10 Ocak 2018 – Edebiyatta Savaş ve Barış Atölyesi IX. Dönem 6.Toplantı

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Atölye BAK

Konusunu ‘Edebiyatta adalet arayışları’ olarak belirlediğimiz IX. Dönem Edebiyatta Savaş ve Barış Atölye’sinin 3 Ocak Çarşamba akşamki altıncı oturumunun konusu Edgar Allan Poe’nun (1809-1849) Morgue Sokağı Cinayeti (1841) kitabıydı. Evren Ergeç yazarın yaşamı, yaşadığı dönem hakkında bilgi verdikten sonra kitabı Atölye katılımcılarının değerlendirmesine açtı.

Poe, ABD’nin önemli kavşaklarından geçtiği yıllarda yaşar. 1800 yılı seçimleri, Demokrat Cumhuriyetçi Thomas Jefferson’la Federalist John Adams’ın, iki farklı vizyonun karşı karşıya geldiği bir seçimdir. Güçlü merkezi bir hükümetle büyüyen fabrikaları hayal eden Federalistlere karşı, küçük toprak sahibi çiftçi değerlerini merkezlerine alan bir tarım cumhuriyeti kurmak isteyen Demokrat Cumhuriyetçiler.

Seçimlerde Thomas Jefferson 3. ABD Başkanı olarak seçilir ve 1801 – 1809 yılları arasında iki dönem başkanlık yapar. 4 Temmuz 1776 tarihinde, Amerikan kolonilerinin Amerika Birleşik Devletleri’ni kurması ve İngiliz sömürgeciliğinin sona ermesi gerektiğini bildiren Jefferson, Bağımsızlık Bildirgesi’ni Benjamin Franklin ve John Adams ile birlikte yazanlardandır. Döneminde Fransa’dan Louisiana satın alınır, deniz ticaretini korsanlardan arındırmak için savaşlar yaşanır, 1807 yılında Afrika’dan köle ticareti yapılmasını yasaklayan bir kanun çıkarılır, 1807 yılında ABD gemilerinin sahillerinden ayrılmaması için bir ambargo kararı alınır.

ABD tarihi için ikinci kurtuluş savaşı olarak değerlendirilen, İngiltere’ye karşı ilan edilen 1812 Savaşı 1815 yılında Ghent’te anlaşmasıyla sonuçlanır. Anlaşma sonrasında 1818 yılında Tennessee, Ohio, Louisiana, Indiana ve Mississippi gibi beş devlet, 1819’da Florida, 1820’de Alabama ve Maine, 1822’de Missouri birliğe katılır. 1823 Yılında Başkan Monroe Doktrini’yle kolonileşme devrinin sona ermesine ilişkin ilk adımlar atılır; kolonileşme ve iç işlerine karışma! Yeni kıta, demokrasiyi temsil ederken eski kıtanın monarşilerini arkada bırakmak ister; monarşilerinizi bizden uzak tutun! 1825-1829 Yılları arasında ABD’nin altıncı başkanı olan John Quincy Adams, hayatı boyunca köleliğin kalkması için çalışacaktır. 1820-1840 yılları arasında İrlanda ve Almanya’dan ABD’ne güçlü bir insan akını/göç yaşanır.

1790 Yılından 1820’ye dek politikada Jefferson, Adams gibi belli başlı ailelerin yürüttüğü aristokratik bir sistem yaşanır. 1824 seçimlerinde Cumhuriyetçiler arasında yoğun bir yarış olur, Henry Clay ve Adams kapalı kapılar ardında Jackson’ı alt eder. 1828 seçimlerinde, kitle partisi demokrasisi Demokrat Parti’yle doğar ve halktan bir kişi Andrew Jackson başkan olur; sıradan beyaz insanın ve ayaktakımının politika sahnesine girişidir bu. Siyasi kadrolaşma ve kendi destekçilerini kayırma dönemi başlar, Jackson kişinin erdeminden partinin erdemine geçişi sağlar. aynı zamanda bir Kızılderili karşıtı olarak tarihe geçer, Kızılderililer’in zorla yerlerinden edilmesi 1830 yılında çıkartılan kanunla gerçekleştirilir.

