ABD’nin 41. Başkanı George H. W. Bush geçtiğimiz hafta öldü. Bu ölüme bir grup savaş, militarizm, petrol ve dolar meraklısı sağcı dışında hiç kimse üzülmemiştir. Daha doğrusu, 43. Başkan George W. Bush’un babasının ölümüne üzülen varsa, hemen söyleyelim, üzülmeyin!
Ortadoğu’da yaşayan halklar, Filistinliler, Iraklılar, İranlılar, Suriyeliler üzülmüyor.
Ekosistemin korunması için mücadele edenler üzülmüyor.
Savaş karşıtları, nükleer silahlanma karşıtları üzülmüyor.
Ortadoğu’da mezhep çatışmalarının fitilini ilk ateşleyenlerden birisinin bu Bush olduğunu bilenler üzülmüyor.
Üzülmüyoruz çünkü 41. ABD başkanı da diğer ABD başkanları gibi eline mazlum halkların kanını çoktan bulaştırmıştı öldüğünde. 1976-1977 yıllarında Merkezi Haberalma Örgütü (CIA)’nin başkanlığını da yapan Bush, başkan yardımcısıyken Reegan’ın hastalanması sonucunda ABD başkanının yetkilerini aldı ve ilk seçimlerde, 1988’de sağcıların tek adayı olarak başkan seçildi.
Bush ailesi ‘Amerika rüyasından’ gerçekten faydalanabilen küçük azınlığın bir parçası. Bu şanslı azınlık petrol şirketleri, silah şirketleri ve dev sanayi yatırımlarını kontrol eden ABD egemen sınıfının bir parçası. Bush 1953-1954 yıllarında sülalesinin izinden giderek petrol arama donanımları pazarlama işlerinden sonra petrol şirketlerinin kurucu ortağı oldu. Petrol şirketi ya da başka şirketlerin ortağı, kurucusu olmakla ABD başkanı olmak arasında doğrudan bir ilişki var. Özellikle bu gelenekten gelen ABD başkanlarının dünyanın her hangi bir yerindeki mazlum bir halkın kanını dökmesi de bir başka gelenek. Baba Bush, 1988 yılında başkan oldu ve hemen ilk icraatı Panama lideri General Manuel Antonio Noriega’yı devirmek bahanesiyle (asıl gerekçe Panama Kanalı’nın denetimini elinde tutmaktı) ABD kuvvetlerine bu ülkeyi işgal emri vermek oldu. Bu işgal sırasında 510 Panamalı sivil hayatını kaybetti.
Bush’un hepimizin hafızasına kazınan en önemli icraatı ise Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesini bahane ederek 500 bin kişilik askeri bir güçle ve arkasına Birleşmiş Milletler desteğini alarak ABD’nin 1991 yılında Irak’ı işgal etmesiydi. Bir ay süren işgal boyunca Irak’ın üzerine aralıksız ölüm yağdı. Bu saldırılardan sonra Irak 12 yıl boyunca ambargoya maruz kaldı. Irak’ı doğruda işgal etme “şansını” ise yine Cumhuriyetçilerin başkanı olan oğul George W. Bush yakaladı.
Bugün Trump’ta izlerini gördüğümüz tüm aşırı sağcı, utanmaz, petrol, dolar ve savaş aşkı, ABD egemen sınıfının içinde sağlam köklere sahip bulunan bu Bush’tan, onun savunduğu siyasi eğilimlerden alıyor gücünü. Bugün Ortadoğu’yu sarıp sarmalayan ve Trump’ın izlediği politikalarla derinleşen istikrarsızlık, savaş, çatışma ve ölümlerin giriş paragraflarını Baba Bush yazdı.
Bu nedenle dünyanın ezilenleri bu adamın ölümü karşısında hiçbir üzüntü duymayacak.
(Marksist org)