İran Irak Olmasın Kampanyası Basında Çıkanlar

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Bianet – 02 MAYIS 2006

Türkiye’den Atina’ya bin Sosyal Forum yolcusu

4. Avrupa Sosyal Forumu 4-7 Mayıs’ta Yunanistan, Atina’da yapılıyor. TSF temsilcileri foruma Türkiye’den bin kişilik bir katılım sağlamayı amaçladıklarını ve bu konuda başarılı olduklarını söyledi. Foruma Che Guevara’nın kızı Alla Guevara’da katılıyor.

BİA (İstanbul) – Dördüncü Avrupa Sosyal Forumu (ESF) 4-7 Mayıs tarihleri arasında Yunanistan’ın Atina kentinde yapılıyor. Bugün (Salı) Türkiye Sosyal Forumu (TSF) adına açıklama yapan Küresel Barış ve Adalet Komisyonu’ndan (Küresel BAK) Yıldız Önen, Türk Makine ve Mühendis Odaları Birliği’nden (TMMOB) Hüseyin Yeşil ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’ndan (KESK) Sevgi Göyçe “Atina’ya bin kişi gideceğimize dair söz vermiştik. Başardık” dediler.“Neoliberalizme ve Savaşa Karşı Ezilenlerin Meydan Okuması”

Avrupa Sosyal Forumu bu yıl Atina’da toplanıyor. Bugün TMMOB’de basın açıklaması yapan Önen, Göyçe ve Yeşil “Forum, küresel politik mücadelenin dengelerini belirleyecek tartışmaların ele alınacağı, yeni kararların, yeni mücadele kararlılıklarının ilan edileceği, neoliberalizme ve savaşa karşı ezilenlerin meydan okumasına tanık olcağımız bir şenlik olacak” diyorlar.

Atina’ya, TSF çatısı altında giden kurumlar arasında TMMOB, KESK, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Küresel BAK, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Devrimci Sosyalist İşçi Partisi(DSİP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Yeşiller ve daha pek çok kuruluş var. Ayrıca çok sayıda üniversite öğrencisi de katılıyor.

Forum programı

Forumda “Neoliberalizme ve savaşa karşı-Başka bir dünya mümkün” başlığı altında 13 tema çerçevesinde konular tartışılacak. Forum, çarşamba günü, öğleden sonra yapılacak sendikacılar buluşmasıyla başlıyor. 4 Mayıs Perşembe sabahı saat 10.00’da toplantılar başlıyor. Perşembe ve cuma üç değişik zaman aralığında onlarca toplantı yapılacak.

6 Mayıs Cumartesi sadece 10.00-13.00 arasında toplantı yapılacak. Daha sonra saat 15.00’te, Atina’da, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Büyükelçiliği önünden yürüyüş başlayacak. Aynı gün tüm ülkelerde, paralel “İran’a Dokunma” gösterileri olacak.

Pazar günü tek bir buluşma olacak. Her sosyal forumda yapılan ve bugüne kadar 15 Şubat Eylem Kararı ve 20 Mart gösteri kararlarının alındığı sosyal hareketler buluşması gerçekleşecek.

Che Guevera’nın kızı da forumda

Sosyal forumda Irak işgali ve savaş karşıtı mücadele deneyimleri, Britanya’dan Tarık Ali, Filipinlerden Walden Bello, ABD’den Martin Smith, Che Guevera’nın kızı Alla Guevera’yla birlikte tartışılıyor.

Fransa’da ilk işe alım sözleşmesinin geriletilmesinde payı büyük olan Fransız Öğrenci Sendikası (UNEF) Atina’da çok sayıda toplantı düzenliyor. Hareketin geleceği tartışmaları, Avrupa’nın yeni seçilmiş çeşitli sol parti milletvekillerini bir araya getiriyor.

Ortadoğu, gündemin önemli konularından. Toplantılara Irak, İran, Mısır, Lübnan ve diğer ülkelerden katılım olacak. Neoliberal politikalara karşı mücadele içinden deneyim paylaşımı önemli amaçlardan. Diğer önemli gündem konularından biri de küresel ısınma ve çevre konusu olacak.

Cangı ve Karababa’ya vize verilmedi

Elele Hareketi, Allianoi Girişim Grubu ve Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) adına foruma çağrılı konuşmacılar olarak katılacak olan EGEÇEP Dönem Sözcüsü ve İzmir Barosu’na kayıtlı Avukat Arif Ali Cangı’yla, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi Prof.Dr. Ali Osman Karababa’ya Yunanistan’ın İzmir Konsolosluğu’nca vize verilmedi.

Elele Hareketi Dönem Sözcüsü Ertuğrul Barka’yla, EGEÇEP Dönem Sözcüsü yardımcısı Erhan İçöz, Cangı ve Karababa adına “Böyle bir organizasyonu düzenleyen ülkenin, bırakın vize vermemeyi, böylesi durumlarda, katılımcılara her türlü kolaylığı göstermesi gerekirdi” diyerek eleştirdi. Barka ve İçöz bu durumu kınadıklarını açıkladı. (EZÖ/TK)

Bianet – 08 MAYIS 2006

ÇİĞDEM MATER

ABD’li Millard Iraklılara daha yakın

Avrupa Sosyal Forumu’nda Küresel BAK’ın düzenlediği toplantıda konuşan Millard, Bağdat’ta yaralandıktan sonra ordudaki görevini masa başında sürdürürken “Savaşa Karşı Irak Gazileri” grubunda, vicdani retçilerle birlikte savaşlara karşı mücadele yürütüyor.

BİA (Atina) – Avrupa Sosyal Forumunun Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) gelen konukları arasında geçtiğimiz ekim ayında Irak’ta yaralanarak ABD’ye dönen ve döndüğünden beri de savaş karşıtı hareketin içinde, dur durak bilmeden çalışan Geoffrey Millard da vardı.

Millard 25 yaşında genç bir adam. 17 yaşında orduya girmiş, sekiz yıl boyunca ABD’de masa başı çalışmış. Bağlı bulunduğu birlik kara kuvvetleri ile birlikte 2004 Ekiminde Irak işgaline ek destek olarak Bağdat`a gitmiş.

Millard da bir çatışmada ufak bir yara aldığı 2005 Ekimine kadar birliği ile birlikte Bağdat ve dolaylarında bulunmuş.

Türkiye`den Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun da düzenleyicilerinden olduğu ırak işgali ve yaklaşan İran tehlikesinin konuşulduğu çok katılımcılı forumun en önemli toplantılarından birinin konuşmacıları arasında

* 17 yasından beri ordudayım ama ilk diş görevim Irak oldu. Irakta toplam bir yıl geçirdim ve bu bir yılın hayatimi bu kadar değiştirebileceğini asla tahmin etmezdim.

* Savaşa girmeden önce bunun üzerine çok fazla düşünmemiştim ama ne zaman ki kendimi Amerikalılara nazaran Iraklılara daha yakın hissettiğimi fark ettim, işte o zaman oraya ait olmadığımı anladım.

* Ekim 2005’de yaralandım ve Amerika’ya geri döndüm. Halen ordu mensubuyum aslında. Maaş almaya devam ediyorum ancak yaralandığım için geri görevdeyim. Ve halen amerikan ordusunun bir üyesi olarak dahil olduğum kurumun yanlışlarını yansıtmaya çalışıyorum.

* Çok kuvvetli bir avukat ekibiyle birlikte çalışıyorum. Suç kapsamına girecek hiçbir şey söylemiyorum ama derdimi dünyanın dört bir yanında anlatmaya çalışıyorum. Ama benim için asıl hedef kitle Amerikan halkı. Zira Amerikan halkına bu savaşın adaletsizliğini anlatmayı başarabilirsek bu savaşı durdururuz.

* Bir parçası olduğum Amerikan savaş karşıtı hareketle gurur duyuyorum. Amerikan halkının gözlerini açmaya çalışıyoruz, burada ve burası gibi ortamlarda Amerikalıların tamamının savaş yanlısı olmadığını anlatmaya çalışıyoruz ve bunu başarıyoruz. Amerika belki şimdi farkında değil ama bir süre sonra ne kadar değerli bir iş yaptığımızı anlayacak.

