Aydınlar: Barış için verilen mesajların arkasındayız – Özgür Gündem – 9 Nisan 2015
Barışa Söz Ver Kampanyası’nın çağrıcıları arasında yer alan aydın ve yazarlar, Dolmabahçe’de yapılan ortak açıklamada vurgusu yapılan demokrasi ve barış taleplerinin arkasında olduklarını belirterek, “Dolmabahçe’den Diyarbakır’a barışın sesini duyduk, barış için verilen mesajlara tanık olduk. Bu mesajların arkasındayız” dedi.
Aralarında Zeynep Tanbay, Erol Katırcıoğlu, Emine Uşak Erdoğan, eski milletvekili Ufuk Uras, MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ali Öner’in bulunduğu aydın ve yazarlar, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) ile MAZLUMDER öncülüğünde başlatılan Barışa Söz Ver Kampanyası kapsamında Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ortak açıklamayı yapan kampanyanın yürütücülerinden Yıldız Önen, Türkiye’de umut veren gelişmeler ile, karamsarlığın yan yana geliştiğine dikkat çekerek, ” Barışa yaklaştıran adımlarla kaos çağrısı yapanların hamleleri arka arkaya geliyor. Ama bizim barışa ihtiyacımız var. Demokrasi çağrılarıyla nobranca öneriler aynı anda dillendiriliyor. Ama bizim demokrasiye ihtiyacımız var. Bizim özgürlüğe, kardeşliğe, adalete, eşitliğe, vicdana, hakkaniyete ihtiyacımız var. Bizim, geri dönüşü olmayan barış adımlarına ihtiyacımız var” diye konuştu.
‘Dolmabahçe’de okunan mektubun arkasındayız’
Dolmabahçe’de yapılan ortak açıklamada vurgusu yapılan demokrasi ve barış talebinin arkasında olduklarını söyleyen Önen, “Bizim, Dolmabahçe’de açığa çıkan umudun serpilmesine, tüm Türkiye’ye yayılmasına ihtiyacımız var. Bütün ilgili tarafların katıldığı ve temsil edildiği kesintisiz diyaloga, diyalogun güçlendirilmesine, konuşmaya, birbirimize dokunmaya, eşit koşullarda kardeşliğin ihtimallerini her gün yaratmaya, anadillerin özgürleşmesine, barışa her gün bir adım, her gün bir adım yaklaşmaya ihtiyacımız var” ifadesinde bulundu.
‘Dolmabahçe’den Diyarbakır’a barışın sesini duyduk’
Kürt halkının barış özleminin Newroz alanlarına yansıdığını ve bu mesajların arkasında olduklarını dile getiren Önen, “Dolmabahçe’den Diyarbakır’a barışın sesini duyduk, barış için verilen mesajlara tanık olduk. Bu mesajların arkasındayız. Çünkü bu mesajlar, barışa ısrarla, inatla söz veren mesajlardır. Çünkü bu mesajlar çözümden yana olmayanların çözülmekten yana olacağını anlatan samimi mesajlardır” şeklinde konuştu.
Önen’in ardından yazar ve aktivistler söz alarak kısa birer konuşma yaptı. İlk konuşan yazar Emine Uşak Erdoğan, yaklaşan seçim sürecine değinerek, “Barış siyasi rekabete kurban edilmemeli” dedi. “Barış konuşuldukça değer kazanıyor” diyen Yazar Nilüfer Uğur Dalay ise “Savaştan fayda umanlar barışın önünü tıkıyor. Oysa insanlık kaybediyor. Haklarımız elden gidiyor. Ancak, bizim huzura, barışa ihtiyacımız var” ifadesinde bulundu.
‘Çiçek kokması gereken dağları kan kokmamalı’
Eski milletvekili Ufuk Uras da barışın olmadığı yerde kaos olacağını vurgulayarak, ” Demokrasinin yolu, barışın yolu karşılıklı denetim mekanizmalarının yolundan geçiyor” dedi. “Bu bir gerçektir ki tüm toplum barışı şiddetle arzulamakta” diyen yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu ise “Şu anda barıştan çark eden kaybeder” dedi. Çözüm sürecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hayallerine kurban edilmemesi gerektiğinin altını çizen Gergerlioğlu, “Çözüm süreci müzakereye evirilmediği sürece Türkiye’de barışın gelmesi zordur” şeklinde konuştu. MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ali Öne, ” Çiçek kokması gereken dağları kan kokmamalı” diyerek halklara, “barışa söz ver” diye seslendi.
