3-16Mayıs 2011 – Küresel Bak Bülteni

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Bilgi Üniversitesi’nde vicdani ret paneli / Diha – 13 Mayıs 2011

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde “Üniversitenin yerleşkesinde militarizm ve vicdani ret” konulu panel düzenlendi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Antikapitalist Öğrenciler Kulübü, 15 Mayıs Vicdani Ret Günü nedeniyle Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda “Üniversitenin yerleşkesinde militarizm ve vicdani ret” konulu bir panel düzenledi. Üniversite öğrencisi Özdeş Özbay moderatörlüğünü yaptığı panele, üniversitenin öğretim görevlisi Ferda Keskin ve vicdani retçi Ercan Aktaş konuşmacı olarak katıldı. Özdeş Özbay, vicdani ret kavramının Türkiye’deki gelişim sürecini anlattı. Özbay’ın ardından söz alan vicdani retçi Ercan Aktaş, kendisinin 15 Mayıs 2005’de ilk olarak İzmir’de vicdani reddini açıkladığını ifade ederek, Türkiye’nin eğitim sistemini eleştirdi. Eğitim sisteminin insanlara tek kimlik anlayışını dayattığını ifade eden Aktaş, milli güvenlik derslerinde Türkler dışındaki bütün unsuzların öteki olarak öğrencilerin beyinlerine kodlandığına dikkat çekti. Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ferda Keskin de, Türkiye’de vicdani retlerini açıklayanların işkenceden geçirildiğini ve hapis cezalarına çarptırıldığına işaret ederek, yeni anayasada vicdani retle ilgili hükümlerin girmesi gerektiğini vurguladı.

Militarizm ve Vicdani Ret Paneli Duyurular

Bianet: http://www.bianet.org/biamag/insan-haklari/129887-dunya-vicdani-retciler-gunu-etkinlikleri-bu-aksam-basliyor

Turnusol: http://www.turnusol.biz/public/etkinlik.aspx?day=13.05.2011

Marksist.org: http://www.marksist.org/haberler/3653-vicdani-retciler-bulusuyor

Aleyhtar web sitesinde: http://aleyhtar.org/2011/05/dunya-vicdani-retciler-gunu-etkinlikleri-bu-aksam-basliyor/

Savaş Karşıtları web sitesinde: http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=8&ArsivAnaID=62763

Liberalses web sitesinde:  http://www.liberalses.com/yasam/dunya-vicdani-retciler-gunu-etkinlikleri-basliyor.aspx

Sokağın gündemi: http://sokaktakvimi.wordpress.com/2011/05/11/11-05-15-dunya-vicdani-retciler-gunu/

Ateş Hırsızı: http://www.ateshirsizi.com/dunya-vicdani-retciler-gunu-etkinlikleri-t15871.html?s=6dbadc43c106f206295b815e75a21522&

KaosGL: http://kaosgl.org/icerik/dunya_vicdani_retciler_gunu_etkinlikleri_basladi

G8 duyuruları

Küresel eylem : http://www.kureseleylem.org/index.php?option=com_content&view=article&id=188:g8–kueresel-ykm&catid=37:etkinlikler&Itemid=60

Marksist.org:  http://www.marksist.org/haberler/3642-g8e-karsi-mucadele-gunleri-14-21-mayis

Yeşil gazete: http://www.yesilgazete.org/?p=27542

Turnusol: http://www.turnusol.biz/public/etkinlik.aspx?day=21.05.2011

Savaş Karşıtları: http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=9&ArsivAnaID=62742

Karakök: http://karakok.wordpress.com/2011/05/09/g8-kuresel-yikim-baska-bir-dunya-mumkun/

Adresbahane: http://www.adresbahane.com/?q=content/g8-kuresel-yikim-forumu-sonuc-bildirgesi

Sokağın gündemi: http://sokaktakvimi.wordpress.com/2011/05/09/11-05-14-g8-kuresel-yikim-forum-ve-eylem/

Durde: http://www.durde.org/2011/05/g8-kuresel-yikim/

Dünyadan Haberler

  • Filistin – İsrail
  • Irak
  • Afganistan – Pakistan
  • Türkiye

AB’den Suriye’ye silah ambargosu

Radikal – 09.05.2011

Suriye’nin sahil kenti Banyas’ta güvenlik güçlerinin muhalefet liderlerini gözaltına aldığı belirtilirken, kentte yüzlerce kadın son günlerde tutuklanan yakınlarının serbest bırakılması için gösteri yaptı. AB ise protestoların şiddetle bastırıldığı Suriye’ye silah ambargosu koydu.

Reuters’ın haberine göre merkezi Londra’da bulunan Suriye İnsan Hakları Gözleme örgütünden yapılan açıklamada, kentteki Rahman camisinin imamı Enes Eyrut ve önde gelen insan hakları savunucularından Besam Sahyuni’nin gözaltına alındığı belirtildi.

Suriye insan hakları örgütünün yöneticisi Rami Abdülrahman, güvenlik güçlerinin ülke genelinde ev ev baskın düzenleyerek, yüzlerce kişiyi daha gözaltına aldığını söyledi.

Öte yandan ülkenin doğusundaki Deyr El Zur’daki gösterilerde 2 kişi öldürüldü. Görgü tanıkları, güvenlik güçlerinin gece yapılan gösterilere müdahalesinde 2 sivilin öldüğünü söyledi.

Bu arada Banyas’ta yüzlerce kadın son günlerde tutuklanan yakınlarının serbest bırakılması için gösteri yaptı.

Kentte öğleden sonra düzenlenen gösteride, güvenlik güçlerine ve orduya meydan okuyan kadın protestocular, cumartesi günkü olaylarda 6 kişinin öldüğü Banyas’ın güney semtlerinde kurulan kontrol noktalarını zorladılar.

