Şenol Karakaş
İyi Parti sözcüleri, bu partinin memleketteki ırkçı noksanlığını gidermek üzere kurulduğunu kanıtlamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Parti sözcüsü Ümit Özdağ, yine şunları söyleyebildi: “Bayram vesilesiyle birçok Suriyeli sığınmacının ülkelerine gittiklerini ve Türkiye’ye döndüğünü görüyoruz. Avrupa’ya giden Suriyeli sığınmacılar Suriye’ye tatil için gittikleri zaman tekrar gittikleri ülkeye kabul edilmiyorlar, doğrusu da budur. Eğer bir ülkeden savaş için kaçıyor ve tatil yapmaya o ülkeye gidiyorsanız bunun anlamı o ülkede kalma şartlarınızın ortaya çıkmış olmasıdır. Biz İYİ parti olarak Suriyeli sığınmacılara Türkiye’de vatandaşlık değil, Suriye’de bir vatan verme fikrindeyiz.”
Bu, apaçık ırkçılık kokan sözler, tek bir güdüyle dile getiriliyor: Gerçeği gizlemek için yalan söyleme güdüsü!
Özdağ gibiler Suriye’de iç savaşın sürdüğünü bilmiyor olabilirler mi?
Bal gibi biliyorlar!
Özdağ gibiler Suriye’nin hâlâ dış ve iç göçle çalkalandığını bilmiyorlar mı?
Elbette biliyorlar!
Özdağ da zaten aynı açıklamasında “Suriye’ye barışın gelmesi için” diye bir cümle kuruyor. Suriye’de barış yok!
Peki Özdağ gibiler, Suriye’de ayaklanma iç savaşa döndüğünden beri en sert çatışmanın kapısının İdlip’te aralandığını bilmiyor olabilir mi?
Olamaz!
İdlip’te kan gövdeyi götürmek üzere. Gelişmelere “kanlı iç savaşın final sahnesi” diyenler var.
İdlip’te 2.4 milyon insan yaşıyor, onlarca örgütün binlerce militanı İdlip’te. Rejim İdlip’i kuşatmış vaziyette ve herkes nefesini tutmuş saldırının ne zaman başlayacağını hesaplamaya çalışıyor. İdlip ve civarında 17 İslamcı örgüt, Esad rejimi, bu rejimle işbirliği içindeki İran, Esad’ın saldırıp saldırmayacağının kararını verecek olan Rusya, Rusya’yla rekabetinde avantajlı hâle gelmek için Suriye’de mevzi kazanmaya çalışan ABD ve onun koalisyonunun güçleri, Suriye’de muhalefetin İslamcı kanadı dışında herkesle temas hâlinde olan PYD askeri güçler olarak yer alıyor. Türkiye ise İdlip’te rejimle muhalefet arasındaki sınır bölgesinde 12 adet askeri gözlem noktasına sahip.
Manzara, Esad İdlip’e saldırdığında büyük bir bölgesel yangının fitilini ateşlemiş olacağını da gösteriyor. Böyle bir saldırının ilk sonucunun büyük bir göç dalgası olacağı çok açık. Bölgede çalışan sağlık kuruluşları bu göç dalgasının 250 bin ila 700 bin kişiyi kapsayabileceğini öngörüyor.
İşte Ümit Özdağ gibiler, bu göç dalgasını engellemek üzere, önce İdlip ardından da Suriye’de halkların özgürce, temel insani yaşam şartları garanti altına alınarak, çatışma olmadan nasıl yaşayacağını dert edineceğine, şimdiden, yeni bir göç dalgasına karşı hükümeti uyarma görevini yerine getiriyor.
Her ırkçı kaçınılmaz olarak nüfus planlaması müdürü gibi çalışır. İyi Partililer de böyle giderse 2040 yılında Türkiye’deki Suriyeli sayısının 7.5 milyona ulaşacağını hesaplıyorlar.
Ortalık bu ırkçı vasatla dolu!
Ortalık, bu tür iddialarla, kötüye giden her gelişmenin sorumlusunu Suriyelilerde arayan ırkçılarla dolu.
Bunların Almanya’daki kardeşleri bir haftadır Almanya’da Chemnitz’te Iraklı, Suriyeli, göçmen, Müslüman avı peşindeler.
Sosyalistler ise bir yandan Suriye’de devrimi çalan tüm güçlere karşı Suriye halkının kendi kaderini belirlemesini, tüm askeri güçlerin Suriye’yi terk etmesini, Esad rejiminin savaş suçlarının tescil edilmesini savunurlar. Ama biz öte yandan, Almanya’daki kardeşlerimiz gibi, Almanya’da ırkçılara ve faşistlere karşı göçmenlerle dayanışanlar gibi, göçmen düşmanlığına karşı kitlesel eylemler örgütlemeyi hedefliyoruz.
Irkçılara geçit yok!
(Marksist org)