Barışa Söz Ver Kampanyası Basında Çıkan Haberler – 1 Ocak / 31 Aralık 2015

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

12 Ocak 2015 – İncirlik Üssü’ndeki Patriotlar neden değişti? – Rusya’nın Sesi Radyosu

İncirlik Üssü’ndeki Hollanda Patriot’larının yerine İspanyol Patriot’larının yerleştirilmesini ve Almanya’nın Patriot misyonunun süresini uzatmasını, konunun uzmanı isimler Sputnik Haber Ajansı için değerlendirdi. Adana’ya, Suriye’den gelebilecek olası füze saldırısına karşı Hollanda tarafından kurulan ve 2 yıllık görev süresi dolan Patriot füze savunma sistemlerinin yerine, bu kez İspanyol Patriotları yerleştirilecek. İncirlik Üssü’ne yerleştirilecek Patriot bataryasının yanı sıra yaklaşık 150 İspanyol askerinin de görevlendirileceği belirtildi.ABD’nin Patriot bataryaları Gaziantep’e, Almanya’nın bataryaları da Kahramanmaraş’a yerleştirilmişti. Almanya Bakanlar Kurulu, Patriot füze sisteminin ve Alman askerlerinin görev süresini bir yıl uzattı.Hollanda’nın görevinin sonlanması sonrasında İspanya’nın bu görevi üstlenmesini ve Almanya’nın Patriot misyonunun süresini uzatmasını, milli güvenlik ve dış politika uzmanı Sait Yılmaz, SETA güvenlik araştırmaları direktörü Murat Yeşiltaş ve Küresel Bak aktivisti Tayfun Mater, Sputnik Haber Ajansı için değerlendirdi.

“TÜRKİYE, BÖLGEDEKİ KOMŞU ÜLKELERİN GÖZÜNDE GÜVENİLİRLİĞİNİ KAYBETTİ”

Patriotların konumlandırılmasının kısa vadeli bir süreç olmadığını belirten Sait Yılmaz, “Bunun Suriye’deki olaylarla, Türkiye’ye doğrudan bir saldırıyla bir alakası yok. Patriotlar, ABD’nin Ortadoğu’yla ilgili uzun vadeli planının bir parçası. Hatta bu planın birinci aşamasında hedef, İran. Bu füzelerin kullanılmasına karşı, İran’ın kendini savunmaması için füze kalkanı kullanılacak. Bu planların hayata geçmesi için önümüzde 15-20 sene var. bu süreçte öncelikle Rusya’yı yanlarına çekerek Rusya’yı bu konuda nötr hale getirmeye çalıştılar ancak Rusya bu konuda Batı’nın gerçek niyetini anladığı için buna yanaşmadı. Burada en akılsızca politikayı Türkiye uyguladı. Çünkü Türkiye’ye yönelik bir füze tehdidi yok. İran, Türkiye için bir tehdit değil. Türkiye bu füze savunma sistemlerini almak suretiyle, Avrupa’yı uzaktan korumuş olacak. Yani, onlar korunacak, biz hedef olacağız. İkinci olarak Türkiye, bu bölgedeki komşu ülkelere olan güvenilirliğini kaybetti. Siz tamamen Batı’nın çıkarlarına uygun olan, sizin çıkarlarınıza uygun olmayan bir füze sistemini ülkenize getirmekle İran ve Rusya’yla bir yandan dostluk gösterileri yaparken nasıl samimi ilişki kuracaksınız? Türkiye, bence bu konuda kötü bir sınav verdi. Türkiye gerçekten bölgesel bir güç olacaksa, çıkarları söz konusu olduğu zaman Batılı ülkelere ‘dur’ diyebilmeli ve böylece bölge ülkelerin gözünde prestij kazanmalı” dedi.

 

“TÜRKİYE AÇISINDAN GÜVENLİK RİSKLERİ GİDEREK ARTIYOR”

SETA güvenlik araştırmaları direktörü Murat Yeşiltaş ise Türkiye açısından güvenlik risklerinin giderek arttığını belirtti. Yeşiltaş, sözlerine şöyle devam etti: “Sadece devlet düzeyinde değil, Suriye’den bir tehdit algılaması söz konusu değil Türkiye’nin. Artık bölgede IŞİD üzerinden, savaş içinde savaş yapılıyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin NATO üyesi bir ülke olarak bu hakkını kullanması, Almanya’nın ve diğer NATO üyesi ülkelerin de buna destek vermesi, bir müttefikin korunması anlamında son derece doğal bir şey. Tehdit arttığı müddetçe Türkiye’nin kendisini ve müttefiklerin Türkiye’yi savunması açısından okumak lazım bu meseleyi. Onun dışında ben, Patriot’ların uzun vadede bölgesel dengeyi değiştirecek bir savunma sistemi olarak ortaya çıktığını düşünmüyorum. Bu sadece Türkiye’nin bu riskler karşısında kendisini koruması için bir araç.”

 

“SURİYE’DEN TÜRKİYE’YE CİDDİ BİR SALDIRI YAPILAMAZ”

Konuyu değerlendiren bir başka isim olan Küresel Bak aktivisti Tayfun Mater de patriotların değiştirilmesinde anormal bir durum olmadığını vurguladı. Mater, “Anormallik, ta iki yıl önceden de bu Patriot’ların üç ayrı bölgeye yerleştirilmesinde var. Çünkü Suriye’den Türkiye’ye karşı ciddi bir saldırı yapılacağı olasılığı, benim aklımın hiç ermediği bir şey. Hem Suriye hava kuvvetlerinin gücü olarak baktığımızda hem de Ortadoğu’daki duruma genel olarak baktığımızda Suriye’nin, başında bunca dert varken kalkıp Türkiye’ye saldırması ihtimal dışı. Esas olarak anladığım, Türkiye’nin hava savunması zayıf olduğu, Patriot füzeleri olmadığı için Türkiye hükümeti dışarıdan bir destek istedi ve o destek bu şekilde geldi. Fakat bunun şu anda özellikle devam etmesi bence çok gereksiz. Çünkü şu anda Suriye hava sahasını ağırlıkla koalisyon güçleri kullanıyor ve IŞİD’e karşı ciddi hava saldırıları yapılıyor. Bir resmiyete dökülmese bile Suriye hükümeti ile zımmi bir anlaşmayla bu hava sahası kullanımı devam ediyor. Türkiye burada çok arkada kalan bir pozisyonda. Bu yüzden Patriot’ların burada konuşlanmasının herhangi bir gereği yok” ifadelerini kullandı.

 

Barışa Söz Ver Kampanyası Basın Toplantısı Haberleri – 9 Nisan 2015

 

Aydınlar: Barış için verilen mesajların arkasındayız – Özgür Gündem

Barışa Söz Ver Kampanyası’nın çağrıcıları arasında yer alan aydın ve yazarlar, Dolmabahçe’de yapılan ortak açıklamada vurgusu yapılan demokrasi ve barış taleplerinin arkasında olduklarını belirterek, “Dolmabahçe’den Diyarbakır’a barışın sesini duyduk, barış için verilen mesajlara tanık olduk. Bu mesajların arkasındayız” dedi.

Aralarında Zeynep Tanbay, Erol Katırcıoğlu, Emine Uşak Erdoğan, eski milletvekili Ufuk Uras, MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ali Öner’in bulunduğu aydın ve yazarlar, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) ile MAZLUMDER öncülüğünde başlatılan Barışa Söz Ver Kampanyası kapsamında Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ortak açıklamayı yapan kampanyanın yürütücülerinden Yıldız Önen, Türkiye’de umut veren gelişmeler ile, karamsarlığın yan yana geliştiğine dikkat çekerek, ” Barışa yaklaştıran adımlarla kaos çağrısı yapanların hamleleri arka arkaya geliyor. Ama bizim barışa ihtiyacımız var. Demokrasi çağrılarıyla nobranca öneriler aynı anda dillendiriliyor. Ama bizim demokrasiye ihtiyacımız var. Bizim özgürlüğe, kardeşliğe, adalete, eşitliğe, vicdana, hakkaniyete ihtiyacımız var. Bizim, geri dönüşü olmayan barış adımlarına ihtiyacımız var” diye konuştu.

 

’Dolmabahçe’de okunan mektubun arkasındayız’

Dolmabahçe’de yapılan ortak açıklamada vurgusu yapılan demokrasi ve barış talebinin arkasında olduklarını söyleyen Önen, “Bizim, Dolmabahçe’de açığa çıkan umudun serpilmesine, tüm Türkiye’ye yayılmasına ihtiyacımız var. Bütün ilgili tarafların katıldığı ve temsil edildiği kesintisiz diyaloga, diyalogun güçlendirilmesine, konuşmaya, birbirimize dokunmaya, eşit koşullarda kardeşliğin ihtimallerini her gün yaratmaya, anadillerin özgürleşmesine, barışa her gün bir adım, her gün bir adım yaklaşmaya ihtiyacımız var” ifadesinde bulundu.

 

‘Dolmabahçe’den Diyarbakır’a barışın sesini duyduk’

Kürt halkının barış özleminin Newroz alanlarına yansıdığını ve bu mesajların arkasında olduklarını dile getiren Önen, “Dolmabahçe’den Diyarbakır’a barışın sesini duyduk, barış için verilen mesajlara tanık olduk. Bu mesajların arkasındayız. Çünkü bu mesajlar, barışa ısrarla, inatla söz veren mesajlardır. Çünkü bu mesajlar çözümden yana olmayanların çözülmekten yana olacağını anlatan samimi mesajlardır” şeklinde konuştu.

Önen’in ardından yazar ve aktivistler söz alarak kısa birer konuşma yaptı. İlk konuşan yazar Emine Uşak Erdoğan, yaklaşan seçim sürecine değinerek, “Barış siyasi rekabete kurban edilmemeli” dedi. “Barış konuşuldukça değer kazanıyor” diyen Yazar Nilüfer Uğur Dalay ise “Savaştan fayda umanlar barışın önünü tıkıyor. Oysa insanlık kaybediyor. Haklarımız elden gidiyor. Ancak, bizim huzura, barışa ihtiyacımız var” ifadesinde bulundu.

 

‘Çiçek kokması gereken dağları kan kokmamalı’

Eski milletvekili Ufuk Uras da barışın olmadığı yerde kaos olacağını vurgulayarak, ” Demokrasinin yolu, barışın yolu karşılıklı denetim mekanizmalarının yolundan geçiyor” dedi. “Bu bir gerçektir ki tüm toplum barışı şiddetle arzulamakta” diyen yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu ise “Şu anda barıştan çark eden kaybeder” dedi. Çözüm sürecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hayallerine kurban edilmemesi gerektiğinin altını çizen Gergerlioğlu, “Çözüm süreci müzakereye evirilmediği sürece Türkiye’de barışın gelmesi zordur” şeklinde konuştu. MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ali Öne, ” Çiçek kokması gereken dağları kan kokmamalı” diyerek halklara, “barışa söz ver” diye seslendi.

