar atmaktan, Türkiye’yi ABD ve İngiltere’nin peşinde İran ve orta doğu halklarının katili konumuna getirecek girişimlerden vazgeçin. Emperyalizmin kan ve işgal politikasına taşeron olmaya soyunmanın onursuzluğunu Türkiye’ye yaşatmayın. Ülkemizin ve halklarımızın bölgede ve tüm dünyada halkların kardeşlik ve barış içinde yaşamaktır.

Bizler, tıpkı Irak’ta ki işgale karşı olduğumuz gibi, ABD’ nin İran ve Suriye’ye karşı girişeceği saldırganlık ve haydutluk eylemine karşı durmaya da devam edeceğiz. Ülkemiz ve tüm dünya halklarının emperyalist saldırganlığın karşısında duracağını, her zaman halkların kardeşliğini savunacağını ve bizlerin de bu doğrultuda mücadeleyi yükselteceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz.

Biz milyonlarız, yenilmeyiz. Halkların öfkesinden korkun.

Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak.

1 Mart 2006, İstanbul

4 Mart 2006 basın bülteni

İNGİLTERE, AMERİKA, İRAN VE IRAK’TAN SAVAŞ KARŞITLARI

İSTANBUL’DA BULUŞUYOR

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından düzenlenen Savaşsız Bir Dünya İçin Uluslar arası Buluşma III başlıklı sempozyuma İngiltere, Amerika, İran ve Irak’tan, barış hareketinin önemli isimleri katılıyor.

21 Şubat 2006, İstanbul – Bush’un, İran’ı tehdit ederek savaş politikalarına devam edeceğini gösterdiği bugünlerde, Irak’ta devam eden işgalin sonuçlarının ve dünyadaki savaş karşıtı hareketin,  işgale ve Bush’un tehditlerine nasıl yanıt vereceğinin tartışılması amacıyla, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından Savaşsız Bir Dünya İçin Uluslar arası Buluşma III adlı bir sempozyum düzenleniyor. İngiltere, Irak, Amerika ve İran’dan konuşmacıların katılacağı buluşma, 4 Mart 2006 Cumartesi günü, saat 13.00 – 18.00 arasında, Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleşecek.

İngiltere’den ‘Savaşı Durdurun Koalisyonu’ (Stop the War Coalition) ve ‘Respect’ (Saygı) örgütünden Lindsey German ve Andrew Murray, Amerika’dan Asker Aileleri Konuşuyor (Military Families Speak Out) ve Altın Yıldız Aileleri (Gold Star Families)’den Celeste Zappala, Irak’tan Ayatollah Jawad Al-khalisi ve İran’dan, fizik profesörü Dr. Ahmad Shayegan Shirazi’nin katılacağı sempozyuma Türkiye’de çok sayıda aydın ve sanatçı destek veriyor.

Sempozyumun en dikkat çeken isimlerinden olan Celeste Zappala, oğlu 2004 yılının Nisan ayında Irak’ta öldürülmüş bir asker annesi. Zappala’nın oğlu çavuş Sherwood Baker, 1997 yılından beri Pennsylvania Ulusal Muhafız Birliği’nde görev yapıyordu. Amerika’nın Irak’ı 2003 yılında işgal etmesiyle Irak’a gönderilen Baker, 2004 yılının Nisan ayında, Irak’ta kitle imha silahları arayan bir ekibin güvenliğini sağladığı sırada meydana gelen bir patlama sonucunda öldü.

Zappala, Cindy Shehaan’ın Bush’un Teksas’taki çiftliğinin önünde yaptığı çadır kurma eyleminde, ona destek olmak için yaptığı konuşmada şöyle dedi; “Şu anda Teksas’tayız. Arkadaşımız Cindy Shehaan, Bush ile görüşme talebiyle gelerek buraya yerleşti. Ve bizler, artık sonsuza kadar sessizliğe kavuşan birisi için, Çavuş Sherwood Baker için sesimizi yükseltmeye geldik. Baker, 2004 yılının Nisan ayında Bağdat’ta öldürüldü. Irak Araştırma Grubu’nu koruyordu. Irak’ta kitle imha silahı arıyordu. Şimdi buraya, bu olaya tanıklık etmeye ve hikayemizi paylaşmaya geldik. Cindy ve Başkan Bush’un buluşmasını beklerken, savaş karşıtı hareketin gerçek nedenini farkettik. Ülkedeki diğer asker aileleri ile biraraya geldik” dedi. Zappala, Amerikan vatandaşlarının “uyanmasını” ve Bush yönetiminin “gerçeklerle yüzleşmeye başlamasını” istiyor.

4 Mart Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde Türkiyeli savaş karşıtları ile buluşacak olan Zappala, “Bush’un politikalarına dünya’da en fazla tepki duyan bir ülke olan Türkiye’ye gelecek olmaktan büyük heyecan duymaktayım. Irak’taki bu haksız işgali durdurmak küresel etkili bir savaş karşıtı hareket ile mümkün olacaktır” dedi.

Küresel BAK adına konuşan Memet Ali Alabora, “Türkiye’deki aydınları, savaş karşıtlarını böylesine önemli konukları ağırladığımız bu uluslar arası sempozyuma davet ediyoruz’’ dedi.

04 Mart Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde yapılacak Sempozyum, saat 13.00’de başlayacak ve akşam 18:00’de sona erecek.