Katırcıoğlu’dan ‘Türkiyelileşme’ vurgusu
Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi (YSGP) Eş Başkanı Naci Sönmez, barışın halkların birbiriyle konuşarak, toplumsallaşarak geleceğini belirterek, “Bugün Trabzon’daki duyguyla Diyarbakır’daki duyguyu çakıştırana dek barış için söz vermeliyiz” dedi. Son olarak konuşan yazar Erol Katırcıoğlu da, “Türkiyelileşme” vurgusu yaparak, “Bu bakımdan Türkiye’de Türkiyelileşmiş bir parti varsa o da HDP’dir” ifadesini kullandı.
Ömer Faruk Gergerlioğlu: Çözüm Süreci Erdoğan’ın Hırsına Kurban Edilmemeli –Milli Posta – 9 Nisan 2015
‘Barışa Söz Ver’ kampanyası kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan Yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu, çözüm sürecinin Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan ve Hakan Fidan ekseninde inşa edilemeyeceğini söyledi.
‘Barışa Söz Ver’ kampanyası kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan Yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu, çözüm sürecinin Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan ve Hakan Fidan ekseninde inşa edilemeyeceğini söyledi. Gergerlioğlu, “Profesyonel bir müzakere şekline büründürülmediği müddetçe Türkiye’nin barışı yakalaması son derece zordur. Çözüm süreci Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hırsına, histerisine kurban edilmemeli.” dedi.
Barış ve Adalet Koalisyonu ve Mazlumder İstanbul Şubesi öncülüğünde organize edilen Barışa Söz Ver kampanyası kapsamında bir toplantı gerçekleştirildi. Taksim Hill Otel’deki toplantıya Bülent Somay, Cafer Solgun, Emine Uçak Erdoğan, Erol Katırcıoğlu, Furkan Dzapş, Halil Ergün, Korhan Gümüş, Naci Sönmez, Nilüfer Uğur Dalay, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ramazan Beyhan, Roni Margulies, Selami Gürel, Ufuk Uras ve Zeynep Tanbay katıldı.
Toplantıda, barıştan vazgeçilemeyeceğine ve çözüm sürecinin seçim kampanyalarına kurban edilmemesi gerektiğine vurgu yapıldı. Toplantında konuşan Ömer Faruk Gergerlioğlu, savaş ateşinin küllenmeye yüz tuttuğunu belirtti, “Bundan sonra yapmamız gereken ya bu küllenmeye yüz tutan ateşi söndürmek, bitirmek ya da o ateşin üzerine benzin dökmek. Bu ikisini yapmak da çok kolay. Biz olumsuz seçeneği tercih edersek bu ülke büyük bir yangın yerine döner, geri dönülmez bir aşamaya geliriz.” şeklinde konuştu.
Toplumun her kesiminin barışa büyük bir özlem duyduğunu ve taliplerinin de bu yönde olduğunu söyleyen Gergerlioğlu, “Barış önüne geçilemez büyük bir arzu haline gelmiştir. Bu Nevruz’da da ortaya çıkmaktadır. Batı’da da insanların gerek bilincinden gerek bilinçaltında çok net bir şekilde yükselen bir istektir. Batıdaki ulusalcı kesimler bile barıştan son derece memnundur. Şu anda barıştan çark eden kaybeder. İster devlet ister PKK barıştan çark ettiği anda kaybeder. Çünkü toplumda barış isteği çok yüksek seviyeye çıkmıştır.” ifadelerini kullandı.