Suriye’de Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı gösteriler 7 haftadır sürüyor.

Suriye’de mart ayı ortasında başlayan gösterilerde bugüne kadar insan hakları örgütlerine göre 630 civarında sivil hayatını kaybetti.

Silah ambargosu

AB ise protestoların şiddetle bastırıldığı Suriye’ye silah ambargosu koydu.

AB ayrıca, Suriyeli yetkili ve rejimle ilişkili 13 kişinin AB üyesi 27 ülkeye seyahat etmesini yasakladı ve mal varlıklarını dondurdu. Birlik, 13 kişinin sivillere uygulanan baskıdan sorumlu görüldüklerini bildirdi.

AB temsilcileri cuma günü Suriyeli yetkililere vize uygulanması ve mal varlıklarının dondurulmasını önermişti, ancak tavsiyenin bütün üye ülke hükümetleri tarafından onaylanması gerektiği için kararın bugün alınabildiği belirtiliyor.

Yaptırım uygulanacak yetkililerin adlarının yarın AB’nin resmi dergisinde yayımlanacağı kaydedildi.

AB’den bir yetkili, geçen hafta yapığı açıklamada, yaptırım uygulanacak Suriyeli yetkililer arasında Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın bulunmadığını söylemişti.

YEMEN:

İsyan ateşinin yandığı bir diğer ülke olan Yemen’de düzenlenen çeşitli gösterilerde de 4 kişinin öldüğü bildirildi.

Hastane kaynakları, güneydeki Taiz’de, maaşlarına zam talebiyle Eğitim Bakanlığı’nın bölge temsilciliği önünde oturma eylemi yapan binlerce kişiye polisin gerçek mermi ve göz yaşartıcı gazla müdahale etiğini söyledi.

Kaynaklar, 2 kişinin öldüğü, 4 kişinin ağır yaralandığı olayda, onlarca kişinin de gazdan etkilendiğini belirtti.

Yemen’ın Kızıldeniz kıyısındaki bir bölgede de protestoculara güvenli güçlerinin müdahale ettiği, genç bir Yemenlinin kurşunla öldüğü bildirildi. Yerel yönetimden bazı kaynaklar, Zaydiya’da polisin göstericileri dağıtmak için gerçek mermi kullandığını, 21 yaşındaki Yemenlinin öldüğü olayda 2 kişinin de yaralandığını aktardı.

“El Kaide zaferi”

Bu arada El Kaide’nin Kuzey Afrika kolu (Aqmi), Arap ülkelerindeki isyanların kendi zaferleri olduğunu savundu.

İnternetteki bazı siteleri takip eden Amerikan kuruluşu SITE’a göre Aqmi tarafından yayımlanan bir bildiride, “Arap dünyasındaki olaylar, Şeyh’in (Usame bin Ladin) birinci planda yer aldığı cihadın meyvelerinden sadece biridir” denildi.

Bin Ladin’in öldürülmesine de değinilen bildiride, “Ona ağlamayın, ayağa kalkın ve onun adımlarından yürüyün. Ayağa kalkın ve haksız Siyonist Amerikan saldırısına bütün gücünüz ve enerjinizle karşı koyun” ifadesine yer verildi.

Aqmi’nin bildirisinde ayrıca, bin Ladin’in izinden gidecekleri belirtildi.

Suriye’nin Golan tepelerinde, Suriye tarafından yaklaşmaya çalışan Filistinli ve Suriyeli göstericilere ateş açtı

İnternet haber – 15.05.2011

İsrail ordusu, işgal altında tuttuğu Suriye’nin Golan tepelerinde, Suriye tarafından yaklaşmaya çalışan Filistinli ve Suriyeli göstericilere ateş açtı.

İsrail ordusu açıklamasında ateş açıldığını doğruladı, ancak bunun uyarı ateşi olduğunu ileri sürdü. Ancak bölgeden gelen haberlere göre en az 8 kişi hayatını kaybetti.

İsrail Radyosu da, onlarca yaralı olduğunu duyurdu. İsrail ulusal kurtarma hizmetleri kurumu da 10 ila 20 kişinin yaralandığını duyurdu.

Daha önceki haberlerde de, Filistinlilerin Nakba (Felaket) günü olarak andığı İsrail’in kuruluş yıldönümü olan bugün düzenlenen etkinlikler kapsamında, Filistin yanlısı göstericilerin Golan’da İsrail’in diktiği bariyerleri yıkarak, İsrail askerlerinin kontrol ettiği bölgeye girmeye çalıştığı belirtildi.

Libya’dan 750 bin kişi kaçtı

Akşam – 10.05.2011

Birleşmiş Milletler, Muammer Kaddafi güçlerinin muhaliflere saldırmasından bu yana Libya’dan yaklaşık 750 bin kişinin kaçtığını bildirdi.

BM Genel Sekreteri’nin insani işlerden sorumlu yardımcısı Valerie Amos, Güvenlik Konseyi’nde yaptığı açıklamada, çatışmalar, altyapının yıkılması ile para ve benzin kıtlığının Libya halkının temel sorunu olduğunu belirtti.

Çatışmalarda ve ülkedeki baskıda ölenlerin sayısını vermeyen Amos, tahminlere göre ülkeden 746 bin kişinin kaçtığını, 5 bin kişinin de Mısır, Tunus ve Nijer sınırında beklediğini, ayrıca 58 bin kişinin de ülkenin doğu bölgelerinde çeşitli tesislere sığındıklarını söyledi.

