7–13 Aralık 2010 – Küresel Bak Bülteni

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Dünyadan Haberler
Rasmussen’den Rusya’ya güvence / Cumhuriyet – 9 Aralık 2010

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Wikileaks internet sitesinde yayımlanan ABD’nin gizli diplomatik yazışmalarında NATO’nun Rus tehdidine karşı Polonya ve Baltık ülkelerini korumak için soğuk savaş sonrasında ilk kez gizli harekat planları hazırladığının iddia edilmesi üzerine açıklama isteyen Moskova yönetimine, “Ne Rusya’yı NATO’ya tehdit olarak değerlendiriyoruz ne de NATO Rusya’ya tehdittir” güvencesi verdi.

AB savunma bakanlarının toplantısına katılan Rasmussen, basına yaptığı açıklamada, NATO’nun son Lizbon Zirvesi’nde varılan anlaşma uyarınca Avrupa’ya füze savunma sisteminde Rusya ile nasıl işbirliği yapılacağı konusunda çalışmaya ve Afganistan’daki NATO güçlerine Rusya üzerinden ikmaline izin verilen ilave ekipmanların nakliyesine başladıklarını söyledi.

Rasmussen, “İlişkimizi ilerletmek ve Lizbon’daki müspet ortaklık ruhunu koruyup sürdürmek istiyoruz” dedi. WikiLeaks belgelerinde, NATO’da görüş ayrılıkları nedeniyle konsey yerine üst düzey askeri yetkililerce kararlaştırılan Dokuz Tümen Planı çerçevesinde Rusya’nın Polonya ile Estonya, Letonya ve Litvanya’ya saldırması halinde devreye girecek Amerikan, İngiliz, Alman ve Polonya tümenlerinin belirlendiği ve bu çerçevede gelecek yıl tatbikat yapılacağı iddia edilmişti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, tarafların ortaklığı ilerletmeyi tartıştığı bir dönemde ortaya çıkan sözkonusu planın NATO’nun samimiyeti konusunda şüphe uyandırdığını söylemişti.

Lavrov, “NATO bir taraftan ortaklık konusunda bizimle anlaşma arayışındayken diğer taraftan (bize karşı kendisini) savunması gerektiği kararını alıyor. NATO ne zaman daha samimi olacak?” şekline konuşmuştu.

ABD’nin Ortadoğu siyaseti çöktü

Sabah – 8 Aralık 2010

Dünyaca ünlü haftalık haber aktüalite dergisinin kıdemli editörü Ortadoğu uzmanı Tony Karon, gazeteci yazar Aydoğan Vatandaş’ın Türk Kültür Merkezi’nde düzenlediği ‘Medya Söyleşileri’ programının bu ayki konuğu oldu. Çok sayıda yabancı diplomatın da izleyici olarak katıldığı ‘ABD, Ortadoğu’da Türkiye’den ne öğrenebilir?’ başlıklı söyleşide deneyimli gazeteci Karon, Türkiye’nin son yıllarda gerek ekonomi alanında gerekse dış politikada gösterdiği etkinliğin aslında bir başarı hikayesi olduğunu vurguladı.

Wikileaks tarafından yayınlanan belgelerde ABD’li diplomatların Türkiye’nin Ortadoğu’ya ‘Osmanlı vizyonuyla’ yaklaşmasının kaygıyla karşılandığı yaklaşımlarını da eleştiren Karon, “ABD Irak’ı işgal ettiği zaman, bu bölgede Türkiye kadar bir geçmişi yoktu. Türkiye ile ilgili belgeler ABD’nin Ortadoğu siyasetinin çöktüğünü ama Türkiye’nin siyasetinin kazandığını gösteriyor. Türkiye 1 Mart tezkeresini reddettiğinde aslında Amerika’ya amaçlarına bu şekilde ulaşamayacağı mesajını verdi. Türkiye’nin haklılığı ortaya çıktı.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Kore savaşında ABD’nin yanında olduğunu, Afganistan ordusunun eğitimine büyük katkı sağladığını, Pakistan siyasetinde ABD’ye destek verdiğini belirten Karon, AK Parti iktidarıyla birlikte Türkiye’nin bağımsız bir siyaset izlemeye başladığını ve zaman zaman da ABD ve İsrail’e ‘hayır’ demesinin son derece doğal olduğunun altını çizdi.

