21-27 Haziran 2011 – Küresel BAK Bülteni

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Küresel BAK’tan Haberler

Turnusol – 24 Haziran 2011:

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ABD Başkanı Obama’nın ‘Afganistan’dan ikna olursak çekileceğiz ‘ sözlerine karşı açıklama yaptı, işte tam metin:

 http://www.turnusol.biz/public/haber.aspx?id=9163&pid=78&haber=  BAK: ABD ve NATO Afganistandan defol!

Savaş Karşıtları org – 24 Haziran 2011

Küresel BAK: ABD ve NATO, Afganistan’dan defol!

http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=9&ArsivAnaID=63347&ArsivSayfaNo=1

 

Dünyadan Haberler

  • Afganistan
  • Filistin
  • Irak
  • Türkiye

 

Suriye’de yeni genel af

CNN Türk – 21.06.2011

Dünyadan gelen istifa çağrıları ve ülkesindeki isyan nedeniyle zor günler geçiren Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, yeni bir genel af yasasını onayladı.

Sana haber ajansı, affın dünden önce işlenen tüm suçları kapsadığını duyurdu. Haberde konuya ilişkin ayrıntılı bilgi verilmedi.  Esad, 31 mayısta “Müslüman Kardeşler” de dahil birçok örgütün üyesi için af ilan etmişti. İnsan hakları örgütlerine göre, 31 mayıstan sonra yüzlerce tutuklu serbest kaldı.

 

Nasrallah’tan Suriye değerlendirmesi

Zaman – 25.06.2011 

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Lübnan’da hükümetin kurulması ve Suriye’deki olaylar dahil olmak üzere bölgedeki gelişmeleri ele aldığı bir televizyon konuşması yaptı.Hasan Nasrallah, Suriye’de meydana gelen olaylarla ilgili olarak, “Suriye lideri Beşşar Esad, şu ana kadar silahlı gerillalara karşı iki genel af ilan etti, reformlar yapacağını söyledi, ancak yine de Batıyı ve muhalefeti ikna edemiyor. Ancak Bahreyn’de muhalefet, tek bir bıçak bile taşımamasına rağmen yargılanarak ceza aldı” dedi.

Suriye halkına bölgedeki gelişmeleri iyi izlemeleri ve ona göre tavır almaları çağrısı yapan Nasrallah, Suriye’de meydana gelecek bir rejim değişikliğinin İsrail ve ABD’nin çıkarlarına hizmet edeceğini savundu.

Son zamanlarda Hizbullah içindeki İsrail casuslarıyla ilgili olarak basında yer alan iddialarla ilgili olarak da açıklamalarda bulunan Nasrallah, konunun çok önemli olduğunu belirtti.

Nasrallah, bu konuyla ilgili olarak kendi içlerinde de karşı casusluk bölümü bulunduğunu ve bugüne kadar suçlananlarla ilgili yapılan iddiaların asılsız olduğunu, ancak bu kez durumun farklı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“İsrail, bizimle mücadelesinde başarılı olamayınca bu kez CIA devreye girdi. Yaptığımız araştırmada 3 farklı olayla karşılaştık. İki kişinin CIA ile bağlantısını tespit ettik. Bir kişinin durumu ise araştırılıyor. Söz konusu iki kişinin, Beyrut’taki Amerikan Elçiliğindeki diplomatlarla alakası olduğunu belirledik. Beyrut’taki CIA ajanları İsrail’e hizmet ediyor, Amerika’ya değil. Bir kişinin CIA ile 5 aydır ilişkide olduğunu belirledik. İkinci kişinin daha önceden CIA ile bağlantısı olduğu ortaya çıktı. Üçüncü kişi ise yabancılarla bağlantısı olduğunu kabul etti. Söz konusu kişiler, Hizbullah üst yönetiminden değil. Şu anda başka casus tespit edilmedi. Eğer başka casus varsa onları da ortaya çıkaracağız.”

Hasan Nasrallah, Hizbullah içinde 100’e yakın casus olduğu iddialarının ise gerçeği yansıtmadığını ve eğer tespit edilen casuslar olursa bunları açıklamaktan çekinmeyeceklerini söyledi. Nasrallah, yakalanan kişilerin Genel Sekreterliğe yakın olmadıklarını ve önemli bilgilere sahip bulunmadıklarını da belirtti.

Lübnan hükümetiyle ilgili olarak da Nasrallah, ayrıca Lübnan’da hükümetin kurulmasının önemli bir aşama olduğunu ve hükümette iki bakanla temsil edildiklerini, kabinede yer alan diğer bakanların da kendi politik dostları olduğunu ve işbirliği içinde çalışacaklarını söyledi.

Nasrallah, Lübnan’da hükümetin kurulması sırasında gerek iç gerekse dış ülkelerden çeşitli baskılar geldiğini, ama sonunda hükümetin tamamen Lübnanlıların kendi çabalarıyla kurulduğunu anlattı. Hükümet programının hazırlandığını ve hükümetin güven oyunu rahatlıkla alacağını belirten Nasrallah, Lübnan’da politik sorunların sona ereceğini ifade etti.

Hizbullah lideri Nasrallah, İsrail’in geçen hafta yaptığı savunma tatbikatının, İsrail’in kendi topraklarını füzelerden koruyamayacağının önemli bir göstergesi olduğunu da söyledi.

 

‘NATO karışırsa vururuz’

NTV-27.06.2011

Suriye lideri Esad’ın Ankara’yı İran lideri Hamaney’e şikayet ettiği iddia edilmişti. Şimdi de Lübnan basını Tahran’ın Türk hükümetine “NATO Suriye’ye saldırırsa topraklarınızdaki hedefleri vururuz” dediğini yazdı.

Suriyeli mülteciler Türkiye’ye kaçmaya devam ederken, sınırın öbür tarafında konuşlanan Suriyeli askerlerin varlığı gerginliği giderek tırmandırıyor. Arap basınında yer alan haberler Türkiye-Suriye arasındaki gerginliğin boyutlarını ortaya çıkarıyor. Önceki gün Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Türk hükümetini ‘Batı’yı mutlu etmeye çalışmak’ ve ‘fırsatçı davranmakla’ suçlayarak İran’ın dini lideri Hamaney’e şikâyet ettiği gündeme gelmişti. İddiaların hemen ardından Lübnan gazetesi El Akbar, İran’dan Türkiye’ye tehdit geldiğini yazdı.

Milliyet’in aktardığı habere göre, İran Türkiye’yi NATO’nun Suriye’ye saldırması halinde, bu askerlere ev sahipliği yapmaması konusunda uyardı. İran, aksi halde Türkiye’deki ABD ve NATO hedeflerine saldıracaklarını söyledi. Suriye hükümetine yakın haber sitesi ChamPress de Erdoğan’ın 2008’de Lübnan Başbakanı Said Hariri’nin iktidarda kalmasına bizzat yardım ettiğini ve Esad’a karışmamasını söyleyerek “Amerikalılar böyle istiyor” dediğini yazdı.

 

‘SURİYE GÖZDAĞI VERMEYE ÇALIŞIYOR’

İngiliz gazetesi Guardian da Suriye ordusunun geçen hafta Türkiye sınırında bulunan Kirbet el Cauz kasabasına düzenlediği çıkarmanın, Türkiye’ye gözdağı verilmek için düzenlendiğini öne sürdü. Gazete, Ankara ve Beyrut’taki diplomatlara dayandırdığı haberinde, Türkiye’nin tutumunun Esad’ı sinirlendirdiğini, sınıra doğru ilerleyen Suriyeli birliklerin de Türkiye’yi korkutmak amacı taşıdığı belirtildi.

Fransız Haber Ajansı (AFP), Suriye üzerinden yük taşıyan Türk kamyoncularla görüştü. Cilvegözü sınır kapısından geçen kamyoncular, Türkiye’ye mülteci akınının başlamasıyla Suriyeli yetkililerin ve halkın kendilerine karşı tutumunun olumsuz yönde değiştiğini söyledi. Ürdün’e yük taşıyan Mehmet Mercimek, “Balayı bitti, her şey değişti. Mazot almak için durduğumda, kalmadı diyorlar. Halbuki mazotun olduğunu biliyorum. Bir ay önce bizi kucaklıyorlardı, şimdi düşman olarak görüyorlar” dedi. Suriye üzerinden Irak’a yük götüren Hasan Çetin de “İnsanlar bize Türkiye’nin neden ‘bu hainlere’ kucak açtığını soruyorlar” diye konuştu. Nimet Maramda, Suriye polisi ve diğer devlet görevlilerinin kendilerine karşı “saldırganlaştığını” savunarak, “Durmadan işi uzatıyorlar, oysa eskiden Türk olduğumuz için öncelik veriyorlardı” dedi. Diğer yandan İsrailli Jerusalem Post gazetesi cumartesi günü Türkiye-Suriye sınırının, bir açıklama yapılmaksızın birkaç saatliğine kapatıldığını iddia etti.