Ülkede kıtlığı çekilen malzemelerin gelecek aylarda özellikle yoksul ve muhtaç insanları etkileyeceğini kaydeden Amos, bombardıman ve çatışmaların sürdüğü Misrata kentinde bazı insanların gıda, su ve birinci öncelikli diğer ürünlere ulaşımı bulunmadığını, tıbbi tesislerin gıda ve kalifiye personele ihtiyacı bulunduğuna işaret etti.

Valerie Amos, 300 bin nüfuslu Misrata’dan 13 binden fazla kişinin kaçtığını, 150 ila 300 yabancının da tahliye beklediğini söyleyerek, insani yardım kuruluşlarının da 1 mayısta yağmalanmaları üzerine Trablus’u terkettiklerini belirtti.

Libya’da Kaddafi güçleri savaş gemilerine saldırdı

Raikal – 13.05.2011

NATO, Libya açıklarında devriyedeki İngiliz, Kanada ve Fransız savaş gemilerinin, Misrata havaalanının muhaliflerin eline geçmesinden birkaç saat sonra kendilerine ateş açan Muammer Kaddafi yanlısı kuvvetlere ait hücumbotlara yanıt verdiklerini bildirdi.

NATO’dan yapılan açıklamada, İttifak komutası altındaki Kanada firkateyni Charlottetown ve İngiliz destroyeri Liverpool ile ulusal komuta altında bulunan bir Fransız savaş gemisinin, Misrata kentinin muhaliflerin eline geçmesinden sonra Kaddafi kuvvetlerine ait bazı hücumbotların ateşine maruz kaldıkları belirtildi.

Albay Muammer Kaddafi rejiminin deniz kuvvetlerinin, müttefiklerin savaş gemilerinin istikametinde açtığı topçu ve uçaksavar ateşine Charlettetown ve Liverpool’un yanıt verdiği ifade edilen açıklamada, müttefik gemilerinin isabet almadığı kaydedildi.

-MUHALİFLER ABD’DEN TANINMA BEKLİYOR-

Öte yandan, ABD’de temaslarda bulunan ve Amerikalı parlamenterlerin yanı sıra Amerikan yönetiminin yetkilileriyle görüşen Libyalı muhaliflerin diplomasi şefi Mahmud Cibril, bugün Beyaz Saray’da yapacağı görüşme öncesinde, Washington’ın kendilerini tanımasını arzu ettiklerini söyledi.

Libyalı muhaliflerin siyasi organı Ulusal Konsey’in (UK) yetkilisi Cibril, Amerikan CNN televizyonuna yaptığı açıklamada, ABD’nin kendilerini resmen tanımalarına ihtiyaçları bulunduğunu belirterek, “Libya halkının tek meşru temsilcisi olarak tanınmak istediklerini” kaydetti.

Cibril, bugün Beyaz Saray’da ABD Başkanı Barack Obama’nın ulusal güvenlik danışmanı Tom Donilon ile görüşecek.

-ABD’NİN LİBYA’DA ASKERİ HARCAMASI-

Bu arada, ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Libya’daki askeri operasyonların ülkesi için maliyetinin 750 milyon dolar civarında olduğunu açıkladı.

Gates, Kuzey Carolina eyaletindeki Camp Lejeune’de bulunan Deniz Piyade üssünü ziyaretinde, “Bu aşamada 750 milyon dolar civarında” diyerek, Libya’daki askeri harcamaların öngördüklerinden çok da yüksek olmadığını kaydetti.

Kaddafi hakkında tutuklama emri

Cumhuriyet – 16.05.2011

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Luis Moreno Ocampo, mahkeme yargıçlarından, Libya lideri Muammer Kaddafi hakkında tutuklama emri çıkarmalarını talep etti.

UCM Savcısı Ocampo, düzenlediği basın toplantısında, Kaddafi’nin yanı sıra oğlu Seyfülislam için de insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle tutuklama emri yayımlanmasını istediğini söyledi.

Ocampo, şubat ayındaki protestoları şiddetle bastıran istihbarat kurumu başkanı Abdullan El Senussi hakkında da tutuklama emri çıkarılmasını talep ettiğini açıkladı.

Muammer Kaddafi, Seyfülislam Kaddafi ve El Senussi’yi göstericilere yönelik saldırıları planlama, emrini verme ve katılmakla suçlayan Ocampo, Kaddafi güçlerinin sivillere evlerinde saldırdığını, göstericileri vurduğunu, cenaze törenlerine topçu saldırısında bulunduğunu ve camilerden çıkan insanları öldürmek için keskin nişancılar yerleştirdiğini kaydetti.

UCM yargıçlarının, suçlamaların doğru olup olmadığını belirlemek ve uluslararası tutuklama müzekkeresi yayımlamaya karar vermek için kanıtları değerlendirmesi gerekiyor.

Yemen’de “sivil itaatsizlik” çağrısı

A.A. – 16.05.2011

Yemen’de Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih yönetimine karşı gösterilerini sürdüren muhalifler, başkent Sana’da haftanın iki günü ”sivil itaatsizlik” uygulaması başlatıyor.

Güney Aden ilinde son bir ayda cumartesi ve çarşamba günleri uygulanan ”sivil itaatsizliğin” halk tarafından benimsendiği, uygulamaya başkent Sana’da da geçileceği belirtiliyor.

Başkent Sana’da muhalefetin gösterilerde merkez edindiği Sana Üniversitesi önündeki meydanda yapılan protestolar bugünlerde kabile reislerinin meydana gelerek yaptığı açıklamalarla devam ediyor.

Meydana bugün kalabalık bir kafile eşliğinde gelen Ben-i Behlül kabilesi, ”bugüne kadar açlık ve kıtlıkla zaten iç içe olduklarını, gösteriler boyunca artan hayat pahalılığı ve akaryakıt sıkıntısının kendilerini durdurmayacağını” belirten sloganlar attı ve pankartlar açtı.