ABD ve İsrail politikalarının Ortadoğu’da İran’ın etkinliğini arttırdığını belirten Karon, Türkiye’nin izlediği bağımsız siyaset ile İran’ın Arap toplumlarındaki etkisini de azalttığını öne sürdü.

“KEŞKE ABD DE İRAN’A ZAMAN ZAMAN ‘HAYIR’ DİYEBİLSE”

Türkiye’nin Gazze siyaseti, Başbakan Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile Davos’ta sözlü tartışmaya girmesi ve Mavi Marmara olayı ve ABD’nin İran’a yaptırımlarına ‘hayır’ oyu vermesinin ABD’li diplomatlarda rahatsızlığa neden olmasının nedeninin soğuk savaş dönemi alışkanlıklardan, Türkiye’yi hala ‘her söyleneni tartışmadan yerine getiren’ bir ‘kanat’ ülkesi olarak görmelerinden kaynaklandığını söyleyen Karon, “1 Mart tezkeresiyle bu değişti. Türkiye’nin artık kendi gündemi ve çıkarları var.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin İsrail karşısında İran’ın tarafına geçtiği iddialarının mantıklı olmadığını söyleyen Karon, “Türkiye, İsrail’deki yangının söndürülmesi için İsrail’e uçak gönderdi. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkiler düzelecektir. Ama bu Türkiye’nin zaman zaman İsrail’e ‘hayır’ demeyeceği anlamına gelmiyor. Keşke ABD’de aynısını yapabilse.” dedi.

Türkiye’nin, batılı ülkelerden farklı olarak, geçmişinde Yahudilere karşı bir utançları olmadığı için psikolojik üstünlüğe sahip olduğunu belirten, Karon, “Türkiye’deki siyasi iktidarın bunun farkında olduğunu belirtti.

Karon’a söyleşinin sonunda gazeteci yazar Aydoğan Vatandaş tarafından günün anısına altın yaldızlı bir tabak hediye edildi.

“Sürtüşme Ortadoğu’ya hizmet etmiyor”

Cumhuriyet – 10 Aralık 2010

İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Türkiye ve İsrail arasındaki sürtüşmenin devam etmesinin Ortadoğu’da istikrara hizmet etmediğini belirtti.

Ehud Barak, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’la görüşmesinin ardından gazetecilere açıklama yaptı ve soruları yanıtladı.

Barak, Türk ve İsrailli diplomatların Cenevre’de yaptıkları görüşmeye ilişkin bir soru üzerine, görüşmenin detaylarını henüz bilmediğini söyledi. Aralarında Mavi Marmara’nın da bulunduğu, Gazze’ye yardım taşıyan filoya müdahale edip içindekileri tutukladıklarında bir olayın yaşandığının sır olmadığını söyleyen Barak, olanların ”tüm taraflarca içten bir şekilde mülahaza edilmesi gerektiğini düşündüğünü” belirti. Barak, şöyle konuştu:

”Türkiye ve İsrail arasındaki sürtüşmenin devam etmesi, Ortadoğu’da istikrara hizmet etmiyor. Ama tabii Cenevre’deki görüşmelerin detaylarını bilmiyorum, o yüzden size bunu aşma yolunda bir yol bulup bulamayacağımızı şu an söyleyemem.”

Ortadoğu barış süreci

Barak gazetecilere yaptığı açıklamada, Genel Sekreter Ban ile yapıcı bir görüşme yaptıklarını ve özellikle İsrail ile Filistin arasındaki görüşmelerin yeniden başlamasının gerekliliği üzerinde durduklarını bildirdi.