James K. Polk 1845-1849 yılları arasında ABD’nin onbirinci başkanı olur. Teksas, Florida birliğe katılır, 1846 yılında ABD- Meksika ile savaşa girer, 1847 yılında sona eren savaşla Texas’ın birliğe katılımı resmileşir, 1848’de Californiya’ya da altın bulunur ve altına hücum başlar, 1850’de Californiya birliğe girer. ABD’nde 1812’de 18 devlet varken 9 Eylül 1850’de Californiya 31.devlet olarak birliğe katılır.

Edgar Poe üç çocuklu tiyatrocu gezgin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Ekonomik durumları iyi olmadığı gibi alkol nedeniyle de sahneden kovulan baba David Poe aileyi terk eder. 1811 Yılında annesi tüberkülozdan ölünce iki buçuk yaşlarındaki Edgar Poe’yu çocuksuz bir aile olan Allan ailesi evlat edinir. Poe, ‘Üzüntüyle ara ara birçok kez karşılaşmışımdır, ama aile şefkati özlemi acılarımın en ağırı oldu,’ der.

Başarılı Richmond’lu bir tüccar olan üvey babası John Allan, 1815’te eşi Frances Allan ve Edgar Allan Poe’yla birlikte İngiltere’ye gider, Poe’yu eğitimi için özel bir okula yerleştirir. Üvey annesine Oedipus kompleksine varacak ölçüde düşkünlüğü, üvey babayı kendisinden uzaklaştırır. 1820’de aile tekrar Richmond, Virginia’ya döner. Şair ruhu, onun küçük yaşta arkadaşının annesine aşık olup 1831’de Helen adlı şiiri yazmasına ve komşularının 15 yaşındaki küçük kızları Sarah Elmira Royster’e de aşık olmasına neden olur. Sarah Elmira’nın ailesi Poe’nun parasız pulsuz bir yetim olmasından dolayı Poe’yla kızlarının ilişkisini sona erdirir. ‘Kadın anlayışına ve korumasına sonsuz ihtiyaç duyuyordu. Bu yetim Poe’nun özelliğiydi belki de. Poe’nun güçsüz ya da bir şekilde zarar görmüş kadınları seçerek hasta annesinin hatırasını yeniden yaşamak konusunda sekmeyen bir yeteneği vardı,’ diye yazar tanıyanlar.

Ticari kafası olan baba üvey oğlunun kendi işinde çalışmasını istediğinden onu 1826’da Virginia Üniversitesi’ne yollar. Poe burada bir dönem Fransızca, Latince, İspanyolca ve İtalyanca dersleri alır, Byron, Campell gibi önde gelen şairlerle tanışır. Çalışkan olmamakla birlikte çok zekidir ve Latince, Fransızca, Antik ve Modern edebiyat konusunda çok başarılı olur. Bununla birlikte üvey babasının onun masraflarını karşılayacak kadar para göndermemesi üzerine kendini kumar ve içkiye vererek sonunda üniversiteyi bırakmak zorunda kalır. 2000 Dolar civarındaki kumar borcunu ödemeyen üvey babasına kızarak 1827’de Allan ailesiyle bağlantısını kesme kararı alır, askere yazılır. 1829’da West Point Askeri Akademisi’ne alınır. 1829 Yılında çok düşkün olduğu üvey annesini kaybeder. 1831’de kendisini askeri akademiden attıracak nedenler yaratarak akademiden kovulur.