Ayrıntılı bilgi için:

Küresel BAK Ofis:

(212) 243 89 57

www.kureselbarisveadalet.org

BİYOGRAFİLER

● LİNDSEY GERMAN  (İngiltere)

Lindsey German 30 yıldan daha uzun bir zamandır, İngiltere’de bir sosyalist ve kampanyacı olarak faaliyet sürdürüyor. Kendisi, kadın, savaş, emperyalizm ve işçi sınıfı üzerine kitaplar yazdı. Uzun yıllar boyunca Socialist Review dergisinin editörlüğünü yaptı ve halen Savaşı Durdurun Koalisyonu (Stop the War Coalition)’un yürütme kurulu üyesi olarak çalışıyor. 15 Şubat 2003’de Londra’da yapılan ve 2 milyon kişinin Irak’ın işgaline karşı yürüdüğü gösteri de dahil olmak üzere, pek çok savaş ve işgal karşıtı gösterinin ve etkinliğin örgütlenmesinde yer aldı. İngiltere’de 2005 yılında yapılan yerel seçimlerde RESPECT’ten Londra Belediye Başkanı adayı oldu.

*Respect: İngiltere’de 2004 yılının Ekim ayında kurulan bir parti. 2004 Avrupa Parlamentosu seçimlerine ve 2005 yılında İngiltere’de yapılan genel seçimlere katıldı. Bu seçimlerde, Bush ve Blair’in politikalarına ve savaşa karşı tutumu ile bilinen George Galloway Respect’ten milletvekili olarak İngiliz Parlamentosuna girdi.

● ANDREW MURRAY (İngiltere)

Andrew Murray, 21 Eylül 2001 tarihinde kurulduğundan beri Savaşı Durdurun Koalisyonu’nun (Stop the War Coalition) başkanlığını sürdürüyor. İngiliz ve Dünya politikası üzerine kitapları bulunan Murray, Morning Star ve the Guardian gazetelerinde düzenli olarak yazılar yazıyor. Ayrıca Taşımacılık İşçileri Sendikası’nda kampanyalar ve iletişim alanında yönetici olarak çalışıyor.

● CELESTE ZAPPALA (Amerika)

Halen Amerika’da Pennsylvania’da yaşayan Celeste Zappala, Ulusal Muhafız Birliği’nde çavuş olan oğlunu, 2004 yılının Nisan ayında Bağdat’ta gerçekleşen bir patlama sonucunda kaybetmiş bir asker annesi. Oğlu Irak’a asker olarak gitmeden önce de barış için faaliyet gösteren Zappala, oğlunun ölümünden sonra, önce Asker Aileleri Konuşuyor adlı örgütlenme içinde yer aldı, daha sonra Cindy Shehhan gibi, oğlunu Irak’ta kaybetmiş diğer asker anneleri ile birlikte Altın Yıldız Aileler adlı oluşumu kurdu. Bir çok savaş karşıtı gösteri ve etkinlikte konuşmalar yapan Zappala, 2005 yılında Bush’un Teksas’taki çiftliğinin önünde çadır kuran Cindy Shehaan ile birlikte burada çadır kurdu.

● Dr. AHMAD SHAYEGAN SHİRAZİ (İran)

İranlı bir fizik profesörü olan Shirazi, Amerika’nın İran’a yönelik tehditlerine karşı çıkıyor. Son zamanlarda kendisine yeni hedef olarak İran’ı seçen Amerika ise, nükleer silah ürettiği gerekçesiyle İran’a yönelik tehditlerini artırarak devam ettiriyor. Son olarak Condeleeza Rice, Amerikan Kongresi’nden, İran’a yönelik propaganda faaliyetleri için 75 milyon dolar ek bütçe istedi. Dünyadaki otoriteler ise, İran’a yapılacak bir hava saldırısının bile, İran’da en az 10 bin kişinin ölümüne yol açacağını ve tüm Ortadoğu’yu kaplayacak bir savaşın başlamasına neden olabileceğini söylüyorlar.

● AYATOLLAH JAWAD AL-KHALİSİ (Irak)

Ayatollah Jawad Al-khalisi, Amerika’nın Irak işgaline karşı çıkanlar arasında bulunuyor. Bugüne kadar 100 binden fazla Iraklının ve 2 binden fazla askerina hayatına mal olan işgal, aynı zamanda büyük bir direniş ile karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Aynı zamanda, daha savaş başlamadan önce, dünya çapında büyük bir savaş karşıtı hareketin doğmasına da neden olan Irak’ın işgali, bugün dünyadaki en belirleyici konulardan bir tanesi olmaya devam ediyor.

KÜRESEL BARIŞ VE ADALET KOALİSYONU NEDİR?

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) 2003 yılının Haziran ayında, tüm dünyada Tarık Ali, Howard Zinn gibi aydınlar tarafından imzaya açılan bir metnin Türkiye’de de imzaya açılmasıyla kuruldu. Küresel BAK üç öncelikli hedefe sahipti.

1. Tüm Türkiye’de bir kampanya birliği inşa etmek. Bugün 40 ilde Küresel BAK aktivistleri savaş karşıtı kampanyalar örgütlüyorlar. Böylece birçok yerde aynı anda aynı slogan etrafında etkinlikler örgütleyerek seslerini daha güçlü bir şekilde duyurabiliyolar.