Sana’da geçen Cuma günü on binlerce kişinin katılımıyla gösteri yapılmıştı.

Cuma namazından önce Sittin Caddesi’nin 7 kilometrelik kısmını trafiğe kapatan göstericiler, bir önceki gün Sana ve Taiz illerindeki çatışmalarda hayatını kaybedenleri de anmıştı.

Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, bu gösteriden sonra “muhalefetin meydan okumalarına” karşılık verileceğini bildirmişti.

Emniyet müdürü: Dink suikasti gizlendi

Radikal – 10.05.2011

Hrant Dink öldürüldüğünde Trabzon Emniyet Müdürü olan Reşat Altay, cinayet hazırlığıyla ilgili her şeyin kendisinden saklandığını söyledi ve “Bilgi verilmiş olsaydı cinayeti önlemek için tedbir alırdım” dedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinden önce Trabzon Emniyet Müdürü olan ve cinayetten hemen sonra görevinden alınan Reşat Altay, Trabzon Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen soruşturmada verdiği ifadesinde meslektaşlarını suçladı: “Yasin Hayal tarafından planlanan suikast konusunda emniyet müdürü olarak bilgilendirilmedim. Cinayetten sonra Erhan Tuncel bana haber verilmeden 14 saat şubede tutuldu. Yasin Hayal’in adını, Ogün Samast’ın babasından duydum. Bilgim olsaydı önlem alır, operasyon yapardım.”

Dink ailesinin başvurusu üzerine, Trabzon Emniyeti hakkında başlatılan soruşturmada önce ‘takipsizlik’ kararı verilmiş ancak itiraz üzerine Rize Ağır Ceza Mahkemesi, dönemin Emniyet Müdürü Altay’ın ifadesinin alınmasını istemişti. Altay, 28 Mart’ta Fatih Savcılığı’nda ifade verdi ve özetle şunları söyledi:

BANA BİLGİ VERİLMEDİ: Görev yaptığım dönemde, İstihbarat Şube müdürleri Engin Dinç ve Faruk Sarı tarafından Dink’e suikast yapılacağı konusunda bana bilgi aktarılmadı. Brifinglerin hiçbirisinde Yasin Hayal ve Hrant Dink konusunda herhangi bir bilgi almadım.

F-4 RAPORU GÖSTERİLMEDİ: Hayal’in Dink’i öldürmeyi tasarladığını belirten 15 Şubat 2006 tarihli F-4 raporunu görmedim. Tarafıma sunulmadı.

VALİLİKTE KONUŞULMADI: İl asayiş toplantılarında Yasin Hayal faaliyetleri ve Hrant Dink cinayetine yönelik herhangi bir konuşma yapılmadı.

AKYÜREK BAHSETMEDİ: İlin eski Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’le zaman zaman telefon görüşmeleri yaptım. Dink cinayetine ilişkin herhangi bir görüşmemiz olmadı.

ERHAN’I BENİMLE GÖRÜŞTÜRMEDİLER: İstihbarat Şube Müdürü Dinç bana Erhan Tuncel’in yardımcısı istihbarat elemanı olduğunu,Çeçenistan’la bağlantılı aşırı sağcı gruplarla irtibatlı olduğunu, bunlarla ilgili haber getirdiğini söyledi. ‘Gerekiyorsa kendim görüşeyim’ dedim. Dinç, ‘Sizin görümenize gerek yok, ben hallederim’ dedi. Tuncel’in Dink konusunda bilgi aktardığına dair bana bir açıklama yapılmadı.

ERHAN ŞUBEDEYMİŞ, HABERİM YOKTU: Cinayetin akabinde istihbarat elemanları Erhan Tuncel’i şubeye getirmişler. 14 saat boyunca şubede kalmış. Bu konuda bilgilendirilmedim. Tuncel’in 14 saat boyunca orada kaldığından haberim olmamıştır.

BİLGİM OLSA ÖNLEM ALIRDIM: Yasin Hayal’in adını, Ogün Samast’ın babasından duydum. Bilgim olsaydı önlem alır, operasyon yapardım. Fiziki ve teknik takip kararları alır, uygulamaya koyardım. İcap etmesi halinde Yasin Hayal ve üye olduğu belirtilen örgüte yönelik operasyonu yapardım.

Tuncel’le ilişki hiç kopmamıştı

Altay, Trabzon emniyeti’nde yardımcı istihbarat elemanı olarak görev yapan Tuncel’le Nisan 2006’dan itibaren ilişkisinin kesildiğini ileri sürüyor. Oysa Tuncel’in ilişkisi resmen Ekim 2006’da kesildi. Dahası Tuncel’in telefonu cinayetin işlendiği güne kadar Trabzon Emniyeti’nce dinleniyordu. Trabzno polisinin Tuncel’le telefon görüşmesi cinayetten iki hafta öncesine dek sürmüştü.

Ramazan Akyürek görevine iade

Ankara 14. İdare Mahkemesi, İçişleri Bakanlığı’nın, Ramazan Akyürek’in Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden alınarak, polis başmüfettişi olarak atanmasına ilişkin kararını iptal etti. Kararda Akyürek’in İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan alınmasına gerekçe gösterilen Hrant Dink cinayeti kapsamındaki iddialarla ilgili mülkiye başmüfettişlerince yapılan incelemede herhangi bir olumsuzluğun ortaya konulamadığı belirtildi. Akyürek daha önce de yürütmeyi durdurma kararı aldırmış, İçişleri Bakanlığı’nın kararın kaldırılması için yaptığı itiraz reddedilmişti. Akyürek, mahkeme kararıyla görevine dönmeyeceğini açıklamıştı.