İsrail ve Filistin arasında temel meseleler konusunda müzakerelere yeniden başlamanın “acil bir gereklilik” olduğunu vurgulayan Barak, umudunun gelecek haftalarda şu anki çıkmazın aşılarak ileri gidilmesi için bir formülün bulunması olduğunu belirtti. Barak, bu kapsamda Genel Sekreterden konuyla ilgili tüm taraflar üzerindeki nüfuzunu kullanarak yardım etmesini istediklerini anlattı. Yahudi yerleşimleriyle ilgili soru üzerine, İsrail hükümetinin Yol Haritası’na bağlı olduğunu ve yeni yerleşim birimi inşa etmediğini savunan Barak, Yahudi yerleşimleri konusunun abartıldığını ileri sürdü. Geçmişte daha fazla Yahudi yerleşimleri inşa edilirken Filistin tarafıyla son derece ileri düzeyde görüşmeler yürüttüklerini söyleyen Barak, “Mesele Yahudi yerleşim birimleri değil, mesele iki tarafın birbirleri hakkındaki şüphelerini azaltmak ve güveni sağlamak” diye konuştu.

Barak Obama yönetimiyle ilgili bir soru üzerine, ABD yönetiminin barış sürecinde ilerleme sağlanılmasını istediğini, bu yönde harcadıkları çabaları takdir ettiklerini söyledi.

Barak, İsrail ile Lübnan sınırındaki Gajar köyünün kuzeyinden ne zaman çekileceklerine yönelik bir soru üzerine, bu konunun gelecek haftalarda çözümlenmesini beklediğini, görüşmelerin sürdüğünü belirtti.

BM sözcülüğünden açıklama

Genel Sekreter-Barak görüşmesine ilişkin BM Sözcülüğünden yapılan açıklamada da, görüşmede Ortadoğu barış sürecini ileri götürme yönündeki çabaların ele alındığı, Genel Sekreterin Barak’a şu anki diplomatik çıkmazın kırılarak görüşmelerin yeniden başlamasının hayati olduğunu söylediği bildirildi.

Genel Sekreterin görüşmede Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşim faaliyetleriyle ilgili endişesini dile getirdiği, İsrail’in Gazze’den ihraç ürünlerinin çıkmasına izin vermesinin olumlu olduğunu söylediği, ayrıca Barak’tan, Gazze’de BM’nin daha fazla yeniden inşa çalışması yapmasına kolaylık sağlamalarını istediği de bildirildi.

Ban-Barak görüşmesinde, İsrail’in Gajar köyünün kuzeyinden çekilmesi ve İran konusunun da gündeme geldiği kaydedildi.

ABD’nin kararı: Guantanamo açık kalacak

Radikal – 9 Aralık 2010

ABD Temsilciler Meclisinde kabul edilen bir yasa tasarısıyla, Guantanamo’nun kapatılması fiilen engellenmiş oldu.

Temsilciler Meclisi üyelerinin 206’ya karşı 212 oyla kabul ettikleri ve ABD yönetimine geniş imkanlar tanıyan 2011 mali yasa tasarısının bir paragrafı, Guantanamo kampının kapatılmasını ve ABD’de düzenlenen 11 Eylül 2001 saldırılarının planlayıcısı olarak kabul edilin Halid Şeyh Muhammed’in ABD’de yargılanmasını reddediyor.

Tasarıdaki söz konusu paragraf, “Amerikan Adalet Bakanlığına verilen fonların, Şeyh Muhammed veya herhangi bir Guantanamo tutuklusunun ABD’ye transfer edilmesi veya serbest bırakılması için kullanılamayacağının” altını çiziyor. Bir başka paragrafta da yine “Adalet Bakanlığına bu yasa veya başka bir yasa ile verilen fonların, Guantanamo tutuklularının transfer edilmesi amacıyla cezaevi satın alınmasında kullanılamayacağı” vurgulanıyor.

