18 Ocak 2019 – “12 yıl oldu: Hala adalet arıyoruz”

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Hrant Dink ölümünün 12.yılında pek çok yerde anılıyor. Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Platformunun düzenlediği “12 yıl oldu: Hala adalet arıyoruz” başlıklı anma toplantısı 17 Ocak Perşembe günü İstanbul’da Cezayir salonunda yapıldı.

Toplantının moderatörlüğünü DurDe platformundan Yıldız Önen yaptı, toplantıda dava sürecini izleyen gazetecilerden Canan Coşkun, Agos yazarı Pakrat Estukyan ve Marksist org yazarı Roni Margulies konuştu.

Canan Coşkun konuşmasında davanın artık sadece bir avuç gazeteci tarafından izlendiğini, ana akım medyanın davaya ilgi göstermediğini söyledi. Dava ilk açıldığında fail olarak Ergenekon örgütünden bahsedilirken, daha sonra suçun FETÖ örgütüne yüklenmeye çalışıldığını, ama hala bir örgüt bulunamadığını belirtti. Yargılananların hemen tümünün devlet görevlisi olduğunu belirten Canan Coşkun, mahkeme heyetinin üç defa değiştiğini, bu durumun davayı daha da uzattığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Davada yargılanan bütün devlet görevlileri suçunu inkâr ediyor, suçlu olarak diğer görevlileri gösteriyor. İstanbul emniyeti Trabzon emniyetini, Trabzon emniyeti İstanbul’u suçluyor. FETÖ bağlantıları nedeniyle tutuklu olanlar dışında diğer tüm devlet görevlileri tutuksuz yargılanıyor. Öldürülmeden önce valilikte H.Dink’i uyaran MİT görevlileri davaya tanık olarak bile dâhil edilmiyorlar. Yine Trabzon’da olayı soruşturan müfettişlerin bilgi talebine “size kırıntı versek fırına ulaşırsınız” diyen MİT görevlisi de davaya dâhil edilmiyor. Olayın görüntülerini kaydeden Şişli Akbank’a ait kamera görüntüleri kayıp, birileri gelip almış, kimse bunun sonucunu bilmiyor, mahkeme de konuyu araştırmıyor. Yargı artık adaleti bulmaktan ziyade, dosyayı kapatmaya çalışıyor. Muhtemelen seneye de aynı şeyleri konuşuruz, davada inkâr var, ama adalet ve yüzleşme yok.”

İkinci konuşmacı Pakrat Estukyan şunları söyledi: “Türkiye toplumu Hrant’ın öldürüldüğü anda, bu cinayeti kimlerin, hangi niyetle işlediğini çok iyi biliyordu. Toplum cenazeye sahip çıkarak tepkisini hemen gösterdi. Bugün yargılananların büyük çoğunluğu devlet görevlisi. Tetikçinin kim olduğu önemli değil, Hrant’ın ölümünde devletin asli sorumluluğu vardır. Bu noktada Tahir Elçi’nin de ölümünden, bu konuda devletin sorumluluğundan bahsetmek gerekir. Devletin rolü konusunda eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar şöyle der: O duvardaki bir tuğlayı çeksek olay aydınlanır, ama duvar da yıkılır” Ağar’ın duvardan kastı, devletin kendisi. Bu duvar neyin üzerine inşa edildi ki, bir tuğla çekilince yıkılıyor.
Hrant’ın öldürülmesi bize şunu gösterdi: Türklük sözleşmesinin pırıltıları dökülüyor. Hrant’ın ölümünden sonra her yerde atılan “hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz sloganı bir tılsımı bozdu. Bugün sorumluluklarımız ağır, demokrasi için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Kitlelerin demokrasi için mücadelesinden umudumuzu kesmemeliyiz.

Son konuşmacı Roni Margulies şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruluşundan beri, Türk olmayanları ikinci sınıf vatandaş olarak görmüştür. Her ne kadar anayasaya göre herkes Türk ise de, devlet yetkililerine göre bu sadece vatandaşlık açısından ve kanuni bir tanımlamadır ve Türk olmaları için yeterli değildir. Azınlıklar dil ve ülkü olarak Türk olmadıkları için devlet tarafından sürekli izlenirler, fişlenirler. Soyadı kanunu ilk çıktığında, azınlıkların (Rum, Ermeni, Bulgar, Gürcü, Arap, Çerkes vb.) kendi kültürlerine uygun soyadı almaları yasaklanmıştır.

Bugün siyasal ortam 12 yıl öncesine göre daha baskıcı. Ama kitlesel hareketler her zaman hükümerlere geri adım attırır. 2007’de Hrant’ın öldürülmesi sonrası yüz binler cenazeye sahip çıkınca hükümet geri adım attı, ırkçılık karşıtı hareket güçlendi. 2007 sonrasında azınlık hakları konusunda daha demokratik bir dönem yaşadık. Buna benzer bir kitle hareketi yine ortaya çıkacaktır, buna inanıyorum.”

Toplantı, salondan katkılarla sona erdi.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.