Filistin – İsrail

Filistinli düşman kardeşler Mısır’da barıştı

Hürriyet- 04.05.2011

Filistin’de 2006 yılında yapılan seçimlerin ardından birbiriyle çatışmaya başlayan “düşman kardeşler”, Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenen törenle barış anlaşmasını imzaladı. El Fetih ve Hamas arasındaki uyuşmazlık, Filistin’in fiilen ikiye bölünmesine neden olmuştu.

Filistin Yönetimi Başkanı ve El Fetih Genel Sekreteri Mahmud Abbas ile Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal’in katıldığı törende, Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu’nun yanı sıra, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ve AB Dış Politika ve Güvenlik Özel Temsilcisi Catherine Ashton da hazır bulundu.

Törene ayrıca, Filistinli örgütlerden temsilciler ile İsrail Meclisi’nden Arap milletvekilleri de katıldı.

Kahire’de Mısır’ın istihbarat merkezinde düzenlenen törende konuşan Abbas, “Filistinlilerin bölünmenin kara sayfasını sonsuza kadar kapattığını ilan ediyoruz” dedi.

Anlaşmanın Filistin ulusal çıkarlarına zarar veren “dört kara yılı” sona erdirdiğini belirten Abbas, bu törenin ardından kısa süre içinde Gazze Şeridi’ni ziyaret edeceğini söyledi.

El Fetih ile Hamas arasında ipler, 2006’da düzenlenen ve Hamas’ın kazandığı seçimler sonrasında kopmuştu. İki örgüt arasında çıkan kısa süreli iç savaşın ardından Hamas 2007 yılında Gazze Şeridi’nde kontrolü ele geçirmiş, El Fetih de Ramallah’da ayrı bir hükümet kurmuştu.

Anlaşmaya tepki gösteren İsrail, Filistin Yönetimi’nin kendisiyle Hamas arasında tercih yapması gerektiğini savunuyor.

“BAŞKENT KUDÜS OLACAK”

Hamas lideri Meşal ise konuşmasında, Filistinliler arasında uzlaşma için örgütün “her türlü bedeli ödemeye hazır” olduğunu söyledi. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasını istediklerini belirten Meşal, şüyle konuştu:

“Amacımız Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde başkenti Kudüs olan, hiçbir (Yahudi) yerleşimcinin olmadığı, tek bir metrekare toprağı bırakmadan, Filistinli  mültecilerin dönüş hakkından vazgeçmeden özgür, tamamen egemen bir Filistin devletinin kurulmasıdır.”

Filistin haber ajansı Maan, Meşal’in de imzaların ardından konuşma yapmak istemesi nedeniyle kısa süreli bir gerginlik yaşandığını ve törenin bir saat gecikmeli başladığını bildirdi.

El Fetih ve Hamas dahil 13 Filistinli grup, Mısır’ın arabuluculuğuyla, Batı Şeria ve Gazze’yi tek bir hükümet altında toplamayı amaçlayan anlaşma üzerinde geçen hafta mutabakata varmıştı.

Anlaşmayla bağımsız teknokratlardan oluşması beklenen yeni hükümetin, Filistinlileri bu yıl içinde seçime götürmesi bekleniyor.

GAZZE’DE KUTLAMA

Gazze Şeridi’nde binlerce kişi, El Fetih ile Hamas arasındaki düşmanlığı sona erdiren anlaşmanın imzalanmasını kutluyor.

Batı Şeria’da da çeşitli kentlerde gösteriler düzenlenirken, Hamas’ın El Aksa televizyonu ilk kez Batı Şeria’nın Tulkarim kentinden yayın yapıyor.

BAŞBAKANLIK İÇİN ÖNE ÇIKAN İSİMLER

Filistinli gruplar arasında bugün birlik anlaşması imzalanırken, başbakanlık makamı için öne çıkan dört isim şöyle:

Mühib El Masri: Nablus’tan milyarder bir hayırsever ve birliğin sağlanması yönünde çalışan bir aktivist. Bu çalışmaları çerçevesinde Gazze’ye defalarca gitti. Bir Filistin yatırım firması olan PEDECO’nu başkanlığını yapıyor.

Ziyad Ebu Amir: Yasama Konseyi üyesi, yazar ve Gazze’den eski dışişleri bakanı. Washington’daki Georgetown Üniversitesi’nden karşılaştırmalı politika alanında master derecesi bulunuyor.

Abid El Kerim Şubeyir: 2005 seçimlerinde bağımsız devlet başkanlığı adaylarından. Seçimde yüzde 2,6 oranında oy alarak dördüncü gelmişti.

Cemal El Hudari: Gazzeli eski bir bakan ve bağımsız. 2006’de Yasama Konseyi’ne girdi. Birlik anlaşmasının sağlanmasından aktif olarak çaba gösterdi.

Nakba günü kana bulandı

Milliyet – 15.05.2011

Filistinlilerin Nakba (Felaket) günü olarak andığı İsrail’in 1948’de kuruluşunun yıldönümünde, İsrail’in üç sınır bölgesinde çıkan olaylarda Filistinli göstericilere ateş açılması sonucu 16 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı.

İsrail güçleri, Suriye, Lübnan ve Gazze sınırlarında Filistinli göstericilerin sınırı geçişini engellemek için ateş açması, son yılların en kanlı anma gününe neden oldu.

Filistinlilerin, İsrail’in kuruluş yıldönümü 15 Mayısta andıkları, Arapçası “Nakba” olan “felaket” gününe ve yüzbinlerce Filistinlinin mülteci durumuna düşmesine ilişkin bazı bilgiler şöyle: -Filistinliler, İsrail’in 1948 savaşında kuruluşunu, yüzbinlerce Filistinlinin kaçmak ve evlerini terk etmek zorunda kalması nedeniyle “felaket” günü olarak kabul ediyor.