2. Küresel antikapitalist savaş karşıtı hareketle ilişkileri çok daha organik bir hale getirmek. Küresel BAK bugüne kadar, 2003 yılında Paris’te, 2004 yılında Londra’da yapılan Avrupa Sosyal Forum’larına, 2003 yılında Kahire’de yapılan Dünya Savaş Karşıtları Konferansı’na, 2004 yılında Beyrut’ta yapılan Dünya Savaş Karşıtları Buluşması’na katıldı. Bu toplantılarda BAK aktivistleri Türkiye’deki savaş karşıtı kampanyaları anlattılar. Küresel BAK şimdi de 2006 yılının Mart ayında Yunanistan’da yapılacak olan Avrupa Sosyal Forumu’na katılmaya hazırlanıyor. Bu uluslararası ilişkiler, Küresel BAK’ın, ABD’nin hegemonya savaşına karşı gelişen yığınsal savaş karşıtı küresel hareketin kopmaz bir parçası olmasını ve küresel eylemlerin ve tartışmaların eşgüdümünün merkezinde yer almasını sağladı.

3. Küresel BAK’ın kuruluş metninde de belirtildiği gibi, “Örgütsüzleri harekete geçirmek”. Küresel BAK, bugüne kadar yaptığı bütün kampanyalarda bu amaçları doğrultusunda hareket etmeye özen gösterdi.

KÜRESEL BAK NELER YAPTI?

1. 27 Eylül 2003 Küresel Savaş Karşıtı Eylem Günü’nde tüm dünya ile birlikte Ankara’da sokağa çıktı. Yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı eyleme Türkiye’nin her yanından savaş karşıtlarının gelmesi çok etkiliydi.

2. 2004 yılının Ocak ayından Haziran ayının sonuna kadar devam eden ve hem sloganı, hem de logosu bütün Türkiye’ye mal olan “GELME BUSH” kampanyasını örgütledi. 27 Haziran’da, Bush’un İstanbul’da olduğu gün, Türkiye’deki tüm savaş karşıtlarıyla birlikte 2000 kişilik kortejiyle, Kadıköy’de yapılan gösteriye katıldı.

3. 2003 ve 2004 yıllarının Ağustos aylarında Türkiye’nin tek anti-kapitalist festivali olan BARIŞAROCK festivalini düzenledi.

4. 30 Ekim’de, Amerikan seçimlerinden hemen önce, Bush’un yeniden seçilmesini istemeyen Amerikan savaş karşıtlarıyla dayanışmak için Taksim Gezi Parkı’nda “BUSH’A HAYIR” eylemini yaptı.

5. 19 Mart 2005’de Türkiye’deki diğer savaş karşıtı güçlerle birlikte Kadıköy’de yapılan ‘Irak’ta İşgale Son’ mitingine katıldı.

6. 28 Mayıs’ta ‘İncirlik Kapatılsın, Komşuma Dokunma’ kampanyası çerçevesinde İncirlik’te basın açıklaması yaptı.

7. 26 Haziran’da Irak Dünya Mahkemesi’ne paralel olarak, Eminönü Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.

8. 24 Eylül 2005’de, başta Amerika ve İngiltere’deki savaş karşıtları olmak üzere, tüm dünyadaki savaş karşıtları ile birlikte sokağa çıktı.

SAVAŞ KARŞITLARI 18 MART’TA İSTANBUL’DA SOKAKLARDA OLACAK!

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, daha önce olduğu gibi bu küresel eylem gününde de, bütün dünya ile birlikte sokaklarda olacak. Bu amaçla Küresel BAK, 18 Mart 2006’da yapılacak büyük bir gösteri ile sonuçlanacak olan ‘IRAK’TA İŞGALE SON, ABD EVİNE DÖN’ isimli yeni bir kampanya başlattı. Küresel BAK, bu kampanya ile, Irak’ta devam eden işgale ve Amerika’nın, başta İran olmak üzere, yeni saldırı planlarına karşı geniş bir toplumsal muhalefet oluşturmayı, ve Irak’taki askerlerin derhal evlerine geri dönmesini isteyen diğer ülkelerdeki, özellikle ABD’deki savaş karşıtı harekete destek olmayı amaçlıyor.

New York Times gazetesinin bile “Dünyada artık iki süper güç var. Biri ABD, diğeri savaş karşıtı hareket” diyerek kabul etmek zorunda kaldığı bir gerçek var ortada. Dünyada hala bu savaşa ve işgale karşı olan milyonlarca insan var ve bu insanların sayısı giderek artıyor.

15 Şubat’ta, 20 Mart’ta, 27 Eylül’de bütün dünyada sokağa çıkan insanlar, hala bu insanlık dışı işgale karşılar, bu işgali durdurmak için mücadele etmeye devam ediyorlar. Bu nedenle, tüm dünyada sendikalar, kitle örgütleri, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, 18 Mart 2006’da, ABD ve onun peşinden giden işgal güçlerinin Irak’a yasa dışı bir şekilde saldırışının üçüncü yıldönümünde işgale karşı çıkan gösteriler örgütleyerek yeniden sokaklara çıkacak, tek bir yürek olup meydanları dolduracaklar.

ABD’ye, Bush’a ve işgale karşı seslerimizi, yüreklerimizi, kızgınlığımızı ve ellerimizi birleştirmek için önümüzde çok büyük bir fırsat var.

Tüm dünyanın savaş karşıtları, barış severleri 19 Mart’ta onlarca ülkede, yüzlerce kentte sokaklara çıkıyor. Dünyanın savaş karşıtlarına elimizi uzatalım. Hep birlikte, Irak halkına elimizi uzatalım.”

