Mesut Yeğen
Roj peşmergeleriyle YBŞ-YJŞ militanları arasında Şengal’de yaşanan çatışma “birakujî olmasın, herkes hakkına hukukuna razı olsun” replikleriyle anlaşılacak, çözülecek bir meseleye benzemiyor.
Roj peşmergeleriyle YBŞ-YJŞ militanları arasında Şengal’de yaşanan çatışma “birakujî olmasın, herkes hakkına hukukuna razı olsun” replikleriyle anlaşılacak, çözülecek bir meseleye benzemiyor. Şengal krizinin arka planında büyükçe bir gelişme, Suriye savaşının seyrindeki dönüşüm ve bu dönüşüme bağlı olarak Kürd Meselesi’nin Suriye kısmının, Kürd Meselesi’nin Türkiye ve Irak kısımlarıyla giderek daha fazla iç içe geçmesi var ve dolayısıyla halli de hiç kolay görünmüyor. Rojava meselesinin yakın zamandaki seyri Türkiye, PKK ve KDP için Kürd Meselesi’nin Suriye, Irak ve Türkiye, İran içinse Suriye ve Irak kısımlarını bir diğerine teğellemiş olduğundan, Kürd Meselesi’nin herhangi bir ayağındaki dönüşümün meselenin diğer ayaklarını etkilemesi kaçınılmaz görünüyor. Şengal krizini de böyle görmek gerekiyor: Kürd Meselesi’nin Suriye ayağında yaşananların Kürd Meselesi’nin Irak ayağına yansımasıyla ilgili, Kürd Meselesi’nin Suriye ve Türkiye ayaklarında yansımalar yaratabilecek bir mesele. Açıklamaya çalışayım.
Malum, Suriye savaşının merkezinde uzunca bir zaman rejimle Sünni muhalefet arasındaki çatışma ve bu iki yerel aktörün arkasına dizilmiş bölgesel ve küresel oyuncuların bilek güreşi yer aldı. Sünni muhalefetin bir kısmını yutan ve akabinde neredeyse herkes için ortak düşman haline gelen IŞİD’in yenileceğinin belli olması ve Sünni muhalefetin kalan kısmının Halep mevziini yitirmesiyle beraber Suriye savaşının merkezine Rojava etrafındaki ihtilaf yerleşti. Halep rejimin eline geçtiğinden beridir Türkiye, ABD ve Rusya’nın Suriye senaryolarının merkezinde Rojava var ve olan biten şunları gösteriyor: Suriye krizinin başlangıcından beri yatırım yaptığı Sünni muhalefetinin yenilip, PKK/PYD’nin çekip çevirdiği Rojava’nın güçlenmesini kendi Kürd Meselesi’ni de çığırından çıkarabilecek bir mesele, bir beka meselesi olarak gören Türkiye, ne yapıp edip Rojava’yı düzlemeye, hiç olmadı sınırlamaya çalışıyor. Buna mukabil, ılımlı Sünni muhalefetin çökmesinin ardından Suriye’de yaslanacağı kimse kalmayan, kadim müttefiki Türkiye’ye de eskisi gibi güvenmeyen ABD için Rojava Suriye’de ayaklarını basabileceği tek yer; bu itibarla da Türkiye’ye ezdirilmemesi, Rusya’ya kaptırılmaması gerekiyor. Rusya açısındansa Suriye rejiminin bekasını tehdit etmek bir yana, Sünni muhalefeti dengeleyerek rejimin kırılganlığını azalttığından Rojava’nın muhafazası faydalı olabilir.
Halep’in rejimin eline geçmesinden bugüne olan biten Rojava’ya dair niyetlerin bunlar olduğunu gösterirken, El Bab’ın düşmesinden bugüne olanlar, Menbiç’in Türkiye’ye karşı ABD ve Rusya’nın korumasına alınması, Türkiye’nin Rojava senaryosunun çalışmasının epey zor olduğunu gösteriyor. Belli ki, ne ABD ne de Rusya Rojava’yı Türkiye’ye teslim etmek istiyor. Ne var ki, Türkiye PKK/PYD yönetimindeki bir Rojava’yı kesinkes bir beka meselesi olarak gördüğünden, “iyi o halde, ben de Rojava’yı düzlemek, PKK/PYD’yi sınırlamak hevesimden vazgeçeyim” diyeceğe benzemiyor. Aksine, Türkiye Rojava üzerindeki baskıyı şu ya da bu şekilde devam ettirmek istiyor. Bunun muhtemel yollarından biri PKK/PYD hattına nerede baskı kurulabilecekse orada baskı kurmak olabilir. PKK/PYD Rojava haricinde iki yerde, Türkiye’de ve Irak’ta (Kandil ve Şengal) olduğundan PKK/PYD’yi bu iki yerde sıkıştırmak vasıtasıyla Rojava üzerindeki baskıyı devam ettirmek Türkiye’nin önündeki yollardan biri ve bugünlerde Şengal’de yaşananların arka planında bu durum var.
Şengal’de yaşananların arka planında bunlar var ve Şengal krizinin nasıl seyredeceği şimdilik meçhul. Ancak meçhul olmayan bir şey var: Şengal’de olanlar başka yerlere yansıyabilir ya da başka yerlerde benzer biçimde tekrar edebilir. Kürd Meselesi’nin belli başlı iki aktörü, PKK ve Türkiye (ve KDP) Kürd Meselesi’nin Suriye, Irak ve Türkiye’deki serencamını birbirine bağladığından, başka bir deyişle, bir Kürdistan siyasi alanını birlikte kurduklarından, Kürd Meselesi’nin bu üç kısmından herhangi birinde yaşanacak bir dönüşüm bundan böyle diğer kısımlarda da aksedeceğe benziyor.
Uzun lafın kısası: Rojava ve Rojava’yı her ne pahasına olursa olsun yıkmak isteyen Türkiye’yle her ne pahasına olursa olsun sürdürmek isteyen PKK Kürd Meselesi’nin Türkiye, Irak ve Suriye kısımlarını birleştirmiş durumda. Bu da şu demek: Kürd Meselesi’nin bu üç kısmında bundan böyle her ne olacaksa aşağı yukarı birlikte olacak. Ne çatışmayı tek bir yere hapsetmek ne de barışı ve istikrarı tek bir yerde sürdürmek mümkün olacağa benziyor.
Bu yazı İmp-news.com web sitesinde yayınlanmıştır.