Dünyadan Haberler
Irak’ta ‘Öfke Günü’nde kan döküldü / DHA-26.02.2011
Tunus’ta başlayan, Mısır’da kasırgaya dönüşüp demir yumruk Hüsnü Mübarek’i deviren ve Libya’yı kasıp kavuran isyan fırtınası dinmek bilmiyor. Kasırganın ulaştığı yerlerden biri de Irak. Ülkede sokaklar cuma namazı sonrası gergindi. Irak’ın kuzeyindeki Musul kenti dahil diğer kentlerdeki gösterilerde eylemcilerle güvenlik güçleri çatıştı. En az 10 kişi hayatını kaybetti. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu kasıp kavuran isyan ateşi Irak’a da sıçradı. 5 binden fazla hükümet karşıtı “Öfke Günü” gösterileri için başkent Bağdat’ın Tahrir Meydanı’nda toplandı.Göstericiler, işsizlik, yolsuzluk ve hükümetin yetersiz hizmetlerini protesto etti.
Meydanda askerr ve polis olağanüstü güvenlik önlemi aldı, gösterilerin yapılacağı yerle Bağdat’ın merkezindeki Yeşil Bölge’yi birbirine bağlayan Cumhuriyet Köprüsü’nün girişi beton bloklarla kapatıldı. Ancak protestocular iki duvarı da yıkmayı başardı ve meydana yürüdü.
Gergin geçen saatlerin ardından Bağdat’ta olay çıkmadı ancak çatışma haberi ülkenin kuzeyinden geldi.
Musul ve Havice’de en az 10 kişi öldü, onlarca kişi de yaralandı.
Polis, Musul’da kamu binalarının önünde toplanan göstericileri dağıtmak için polisin havaya ateş açtığını, kurşunların isabet ettiği 5 kişinin öldüğünü, 10 kişinin yaralandığını de belirtti.
Irak Başbakanı Nuri El Maliki protestoların El Kaide isyancıları ve devrik diktatör Saddam Hüseyin yanlıları tarafından organize edildiğini öne sürerek halka “katılmayın” çağrısı yapmıştı, ancak bu protestolarda son dönemde Ortadoğu’nun genelinde düzenlenen protestolar gibi Facebook’ta kurulan gruplar üzerinden organize edildi.
Sonunda Nuri El Maliki göstericilerin siyasi taleplerine kulak vereceğiz demek zorunda kaldı. Ancak bu halkın öfkesini dindirmeye yetmedi.
Yemen:
Bir başka protesto da Yemen’deydi. Yemen’de onbinlerce protestocu, cuma namazı çıkışında devlet başkanının istifası için yürüdü.
Protestocular, cuma namazı öncesi sıkı güvenlik önlemleri arasında Sana Üniversitesi’nin ana kapısının bulunduğu meydana akın etti.
Yemen’de halk 32 yıldır iktidarda olan Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in görevini bırakmasını talep ediyor.
Hüsnü Mübarek’i 18 gün süren isyanla deviren Mısırlılar’da “Öfke Cuması” için sokaklardaydı.
Onbinler, hem henüz yerine getirilmemiş taleplerini dile getirmek, hem de Libya’daki isyana destek vermek için başkent Kahire’deki Tahrir Meydanı’nı doldurdu.
Tunus:
Tunus’ta da, çoğu üniversite öğrencisi onbinlerce kişi başkent Tunus’ta hükümet ve Kaddafi karşıtı gösteri düzenledi.
Bu, Zeynelabidin bin Ali’nin 14 Ocak’ta devrilmesinden sonra Tunus’ta düzenlenen en büyük gösteri.
Libya:
Libya’da ise muhaliflerin eline geçen Bingazi, Derne ve Tobruk’ta da “Cuma Öfkesi” yerini “cuma duasına” bıraktı.
Onbinler toplu halde namaz kıldıktan sonra kutlamalara katıldı.
Tunus Başbakanı Gannuşi istifa etti
AA – 27.02.2011
Tunus’ta hükümet karşıtları polisin tutumunu protesto etti. Polis merkezine gitmeye çalışan protestoculara polisin havaya ateş açarak ve biber gazı kullanarak müdahalesinde 5 kişi yaralandı. Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi, istifa ettiğini açıkladı.
Dün akşam hükümet karşıtı bazı gençlerin polis tarafından yaralandığını ileri süren kalabalık grup, başkent Tunus’taki Habip Burgiba Bulvarında toplandı. Burada hükümet karşıtı sloganlar atan gruptakiler, polis merkezine yürümek istedi. Gruptakiler, yolun barikat ve panzerlerle kapatılması üzerine polisle çatıştı. Polis ekipleri, kırdıkları kaldırım taşlarını ve yol kenarlarındaki demirleri kendilerine atan göstericileri dağıtmak için havaya ateş açtı. Protestocuların geri çekilmemesi üzerine polis, gruptakileri biber gazı atarak uzaklaştırmaya çalıştı.