11 Mart 2006 – Basın Açıklaması – İstanbul

Merhaba arkadaşlar,

Çok uzun bir süre önce, dünyanın çok daha tatsız bir yere dönüşeceğini görerek yola çıktık. Çok uzun bir süre önce, dünyada ölümün karanlık yüzünün günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olma ihtimalini gördüğümüz için yola çıktık.

…uzun bir süre önce ABD başkanı Bush’un çılgınlıkta sınır tanımayacağını gördüğümüz, dünyayı daha fazla kana, acıya, adaletsizliğe ve tehlikeye sürükleyeceğini gördüğümüz için yola çıktık.

Bush, bundan üç sene önce, Irak’a savaş ilan etti.

Irak’a!!! Dünyanın en fakir ülkelerinden birisine!

ABD Irak’ı işgal edeceğini açıkladı.

Irak’ı! On yıldır Birleşmiş Milletler’le el ele ambargo uyguladığı, 500 bini çocuk 1 milyon insanın ölümüne neden olduğu, halkını yorduğu, fakir düşürdüğü Irak’ı.

Arkadaşlar, biz uzun bir süre önce, Bush’un haksız, adaletsiz ve yalancı olduğunu bildiğimiz için yola çıktık.

ABD’nin savaş çığırtkanları hepimizi, tüm dünya kamuoyunu ikna etmeye çalıştılar. Onlar, Irak’ta kitle imha silahı olduğunu, Irak’a demokrasi götüreceklerini ve Saddam rejimiyle El Kaide terörü arasında sımsıkı bir bağ olduğunu anlattılar.

Bu gerekçelerin tümü yalandı.

Biz uzun bir süre önce, bu yalanlara inanmadığımız, barış ve adalet duygumuzu köreltmediğimiz için yola çıktık.

Irak’ta kitle imha silahı!!!! Hala arıyorlar, ama bulamadılar. BULAMAYACAKLAR! Çünkü Irak’ta kitle imha silahı yoktu.

Bush, aylar sonra, “Yanlış bilgilendirilmişim, Irak’ta kitle imha silahı olmayabilir” dedi.

Bu ne yüce gönüllülük!

Peki o zaman hala ne işiniz var Irak’ta?

Peki, o zaman neden saldırdınız Irak’a?

Arkadaşlar,

Bir hafta sonra 18 Mart. Irak’ın, başını Bush ve Blair’in çektiği koalisyon güçlerince işgal edilmesinin üçüncü yıl dönümü.

Bush ve Blair Irak’ta kitle imha silahı bulamamış olabilirler.

Ama biz bulduk.

Adreslerini de verebiliriz: Birisi Washington’da, diğeri Londra’da. Birisinin adı Bush, ötekinin Blair!

Eğer kitle imha silahı, kullanıldığında, bir anda on binlerce insanın yaşamına son veren silahlarsa, Bush ve Blair’den daha tehlikeli kitle imha silahları olamaz.

Bu deri çizmeli, elleri kanlı iki kovboyun Irak işgali, tam 110 bin Iraklının ölümüne neden oldu.

Yüz-on-bin.

Yüz on bin-kadın!

Yüz on bin-çocuk.

Yüz on bin-yaşlı, sivil, masum insan.

Bizim komşularımız, bizim kardeşlerimiz.

Artık yaşamıyorlar. Öldürüldüler. Kitle imha silahı arayan canilerce, kendileri kitle imha silahı olan politikacılar tarafından öldürüldüler.

Artık biliyoruz ki Saddam Hüseyin’in El Kaide ile hiç bir ilgisi yoktu.

Ve artık biliyoruz ki, Irak’a demokrasinin geleceği yok. İşgalin demokrasisi, işgalden farklı olamaz. Amerikalı generaller, Irak işgaline “Şok ve dehşet operasyonu” adını koymuşlardı. Irak’ta bugünkü demokrasinin de adı “Şok ve dehşet demokrasisi”. Irak halkı, Saddam Hüseyin rejimini özler duruma geldi.

İşte Bush’un başarısı!

İşte Irak: İşgalin ilk genel valisi Paul Brenner ilk iş olarak 30 bin memur, polis , öğretmen ve doktoru işten çıkardı. Ardından başka hiç bir geçim kaynakları olmayan 400 bin askeri işten attı. İşten atılanlar aileleri ile birlikte 2 milyon kişi oluşturuyor.

İşte Irak: Bağdat’ta okullar, hastaneler, dükkanlar, devlet daireleri yağmalandı. Her gün 200 kişi kaçırılıyor ve tecavüze uğruyor.

İşte Irak: İşgalin birinci ayında Iraklı sivil ölü sayısı 25.000’e yükseldi.

İşte Bush’un Irak’ı: 110 bin Iraklı öldürüldü.

İşte Irak: Amerikan ordusundan yetkililer şöyle diyor: “Arap mantığını kavramalısınız. Onların tek anladığı şey şiddettir.”

İşte Irak: Bir denizci albay “Köprülere napalm bombası attık. Ne yazık üzerinde insanlar vardı. Ölmek için hiç de iyi bir yol değil” diyordu. Pentagon ise napalm kullanılmadığını Mark 77 kullanıldığını söylüyordu. Mark 77 ise napalm bombasının teknik adı. İşte işgal sonrası Irak: Bir başka Amerikan askeri ise şunları anlatıyor: “Bize bir odayı düşmandan desteklerken ölüleri kontrol etmemiz gerektiği öğretildi. Ölü kontrolünü yerde yatanların bir kafasına bir de göğsüne ateş ederek yapıyorduk.”