 

Katırcıoğlu’dan ‘Türkiyelileşme’ vurgusu

Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi (YSGP) Eş Başkanı Naci Sönmez, barışın halkların birbiriyle konuşarak, toplumsallaşarak geleceğini belirterek, “Bugün Trabzon’daki duyguyla Diyarbakır’daki duyguyu çakıştırana dek barış için söz vermeliyiz” dedi. Son olarak konuşan yazar Erol Katırcıoğlu da, “Türkiyelileşme” vurgusu yaparak, “Bu bakımdan Türkiye’de Türkiyelileşmiş bir parti varsa o da HDP’dir” ifadesini kullandı.

http://www.ozgur-gundem.com/?haberID=130694&haberBaslik=Ayd%C4%B1nlar:%20Bar%C4%B1%C5%9F%20i%C3%A7in%20verilen%20mesajlar%C4%B1n%20arkas%C4%B1nday%C4%B1z&action=haber_detay&module=nuce

 

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Çözüm Süreci Erdoğan’ın Hırsına Kurban Edilmemeli –Milli Posta

‘Barışa Söz Ver’ kampanyası kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan Yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu, çözüm sürecinin Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan ve Hakan Fidan ekseninde inşa edilemeyeceğini söyledi.

‘Barışa Söz Ver’ kampanyası kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan Yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu, çözüm sürecinin Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan ve Hakan Fidan ekseninde inşa edilemeyeceğini söyledi. Gergerlioğlu, “Profesyonel bir müzakere şekline büründürülmediği müddetçe Türkiye’nin barışı yakalaması son derece zordur. Çözüm süreci Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hırsına, histerisine kurban edilmemeli.” dedi.

Barış ve Adalet Koalisyonu ve Mazlumder İstanbul Şubesi öncülüğünde organize edilen Barışa Söz Ver kampanyası kapsamında bir toplantı gerçekleştirildi. Taksim Hill Otel’deki toplantıya Bülent Somay, Cafer Solgun, Emine Uçak Erdoğan, Erol Katırcıoğlu, Furkan Dzapş, Halil Ergün, Korhan Gümüş, Naci Sönmez, Nilüfer Uğur Dalay, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ramazan Beyhan, Roni Margulies, Selami Gürel, Ufuk Uras ve Zeynep Tanbay katıldı.

Toplantıda, barıştan vazgeçilemeyeceğine ve çözüm sürecinin seçim kampanyalarına kurban edilmemesi gerektiğine vurgu yapıldı. Toplantında konuşan Ömer Faruk Gergerlioğlu, savaş ateşinin küllenmeye yüz tuttuğunu belirtti, “Bundan sonra yapmamız gereken ya bu küllenmeye yüz tutan ateşi söndürmek, bitirmek ya da o ateşin üzerine benzin dökmek. Bu ikisini yapmak da çok kolay. Biz olumsuz seçeneği tercih edersek bu ülke büyük bir yangın yerine döner, geri dönülmez bir aşamaya geliriz.” şeklinde konuştu.

Toplumun her kesiminin barışa büyük bir özlem duyduğunu ve taliplerinin de bu yönde olduğunu söyleyen Gergerlioğlu, “Barış önüne geçilemez büyük bir arzu haline gelmiştir. Bu Nevruz’da da ortaya çıkmaktadır. Batı’da da insanların gerek bilincinden gerek bilinçaltında çok net bir şekilde yükselen bir istektir. Batıdaki ulusalcı kesimler bile barıştan son derece memnundur. Şu anda barıştan çark eden kaybeder. İster devlet ister PKK barıştan çark ettiği anda kaybeder. Çünkü toplumda barış isteği çok yüksek seviyeye çıkmıştır.” ifadelerini kullandı.

 

‘BARIŞ KİŞİLER ÜZERİNE İKAME EDİLMİŞ GİBİ’

Çözüm süreci aşamasında bazı gelgitlere şahit olunduğunu kaydeden Gergerlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolmabahçe mutabakatı, Cumhurbaşkanı’nın hükümete söylediği sözler… Burada şunu görüyoruz; barış sanki kişiler üzerine ikame edilmiş gibi. Yani Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan ve Hakan Fidan’sız bu iş olmaz gibi. Böyle bir şey olamaz. Barışı tesis etmenin dünya çapında evrensel usulleri, bilimsel yöntemleri vardır. Çatışma çözümleri denen bilimsel usuller vardır. Hakikatleri araştırma komisyonu, müzakere yöntemi… Siz bunları bırakıp adeta köylüce bir girişim ile ‘Ben Erdoğan’ım Fidan’dan vazgeçmem, işte Öcalan ile başa baş konuşurum’ gibi metotlarla gidemezsiniz artık. İnsanız, herkes de fanidir. İnsanların ölümü ile bu süreç bitemez ve bu profesyonel bir müzakere şekline büründürülmediği müddetçe Türkiye’nin barışı yakalaması son derece zordur.”

Başkanlık tartışmalarının çözüm sürecini etkileyeceğine dikkat çeken Gergerlioğlu, “Tayyip Erdoğan’ın başkanlık büyük tartışmalara neden olacak görüldüğü kadarıyla. Toplumun bilinçaltı da bunu kabul etmiyor. İster AK Parti tabanı olsun, ister farklı partiler. Başkanlık sistemi konusunda ciddi muhalefet olduğunu gözlemliyoruz. Çünkü bu toplum artık demokrasi istiyor ve demokrasiden uzaklaşılacağını düşündüğü metotları reddediyor. Ben şunu söylemek isterim; çözüm sürece Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hırsına histerisine kurban edilmemeli.”

 

UFUK URAS: TÜRKİYE’DE ERDOĞAN’I DENETLEYECEK MÜESSESE YOK

Siyasetçi Ufuk Uras ise barışın yolunun denetim mekanizmalarının iyi işletilmesinden geçtiğine vurgu yaptı. Dolmabahçe mutabakatına değinen Uras, “Dolmabahçe mutabakatı mı dersiniz mutabakatsızlığımı dersiniz; oradaki çerçevenin kendisi geri dönülmez bir adım. Tıpkı Nevruz’da verilen mesajlarda olduğu gibi. Dolmabahçe mutabakatına sırt dönülmesinin nedeni, siyasi partilerin yüzlerini seçime dönmeleri. Barışın olmadığı yerde kaos olur. Seçimlerde bir rekabet olacaksa, kimin daha çok barışı savunduğu üzerinden rekabet olmalı, kavmiyetçililik üzerinden rekabet olmamalı. Meclis kapandığı için Meclis’te bir komisyon kurmak teknik olarak mümkün değildi. Kurulacak bütün komisyonlar yeni dönem Meclis’i tarafından şekillendirilecekti. O yüzden PKK’nın da ön koşulsuz mutlaka bu konferansı toplaması somut adımlar atma yönünde girişimlerini ertelememesi gerektiğini düşünüyorum.” açıklamasında bulundu.

“Cumhuriyet devletin şekli, esas sorun içeriği” diyen Uras, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçimlerde bir kere daha militarist bir cumhuriyetten mi barıştan mı otoriter bir cumhuriyetten mi yanayız tartışacağız ve hiç unutmayalım ki Türkiye’de bugün Tayyip Erdoğan’ı denetleyecek herhangi bir müessese ve güç yok. Barışın yolu bu karşılıklı denetim mekanizmalarının inşasından geçiyor.

http://milliposta.com/haber/omer-faruk-gergerlioglu-cozum-sureci-erdoganin-hirsina-kurban-edilmemeli-7158.html

 

Çözüm süreci üzerine açıklama: “Ya barış ya barış” – Marksist.org

Barışa Söz Ver kampanyasının “Ya barış, ya barış” konulu basın toplantısı bugün Taksim’de gerçekleştirildi.

Toplantının açılışında, kampanya aktivistlerinden Yıldız Önen basın açıklamasını okudu. Yıldız Önen özetle “Biz söz veriyoruz: Ya barış ya barış! Umut veren gelişmelerle, karamsarlığı yayan olaylar yan yana gelişiyor. Ama bizim umuda, barışa, demokrasiye, özgürlüğe, kardeşliğe, adalete, eşitliğe, vicdana, hakkaniyete ihtiyacımız var. 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de okunan mektubun, o mektubun içerdiği demokrasi ve barış vurgusunun arkasındayız. Bizim, Dolmabahçe’de açığa çıkan umudun serpilmesine, tüm Türkiye’ye yayılmasına ihtiyacımız var. Newroz meydanında Kürt halkı barışa ne kadar hasret olduğunu gösterdi. Diyarbakır’da barışın sesini duyduk, barış için verilen mesajlara tanık olduk. Diyarbakır’dan uzatılan barış eline doğru uzanmak, bu eli tutmak ve barışı geri dönülmez bir toplumsal kazanım haline getirmek istiyoruz” dedi.

Toplantıda yer alan isimlerden yazar Emine Uçak Erdoğan “Siyasette üslup önemli. Elbette rekabet olacak, ama seçim sürecindeki tartışmalara barış süreci kurban edilmemeli, barış süreci korunmalı” diye konuştu.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu temsilcisi Nilüfer Uğur Dalay ise “Şiddetten ekonomik veya başka türlü çıkar sağlayanlar barışa engel oluyorlar, düşmanlıkları devam ettiriyorlar. Can güvenliği, toplanma, söz söyleme, barınma, sağlık, eğitim, din vb. en temel insan haklarımız savaş ortamlarında yok oluyor, insanlık kaybediyor. Oysa huzura, barışa, birbirimizle konuşmaya ihtiyacımız var. Romanlarda Binbir gece masallarında Şehrazat nasıl konuşarak ölüme karşı durduysa, İlyada’da nasıl kadınlar, anneler barış için çırpınıyorlarsa, bizler de usul usl, konuşa konuşa, zaman zaman bağırarak bu barışı kurmamız gerekiyor. Çünkü artık barışmanın, barışın ne demek olduğunu hatırladık. O nedenle barışa söz vermemiz gerekir” dedi.

  1. dönem milletvekili Ufuk Uras “İnsan hayatından daha önemli hiç bir şey yok, aslolan ölümü değil barışı savunmak, onun için barışı savunuyoruz, barış bizim üst belirleyenimiz. Dolmabahçe mutabakatı geri dönülmez bir ilk adım, tıpkı Newroz’da verilen barış mesajları gibi. Seçimlerdeki rekabet de kimin daha çok barışı savunduğu üzerinden olmalıdır, kavmiyetçilik üzerinden değil. Meclis seçimlere kadar yeni bir komisyon kuramayacağı için, PKK önkoşulsuz barış konferansını toplamalı, ertelememeli, somut adım atmalıdır. Kobani nedeniyle sınırı geçen peşmergeye laf edenleri, Suriyeli göçmenlere yapılan yardımlara laf edenleri unutmamalıyız. Bizler barış ve demokrasi için siyaset yapıyoruz. Militarist mi, barışçı mı bir cumhuriyet istiyoruz, buna seçimlerde karar vereceğiz. Demokrasi ve barış bir bütündür, ikisini de gerçekleştirmek için çaba göstereceğiz” ifadelerini kullandı.

Yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu “Şimdiye kadar büyük bir yangın vardı, barış süreci ile bu ateş küllendi. Şimdi bizler bu ateşin tamamen sönmesi için su mu dökeceğiz, yoksa parlaması için benzin mi? Tüm toplum barış istiyor. Newroz’da bu ortaya çıktı. Batıdaki ulusalcı kesimler bile barış ortamından memnun. İster PKK, ister devlet olsun, barıştan vazgeçen kaybeder. Süreçte bazı gelgitler oluyor, sanki kişilere T.Erdoğan’a, A.Öcalan’a, H.Fidan’a endeksli bir süreç var, bu yanlış. Barış sürecinde ne yapılması gerektiği konusunda dünyada kabul edilen yöntemler var. Arabulucu, uzlaşma komisyonu, hakikatleri araştırma komisyonu gibi kurumsal yapıların süreci götürmesi gerekir. Ayrıca T.Erdoğan’ın başkanlık isteği barış sürecini etkiliyor, zora sokuyor. Çözüm süreci başkanlık tartışmalarına kurban edilmemelidir. Demokrasiden uzaklaşılan yöntemler, iç güvenlik paketleri süreci olumsuz etkiliyor” dedi.

Mazlumder İstanbul Şube Başkan Yardımcısı Ali Öner “Barışa Söz Ver kampanyasını BAK ve Mazlumder olarak birlikte yürütüyoruz. Barışı hasretle bekliyoruz, önemsiyoruz. Bu süreçte en önemli husus, halkların barış sürecinin önemini kavraması, meydanları, salonları, gazetelerin köşelerini doldurması. Barış sürecinden dönülmemelidir. Seçim sürecinde siyasiler özenli davranmalı, barışı siyasi ranta çevirmeye çalışmamalıdır” diye konuştu..

YSGP Eş Sözcüsü Naci Sönmez “Devlet yıllarca kimliklere, dinlere, mezheplere, cinslere baskı uyguladı. Barışa el vermeli, söz vermeli, inşa etmeliyiz. Şimdi yürüyen aslında çözüm sürecidir. Barış çok daha uzun bir sürede sonuçlanabilir. 100 yıldır binlerce insan öldü. Çözüm süreci, toplumların diyaloga geçmesi için bir başlangıçtır. Trabzonlu ile Diyarbakırlı anlaşabildiği zaman barış gerçekleşmiş olacaktır. Bütün kamuoyunu barışa el vermeye, söz vermeye, inşa etmeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı..

Kafkasya Forumu aktivisti Furkan Dzapş “Süreç eksikliklerine rağmen devam ediyor. Ama halklar bu süreçte pasif, sanki iki egemen oturmuş anlaşmaya çalışıyor. Biz Kafkasyalılar biliyoruz ki, demokrasinin olgunlaşmadığı toplumlarda barış süreçleri olumlu sonuçlar vermiyor. Örneğin Çeçenistan’da Rus Hükümeti ile Çeçenler arasında uzlaşma sağlandı, eskiden Çeçenleri Ruslar öldürürdü, şimdi Çeçenleri Çeçenler öldürüyor. Dolmabahçe mutabakatı önemli, ama günümüzde hükümet AİHM sözleşmelerini bile ihlal edebiliyor. Toplumlar, halklar barış sürecinde etkin yer almalı. İç güvenlik paketi, tek adam yönetimi gibi uygulamalar tepki topluyor. Her şeye rağmen umutluyuz, yeni acılar yaşanmamalı, sorumlular bilinçli davranmalı. Sorunlar çözüldükten sonra da halkların birbirine düşman olmaması önemli” dedi.

DSİP MK üyesi Roni Margulies ise “Hükümet barış istiyor, ama devletin Kürtlere hediye ettiği bir barış olsun istiyor. Barış iki taraflı olur, yoksa kalıcı olmaz. Hükümet tek taraflı bir barış yapmaya çalıştığı için sürekli yalpalıyor. Aslında barış çok kolay. Anadilde eğitim, A.Öcalan’ın koşullarının düzeltilmesi, gerillanın ve yurt dışındakilerin sivil ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanması, bunların hepsi Mecliste kısa zamanda çözülebilecek konular. Ama bütün bunlar için barış isteyenlerin etkili eylemler yapması, hükümeti, Meclisi buna zorlaması gerekir. Fırat’ın batısında barış için kitlesel eylemlere ihtiyacımız var” dedi.

İbrahim Betil “Çoğunluktan mı, çoğulculuktan mı yanayız? Kimlik ve inanç en önemli iki konu, herkes bunlara saygı göstermeli. Halk barıştan yana, hiç kimse savaş istemiyor. Siyasetçiler de halkın bu tercihine uygun davranmalı” dedi.

Akademisyen, gazeteci Erol Katırcıoğlu “Bütün felaketlere rağmen iyi yoldayız” dedi.

Basın toplantısının moderatörü sanatçı Zeynep Tanbay “Ben çözüm sürecini eskiden mehter takımının yürüyüşüne benzetirdim, iki ileri bir geri. Şimdi ise süreç iki geri bir ileri gidiyor, yani iyi gitmiyor. Sürecin tekrar mehter takımı ritmine dönmesi gerekir” dedi ve konuşmaları özetleyerek herkesi barışa söz vermeye, barış için bir şeyler yapmaya davet etti.

 

Haberler.com

https://www.google.com/search?q=bar%C4%B1%C5%9Fa+s%C3%B6z+ver&ie=utf-8&oe=utf-8#q=bar%C4%B1%C5%9Fa+s%C3%B6z+ver&newwindow=1&tbm=nws

 

Cizre postası

http://www.cizrepostasi.com/aydinlardolmabahcede-okunan-mektubun-arkasindayiz-28658h.htm

 

Aktif Haber

http://www.aktifhaber.com/cozum-sureci-erdoganin-hirsina-kurban-edilmemeli-1152020h.htm

 

Küresel BAK: Silahları susturun ölümleri durdurun

Küresel Barış ve Adalet Komisyonu dün toplumun tüm kesimlerine acil barış çağrısında bulundu.

 

 

Küresel BAK: Silahları susturun ölümleri durdurun – Ülkedehaber.com -19 Nisan 2015

7 Haziran seçimlerinin ardından başkanlık hırsı uğruna Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye koyduğu savaş konsepti sonucu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Gazze’den farkı kalmadı. Adeta bölgede insanlık dramı yaşanıyor.  Bölgede şehit haberlerinin, sivil ve gerilla ölümlerinin ardı arkası kesilmiyor. Sokağa çıkma yasağı bahanesiyle Cizre başta olmak üzere çoğu yerde devlet terörü yaşanıyor.

Yaşanan tüm bu gelişmelere bir tepkide Küresel Barış ve Adalet Komisyonu’ndan geldi. Komisyon açıklamasında toplumun tüm kesimlerine acil barış çağrısında bulundu. Komiyon, ”Savaşın yeniden başlamasının üzerinden 6 hafta geçti ve ilk ölenlerin adını bile hatırlamıyoruz. Suruç’ta öldürülen onlarca gencin yasını tutamadan, kitlesel ölümler başladı. Artık yeter. Tek bir ölüme daha tahammülümüz yok. Artık yeter,  savaş istemiyoruz, ölüm kan, bomba haberleri duymak istemiyoruz” dedi.

Her ölümün halkları kutuplaştırdığını ve ayrıştırdığını belirten komisyon açıklamasında şunları kaydetti:

”Artık savaşa değil demokrasiye, öldürmeye değil barışa, ayrıştırmaya değil kardeşliğe yoğunlaşın. Artık, yeniden çözüm ve müzakere sürecine dönün. Eşit koşullarda kardeşliğin koşullarının oluşması için silahları susturun, ölümleri durdurun. Bizler acil barış, acil demokrasi istiyoruz. Yasaklar, olağanüstü hal ve sıkıyönetimler değil özgürlük istiyoruz. Acil barış talebini yükseltelim. Birgün dahi gecikmeye tahammülümüz yok.”

 

 “Çözüme Devam” Basın Topantısı Haberleri – 4 Temmuz 2015

 

Aydın ve sanatçılar: Öcalan’a tecridi kaldırın  – İMC

Sanatçı, yazar, akademisyenlerin içinde olduğu Çözüme Devam Kampanyası çağrıcıları Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması ve çözüm sürecine devam edilmesini istedi. 200’e yakın sanatçı, yazar ve akademisyenin olduğu Çözüme Devam Kampanyası çağrıcıları PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması ve çözüm sürecine devam edilmesi için ortak basın açıklaması yaptı.

Cezayir Toplantı salonundaki basın toplantısına Tatyos Bebek, Zeynep Tanbay, Ufuk Uras, Kerem Kabadayı ve Şenol Karakaş katıldı. Çağrıcılar adına basın metnini Taytos Bebek okudu.

 

‘Devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacak’

Sınırdaki askeri hareketliliğin her gün gerginliği arttıdığını, Türkiye’nin Suriye’ye olası bir müdahalesine net bir şekilde karşı olduklarını belirten Bebek şunları söyledi:

“Suriye’ye askeri müdahalenin IŞİD’e karşıymış süsü verilerek aslında PYD’ye, Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağı açıktır.

“Bu tür bir askeri müdahale iki yıldır çözüm sürecinde elde edilen kazanımları ortadan kaldıracak. Devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacak.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dar siyasal çıkarları için Türkiye’yi bölgesel, hatta çok daha geniş bir alan yayılacak bir savaşın içine sokma girişimini son derece endişe verici buluyoruz.

“Çözüm sürecinin devamından ve sürecin kalıcı barış sürecine evrilmesinden; başta Kürt halkı ve tüm halkların tanınmasından yanayız. Barış için Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını ve görüşmelerin acilen başlamasını istiyoruz.”

 

‘Öcalan’a uygulanan tecrit kalkmalı’

Toplantıda söz alan Ufuk Uras ise devlet yetkililerinin Öcalan ile çözüm sürecine ilişkin görüşmeler yaptığını ve çözüm sürecinde HDP’yi dışarıda bırakmak istediklerini söyledi. HDP olmadan çözüm sürecinde adım atılması mümkün olmadığını ve Öcalan’ın da bunu kabul etmediğini ifade eden Uras, “Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit kalkmalı, İmralı’nın kapıları herkese açılmalı, barışın önü açılsın” diye konuştu.

 

Hükümet Öcalan’la Görüşüyor – Haberler.com

Bildiride imzası olan Ufuk Uras, HDP İmralı Heyeti görüşemezken AKP’ye yakın gazetecilerin Öcalan’la 4 kez görüştüğünü iddia etti. HDP ve Öcalan’ın görüşmesinin engellemesini tecrit olarak değerlendirdi. Uras, “AK Parti’li gazeteciler ve hükümete yakın çevrelerden öğrendiğim kadarıyla İmralı’da Abdullah Öcalan’la fiilî görüşme sürüyor. Devletin ve AKP’li bazı vekillerin görüşmesi sürerken tek taraflı HDP görüşmelerin kapalı olması tam anlamıyla bir keyfîliktir. Devlet ve hükümet üzerinden sürüp, bugüne kadar 4 görüşme olmuştur. HDP’nin güçlü olarak girdiği Meclis’ te HDP by-pass edilerek adım atılması mümkün değildir.” ifadelerini kullandı. AKP-MHP koalisyonunun çözüm süreci için intihar anlamına geldiğini söyleyen Uras, “IŞİD’e karşı mücadele eden Kürtlere karşı saldırgan tutumu sürdürüp, ‘çözüm sürecinden yanayız’ demek tutarsızlıktır. Çözüm sürecinin MHP için bir çözülme olduğu doğru olduğundan, bir AK Parti-MHP koalisyonu da intihar girişimidir.” diye konuştu.

Toplantıda konuşan Aktivist Şenol Karakaş ise  HDP İmralı heyetinin Öcalan’la görüşmesini engelleyen tutumun, 6 milyon HDP seçmenini yok sayan bir yaklaşım olduğunu söyledi. Çözüm süreciyle ilgili hükümet adına çalışma yürüten Yalçın Akdoğan’ın HDP’yle ilgili sözlerine tepki gösteren Karakaş, “Abdullah Öcalan tarafından sunulup okunduğu gün hükümet tarafından kabul edilen 10 maddelik yol haritası sonra ne oldu da çöp tenekesine atıldı? Neden bu mutabakat üzerinden adım atılmadı? Yalçın Akdoğan neden Erdoğan’ın bir dediğini iki etmemek zorunda? Neden 6 milyon insanın oyuna yönelik saygısızca konuşmalar yapıyorlar? 4 aydır Abdullah Öcalan’ın ne düşündüğünü ve sürece nasıl baktığını görmek mümkün değil. Öcalan’a yönelik tecrit politikasının sona erdirilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Bildiride imzası bulunan isimlerden bazıları ise şöyle: Ali Nesin, Baskın Oran, Bülent Aydın, Bülent Somay, Büşra Ersanlı, Cengiz Aktar, Çağla Oflas, Eren Keskin, F. Levent Şensever, Ferhat Encü, Ferhat Kentel, Fethiye Çetin, Gencay Gürsoy, Hasan Cemal, Murat Erkman, Nabi Yağcı, Oya Baydar, Roni Margulies, Şenol Karakaş, Tatyos Bebek, Ufuk Uras, Ümit Aktaş, Ümit Kıvanç.

Barış sürecinin devam etmesi için bir araya gelerek ‘çözüme devam’ diyen yaklaşık 200 aydın, yeni bir çağrıda bulundu. Türkiye’nin Suriye’ye girmesini tehlike olarak gören aydınlar, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dar siyasal çıkarları Türkiye’yi bölgesel, hatta çok daha geniş bir alana yayılacak bir savaşın içine sokma girişimini son derece endişe verici buluyoruz. Bu nedenle askeri müdahaleyi gündemden hemen çıkartmalıyız. Böyle bir askeri müdahale bölgede her gün yüzlerce insanı öldüren savaş ateşinin daha da artmasına neden olur.” uyarısında bulundu.

Cezayir Lokantası’nda gerçekleşen toplantıda aydınlar adına basın açıklamasını Tatyos Bebek okudu. Savaş ihtimallerinin yeniden gündemde olduğunu söyleyen Bebek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, demografik yapının değişmesine izin vermeyiz diyerek Suriye’ye her an müdahalede bulunabileceğini açıkladı. Her gün yeni bir haber duyuyoruz. Asker sevkiyatıyla ilgili, sınırda askeri hareket ile ilgili haberler gerginliğimizi artırıyor. Öncelikle Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine net bir şekilde karşı çıktığımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Suriye’ye askeri müdahalenin IŞİD’e karşıymış süsü verilerek aslında PYD’ye yani Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağı açıktır. Bu tür bir askeri müdahale 2 yıldır çözüm sürecinde elde edilen tüm kazanımları ortadan kaldıracak, devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacaktır.” dedi.

Türkiye’nin savaşa sokulmasından endişe ettiklerini ifade eden Bebek, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dar siyasal çıkarları Türkiye’yi bölgesel hatta çok daha geniş bir alana yayılacak bir savaşın içine sokma girişimini son derece endişe verici buluyoruz. Bu nedenle askeri müdahaleyi gündemden hemen çıkartmalıyız. Böyle bir askeri müdahale bölgede her gün yüzlerce insanı öldüren savaş ateşinin daha da artmasına neden olur. Bizler askeri müdahale değil, çözüm sürecinin yeniden başlamasını istiyoruz. Bu Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından da en kolay yoldur. Bu nedenle hiçbir devlet görevlisi savaş ihtimalini, Suriye’ye askeri müdahale ihtimalini aklının ucundan bile geçirmemelidir. Çözüm sürecinin yeniden başlatılması bu günün en önemli görevidir. 7 Haziran seçimleri de göstermiştir ki milyonlarca insan barış istiyor. Çözüm sürecinin devam ettirilmesini istiyor.”

 

UFUK URAS: HÜKÜMET, ÖCALAN’LA GÖRÜŞMEYE DEVAM EDİYOR

Hükümete yakın isimlerden öğrendiklerini paylaşan siyasetçi Ufuk Uras, “Aslında Abdullah Öcalan’la fiili görüşme sürüyor. AK Parti’de isimlerini de bildiğimiz bazı vekillerin İmralı ile görüşmesi sürerken tek taraflı olarak HDP’ye görüşmelerin kapalı olması tam anlamıyla bir keyfiliktir. Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit, aslında bu güne kadar süren çözüm sürecine yönelik bir tecrit olmuştur. Ama devlet ve hükümet üzerinden bu ilişkiler sürmektedir. Bildiğimiz kadarıyla dört görüşme olmuştur. Seçim sonuçları da göstermiştir ki HDP’nin bu denli güçlü olarak girdiği mecliste paypas edilerek adım atılması mümkün değildir.” dedi.

 

AK PARTİ – MHP KOALİSYONU ÇÖZÜME KARŞI BİR İNTİHAR GİRİŞİMİDİR

Hükümetin çıkışlarını eleştiren Uras, şöyle devam etti: “IŞİD’e karşı mücadele eden Kürtlere karşı saldırgan tutumu sürdürüp çözüm sürecinden yanayız demek tutarsızlıktır. Çözüm sürecinin, MHP için bir çözülme süreci olduğundan, bir AK Parti – MHP koalisyonu çözüme karşı bir intihar girişimidir. Tek taraflı tecrit de AK Parti’nin intiharıdır. Seçim sonuçları göstermiştir ki çözüm sürecine Dolmabahçe mutabakatına ihanetin faturası seçimlerde çok ağır olarak çıkmıştır.”

HDP İmralı heyetinin barış mitingleri yapacağı konusunda görüşleri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorunu yoktur söylemiyle ilgili görüşleri sorulan Uras, “5 yaş grubunun bir özelliği var. Bir şeyi yok var saydığınızda onun yok olacağına inanmak. Belli bir yaşa gelince böyle olmadığını bilirsiniz. İstediğiniz kadar böyle bir sorun yok deyin o sorun vardır. HDP, bu barış mitinglerinde gündemi sıcak tutmaya çalışıyor. HDP’yi paypas ederek yapılan görüşmelerde Öcalan’ın ikna edilemediğini biliyoruz. Çünkü HDP’nin olmadığı bir barış sürecinde Öcalan’ın ikna edilmesi mümkün değil. O yüzden bu soruyu AK Partili milletvekillerine, hükmet danışmanlarına, Hüseyin Yayman’a, Muhsin Kızılkaya’ya sormak lazım. Bu görüşmeler HDP’ye açılmadığı müddetçe Öcalan’ın ikna edilebileceğini varsaymak zaten hiçbir şey anlamamaktır.” şeklinde konuştu.

İmralı’nın barış adası olduğunu savunan Uras, “HDP, bütün Türkiye’yi bir barış mitingine dönüştürerek bunun altını çizecektir. Esas olan hikaye, Suriye Kürdistanıyla normalleşmeden, barış sürecinin Türkiye’de gerçekleşmesi mümkün değildir. Hafızası olmayan bir toplumuz. Bir kere daha hatırlatalım. Sahip çıkamadığınız Süleyman Şah Türbesi, PYD’nin garantörlüğü altında IŞİD’e karşı varlığını sürdürmektedir. Türkiye’de barışın garantisi de Kürt siyasi hareketidir.” ifadelerini kullandı.

 

ŞENOL KARAKAŞ: HÜKÜMET TARAFINDAN KABUL EDİLEN DOLMABAHÇE MUTABAKATI NE OLDU DA ÇÖPE ATILDI

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ı ve hükümeti eleştiren Aktivist Şenol Karakaş, “Hükümetin önemli şahsı ve çözüm sürecinde de hükümet adına çalışan Yalçın Akdoğan, dün yine HDP ile ilgili ileri geri laflar etti. Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı ile beraber Dolmabahçe’de bir metin okudular. İmralı heyeti de Dolmabahçe’de metin okudu. Dolmabahçe mutabakatı adı verilen Abdullah Öcalan tarafından kamuoyuna sunulan ve okunduğu gün hükümet tarafından kabul edilen 10 maddelik yol haritası sonra ne oldu da çöp tenekesine atıldı. Neden o 10 maddelik mutabakat üzerinden adım atılmadı? Neden o mutabakat anlaşması imzalanmamış gibi Öcalan’la 2 yıla dayalı görüşmelerin sonucunda çıkan yol haritasında bir bağdaşma yaşanmamış gibi davranıldı? Neden Erdoğan’ın bir dediğini iki etmek zorunda değil Yalçın Akdoğan? Bunu yaparken de neden 6 milyon insanın oyuna yönelik saygısızlık yapıyorlar? Bunun gerçekten anlaşılması mümkün değil. Kabul edilmesi kesinlikle mümkün değil.” şeklinde konuştu.

 

 ‘Barış için tecridi kaldırın’ – DİHA

165 aydın ve sanatçının başlattığı “Çözüme Devam Kampanyası” çağrıcıları düzenledikleri toplantıda, barış için PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılmasını istedi. Suriye’ye askeri müdahaleye karşı çıkan çağrıcılar, “Askeri müdahale değil, çözüm sürecinin yeniden başlamasını istiyoruz. Bu Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından en güvenli yoldur” dedi.

Çağrıcıları arasında Eren Keskin, Jülide Kural, Ferhat Kentel, Zeynep Tanbay, Hasan Cemal, Roni Marguliyes, Baskın Oran, Cengiz Aktar, Erol Katırcıoğlu gibi isimlerin bulunduğu 165 aydın, sanatçı ve akademisyen, çözüm sürecinin devam etmesi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin son bulması sebebiyle Cezayir Restoranı Toplantı Salonu’nda “Çözüme Devam Kampanyası” adlı toplantı düzenledi. Toplantıda konuşan Türkiye’de modern dansın öncülerinden Zeynep Tanbay, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde 5 Nisan’dan bu yana devam eden ağırlaştırılmış tecridin kaygı verici olduğunu kaydederek, barış için burada olduklarını söyledi.

 

‘Olası müdahale YPG’ye karşıdır’

Çağrıcılar adına basın metnini Ermeni yurttaş Taytos Bebek okudu. Bebek, sınırdaki askeri hareketliliğin her gün gerginliği arttırdığını ifade ederek, Türkiye’nin Suriye’ye olası bir müdahalesine net bir şekilde karşı olduklarını belirtti. Suriye’ye Türkiye’den olası bir müdahalenin IŞİD’e karşı süsü verilerek, aslında YPG’ye ve Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağının açık olduğunu dile getiren Bebek, “Bu tür bir askeri müdahale iki yıldır çözüm sürecinde elde edilen kazanımları ortadan kaldıracak. Devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dar siyasal çıkarları için Türkiye’yi bölgesel, hatta çok daha geniş bir alan yayılacak bir savaşın içine sokma girişimini son derece endişe verici buluyoruz” dedi.