ABD Başkanı Barack Obama göreve gelir gelmez Guantanamo’nun 22 Ocak 2010’dan önce kapatılmasını öngören bir kararname imzalamış, Kongredeki Cumhuriyetçilerin ve bazı Demokratların sert muhalefeti karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştı.

Obama yönetimi ayrıca, ABD’nin Illinois eyaletinde 58 Guantanamo tutuklusunun nakli için bir cezaevi satın almayı planlıyordu. Obama yönetimi, 11 Eylül saldırılarını düzenlemekle suçlanan 5 tutuklunun da ABD toprağında yargılanmasını istiyordu.

Temsilciler Meclisinde kabul edilen 2011 mali yasa tasarısında yer alan iki paragraf, Obama yönetiminin Guantanamo ile ilgili proje ve beklentilerini şimdilik engellemiş bulunuyor. Söz konusu tasarının yasallaşması için ABD Senatosu tarafından kabul edilmesi, ardından Başkan tarafından imzalanması gerekiyor.

Guantanamo’da halen 3’ü askeri mahkemede mahkum edilen 174 tutsak bulunuyor. Obama iktidara geldiğinden bu yana, yaklaşık 70 Guantanamo tutuklusu ABD veya başka ülkelere transfer edildi.

Blair ikinci kez Irak savaşının hesabını verecek

Star – 9 Aralık 2010

İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair, ülkede ocak ayında yeniden başlayacak Irak soruşturmasında bir kez daha ifade verecek.

Blair, 29 Ocak 2010’daki ifadesinde savaşa gitme kararının arkasında durmuş ve pişman olmadığını söylemişti. İngiliz basını, Irak savaşının mimarları arasında gösterilen Tony Blair’in yanı sıra dönemin Dışişleri Bakanı Jack Straw’un da ikinci kez ifade vermek için soruşturmaya çağrıldığını bildiriyor. Basın, Tony Blair’in ilk ifadesindeki tutarsızlıktan dolayı yeniden soruşturmaya çağrıldığı  tahmininde bulunuyor.

İran nükleer programıyla ilgili açıklamalarda bulundu

Star – 8 Aralık 2010

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, İran’ın nükleer programıyla ilgili Tahran ile 5 1 ülkelerinin ocak ayı sonunda İstanbul’da yeniden bir araya gelecek olmalarına ilişkin olarak, “bunun, İran ve 5 1 temsilcileri arasındaki görüşmeler için ciddi bir sürecin başlangıcı olacağını umuyoruz” dedi.

Crowley, günlük basın toplantısında bir soru üzerine, Türkiye’nin, İran ile 5 1 arasındaki ikinci toplantıya ev sahipliği yapma arzusuna minnettar olduklarını belirtti.

Cenevre’deki toplantının devamının gelecek olmasının cesaret verici olduğunu ifade eden Crowley, “Bu ilk toplantıdan önce de söylediğimiz gibi, birden çok mekanda birden çok toplantının yapılmasına açıktık ve gelecek ay İstanbul’da görüşülmesi kararı da tabii ki bunun bir yansıması” diye konuştu.

‘Kürtçeye, Kürt halkına, başörtüsüne, Cemevlerine özgürlük istiyoruz!’