* Üyesi olduğum Iraq Veterans Against War (Savaşa Karşı Irak Gazileri) yaklaşık 250 kişiden oluşuyor. Aramızda Irak savaşına gitmeyi reddeden vicdani retçiler de var. Çoğunluğumuz Irak’ı gördük, orada neler yaşandığını biliyoruz ve adaletsizliği farkındayız, bu nedenle dünyadaki milyonlarca savaş karşıtıyla birlikte bu savaşa ve diğer savaşlara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz…(ÇM/BA)

Yeni Asya, 17-18 mayıs 2006

– I –

Dördüncü Avrupa Sosyal Forumu (ASF) önceki hafta Atina’da gerçekleştirildi. 200’den fazla panelin, ayrıca atölye çalışmalarının yapıldığı forumun sonuç bildirgesinde, barış ve adalet için çabaların devam edeceği vurgulanarak bazı ortak faaliyetler belirlendi.

İngiltere, İrlanda, İsveç, Almanya, Fransa gibi birçok Avrupa ülkesinin yanı sıra Türkiye, Amerika, Afrika, Ortadoğudan da çok sayıda savaş karşıtının katıldığı Dördüncü Avrupa Sosyal Forumu, Atina’nın eski havaalanında yapıldı. Savaşın yıkımlarını hatırlamak, barış ve adalet için neler yapılabileceğini konuşmak üzere yaklaşık otuz bin kişinin katıldığı Sosyal Forum’da, çok farklı başlıklar altında 200’den fazla panel gerçekleştirildi.

Öncelikle insan onuru güvenceye alınmalı

Dört gün süren forumun ilk günkü panellerinden olan “Teröre karşı savaş, yeni düşmanlar ve insan hakları” başlıklı toplantısında konuşan Almanyalı aktivist Wolfgang Kaleck, “Ebu Garib’te Guantanamo’da yapılanları bugün lanetlemek çok kolay. Bir Alman olarak biliyorum ki Rusya’yı sosyalizmden kurtardığını iddia eden Alman firmaları dünyadaki adaletsizlikten Amerikan firmaları kadar yararlanıyor, teröre karşı savaş ve güvenlik sanayii alanında” dedi. 11 Eylül’den önce ve sonra Avrupada güvenlik kompleksinin geliştiğini söyleyen Chairman of the Republican Lawyers Association temsilcisi Kaleck, polis ve istihbarat işbirliğinin soğuk savaş döneminden bu yana gelişmekte olduğunu da ifade etti. Avrupada polis insanları organize suçlar ve mültecilik meseleleri dolayısıyla tutuklarken çok az sayıda örgütün bu konuyla ilgilendiğini belirten Kaleck, “Bu durum, demokrat toplumların ortaya çıkmasını engelliyor” dedi. Kaleçk, dünyanın pekçok yerinde işkenceler yapıldığına da değindiği konuşmasında güvenlik bahanesiyle yapılan bu işkenceleri durdurmak, öncelikle insan hakkı ve onurunu güvenceye almak gerektiğini vurguladı.

Amerika korku ve yoksulluk üretiyor

Türkiye’den konuşmacı olarak foruma katılan Akın Birdal da Amerika’nın Ortadoğuda kendine yeni bir gelecek belirlemeye çalıştığını söyledi. “Amerika özellikle 11 Eylül sonrasında bu coğrafya ülkelerini tehdit ediyor ve ‘Ya bana biat edeceksin ya da teröristsin’ diyor. Aynı Amerika dünyayı işkencehaneye dönüştürmüştür. Savaşların kışkırtıcısı ve koruyucusu olan Amerika korku ve yoksulluk üretmekte” şeklinde konuşan Birdal, Birleşmiş Milletler’in Amerika’ya sessiz kalışının da diğer ülkeleri işkenceyi sistemli hale getirmek gibi konularda cesaretlendirdiğini vurguladı.

Bedeli neden Filistinliler ödüyor?

Foruma İngiltere’den katılan Gazeteci-Yazar Tarık Ali de politikacıların teröre karşı savaşı kullandıklarını ifade etti. Amerikan üniversitelerinde insan hakları profesörü olan akademisyenlerin de savaşı savunduğunu söyleyen Ali, “Bu profesörler, biz buraya dış politikada savaşı destekleyen insanlar tarafından atandık, onun için ne düşüneceğimizi bilemiyoruz diyorlar” dedi. Tarık Ali, Birleşmiş Milletler’in bir nebze bağımsız olması durumunda genel sekreterinin istifa etmesi gerektiğini, oysa sekreterin sadece rahatsız olmuş gibi yaptığını söyledi. Konuşmasında İsrail-Filistin meselesine de değinen Ali, “Amerika’nın ve Batılı devletlerin fazla sözünü etmediği bir başka konu ise, İsrail Devleti tarafından Filistin devletine ve Filistin özgürlük hareketine yönelik sürekli saldırılardır. 2. Dünya Savaşı sırasında Yahudilere karşı dünyanın en büyük suçlarından bir tanesi işlendi, milyonlarca Yahudi katledildi. Fakat neden bunun bedelini, bu suçla hiçbir ilgisi olmayan Filistin halkı ödemek zorunda. Neden Filistin halkı bugün ülkelerini, köylerini, kimliklerini kaybetmek zorunda? Ve sonra Filistin halkı öfkeyle mücadele ettiğinde şaşırıyorlar. Bu, uygarlıklar çatışması değildir. Bu, emperyalist güçler ve bu güçleri bazen tamamıyle bazen de yarı gönüllü şekilde destekleyen güçlerle, dünyanın geri kalanı arasında yaşanan bir çatışmadır” şeklinde konuştu.

Avrupa ve Amerika’da demokrasinin içi boş kabuk halini aldığını söyleyen Ali, “Tecrit edilmiş Filistin’e bakın, Hamas seçimi kazanıyor ve ABD kongresinden kanun çıkarıyor, para vermeyeceğiz diyorlar. Kendi halkı tarafından seçilmiş birilerini neden cezalandırıyorsunuz? Uygarlığı savunduklarını söyleyenler Arapların demokrasiyi sevmediğini iddia ediyorlar. Bu doğru değil. Arapların sevmediği şey demokratik olduğunu iddia eden ülkelerin gelip kendi ülkelerini işgal etmesidir” dedi.

Amerika’nın İran’ı işgalinin mevcut durumu daha da kötüleştireceğini söyleyen Tarık Ali, “İçinde yaşadığımız dünya giderek kötü bir şakaya dönüşüyor. Bir ülke, dünyanın geri kalanının nasıl davranması gerektiğini belirliyor, medya bunu destekliyor ve dünyanın geri kalanı bu ülkenin istediği gibi davranmadığında bu ülke kızıyor. Ve sonra da bunu uygarlık mücadelesi olarak adlandırıyorlar. Bu sosyal forumların bütün anlamı işte buna hayır demek, sizin istediğiniz gibi bir dünyada yaşamayı kabul etmiyoruz demektir” şeklinde konuştu.

-II-

Amerika İşgal getirir

Forumun “Ortadoğu ve demokrasi, emperyalizm ve diktatörlüğe karşı yeni bir değişim hareketi” başlıklı panelinde konuşan Tayfun Mater, Türkiye’deki demokrasiye değindi. “NATO üyelerinden birisi Türkiye. Amerika saldırı planlarının en uç noktası Türkiye oldu. İncirlik’ten kalkan uçaklar Asya’yı izledi. Tüm bunlar demokratik bir ülkede oldu. Ortadoğu için düşünülen de bu çeşit bir demokrasi. Silâhlı kuvvetlerin gücü hükümetin çok üstünde” diyen Mater, İran’a saldırının bu kısıtlı demokrasiyi de durduracağını, Irak’ın Ortadoğuya getirdiği acıların bir kat daha artacağını söyledi. Her ülkenin kendi içişlerini halkı tarafından özgürce belirleyebilmesi gerektiğini ifade eden Mater, “Dışarıdan gelecek demokrasi tipleri hiçbir anlam ifade etmiyor. Eğer bölgeye demokrasi gelecekse halkların birlikte hareket etmeleriyle gelecek. ABD içindeki savaş karşıtı mücadele de demokrasiyi başarıya götürecektir” şeklinde konuştu.

İran’a dair söylenen yalan

En çok ilgiyi gören toplantılardan birisi olan “Irak’ın işgali, direniş ve küresel savaş karşıtı hareket” başlıklı panelde de İran, Irak, Türkiye, Amerika, Filipinler, Yunanistan ve İngiltere’den savaş karşıtları birer konuşma yaptı. Panelin İran’lı konuşmacısı Masum Naz, Amerika İran’daki nükleer silâh iddialarının yalan olduğunu söyledi. “Amerika İran’ın nükleer silâh ürettiğini söylüyor. Bu, iki sebepten dolayı yalan. Birincisi, İran barışçıl amaçlı nükleer tesis yapmaya çalışıyor. Buna da hakkı var. İkincisi, İran’ın nükleer silâh yaptığı ispatlanmamış. İran’ın % 4.8 uranyum seviyesi var. Silâh üretimi için bunun daha fazlası lâzım” diyen Naz, bu rakamların da, Amerika’nın bir istihbarat örgütünün verdiği rakamlar olduğunu belirtti. Naz, İsrail, Pakistan, Hindistan nükleer silâh ürettikleri ve nükleer silâhların kısıtlanmasına ilişkin hiçbir anlaşmaya imza atmadıkları halde bu ülkelere hiçbir uyarı ve müdahale planının olmadığını vurguladığı konuşmasında, “Üstelik İsrail işgale devam ediyor. İran ise hiçbir ülkeye saldırmadı. Bu da iki yüzlülük, çifte standart uygulandığını gösteriyor. Amerika yanlış yapıyor” dedi.

Amerika’da çalışmalarda bulunan Ulusal Barış ve Adalet Girişimi temsilcisi George Martin de savaşın Amerika’daki zengin fakir arasındaki uçuruma karşı tedbir almaktan alıkoyduğunu dile getirdiği konuşmasında savaşın bitmesi, askerlerin evine dönmesi, İran’ın bombalanmaması çağrısında bulundu. Martin, hem Irak’taki işgal hem de gelecekteki savaşa karşı var olan duyarlılığı Amerika’daki seçimlerde güce dönüştürmek gerektiğini de belirtti.

Amerika’nın İran’a getireceği belli

Türkiye’den Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adına konuşan Yıldız Önen ise savaş karşıtı hareketin İran saldırısını mutlaka durdurması gerektiğini vurguladı. “Amerika’nın Irak’a saldırısından sonra Türkiye’de Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adında bir platform oluşturduk. Savaş karşıtlarından oluşan bu platformun çalışmalarıyla en azından bu savaşa bir ordunun girmesini engelleyebildik. O tarihlerde Bush ne söylerse doğru kabul ediliyordu. Bugün ona destek oranı yüzde 60’lardan yüzde 30’ların altına düştü” diyen Önen, dünya genelindeki savaş karşıtı hareketin önünde başka büyük bir sınav olarak İran’a saldırı planlarının bulunduğunu söyledi. “Nasıl oluyor da bir anda İran bütün yönleriyle kötü olmaya başladı. Amerika özgürlük, demokrasi getireceğini söylüyor. Ne getirdiğini hepimiz biliyoruz. İşgal, Ebu Garib’te yaşananlar ve yüzbinlerce ölü. Bir Iraklı akşam evine gittiğinde sabah o evden çıkıp çıkamayacağını bilmiyor. İşte Amerika’nın Irak’a getirdiği bu, İran’a getireceği de” şeklinde konuşan Önen, savaş karşıtı hareketlerin bu sebeplerle İran’a saldırıyı durdurması gerektiğini söyledi.

Barış ve Adalet için çalışmalar

Dördüncü Avrupa Sosyal Forumu Sonuç Bildirgesinde de neoliberal, emperyalist hareketlere karşı biraraya gelerek yapılan bu toplantının önemi vurgulandı. “Dünya İran’da yeni bir savaş kâbusu ile karşı karşıya geliyor. AB’nin Filistin Ulusal Yönetimi’nin fonlarını kesmeye ilişkin keyfi kararı kabul edilemez; bu varolan durumu daha da ağırlaştıran bir karardır. Kürt halkı üzerindeki baskı hâlâ sona ermedi. Kuzey ve Güney’deki muhafazakar güçler baskı altındaki insanları bölmeyi hedefleyen bir “medeniyetler çatışmasını” körüklüyor; bu da en nihayetinde göçmenlerin ve azınlıkların haklarına ve onuruna karşı kabul edilmesi mümkün olmayan bir şiddet, barbarlık ve daha çok saldırı doğuruyor.

AB’nin dünyanın en zengin bölgelerinden biri olmasına karşın, onlarca milyon insan ya kitlesel işsizlik ya da iş gücünün geçicileştirilmesi sebebiyle yoksulluk içinde yaşıyor. AB yalnızca geçicileştirmeyi genel hale getirmeyi değil, işçi ücretlerini ve istihdam kazanımlarını da azaltmayı planlıyor” ifadeleriyle mevcut olumsuz durumların da gözönüne getirildiği sonuç bildirgesinde barış, toplumsal adalet, sürdürülebilir yaşam, halkların kendi kaderlerini tayin için mücadele edildiği dile getirildi.

Forumun kapanış toplantısında bir sonraki Avrupa Sosyal Forumu’nun, Kenya’nın başşehri Nairobi’de Ocak 2007’de yapılmasına karar verildi.

Bildirgeye alınan bazı

faaliyetler de şöyle sıralandı:

•23-30 Eylül 2006 tarihleri arasında Irak ve Afganistan’dan askerlerin hemen çekilmesi için, İran’a yönelik yeni bir savaş tehdidine, Filistin’in işgaline, Avrupa’daki askerî üslere karşı, nükleer silâhsızlanma için eylem.

•7 Ekim 2006’da, Avrupa’da tüm göçmenlerin koşulsuz olarak yasallaştırılması ve tüm göçmenlere eşit haklar verilmesi; dışlanmanın sona ermesi, sınırdışı edilmelerin sonlanması, Avrupa’da tüm mülteci kamplarının kapatılması için Avrupa ve Afrika çapında uluslar arası eylem.

•Kamu hizmetlerinin dağıtılması ve taşeronlaştırılmasına karşı ve sosyal haklar için gelecek aylar içinde yapılacak yürüyüşler.

MİLLİYET – 07 MAYIS 2006

MELİH AŞIK

İran ırak olmasın

Mazlumder, bugün saat 13.00’te İstanbul Saraçhane Parkı’nda “İran, Irak olmasın” başlıklı bir miting düzenliyor. ABD’nin İran’a yönelik saldırı planlarını protesto ediyor…

ABD’nin İran’a saldırması ve Türkiye’nin böyle bir savaşın içine itilmesi hem bölge hem Türkiye açısından yıkım olacak.. Halen 75 dolara yükselmiş bulunan petrolün varilinin İran’a yönelik bir saldırı sonucu 200 dolara yükseleceği hesap ediliyor… İran’a yönelik bir ambargonun da İran’dan sonra en yıkıcı etkisini Türkiye üzerinde göstereceğine kuşku yok…

Türk halkının Irak savaşı öncesi gösterdiği savaş karşıtı dinamizmi göstermesi için vakit geldi. Mazlumder’in mitingi bu yolda ilk etkili gösteri olacak…

NTVMSNBC – 06 MAYIS 2006

İstanbul Fatih’te toplanan iki ayrı grup, Irak’ın işgali ile İran’a yönelik politikaları protesto etti.

İSTANBUL – İstanbul Saraçhane Parkı’nda toplanan iki ayrı grup ABD’nin Irak işgali ve olası İran işgaline yönelik protestoda bulundu.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ile Mazlum-Der üyesi iki ayrı grup Saraçhane Parkı’nda toplandı. Gruplar, İngilizce ve Türkçe “İran, Irak olmasın” yazılı dövizler ile “Irak’ta işgale son” yazılı pankart açtı.

Grup adına basın açıklaması yapan sanatçı Mehmet Ali Alabora, işgal sırasında çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğu 110 bin Iraklı öldürüldüğünü söyledi.ABD’nin tıpkı Irak gibi şimdi de İran’ı nükleer silahlardan arındıracağını ve bunun için gerekirse askeri güç kullanacağını daha yüksek bir sesle dile getirdiğini belirten Alabora, “Ümit ediyoruz ki İran, Irak olmasın.” Bir süre ABD ve müttefikleri aleyhine slogan atan göstericiler açıklamanın ardından dağıldı.

SESONLİNE

[Sesonline] İSTANBUL – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK), ABD’nin Irak’tan sonra İran’a karşı gerçekleştirmeyi düşündüğü “savaş senaryolarını” protesto etmek amacıyla Saraçhane Park’ında kitlesel katılımlı bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıdan, tüm dünyaya, “halkların kardeşliğine dair duyarlılığımızı, savaş karşıtlığımızı hem Türkiye’de hem de tüm dünyada daha güçlü bir biçimde birleştireceğiz” mesajı iletildi.Küresel BAK: ‘İran, Irak olmayacak!’

ÖDP, MAZLUM DER, DSİP ve çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarının’da destek verdiği toplantıda yapılan ortak açıklamayı Tiyatro sanatçısı Mustafa Alabora yaptı. Alabora konuşmasına bugün hayatını kaybeden yönetmen Atıf Yılmaz’ı anarak başladı. Alabora, gazete ve televizyonlarda Irak haberlerini görmediğimiz tek bir gün olmadığını söyleyerek; “Irak’ta neler oluyor? Hepimizin sorması gereken soru bu: ABD Irak’ta neler yapıyor?” diye konuştu.

Bush’un Irak’ı kitle imha silahlarından arındıracağı yalanlarına vurgu yapan Alabora sözlerini şöyle sürdürdü: “Bush ne istiyordu Irak’tan? Irak’ı kitle imha silahlarından arındıracaktı. Irak’a demokrasi getirecekti. Bugün artık çok iyi biliyoruz ki Bush ve Blair en baştan beri yalan söylediler. Çünkü Irak’ta kitle imha silahı yoktu.”

Aynı durumun İran üzerinde de gerçekleştirileceğini söyleyen Alabora “ABD şimdi dünyayı yeni bir kanlı senaryoya daha hazırlamaya çalışıyor. İran’ı nükleer silahlardan arındıracağını ve bunun için gerekirse askeri güç kullanacağını daha yüksek bir sesle dillendiriyor” dedi.

ABD’nin tutumunun asıl sebebinin İran’daki dev petrol ve doğalgaz rezervleri olduğunu söyleyen Alabora; “İran 92.9 milyar ton ile dünya petrol rezervlerinin yüzde 9’unu elinde bulunduruyor. İşte Bush, bu enerji kaynaklarını denetimi altına istiyor. Üretilen bütün savaş senaryolarının altındaki gerçek neden bu! Biz, halkların kardeşliğine dair duyarlılığımızı, savaş karşıtlığımızı hem Türkiye’de hem de tüm dünyada daha güçlü bir biçimde birleştireceğiz ve İran, Irak olmayacak” dedi.Toplantı, “Katil ABD, Ortadoğudan defol!”, “İran Irak olmayacak” sloganları ile son buldu.

Ufuk KOŞAR – İstanbul

STAR– 07 MAYIS 2006

TAKSİM VE FATİH’TE ABD’YE PROTESTO

Fatih’te, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ile İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) üyeleri, savaş karşıtı gösteri düzenledi. İngilizce ve Türkçe ‘İran, Irak olmasın’ yazılı dövizler taşıyan grup, ABD’yi protesto etti. Çeşitli sivil toplum kuruluşu üyelerinden oluşan bir grup da Taksim’den Dolmabahçe’ye yürüyerek, ‘Irak Savaşı’nı ve ABD’nin İran’a karşı tutumunu’ protesto etti.

NTVMSNBC – 27 MAYIS 2006

İSTANBUL – Fatih Saraçhane Parkı’nda toplanan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) üyeleri, hummalı bir çalışmaya girişti. Kimileri bisikletlerinin üzerine çıkartmalar, kimileri de üzerinde barış yazan renkli bayraklar taktı.Grup adına bir konuşma yapan ÖDP eski başkanı Ufuk Uras, “Bush ve silah arkadaşları Ortadoğuyu cehenneme çevirmek için her türlü dolap çeviriken, savaş karşıtları da İran Irak olmasın diye pedal çevirdiler” dedi.

Kamuoyunun dikkatini bir kez daha savaş politiklarına çekmek için bu eylemi düzenlediklerini belirten Uras, hükümeti de Bush’un Ortadoğu planlarına alet olmaması konusunda uyardı.

RADİKAL

Bisikletli ABD protestosu

İSTANBUL – Küresel Barış ve Adalet Koordinasyonu (BAK) üyesi bir grup, bisikletleriyle Saraçhane’den Beşiktaş’a pedal çevirerek ABD’nin İran’a saldırı hazırlıklarını protesto etti. Bisikletlerinin üzerine ‘İran, Irak Olmasın’ yazılı dövizler asan grup, buradan Beşiktaş’a hareket etti. Grup Perşembe Pazarı, Fındıklı ve Dolmabahçe güzergâhını izleyerek Beşiktaş’a ulaştı.

BİRGÜN – 28 MAYIS 2006

Küresel BAK’çılar barışa pedal çevirdi

KÜRESEL Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) üyesi bir grup, bisikletlerle İstanbul Saraçhane’den Beşiktaş’a bir tur düzenledi. Önceki gün düzenlenen ‘Barış İçin bisiklet Turu’nda Amerika’nın İran’a olası operasyonu protesto edildi.

Beşiktaş’ta grup adına açıklama yapan Ufuk Uras, “Nisan ayında Türkiye’ye gelen Bush’un sağ kolu Condelliza Rice, İran’a karşı askeri seçeneğin masada, savaş yetkisinin ise zaten 11 Eylül’den beri Bush’un cebinde olduğunu açıkladı. Gerekçe yine ayni: Bush ve kabinesi, İran’ın nükleer silah ürettiğini ve teröre destek olduğunu iddia ediyorlar” dedi. Irak’a da bu gerekçeyle saldırıldığını savunan Uras, şöyle konuştu;

“Dünyanın en büyük nükleer silah ve enerji üreticisi, İran’ı nükleer programını geliştiriyor diye tehdit ediyor. ABD’nin elinde beş binden fazla kullanılmaya hazır nükleer başlık var. Ama kimse ABD’yi bombalamayı düşünmüyor. Irak kasaplarının, yeni savaş adımlarına izin vermeyeceğiz.”

SABAH

Küresel Barış ve Adalet Koordinasyonu üyesi bir grup, bisikletle Saraçhane’den Beşiktaş’a giderek ABD’nin olası İran operasyonunu protesto etti.Saraçhane’deki parkta bisikletlerinin üzerine “İran, Irak Olmasın” yazılı dövizler asan grup, Beşiktaş’a hareket etti. Perşembe Pazarı, Fındıklı ve Dolmabahçe güzergâhını izleyen grup, daha sonra Beşiktaş’a ulaştı. Basın açıklaması yapan Ufuk Uras, ABD’nin Ortadoğu’yu kana buladığını öne sürerek, İran’a operasyon yapılmamasını istedikleri söyledi. Uras, eylemde bir kişinin eksik olduğunu, kısa süre önce hayatını kaybeden yönetmen Atıf Yılmaz’ı saygıyla andıklarını kaydetti.haber aşağıdaki adreste

http://arsiv.sabah.com.tr/2006/05/28/gun130.html

BİRGÜN – 29 MAYIS 2006

BAKÇILARIN YORGUN YAZI

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu(BAK) yazla beraber eylemlerine hız verdi.Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen eylem takvimi toplantısından Türkiye’deki küreselleşme karşıtlarını “yoracak” sonuçlar çıktı.                                                                                                                                                                          Haziran ayı içinde İran’a gidip gelen ve konuyla yakından ilgili gazetecilerin, aydınların ve aktivistlerin katılacağı bir toplantı düzenlenecek. BAK’çılar yaz aylarında Amerika’nın İran’a düzenleyeceği olası operasyon konusunda yapacakları kampanyayı Çerkezköy, Adana, Trabzon ve Lüleburgaz’da düzenlenecek toplantılarla tanıtacaklar. 2003 yılında “Rock Şişede Durmaz” sloganıyla yapılmaya başlanan Barışarock Müzik Festivali bu sene de 26-27 Ağustos’ta İstanbul Mehmet Akif Ersoy piknik alanında olacak. BAK’çılar festivalin düzenlenmesine akit olarak katılacağını açıkladı. BAK’çılar, barış haftasında Kadıköy’de düzenlenen Barış Panayırı’nı 1-3 Ekim’de Beşiktaş’ta yapmayı planlıyorlar. BAK’çılar, gündemlerine başka şehirlerde de barış çadırları açmayı aldıklarını açıkladılar. 23-24 Eylül’de İstanbul’da düzenlenecek Türkiye Sosyal Forum buluşmasına gazeteci-yazar Tarık Ali’yi getirecek olan BAK, İran’la ilgili kampanyanın gösterisini de aynı tarihlerde düzenlemeyi planlıyor.

TRT – 28 MAYIS 2006

ABD’YE PEDAL ÇEVİREREK PROTESTO

Bisikletli grup “İran, Irak Olmasın” sloganıyla ABD’yi protesto etti.

İstanbul’da, Amerika Birleşik Devletleri’ni protesto için bu kez değişik bir yöntem uygulandı.

Bir grup bisikletli, “İran, Irak Olmasın” sloganıyla , Saraçhane’den Beşiktaş’a kadar pedal çevirdi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri, önce Saraçhane parkında bisikletlerini hazırladı. Sonra Beşiktaş yolculuğu başladı.

Grup adına yapılan açıklamada, Amerika Birleşik Devletleri’nin kitle imha silahı bahanesiyle Irak’ı işgal ettiği belirtilerek, benzer bir yaklaşımın şimdi de İran’a karşı sergilendiği vurgulandı.

DİSK web sitesi

TRT’de baskılara ve sansürlere son!TRT’de baskılara ve sansürlere son!

Kendilerine baskı ve sansür uygulandığını söyleyen Haber Sen üyesi TRT çalışanları dün (7 Haziran) İstanbul Radyosu önünde eylem yaptı. Sansürün en son örneği olarak, Küresel Barış Ve Adalet Koalisyonu (BAK) temsilcisini programına davet ettiği için kınama ve iki maaş kesme cezası uygulanan Yeşim Elibol’u gösteren TRT çalışanlarına DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, DİSK MYK Üyesi Celal Ovat, DİSK/Sine-Sen Genel Başkanı Yusuf Çetin’in yanı sıra DİSK’liler ellerinde taşıdıkları dövizlerle destek verdi.

İstanbul Radyosu önünde eylem hazırlığı yapılırken, eylemi engellemek üzere radyo yöneticileri tarafından kürsü mikrofonlarının elektriği kesildi.

BARIŞI SAVUNMAK SUÇ MU?

Haber Sen adına açıklama yapan Mehmet Demir, AKP iktidara geldikten sonra TRT’de kadrolaşmanın ve sansürün boyutlanarak arttığını belirterek, “Barışı savunmanın TRT’ye yasalarla verilmiş bir görev olduğundan hareket eden program yapımcısı Yeşim Elibol, 16 Mart tarihindeki radyo programında ‘barış’ konusunu işlemek üzere Küresel BAK’dan bir kişiyi konuk etmiştir. Yayından 13 gün sonra da arkadaşımıza soruşturma açıldı ve kınama verildi” dedi.

EMEĞİN/EMEKÇİLERİN SESİ KESİLEMEZ

Genel Sekreterimiz Musa Çam yaptığı konuşmada “Dün TRT’de emekçilerin/emeğin sesini kesenler bugün de TRT emekçilerinin sesini kesiyor. Ama buna kimsenin gücü yetmeyecektir. ‘Tekke Televizyonu’ istemeyen emekçiler bir gün seslerine tahammül edemeyenlerin sesini sonuna kadar kısacaklardır” dedi.

‘ELEKTRİK İŞİ KARIŞIK’

TRT çalışanlarının eylemine Küresel Barış Ve Adalet Koalisyonu (BAK) adına katılarak bir konuşma yapan Ufuk Uras, ses düzeni için radyo binasından çekilen elektrik kablolarının kesilmesi üzerine, “Bu elektrik işinde tuhaflık var. Halkı sorgularken elektrik kullananlar, kendileri sorgulanırken elektriği kesiyorlar” dedi.

Uras, “Washingtonlu Tayyip’e bir çift sözüm var; TRT’nin T’si Tayyip’ten gelmiyor, tarikatdan gelmiyor, tekkeden de gelmiyor. AKP, Ak Parti olmak istiyorsa emek düşmanı olmaktan vazgeçmelidir. TRT bağnazlığın borazanı olamaz, ideolojik ayin merkezi olamaz, kimsenin çifliği olamaz, TRT barışın sesine kapanamaz, savaş ve şiddet kışkırtıcılığı yapamaz. TRT’nin yayın ilkesi kamu yararına yayıncılık olmalıdır. Kamu yararı da barışı savunmayı ve halkın yanında olmayı gerektirir” dedi.

Birgün

ULAŞ ÖZTÜRK

TRT’de sansüre son’

Kendilerine baskı ve sansür uygulandığını söyleyen Haber Sen üyesi TRT çalışanları dün istanbul Radyosu önünde eylem yaptı. Sansürün en son örneği olarak, Küresel Barış Ve Adalet Koalisyonu (BAK) temsilcisini programına davet ettiği için kınama ve iki maaş kesme cezası uygulanan Yeşim Elibol’u gösteren TRT çalışanlarına birçok sendika ve demokratik kitle örgütleri de destek verdi.

‘ELEKTRİK İŞİ KARIŞIK’

TRT çalışanlarının eylemine Küresel Barış Ve Adalet Koalisyonu (BAK) adına katılarak bir konuşma yapan Ufuk Uras, ses düzeni için radyo binasından çekilen elektrik kablolarının kesilmesi üzerine, “Bu elektrik işinde tuhaflık var. Halkı sorgularken elektrik kullananlar, kendileri sorgulanırken elektriği kesiyorlar” dedi.

Uras, “Washingtonlu Tayyip’e bir çift sözüm var; TRT’nin T’si Tayyip’ten gelmiyor, tarikatdan gelmiyor, tekkeden de gelmiyor. AKP, Ak Parti olmak istiyorsa emek düşmanı olmaktan vazgeçmelidir. TRT bağnazlığın borazanı olamaz, ideolojik ayin merkezi olamaz, kimsenin çifliği olamaz, TRT barışın sesine kapanamaz, savaş ve şiddet kışkırtıcılığı yapamaz. TRT’nin yayın ilkesi kamu yararına yayıncılık olmalıdır. Kamu yararı da barışı savunmayı ve halkın yanında olmayı gerektirir” dedi.

“BARIŞI SAVUNMAK SUÇ MU?

Haber Sen adına açıklama yapan Mehmet Demir ise AKP iktidara geldikten sonra TRT’de kadrolaşmanın ve sansürün boyutlanarak arttığını belirterek, “Barışı savunmanın TRT’ye yasalarla verilmiş bir görev olduğundan hareket eden program yapımcısı Yeşim Elibol, 16 Mart tarihindeki radyo programında ‘barış’ konusunu işlemek üzere Küresel BAK’dan bir kişiyi konuk etmiştir. Yayından 13 gün sonra da arkadaşımıza soruşturma açıldı ve kınama verildi” dedi.

Eyleme, KESK yöneticisi Sevgi Göğçe, DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, KESK eski Başkanı Sami Evren, Barış Girişimi Temsilcisi Yalçın Ergündo-ğan, Sine Sen Genel Başkanı Yusuf Çetin’de katılarak TRT çalışanlarına destek verdi.

Sesonline

ULAŞ ÖZTÜRK

TRT’nin ‘T’si Tayyip’in ‘T’si olamaz’…

[Sesonline] İSTANBUL- Küresel Barış Ve Adalet Koalisyonu’nun barış etkinliklerini haberlerleştirmesi nedeniyle ceza alan TRT çalışanı Yeşim Elibol için yapılan, “TRT’de sansüre hayır” eyleminde de “sansür” girişimiyle karşılaşıldı. TRT İstanbul Radyosu önünde basın açıklaması yapmak isteyen TRT çalışanlarının kurduğu ses düzeninin elektriği TRT yöneticileri tarafından kesildi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)’e bağlı Haber Sen üyesi TRT çalışanları kendilerine baskı ve sansür uygulandığını belirterek TRT İstanbul Radyosu önünde eylem yaptı. Sansürün en son örneği olarak, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) temsilcisini programına davet ettiği için “kınama” ve “iki maaş kesme cezası” uygulanan Yeşim Elibol’u gösteren TRT çalışanlarına bir çok sendika ve sivil toplum örgütü de destek verdi.

‘BARIŞI SAVUNMAK SUÇ MU?’

Haber Sen adına konuşan, sendikanın Basın-Yayın Sosyal ve Dış İlişkiler Sekreteri Mehmet Demir; AKP iktidara geldikten sonra TRT’de kadrolaşmanın ve sansürün boyutlanarak arttığını belirterek, “Barışı savunmanın TRT’ye yasalarla verilmiş bir görev olduğundan hareket eden program yapımcısı Yeşim Elibol, 16 Mart tarihindeki radyo programında ‘barış’ konusunu işlemek üzere Küresel BAK’Tan bir kişiyi konuk etmiştir. Yayından 13 gün sonra da arkadaşımıza soruşturma açılmış ve kınama verilmiştir” dedi.

Mehmet Demir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “..’Asıl olan din programları yayınlamak değil, mihenk taşı din olan bir yayın anlayışını benimsemektir’.. diyen Muhsin Mete’nin TRT’nin Yayın ve Programdan sorumlu genel müdür yardımcısı koltuğunda oturmasını kınıyoruz. TRT halkın sesidir. Evrensel saygınlığı olması gereken bir kurum. Siyasetçiler elini çeksin. TRT “özerk” olmalıdır” dedi.

“TRT’NİN ‘T’Sİ TAYYİP’İN ‘T’Sİ DEĞİLDİR”

TRT çalışanları’nın eylemine “Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK)” adına katılarak bir konuşma yapan Ufuk Uras, ses düzeni için radyo binasından çekilen elektrik kablolarının kesilmesi üzerine, “Bu elektrik işinde tuhaflık var. Halkı sorgularken elektrik kullananlar, kendileri sorgulanırken elektriği kesiyorlar” dedi.

Uras, “Washingtonlu Tayyip’e bir çift sözüm var; TRT’nin ‘T’si ne Tayyip’ten, ne tarikatden, ne de tekkeden geliyor. AKP, “Ak Parti” olmak istiyorsa, emek düşmanı olmaktan vazgeçmelidir. TRT bağnazlığın borazanı olamaz, “ideolojik ayin merkezi” olamaz, kimsenin çifliği olamaz, TRT barışın sesine kapanamaz, savaş şiddet kışkırtıcılığı yapamaz. TRT’nin yayın ilkesi kamu yararına yayıncılık olmalıdır. Kamu yararı da barışı savunmayı ve halkın yanında olmayı gerektirir” şeklinde konuştu.

TRT’DE YAŞANAN SON ‘SANSÜR’ ÖRNEKLERİNDEN BAZILARI

TRT çalışanı ve Haber Sen Basın-Yayın Sosyal ve Dış İlişkiler Sekreteri Mehmet Demir tarafından açıklanan TRT’de yaşanan “sansür” örneklerinden bazıları şöyle:

» Uğur Mumcu’nun adına bile tahammül edemeyen Radyo Müdür Yardımcısı, TRT FM’de yayınlanan bir program metninden Mumcu’nun “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” cümlesinin üzerini çizerek çıkardı.

» KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul’un davet edildiği bir televizyon programının çekimi iptal edildi.

» Emeklilerin sorunlarının ele alındığı televizyon programına yapımcı tarafından iki kez davet edilen DİSK’e bağlı Emekli-Sen Genel Başkam Veli Beysülen’in yayma çıkması yöneticilerce engellendi.

» Bir başka TRT yapımcısının İzmir Bergama’da Yortanlı Barajının altında kalacak olan Allianoi antik yerleşimi ile ilgili çekliği belgesel yayın günü ve saati belirlenmesine rağmen son dakikada akıştan çıkarıldı.

» Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Şubatta Mersin’de derdini anlatan bir çiftçiyi azarlaması TRT haber bültenlerinde yayınlanmadı. Bu sansür TRT Genel Müdür vekili Ali Güney tarafından “haber değeri taşımadığı için yayınlamadık” diye savunuldu.

» Ankara Radyosu yapımcılarınca hazırlanan “Gündem” programına hükümeti eleştirdikleri için gazetecilerin konuk olarak çağrılmasına son verildi.

» Başbakanlık’tan yapılan müdahale sonucu “Bu Toprağın Sesi” programına Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın telefonla katkısı engellendi.

Yapımcıların önerileri ya gerçekçi olmayan nedenlerle reddediliyor ya da tozlu raflarda bekletiliyor.

» Açlık sınırının altındaki asgari ücretin, ülkeye çok ağır bedellere mal olacağını anlatan bir haberin yayınlanması engellendi. Onun yerine, “asgari ücretle geçinmenin yollarının” anlatıldığı bir haberde, “pirinç yerine bulgur yiyin” tülünden tavsiyelerle, halkla düpedüz alay edildi.

» Enerji Bakanı Hilmi Güler’in Sinop’a yapmayı düşündükleri nükleer santralin Sinop’un turizmine hizmet edeceğini söylerken, dünyaca ünlü nükleer profesörünün “Sinop’a nükleer santral yapılamaz” açıklaması sansürlendi.

TRT ÇALIŞANLARIYLA DAYANIŞMA

TRT çalışanlarıyla dayanışmak üzere, Sevgi Göğçe (KESK Merkez yöneticisi) , DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, Sami Evren (KESK eski Genel Başkanı) , Hakan Tahmaz (ÖDP Genel Bşk Yard.), Doğan Tarkan (DSİP Genel Bşk), Nail Güreli, sinema sanatçısı Salih Güney, gazeteci-yazar Yalçın Ergündoğan (Barış Girişimi), Yusuf Çetin (Sine-Sen Genel Başkanı), Ufuk Uras (Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu), Tayfun Mater (Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu), Nuri Ödemiş(Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu), Erol Kızılelma (SODEV), Petrol-İş sendikası, TMMOB temsilcileri ve çok sayıda sivil toplum örgütü üyesi eyleme katıldı…

Bianet

Emine Özcan

“TRT Hükümete Muhalif Her Sesi Kısıyor” TRT’de sansür ve baskıya kaşı İstanbul Radyosu önünde toplanan grup, “Siyasiler elini çeksin. Özerk TRT istiyoruz” dediler. Açıklamaya ses sisteminin elektriğini keserek müdahale eden genel müdür Güray, Haber-Sen’in görüşme talebini geri çevirdi.BİA (İstanbul) – “Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda (TRT) baskı ve sansüre hayır” diyen, aralarında Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (Haber-Sen) ile Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (Küresel BAK) ve TRT çalışanlarının bulunduğu yaklaşık iki yüz elli kişilik grup, bugün (7 Haziran) TRT İstanbul Radyosu önünde toplanarak basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasını okuyan, TRT muhabiri ve TRT muhabiri ve Haber-Sen Beyoğlu Şubesi Basın-Yayın Sekreteri Mehmet Demir TRT uygulanan sansür ve baskıyla ilgili pek çok örnek verdi. Bunlardan biri şöyle:

“Açlık sınırının altındaki asgari ücretin, ağır bedellere mal olacağını anlatan bir haberin yayınlanması engellendi. Onun yerine, ‘asgari ücretle geçinmenin yollarının’ anlatıldığı bir haberde, ‘Pirinç yerine bulgur yiyin’ türünden tavsiyelerle, halkla düpedüz alay edildi.”

“TRT özerkliğini yitirmiş durumda”

İstanbul Radyosu önünde bugün toplanan TRT çalışanları, Haber-Sen üyeleri ve Küresel Bak’a akademisyen Ufuk Uras, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’ndan (KESK) Sevgi Göyçe, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Musa Çam, sanatçı Salih Güney ve TRT Radyosu sanatçısı Umut Akyürek destek verdi.

Çam, “TRT TRT olalı böyle zulüm görmedi. Dört yıllık AKP iktidarı boyunca TRT, hükümetin borazanı haline getirildi. Özerkliğini yitirdi” dedi.

Haber-Sen’den Demir, “TRT’de sansür ve baskı her zaman oldu. Kurumu yönetenler, TRT’nin kamu hizmeti yayını yapan bir kamu yayın kurumu olduğunu ne kendileri kavradılar, ne de hükümetlere anlatabildiler. Hükümetlerin sesini yükseltirken, muhalefetin sesini hep kısmaya çalıştılar” dedi.

Demir, bu durumun suç teşkil ettiğini ve yıllarca bu suçların işlenmeye devam ettiğini söyleyerek Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarından sonra TRT’de siyasal kadrolaşmanın da, sansürün de boyutlarının büyüdüğünü savundu.

“Barışın sesi kısıldı”

Demir’in verdiği bilgiye göre Yeşim Elibol, 16 Mart tarihindeki “Öğle Üzeri” adlı radyo programında “Barış” konusunu işlemek üzere Küresel BAK’tan bir kişiyi konuk etmek istedi.

Program müdürü “Ben uygun görmüyorum” diyerek programı yayından kaldırdı. Anayasaya, yasalara, TRT’nin yayın ilke ve esaslarına dayanan haklı bir gerekçenin kendisine sunulmasını isteyen Elibol’a 13 gün sonra “kınama” cezası verildi.

Mihenk taşı din olan yayın anlayışı

“Asıl olan din programları yayınlamak değil, mihenk faşı din olan bir yayın anlayışını benimsemektir” diyen Muhsin Mete’nin TRT’nin Yayın ve Programdan sorumlu genel müdür yardımcısı koltuğunda oturmasını kınadıklarını açıklayan Demir, “TRT halkın sesidir. Evrensel saygınlığı olması gereken bir kurum. Siyasetçiler elini çeksin” dedi.

“Baskı altındayız, tehdit ediliyoruz”

Demir TRT yapımcılarının programlarını özgürce yapmak istediklerini, muhabirlerin AKP propagandasına alet olmak istemediklerini, sanatçıların özgür olmak istediklerini, TRT izleyicisinin, her kesimin sesini, din, dil, mezhep, cinsiyet, sınıf ve siyaset farkı gözetilmeksizin ekranda ve radyolarda görmek, duymak istediğini savundu.

Demir, ayrıca TRT çalışanlarının ve sanatçılarının sürekli baskı altında tutulduklarını, yaptıkları açıklamaya çalışanların katılmaması için günlerce önceden üst makamlardan tehdit ve baskı geldiğini aktardı.

Çevreden sağlığa hükümete eleştiri sansürleniyor

Demir TRT son dönemde yaşanan sansür olaylarını şöyle sıraladı:

* Uğur Mumcu’nun adına bile tahammül edemeyen Radyo Müdür Yardımcısı, TRT FM’de yayınlanan bir program metninden Mumcu’nun “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” cümlesini üzerini çizerek çıkardı.

* ESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul’un davet edildiği bir televizyon programının çekimi iptal edildi.

* Emeklilerin sorunlarının ele alındığı televizyon programına yapımcı tarafından iki kez davet edilen DİSK’e bağlı Emekli-Sen Genel Başkam Veli Beysülen’in yayma çıkması yöneticilerce engellendi.

* Bir başka TRT yapımcısının İzmir Bergama’da Yortanlı Barajının altında kalacak olan Allianoi antik yerleşimi ile ilgili çekliği belgesel yayın günü ve saati belirlenmesine rağmen son dakikada akıştan çıkarıldı.

* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Şubatta Mersin’de derdini anlatan bir çiftçiyi azarlaması TRT haber bültenlerinde yayınlanmadı. Bu sansür TRT Genel Müdür vekili Ali Güney tarafından “haber değeri taşımadığı için yayınlamadık” diye savunuldu.

* Ankara Radyosu yapımcılarınca hazırlanan “Gündem” programına hükümeti eleştirdikleri için gazetecilerin konuk olarak çağrılmasına son verildi.

* Başbakanlıktan yapılan müdahale sonucu “Bu Toprağın Sesi” programına Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın telefonla katkısı engellendi.

Yapımcıların önerileri ya gerçekçi olmayan nedenlerle reddediliyor ya da tozlu raflarda bekletiliyor.

* Açlık sınırının altındaki asgari ücretin, ülkeye çok ağır bedellere mal olacağını anlatan bir haberin yayınlanması engellendi. Onun yerine, “asgari ücretle geçinmenin yollarının” anlatıldığı bir haberde, “pirinç yerine bulgur yiyin” tülünden tavsiyelerle, halkla düpedüz alay edildi.

* Enerji Bakanı Hilmi Güler’in Sinop’a yapmayı düşündükleri nükleer santralin Sinop’un turizmine hizmet edeceğini söylerken, dünyaca ünlü nükleer profesörünün “Sinop’a nükleer santral yapılamaz” açıklaması sansürlendi.

Güray elektriği keserek müdahale etti

Basın açıklamasının yapılması için kurulan ses sisteminin elektriğinin Radyo müdürü Abdullah Güray tarafından kesilmesi sonucu, Demir binaya girerek Güray ile konuşmak istedi. Ancak Güray, yardımcısı aracılığıyla toplantısı olduğunu söyleyip görüşmek istemediğini açıkladı. Basın açıklaması megafonla devam etti.

Topluluğun taşıdığı pankartlardan bazıları şöyle: “Akitli sanatçılar haklarının iadesini istiyor”, “Tekke televizyonu istemiyoruz”, “Sesinize sahip çıkın. TRT halkındır”, “Bırakın işimizi yapalım”, “Sanatçıya dokunma”, “Sansüre baskıya hayır”, “Sansür suçtur”.(EZÖ/KÖ)

Zaman

TRT’cilerden eylem

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) çalışanları, kurum yöneticilerince yayınlarda hükümet propagandası yapıldığı ve baskıyla sansür uygulandığı iddiasıyla eylem yaptı.

Sendikaları Konfederasyonu, Küresel Barış ve Adalet Komisyonu, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyelerinin de bulunduğu çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin desteğiyle Harbiye’deki tarihi TRT binası önünde saat 12.30’da toplandı. Çalışanlar, Çevik Kuvvet polisinin güvenlik önlemi altında, ‘TRT’de baskıya sansüre son’, ‘Yaşasın özerk demokratik TRT mücadelemiz’, ‘TRT’de AKP propagandasına son’ yazılı pankart ve dövizler açtı. Erkan Avcı, İstanbul

TRT çalışanları, hükümeti kendileri üzerinde baskı kurmak ve programları sansürlemekle suçlayarak,

Vatan

TRT’de baskı ve sansür isyanı

TRT çalışanları, hükümeti kendileri üzerinde baskı kurmak ve programları sansürlemekle suçlayarak, Harbiye’deki TRT Radyosu önünde protesto gösterisi yaptı

Harbiye’deki TRT Radyosu önünde protesto gösterisi yaptı. Çalışanlar, ellerinde “TRT’me dokunmayın”, “Sansüre hayır, baskıya son”, “Tekke televizyonu istemiyoruz” yazılı dövizler taşıdı. Haber-Sen Basın-Yayın Sosyal ve Dış İlişkiler Sekreteri Mehmet Demir, ses aracının elektriğinin TRT İstanbul Bölge Müdürü Abdullah Günday’ın talimatıyla kesildiğini ileri sürerek görüşmek istedi ancak içeri alınmadı. Basın açıklamasını megafonla okuyan Demir, AKP iktidarında TRT’de siyasi kadrolaşma ve sansür boyutlarının arttığını belirtti.

Radikal

‘TRT’den ‘sansür’ eylemine sansür

TRT çalışanlarının İstanbul Radyosu önünde yaptıkları eylemde kurum içi kadrolaşma ve hükümet yanlısı yayınlar eleştirild.

TRT yöneticileri, Haber-Sen üyelerinin kurumdaki sansürü protesto eylemi için kurduğu ses düzeninin elektriğini kesti

RADİKAL – İSTANBUL/ANKARA – TRT çalışanları, kurumdaki baskı ve sansürü protesto için dün gösteri düzenledi. TRT yönetimi eylem öncesinde elektrikleri keserek protestocuların, kurdukları ses sistemini çalıştırmasını engelledi.

Harbiye’deki TRT İstanbul Radyosu Binası’nın önünde toplanan TRT’de örgütlü Haber-Sen üyesi yaklaşık 100 kişinin katıldığı eylem saat 12.30 sıralarında başladı. Eyleme Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve DİSK temsilcileri de destek verdi. Eylemciler açıklama yapmak için bir ses sistemi kurmuştu. Ancak TRT yönetiminin ses sisteminin elektriğini kesmesi üzerine açıklamalar megafonle yapıldı. Eylemciler, elektriğin TRT İstanbul Bölge Müdürü Abdullah Günday’ın talimatıyla kesildiğini öne sürdü. TRT çalışanları ‘Tekke televizyonu istemiyoruz’, ‘Sanatıma dokunma’, ‘Sansüre baskıya son’ dövizleri taşıdı.

Eylemcilerin amblemi ise ‘ağzı bağlı bir televizyon spikeri’ydi. TRT muhabiri ve Haber-Sen Basın-Yayın Sosyal ve Dış İlişkiler Sekreteri Mehmet Demir, “TRT yönetimi yasalara ve genel yayın ilkelerine göre değil, kişisel ve siyasal tercihlere göre davranıyor. Bu baskılardan sanatçılar da nasibini alıyor” dedi. Demir, “Örgütlü gücümüzü kullanarak ‘baskı ve sansüre hayır’ diyoruz. TRT yapımcıları programlarını özgürce yapmak istiyor. TRT sanatçıları, sanatlarını özgürce icra etmek istiyor. TRT yöneticileri, görevinizi yaparken evrensel yayın ilkelerini, kamu yararını gözetin. Yönetmeliklere uyun” diye konuştu.

‘Uğur Mumcu’ da yasaklı!

Bu arada, Haber-Sen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e TRT’de 12 Ocak 2004’ten itibaren yaşanan sıkıntılara ilişkin bir rapor sundu. Raporda yer alan iddialardan bazıları şöyle:

•  TRT ekranı, hızla artan dini yayınlarla ‘tekke televizyonuna’ dönüştürülüyor, şeriat propagandası yapılıyor.

•  Sansür, olağanüstü dönemleri aştı. Köy Enstitüleri’nin konu edilmesi engelleniyor, Uğur Mumcu’nun sözleri, Aziz Nesin’in öyküleri yasaklanıyor.

•  TRT, ehil olmayan kişilerce yönetiliyor. Kadrolaşmanın önünün açılması için yönetmelik değiştiriliyor.

•  Başbakan’ı protesto eden Mersinli çiftçinin eylemi yayımlanmadı.

•  Ankara Radyosu’nun Gündem programına hükümeti eleştirdikleri için gazeteciler çağrılmıyor.

Cumhuriyet

TRT çalışanı isyanda

Haber-Sen üyeleri ile sivil toplum örgütleri ve yurttaşların destek verdiği TRT çalışanları, kurumda sansüre son verilmesi ve şeriat propagandası yapılan programların kaldırılmasını istedi. TRT Radyosu önünde bir araya gelen Haber-Sen üyeleri ile Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri, TRT’nin ”AKP’nin borazanı” haline getirildiğini belirttiler. Basın açıklaması yapan TRT muhabiri ve Haber-Sen İstanbul Temsilcisi Mehmet Demir, TRT çalışanlarına baskı ve sansürle karşılaşıp karşılaşmadıkları sorulduğunda, yüzde 87’sinin ”Evet” yanıtını verdiğine dikkat çekti.

Haber-Sen, çalışanlar ve sivil toplum örgütleri kurumdaki kadrolaşmayı protesto etti

‘TRT, AKP’nin çiftliği’

*Çalışanlar üzerindeki baskıya son verilmesi ve şeriat propagandası yapılan programların kaldırılması için basın açıklaması yapılacağı sırada elektriklerin kesilmesi tepkiye neden oldu. Küresel BAK sözcüsü Uras, ”Halkı sorgularken elektriği açıyorlar, sorgulandıklarında ise kapatıyorlar” dedi.

İstanbul Haber Servisi – TRT’nin ”AKP’nin yayın aracına” dönüştürüldüğünü belirten Haber-Sen üyeleri, TRT çalışanları, sanatçıları, sivil toplum örgütleri ve yurttaşlar, ”şeriat propagandasının yapıldığı programların” yayından kaldırılmasını ve uygulanan baskıların sona erdirilmesini istedi.

TRT Radyosu önünde bir araya gelen Haber-Sen üyeleri ile Küresel BAK Barış ve Adalet Komisyonu üyeleri, TRT’nin ”AKP’nin borazanı” haline getirildiğini belirttiler. TRT muhabiri ve Haber-Sen İstanbul Temsilcisi Mehmet Demir basın açıklaması yapacağı sırada mikrofonun elektriği kesildi. Bu duruma tepki gösteren Demir, ”Sizlerin gözü önünde sansür uygulanıyor. Sesimizi kısamayacaklar. AKP, TRT’de kendi sesini yükseltirken muhalefetin sesini kısıyor” dedi.

Dini yayınlar artıyor

Dini yayınların gitgide arttığına dikkat çeken Demir, TRT’de ”şeriat propagandası yayınlar yapıldığını” ifade etti. Demir, ayrıca TRT içinde yapılan anketin sonuçlarına göre TRT çalışanlarına baskı ve sansürle karşılaşıp karşılaşmadıkları sorulduğunda, yüzde 87’sinin ”Evet” yanıtını verdiklerini sözlerine ekledi.

Küresel BAK Barış ve Adalet Komisyonu sözcüsü Ufuk Uras ise açıklama sırasında elektriğin kesilmesine gönderme yaparak ”Bu elektrik işinde bir tuhaflık var. Halkı sorgularken elektriği açıyorlar, sorgulandıklarında ise kapatıyorlar” diye konuştu. Uras, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Washingtonlu Tayyip’e iki sözüm olacak. TRT’nin T’si ne Tayyip’ten ne Tekke’den ne de Tarikat’tan geliyor.” DİSK Genel Sekreteri Musa Çam da ”TRT, içi boşaltılarak işe yaramayan bir kurum haline getirildi” dedi.

Ortaçağ karanlığı

Sanatçılar Salih Güney ve Umut Akyürek , TRT’nin sanatçıları ortaçağ karanlığına sürüklemek istediğini savunarak, TRT’de uygulanan ”baskı ve sansürün çok tehlikeli boyutlarda” olduğuna vurgu yaptılar.

Hürriyet

Tekke TV istemiyoruz

Mustafa KÜÇÜK İSTANBUL

Haber-Sen üyesi TRT çalışanları “TRT’de baskı, sansür ve kadrolaşma politikaları sonucu kamu hizmeti yayıncılığı yapamadıkları” için isyan ettiler.

Harbiye’deki TRT İstanbul Radyosu önünde protesto eylemi düzenleyen Haber-Sen adına bildiriyi okumak için kürsüye gelen TRT muhabirlerinden Mehmet Demir, mikrofonun elektriği kesildiği için açıklamayı megafonla yapmak zorunda kaldı. Çalışanlar ellerinde “TRT’de sansüre baskıya son”, “Tekke televizyonu istemiyoruz”, “Sanatıma dokunma”, “Sansür suçtur” dövizleri taşırken, Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri de üzerinde “Barış” yazan gökkuşağı renkli flamalar taşıdı.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.