 

‘Sınır güvenliği için çözüm süreci yeniden başlamalı’

Suriye’ye askeri müdahalenin hemen gündemden çıkarılması gerektiğini vurgulayan Bebek, “Bizler askeri müdahale değil, çözüm sürecinin yeniden başlamasını istiyoruz. Bu Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından en güvenli yoldur. Çözüm sürecinin yeniden başlatılması günün en önemli gündemidir” ifadesinde bulundu.

 

‘Barış için tecridi kaldırın’

7 Haziran genel seçimleri ile birlikte ortaya çıkan tabloyla milyonlarca insanın barış istediğini ve çözüm sürecinin yeniden başlamasını istediğini ifade eden Bebek, tecridin milyonlarca insanın barış isteğinin göz ardı edildiği anlamına geldiğini söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde 92 gününde devam eden ağırlaştırılmış tecridin çözüm sürecinin yeniden başlamasının önündeki en temel engel olduğunun altını çizen Bebek, barış için Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılmasını istedi.

 

‘Tecrit Bahçeli’ye uygulansın’

Ardından konuşan DSİP Eşbaşkanı Şenol Karakaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecridin 6 milyon insanın iradesine karşı alınmış bir tutum olduğunu söyleyerek, 4 aydır PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan tek kelime duyulmamasını halkların sinir katsayılarını arttırdığını kaydetti. Karakaş, Öcalan üzerinde uygulanan tecridin, 6 milyonun iradesini yok sayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye uygulanması gerektiğini söyledi.

İstanbul eski Milletvekili Ufuk Uras’ın da yaptığı kısa konuşmanın ardından toplantı soru-cevap şeklinde son buldu.

 

Çözüme devam: Rojava’ya askeri müdahaleye ve Öcalan’ın tecridine hayır! – Marksist.org

Bir grup aydın ve aktivistin imzayaya açtığı bir metin sonucu bugün İstanbul’da yapılan basın toplantısında, “Çözüme devam” diyenler Türkiye’nin Rojava’ya yönelik askeri müdahale planlarına ve Abdullah Öcalan’ın 4 aydır süren tecritine karşı ses çıkartarak barış için Dolmabahçe mutabakatına geri dönülmesini ve gerekli adımların atılmasını talep ettiler.

Toplantının açılışında konuşan sanatçı Zeynep Tanbay, çözüm sürecinde masanın bir tarafında oturan kişinin 4 aydan uzun süredir tecritte olduğunu, bu yüzden sürecin gelişemediğini ve durumu endişeyle izlediklerini, bu yüzden de basın toplantısı için bir araya gelindiğini aktardı.

 

“İmralı’nın kapıları ve barışın önü açılsın”

Eski milletvekili Ufuk Uras, edindiği bilgilere göre AKP ve devletin Öcalan ile görüşmeyi sürdürdüğünü, HDP’nin İmralı heyetinin görüşmelerinin ise keyfi olarak engellendiğini belirtti. Seçim sonuçlarının HDP’nin by-pass edilemeyeceğini gösterdiğini, Dolmabahçe mutabakatına ihanetin faturasının ise AKP’ye sandıkta geri döndüğünü ifade eden Uras, “İmralı’nın kapıları herkese açılsın, barışın önü açılsın” dedi.

 

“Yalçın Akdoğan önce Dolmabahçe mutabakatının neden yok sayıldığının hesabını versin”

DSİP Eşsözcüsü Şenol Karakaş ise tecritin 6 milyon insanın iradesini yok saymaya yönelik bir tutum olduğunu söyleyerek bunun kabul edilemez olduğunu hatırlattı. Karakaş şöyle devam etti:

“Yalçın Akdoğan dün gene HDP ile ilgili ileri konuştu. Öncelikle, Dolmabahçe mutabakatının neden çöp tenekesine atıldığının hesabını versin. IŞİD sınır komşusuyken bundan şikâyet etmeyenlerin şimdi savaş tehdidinde bulunmalarına karşı sesimizi yükseltmenin zamanıdır. Öcalan tüm bu sürecin mimarı ve 4 aydır onun ne düşündüğünü öğrenmek mümkün değil. Bu da Kürt halkının ve batıdaki biz barışseverlerin sinir katsayısını yükselten bir durum. Rojava’ya yönelik planlar bir daha ağza alınmamalı ve sayın Öcalan’a tecrit sona ermeli. Tecrit edilmesi gereken, HDP’ye verilen 6 milyon oyu önce flu gören, daha sonra ise hiç görmeyen Devlet Bahçeli’dir.”

 

“Tarihin akışı bizi barışa götürüyor”

Mor ve Ötesi grubunun davulcusu Kerem Kabadayı ise “Sayın Öcalan’ın 2013 Newrozunda çözüme dair ilk mesajı okunduğundan beri en önemli gündemimiz barış. Ortadoğu’nun gündemi de Türkiye’nin barışı. Suriye’ye müdahale, barışı uzun süre daha imkansızlaştırır. Sayın Öcalan’la İmralı heyetinin görüştürülmemesine son verilmesini talep ediyoruz” dedi. Tarihin akışının hepimizi zorunlu olarak barışa götürdüğünü vurgulayan Kabadayı, buna direnen hiçbir hükümetin şansı olmayacağını hatırlattı.

 

Savaşa hayır, tecride son, çözüme devam!

“Çözüme devam” diyenler adına basın açıklamasını ise Tatyos Bebek okudu. Açıklama şöyleydi:

 

Aydın ve Sanatçılardan ”Öcalan’ın Tecriti Son Bulsun” Çağrısı – Bianet

Çözüme Devam Kampanyası yürüten 200’e yakın sanatçı, yazar, akademisyen ve hak savunucusu PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tecritinin son bularak görüşmelerin acilen başlatılmasını istedi.

Cezayir Toplantı salonundaki basın toplantısına Tatyos Bebek, Zeynep Tanbay, Ufuk Uras, Kerem Kabadayı ve Şenol Karakaş katıldı.

 

Bebek: Öcalan’ın tecriti son bulmalı

Tanbay’ın modere ettiği toplantıda imzacılar adına basın açıklamasını okuyan Bebek, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine net bir şekilde karşı çıktıklarını vurgulayarak şunları söyledi:

“Suriye’ye askeri müdahalenin, IŞİD’e karşıymış süsü verilerek aslında PYD’ye, yani Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağı açıktır. Bu tür bir askeri müdahale iki yıldır çözüm sürecinde elde edilmiş tüm kazanımları ortadan kaldıraca, devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dar siyasal çıkarları için Türkiye’yi bölgesel, hatta çok daha geniş bir alana yayılacak bir savaşın içine sokma girişimini son derece endişe verici buluyoruz.”

Askeri müdahalenin gündemden çıkarılması, çözüm sürecinin yeniden başlaması gerektiğini söyleyen Bebek “Bu Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından en kolay yoldur” diye konuştu.

7 Haziran seçimlerinin milyonlarca insanın çözüm sürecinin devamını istediğini gösterdiğini ifade eden Bebek, Öcalan’a yönelik tecrit politikasının bu talebi inkar ettiği anlamına geldiğini söyledi.

“Bizler, çözüm sürecinin devamından ve sürecin kalıcı bir barış sürecine evrilmesinden, başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye’de yaşayan tüm halkların haklarının tanınmasından ve garanti altına alınmasından yanayız. Çözüm sürecinin en önemli aktörlerinden birisi olan Abdullah Öcalan’la görüşmelerin haftalardır yapılamaması, her geçen gün sürecin yeniden başlamasını zorlaştıran temel sorundur. Barış için Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılmasını ve görüşmelerin acilen başlatılmasını istiyoruz.”

 

Bebek’in ardından söz alan Uras, “HDP baypas edilerek bir yere varılamaz” dedi.

“Barış Adası olarak tanımladığımız İmralı’ya ve Abdullah Öcalan’a ilişkin tecrit artık kalkmalı. Hükümet temsilcilerinin Öcalan ile defalarca görüşme yaptıklarını biliyoruz. Buradan Öcalan’ın ikna edileceğini sanmak konuyu anlamamaktır. HDP baypas edilerek bir yere varılamaz.”

“Suriye’ye işgal, Rojavaya’ya müdahale, güvenlik koridorları bir daha ağza alınmamlı” diyen Karakaş ise Öcalan ile başlatılan barış sürecinin “milliyetçi kesimlere hoş görünmek için atılan adımlardan daha anlamlı” olduğunu söyleyerek tecritin kalkması talebini yineledi.

Tanbay’ın “7 Haziran seçimleri Türkiye barış, demokrasi ve çözüme devam demiştir” diye konuştuğu toplantıda Kabadayı da “Tarihin akışı zorunlu olarak bizi barışa götürecek. Barışa direnen hiçbir hükümet ve siyasi gücün kalıcılığı olmayacak” dedi.

 

Aydın ve sanatçılardan ‘Çözüme devam’ kampanyası – Etkin Haber Ajansı

Çözüm sürecinin devam edilmesini, kalıcı barışın sağlanmasını isteyerek “Çözüme devam” diyerek imza kampanyası başlatan 200 aydın ve sanatçı, “Savaşa hayır, çözüme devam” dedi.

PKK lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması ve çözüm sürecine devam edilmesi için bugün, aydın ve sanatçılar ortak bir açıklama yaptı. “Çözüme devam” diyerek imza kampanyası başlattıklarını duyurdu.

Cezayir Toplantı Salonu’nda bir araya gelerek basın toplantısı düzenleyen aydın ve sanatçılar, çözüm sürecinin en önemli aktörlerinden biri olan PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmelerin yapılmaması, çözüm sürecinin yeniden başlamasını zorlaştıran temel sorun olduğunu vurguladı. Basın açıklamasını okuyan Tatyos Bebek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye her an müdahale edebileceği açıklamasına değinerek “Suriye’ye askeri müdahalenin IŞİD’e karşıymış süsü verilerek aslında PYD’ye, Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağı açıktır” dedi. Bebek, Suriye’ye askeri müdahalenin, çözüm sürecinde bu zamana kadar katedilen yolu hiçe saymak ve Kürt halkına savaş ilan etmek anlamına geldiğini ifade etti.

Öcalan üzerinde uygulanan tecrit politikasıyla, milyonlarca insanın barış talebinin yok sayıldığına vurgu yapan Bebek, “Çözüm sürecinin devamından ve sürecin kalıcı barış sürecine evrilmesinden; başta Kürt halkı ve tüm halkların tanınmasından yanayız. Barış için Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını ve görüşmelerin acilen başlamasını istiyoruz” dedi.