Bu kez para kazanmak üzere New York’a giderek Şiirler kitabını çıkartır. 1831’de çok sevdiği erkek kardeşini kaybedince Baltimore’a yeniden döner. Bir iki yıl süren yaşam mücadelesi ve yokluk sonucu düz yazıya dönerek adsız kısa öyküler yazar. The Manuscript Found in a Bottle (Şişedeki Yazı) adlı öyküsü ona The Baltimoe Saturday Visitor adlı dergiden 100 dolar kazandırır. Roman ve öykü yazarı aynı zamanda öykü jürisinde bulunan roman yazarı John P. Kennedy’nin dostluğunu kazanarak The Southern Literary Messenger’da editör olur. Maaşı ve yaşam standardı iyileşmesine karşın Poe çökkün ve hüzünlü ya da melankolik havasından bir türlü kurtulamaz. Amerika’da telif hakları yasasının olmaması yazarları zora soktuğundan Poe da sıkıntı çekiyordu. ‘Amerikan edebiyat tarihinin gerçekten profesyonel olan ilk yazarlarından biriydi; ama hiç talep görmeyen bir piyasaydı. Yirmi yıllık bir dönemde tüm kitaplarından kazandığı tahmini toplam para üç yüz dolardı.’

Bu yıllar içerisinde annesi yerine koyduğu halası Clemm ve hem güzelliği, hem de kişiliğiyle dikkati çeken kuzen Virginia Clemm ile yaşar. 16 Mayıs 1836’da halasının ondört yaşındaki kızı Virginia Clemm ile Richmond Virginia’da evlenir. ‘Alışılmadık bir birliktelikti bu. Tam olarak yasa dışı sayılmazdı, ama sıra dışıydı.’

Ancak yokluk ve yoksulluk Virginia’nın vereme yakalanmasına neden olur. Poe’nun aile yaşamı maddi açıdan çok zayıf olsa da, manevi açıdan çok mutlu ve huzurlu olduğu söylenir. Poe’nun Virginia’ya aşkının derinliği onun ölümünün ardından yazdığı Kuzgun (1845) ve Annabel Lee (1849) gibi şiirlerinden gözler önüne serilir. Dönemin önde gelen yazarlarının romanlarına yazdığı sert eleştiriler yüzünden The Southern Literary Messenger’ın kurucusu ve zaman zaman editörlük yapan Thomas Willis White ile araları açılır ve 1837’de işinden ayrılmak zorunda kalır.

1837’de Richmond’u ailesiyle birlikte terk ederek önce New York, ardından da Philadelphia’ya taşınır, yazılar yazar, dergi ve yayınevlerinde editörlük yapar. 1844’de eşiyle yeniden New York’a taşınan Poe az bir maaşla Evening Mirror’da çalışmaya başlar. Bu sırada öykü ve şiirlerini gözden geçirme fırsatı bulur. 1845’de de büyük yankı uyandıran Kuzgun adlı şiirini yazar ve batık durumdaki Broadway Journal’i alarak hem sahibi hem de editörü olursa da mali kriz nedeniyle Broadway Journal’ı kaybeder. Ocak 1847’de eşi Virginia ölür. 1848’de şair Sarah Helen Whitman’la son derece romantik başlayan aşkları Poe’nun alkolü bırakamamasıyla sona erer; 1848’de yazdığı Helen’e adlı şiirin Sarah için yazıldığı öne sürülür.

1849’da yaşama veda eden Poe’nun ölümü konusunda çeşitli söylentiler bulunur; 30 Eylül’de Richmond’dan New York’a gitmek üzere buharlı vapura binen Poe’nun Baltimore’daki seçim çeteleri tarafından kaçırılarak hapsedilip, önce içki ya da hapla meyhanede uyuşturulduğu ve her defasında üstü başı da değiştirilerek istenen adayın seçimi kazanması için farklı yerlerdeki oy verme odalarına götürülüp, sonunda bu odaların birinde ölüme terk edildiği ya da Baltimore’da bir meyhanede kendinden geçmiş bir vaziyette bulunduğu söylenir. ‘Bu, hikâyelerindeki kadar ıstırap verici bir gizem. Mutsuz ve yorucu yaşamı, 7 Ekim 1849 Pazar günü bir hastanede, hüzünlü ve kaçınılmaz bir sona ulaştı. Kırk yaşındaydı.’

