Küresel BAK web sitesinin teknik sorumlusu Emin Şakir 3 ay önce, Solyayin.com adlı internet sitesinde arşivcilik ve gazetecilik faaliyeti yürüttüğü için haksız yere hapse atıldı. DSİP üyesi Emin Şakir, tutukluluğunun üçüncü ayında Marksist.org’da yayımlanması için dostlarına ve yoldaşlarına hitaben bir mektup kaleme aldı.
Emin şunları yazdı:
11 yıldır içinde bulunduğum “Başka bir dünya mümkün” mücadelesinde bir süredir sizi yalnız bırakıyorum. Ne ile suçlandığımı bile bilmeden üç ay önce “kaçma şüphesi”yle tutuklandım. Oysa bu soruşturma başladığından beri dört defa yurtdışına çıkmış ve her seferinde ülkeye geri dönmüştüm.
OHAL koşulları cezaevinde olmak için çok da “iyi” bir zaman değil. Dışarıdaki mücadelemizde çokça karşılaştığımız gibi egemenler kendi koydukları yasaları burada da çiğniyor. OHAL ise her şeyin kılıfı. Yan koğuştaki kadın katili her hafta telefon edebilirken, sizin bu hakkınız kısıtlanarak iki haftada bir telefon etmenize izin veriliyor. Aynı cezaevinde kaldığınız çocuk istismarcısı, arkadaş görüşünden faydalanabilirken, OHAL bahane edilerek bu yasal hakkınız engelleniyor. Partiler Kanunu’na göre kurulmuş ve faaliyetini sürdüren, üyesi olduğunuz siyasi partinin basın açıklaması “yasadışı örgüt faaliyeti” olduğu, size özgürlük isteyen arkadaşlarınızın suçluyu övdüğü (buradaki “suçlu” bırakın bir mahkûmiyet kararını, hakkında iddianame dahi olmayan biri) gerekçesiyle mektuplarınıza el konuyor.
Ama buranın bir cehenneme dönüşmemesini sağlayan çok büyük bir güç var. Evet, doğru bildiniz. Yıllardır her yerde sloganlarını haykırdığımız “DAYANIŞMA”nın gücü. Hem aynı koğuşu paylaştığınız kişilerin içeri attığınız ilk adımdan itibaren dayanışmaları, hem yıllardır omuz omuza beraber mücadele ettiğiniz, hem de hiç sesini duymadığınız, adını bilmediğiniz dostların, yoldaşların dayanışması. Her kalp atışında içimi ısıtan aşkın (*) ve mücadelenin ateşi beni hiç yalnız bırakmıyor.
Tarihte hiçbir dönem yoktur ki baskı ve karanlık sonsuza dek sürsün. Bugün fabrikalarda, okullarda, sokaklarda sesimiz az duyuluyor olabilir. Ama inanın bu durum değişecek, değiştireceğiz. Tarihin, 1916’nın Aralık ayında “Bizim kuşağımız büyük ihtimalle devrimi göremeyecek” diyen Lenin’i (hayatını devrime adamış Lenin’i) sadece üç ay sonra haksız çıkardığını unutmayalım. Mücadelenin suları tekrar yükselecek. O güne kadar irili, ufaklı her mücadeleye omuz verelim, bir arada duralım. Mücadelenin suları tekrar yükseldiğinde kayığımızı inşa etmiş olalım.
Mücadeleye tekrar omuz vermek için sabırsızlanıyorum. O güne kadar beni burada yalnız bırakmayan sizi canımda, canımın içinde taşıyacağım.
İnanın, başka bir dünya mümkün, hâlâ.
“Ben iyimserim, dostlar, akarsu gibi…”
(*) Her telefon gününde sesiyle, her mektup gününde yazdıkları ile gücüme güç katan kadın, ayrı bir teşekkürü hak ediyor.
Bu yazı Marksist org web sitesinde yayınlanmıştır.