Amerikan ordusu sadece bir yıl içinde 127 ton seyreltilmiş uranyum içeren bomba kullandı. Bu bombaların taşıdığı radyoaktivite miktarı Nagazaki’ye atılan atom bombasının 10 bin katı!

Irak’ta Yüzlerce ve binlerce okul yıkıldı. İnsanlar hala çocuklarını okula göndermeyi tehlikeli buluyor. Şehirlerde sadece 10 saat elektrik var. Nüfusun yüzde 60’ı hala akar suya sahip değil. Irak bebek ölümlerinde dünyada en çok beş ülkeden birisi.

İşte arkadaşlar! Bush’un insanlığa ve Iraklılara armağan ettiği işgal altındaki Irak bu!

Biz bunu gördüğümüz için uzun bir süre önce kolları sıvadık ve “Irak’ta savaşa hayır” dedik. 1 Aralık’ta İstanbul’da, 1 Mart’ta Ankara’da mitingler yaptık. Bush’un İstanbul’a gelmesine karşı çıktık; “Gelme Bush” dedik.

Ve şimdi buradayız, Barış Panayırı’ndayız!!! Bazılarımızın aklına şu soru geliyordur: savaş kadar ciddi bir konuyu neden panayır konusu haline getirdiniz, neden eğlence konusu haline getirdiniz?

Kadıköy’de bir hafta boyunca Barış Panayırı açıyoruz. Kadıköy’de bir hafta boyunca Bush’u, savaşı, işgali, işgalin Irak’ı ne hale getirdiğini teşhir edeceğiz.

Arkadaşlar bu bir barış Panayırı! Panayıra katılan binlerce insan önce şunu görecekler: ABD Irak’ta dehşet saçıyor! Sonra şunu soracaklar: Irak’ta bir panayır yapılabilir mi?

Irak’ta bir düğün bile yapılamıyor. ABD füzeleri onlarca düğün evini bombaladı.

Bu panayırda sadece eğlence yok. Eğlenirken, Felluce’de neler yaşandığını, Bush’un emriyle gerçekleşen 21. yüzyılın ilk soykırımını göreceğiz.

Savaş karşıtı filmler izleyeceğiz.

Savaşı teşhir eden şarkılar söylenecek, resim ve fotoğraflar sergilenecek.

Panayıra katılanlar, söyleşilere de katılacak. Nükleer silahları, savaş karşıtı hareketi, küresel direnişi, savaş ve medyayı, İncirlik üssünü, küresel iklim felaketi ve Bush’un diğer, insanlığa karşı politikalarını, savaş ve sağlığı tartışacaklar.

Panayıra katılan insanlar, savaşa karşı çıkışlarında, Bush’a duydukları öfkede yalnız olmadıklarını hissedecekler.

Savaşı durdurmanın, kendi ellerinde, bizim ellerimizde olduğunu hissedecekler. Savaş karşıtı gösterilere katılmanın önemini görecekler.

Bu Barış Panayırı Irak halkı için. Ama aynı zamanda İran halkı için de! ABD İran’a da saldırabileceğini açıkladı.

Bizler, savaşları durdurmak isteyen küresel hareketin parçasıyız. Burada tüm kıtalardan savaş karşıtlarının duyguları birleşiyor.

Burada savaşı durdurma kararlılığımız birleşiyor.

Hep birlikte Irak’ta işgale son,

Bush, Irak’tan çık git, İran’a, komşuma dokunma,

ABD evine dön demek için

Hep birlikte barış panayırını başlatıyoruz.

11 Mart 2006

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu

Görkem Yeltan

15 Mart 2006- Basın Açıklaması – İzmir

BASINA ve KAMUOYUNA

Irak İşgali 3. yılında, yıkımı, talanı, yalanı ve katliamları ile sürüyor. Irak acı çekiyor, işgal 100 binden fazla Iraklın  hayatına mal oldu . Felluce ‘de çoğu çocuk, kadın ve yaşlı yüzlerce insan öldürüldü. ABD ordusunun Felluce’de “beyaz fosfor” adı verilen kimyasal silah kullandığı kanıtlandı.

Irak bugün iç savaşa sürükleniyor.

Kısacası Demokrasi ve özgürlük yalanları ile yapılan saldırı ve işgal, Iraklılara gözyaşı, yıkım ve vahşet  getirirken Bush, Blair ve Berlusconi’nin sözcülüğünü yaptığı küresel silah ve petrol tekelleri karlarına kar kattılar.

Bush, Blair ve Berlusconi’nin yalan söylediği açığa çıkmasına karşın işgal ve talan hala sürüyor.

Bush ve Blair Irak’ta savaş suçu işliyor. Hesap sormak için sesimizi yükseltmeliyiz.

ABD ve İngiltere yeni saldırı planları yapıyor. Sırada İran var. Bu savaş yayılabilir, nükleer bir savaşa dönüşebilir.

Bush ve Blair çetesi İran nükleer silah üretiyor, saldırırız diyor. Biz savaş karşıtları olarak hiçbir ülkenin ve gücün başta nükleer silah olmak üzere silah üretmesini istemiyor ve karşı çıkıyoruz. Bugün Dünyanın en büyük nükleer gücü olan ABD’nin İran’ı tehlike olarak göstermesini anlamak mümkün değil. Dünyayı yüzlerce kez yok edecek nükleer güç olan ABD ve müttefikleri asıl tehlikedir. Biz tüm dünyada nükleer silah üretiminin durdurulmasını istiyoruz. ABD İran’a nükleer silah ürettiği için değil, İran’ı yağmalamak ve Ortadoğu ve bölgede küresel hegemonya kurmak için saldırmak istiyor. Biz komşuma dokunma diyoruz.