 

‘TECRİT KALKMALI BARIŞIN ÖNÜ AÇILMALI’

Toplantıda söz alan Ufuk Uras, Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin bu güne kadar süren çözüm sürecine darbe olduğunu belirtti. Uras, devlet yetkililerinin Öcalan ile çözüm sürecine ilişkin görüşmeler yaptığını ve çözüm sürecinde HDP’yi dışarıda bırakmak istediklerini söyledi. HDP olmadan çözüm sürecinde adım atılması mümkün olmadığını ve Abdullah Öcalan da bunu kabul etmediğini ifade eden Uras, “Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit kalkmalı, İmralı’nın kapıları herkese açılmalı, barışın önü açılsın” diye konuştu.

Şenol Karakaş ise, Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit tutumunun, 7 Haziran seçimlerinde 6 milyon insanın oy verdiği iradeye yönelik bir tutum olduğuna dikkat çekerek, bu durumun kabul edilemez olduğunu söyledi. Karakaş, “Devletten yetkililerin de olduğu heyetle bir çözüm masası vardı İmralı’da, Öcalan’la görüşmeler yapıyorlardı. Fakat 4 aydır Abdullah Öcalan’dan haber alamıyoruz. Bu hepimizin sinirlerini bozuyor” dedi.

Karakaş, “PYD’ye düşmanca tutum, HDP’ye oy veren 6 milyon insanın iradesinin hiçe sayılması ve Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı bizler barışçıl olmaktan yanayız. Suriye’nin işgali, Öcalan’a yönelik tecridin sona erdirilmesi gerekir. Bizler savaş istemiyoruz” diye konuştu.

 

‘TARİHİN AKIŞI BİZLERİ BARIŞA GÖTÜRECEK’

Son olarak söz alan Kerem Kabadayı da “Çözüm sürecinden bu yana gündem, umutlarımızdan bağımsız değil. Abdullah Öcalan Newroz’da okunan ilk metninde barış istediğini vurguladı. Hepimizin tek gündemi barıştır” dedi.

Kabadayı, Suriye’ye müdahalenin barışa büyük darbe olacağını belirterek “Suriye savaş politikaları son bulmalı, Öcalan’ın İmralı Heyetiyle yaptığı görüşmeler devam etmelidir. On yıllardır mücadele eden Kürt halkının barış talebi artık batıda da karşılık bulmalı” diye belirtti.

Kabadayı konuşmasına şöyle devam etti: “Tarihin akışı bizleri barışa götürecek. Anadolu ve Türkiye’de halklar kendi barışını tahsis edecek. Başta Kürt halkı ve Anadolu halkları gereken iradeyi gösteriyor. Bunun için çözüm sürecinin derhal kaldığı yerden devam etmesi gerekir.”

 

200 AYDIN VE SANATÇI KAMPANYAYI DESTEKLİYOR

“Çözüme devam” imza kampanyasında aralarında Ali Nesin, Ayşegül Altınay, Ayşegül Altınay, Ahmet Say, Baskın Oran, Betül Yarar, Boti Aksu, Cüneyt Pala, Ferda Keskin, Ferhat Encü, Garo Kaprielyan, Hale Koray, Jale Görgün, Oya Baydar, Roni Margulies, Tolga Tüzün, Ümit Kıvanç, Veli Bozkurt gibi isimlerin yer aldığı toplam 200 aydın ve sanatçı yer alıyor.

 

200 aydından ortak bildiri: Erdoğan’ın siyasî çıkarları için savaşa girilmemeli – Zaman

Çözüm sürecinin devamını isteyen ve Suriye’ye askeri müdahale ihtimaline karşı çıkan 200 aydın, imza kampanyası başlattı. Kampanyanın bildiri metninde, “Erdoğan’ın dar siyasal çıkarları için Türkiye’yi bir savaşın içine sokma girişimini son derece endişe verici buluyoruz.” denildi.

Aralarında Baskın Oran, Oya Baydar, Ferhat Kentel, Ümit Aktaş, Ufuk Uras gibi pek çok siyasetçi ve yazarın bulunduğu 200 aydın, çözüm sürecinin devamı için ve Suriye’ye askeri müdahaleye karşı ‘Çözüme Devam Kampanyası’nda buluştu. Kampanyanın bildiri metnini Tatyos Bebek okudu. Bildiride, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine karşı çıkıldı. Suriye’ye askeri müdahalenin, IŞİD’e karşıymış süsü verilerek aslında PYD’ye yani Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağı savunuldu. Bildiride “Bu tür bir askeri müdahale iki yıldır çözüm sürecinde elde edilen tüm kazanımları ortadan kaldıracaktır. Devlet, bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dar siyasal çıkarları için Türkiye’yi bölgesel, hatta çok daha geniş bir alana yayılacak bir savaşın içine sokma girişimini son derece endişe verici buluyoruz. Biz askeri müdahale değil, çözüm sürecinin yeniden başlamasını istiyoruz. Hiçbir devlet görevlisi, savaş ihtimalini, Suriye’ye askeri müdahale ihtimalini aklının ucundan bile geçirmemelidir.” ifadeleri kullanıldı. ‘Savaşa hayır, çözüme devam!’ ve  ‘Savaşa hayır, tecride son!’ sözleriyle son bulan bildiride, “7 Haziran seçimleri göstermiştir ki milyonlarca insan, barış ve çözüm sürecinin devam ettirilmesini istiyor.” denildi.

 

165 aydın ve sanatçı: ‘Barış için Öcalan’a tecridi kaldırın’ – Turnusol

165 aydın ve sanatçının başlattığı “Çözüme Devam Kampanyası” çağrıcıları düzenledikleri toplantıda, barış için PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılmasını istedi. Suriye’ye askeri müdahaleye karşı çıkan çağrıcılar, “Askeri müdahale değil, çözüm sürecinin yeniden başlamasını istiyoruz. Bu Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından en güvenli yoldur” dedi.

Çağrıcıları arasında Eren Keskin, Jülide Kural, Ferhat Kentel, Zeynep Tanbay, Hasan Cemal, Roni Margulies, Baskın Oran, Cengiz Aktar, Erol Katırcıoğlu gibi isimlerin bulunduğu 165 aydın, sanatçı ve akademisyen, çözüm sürecinin devam etmesi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin son bulması sebebiyle Cezayir Restoranı Toplantı Salonu’nda “Çözüme Devam Kampanyası” adlı toplantı düzenledi. Toplantıda konuşan Türkiye’de modern dansın öncülerinden Zeynep Tanbay, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde 5 Nisan’dan bu yana devam eden ağırlaştırılmış tecridin kaygı verici olduğunu kaydederek, barış için burada olduklarını söyledi.

 

‘Olası müdahale YPG’ye karşıdır’

Çağrıcılar adına basın metnini Ermeni yurttaş Taytos Bebek okudu. Bebek, sınırdaki askeri hareketliliğin her gün gerginliği arttırdığını ifade ederek, Türkiye’nin Suriye’ye olası bir müdahalesine net bir şekilde karşı olduklarını belirtti. Suriye’ye Türkiye’den olası bir müdahalenin IŞİD’e karşı süsü verilerek, aslında YPG’ye ve Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağının açık olduğunu dile getiren Bebek, “Bu tür bir askeri müdahale iki yıldır çözüm sürecinde elde edilen kazanımları ortadan kaldıracak. Devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dar siyasal çıkarları için Türkiye’yi bölgesel, hatta çok daha geniş bir alan yayılacak bir savaşın içine sokma girişimini son derece endişe verici buluyoruz” dedi.

 

‘Sınır güvenliği için çözüm süreci yeniden başlamalı’

Suriye’ye askeri müdahalenin hemen gündemden çıkarılması gerektiğini vurgulayan Bebek, “Bizler askeri müdahale değil, çözüm sürecinin yeniden başlamasını istiyoruz. Bu Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından en güvenli yoldur. Çözüm sürecinin yeniden başlatılması günün en önemli gündemidir” ifadesinde bulundu.

 

‘Barış için tecridi kaldırın’

7 Haziran genel seçimleri ile birlikte ortaya çıkan tabloyla milyonlarca insanın barış istediğini ve çözüm sürecinin yeniden başlamasını istediğini ifade eden Bebek, tecridin milyonlarca insanın barış isteğinin göz ardı edildiği anlamına geldiğini söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde 92 gününde devam eden ağırlaştırılmış tecridin çözüm sürecinin yeniden başlamasının önündeki en temel engel olduğunun altını çizen Bebek, barış için Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılmasını istedi.

 

‘Tecrit Bahçeli’ye uygulansın’

Ardından konuşan DSİP Eşbaşkanı Şenol Karakaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecridin 6 milyon insanın iradesine karşı alınmış bir tutum olduğunu söyleyerek, 4 aydır PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan tek kelime duyulmamasını halkların sinir katsayılarını arttırdığını kaydetti. Karakaş, Öcalan üzerinde uygulanan tecridin, 6 milyonun iradesini yok sayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye uygulanması gerektiğini söyledi.

İstanbul eski Milletvekili Ufuk Uras’ın da yaptığı kısa konuşmanın ardından toplantı soru-cevap şeklinde son buldu.

 

200 aydın: Erdoğan’ın çıkarları Türkiye’yi savaşa sokar – Evrensel

Barış sürecinin devam etmesi için bir araya gelerek ‘çözüme devam’ diyen yaklaşık 200 aydın, Türkiye’nin Suriye’ye girmesini ‘tehlike’ olarak değerlendirdi.

‘Barışa söz ver’ kampanyası yürüten aydınlar, sanatçılar ve yazarlar ‘Tecride son, çözüme devam’ demek için bir araya geldi. Çözüm sürecinin devamını, sürecin kalıcı bir barış sürecine evrilmesini ve Abdullah Öcalan’la görüşmelerin bir an önce başlamasını talep eden aydın, yazar ve sanatçılar ‘Tecride son, çözüme devam’ diyerek başlattıkları imza kampanyasını duyurmak için basın açıklaması düzenledi. Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleşen basın açıklamasını Tatyos Bebek okudu.

Savaş ihtimallerinin yeniden gündemde olduğunu söyleyen Bebek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, demografik yapının değişmesine izin vermeyiz diyerek Suriye’ye her an müdahalede bulunabileceğini açıkladı. Her gün yeni bir haber duyuyoruz. Asker sevkiyatıyla ilgili, sınırda askeri hareket ile ilgili haberler gerginliğimizi artırıyor. Öncelikle Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine net bir şekilde karşı çıktığımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Suriye’ye askeri müdahalenin IŞİD’e karşıymış süsü verilerek aslında PYD’ye yani Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağı açıktır. Bu tür bir askeri müdahale 2 yıldır çözüm sürecinde elde edilen tüm kazanımları ortadan kaldıracak, devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacaktır.” dedi.

 

‘MHP-AKP KOALİSYONU ÇÖZÜM SÜRECİNİN İNTİHARIDIR’

Açıklamada konuşan Ufuk Uras, Öcalan’a yönelik tecridin çözüm sürecine yönelik tecrit anlamına geldiğini belirterek HDP’nin baypas edilerek adım atılmasının mümkün olmadığını söyledi. Uras, “Çözüm sürecine karşı olan MHP ve AKP koalisyonu çözüme karşı bir intihar girişimidir. Tek taraflı tecrit de AKP’nin siyasi intiharıdır” dedi.