Sesonline  – 10.12.2010

[Sesonline] İSTANBUL- Aralarında, Ahmet İnsel, Baskın Oran, Doğan Tarkan, Ferda Keskin, Ferhat Kentel, Garo Paylan, Halil Berktay, Hayko Bağdat, Hilal Kaplan, İkbal Polat, İsmail Beşikçi, Leman Yurtsever, Mithat Sancar, Necmiye Alpay, Orhan Miroğlu, Roni Margulies, Sezai Temelli, Şanar Yurdatapan, Tarık Ziya Ekinci, Veysi Sarısözen, Yalçın Ergündoğan, Yıldız Önen ve Zeynep Tanbay gibi isimlerin bulunduğu çağrıcıların oluşumunu duyurduğu ‘Özgürlük İztiyoruz’ kampanyası bugün yapılan toplantı ile başlatıldı. ‘Kürt halkına, başörtüsüne, Cemevlerine Özgürlük İstiyoruz’, ‘Anadil, başörtüsü içeri, Polis dışarı. Üniversitelerde özgürlük istiyoruz’ pankartlarının asılı olduğu toplantıda Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) yöneticilerinden Osman Ergin yaptığı Kürtçe konuşmada; “özgürlüklerin kazanılması mücadelesinde aydın, demokrat ve sosyalistlerle birlikte mücadele yürüteceklerini” vurguladı. Konuşmasına Ermenice olarak başlayan Hayko Bağdat ise; “Devletce, Ahtamar Kilisesi’ne haçın geç asılması oranın ibadethane olduğu gerçeğinin üstünü örtemedi, Cemevleri’nin ibadethane olup olmadığı tartışmaları gerçeği gizleyemedi, bilinmeyen dil diye tanımlanan Kürtçe, yasaklamalara rağmen yıllardır fiilen konuşuluyordu” diyerek; “asimilasyoncu yasakların işlevsiz kaldığını” ifade etti. Katılımcılardan, Ferhat Kentel, Necmiye Alpay, Av. Eren Keskin, Şanar Yurdatapan ve Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Genel Başkanı Doğan Tarkan’ın yaptıkları konuşmaların ardından, 25 Aralık’ta Ankara’da bir miting düzenleyeceklerini de açıklayan kampanya katılımcıları adına toplantıda Ece Yıldız ve Ayşe Demirbilek tarafından okunan açıklamada şu görüşler dile getirildi:

“Temel hak ve özgürlükler arasında ayrım yapılamayacağını hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz. Siyasal demokrasinin sınırlarının gelişmesinin en önemli şartı, kimlikleri, cinsiyetleri, inançları, etnik kökenleri ne olursa olsun, hiç bir yurttaşının ayrımcılığa maruz kalmamasıdır.

Temel haklarını talep eden kesimler üzerindeki baskıcı uygulamaların sona ermesi ancak demokratikleşmeye doğru atılacak büyük adımlarla gerçekleşebilir.

Şimdi bu adımları hızla atmak için;

Kürt hareketinin seçim tarihine kadar uzattığı ateşkes sürecinin değerlendirilmesi gereken çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.

Kürt sorununun siyasal ve demokratik çözümü için, KCK davasından tutuklu Kürt siyasetçilerinin ve seçilmiş Kürt yerel yöneticilerinin serbest bırakılmasını istiyoruz.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün yanı sıra, inanç özgürlüğü önünde de engel teşkil eden başörtüsü yasağının son bulmasını istiyoruz.

Alevilerin inançlarını özgürce yayabilmelerini, zorunlu din dersi uygulamasına son verilmesini ve cemevlerine özgürlük istiyoruz…”

MAVİ MARMARA tamir edildi, 26 Aralık’ta İSTANBUL’A geliyor

Radikal – 10 Aralık 2010

İsrail’in düzenlediği baskının ardından el konulan ve bir süre sonra iade edilen Mavi Marmara gemisinin, İskenderun Limanı’ndaki tamir ve bakımı tamamlandı. 26 Aralık Pazar günü İstanbul’da olacak gemi, Sarayburnu Limanı’nda törenle karşılanacak.

İnsan Hak ve Hürriyetleri İHH İnsani Yardım Vakfından yapılan yazılı açıklamada, insani yardım götürmek üzere 22 Mayısta Sarayburnu’ndan Filistin’e uğurlanan Mavi Marmara gemisinin Gazze’ye seyrederken Akdeniz’de uluslararası sularda 31 Mayıs gecesi İsrail askerlerinin baskınına uğradığı anımsatıldı.