‘BARIŞ KİŞİLER ÜZERİNE İKAME EDİLMİŞ GİBİ’
Çözüm süreci aşamasında bazı gelgitlere şahit olunduğunu kaydeden Gergerlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolmabahçe mutabakatı, Cumhurbaşkanı’nın hükümete söylediği sözler… Burada şunu görüyoruz; barış sanki kişiler üzerine ikame edilmiş gibi. Yani Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan ve Hakan Fidan’sız bu iş olmaz gibi. Böyle bir şey olamaz. Barışı tesis etmenin dünya çapında evrensel usulleri, bilimsel yöntemleri vardır. Çatışma çözümleri denen bilimsel usuller vardır. Hakikatleri araştırma komisyonu, müzakere yöntemi… Siz bunları bırakıp adeta köylüce bir girişim ile ‘Ben Erdoğan’ım Fidan’dan vazgeçmem, işte Öcalan ile başa baş konuşurum’ gibi metotlarla gidemezsiniz artık. İnsanız, herkes de fanidir. İnsanların ölümü ile bu süreç bitemez ve bu profesyonel bir müzakere şekline büründürülmediği müddetçe Türkiye’nin barışı yakalaması son derece zordur.”
Başkanlık tartışmalarının çözüm sürecini etkileyeceğine dikkat çeken Gergerlioğlu, “Tayyip Erdoğan’ın başkanlık büyük tartışmalara neden olacak görüldüğü kadarıyla. Toplumun bilinçaltı da bunu kabul etmiyor. İster AK Parti tabanı olsun, ister farklı partiler. Başkanlık sistemi konusunda ciddi muhalefet olduğunu gözlemliyoruz. Çünkü bu toplum artık demokrasi istiyor ve demokrasiden uzaklaşılacağını düşündüğü metotları reddediyor. Ben şunu söylemek isterim; çözüm sürece Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hırsına histerisine kurban edilmemeli.”
UFUK URAS: TÜRKİYE’DE ERDOĞAN’I DENETLEYECEK MÜESSESE YOK
Siyasetçi Ufuk Uras ise barışın yolunun denetim mekanizmalarının iyi işletilmesinden geçtiğine vurgu yaptı. Dolmabahçe mutabakatına değinen Uras, “Dolmabahçe mutabakatı mı dersiniz mutabakatsızlığımı dersiniz; oradaki çerçevenin kendisi geri dönülmez bir adım. Tıpkı Nevruz’da verilen mesajlarda olduğu gibi. Dolmabahçe mutabakatına sırt dönülmesinin nedeni, siyasi partilerin yüzlerini seçime dönmeleri. Barışın olmadığı yerde kaos olur. Seçimlerde bir rekabet olacaksa, kimin daha çok barışı savunduğu üzerinden rekabet olmalı, kavmiyetçililik üzerinden rekabet olmamalı. Meclis kapandığı için Meclis’te bir komisyon kurmak teknik olarak mümkün değildi. Kurulacak bütün komisyonlar yeni dönem Meclis’i tarafından şekillendirilecekti. O yüzden PKK’nın da ön koşulsuz mutlaka bu konferansı toplaması somut adımlar atma yönünde girişimlerini ertelememesi gerektiğini düşünüyorum.” açıklamasında bulundu.
“Cumhuriyet devletin şekli, esas sorun içeriği” diyen Uras, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçimlerde bir kere daha militarist bir cumhuriyetten mi barıştan mı otoriter bir cumhuriyetten mi yanayız tartışacağız ve hiç unutmayalım ki Türkiye’de bugün Tayyip Erdoğan’ı denetleyecek herhangi bir müessese ve güç yok. Barışın yolu bu karşılıklı denetim mekanizmalarının inşasından geçiyor.
Çözüm süreci üzerine açıklama: “Ya barış ya barış” – Marksist.org – 9 Nisan 2015
Barışa Söz Ver kampanyasının “Ya barış, ya barış” konulu basın toplantısı bugün Taksim’de gerçekleştirildi.
Toplantının açılışında, kampanya aktivistlerinden Yıldız Önen basın açıklamasını okudu. Yıldız Önen özetle “Biz söz veriyoruz: Ya barış ya barış! Umut veren gelişmelerle, karamsarlığı yayan olaylar yan yana gelişiyor. Ama bizim umuda, barışa, demokrasiye, özgürlüğe, kardeşliğe, adalete, eşitliğe, vicdana, hakkaniyete ihtiyacımız var. 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de okunan mektubun, o mektubun içerdiği demokrasi ve barış vurgusunun arkasındayız. Bizim, Dolmabahçe’de açığa çıkan umudun serpilmesine, tüm Türkiye’ye yayılmasına ihtiyacımız var. Newroz meydanında Kürt halkı barışa ne kadar hasret olduğunu gösterdi. Diyarbakır’da barışın sesini duyduk, barış için verilen mesajlara tanık olduk. Diyarbakır’dan uzatılan barış eline doğru uzanmak, bu eli tutmak ve barışı geri dönülmez bir toplumsal kazanım haline getirmek istiyoruz” dedi.