Yüzbinlerce Filistinli mülteci hala Batı Şeria, Gazze Şeridi, Lübnan ve Ürdün’de mülteci kamplarında yaşıyor. Filistinli mültecilere sadece Ürdün vatandaşlık hakkı tanıdı. Filistinli mültecilerin sayısının torunlarıyla birlikte 5-7 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Filistinliler, mültecilerin yakınlarıyla birlikte, bugünkü İsrail’de olan kendi evlerine “dönüş hakkı”nı istiyor. İsrail az sayıdaki mülteciyi kabul ederken, diğerlerinin bir barış anlaşması sonucu kurulacak Filistin devletine ya da şu an bulundukları ülkelere yerleştirilmesini önererek, bütün Filistinlilerin dönüş hakkını reddediyor. Filistin mültecilerin durumu, İsrail-Filistin barış görüşmelerinin en zorlu konularından birini oluşturuyor.

BM’NİN VERİLERİNDE FİLİSTİNLİ MÜLTECİLER

Filistinli mültecilere ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) verileri şöyle: -İnternet sitesindeki verilere göre BM’nin Yakın Doğu’da Filistinli Mülteciler için Yardım ve Çalışma Örgütü (UNRWA), Ürdün, Lübnan, Suriye ve işgal altındaki Filistin topraklarında 4,8 milyon Filistinli mülteciye yardım ve koruma sağlıyor.

UNRWA’nın tanımına göre; Filistinli mülteci, “Haziran 1946 ve Mayıs 1948 arasında normal ikamet yeri Filistin olan, 1948 savaşı sonucu hem evlerini, hem de geçinme yollarını kaybeden” kişilere deniyor.

BM’nin Filistinli mülteciler örgütü, 1950 yılında çalışmaya başladığı sırada 750 bin Filistinlinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyordu.

UNRWA, 30 Haziran 2010’da kayıtlı Filistinli mülteci sayısını şöyle açıkladı: Ürdün: 2 milyon Lübnan: 427.057 Suriye: 477.700 Batı Şeria: 788.108 Gazze Şeridi: 1,1 milyon -BM Genel Kurulu’nda Aralık 1948’de geçen 194 nolu karar, “Evlerine dönmeyi ve komşularıyla barış içinde yaşamayı isteyen bütün mültecilerin en uygun tarihte bunu yerine getirmesine izin verilmesi gerektiğini” belirtiyor.

Donmuş durumdaki İsrail-Filistin barış görüşmelerinde ise Filistinli mültecilerin durumu henüz çözülemeyen sorunların başında geliyor.

“SINIRLARIMIZI VE EGEMENLİĞİMİZİ KORUMAKTA KARARLIYIZ”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Nakba’nın 63. yıldönümünde İsrail’in Suriye ve Lübnan ile sınırlarında meydana gelen kanlı protestolarla ilgili olarak, İsrail’in egemenliğine yönelik hiçbir saldırıyı kabul etmeyeceklerini söyledi. Netanyahu, “Sükunetin hızla yeniden tesis edileceğini ümit ediyoruz. Ancak kimse hata yapmasın. Sınırlarımızı ve egemenliğimizi korumakta kararlıyız” dedi.

Açıklamasında, Nakba’nın yıldönümünde özellikle Suriye ve Lübnan sınırında meydana gelen olaylara değinen Netanyahu, binlerce kişinin Suriye ve İsrail arasındaki sınırda toplanıp, sınır çitlerini aşıp Golan Tepeleri’ndeki Mecd el-Şems’e girmeye çalıştığını, aynı olayların Lübnan ve Gazze ile olan sınırlarda da yaşandığını kaydetti .

Netanyahu, şiddet gösterilerinin liderlerini suçlayarak, “onların mücadelesi 1967 sınırları için değil. ’İsrail devletinin varlığına karşıyız’ demişlerdi” diye konuştu. İsrail Başbakanı, “Bunlar İsrail devletini ’düzeltilmesi gereken bir felaket’ olarak nitelendiriyorlar. Gerçekleri görmek ve karşımızda kim olduğunu bilmek zorundayız” ifadelerini de kullandı.

Öte yandan, Suriye ve Lübnan sınırındaki şiddet olaylarında 3 İsrailli subay ve 10 askerin de yaralandığı bildirildi. Mecd el-Şems yakınında İsrailli 10 sivilin de atılan taşlardan yaralandığı belirtildi. Bu arada, İsrail polisi, Suriye sınırında ölen 10 kişinin cesedinin Suriye tarafına iade edildiğini bildirdi. Sınırı geçen onlarca protestocunun tamamının da kendi ülkelerine döndüğü belirtiliyor.

İSRAİL ORDU SÖZCÜSÜ İRAN’I SUÇLADI

İsrail Ordu Sözcüsü Tuğgeneral Yoav Mordehay, Filistinliler’in Nakba’nın 63. yıldönümü protestolarında Suriye, Lübnan ve Gazze Şeridi ile sınırda meydana gelen olaylarla ilgili olarak İran’ı “Nakba Günü’nü Ortadoğu’da çatışma çıkarmak için kullanmakla” suçladı.

Ordu Sözcüsü, yaptığı açıklamada, “İran provakatörlüğünün izlerini ve Nakba gününün çatışma çıkarmak için kullanıldığını görüyorum” dedi. Tuğgeneral Mordehay, İsrail ordusu askerlerinin, güvenlik altyapısına zarar verileceğini ve hatta İsrail’e sızmalar olacağını farkettiğinde ateş açtıklarını da savundu.