ABD ve İngiltere yönetimlerine düşün dünyanın yakasından düşün çağrısı yapıyoruz. Biz küresel savaş karşıtı  güçler olarak Bush, Blair’i dünyanın yakasından düşürmeye kararlıyız.

Hükümet İncirlik üssünü ABD’ye  kullandırarak insanlık dışı işgalin bir parçası oluyor. İçinde Irak’ta neden ve nasıl yakalandığı, suçlarının ne olduğu bilinmeyen Iraklı tutsakların bulunduğu CIA uçakları ülkemiz hava alanlarında görülüyor. Türkiye de hükümetin Irak politikası geçtiğimiz yıl yaşadığımız bombalı saldırılarda görüldüğü gibi Türkiye’yi terörün hedefi haline getiriyor.Türkiye. ABD ve İsrail ortak askeri anlaşma ve  tatbikatlara hazırlanıyor.

Biz küresel barış ve adalet koalisyonu olarak Ülkemizin işgalin, savaşın bir parçası olmasını  istemiyoruz.  ABD ve İngiltere gibi saldırı güçleri ile işbirliği insanlığa yıkım getirir. Türkiye barış ve kardeşliğin yanında olmalıdır.

İncirlik üssü kapatılsın. ABD, İngiltere ve İsrail ile kurulan askeri alandaki  işbirliğine son verilsin.

Biz küresel barış ve adalet koalisyonu olarak dünyadaki savaş karşıtları ile birlikte 18 Mart’ta alanlarda olacağız. İrak’ta işgale son, ABD evine dön, İncirlik kapatılsın çağrımızı haykıracağız.

15 Şubat 2003’te New York Times gazetesi, artık dünyada iki super gücün olduğunu, ABD’nin gücünün karşısında küreselleşme karşıtlarının  gücünün dikildiğini manşetten vermek zorunda kalmıştı. ABD hükümeti ve diğer işgal güçleri dünyayı işgallere sürüklemeye çalışırken , biz 1999 Kasım Seattle’dan beri küreselleşme karşıtları  olarak dünyaya barış ve adalet için mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizi 18 Mart’ta tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de örgütlemeye çalıştığımız gösteriler ve etkinliklerle sürdürüyoruz.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu İzmir etkinlikleri çerçevesinde Miting, Konak’ta Çadır da Sergi ve kentin değişik noktalarında  İmza stantları açıyoruz.  Bu çerçevede 15 Mart 2006 Çarşamba günü Konak Eski Sümerbank yanına kurduğumuz ÇADIRDA  Irak ile ilgili savaş ve işgal resimleri sergileyeceğiz. Ayrıca Türkiye genelimde yürüttüğümüz kampanya ile ilgili dökümanlar ve imza standı bulunacaktır. Başta  KESK, DİSK, TMMOB, Tabip Odaları  vb. örgütlerin desteklediği Miting 18 Mart 2006 Cumartesi günü Gündoğdu Meydanında yapılacaktır. Mitinge ve kampanyamıza tüm halkımızın katılımı ve desteğini bekliyoruz. Hep birlikte

ABD EVİNE DÖN, İŞGALE HAYIR, KOMŞUMA DOKUNMA ve İNCİRLİK KAPATILSIN talebimizi seslendirelim.

Mevlüt ÜLGEN

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu İzmir Sözcüsü

Not: 18 Mart 2006 günü yapacağımız miting  için saat:14’00 de İzmir Cumhuriyet Meydanında buluşuyoruz. Burada toplanıp Miting alanı olan Gündoğdu Meydanına yürünecektir.

18 Mart İşgale karşı küresel eylem günü, o gün Irak dahil tüm dünyada binlerce gösteri olacak.

18 Mart Irak İşgaline Karşı Küresel Eylem Günü’nde dünyada gösteri yapılacak yerler:

Aalborg, Aarhus, Adana, Adelaide (20/3), Albuquerque, Alicante, Almería, Amsterdam, Ankara, Ann Arbor (19/3), Armidale, Asheville (19/3), Athens, Atlanta, Baghdad, Bangkok, Bangor, ME, Barcelona,

Basra, Battle Creek (19/3), Bemidji, Berkley (20/3), Berlin, [2], Bilbao, Binghampton (19/3), Bloomfield, Boise (19/3), Bonn, Boston, Bremen, Brisbane, Bronx, NY, Brookline (17/3), Bruxelles (19/3), Budapest, Buffalo, Burlington, Calgary, Camden, ME (19/3), Caracas, Carbondale (19/3), Chattanooga, Chicago, Chico, Colorado Springs, Columbia (19/3), Columbus, Comox, Concord, Copenhagen, Córdoba, Cottage Grove (19/3), Covington, Dallas (19/3), Davenport, Denver

(19/3), Detroit, Dublin, Duisburg, Duluth, East Setauket, Eau Claire, Edmonton, El Centro, Elmira (19/3), Evergreen, Fayetteville, Fort Collins, Frederick (15/3), Fresno, Gaborone (17/3), Gainesville

(19/3), Galveston, Garden City, Genève, Gijón, Grand Forks, Grand Rapids, Göteborg, Hackettstown (19/3), Halifax, Hartford (19/3), Helsinki, Hibbing (19/3), Highland Park, Honolulu, Hawaii, Houston,

Indianapolis, Irvine (19/3), Istanbul, Jaca (Huesca), Jakarta, Janesville, Johannesburg, Jönköping, Kalamazoo, Kansas City (19/3), Karachi, Kent, Ohio (19/3), Kuala Lumpur (19/3), Lake Helen (19/3),

Lansing (19/3), Las Cruces, Las Palmas de Gran Canaria, Las Vegas, Lisboa, Little Rock, Ljubljana, London, Long Island, Los Angeles, [2] (20/3), Louisville, Madison, Madrid, [2] (19/3), Málaga (23/3),

Malmö, Managua, [2], Manila, Marbella (21/3), Melbourne (17/3), Melbourne, Florida, Memphis, Mercury, Mexico City, Midland, Milwaukee, Minneapolis, Missoula, Mobile, Mobile – New Orleans

(14/3), Mocksville, Montreal, Morristown (19/3), Moss Point (14/3), Mountain View (19/3), Naples (19/3), New Bedford, New Haven, New London (21/3), New Paltz, New York City, [2] (20/3), Newton (19/3), Nicosia, Northville, [2], Ocean Springs (15/3), Odense, Oklahoma, Omdurman, Orange, Oslo, Ossining, Ottawa, Oviedo (16/3), Palo Alto, Paris, Phoenix, Pittsburgh, Prague, Quebec City, Redding, Reno, Reykjavik, Riverside (17/3), Rochester, Roma, Rotterdam, [2] (20/3), Roxbury, Saint Louis (19/3), Saint Paul, Salisbury, MD (19/3), Salt Lake City, San Diego, San Francisco, San Juan, San Sebastián-Donostia, Santa Barbara (16/3), Santa Cruz de Tenerife, Santa Fe, Santiago de Chile (17/3), São Paulo, Sarasota, Seattle, Seoul (19/3), Sevilla, South Portland (19/3), Southold (19/3), Springfield (20/3), Stevens Point, Stockholm, Sydney, Tallahassee (19/3), Tarragona, Teaneck (15/3), Tijuana – San Francisco (12/3), Tokyo, Toronto, Trabzon, Trenton, Tucson, Tulsa, Turku, Uppsala,

Valladolid, Vancouver, Victoria, Walnut Creek, Warsaw (19/3), Washington DC, Waynesville (16/3), Wellington, West Bend, Wien (Vienna), Wilmington, Windsor, Winnipeg, Wolfville, NS, Woodstown

18 Mart 2006-İstanbul, Adana ve İzmir’de okunan basın açıklaması

Merhaba dostlar,

ABD üç yıl önce bugün Irak’a saldırmaya başladı. Dünyanın en büyük askeri gücü, Irak’ı önce havadan bombaladı. Irak halkının başına günlerce bomba yağdı.

Ama bugün üç sene önce işgalin nasıl başladığını, Irak’ın tepesine ne kadar ton bomba atıldığını söylememize gerek yok.

Sadece bir gerçeği bir kez daha hatırlayalım yeter: Bush ve Blair, dünyanın gördüğü en büyük yalancılar.  Kitle imha silahı bulmaya gittikleri Irak’ta, kendileri kitle imha silahı haline geldiler.

Irak’ta kaç insanın öldüğünü biliyor muyuz?

Irak halkı basit bir istatistik malzemesi değildir. Ama 150 bin Iraklının yaşamını yitirdiği söyleniyor.

Ne için öldürüldü bunca kadın, bunca çocuk, bunca yaşlı ve yoksul insan? Bu sorunun yanıtını da biliyoruz! Bu küresel cinayetin emperyalizmin kopmaz bir parçası olduğunu, bugün dünyanın 200 şehrinde meydanları dolduran yüzbinlerce savaş karşıtı çok iyi biliyor.

Şu isimlere bakın bir: Bush, Blair, Chenney, Rumsfeld, Rice ve Wolfwositz. Her biri tek başına emperyalist kibirin aktif bir temsilcisi.

Her biri bir petrol şirketiyle, bir silah tekeliyle içli dışlı olan bu ABD savaş şahinleri dünyanın en kibirli insanları. Bu ABD yönetimi ABD ordusunu şu inançla yönetiyor. Diyorlar ki, “Arap mantığını kavramalısınız. Onların tek anladığı şey şiddettir.” Ve şiddet uyguluyorlar.

Diyorlar ki, “Irak’ta ölülerin kontrolünü yerde yatanların bir kafasına bir de göğsüne ateş ederek yapın.” Ve ABD ordusu bu emirleri hiç sekmeden yerine getiriyor.

Bush ve Blair Irak’ı bir toplu mezarlığa çeviriyor.

Ve eğer durdurulmazlarsa, durmaya niyetleri yok! Kimyasal silahlarla, son model süper füzelerle, tanklarla, uçaklarla, işkenceyle oluşan savaş makinesini arkalarında kocaman bir enkaz bırakarak çalıştırmaya devam edecekler. Geçen hafta yapılan bir operasyonda Iraklı bir aileden sağ kalan olmadı.

Dün, evet dün, Samara’da yeni bir operasyona başladılar. Bu türden haberleri ballandıra ballandıra anlatmayı seven, savaşı da seven medya, ABD’nin Irak’ta son üç yılda gerçekleştirdiği en büyük operasyonla karşı karşıya olduğumuzu anlatıyor.

Birkaç ay önce Ramadi’de operasyon yaptılar. Yüzlerce insanı öldürdüler.