Bir polis helikopterinin de göstericilerin üzerinden alçak uçuş yaparak biber gazı attığı gösteride, gazdan etkilenen 5 kişi yaralandı. Yaralılar arkadaşları tarafından alandan uzaklaştırıldı. Öte yandan polis ile göstericiler arasında kalan AA ekibi de biber gazından etkilendi. Hükümet karşıtlarının protesto gösterileri aralıklarla sürüyor.
Tunus Başbakanı Gannuşi istifa etti
Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi, istifa ettiğini açıkladı. Gannuşi, görevinden ayrılması talebiyle protestolar düzenlenmesi üzerine, devlet televizyonundan istifa ettiğini duyurdu. Başbakan Gannuşi, devrik devlet başkanı Zeynelabidin Bin Ali yönetimine yakın olmakla suçlanıyordu.
Kaddafi köşeye sıkıştı, BM’den yaptırım!
Star – 27.02.2011
BM Güvenlik Konseyi, Libya’da Muammer Kaddafi rejimine yönelik yaptırımlar getiren karar tasarısını ”oybirliğiyle” kabul etti.
15 üyesi bulunan Güvenlik Konseyi’nin, karar tasarısını tüm üyelerinin oybirliğiyle kabul etmesi büyük önem taşıyor.
Kararda Libya rejimine yönelik silah ambargosu getiriliyor, Libya lideri Muammer Kaddafi, akrabaları ve rejimin önemli mensuplarının mal varlıkları donduruluyor, bu kişilere karşı uluslararası seyahat yasağı getiriliyor, ayrıca ülkedeki protestoculara karşı hükümetin şiddet uygulamasının Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne havale edilmesi isteniyor.
BM Güvenlik Konseyi’nin oybirliğiyle kabul ettiği Libya’daki Muammer Kaddafi rejimine yönelik yaptırım kararında, Kaddafi’nin ailesinden ve yakın çevresinden 16 kişiye uluslararası seyahat yasağı getiriliyor, ailesinden de 6 kişinin malvarlıkları donduruluyor.
Konsey’in bugün oybirliğiyle kabul ettiği 1970 sayılı kararda, Libya’daki olaylardan ciddi endişe duyulduğu belirtilerek, sivillere yönelik şiddet ve güç kullanılması ”kınanıyor.”
Libya’da ”sivil halka karşı kullanılan yaygın ve sistematik saldırıların, insanlığa karşı suç teşkil edebileceği” kaydedilen kararda, bu saldırıları düzenleyenlerin yaptıklarından sorumlu tutulması gereği de vurgulanıyor. Bu kapsamda Konsey kararında, BM Ana Sözleşmesinin (Şartı) 7. Bölümünün 41. maddesi çerçecevesinde, aşağıdaki hususlarda çağrıda bulunuyor:
”-Şiddetin derhal sona ermesi ve nüfusun meşru taleplerinin yerine getirilmesi,
-Libya’dan ayrılmak isteyen tüm yabancıların tahliyesinde BM’ye üye tüm ülkelerin işbirliğinde bulunması,
-15 Şubat’tan beri Libya’da meydana gelen şiddet olaylarının Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) havale edilmesi ve UCM’nin savcısının 2 ay içerisinde Konsey’e bu konuda bilgi vermesi, ardından her 6 ayda bir gelişmelerden Konsey’i haberdar etmesi,
-Tüm üye ülkelerin Libya’ya doğrudan ya da dolaylı silah, mühimmat, askeri araç ya da yedek parçası tedariğini, satışını veya transferini durduracak önlemler alması,
-Libya’nın tüm silah ve ilgili malzemelerin ihracatını durdurması,
-BM’ye üye ülkelerin, vatandaşlarının, Libya yetkililerinin insan hakları ihlallerine katkıda bulunacak faaliyetlere katılmak üzere Libya’ya seyahat etmelerinin önüne geçmeleri.”
Kararın eklerinde uluslararası seyahat yasağı getirilen toplam 16 kişi arasında Muammer Kaddafi başta olmak üzere Kaddafi’nin ailesi ve yakın çevresinden kişiler bulunuyor, malvarlıkları dondurulan 6 kişi de Kaddafi, kızı Ayşe ve 4 oğlundan oluşuyor.
Kararın diğer önemli bir özelliği de Konsey’in, Sudan’ın Darfur bölgesindeki çatışmaları Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) havale etmesinin ardından tarihinde ikinci kez Libya’daki şiddet olaylarını UCM’ye taşıma kararı alması ve bu kararı ilk kez bu defa ”oybirliğiyle” alması oldu.
-LİBYA’LI DİPLOMAT DABBAŞİ VE GENEL SEKRETERDEN KONSEY’E TEŞEKKÜR-
Konsey yaptırım kararını almasının ardından Libya’nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı İbrahim Dabbaşi Konsey’e hitaben bir teşekkür konuşması yaptı. Dabbaşi konuşmasında, yaptırım kararının Kaddafi’ye direnen halka ”manevi destek verdiğini” ifade etti.
Kaddafi’ye ilk isyan bayrağını çeken ve onu liderlikten çekilmeye davet eden ilk Libyalı diplomat olan Dabbaşi konuşmasında, Kaddafi rejiminin çoktan güvenirliğini ve meşruiyetini kaybettiğini belirterek ”Bu kararın, Trablus’ta hala varlığını sürdüren bu faşist rejimin sona ermesine yardımcı olmasını umuyoruz” dedi. Dabbaşi, Libya ordusu mensuplarına da çağrıda bulunarak onlardan halka destek vermelerini ve Kaddafi rejimini kınamalarını istedi. ”En önemli şey bu rejimin sona ermesidir” diye konuşan Libyalı diplomat, halkın rejime direnmeye devam etmesini istediklerini ve yakında rejimin devrileceğine inandığını söyledi. Dabbaşi daha sonra gazetecilerin soruları üzerine ise kendilerinin Libya halkı için çalıştıklarını, bir süredir Trablus’taki rejimle ilgilerini kestiklerini söyledi.
Dabbaşi sorular üzerine kendisinin sadece görevini yaptığını ve asıl cesareti Libya halkının gösterdiğini de söyledi.
Genel Sekreter Ban Ki-mun da Konsey’de yaptığı konuşmada, Konsey’i kabul ettiği karar dolayısıyla tebrik ettiğini belirterek ”Bu karar, temel insan haklarının ihlallerinin hoşgörülemeyeceği, ve bu tür ciddi suç işleyenlerin sorumlu tutulacakları yönünde tüm dünyaya güçlü bir mesaj vermektedir. Umarım bu mesaj, Libya’daki liderlik tarafından dinlenir” dedi. Ban önümüzdeki günlerde daha da sert önlemlerin alınabileceğini de belirtti.
-BATILI TEMSİLCİLER-
İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mark Lyall Grant yaptığı açıklamada, ”Yaptırımlar, uluslararası toplumun Libya’daki şiddete karşı duyduğu derin endişe ve aslında kızgınlığın güçlü bir ifadesi oldu” dedi. Grant gazetecilerin soruları üzerine de, UCM Savcısından Libya’daki olaylarla ilgili derhal soruşturma başlatmasını ve kendilerine 2 ay içinde bilgi vermesini istediklerini belirtirken kararın Kaddafi rejimine yönelik son derece ”sert ve bağlayıcı yaptırımlar” getirmesinden son derece memnun olduklarını söyledi. Grant, 24 saat önce Konsey’e sundukları karar tasarısının hızla ve oybirliğiyle kabulünden ayrıca memnun olduklarını da dile getirdi.
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice da konuşmasında, yaptırım kararının son derece hızlı alınmış, güçlü, bağlayıcı ve etkin bir karar olduğunu düşündülerini vurgulayarak ”Sivillere kıyım uygulayanlar kişisel olarak yaptıklarından sorumlu tutulacaklardır” dedi. Rice bu kapsamda Konsey’in ”tek ses olmasından ve sert ve bağlayıcı yaptırım kararı almasından” dolayı son derece memnun olduklarını ifade etti.
Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gerard Araud da, Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da ”özgürlük ve değişim rüzgarlarının estiğini” belirterek, BM Güvenlik Konseyi’nin de uluslararası ilişkilerdeki bu yeni döneme yanıt verebilmeyi başardığını söyledi.
Almanya’nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Peter Wittig ise Konsey’in dünyaya bu derece güçlü bir mesaj vermesinden çok memnun olduklarını belirterek, Konsey açısından ”tarihi bir gün” yaşandığını söyledi.
BM Güvenlik Konseyi, oy birliğiyle aldığı yaptırım kararında, Libya’da halkın protesto ettiği lider Muammer Kaddafi’nin kendisini, ailesini ve yakın çevresini hedef aldı.
Konsey kararının ekinde, ”Uluslararası seyahat yasağı” getirilen Kaddafi ve 16 kişinin isimleri şu şekilde belirtildi:
”Muammer Kaddafi, Dr. Abdülkadir Muhammed El Bağdadi, Abdülkadir Yusuf Dibri, Ebu Zeyd Umar Dorda, Tümgeneral Ebu Bekir Yunus Cebir, Matuk Muhammed Matuk, Seyyid Muhammed Kadaf El-dam (Kaddafi’nin kuzeni), Ayşe Muammer Kaddafi (kızı), Hannibal Muammer Kaddafi (oğlu), Hamis Muammer Kaddafi (oğlu), Muhammed Muammer Kaddafi (oğlu), Mutaasım Kaddafi (oğlu), Seydi Kaddafi (oğlu), Seyif El-Arab Kaddafi (oğlu), Seyif El-İslam Kaddafi (oğlu), Albay Abdullah El-Senusi.”
Karar ekinde malvarlığı dondurulan 6 kişinin isimleri de şu şekilde sıralandı: ”Muammer Kaddafi, Ayşe Muammer Kaddafi, Hannibal Muammer Kaddafi, Hamis Muammer Kaddafi, Mutaasım Kaddafi, Seyif El-İslam Kaddafi.”
Bu arada 15 üyeli BM Güvenlik Konseyi’nin, Kaddafi rejimine yönelik yaptırım kararını ”oy birliğiyle” alması, kararın etkinliğini daha da artırdı. Konsey’in veto gücüne sahip 5 daimi üyesi (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin) ve 10 geçici üyesinin (Bosna-Hersek, Brezilya, Kolombiya, Gabon, Almanya, Hindistan, Lübnan, Nijerya, Portekiz ve Güney Afrika) tamamı, yaptırım kararına ”evet” oyu verdi.
İsyan zincirinin son halkası Fas “özgürlük, onur, adalet” istedi
Star – 21.02.2011
İsyan zincirinin son halkası Fas “özgürlük, onur, adalet” istedi.
Tunus, Mısır, Libya ve Cezayir’in ardından, Kuzey Afrika isyan zincirinin son halkası Fas oldu. Dün Kazablanka ve Rabat’ta toplanan binlerce gösterici siyasi reform ve kralın yetkilerinin kısıtlanmasını talep etti.
”Özgürlük, onur, adalet’’ sloganlarının atıldığı, çatışma yaşanmayan gösterilerde, bazı protestocuların Tunus ve Mısır bayrakları taşıdığı görüldü. Öte yandan Yemen’de protestolar 11’inci gününü geride bırakırken, Devlet Başkanı Abdullah Ali Salih’in istifasını istiyen 3 bin kadar üniversite öğrencisi “gelecek nesillerin hatırı için defol Ali” sloganlarıyla başkent Sana’da yürüyüş yaptı. Yemen’de olayların başladığı günden bu yana ölenlerin sayısının 7 olduğu bildiriliyor.
Muhalefetten diyalog şartı
Bahreyn halkı, ordunun çekildiği İnci Meydanı’na dönerken, muhalefet de hükümetten gelen diyalog teklifini görüşmek üzere toplandı. Hükümetin istifası, siyasi tutukluların salıverilmesi ve öldürme olaylarının soruşturulmasını talep eden muhalifler, rejimle müzakereye oturmak için öncelikle taleplerinin karşılanmasını şart koştu.
Filistin
Filistin birlik için sesini yükseltiyor
Memlekete – 22.02.2011
Onlarca sivil toplum kuruluşu harekte geçme kararı aldı.
Gazze Şeridi ile Batı Şeria’dan onlarca sivil toplum kuruluşu (STK) Filistinliler arasında ulusal diyaloğun sağlanması amacıyla harekete geçti.
80’den fazla sivil toplum kuruluşu, yaptıkları ortak açıklamada, tüm taraflara görüşme masasına dönme ve aralarındaki görüş farklılıklarını giderme çağrısı yaptı. STK’ların çağrısı, Hamas’ın Gazze Şeridi’nde yönetime el koyduğu 2007 yılı ortalarından bu yana tüm bir araya gelme çabaları başarısız olan Hamas ve El Fetih’i hedef alıyor. Açıklamada, işgale ve yerleşimlere karşı mücadele edebilmek amacıyla Filistin ulusal davası doğrultusunda uluslararası kurumların inşası için bir araya gelmenin artık zamanı olduğu vurgulanarak, her iki tarafın da siyasi tutuklamalara ve gözaltılara son vermesi, ifade özgürlüğüne yapılan baskıları durdurması da istendi.
Lieberman’a tutuklama girişimi!
Zaman – 23.02.2011
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Brüksel’de bir gazeteci tarafından tutuklanmaktan korumaları sayesinde son anda kurtuldu!
Lieberman, İsrail-AB Ortaklık Konseyi’nin ardından ortak basın toplantısına katılmak üzere salona girdiğinde, ayağa kalkıp kürsü önüne gelerek “Bu bir vatandaş tutuklamasıdır.” diyen İrlandalı gazeteci David Cronin, İsrail’in “ırk ayrımcı rejim” olduğunu belirterek “Filistin’e özgürlük.” diye bağırdı. Cronin, Lieberman’la birlikte AB Komisyonu’nun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle ve AB dönem başkanı Macaristan’ın Dışişleri Bakanı Janos Martonyi’nin şaşkın bakışları altında, korumalar tarafından salondan çıkarıldı. İrlandalı gazeteci Cronin, geçen yıl da bir toplantı için Avrupa Parlamentosu’na gelen eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’i “Irak, Afganistan, Filistin, Lübnan ve Sırbistan’da işlediği savaş suçları” nedeniyle tutuklamaya kalkınca, korumalar tarafından uzaklaştırılmıştı.
İşgalci İsrail Gazze’yi Bombaladı 4 Yaralı
Meyda73 – 26.02.2011
İşgalci İsrail uçakları, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta, bazı bölgeleri bombaladı 4 Filistinli yaralandı.
İşgalci İsrail uçakları, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta, bazı bölgeleri bombaladı 4 Filistinli yaralandı. İşgalci israil ordusu savaş uçakları tünel alanlarını bahane ederek Gazze Şeridi’ndeki bazı noktaları bombaladı. Bombalama haberi işgalci ordu radyosu tarafından da doğrulandı.
Gazze’deki sağlık hizmetleri yetkilerinden Ethem Ebu Salmiyye, bombardımanda 4 kişinin yaralandığını belirtti.
İlk bombardımanın Hamas’ın güvenlik alanına yapıldığı belirtilirken, bir füze saldırısının da Han Yunus’un batısındaki İslami Cihad’a ait bir binaya yapıldığı ifade edildi.
İsrail tünelleri bombaladı
Cumhuriyet – 26.02.2011
İsrail uçakları, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta, sınır bölgesindeki tünel alanlarını bombaladı. Bombardımanda, 4 kişi yaralandı.
İsrail ordusu da tünel alanlarının bombalandığını doğruladı ve bombardımanın geçtiğimiz günlerde, Gazze Şeridi’nden İsrail’e yapılan roket saldırılarına karşılık olduğunu belirtti. İsrail ordu sözcülüğü, tünellerin “teröristlerin kaçak girişlerinde kullanıldığını” belirtti.
Gazze’deki Ambulans Hizmetleri yetkilisi Ethem Ebu Salmiyye, bombardımanda 4 kişinin yaralandığını belirtmekle yetindi, durumları ve kimlikleri ile ilgili bilgi vermedi.
İlk bombardımanın Refah ile Han Yunus arasındaki bölgede, diğerinin de Hamas’ın güvenlik alanı olarak belirlediği tünel alanında olduğu kaydedildi. Bir füze saldırısında ise Han Yunus’un batısında İslami Cihad’a ait bina hedef alındı.
Bu arada, Gazze Şeridi’nin orta kesimlerindeki El Bureyc mülteci kampına düzenlenen füze saldırısında ise herhangi bir yaralanma olmadığı belirtildi.
Aşırı sağın giderek güçlendiği İsrail’de, siyasetin sol cephesinde yer alacak yeni bir parti kurmak için girişimlerde bulunuluyor
İnternet Haber – 27.02.2011
Aşırı sağın giderek güçlendiği İsrail’de, siyasetin sol cephesinde yer alacak yeni bir parti kurmak için girişimlerde bulunuluyor.
Haaretz gazetesinin haberine göre bu doğrultuda yürütülen girişimlerin başını, İsrail’deki barış yanlısı örgütlerden “Şimdi Barış”ın (Şalom Ahşav) kurucuları arasında yer alan Naftali Raz çekiyor. Yeni parti kurulmasına yönelik ilk toplantınınsa önümüzdeki iki hafta içinde yapılması hedefleniyor.
Haberde entelektüeller, akademisyenler, siyasi ve sosyal aktivistler ile kamuoyunun tanıdığı bazı isimlerin, bu yeni Sosyal Demokrat Parti girişimine destek verdikleri bildirildi.
Naftali Raz’ın, e-blogunda yer alan bir yazısında, yeni partinin “ortanın solunda” olacağını açıkladığı, ilkelerini de barış, sosyal adalet, eşitlik, eğitim ve temiz siyaset olarak vurguladığı belirtildi.
Raz da yeni parti kurulması fikrinin son birkaç ayda geliştiğini açıkladı. İşçi Partisi’nin başına geçeceği söylenen Amram Mitzna’yı kendilerine katılması, hatta liderlik etmesi için ikna etmeye çalıştığını ifade eden Raz, Mitzna’nın destek verdiğini, ancak henüz katılım için söz vermediğini söyledi.
Irak
El Maliki’den bakanlara 100 gün ültimatomu
Star – 28.02.2011
Irak’ta günlerdir devam eden protestoların ardından Başbakan Nuri el Maliki’den bakanlarına uyarı geldi.
El Maliki, başarı ve başarısızlıklarını değerlendirmeleri için bakanlarına 100 gün süre tanıdı. Yapılan açıklamada, çıkan sonuca göre bazı değişikliklerin olacağı kaydedildi. Öte yandan Babil Valisi El Zargani kamu hizmetlerinin zayıflığı nedeniyle istifa etme kararı aldığını açıkladı. El Zargani, gösterilerin başladığı ay başından bu yana istifa eden 3’üncü vali oldu
Türkiye
DTK’dan ‘seferberlik’ kararı
Taraf – 28.02.2011
Hükümeti sert bir dille eleştiren DTK, PKK’ya eylemsizliği uzatma çağrısı yerine ‘dönemi demokratik direniş temelinde seferberlik ruhuyla karşılama’ kararı aldı
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Diyarbakır’da yaptığı iki günlük toplantının ardından hazırladığı sonuç bildirgesini açıkladı. PKK’nın eylemsizlik süresini uzatma çağrısının yapılmadığı bildirgede Öcalan’ın sürece katkı sunabilmesi için İmralı’nın ev hapsine dönüştürülmesi istendi ve halka “demokratik direniş temelinde seferberlik ruhuyla dönemi karşılama” çağrısı yapıldı.
DTK’nın Diyarbakır’da gerçekleştirdiği ara dönem toplantısı sona erdi. Toplantının sonuç bildirgesini okuyan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, şöyle dedi: “Delegasyonumuz tarafından AKP hükümetinin barışçıl sürecin asgari gereklerini yerine getirmek bir yana, Kürtlerin örgütlü yapısını bozmak, parçalamak ve tasfiye etmek için girişimlerde bulunduğu belirtilmiştir. Kürt siyasetçilerine karşı yapılan siyasi soykırım davasında olumlu bir gelişme yaşanması bir yana, halkımızın var oluş gerekçesi olan anadilimiz konusunda hakarete varan bir tutum sergilenmiştir. Bölgedeki askerî hareketlilik ve özel ordu kurma tasarıları, hükümetin barış konusundaki samimiyetsizliğinin ifadesidir. Kongre delegasyonu KCK’ye eylemsizlik sürecini uzatması telkininde bulunmayı ahlakî olarak doğru bulmadığını belirtmiştir.”
Bildirgede diyalogun devamı ve Öcalan’ın sürece daha aktif katılımı için İmralı’daki cezaevi koşullarının ev hapsi derecesine dönüştürülmesi istenerek, seçimlerde BDP’nin bağımsız adaylarının destekleneceği vurgulandı. Toplu mezarlar konusunda hükümetin yaklaşımı eleştirilirken en kısa sürede tüm Kürt siyasi parti ve kurumlarının katılımıyla Ulusal Konferans toplanması istendi. Bildirgenin sonuç kısmında ise şöyle dendi: “Halkımızın içinde bulunduğu mevcut duruma tahammülünün kalmadığını belirtmek istiyoruz. Bu temelde, halkımızı demokratik direniş temelinde seferberlik ruhuyla dönemi karşılamaya çağırıyoruz.”
Türkiyeli halklar sorunlarını ve çözüm yöntemlerini konuştu
DİHA – 27.02.2011
Türkiye Barış Meclisi (TBM) öncülüğünde bir araya gelen Ermeni, Süryani, Kürt, Alevi halklarının temsilcileri sorunlarını ve barışın nasıl inşaa edileceğini konuştu.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın işaret ettiği Mart ayına kısa bir süre kala halen hükümetin herhangi somut bir adım atmamasına yönelik tepkiler devam ediyor. Türkiye Barış Meclisi (TBM) öncülüğünde bir araya gelen Ermeni, Süryani, Kürt, Alevi halklarının temsilcileri sorunlarını ve barışın nasıl inşaa edileceğini konuştu. Türkiye Barış Meclisi, çözümü zorlayacak daha güçlü bir toplumsal mutabakat sağlamaya dönük olarak Türkiye’nin neredeyse dört bir yanını kapsayan sivil toplum örgütü, federasyon ve dernek temsilcileri ile “Türkiye’nin geleceğini, barışı ve kardeşliği konuşuyoruz” başlığı altında düzenlenen toplantıda bir araya geldi. İstanbul Tabip Odası konferans salonunda gerçekleştirilen buluşma, Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz’ın açılış konuşması ile başladı.
’70 milyonu etkileyen bir sorun var’
Tahmaz, toplumsal duyarlılık sağlamak acısından siyasal önderlerin rollerinin çok önemli olduğunu kaydetti. Mart ayının çok kritik bir ay olduğunu belirten Tahmaz, bu zamana kadar adım atılmamış olmasının sorunun daha da kangren haline gelmesinde etkili olduğunu söyledi. Tahmaz, “Türkiye öylesine bir süreçten geçiyor ki, hemen ilerimizde seçim var denilerek sessizce geçiştirilmeye ya da buzdolabına kaldırılmaya çalışılıyor. Halbuki bu sorun 70 milyonu etkileyen bir sorun. Bu sorunu konuşmakta, sorunu tanımlama ve algılama farklılıkları bu sorunu konuşmayı zorlaştırsa da bu konuda bize büyük sorumluluk düşüyor. Ortak akıl bulma ve bu akıl doğrultusunda sorunun tüm aktörlerinin adım atmasını istemeye dönük çalışma yürütüyoruz. Bu sorunu çatışarak değil, konuşarak ve Türkiye’yi 21. yüzyıl normlarına uygun demokratik haklar çerçevesinde, herhangi bir ayrımcılığa ulaşmadan tartışmaya çalışacağız” diye konuştu.
‘Konuştuğumuz şey kendi hayatlarımız’
Tahmaz’ın yaptığı açılış konuşmasının ardından aynı zamanda KONDA araştırmacısı olan akademisyen Bekir Ağırdır sunumda bulundu. Türkiye’nin artık mevcut sorunları taşıyamaz durumda olduğunun altını çizerek konuşmasına başlayan Ağırdır, “Kürt meselesi de böyle bir şey. Biz Kürt meselesini sadece çatışmalardan, ölümlerden şehitlerden ibaret sanıyoruz. Halbuki hepimizin gündelik hayatında önemli etkileri var. Bunun önüne geçmek için yeni bir anayasaya ihtiyacımız var ve bu anayasa öbürüne rağmen değil, hepimizin anayasasını yaratacak bir uzlaşmayı yaratmalıyız” diye konuştu. Ağırdır, Kürt sorununa Türkçe bilmeyen bir milyon Kürdün doktora gitse ‘karnım ağrıyor’ diyemeyeceği gerçeğine rağmen hala mahkemelerde Türkçe konuş diye zorlanmalarını örnek gösterdi. Hemen ardından Türkler ve Kürtler arasındaki gelir, sosyal güvence, nüfus konusunda yaptıkları araştırmanın sonuçlarını paylaşan Ağırdır, karşılaştırmada ortaya koyduğu büyük farklılıklar konusunda şunları söyledi: “Tüm bunlara rağmen biz hala Habur’u yol kazısı olarak görüyoruz. Kürt meselesi konusunda bu meselenin hepimizin meselesi, aynı güneşe çamaşır sereceklerin meselesi. Bunu çözelim sonra diğerlerini de nasıl çözeceğimizi konuşuruz. Tüm bunlar içinde yeni bir anayasa konuşmamız lazım. Meseleyi sadece ölüme ve çatışmaya kurban edemeyiz. Konuştuğumuz şey kendi hayatlarımız.”
‘Halk savaşı çıkabilir’
Bayrampaşa eski Savcısı Necati Özdemir ise şunları belirtti: “Biz yıllarca o bölgeyi müstemleke olarak gördük ve hakimlerimizi, savcılarımızı, her şeyimizi gönderdik. Bugün kirli, halklar savaşı adına ne dersek diyelim bir savaş var ve bu savaş hepimize tokat gibi vurdu. Biz bu savaşla kendimize gelmeye başladık. Şimdi artık bu savaşın sonunda ne olacak sorusu hakim. Bugün de savaş olursa bakış açılarının çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Artık bir savaş çıkarsa devlet ile Kürtler arasında olur. Buna Türklerde dahil olursa o zaman halklar savaşı olur.” Özdemir’in ardından ise birçok bölgeden gelen yöre dernekleri temsilcileri söz alarak görüşlerini dile getirdi.
Ordu’dan kardeşlik vurgusu
Ordu Dernekler Federasyonu Başkanı Ziya Salih, kardeşlik vurgusunun önemine dikkat çekti. Salih, “STÖ’lerin misyonu dünya barışına katkı sunmak. Öncelikli görevimiz insanların birbirleri üzerindeki önyargıları kırmak. Biz buna hassasiyetle özen gösteriyoruz. Güneydoğu sorunu bizim sorunumuzdur yine Karadenizlinin sorunu Güneydoğulunun sorunu olduğunu biliyoruz. Bazı provokatörler tarafından yönlendirilmesi üzerine benim ilimde protesto yürüyüşleri yapıldı. Ekmekleri için gelen işçilere yönelik. Kürt kardeşlerimizin bizlerden farklı düşündüğünü zannetmiyorum” dedi.
‘Tek Ermeni köyü olmak gurur değil Türkiye için utanç’
Hatay Ermeni köyü Vakıflar Derneği Başkanı Mishak Hergel ise, Ermenilerin eğitim talebini dile getirerek şunları söyledi: “Ermeni köyüne gösterilen ilgi bizi fazla şımarttı. Bir gurur olarak sunulsa da ben bundan utanç duyuyorum bir Türkiyeli olarak. 1915’ten önce çok sayıda Ermeni köyü vardı. Kış nüfusu 100 olan bir köyü dünyaya sunabiliyoruz. Vakıflı köyü Türkiye’nin bir yüzü olarak pazarlanıyor. Bundan 15 sene önce köyümüzü bilen yoktu. Bu AB sürecinde bir vitrin olarak kullanılıyor. İşin başka bir yüzü var. O köyün çocukları Ermenice okuma yazamadan mahrum. Konuşamıyorlar çünkü bu işler üzerinde eğilecek bir kurumları yok. Okumak için İstanbul’a geliniyor ama bu sefer de o kültür unutuluyor.”
‘Genelkurmay Başkanı’nın adı Gabriyel olursa bu ülkede barış olur’
Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı Turgut Alaca da kendi kültürünün sorunlarına değindi. Alaca, “Biz yıllardan beridir bu topraklarda yaşıyoruz. Ama bu devletle küskünüz. Dedem, Varlık Vergisi nedeniyle ben ise zorunlu din dersi nedeniyle küskünüm. Ne yapabiliriz diye sormak lazım ve bunun peşine düşmek lazım. Genelkurmay başkanının adı Gabriyel ya da Yuhanna olduğu zaman bu ülkeye barış gelebilir. Herkes kol kola girebildiği zaman barış o zaman gelebilir” diye konuştu.
Trabzon Başsavcılığı Dink Soruşturmasını Genişletiyor
BİA Haber Merkezi -15.02.2011
Trabzon Başsavcılığı, Dink cinayeti öncesi ihmallerden haklarında dava açılmasına gerek görmediği yetkililerle ilgili kararını, Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nin ısrarıyla değiştirdi.Emin Arslan’ın ifadesi doğrultusunda Yarımel ve Altay’ın ifadeleri alınabilecek.
Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı, 19 Ocak 2007’de gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili ihmallerden Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü ile İl Jandarma Komutanlığındaki bazı görevliler hakkında daha önce dava açılmasına gerek görmezken bu kez soruşturmasını derinleştirmeye karar verdi.
Başsavcılık, dört yıl önce katledilen haftalık Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin dönemin Trabzon polis ve jandarma görevlileriyle ilgili daha önce takipsizlik kararı verirken Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda son olarak soruşturmanın genişletilmesine hükmetti.
Yarımel ve Altay dinlenebilecek
Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nin, daha önce verilen dava açılmasına yer olmadığına dair savcılık kararının kaldırılması talebiyle Dink Ailesi avukatlarının yaptıkları başvuruyu kabul etmiş ancak Başsavcılık, bu kararı usul eksikliklerini gerekçe göstererek iade etmişti. Başsavcılık itiraz reddedilince dosya yeniden Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nın önüne geldi.
Ntvmsnbc.com sitesine göre Başsavcılık, dosyayı yeniden incelemeye alarak, soruşturmayı genişletilmesine ve Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nin talep ettiği işlemlerin yerine getirilmesine karar verdi. Bu durumda, tanık Emin Arslan’ın ifadesi ayrıntılı bir şekilde tespit edilecek, ifadede isimleri geçen Levent Yarımel ile eski Trabzon İl Emniyet müdürü Reşat Altay’ın ayrıntılı beyanlarını alınabilecek.
Başsavcılık, söz konusu işlemlerinin ardından, daha önce verdiği takipsizlik kararını kaldırıp kaldırılmayacağı yönünde karar vermesi için dosyayı yeniden Rize Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderecek.
İki cinayet davası ve soruşturmalar…
Dink cinayetinde ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle şu an, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz’ün de aralarında bulunduğu sekiz sanık Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Ayrıca, Albay Öz ”görevi ihmal suretiyle görevini kötüye kullandığı” gerekçesiyle de Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan yeni bir dava çerçevesinde yargılanıyor.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 19 sanıklı davada sadece “azmettirici” olarak yargılanan polis muhbiri Erhan Tuncel ve Yasin Hayal var. Bu dava dışında, dosyası bu davadan ayrılan tetikçi zanlısı Ogün Samast’ın da 28 Şubat’ta İstanbul Sultanahmet Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlayacak bir ikinci dava daha bulunuyor.
Son olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, cinayet öncesi önlem almadıkları için suçlanan dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ve 27 kişi hakkında bir yeni soruşturma açıldığı yönünde haberler çıkmıştı. Dink Ailesi avukatları gelişmeyi doğruladılar.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Bülteni, 28 Şubat 2011
İletişim: www.kureselbak.org, kureselbak@gmail.com; 00905362196341