HDP’nin İmralı Heyeti’ne yönelik tutumun ve Abdullah Öcalan’a tecridin 6 milyon insanın iradesini yok saydığını ifade eden Şenol Karakaş, “Tecrit edilmesi gereken birileri varsa o da 6 milyon insanı yok sayan Devlet Bahçeli ve arkadaşlarıdır” şeklinde konuştu.

Konuşmacılardan Kerem Kabadayı ise barışa karşı olan hiçbir hükümetin orta ve uzun vadede kalıcı olamayacağını söyledi.

KAMPANYADA 200 AYDININ İMZASI VAR

‘Tecride son, çözüme devam’ kampanyasını imzalayanlar arasında Ali Nesin, Ayşegül Devecioğlu, Baskın Oran, Barış Sulu, Bülent Aydın, Büşra Ersanlı, Cafer Solgun, Cengiz Aktar, Dilek Kurban, Eren Keskin, Erol Katırcıoğlu, Fatma Akdokur, Ferhat Encü,  Ferhat Kentel,  Fethiye Çetin,  Jale Görgün, Julide Kural, Kerem Kabadayı, Naci Sönmez, Oya Baydar, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Roni Margulies, Şenol Karakaş, Tatyos Bebek, Tayfun Mater, Ufuk Uras, Ümit Aktaş, Ümit Kıvanç, Ümit İzmen, Yıldız Önen, Zeynep Tanbay, Zeynep Tozduman gibi 200’e yakın aydın, yazar ve sanatçı yer alıyor.

 

200 AYDIN: Müdahaleye hayır, ‘çözüm’e devam! – Rûdaw

Türkiye’de “çözüm süreci”nin devam etmesi için biraraya gelen yaklaşık 200 aydın, yeni bir çağrıda bulundu.

Cezayir Lokantası’nda gerçekleşen toplantıda aydınlar adına basın açıklamasını Tatyos Bebek okudu. Savaş ihtimallerinin yeniden gündemde olduğu belirtilen açıklamada, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, demografik yapının değişmesine izin vermeyiz diyerek Suriye’ye her an müdahalede bulunabileceğini açıkladı” denildi.

Suriye sınırındaki askeri hareket ile ilgili haberlerin gerginliği arttırdığına değinilen açıklama, şöyle devam etti:

“Öcelikle Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine net bir şekilde karşı çıktığımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Suriye’ye askeri müdahalenin IŞİD’e karşıymış süsü verilerek aslında PYD’ye, yani Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağı açıktır. Bu tür bir askeri müdahale 2 yıldır çözüm sürecinde elde edilen tüm kazanımları ortadan kaldıracak, devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacaktır.”

Türkiye’nin savaşa sokulmasından endişe edildiği dile getirilen açıklamada, “Bizler askeri müdahale değil, çözüm sürecinin yeniden başlamasını istiyoruz. Bu Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması açısından da en kolay yoldur. 7 Haziran seçimleri de göstermiştir ki milyonlarca insan barış istiyor. Çözüm sürecinin devam ettirilmesini istiyor” denildi.

Hükümete yakın isimlerden öğrendiklerini paylaşan siyasetçi Ufuk Uras ise, “Aslında Abdullah Öcalan’la fiili görüşme sürüyor. AK Parti’de isimlerini de bildiğimiz bazı vekillerin İmralı ile görüşmesi sürerken tek taraflı olarak HDP’ye görüşmelerin kapalı olması tam anlamıyla bir keyfiliktir” dedi. Uras, şöyle devam etti:

“Bildiğimiz kadarıyla dört görüşme olmuştur. Seçim sonuçları da göstermiştir ki HDP’nin bu denli güçlü olarak girdiği mecliste paypas edilerek adım atılması mümkün değildir.”

 

 

200 Aydın: “Tecride Son, Çözüme Devam” – Direnişteyiz.net

Barış sürecinin devam etmesi için bir araya gelen yaklaşık 200 aydın, Türkiye’nin Suriye’ye girmesini ‘tehlike’ olarak değerlendirdi.

‘Barışa söz ver’ kampanyası yürüten aydınlar, sanatçılar ve yazarlar ‘Tecride son, çözüme devam’ demek için bir araya geldi. Çözüm sürecinin devamını, sürecin kalıcı bir barış sürecine evrilmesini ve Abdullah Öcalan’la görüşmelerin bir an önce başlamasını talep eden aydın, yazar ve sanatçılar ‘Tecride son, çözüme devam’ diyerek başlattıkları imza kampanyasını duyurmak için basın açıklaması düzenledi. Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleşen basın açıklamasını Tatyos Bebek okudu.

Savaş ihtimallerinin yeniden gündemde olduğunu söyleyen Bebek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, demografik yapının değişmesine izin vermeyiz diyerek Suriye’ye her an müdahalede bulunabileceğini açıkladı. Her gün yeni bir haber duyuyoruz. Asker sevkiyatıyla ilgili, sınırda askeri hareket ile ilgili haberler gerginliğimizi artırıyor. Öncelikle Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine net bir şekilde karşı çıktığımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Suriye’ye askeri müdahalenin IŞİD’e karşıymış süsü verilerek aslında PYD’ye yani Rojava’da kurulan kantonal sisteme karşı yapılacağı açıktır. Bu tür bir askeri müdahale 2 yıldır çözüm sürecinde elde edilen tüm kazanımları ortadan kaldıracak, devlet bir kez daha Kürt halkına savaş ilan etmiş olacaktır.” dedi.

 

‘MHP-AKP Koalisyonu Çözüm Sürecinin İntiharıdır’

Açıklamada konuşan Ufuk Uras, Öcalan’a yönelik tecridin çözüm sürecine yönelik tecrit anlamına geldiğini belirterek HDP’nin baypas edilerek adım atılmasının mümkün olmadığını söyledi. Uras, “Çözüm sürecine karşı olan MHP ve AKP koalisyonu çözüme karşı bir intihar girişimidir. Tek taraflı tecrit de AKP’nin siyasi intiharıdır” dedi.

HDP’nin İmralı Heyeti’ne yönelik tutumun ve Abdullah Öcalan’a tecridin 6 milyon insanın iradesini yok saydığını ifade eden Şenol Karakaş, “Tecrit edilmesi gereken birileri varsa o da 6 milyon insanı yok sayan Devlet Bahçeli ve arkadaşlarıdır” şeklinde konuştu.

Konuşmacılardan Kerem Kabadayı ise barışa karşı olan hiçbir hükümetin orta ve uzun vadede kalıcı olamayacağını söyledi.

 

Kampanyada 200 Aydının İmzası Var

‘Tecride son, çözüme devam’ kampanyasını imzalayanlar arasında Ali Nesin, Ayşegül Devecioğlu, Baskın Oran, Barış Sulu, Bülent Aydın, Büşra Ersanlı, Cafer Solgun, Cengiz Aktar, Dilek Kurban, Eren Keskin, Erol Katırcıoğlu, Fatma Akdokur, Ferhat Encü,  Ferhat Kentel,  Fethiye Çetin,  Jale Görgün, Julide Kural, Kerem Kabadayı, Naci Sönmez, Oya Baydar, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Roni Margulies, Şenol Karakaş, Tatyos Bebek, Tayfun Mater, Ufuk Uras, Ümit Aktaş, Ümit Kıvanç, Ümit İzmen, Yıldız Önen, Zeynep Tanbay, Zeynep Tozduman gibi 200’e yakın aydın, yazar ve sanatçı yer alıyor.

 

 Malum Koro işbaşında – Yeni Akit – 5 Temmuz 2015

Siyonistlerin, komünistlerin, Ermenilerin, liberallerin ve sözde İslamcıların bulunduğu ‘malum’ koro yine iş başındı. Sözde aydınlar, Öcalan’ın serbest bırakılmasını hedefleyen bir kampanya için harekete geçti.Terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın hapiste bulunduğu İmralı’daki koşullarını beğenmeyen bir grup sözde aydın, yazar ve sanatçının oluşturduğu ‘malum’ koro, hedefi Öcalan’ın serbest bırakılması olan bir kampanya başlatıyorlar.

 

İŞTE O KORO

Beyoğlu’nda bir mekânda yapılacak basın açıklamasıyla startı verilecek kampanyaya destek veren isimler şu şekilde duyuruldu: Ali Nesin, Ayşegül Devecioğlu, Baskın Oran, Barış Sulu, Bülent Aydın, Büşra Ersanlı, Cafer Solgun, Cengiz Aktar, Dilek Kurban, Eren Keskin, Erol Katırcıoğlu, Fatma Akdokur, Ferhat Encü, Ferhat Kentel, Fethiye Çetin, Jale Görgün, Julide Kural, Kerem Kabadayı, Naci Sönmez, Oya Baydar, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Roni Margulies, Şenol Karakaş, Tatyos Bebek, Tayfun Mater, Ufuk Uras, Ümit Aktaş, Ümit Kıvanç, Ümit İzmen, Yıldız Önen, Zeynep Tanbay, Zeynep Tozduman.

 

‘YENİ’ SÜREÇ İSTİYORLAR!

Bu isimlerin, 200 civarındaki ilk imzacı adına basın toplantısını gerçekleştirecekleri belirtilen açıklamada, “Bizler, çözüm sürecinin devamını, sürecin kalıcı bir barış sürecine evrilmesini ve Abdullah Öcalan ile görüşmelerin bir an önce başlamasını isteyenler olarak bir imza kampanyası başlatıyoruz” ifadelerine yer verildi.

 

YİNE O SALON!

Genel Yayın Yönetmenimiz Yener Dönmez’in yazmış olduğu yazılar üzerine PKK’nın paravan örgütü DPI’ın Galatasaray Üniversitesi’ndeki etkinliği iptal edilmişti. Üniversitedeki etkinlikleri iptal edilen bölücülere, Beyoğlu’ndaki Cezayir Lokantası kucak açmıştı.

 

Savaşa karşı “Barış Bloku” kuruldu – İMC Tv – 10 Temmuz 2015

İstanbul’da çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü, sendika ve kadın örgütünün destek verdiği “Suriye’de savaşa son, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine hayır!” sloganıyla “Barış Bloku” kuruldu.

İstanbul’da aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyelerinin de bulunduğu ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin de desteğiyle Barış Blok’u kuruldu.

Kuruluşunun açıklandığı Cezayir Toplantı Salonu’nda yapılan açıklamaya Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel, HDP milletvekilleri Ferhat Encü, Ali Kenanoğlu, Beyza Üstün, Filiz Kerestecioğlu ve Garo Paylan ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi, siyasi parti yöneticisi, aydın, yazar ve akademisyen de katıldı.

 

‘Kirli savaşa karşı Barış Bloku kuruldu’

HDP MYK üyesi Gencay Gürsoy’un yaptığı konuşmada, bölgenin uzun bir süredir ateş çemberi içerisinde yer aldığını belirterek, yapılan askeri yığınaklarla ülkenin diken üzerinde yer aldığını söyledi.

Savaş hazırlıklarının yapıldığı bir süreçte, bu savaş hazırlığına karşı Barış Bloku’nu kurma kararı aldıklarını ifade eden Gürsoy, daha sonra blok tarafından hazırlanan ortak basın metnini okudu.