Şimdi Samara’da kimi arıyorlar? 1500 ABD askeri, savaş helikopterleri ve 200 zırhlı araçla bir şehri tüm insanlarıyla birlikte talan edecekler.

Kimler evlerin enkazı altında kaldı? Kitle imha silahları Samara’ya mı toplanmış gizlice?

Samara’da kaç on bin kişi daha öldürülecek? Samara’yı Felluce’ye mi benzeteceksiniz?

Geçen üç yıl içinde, Bush’un durmaya niyeti olmadığı kesinlik kazandı. Bu hafta yayınlanan ABD strateji belgesinde Kuzey Kore’den Rusya’ya, Çin’den İran’a ve Suriye’ye kadar bir çok ülke hakkında cüretkar, kendini beğenmiş yaklaşımlar yer alıyor.

İddialarına göre İran’a demokrasi getirip, Rusya ve Çin’in zihniyetini değiştireceklermiş.

Yani dünyayı kan ölüne çevirmek için, “Yeni Amerikan Yüzyılı projesi”ne son hızla devam edecekler.

Dünyaya meydan okumaya devam edecekler.

Ama göreceğiz! Halep oradaysa arşın burada. Bugün 18 Mart. Bugün sokaklardayız!

Bush, tam da işgalin yıldönümünde Samara’ya kanlı bir saldırıyı boşuna başlatmadı. Bir yandan Irak halkına gözdağı veriyor bir yandan da dünya savaş karşıtlarını tehdit ediyor. “Saldırdım, saldırmaya da devam edeceğim” diyor.

Biz de diyoruz ki, “Ey Bush, Bugün 18 Mart. Bugün Bağdat ve Basra da dahil olmak üzere dünyanın 200 şehrinde sokaklardayız”.

Irak halkı sana teslim olmadı. Biz, dünyadaki milyonlar, savaş karşıtları sana teslim olmadık. Kendi ülkendeki erdemli insanlar, asker aileleri, savaş karşıtları, barış isteyen insanlar sana teslim olmadılar.

Bugün dünyadaki milyonlarca savaş karşıtı “Biz senin yalanlarını biliyoruz Bush, İran’a da aynı bahanelerle saldırmana izin vermeyeceğiz” demek için sokaklardayız.

Gözümüzü korkutamayacaksın Bay Bush!

İnsanlık senin, Blair’in ve tüm savaş koalisyonunun Irak’ta batağa saplandığını biliyor.

ABD, Irak’ta yeni bir Vietnam sendromu yaşıyor. 2700 ABD askeri Irak’ta yaşamını yitirdi. ABD’den asker aileleri, “Birlikleri hemen eve geri getirin” diyorlar. Seslerini yükseltiyorlar. Bush hakkında soruşturma başlatılıyor. ABD şahinlerinin bütün önde gelenleri hakkında yolsuzluk dosyaları açıyor. Ajangate skandalı Bush’u sarsıyor.

ABD imparatorluğu Irak’ta çöküyor. Bunu biz sağlıyoruz dostlar.

Bunu Irak işgaline karşı çıkan, haksızlıklara karşı çıkan, barış ve adalet isteyen, Irak halkı yalnız değildir sloganını üç yıldır bıkmadan usanmadan haykıran bizler, küresel savaş karşıtı hareket başarıyor. Bush’un durmaya niyeti yok ama biz onu dur-du-ra-ca-ğız!

Onu durdurmanın bir yolu var. Her ülkedeki savaş karşıtları kendi hükümetlerini ABD ile işbirliği yapmaktan vaz geçirmeliler.

Biz 1 Mart 2003’de tezkerenin TBMM’de onaylanmasına karşı çıkarak AKP hükümetinin savaşa ortak olmaması konusunda çok önemli bir adım attık.

Ama işimiz bitmedi. Bugün, bizler burada, sokaklarda Irak halkıyla dayanışırken, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Amerika Rice’la el sıkışıyor.

Condelliza Rice. Bush’un en güvendiği isim. Adını dev petrol gemilerine vermişler. Bush’un savaş politikalarının en önemli uygulayıcılarından.

AKP hükümeti İncirlik üssünü ABD’ye kullandırarak, zaten Irak’ta yaşanan tüm insanlık dışı rezaletlere ortak olmaya çalışıyor. CIA’nin işkence uçaklarının Türkiye havaalanlarını kullanmasına izin vererek, bu ortaklığını pekiştirmeye çalışıyor.

Abdullah Gül, Felluce’yi hatırlamıyor olabilir! Ebu Garip cezaevini hatırlamıyor olabilir.

ABD’nin Irak’ta kimyasal silah kullandığını hatırlamıyor olabilir.

Ama biz hiç unutmadık! Hiç unutmayacağız! Hiç bir zaman da unutturmayacağız!

Sadece biz değil, Bush’un ve Rice’ın Irak halkının kanına bulanmış ellerini sıkanları, hiç kimse unutmayacak. Biz üç yıldır “Bu savaşı durdurabiliriz” diyoruz.

ABD’nin süper gücüne karşı, savaş karşıtlarının süper gücüne, kendi gücümüze, küresel savaş karşıtı harekete güveniyoruz.

Bugün burada, tüm dünyanın sokaklarında kaç kişi olduğumuz değil önemli olan.

Biz biliyoruz, “ONLAR BİR AVUÇ BİZ MİLYONLARIZ” Bu savaşı durduracağız. Bush’u yargılayacağız.

18 Mart 2006

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.