Toplantıda yer alan isimlerden yazar Emine Uçak Erdoğan “Siyasette üslup önemli. Elbette rekabet olacak, ama seçim sürecindeki tartışmalara barış süreci kurban edilmemeli, barış süreci korunmalı” diye konuştu.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu temsilcisi Nilüfer Uğur Dalay ise “Şiddetten ekonomik veya başka türlü çıkar sağlayanlar barışa engel oluyorlar, düşmanlıkları devam ettiriyorlar. Can güvenliği, toplanma, söz söyleme, barınma, sağlık, eğitim, din vb. en temel insan haklarımız savaş ortamlarında yok oluyor, insanlık kaybediyor. Oysa huzura, barışa, birbirimizle konuşmaya ihtiyacımız var. Romanlarda Binbir gece masallarında Şehrazat nasıl konuşarak ölüme karşı durduysa, İlyada’da nasıl kadınlar, anneler barış için çırpınıyorlarsa, bizler de usul usl, konuşa konuşa, zaman zaman bağırarak bu barışı kurmamız gerekiyor. Çünkü artık barışmanın, barışın ne demek olduğunu hatırladık. O nedenle barışa söz vermemiz gerekir” dedi.
23. dönem milletvekili Ufuk Uras “İnsan hayatından daha önemli hiç bir şey yok, aslolan ölümü değil barışı savunmak, onun için barışı savunuyoruz, barış bizim üst belirleyenimiz. Dolmabahçe mutabakatı geri dönülmez bir ilk adım, tıpkı Newroz’da verilen barış mesajları gibi. Seçimlerdeki rekabet de kimin daha çok barışı savunduğu üzerinden olmalıdır, kavmiyetçilik üzerinden değil. Meclis seçimlere kadar yeni bir komisyon kuramayacağı için, PKK önkoşulsuz barış konferansını toplamalı, ertelememeli, somut adım atmalıdır. Kobani nedeniyle sınırı geçen peşmergeye laf edenleri, Suriyeli göçmenlere yapılan yardımlara laf edenleri unutmamalıyız. Bizler barış ve demokrasi için siyaset yapıyoruz. Militarist mi, barışçı mı bir cumhuriyet istiyoruz, buna seçimlerde karar vereceğiz. Demokrasi ve barış bir bütündür, ikisini de gerçekleştirmek için çaba göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
Yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu “Şimdiye kadar büyük bir yangın vardı, barış süreci ile bu ateş küllendi. Şimdi bizler bu ateşin tamamen sönmesi için su mu dökeceğiz, yoksa parlaması için benzin mi? Tüm toplum barış istiyor. Newroz’da bu ortaya çıktı. Batıdaki ulusalcı kesimler bile barış ortamından memnun. İster PKK, ister devlet olsun, barıştan vazgeçen kaybeder. Süreçte bazı gelgitler oluyor, sanki kişilere T.Erdoğan’a, A.Öcalan’a, H.Fidan’a endeksli bir süreç var, bu yanlış. Barış sürecinde ne yapılması gerektiği konusunda dünyada kabul edilen yöntemler var. Arabulucu, uzlaşma komisyonu, hakikatleri araştırma komisyonu gibi kurumsal yapıların süreci götürmesi gerekir. Ayrıca T.Erdoğan’ın başkanlık isteği barış sürecini etkiliyor, zora sokuyor. Çözüm süreci başkanlık tartışmalarına kurban edilmemelidir. Demokrasiden uzaklaşılan yöntemler, iç güvenlik paketleri süreci olumsuz etkiliyor” dedi.