Gazze Şeridi sınırında meydana gelen olaylarla ilgili de Ordu Sözcüsü, onbinlerce Filistinli’nin, Hamas’ın barikatlarını aşarak, Erez geçiş noktasının kullanılmayan bölümüne eriştiğini de belirtti ve “Burada da İsrail askerlerinin İsrail topraklarına sızmaları önlemeye çalıştığını” ifade etti.

ÖLEN 5 FİLİSTİNLİNİN ADI BELİRLENDİ

Filistinlilerin Nakba (Felaket) günü olarak andığı İsrail’in kuruluş yıldönümü olan bugün, İsrail askerlerinin sınırda gösteri yapan Filistinliler üzerine açtığı ateş sonucu ölen 5 kişinin isimleri belirlendi. Lübnan Ulusal Haber Ajansı’nın verdiği habere göre, ölen kişilerin isimleri İmad Abu Shakra, Muhammet Abu Shalha, Muhammed Samir Salih, Salih Abu Raşid ve Muhammed Samir El Fendi olarak tespit edildi.

Filistin Kızılayı’nın Nakba bilançosu

A.A. 15.05.2011

Filistin Kızılayı’nın Nakba Günü’nde çıkan olaylarla ilgili derlediği verilere göre, Nakba protestolarında Filistin toprakları genelinde Gazze’de bir kişi öldü, 135 kişi yaralandı, Batı Şeria’da 285 kişi yaralandı

Ma’an haber ajansının haberinde, Filistin Kızılayı’nın ilk belirlemelerinde, Ramallah’ta Kalendiye askeri kontrol noktasında İsrail askerleri ile çıkan çatışmalarda yaralananların sayısının 15’i plastik mermilerle, 120’si atılan gaz bombaları ve 2’sinin de gerçek mermilerle olmak üzere toplam 137 olarak tespit edildiği kaydedildi.

Ramallah’ın kuzeyindeki Atara askeri kontrol noktasında 19 kişi plastik mermilerle yaralanırken, atılan gaz bombaları bir çocukta yanıkların oluşmasına neden oldu, 11 kişi de soluduğu gaz bombalarından zehirlendi. El Halil’de ise 9 kişi plastik mermilerle, bir kişi askerler tarafından dövülerek yaralandı. Dövülen kişinin vücudunda bazı kemiklerin kırıldığı da kaydedildi. El Halil’de bir kişi ses bombalarından yaralanırken, 18 kişi gazdan etkilendi. Kudüs’te Anata’da bir kişi vurularak yaralandı.

Gazze Şeridi’nde ise bir kişi hayatını kaybederken, 25 kişi plastik mermilerle, Gazze’nin doğu bölgesinde de 100 kişi atılan bombalardan dağılan şarapnel parçalarıyla yaralandı Öte yandan Filistinli kaynaklar, El Halil yakınlarındaki Beyt Ummar’da 9 kişinin yaralandığını, 9 evin de askerlerce işgal edildiğini belirttiler.

Nakba’nın yıldönümünde İsrail dehşeti

Star – 16.05.2011

Filistinliler’in Nakba (Felaket) günü olarak andığı İsrail’in 1948’de kuruluşunun yıldönümünde, İsrail’in sınır bölgelerinde çıkan olaylarda Filistinli göstericilere ateş açılması sonucu 16 kişi öldü, 100’den fazla kişi yaralandı.

İSRAİL’İN kuruluş gününü Nakba (Felaket) olarak tanımlayan Filistinliler, Nakba’nın 63. yıldönümünde Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da binlerce kişinin katılımıyla protesto gösterileri düzenledi. Güney Lübnan’da bulunan Marun el Ras Kasabası’nda gösteri yapan Filistinliler’e ise İsrail askerleri ateş açtı. Filistinliler’in taşla karşılık verdiği çatışmalarda 16 gösterici yaşamını yitirirken, 112 kişi de yaralandı. Doktorların verdiği bilgiye göre, çok sayıda durumu ağır yaralı olduğu, ölenlerin ise yüz, mide ve kalplerinden vurulduğu ve kimliklerinin belirlendiği belirtildi. Suriye ve Lübnan sınırındaki şiddet olaylarında 3 İsrailli subay ve 10 askerin de yaralandığı bildirildi. Mecd el-Şems yakınında İsrailli 10 sivilin de atılan taşlardan yaralandığı açıklandı. Bu arada, İsrail polisi, Suriye sınırında ölen 10 kişinin cesedinin Suriye tarafına iade edildiğini bildirdi.

Tel Aviv’de kamyon ezdi geçti

İsrail’in kuruluşunu ‘Nakba – Felaket’ olarak gören Filistinliler dün Tel Aviv’de  protesto gösterisine hazırlandığı sırada bir kamyon, önüne çıkan araçları ve yayaları ezip geçti. Olayda bir kişi öldü, 10 kişi yaralandı. Arap köyü Kfar Kassım’dan bir sürücünün kullandığı kamyon, önüne çıkan bir otobüsü, birkaç aracı parçaladı. Olay yerindeki bir diğer kamyonun, Arap köyü Arara’dan olduğu belirtilen sürücüsü de şüpheli olarak yakalandı. İsrail polisi, olayın terör saldırısı olabileceği üzerinde duruyor.

Irak

2010’da en fazla sivil kayıp Irak’ta oldu

Cihan Haber Ajansı – 09.05.2011

2010 yılında sivil kayıplar ve zorunlu göç sayısında ciddi artışların yaşandığı belirtildi.