Ardından “Amerikan siyasetinden tamamen kopmuştu ve bir keresinde ‘Demokrasi havasının dâhilere değil, sıradan yeteneklere daha uygun olup olmadığını’ sorgulamıştı. Kölelik taraftarıydı ve kendi deyimiyle ‘kast’ sistemine inanıyordu. Gelişmeye ya da demokrasiye inanmıyordu, dolayısıyla Amerikan hayatının gerçeklerinin, en azından Kuzey eyaletlerinin temsil ettiği ruhun uzağındaydı,” denir.

Morgue Sokağı Cinayeti ilk kez Nisan 1841 yılında Graham’s Magazin’de yayınlanır. Öykü modern dedektif hikayesi türünün habercisi kabul edilir. Öykü, en grotesk ve esrarengiz suçları mantığıyla çözen Fransız dedektif C. Auguste Dupin karakteri ve akıl yürütümeleri üzerine kurulmuştur. Suç dünyasının Newton’udur. Tümdengelim ve eleme yöntemlerini kullanarak katilin bir insan olmadığına ulaşır ve bir tuzak kurar.

İlk gerçek dedektiflik öyküsü olarak değerlendirilen bu öyküde Dupin karakteri, Sherlock Holmes ve Hercule Poirot gibi sonraki birçok hayalî dedektifin kullanacağı edebi araçları ilk defa kullanır. Poe’nun zeki dedektif karakteri sonraki birçok karakter için örnek oluşturduğu gibi eserde kullanılan unsurlar sonraki dedektiflik öykülerinde de kullanılır. Öykü, gizem edebiyatının temel özellikleri olacak birçok unsurun da ortaya çıkmasını sağlar. Dupin karakteri Poe’nun daha sonraki Marie Rogêt’nin Sırrı ve Çalınan Mektup öykülerinde de yer alır.

Dupin profesyonel bir dedektif değildir, Rue Morgue’daki cinayetleri araştırmaya kendini eğlendirmek için karar verir. Ayrıca, gerçeği ortaya çıkarmayı ve yanlış yere suçlanan adamı kurtarmayı ister. Bu işten para kazanmayı düşünmediği gibi orangutanın sahibinin hayvanın bulunması için sunduğu ödülü de reddeder. Gerçeğin ortaya çıkmasıyla suç ortadan kalkar çünkü ne orangutan ne de sahibi bu olayda suçlu bulunabilir.

Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri’ni yazdığı dönem, şehirlerin gelişmesinin bir sonucu olarak suç olgusu insanların zihninde ön planda yer almaya başldığı dönemdir. Londra’da ilk profesyonel polis gücü kurulur, ABD şehirlerinde gazetelerde cinayet ve mahkeme haberleri çoğaldıkça, polis gücü kurmanın bilimsel yöntemleri tartışılmaya başlar. Poe Morgue Sokağı Cinayetleri’nde, daha sonra Kalabalıkların Adamı gibi birçok öyküsünde kullanacağı bir şehir teması kurar.

Öyküde akıl gücü ile kaba kuvvetin çatışmasını anlatan bir metafor da yer alır. Orangutan ve sahibi ile betimlenen fiziki güç vahşeti temsil eder; orangutan cinayetleri işlemiştir ama sahibi hayvana kırbaç ile işkence ettiğini itiraf eder. Dedektifin zihin gücü ise, bunların şiddetine galip gelir.

Yazarın vurguladığı noktalardan biri, olay sonrasında dinlenen farklı milletlerden tanıklardan her birinin, ilginç bir biçimde konuşanlardan birinin kullandığı dili, kendilerinin bilmedikleri bir dil olduğunu iddia etmesidir. Birçok tanık şüpheliyi duymuş ancak hangi dili konuştuğunu anlayamamış, bilmediği bir dile benzetmiş, ötekileştirmiştir. Bir diğer ilginç nokta,yazarın, beceriksiz polislerin, başlarındaki beladan kurtulmak için, dikkatli araştırma yapmadan katili arıyormuş gibi davranmaları ve suçu suçsuz birinin üstüne yıkma eğilimlerinin karşısına, izleri hakkıyla inceleyip sonuca ulaşan oldukça zeki dedektifi karşı karşıya getirmesidir.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.