Mazlumder İstanbul Şube Başkan Yardımcısı Ali Öner “Barışa Söz Ver kampanyasını BAK ve Mazlumder olarak birlikte yürütüyoruz. Barışı hasretle bekliyoruz, önemsiyoruz. Bu süreçte en önemli husus, halkların barış sürecinin önemini kavraması, meydanları, salonları, gazetelerin köşelerini doldurması. Barış sürecinden dönülmemelidir. Seçim sürecinde siyasiler özenli davranmalı, barışı siyasi ranta çevirmeye çalışmamalıdır” diye konuştu..
YSGP Eş Sözcüsü Naci Sönmez “Devlet yıllarca kimliklere, dinlere, mezheplere, cinslere baskı uyguladı. Barışa el vermeli, söz vermeli, inşa etmeliyiz. Şimdi yürüyen aslında çözüm sürecidir. Barış çok daha uzun bir sürede sonuçlanabilir. 100 yıldır binlerce insan öldü. Çözüm süreci, toplumların diyaloga geçmesi için bir başlangıçtır. Trabzonlu ile Diyarbakırlı anlaşabildiği zaman barış gerçekleşmiş olacaktır. Bütün kamuoyunu barışa el vermeye, söz vermeye, inşa etmeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı..
Kafkasya Forumu aktivisti Furkan Dzapş “Süreç eksikliklerine rağmen devam ediyor. Ama halklar bu süreçte pasif, sanki iki egemen oturmuş anlaşmaya çalışıyor. Biz Kafkasyalılar biliyoruz ki, demokrasinin olgunlaşmadığı toplumlarda barış süreçleri olumlu sonuçlar vermiyor. Örneğin Çeçenistan’da Rus Hükümeti ile Çeçenler arasında uzlaşma sağlandı, eskiden Çeçenleri Ruslar öldürürdü, şimdi Çeçenleri Çeçenler öldürüyor. Dolmabahçe mutabakatı önemli, ama günümüzde hükümet AİHM sözleşmelerini bile ihlal edebiliyor. Toplumlar, halklar barış sürecinde etkin yer almalı. İç güvenlik paketi, tek adam yönetimi gibi uygulamalar tepki topluyor. Her şeye rağmen umutluyuz, yeni acılar yaşanmamalı, sorumlular bilinçli davranmalı. Sorunlar çözüldükten sonra da halkların birbirine düşman olmaması önemli” dedi.
DSİP MK üyesi Roni Margulies ise “Hükümet barış istiyor, ama devletin Kürtlere hediye ettiği bir barış olsun istiyor. Barış iki taraflı olur, yoksa kalıcı olmaz. Hükümet tek taraflı bir barış yapmaya çalıştığı için sürekli yalpalıyor. Aslında barış çok kolay. Anadilde eğitim, A.Öcalan’ın koşullarının düzeltilmesi, gerillanın ve yurt dışındakilerin sivil ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanması, bunların hepsi Mecliste kısa zamanda çözülebilecek konular. Ama bütün bunlar için barış isteyenlerin etkili eylemler yapması, hükümeti, Meclisi buna zorlaması gerekir. Fırat’ın batısında barış için kitlesel eylemlere ihtiyacımız var” dedi.
İbrahim Betil “Çoğunluktan mı, çoğulculuktan mı yanayız? Kimlik ve inanç en önemli iki konu, herkes bunlara saygı göstermeli. Halk barıştan yana, hiç kimse savaş istemiyor. Siyasetçiler de halkın bu tercihine uygun davranmalı” dedi.
Akademisyen, gazeteci Erol Katırcıoğlu “Bütün felaketlere rağmen iyi yoldayız” dedi.
Basın toplantısının moderatörü sanatçı Zeynep Tanbay “Ben çözüm sürecini eskiden mehter takımının yürüyüşüne benzetirdim, iki ileri bir geri. Şimdi ise süreç iki geri bir ileri gidiyor, yani iyi gitmiyor. Sürecin tekrar mehter takımı ritmine dönmesi gerekir” dedi ve konuşmaları özetleyerek herkesi barışa söz vermeye, barış için bir şeyler yapmaya davet etti.
Haberler.com
Cizre postası
http://www.cizrepostasi.com/aydinlardolmabahcede-okunan-mektubun-arkasindayiz-28658h.htm
Aktif Haber
http://www.aktifhaber.com/cozum-sureci-erdoganin-hirsina-kurban-edilmemeli-1152020h.htm