Oxfam yardım kuruluşu tarafından hazırlanan raporda sivil ölümlerin en fazla yaşandığı ülke Irak olurken, zorunlu göçe en fazla Somali halkı maruz kaldı.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne sunulan bilgiler ışığında İngiliz yardım kuruluşu Oxfam tarafından hazırlanan raporda 2010 yılını sivillerin ölüm, kaçırma, yerlerinden zorla sürülmesi gibi çok pahalı bedellerle ödediği ifade edildi. Raporda, 2010’da binlerce sivilin öldürüldüğü, milyonlarca insanın da yerlerinden zorla göç ettirildiği kaydedildi. Dünya genelinde 2010 yılında en fazla sivil can kaybının Irak’ta olduğu vurgulandı. Irak’ı en fazla sivil ölümlerin olduğu ülkeler sıralamasında Pakistan, Afganistan ile Somali takip etti. Raporda ülke ve sivil can kayıpları şöyle; Irak’ta 4 bin, Pakistan 3 bin 500, Afganistan 2 bin 700 ve Somali’de ise 2 bin olarak kaydedildi.

Oxfam uzmanları sivil can kayıplarında resmi rakamlardan daha fazla can kaybının yaşandığını iddia ederken, çatışmanın yaşandığı ülkelerin gerçek rakamları gizledikleri savunuldu.

2010 yılı içinde en fazla yerlerinden edilen siviller sayısında Somali ilk sırada yer aldı. Somali’de geçen yıl 532 bin sivil daha zorla göçe mecbur edilirken, ülkede bugüne kadar toplam 5 milyonu insanın yerlerinden olduğu aktarıldı. Somali’de yerlerinden edilen insan sayısı genel nüfusun yüzde 16’sına tekemmül ediyor. Oxfam uzmanları yine zorunlu göç konusunda da devletlerin dürüst davranmadığı ileri sürdü.

Raporun ilginç bölüm başlıklarından birisi de ‘Çocuk Askerler’ ile ilgiliydi. Raporda 2010 yılında çatışmanın olduğu 18 ülkede çocuk askerlerin devlet ya da silahlı gruplar tarafından kullanıldığına dikkat çekildi. Çocuk asker konusunda sicili kötü olan ülke sıralaması şöyle, Afganistan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Cad, Sudan, Kongo, Maynmar ile Somali olarak sıralandı.

Yardım gönüllüleri için en tehlikeli ülke ise Afganistan. Rapora göre, 2010 yılı içinde Afganistan’da 29 yardım kuruluşunda çalışan kişi öldürülürken 71’i de kaçırıldı. Bu rakam 2009 yılına oranda yüzde 153 oranında artış gösterirken, 2008’e nispeten de 8 kat arttığı görüldü.

Oxfam, BM Güvenlik Konsey’nin Irak, Afganistan gibi iç çatışma ve savaşın olduğu ülkelerdeki sivil can kayıpları konusunda eksik bilgi edindiğini ileri sürdü.

Afganistan – Pakistan

ABD-Pakistan Hattında Bin Ladin Gerilimi

BBC News – 16.05.2011

El Kaide lideri Usame bin Ladin’in, Amerikan güçleri tarafından Pakistan’da düzenlenen bir operasyonla öldürülmesinin yarattığı tartışmalar ardından, Pakistan parlamentosu ABD ile ilişkilerin gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.

Amerikan operasyonunun ele alındığı uzun oturum sırasında konuya ilişkin bağımsız soruşturma yapılması istendi.

Parlamento ABD operasyonunun Pakistan’ın egemenliğini ayaklar altına aldığını düşünüyor.

Milletvekilleri oy birliği ile, ABD Pakistan sınırları içinde yaptığı insansız uçak saldırılarını durdurmazsa, Afganistan’a giden NATO konvoylarına geçiş izni verilmemesi kararı aldı.

Parlamento oturumu Cuma günü Pakistan’ın kuzey-batı kesiminde yapılan intihar saldırısında 80 kişinin öldürülmesinin ardından yapıldı.

Saldırıda en az 120 kişi de yaralandı.

Pakistan Talibanı saldırının Usame bin Ladin’in öldürülmesine misilleme olarak yapıldığını açıkladı.

Usame bin Ladin’e baskın

Bin Ladin 11 Eylül 2001’de New York’ta Dünya Ticaret Merkezi binaları ve Washington’da Pentagon’u hedef alan intihar saldırılarının sorumlusu olarak aranıyordu.

Saldırıda 3 bine yakın kişi hayatını kaybetmişti.

Bin Ladin’in ölümü, El Kaide’ye yönelik önemli bir darbe olarak görülüyor.

Ancak gözlemciler, misilleme ve intikam saldırılarına ilişkin kaygıların gündeme geldiğine dikkat çekiyor.

Amerikalı yetkililer, operasyonda 3 kişinin daha öldürüldüğünü bildirdi.

Yetkililer, ölenler arasında El Kaide liderinin oğlunun da olduğunu açıkladı.

Operasyonun 40 dakika kadar sürdüğü açıklandı.

Amerikalı yetkililer, bin Ladin’in denize atılan cesedine İslami kurallara uygun davranıldığını söylüyor.

1998’de ABD’ye karşı savaş ilan eden bin Ladin’in Doğu Afrika’daki büyükelçilik saldırıları ve Aden körfezinde demirli USS Cole savaş gemisine yönelik saldırıdan da sorumlu olduğu sanılıyor.

Usame bin Ladin, kendisini yakalayana 25 milyon dolar vaat eden ABD ve müttefiklerinden yaklaşık 10 yıldır saklanmayı başarmıştı.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Bülteni, 16 Mayıs 2011

İletişim: www.kureselbak.org, kureselbak@gmail.com; 00905362196341

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.