2002 yılında Kurtlar Vadisi dizisiyle birlikte televizyonda şiddet içerikli diziler yaygınlaşmış ve rekabet arttıkça şiddetin dozu artmıştır. Şiddetin, sıradan ve günlük hayatın bir parçası olarak algılanması, insanları duyarsızlaştırmış, dünyanın olduğundan daha karanlık ve kötülüklerle dolu bir yer olarak görülmesine neden olmuştur.
Diziler suçtan beslenmekte ve suçu beslemektedir. Dizilerde kullanılan nefret söylemi eşitliğe karşıdır, çeşitliliği reddetmektedir. Dizi yapımcıları her ne kadar kendilerini “ifade özgürlüğü” söylemi ile savunsalar da, ifade özgürlüğünde başkalarına zarar vermeme anlayışı vardır. Nefret içerikli açıklamalar, ifade özgürlüğü değildir. TCK’nın 122. maddesinin başlığı ‘nefret ve ayrımcılık’ suçu olarak belirtilmiştir.
Nefret söyleminin ve şiddetin engellenmesinde devletin, medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının önemli işlev ve etkileri vardır. Medya nefret söylemi üreten gruba güç ve önem atfetmemelidir.
Dizlerin vardığı bu noktada durumu hukuk yetkililerine hatırlatma sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Oyuncusunun elinden silahı, dilinden küfürü, kavga ve ölümü, aile içi ve dışı şiddeti, işkenceyi, istismarı düşürmeyen dizilerin yasaklanmasını istiyoruz.
6284 Sayılı Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun’un 16.maddesi, kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerini tanımlamaktadır. Kamu kuruluşlarını görevlerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
Şiddetin, toplumsal bir gerçek olarak televizyon dâhil her alanda karşımıza çıkması, içinde yaşadığımız toplumu bir şiddet toplumuna dönüştürmekte ve şiddet toplumsal kültürün bir parçası haline gelmektedir. RTÜK’ü şiddet kültürünün gelişmesinin önüne geçilmesi için televizyon dizileriyle ilgili göreve davet ediyoruz.
Televizyon yayınlarında şiddetin yayılmasını engellemek, tüm tarafların katkısı ile mümkündür. Herkesi medyada yayılan bu şiddete karşı durmaya çağırıyoruz.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu
