Savaşa Hayır! Kampanyası Basın Açıklamaları

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

24.03.2008 – İstanbul – Yazılı Basın Açıklaması

SAVAŞ SUÇLUSU DıCK CHENEY TÜRKİYE’DEN NE İSTİYOR?

ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Ankara’ya geldi. Dünyanın en tehlikeli politikacısı olarak anılan Cheney, bütün dünyada 5 yıllık Irak işgalinin kınandığı ve yüzlerce kentte binlerce insanın sokaklara çıkıp protesto eylemleri yaptığı geçtiğimiz hafta boyunca Irak, Afganistan ve Suudi Arabistan’a uğradıktan sonra Türkiye’ye geldi.

Bu hiç de hayırlı bir ziyaret değil.ABD’nin saldırgan politikalarının ve Irak işgalinin baş mimarlarından olan Dick Cheney, neo-con’ların öncüsü, büyük petrol ve silah şirketlerinin sözcüsüdür. Cheney, ABD’nin Guantanamo kampının küresel işkence merkezi olarak kullanılmasının da sorumlularındandır. 6. yılına giren Irak işgalinin yarattığı korkunç yıkımın, 1 milyonun üzerinde can kaybının, işkencenin ve Ortadoğu’daki savaş felaketinin baş sorumlularından biridir.

ABD’nin bölge politikalarına destek istemeye gelen Cheney de tıpkı Bush gibi, bütün dünyanın gözü önünde Irak’ta, Afganistan’da işlenen savaş ve insanlık suçlarından sorumludur. Üstelik çantasında yeni insanlık suçlarına hazırlık planları var.

Dick Cheney, ABD desteğiyle yapılan Kuzey Irak operasyonları karşılığında Türkiye’den Afganistan işgaline ve olası İran harekâtına destek istiyor. Çünkü ABD hükümeti Afganistan’ı seçim kozu olarak kullanmak istiyor. Afganistan’a ilave asker gönderilmesi ise hem gidecek askerlerimiz hem de Afganistan halkı için daha fazla kan ve katliam demek. AKP hükümeti buna mutlaka hayır demelidir.

İncirlik Üssü geçtiğimiz günlerde 7 haftalığına kapatılıp bakıma alındı. Bu hazırlığın ABD’nin İran’a yönelik planıyla bir ilgisi var. ABD’nin İran’a yönelik saldırı tehdidi sürüyor ve Cheney Türkiye’ye İran saldırısına destek istemek için geliyor. AKP hükümeti Ortadoğu’da savaş ve gerilim politikalarının parçası kesinlikle olmamalıdır.

Cheney’nin çantasında taşıdığı bir önemli proje de İran’a yönelik füze kalkanı sistemidir. Çek Cumhuriyeti ve Polonya’dan sonra şimdi de Türkiye bu proje kapsamına alınmak isteniyor. ABD kontrolünde füze kalkanı, komşularımız tarafından bir saldırı tehdidi olarak algılanıyor. AKP hükümeti Cheney ile yeni füze kalkanı projesinin pazarlığını yapmamalıdır.

Türkiye’yi yönetenler Cheney’ye hiçbir söz vermemelidir. Savaş ve işgal suçları işleyen ABD yönetimiyle işbirliği yapılmamalıdır. Afganistan’a asker gönderilmemeli, Irak işgaline, İran’a saldırıya ortak olunmamalıdır.

Dick Cheney ile yapılan görüşmelerin tüm ayrıntıları açıklanmalıdır. Çünkü Dick Cheney, Irak işgalinin suçlusu ve halkların kardeşliğinin düşmanıdır.

Tayfun Mater

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Sözcüsü

14.04.2008 – İstanbul – Basın Açıklaması

PİPPA BACCA’NIN ARDINDAN

Sevgili Pippa,

Şimdi burada barış bayraklarımızla seninleyiz, barış için, adalet için, insanlık için buradayız. Savaşsız ve şiddetsiz bir dünya için buradayız.

Sen yoksun, çok üzgünüz, barış için dayanışmamız senin hayatını korumamıza yetmedi. Ama, Milano’dan başlayan barış yolculuğunu, bizler ve bizim gibi başka başka ülkelerde dünya barışı için mücadele edenler Filistin’e vardıracak.

Bugünkü dünyada savaş ve şiddet sadece devletler arasındaki ilişkileri değil, halklar, bireyler ve cinsiyetler arasındaki ilişkileri de zehirliyor. Senin ölümün barış çabalarımızın tek boyutlu kalmaması gerektiğini de bize bir kez daha ve trajik bir mesajla yeniden hatırlatıyor.

Çok üzgünüz, Türkiye’de kadınların on yıllardır sürdürdükleri tacize, tecavüze, erkek şiddetine karşı mücadelenin henüz sonuca varmadığı bir dönemde senin yolun buraya düştü ve bu ülkedeki pek çok başka kadının acı sonuna ortak oldun. Keşke, seni sakınabilseydik.

Senin Türkiye’den geçecek olan yolculuğuna çıktığın 8 Mart’ta bu ülkede kadınlar sokaklarda erkek egemenliğine ve erkek şiddetine karşı kadın dayanışması için haykırdılar, ne yazık ki çabaları olası tecavüzcüleri caydırmaya yetmedi.

Dünyanın başka yerlerinde başka erkeklerin başka kadınlara aynı şeyleri yapabileceğini söyleyerek kendimizi avutamayız. Seni burada bizim dilimizi konuşan ve aramızda yaşayan biri öldürdü. Bunun sorumluluğunu taşıyoruz. Kadınlara karşı şiddetin bu ülkeden bütünüyle silineceği güne kadar da bu sorumluğumuzu yerine getirmek için çaba göstereceğimize söz vermemiz, umarız burada ve ülkendeki hemcinslerinin acısını bir nebze olsun azaltabilir.

Filistin’de, Türkiye’de ve bütün dünyada insanları barışa teşvik etmek için giydiğin gelinlik Türkiye’deki barış hareketini simgelerinden biri olsun.

Senin gidişin, özellikle bu ülkede tecavüze, tacize ve şiddete karşı yürüttükleri mücadelede kadınları daha kararlı kılacak.

Güle güle Pippa!

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adına Ufuk Uras

19.04. 2008 – İstanbul – Basın Açıklaması

TARİH YAPIN: MİSKET BOMBALARINI YASAKLAYIN!

Misket Bombalarına Karşı Uluslararası Eylem Günü olan 19 Nisan’da, Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’nin çağrısını desteklemek için saat 12.30’da Galatasaray Meydanı’ndaydık. Girişim adına Muteber Öğreten’in okuduğu basın açıklaması metnini aşağıda bulabilirsiniz:

TARİH YAPIN: MİSKET BOMBALARINI YASAKLAYIN!

Şu anda, dünyanın pek çok ülkesinde yüzlerce sivil toplum kuruluşu ile birlikte bizler de, başta çocuklar olmak üzere sivillerin ölümüne, yaralanmasına, sakat kalmasına neden olan misket bombalarının yasaklanması için alanlardayız.

Misket bombaları;

  • Yüzlerce küçük bombacık taşıyan silahlardır. Karadan fırlatıldıklarında ya da havadan bırakıldıklarında, bu küçük bombacıklar, futbol sahası kadar geniş bir alana yayılır.
  • Tıpkı karamayınlarında olduğu gibi asker-sivil ayrımı yapmazlar. İnsanların yaşadığı yerde ya da bu yerlerin yakınlarında kullanıldıklarında, çok sayıda sivilin de ölmesine ya da yaralanmasına neden olurlar.
  • Küçük ve merak uyandıran şekilleriyle çocuklar için çekicidirler. Kurbanların üçte birini çocuklar oluşturuyor.
  • Karamayınlarından daha karmaşık silahlardır. Atılan bombaların yüzde 25’inden fazlası patlamadan kalır. Güney Lübnan’da 1 milyondan fazla patlamamış misket bombası olduğu tahmin edilmektedir.
  • Çatışmalar, savaşlar sona erdikten ve silahlar sustuktan sonra bile sivilleri öldürmeye ve yaralamaya devam ederler. 2006’da Lübnan’da ateşkes ilan edildikten sonra 6 ay içinde en az 200 sivil patlamamış misket bombaları yüzünden öldü ya da yaralandı.
  • On yıllarca etkin olarak kalırlar. ABD’nin Vietnam Savaşı sırasında attığı misket bombaları nedeniyle, hala her yıl onlarca insan yaşamını yitiriyor.

Aralarında, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, İsrail’in de bulunduğu onlarca ülke misket bombası kullandı. İnsan Hakları İzleme (HRW) tarafından hazırlanan uluslararası raporlarda Türkiye misket bombası kullanan ülkeler arasında yer alıyor.

Bütün ülkeler içinde en sık ve en fazla misket bombası kullanan ABD, Vietnam Savaşı sırasında on milyonlarca misket bombacığı yaydı.

İsrail ise kısa bir süre önce, Lübnan’da yalnızca üç gün içinde yaklaşık 4 milyon misket bombacığı attı.

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 70’den fazla ülkenin stoklarında kullanıma hazır milyarlarca misket bombası bulunuyor.

Bu milyarlarca misket bombacığı kullanıldığı takdirde, kara mayını krizinden çok daha kötü bir insani felakete yol açacaklardır.

Kabul edilemez bir şekilde sivillere zarar veren misket bombalarının üretimi, ticareti ve kullanılması yasaklanmalıdır.

Bugün dünyada, binlerce yaşamın daha mahvolmasını önlemek için, 250 sivil toplum kuruluşu ve 85 devlet, misket bombalarının yasaklanmasını öngören uluslararası bir sözleşme için çalışıyor. 2007’de Oslo’da başlatılan süreç, 19-30 Mayıs tarihleri arasında Dublin’de Misket Bombalarının Kullanımını, Üretimini ve Devrini Yasaklayan Sözleşme ile sonuçlanacak.

Bizler de hükümete sesleniyoruz:

Dublin’de Misket Bombalarının Kullanımını, Üretimini ve Devrini Yasaklayan Sözleşme’nin kabulü için ellerinizi kaldırın.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Düşünce Suçuna Karşı Girişim, Göç_Der, Fiziksel Engelliler Federasyonu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe, İHD İstanbul Şubesi, Küresel BAK, Küresel Eylem Grubu, Mazlum-der İstanbul Şubesi, SODEV, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Sakatlar Derneği, Barışa Pedal Grubu; Öğretim Üyeleri Derneği.

10.06. 2008 – İstanbul – Yazılı Basın Açıklaması

SAVAŞA HAYIR – İNCİRLİK ÜSSÜ KAPATILSIN

Değerli basın emekçileri, sevgili dostlar,

Irak’ta ABD’nin kanlı işgali sürüyor. Beş yılı aşkın bir süredir, Irak, ABD tarafından sözüm ona özgürleştiriliyor. İşgalin sonuçlarını bütün dünya biliyor. Biliyoruz ki işgal boyunca Irak aslında Iraklılardan özgürleştiriliyor.

Kaç kişinin öldüğünü tam olarak bilemiyoruz ama uluslararası kuruluşlar işgalden bu yana neredeyse her 20 Iraklıdan birinin öldüğünü tahmin ediyorlar. Yani bugüne kadar yaklaşık 1,5 milyon Iraklı öldürüldü. Milyonlarca Iraklı göç etmek zorunda kaldı. Evlerine dönemiyorlar, çünkü dönebilecekleri bir evleri yok artık.

Irak’ta eğitim ve tüm sosyal hizmetler, kültürel kurumlar ve tüm altyapı şiddetli bir tahribata maruz kaldı. İşsizlik, enflasyon ve yoksulluk, çatışma, bombalama ve şiddet artık Irak’ın günlük yaşamının en belirleyici özellikleri.

Değerli basın emekçileri,

Irak’tan ve beş yılı aşkın bir süredir devam eden işgalden söz ederken, ABD’nin işbirlikçilerini anmamak olmaz. Yani ABD’nin işgalini kolaylaştıranlar, işgale lojistik destek verenlerden söz etmemek olmaz. Çünkü onlar da 1,5 milyon Iraklının ölümüne ortak oldular.

Irak’ın işgalinden söz ederken İncirlik Üssü’nü de konuşmalıyız. İncirlik Üssü’nün kullanımına dair her yıl yenilenen Gizli Kararname’yi sorgulamalıyız. AKP iktidarının ve ondan öncekilerin ABD’nin Ortadoğu politikalarına verdiği koşulsuz desteği masaya yatırmalıyız.

Artık hepimiz çok iyi biliyoruz ki Irak işgalinin en önemli desteklerinden biri Adana’daki İncirlik Üssü’dür. 1 Haziran 2003 tarihinden itibaren İncirlik Üssü, Irak işgalinin en büyük lojistik destek üssü olarak tam 77 operasyonda görev yaptı. Saldırı uçakları İncirlik Üssü’nden kalktı, Iraklıları öldüren bombalar İncirlik Üssü’nden yüklendi. İşkence uçakları burada mola verdi ve Iraklılara işkence yapan ABD subayları İncirlik Üssü’nde dinlendirildi.

İncirlik Üssü, 1,5 milyon Iraklının öldürülmesinde çok önemli bir rol oynadı. Çoğumuzun aklına işkence ve zulüm deyince Guantanamo Üssü geliyor ama Guantanamo Üssü’ne açılan kapının İncirlik Üssü olduğunu unutmamalıyız. Guantanamo’daki esirlerin % 86’sının İncirlik Üssü’nden geçirildiğinden haberiniz var mı? Türkiye’yi yönetenlerin bütün bunlara göz yumduğunu ve aynı zamanda komşularımızla kardeşlik nutukları attığını biliyor muyuz?

Değerli dostlar,

İncirlik Üssü geçtiğimiz haftalarda onarılmak üzere geçici bir süre kapatıldı. Kamuoyunun merak ettiği bir dizi soru var: İncirlik Üssü neden onarıldı? Bu onarım sırasında genişletildi mi? Üssün kullanım alanı ne için hazırlandı?

Bu soruları daha yüksek sesle sormak zorundayız. Çünkü İncirlik Üssü masum bir üs değil. Pentagon’da yetkililerin İncirlik Üssü’nü ne kadar önemsediğini biliyoruz. NATO nezdinde Silahlı Servisler Komisyon üyeleri olan ABD senatörleri İncirlik Üssü’nün önemini şu sözlerle dile getiriyor:

Afganistan ve Irak’a indirilen kargonun yaklaşık olarak yarısı ve Irak’a lojistik destek veren kargonun yaklaşık % 70’i İncirlik Üssü’nden gelmektedir. Yine bu kargoların kullandığı ve ikmal ettiği yakıtın üçte biri ya Türkiye’den ya da Türkiye üzerinden gelmektedir… Bu üs, Silahlı Kuvvetlerimizin geleceğe yönelik plan ve programlarında anahtar rol üstlenmektedir ve üstlenmeye devam edecektir…”

Bu yüzden biz savaş karşıtları, ABD’nin silahlı kuvvetlerinin planlamalarında ve bölgemize yönelik harekâtında önemli bir yer tutan İncirlik Üssü’nde neler döndüğünü bütün açıklığıyla bilmek istiyoruz.

AKP Hükümeti, İncirlik Üssü’nün karıştığı suçların ortağıdır. Çünkü Hükümet, her yıl üssün Irak işgaline yönelik kullanımını gizli bir kararnameyle ABD’ye veriyor. Her yıl 23 Haziran tarihinde uzatılan Gizli Kararname’nin halka açıklanmasını istiyoruz. Bu amaçla yasal yollardan yaptığımız başvuru “ulusal güvenlik” gerekçesiyle geri çevriliyor. Ulusal güvenliği zaten İncirlik Üssü’nün tehdit ettiği açık değil mi?

Gizli Kararname neleri kapsıyor? Gizli Kararname ABD’ye hangi yetkileri veriyor? Başbakan Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’den açık bir yanıt bekliyoruz.

Değerli basın mensupları,

Biz Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu aktivistleri olarak, “Savaşa hayır, İncirlik Üssü kapatılsın” demek için 14 Haziran günü İncirlik Üssü’nün önünde olacağız. Çünkü İncirlik Üssü’nde her an kullanıma hazır 90 adet nükleer başlık var. Bu nükleer başlıkları istemiyoruz.

Bizler 14 Haziran’da İncirlik Üssü’nün önünde olacağız. Çünkü, “Gizli Kararnamelere hayır” diyoruz. ABD ile askeri anlaşmaların kapsamının halka açıklanmasını istiyoruz. İncirlik Üssü’nün ABD’nin Irak’ta işlediği cinayetlere ev sahipliği yapmasına “Artık yeter” diyoruz.

Aynı gün, Adana Eczacılar Odası salonunda “Askeri Üslere Karşı Uluslararası Forum” gerçekleştireceğiz. İncirlik Üssü’nde yapılacak basın açıklamasına ve foruma katılmak için İstanbul’dan 13 Haziran günü otobüsle yola çıkacağız.

AKP Hükümetine sesleniyoruz:

ABD’nin önce Afganistan, ardından Irak işgallerinde kullandığı ve İran’a yönelik muhtemel saldırısında da kullanmaya heveslendiği İncirlik Üssü halkların korkulu rüyası haline geldi.

Bu tehdit sona ermeli. İncirlik Üssü kapatılmalıdır!

Tüm savaş ve işgal karşıtlarını, halkların kardeşliğini savunanları bu talebe sahip çıkmaya, sesimize ses katmaya çağırıyoruz.

SAVAŞA HAYIR! İncirlik Üssü kapatılsın!

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adına Julide Kural

14.06.2008 – Adana – Basın Açıklaması

SAVAŞA HAYIR / İNCİRLİK ÜSSÜ KAPATILSIN!

Değerli basın emekçileri, sevgili savaş karşıtları

Bugün bir kez daha İncirlik Üssü’nün önündeyiz. Bir kısmımız İstanbul, İzmir ve Ankara’dan kalkıp geldik. Bir kısmımız zaten burada yaşıyoruz ve yıllardır İncirlik Üssü’nün yarattığı tehdidin ve vicdan ağırlığının etkisiyle yüz yüze yaşıyoruz. Ama hepimiz bir şeyi canı gönülden diliyoruz.

Bu üs ka-pa-tıl-malı!

İncirlik Üssü’nün kapatılmasını istememizin çok özel bir nedeni var: Çünkü değerli arkadaşlar, İncirlik Üssü Irak işgalinde çok özel bir rol oynuyor.

Irak’ta ABD’nin kanlı işgali sürüyor. Beş yılı aşkın bir süredir, Irak, ABD tarafından sözüm ona özgürleştiriliyor. İşgalin sonuçlarını bütün dünya biliyor. Biliyoruz ki işgal boyunca Irak aslında Iraklılardan özgürleştiriliyor.

Kaç kişinin öldüğünü tam olarak bilemiyoruz ama uluslararası kuruluşlar işgalden bu yana neredeyse her 20 Iraklıdan birinin öldüğünü tahmin ediyorlar. Yani bugüne kadar yaklaşık 1,5 milyon Iraklı öldürüldü. Milyonlarca Iraklı göç etmek zorunda kaldı. Evlerine dönemiyorlar, çünkü artık dönebilecekleri bir evleri yok.

Irak’ta eğitim ve tüm sosyal hizmetler, kültürel kurumlar ve tüm alt yapı şiddetli bir tahribata maruz kaldı. İşsizlik, enflasyon ve yoksulluk, çatışma, bombalama ve şiddet artık Irak’ın günlük yaşamının en belirleyici özellikleri.

İşte Irak beş yılı aşkın süredir bu kanlı işgale maruz kalırken, bombalanır, yıkılır, tahrip olurken, İncirlik Üssü masum bir yer olarak değil, bu işgalin merkezi üslerinden birisi olarak çok belirleyici bir rol oynadı.

Irak’ı vuran uçaklar İncirlik’ten kalktı.

Iraklılara işkence yapan ABD’li subaylar İncirlik’te dinlendi, dinleniyor.

İncirlik hiçbir şekilde masum değil. İncirlik Üssü, 1,5 milyon Iraklının öldürülmesinde çok önemli bir rol oynadı. Çoğumuzun aklına işkence ve zulüm deyince Guantanamo Üssü geliyor, ama Guantanamo Üssü’ne açılan kapının İncirlik Üssü olduğunu unutmamalıyız. Guantanamo’ya götürülen esirlerin % 86’sının İncirlik Üssü’nden geçirildiğinden haberiniz var mı? Türkiye’yi yönetenlerin bütün bunlara göz yumduğunu ve aynı zamanda komşularımızla kardeşlik nutukları attığını lütfen aklımızdan çıkarmayalım?

1 Haziran 2003 tarihinden itibaren İncirlik Üssü, Irak işgalinin en büyük lojistik destek üssü olarak tam 77 operasyonda görev yaptı. Bir kez daha vurgulamak zorundayım ki saldırı uçakları İncirlik Üssü’nden kalktı. ABD’nin Irak operasyonlarından birisinin adı “Şok ve dehşet operasyonu”ydu. İşte İncirlik Üssü Iraklı çocukların korkulu kâbusu olan bombardımanın ev sahibidir.

Değerli dostlar,

Bugün, bu yüzden buradayız. “Artık yeter” diyoruz. Irak işgalin ortağı olmaya “hayır” diyoruz. İncirlik Üssü’nden uçaklar kalkmasın istiyoruz.

İncirlik Üssü ile ilgili bir başka bilgiye daha uzunca bir süredir sahibiz. İncirlik Üssü’nde her an kullanıma hazır 90 adet nükleer başlık var. Bu nükleer başlıkları istemiyoruz. Bu nükleer başlıklar halka açıklanmalı, neden bu başlıklar İncirlik Üssü’nde tutuluyor, hangi amaçla kullanıma hazırlar, bu bilgiler tüm kamuoyuna açıklanmak zorunda.

Değerli basın mensupları,

Biz Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu aktivistleri olarak çok uzun bir süredir İncirlik Üssü’nün kapatılması için mücadele ediyoruz. Aynı zamanda NATO nezdinde Silahlı Servisler Komisyon üyeleri de olan ABD senatörleri İncirlik Üssü’nün önemini şu sözlerle dile getiriyor:

“Afganistan ve Irak’a indirilen kargonun yaklaşık olarak yarısı ve Irak’a lojistik destek veren kargonun yaklaşık % 70’i İncirlik Üssü’nden gelmektedir. Yine bu kargoların kullandığı ve ikmal ettiği yakıtın üçte biri ya Türkiye’den ya da Türkiye üzerinden gelmektedir… Bu üs, Silahlı Kuvvetlerimizin geleceğe yönelik plan ve programlarında anahtar rol üstlenmektedir ve üstlenmeye devam edecektir…”

İşte değerli dostlar, ABD’nin Irak işgalinde İncirlik Üssü’nün ne derece vahim bir rol oynadığını bizzat ABD yetkilileri açıklıyor. Bundan açık bir itiraf olabilir mi? İncirlik Üssü’nün 1,5 milyon Iraklının öldürülmesinde oynadığı rol bundan daha açık bir biçimde ifade edilebilir mi?

Biz, bu yüzden yıllardır sadece “Irak işgaline son” demekle yetinmiyor, aynı zamanda İncirlik Üssü’nün kapatılması için de sürekli kampanya yapıyoruz.

Bu kampanya boyunca AKP hükümetini gerçekleri açıklamaya çağırıyoruz. AKP Hükümeti, İncirlik Üssü’nün karıştığı suçların ortağıdır. Çünkü Hükümet, her yıl üssün Irak işgaline yönelik kullanımını gizli bir kararnameyle ABD’ye veriyor. Her yıl 23 Haziran tarihinde uzatılan Gizli Kararname’nin halka açıklanmasını istiyoruz. Bu amaçla yasal yollardan yaptığımız başvuru “ulusal güvenlik” gerekçesiyle geri çevriliyor.

Değerli dostlar,

Ulusal güvenliği tehdit edenin İncirlik Üssü olduğu açık değil mi?

Gizli Kararname neleri kapsıyor?

Gizli Kararname ABD’ye hangi yetkileri veriyor?

Başbakan Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’den açık bir yanıt bekliyoruz.

AKP Hükümetine sesleniyoruz:

ABD’nin önce Afganistan, ardından Irak işgallerinde kullandığı ve İran’a yönelik muhtemel saldırısında da kullanmaya heveslendiği İncirlik Üssü halkların korkulu rüyası haline geldi.

Bu tehdit sona ermeli. İncirlik Üssü kapatılmalıdır!

Tüm savaş ve işgal karşıtlarını, halkların kardeşliğini savunanları bu talebe sahip çıkmaya, sesimize ses katmaya çağırıyoruz. Taleplerimiz karşılanıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

SAVAŞA HAYIR! İncirlik Üssü kapatılsın!

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adına Ali Dinigüzel

13.08.2008 – İstanbul – Yazılı Basın Açıklaması

KAFKASYA’DA MİLLİYETÇİ KIŞKIRTMALARA, EMPERYALİST AYAK OYUNLARINA VE SAVAŞA HAYIR!

Geçtiğimiz hafta sonunda Güney Osetya bağımsızlığını ilan etmek için adım attı. Gürcistan, Osetya’ya saldırdı. Uzun bir süredir Gürcistan’a saldırmak için fırsat kollayan Rusya da Gürcistan’a şiddetli bir biçimde saldırdı. Kentler bombalandı.

Birkaç gün içinde bütün dünyanın gözü önünde çoğunluğu sivil, binlerce insan yaşamını yitirdi; on binlerce insan yerini yurdunu terk edip göç etmek zorunda kaldı; şehirler, evler, hastaneler, okullar yakılıp yıkıldı.

Savaşta ABD’nin de parmağı olduğu ve Gürcistan’ı teşvik ettiği gün gibi açık. Savaşın patlamasıyla birlikte Rusya Devlet Başkanı Medvedev, Başbakan Putin ve ABD Başkanı Bush’un birbirlerine tehditler savurdukları açıklamalar ortalığı kapladı.

Her iki devletin açıklamaları da ikiyüzlülük ile doluydu. Rusya, Osteya’nın bağımsızlığı için müdahale ediyormuş izlenimi vermeye çalışıyor ama yıllardır on binlerce Çeçen’i katlettiğini ve Çeçenistan’ın bağımsızlığını tanımadığını unutuyor.

ABD ise hem Kosova’da hem de Irak ve Afganistan’da yarattığı yıkımı unutmuş görünüyor. Irak’ta yaklaşık 2 milyon insan beş yıllık işgalin sonucunda yaşamını yitirdi. ABD sözcülerinin Osetya’nın bağımsızlığını savunuyor görünmeleri ise tam bir ikiyüzlülük. Çünkü ABD’nin tarihi savaş tarihidir. ABD’nin sicili, ulusal sınırlarına sahip devletleri işgal etmenin, yakıp yıkmanın suçlarıyla doludur.

Bu ikiyüzlülüğün ortasında kimse halkların kendi kaderini belirlemesinden söz etmiyor. Söz ediyormuş gibi görünenler ise emperyalist caniler. Masum insanların yaşamı, bu “süper” devletlerin gözünde hiçbir anlam taşımıyor. Tıpkı sırtını bir emperyalist güce yaslayarak şiddet uygulayan devletlerin ne kendi halklarının geleceğini ne de komşu halkları önemsememesi gibi.

Biz Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak yıllardır Irak işgaline karşı mücadele ediyoruz. Yanı başımızda bu kadar kanlı bir işgal varken,  Gürcistan’ın ABD’nin, NATO’nun teşvikiyle attığı çılgın adımın Rusya’nın saldırganlığıyla yanıtlanması ve Kafkasya bölgesinin giderek daha da gergin bir hale gelmesi çok tehlikeli bir süreçtir.

Halkların barış içinde yaşaması mümkündür.

Türkiye’nin ABD’ye İncirlik Üssü’nü kullandırarak Irak işgalinin bir parçası olması zaten yeterince büyük bir suçken; Gürcistan’a 100 milyon dolarlık askeri yardım yapması, Gürcistan ordusuna askeri eğitim vermesi, Türkiye’nin savaşta bir taraf olması anlamına geliyor.

Hükümet, bu tutumuna derhal son vermeli ve olanaklarını bölge hakları arasında barış sürecinin gelişmesi ve savaşın açtığı yaraların sarılması için kullanmalıdır.

Biz, bir kez daha “Savaşa hayır” diyoruz. Silahlar susmalı, askerler geri çekilmeli, mağdurların evlerine dönmesi sağlanmalı ve yaratılan hasar bir an önce tazmin edilmelidir.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu

31.08.2008 – İzmir – Basın Açıklaması

“SİLAHLANMA YARIŞI YERİNE AÇLIĞI, YOKSULLUĞU VE SEFALETİ BİTİRME YARIŞI YAPALIM”

Basına ve kamuoyuna,

Dünyada, Ortadoğu, Kafkasya ve ülkemizde barış!

I.ve II. Dünya Savaşı’ndan hâlâ ders almadığız görülüyor. Başta nükleer silahlar olmak üzere silahlanma yarışı tırmanıyor. Savaş ve işgaller sürüyor. Her gün yüzlerce insan savaş ve çatışmalarda ölüyor, yaralanıyor.

Silahlara ayrılan kaynaklar temel insan ihtiyaçları olan beslenme, barınma, eğitim, sağlık hizmetlerinden kesildiği için yoksulluk ve yoksunluk insanlığın en temel sorunu olarak varlığını sürdürüyor.

Bizler barış güçleri olarak 1 Eylül Dünya Barış gününü şarkılarla, türkülerle, danslarla kutlamak isterdik. Ne yazık ki Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de büyük yıkıma yol açan işgal sürüyor. Kafkasya’da geçtiğimiz günlerde sıcak çatışmalar yaşandı, siviller olduruldu. Ortadoğu’da ve dünyanın başka bölgelerinde gerilim ve çatışmalar yaşanıyor. Milliyetçilik ve ırkçılık tırmandırılıyor, kardeş halklar birbirine düşman ediliyor.

Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde BARIŞ arzusu artık giderek daha yakıcı bir şekilde hissediliyor. Bizler barışı düş olmaktan çıkartıp, gerçek olması için mücadele ediyoruz.

Bu akıl tutulmasını sona erdirmek için buradayız. Barış ve kardeşlik talebimizi bir kez daha haykırmak için sokaklardayız.

Dünyada, Ortadoğu, Kafkasya ve ülkemizde barış!

Irak’ta, Afganistan’da işgale son!

İncirlik Üssü kapatılsın!

İran Irak olmasın!

Filistin’e Özgürlük

Kafkasya’da barış

Ülkemizde silahlara sussun, sorunlara barışçıl demokratik çözüm.

Dünyaya ve bölgemize FÜZE KALKANI yerine BARIŞ KALKANI.

Başta nükleer silahlar olmak üzere silahlanmaya hayır.

Silahlanma yarışı yerine, açlığı, yoksulluğu ve sefaleti bitirme yarışı yapalım.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu İzmir

01.09.2008 – İstanbul – Basın Açıklaması

ORTADOĞU’DA, KAFKASYA’DA, TÜRKİYE’DE BARIŞ!

Değerli basın emekçileri, değerli dostlar,

Savaş gemileri etrafımızda cirit atıyor; Gürcistan Güney Osetya’yı işgal ediyor; Rusya Abhazya’yı ve Osetya’yı, ABD Gürcistan’ı kışkırtıyor. Daha dün Çeçenistan’da insanlık suçları işleyenler, bugün halkların bağımsızlık mücadelesinin yanındaymış gibi davranıyor. Emperyalist güçler, utanmazca ellerindeki nükleer güçle övünüyor ve birbirlerine meydan okuyor.

İçinde yaşadığımız dünya, kanlı bir barut fıçısı gibi.

George Bush, Rusya Gürcistan’a saldırdığında, “Günümüz dünyasında böyle canı isteyen istediği ülkeyi işgal edemez,” dedi. Milyonlarca insan, Bush’un bu konuşmasını şaşkınlık ve öfkeyle izledi. Sanki Irak’ı yalan söyleyerek, sahte deliller ortaya atarak işgal eden ABD değilmiş gibi… Sanki, Afganistan’da intikamcı bir işgalin emrini başkası vermiş gibi… Sanki, İsrail, ABD’den aldığı güçle Filistin’i, Lübnan’ı, canı her istediğinde bombalamıyor, işgal etmiyormuş gibi… Sanki, NATO, ABD’nin emrinde küresel bir işgal gücü olarak çalışmıyormuş gibi…

11 Eylül, ABD’nin neo-conlarına kanlı işgal politikaları için arayıp da bulamadıkları bir fırsat verdi. 11 Eylül’den beri güçlenen küresel milliyetçi dalga savaşları meşrulaştırmak için kullanılıyor. ABD’nin küresel hegemonya için başlattığı savaş bölgesel güç olmak isteyen ve gücünün hâlâ yerinde olduğunu göstermek isteyen devletlerin süper askeri şovlar yapması için; binlerce ama binlerce masum insanı bombalarla, kimyasal silahlarla, işkencelerle öldürmesi için; işgal politikalarını umarsızca savunması için karanlık bir iklimi tetikledi.

Her gün en çok duyduğumuz şey savaş haberleri: “Irak’ta patlama, elli kişi öldü”, “On binlerce Gürcü evlerini terk etmek zorunda kaldı”, “Güney Osetya’da halk dehşet içinde”, “Türkiye Kuzey Irak’ı havadan vurdu”, “NATO Baltık ülkelerine füze kalkanı yerleştirmeye çalışıyor”, “ABD silahlanma harcamalarına 162 milyar ek ödenek ayırdı”, “İsrail, Gazze’yi bombaladı”… Bu haberlerin alışkanlık yaratmasına asla izin vermeyeceğimizi haykırmak için buradayız. Çünkü bu türden her bir haberin gizlediği bir gerçek var: Yüz binlerce insan ölüyor, yaralanıyor, sakat kalıyor, yoksullaşıyor ve yerini yurdunu terk etmek zorunda kalıyor.

Küresel savaş çılgınlığı, yaşamı yok ediyor.

21. yüzyılın hâkim gücü olma çatışması, dünyayı kana buluyor. Irak’ta, işgalden bu yana geçen zamanda yaklaşık 2 milyon kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. 2003 yılında Irak’ta yaşayan 12 Iraklı’dan birisi artık aramızda yok. ABD’nin “teröre karşı savaşı” bir soykırıma yol açtı. Her 12 Iraklıdan birisi öldürüldü.

Kitle imha silahlarına karşı, barış ve refah için başlatılan Irak işgalinin korkunç bilançosu bu!

Bütün bu akıldışı, ancak kapitalizmin mantığıyla açıklanabilecek işgal politikalarının sonunda geldiğimiz nokta, daha büyük çatışmalarla dolu, daha patlamalı bir dünya.

Buna bir son vermek zorundayız!

Savaş karşıtı hareketi yaygınlaştırmak, güçlendirmek ve savaş baronlarını durdurmak zorundayız. İşgale karşı direnen halklara, daha yüksek bir sesle “Yanınızdayız” mesajını vermek zorundayız. Küresel direnişin kazanması için, savaşın son bulması, tüm dünyada barışın kazanması için mücadeleye devam etmek zorundayız.

Devlet yöneticilerinin resmi ve sahte gözyaşları, işgale maruz kalan halklar için, sadece daha fazla acı anlamına geliyor. Türkiye Hükümetini de son zamanlarda bir arabuluculuk merakı sardı. Çatışmanın olduğu her yerde Türkiye arabulucu rolü oynamaya çalışıyor.

Savaş ve işgalin arası yok. Ya savaştan, ya barıştan yanasınız!

Bir yandan Kafkas haklarına barış çağrısı yapıp, bir yandan Filistin halkıyla dayanışma mesajları yollayıp, diğer yandan Gürcistan’a askeri yatırım yapmak kabul edilemez. Bir yandan bölgenin barış gücüymüş gibi görünüp, diğer yandan İncirlik Üssü’nü Irak işgalinin en büyük ABD üssü olarak kullandırmak kabul edilemez. Son günlerde generallerin devir teslim törenlerinde ulusal değerler ve barış vurguları yapılıyor.

– Bir yandan NATO’nun her dediğini yapıp, Afganistan’da NATO’nun aktif bir parçası olarak yer alıp, diğer yandan barış nutukları çekmek kabul edilemez.

– Filistin halkı için gözyaşı döküp, İsrail’le askeri anlaşmalar ve tatbikatlar sürdürmek kabul edilemez.

– Barıştan söz ederken, ikide birde Kuzey Irak’a kara ve hava harekâtları düzenlemek, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü yerine silaha ve şiddete dayalı çözümde, yani çözümsüzlükte ısrarcı olmak kabul edilemez.

Bugün 1 Eylül Dünya Barış günü!

Biz, savaş ve işgal karşıtları olarak, küresel direnişimize devam edeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz. Onların bombaları, tankları, silahları olabilir. Ama biz milyonlarca insanız.

Biz, hakları için mücadele eden Kürtleriz, ABD işgaline direnen Iraklılarız, Afganlarız, İsrail’e karşı direnen Lübnanız, Filistiniz!

Bush’un savaş politikalarına direnen ABD’li barış anneleriyiz!

İşgal politikalarına meydan okuyan Latin Amerika halklarıyız!

Bir kez daha haykırıyoruz:

Biz milyonlarız!

Biz kazanacağız!

Barış kazanacak!

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adına Kerem Kabadayı

27.09.2008 – İstanbul – Basın Açıklaması

SAVAŞA HAYIR / FİLİSTİN’E ÖZGÜRLÜK

Değerli basın mensupları,

Sevgili savaş karşıtları,

Bundan 8 sene önce, Sabra ve Şatilla katliamlarının sorumlusu, işlediği insanlık suçlarından dolayı kasap lakaplı İsrail Başbakanı Ariel Şaron, bine yakın İsrail askerinin koruması altında, Filistinlilerin ve Müslümanların kutsal mekânlarını, Harem-ül Şerif’i taciz ederek Filistin halkının ayaklanmasına neden oldu. İsrail’in ve Şaron’un bu saldırgan provokasyonu Filistin halkının haklı tepkisine neden oldu.

29 Eylül’de Filistin halkı İkinci İntifada’yı başlattı.

Filistin halkı on yıllardır direniyor,

Filistin halkı on yıllardır işkence görüyor,

Filistin halkı on yıllardır baskı altında,

İkinci İntifada’dan kısa bir süre sonra, İsrail her zamanki vahşetiyle saldırdı Filistin halkına.

Bir yıl içinde 697 yerleşim yerini yıktı.

120 bin ağacı yok etti.

95 bin Filistinli çocuğun okula gitmesini engelledi.

On binlerce Filistinli tutuklandı.

Filistin topraklarını ilhakı amaçlayan Yahudi yerleşim merkezleri kurulmaya devam edildi.

Filistin, İsrail tarafından dikilen Siyonist utanç duvarı ile bölündü.

İsrail askerleri defalarca Filistinli kadınları çocukları, yaşlıları ve her yaştan Filistinliyi hedef alan öldürme amaçlı saldırıları gerçekleştirdi.

1200 Filistinliyi öldürdü, 33 bin Filistinliyi yaraladı. On binlerce Filistinliyi tutukladı.

Değerli arkadaşlar,

Bugün, İntifada’nın yıl dönümünde, Filistin halkının acısını paylaştığımızı vurgulamak için buradayız. Sadece acı çekmiyor Filistinliler. Direniyorlar da. Direnişlerinin yanında olduğumuzu haykırmak için, tek başlarına olmadıklarını göstermek için de buradayız.

Filistin halkına “yalnız değilsiniz” demek için buradayız.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, özellikle 11 Eylül’den sonra ABD emperyalizminin savaş ve işgal politikaları İsrail’in elini güçlendirdi. İsrail, 11 Eylül’den sonra Filistin’i defalarca bombaladı. ABD ve İsrail arasında tam bir karşılıklı çıkar ilişkisi var. İsrail ABD’nin ekonomik, askeri ve politik yardımları olmadan ayakta duramayacak bir ülke. ABD’nin tüm yöneticileri için ise İsrail, Ortadoğu’da emperyalizmin çıkarlarının garantörlüğünü üstleniyor.

Ama biliyoruz ki sadece ABD değil İsrail’le iyi ilişkiler kuran devletler. İsrail sadece Bush ve ekibinin politikalarından destek bulmuyor.

Türkiye de işin içinde. Türkiye de İsrail’le askeri işbirliğini her geçen gün geliştiriyor.

Türkiye’de tüm halklar, neredeyse 60 yıldır işgale direnen Filistin halkına kardeşlik duygularıyla bağlıdır. Bunu bütün hükümetler de bildiği için, basın açıklamalarında, kamuoyu karşısında Filistin halkıyla dayanışma yönünde mesajlar yollamaktan çekinmezler. Ama kapalı kapılar ardında, Filistin halkının kafasına bomba yağdıran İsrail’le, İsrail’i koşulsuz destekleyen ABD ile her türden askeri işbirliğini geliştirmekten de geri durmazlar.

Filistin halkıyla dayanışmamızın daha da somut bir hale bürünmesi için, hükümete hep birlikte seslenmeliyiz: İsrail’le her türden askeri işbirliğine ve anlaşmaya derhal son verin! İsrail’in Ortadoğu’da işgalci bir güç olarak meşrulaşmasına yardımcı olmayın!

Değerli arkadaşlar,

Filistin’in bir yoksulluk denizi olduğunu ilk elden bir kez daha öğrendik.

Filistinlilerin % 60’ı işsiz. Halkın yarısı günde iki dolardan daha az bir gelirle yaşamak zorunda.

Filistin halkı zoraki göçmenlik yaşıyor. 4,5 milyon Filistinli Avrupa, Avustralya, Kuzey Amerika ve Arap ülkelerinde yaşamak zorunda ve geri dönüş hakları yok. Evlerine dönemiyorlar.

Yüzlerce Filistinli hâlâ cezaevlerinde tutsak.

Ve Filistin halkı, ben doğduğumdan beri, bizler doğduğumuzdan beri direniyor. Çünkü bizler doğduğumuzda Filistin işgal altındaydı. Filistin hâlâ işgal altında!

Her yıl tekrarlanan barış görüşmeleri hiçbirimizi aldatmasın. Bu görüşmelerden hiçbir sonuç çıkmayacağını bizler de biliyoruz Filistin halkı da çok iyi biliyor. Sekiz yıldır Filistin’in adını, sadece İsrail’in saldırganlığını desteklemek için ağzına alan Bush, bu yılın ilk yarısından itibaren adeta barış elçisi kesildi.

Bush, Afganistan ve Irak halklarının kasabıdır!

Emperyalistlerin, dev petrol ve silah şirketlerinin sözcüsüdür.

Ondan barış bekleyen yok. Afganistan’da binlerce sivilin, Irak’ta yaklaşık 2 milyon Iraklının ölümünün baş sorumlusudur.

Ama Bush’un yerine yeni ABD başkanı olması beklenen Obama’dan da Filistin sorununa çözüm beklenemez. Obama yaptığı bir konuşmada, İsrail’in bölgedeki güvenliğinin, ABD açısından partiler üstü bir önemi olduğunu açıkladı.

Filistin halkı, barışın yolunun nereden geçtiğini çok iyi gösteriyor. Onurunu dimdik ayakta tutuyor. Kuşaklar boyudur direniyor.

Barış, İntifada’nın ürünü olacak. Barış, küresel savaş karşıtı direnişin ürünü olacak. Filistin halkı, tüm bölge haklarının işgale karşı mücadelesiyle özgürleşecek.

Ve barış için verdiğimiz mücadele, mutlaka ama mutlaka kazanacak.

Hepimiz Iraklı, hepimiz Filistinliyiz!

SAVAŞA HAYIR! FİLİSTİN’E ÖZGÜRLÜK!

Destekleyen Kurumlar: 78’liler Girişimi, Amargi Kadın Dayanışma Kooperatifi, Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği, Barış Girişimi, Beyazgül Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Emek Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Genç Siviller, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur-De Girişimi, İHH İnsani Yardım Vakfı, İnsan Hakları Derneği İst. Şb., İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği İst. Şb., Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Küresel Eylem Grubu, Lambdaİstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Sosyal Demokrasi Vakfı, Sosyalist Demokrasi Partisi, Sosyalist Parti Girişimi, Yeşiller Partisi, Türkiye

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.