Bölgede nereye varılacağını bilmedikleri bir savaş hazırlığının olduğunu ve bunun için barışseverlerinin bir araya gelmesinin zorunluluğunun doğduğunu söyleyen Gürsoy, Rojava’daki gelişmelerin sonucunda çözüm sürecinin rafa kaldırıldığını dile getirdi. Gürsoy, “Kirli savaşı topraklarımızın içerisinde taşıyacak politikalara karşı Barış Bloku kuruldu” dedi. Girişimlerinin amacının ülke içerisinde barış için geniş halk kitlelerinin harekete geçirmek olduğunu söyleyen Gürsoy, herkesi bu bloğa destek vermeye çağırdı.

 

Kürkçü: Rojava’ya en ufak bir müdahale savaş ilan etmektir

HDK Eşsözcüsü Ertuğrul Kürkçü ise yaptığı konuşmada, Türkiye’de hâlâ iktidarların başıboş kararlar alamayacağının göstergesinin bu bloğun kurulması olduğunu ifade etti.

 

Türkiye’yi yönetenleri endişelendiren sınırlarının tehdit altında olması değil, IŞİD’e karşı korunmuş duruma alınması olduğunu dile getiren Kürkçü, Rojava’ya en ufak bir müdahale, 4 parça Kürdistan’da Kürt özgürlük güçlerine ve Kürdistan halkına savaş ilan etmesi anlamına geldiğinin altını çizdi.

 

Tanrıkulu: Savaş ateşi herkesi yakar

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da “Türkiye, Suriye’deki savaşın hazırlayıcılarından bir tanesi. Şimdi de Suriye’ye askeri müdahale ederek durumu başka bir biçime getirmek istiyor. Suriye’de süren savaş, Türkiye’nin içine getirilmek isteniyor. Biz, bu savaşın neler getireceğini biliyoruz. Bu savaşın ateşi sizi de yakar, herkesi yakar. O nedenle bu düşüncelerinizden vazgeçin” diyerek iktidarı uyardı.

 

Tükel: Savaş öldürür, savaş sakat bırakır

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Raşit Tükel ise “Savaş öldürür, savaş sakat bırakır. Savaş yakınlarını kaybettirir, toplumsal bir yas oluşturur” diyen Tükel, Türkiye’de 2 buçuk milyondan Suriyeli’nin yaşam mücadelesi verdiğine dikkat çekti. Tükel, “Bu yıkımı düzeltmek, yaşamı barışçıl, eşitlikçi bir düzlemde kurmak bizim görevimizdir” dedi.

 

Barış Blok’u Kurucuları

Emek ve Meslek Örgütleri:DERİTEX sendikası (Türkiye Deri ve Tekstil İşçileri Sendikası), DİK (Devrimci işçi Komiteleri), DİSK (Devrimci işçi Sendikaları Konfederasyonu), GİYİM SEN, KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu), TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar ve Odaları Birliği), TGS (Türkiye Gazeteciler Sendikası), TODAP (Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği), TTB (Türk Tabipleri Birliği), TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası)

Kadın Örgütleri:Arap Kadın Hareketi, Barış İçin Kadın Girişimi, KJA (Koma Jinen Azad), SFK (Sosyalist Feminist Kolektif)

Siyasi Partiler:DBP (Demokratik Bölgeler Partisi), DİP (Devrimci işçi Partisi), DSİP (Devrimci Sosyalist İşçi Partisi), EHP (Emekçi Hareket Partisi), EMEP (Emek Partisi), ESP (Ezilenlerin Sosyalist Partisi), HDP (Halkların Demokratik Partisi), İşçi Demokrasisi Partisi, ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi), SDP (Sosyalist Demokrasi Partisi), SYKP (Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi), Yeşiller Ve Sol Gelecek Partisi

CHP Vekilleri: Fikri Sağlar, İlhan Cihaner, Mehmet Tüm, Musa Çam,Niyazi Nefi Kara, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Müslim Bozkurt, Oğuz Kaan Salıcı, Okan Gaytancıoğlu, Onursal Adıgüzel, Orhan Sarıbal, Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba, Zeynel Emre, Zeynep Altıok

Siyasi Kurum ve Kuruluşlar:Devrimci Hareket, DHF (Demokratik Haklar Federasyonu), DTK (Demokratik Toplum Kongresi), Halkevleri, HDK (Halkların Demokratik Kongresi), Kaldıraç, Partizan, SODAP (Sosyalist Dayanışma Platformu), TÖP-G (Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi), Türkiye Gerçeği

Örgütler ve Platformlar:78’liler Girişimi, Akademi Susmayacak, AKA-DER (Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği), Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, Aktif Toplum Alternatif Gelecek Derneği, Anadolu Arap Birliği, Anadolu Arap Hareketi, Başlangıç Dergisi, Buradayız Kolektifi, Alevi Kültür Dernekleri,Alevi Bektaşi Federasyonu, Asrın Hukuk Bürosu, Barış Girişimi, Barış İçin Akademisyenler, Demokrasi İçin Hukukçular, Demokrasi Ve Barış Konferansı, Demokratik İslam Kongresi, DİAYDER (Din Alimleri Yardımlaşma Derneği), Ehlader Ehlibeyt Alimler Derneği, Emek Ve Toplum Araştırmaları Merkezi Gesos (Genç Sosyal Demokratlar), Gündem Çocuk Derneği, Halkların Köprüsü Derneği, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği, İHD (insan Hakları Derneği), İHTAR (İslami Hakikatler Derneği), İşçilerin Sesi Gazetesi, İÜ Demokratik Üniversite Girişimi, KÜRESEL BAK,Mezopotamya Evrensel Yaşam Hareketi, Mıhallemi Derneği, Mıhallemi Gençlik Hareketi, Onurumuzu Savunuyoruz Hareketi, Özerk Sanat Konseyi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, SODEV (Sosyal Demokrasi Vakfı), Sosyal Araştırmalar Vakfı, Şemikan Halklar Birliği, Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, YAKAY-DER (Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Dayanışma Derneği)

Küresel BAK: Silahları susturun ölümleri durdurun – Ülkede Gündem web sitesi – 17 Eylül 2015

Küresel Barış ve Adalet Komisyonu dün toplumun tüm kesimlerine acil barış çağrısında bulundu.

Haziran seçimlerinin ardından başkanlık hırsı uğruna Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye koyduğu savaş konsepti sonucu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Gazze’den farkı kalmadı. Adeta bölgede insanlık dramı yaşanıyor.  Bölgede şehit haberlerinin, sivil ve gerilla ölümlerinin ardı arkası kesilmiyor. Sokağa çıkma yasağı bahanesiyle Cizre başta olmak üzere çoğu yerde devlet terörü yaşanıyor.

Yaşanan tüm bu gelişmelere bir tepkide Küresel Barış ve Adalet Komisyonu’ndan geldi. Komisyon açıklamasında  toplumun tüm kesimlerine acil barış çağrısında bulundu. Komiyon, ”Savaşın yeniden başlamasının üzerinden 6 hafta geçti ve ilk ölenlerin adını bile hatırlamıyoruz. Suruç’ta öldürülen onlarca gencin yasını tutamadan, kitlesel ölümler başladı. Artık yeter. Tek bir ölüme daha tahammülümüz yok. Artık yeter,  savaş istemiyoruz, ölüm kan, bomba haberleri duymak istemiyoruz” dedi.

Her ölümün halkları kutuplaştırdığını ve ayrıştırdığını belirten komisyon açıklamasında şunları kaydetti:

”Artık savaşa değil demokrasiye, öldürmeye değil barışa, ayrıştırmaya değil kardeşliğe yoğunlaşın. Artık, yeniden çözüm ve müzakere sürecine dönün. Eşit koşullarda kardeşliğin koşullarının oluşması için silahları susturun, ölümleri durdurun. Bizler acil barış, acil demokrasi istiyoruz. Yasaklar, olağanüstü hal ve sıkıyönetimler değil özgürlük istiyoruz. Acil barış talebini yükseltelim. Birgün dahi gecikmeye tahammülümüz yok.”

 

Küresel BAK’tan “acil barış” çağrısı – Marksist.org – 17 Eylül 2015

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) bugün bir yazılı açıklama yayımlayarak, Kürt halkının haklarının kazanılması için barış talebini yükseltme çağrısı yaptı.

Açıklama şöyleydi: Acil barış!

Zor günlerden geçiyoruz. Her gün gelen ölüm haberleri yüreğimizi burkuyor ve ne acıdır ki her ölüm haberi hemen eskiyor. Siviller ölüyor, çocuklar ölüyor, askerler, polisler ve Kürt gençleri ölüyor. Yeniden sayılarla ölçülmeye başladı insan canının değeri. Kaç kişinin öldüğünün çetelesi tutulmaya başlandı ve her can için bir çentik atılıyor. Her çentik, ölenlerin insanlar, kardeşlerimiz olduğunu unutturuyor.

Savaşın yeniden başlamasının üzerinden 6 hafta geçti ve ilk ölenlerin adını bile hatırlamıyoruz. Suruç’ta öldürülen onlarca gencin yasını tutamadan, kitlesel ölümler başladı.

Artık yeter! Tek bir ölüme daha tahammülümüz yok!

Artık yeter, savaş istemiyoruz, ölüm, kan, bomba haberleri duymak istemiyoruz.

Artık yeter! Tehditkar, hedef gösteren, bir arada yaşama irademizi tehlikeye atan, yabancılaştıran, ötekileştiren sloganları duymak istemiyoruz.

Her ölüm, halkları kutuplaştırıyor, ayrıştırıyor. Ve bu kutuplaşma, ırkçılar için, kardeşliğin düşmanları için arayıp da bulamadıkları bir politik iklimi yaratıyor.

Atılan her kurşun, döşenen her mayın barışa uzanan yola atılıyor, döşeniyor.

Yaratılan her karmaşa, barış sözlerinin duyulmasını engelliyor.

Asker ölümlerini bahane eden ırkçılar sokaklarda terör estiriyor. HDP binaları yakılıyor, Kürtçe konuştuğu için bir genç öldürülüyor, yaşamak için çok zor koşullarda çalışmak zorunda olan inşaat işçileri, mevsimlik işçiler linç edilmek isteniyor.

Artık yeter!

Tek bir ölüme daha, tek bir çatışmaya daha, Cizre’de gerçekleşen türden tek bir operasyona daha tahammülümüz kalmadı.

Artık savaşmaya değil, demokrasiye, öldürmeye değil barışa, ayrıştırmaya değil kardeşliğe yoğunlaşın.

Artık, yeniden, çözüm ve müzakere sürecine dönün! Eşit koşullarda kardeşliğin koşullarının oluşması için silahları susturun, ölümleri durdurun.

Bizler acil barış, acil demokrasi istiyoruz. Yasaklar, olağanüstü hal ve sıkıyönetimler değil özgürlük istiyoruz.

Barış için, eşitlik ve demokrasi için, Kürt halkının tüm haklarının iadesinin gecikmeden sağlanmasının koşullarının yaratılması için, savaşın değil diyalog ortamının yaratılması gerekiyor.

Acil barış talebini yükseltelim. Bir gün dahi gecikmeye tahammülümüz yok!

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.