Açıklamada, baskında 9 Türk’ün hayatını kaybettiği, 50’yi aşkın insani yardım gönüllüsünün yaralandığı hatırlatılarak, şu görüşlere yer verildi:

“Türkiye ile İsrail arasında tazminat ve özür pazarlıkları devam ederken Mavi Marmara aktivistleri, gemilerini karşılamaya hazırlanıyor. 26 Aralık Pazar günü Sarayburnu Limanı’nda düzenlenecek Mavi Marmara gemisini karşılama törenine katılım için Türkiye’nin birçok ilinden otobüsler kalkacak. Yaklaşık 50 ülkeden aktivistler gemiyi karşılama törenine katılacak. İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından organize edilen karşılama törenine bakanlar, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar ve aktivistler davet edildi.”

Açıklamada görüşlerine yer verilen İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Mavi Marmara gemisine yakışacak bir karşılama töreni yapacaklarını ifade ederek, “Gemi nasıl uğurlandıysa öyle karşılanacak” dedi.

Stockholm’de üstündeki bombayı patlatarak ölen kişinin İsveç’e göç eden bir Iraklı olduğu bildirildi

İnternethaber – 13.12.2010

Stockholm’de alışveriş merkezlerinin bulunduğu caddede üstündeki bombayı patlatarak ölen canlı bombanın, 1992 yılında Irak’tan ailesi ile birlikte İsveç’e göç eden, iki küçük kız çocuk babası Iraklı olduğu bildirildi.

İsveç polisi canlı bomba hakkında henüz resmi açıklama yapmadı, ancak İsveç medyasında yer alan haberlerde, Stockholm’deki saldırıları gerçekleştirdikten sonra üzerindeki bombayı patlarak ölen 28 yaşındaki Iraklı’nın, internet paylaşım sitesi ”facebook”ta kendisini dindar biri olarak tanıttığı ve aynı sayfada El Kaide ile bağlantısı olan liderlerin linklerinin bulunduğu belirtildi.

Canlı bombanın 1992 yılında ailesi ile birlikte Irak’tan İsveç’e geldiği ve o yıllardan sonra İsveç’in güneyinde küçük bir kasabada yaşadığı, liseyi başarılı notlar ile bitirdiği, basketbol oynadığı kaydedildi. Canlı bombanın liseden sonra okumak için İngiltere’ye gittiği, 2004 yılında evlenip üniversiteyi de bitirdikten sonra tekrar İsveç’e döndüğü iki küçük kızı olduğu bilgisine ulaşıldı.

İsveç basınına konuşan canlı bombanın babası, oğlunun olay sabahı Cumartesi günü ikinci patlamada havaya uçan araba ile evini terk ettiğini belirterek, ”Oğlumu daha sonra telefonla birkaç kez aradık, ama telefonu kapalıydı” dedi.

SAVUNMA BAKANLIĞI PATLAMAYI BİLİYORDU İDDİASI

Bu arada, İsveç devlet ajansı TT’nin güvenilir kaynaklara dayanarak geçtiği bir haberde, İsveç Savunma Bakanlığının Stockholm’de Cumartesi akşamı gerçekleştirilen canlı bomba saldırısından birkaç saat öncesinden haberdar olduğu iddia edildi.

Savunma Bakanlığı haberi doğrulamadı. İsveç gazetelerinin internet sayfalarında bu akşam yer alan bir haberde, Savunma Bakanlığında çalışan bir görevlinin, Stockholm’de bir yakınına geçtiği mesajda, Cumartesi günü saat 17.00 civarında patlamanın gerçekleştiği Drottninggatan Caddesi’nde çok büyük bir olay olacağını belirterek, bu saatlerde bölgede bulunmamasını istediği bildirildi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Bülteni,  13 Aralık 2010

İletişim: www.kureselbak.org, kureselbak@gmail.com; 00905362196341

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.