 

Suriye sınıra takviye yapıyor

Zaman – 27.06.2011  

Şiddetten kaçarak Türkiye’ye sığınanları durdurmak için sınır kasabalarını abluka altına alan Suriye ordusunun, bölgeye ek kuvvet gönderdiği bildirildi. Bu hamlenin sınırda tampon bölge kurması gündeme gelen Ankara’ya gözdağı anlamına geldiği belirtilirken, İran’ın Şam’a askerî destek verdiği ileri sürüldü. Suriye’deki belirsizliğin bölgesel çatışmayı tetiklemesinden endişe ediliyor.Şiddet olaylarından kaçan Suriyelilerin Türkiye sınırına doğru kaçışı devam ederken, Türkiye’ye geçişi durdurmak isteyen Suriye ordusunun sınır köylerine takviye kuvvet gönderdiği belirtildi. İngiliz Guardian gazetesinin Türk ve Lübnanlı diplomatlara dayandırdığı haberinde, sınıra doğru harekete geçen birliklerin sınırda tampon bölge oluşturması gündeme gelen Türkiye’ye gözdağı verme amacını taşıdığı yazıldı. Haberde muhaliflerin toplandığı sınırdaki Hirbet el Juz köyüne doğru ilerleyen Suriye ordusuna İran’ın destek verdiği iddiası da yer aldı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kardeşi Mahir’in başında bulunduğu 4. Ordu’da İranlı askerlerin de bulunduğu iddialarını gündeme getiren Guardian, üst düzey diplomatik bir yetkiliye dayanarak istihbarat servislerinin elinde İran’ın Suriye ordusuna silah yardımı yaptığına ilişkin delil olduğunu yazdı. Haberde İstanbul’un Suriyeli muhalifler için güvenli bir yer haline geldiği, buna karşın Şam yönetimi karşıtlarının ülkenin güney komşusu Lübnan’da gözaltına alındığı ve kaçırıldığı ileri sürüldü. Cuma günü şiddet olaylarından kaçan 100 Suriyeli Lübnan’a sığınmıştı.

Türkiye sınırında askeri hareketlilik devam ederken, Suriye’de yaşanan belirsizlik, ülkedeki etnik ve mezhepsel ayrılıkların çatışmaya dönüşme riskini artırıyor. Sünni, Şii ve Hıristiyanların bulunduğu ülkede Kürt, Dürzi, Çerkez ve Ermeniler arasında gerginlik yaşanmasından endişe ediliyor. İsrail, Lübnan, Ürdün, Irak ve Türkiye ile sınırı bulunan Suriye’de yaşanacak bir karışıklığın tüm bölgeyi etkisi altına alacağını vurgulayan uzmanlar, Suriye halkının Esed’in devrilmesinin ardından Irak’ta olduğu gibi bir kaos yaşanmasından korktuklarını belirtiyor. Gözlemciler Suriye ordusunda alt kademedeki subayların muhalefet ile temasta olduklarına dikkat çekerek, şiddet olaylarının devam etmesi durumunda Esed’e karşı bir darbe girişimi ihtimali üzerinde duruyor.

Bu arada Suriye’de yaşanan olaylardan kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyelilerin sayısı 11 bin 458 olarak açıklandı. Önceki gün iade talebinde bulunan 298 kişi, Suriye’ye dönerken, 40 Suriyeli daha Türkiye’ye sığınma talebinde bulundu. Türkiye’ye gelen yaklaşık 6 bin kişinin yaşadığı Yayladağı ilçesindeki iki ayrı çadır kentte Suriyeli misafirlerin tüm ihtiyaçlarının karşılanmasına çalışılıyor. Çadır kentlerde Arapça filmler ve çizgi filmlerin gösterimi yapılıyor. Şiddet ve korkunun çocuklar üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik yürütülen faaliyetler kapsamında, sosyal hizmet uzmanları tarafından psikolojik destek veriliyor. Çocukların eğitimi için özel sınıfların da kurulacağı belirtiliyor.

 

Obama’ya Libya izni yok

Hürriyet – 25.06.2011

NATO’nun Libya operasyonuna karşı ittifakın Avrupalı üyelerin arasında beliren çatlak ABD’de de ortaya çıktı.Cumhuriyeçilerin çoğunlukta olduğu ABD Temsilciler Meclisi, Başkan Barack Obama’ya, ABD’nin Libya’ya yönelik askeri harekata devam etmesi için yetki vermeyi 123’e karşı 295 oyla reddetti.

Temsilciler Meclisi’nin aldığı sembolik karar, Beyaz Saray’da hayal kırıklığı yarattı. Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney, “Bu oylamadan hayal kırıklığı duyduk. Böyle karmaşık bir mesaj gönderilecek bir zaman olmadığını düşünüyoruz” dedi.

 

FİNANSMAN KESİLMEYECEK

Meclis, aynı gün Libya konusunda bir tasarıyı daha ele aldı. Cumhuriyetçilerin öncülük ettiği çaba sonucunda gündeme getirilen bu tasarı, ABD’nin Libya’daki askeri harekatlarına finansmanın kesilmesini öngörüyordu.

Bu tasarı da Meclis’te yapılan oylamada 180’e karşı 238 oyla reddedildi. Demokratların büyük çoğunluğu tasarının aleyhinde oy kullandı. Demokratlara, 84 Cumhuriyetçi milletvekili de destek verdi.

Tasarı kabul edilmiş olsaydı, ABD NATO öncülüğündeki operasyona destek sağlamaya devam edebilecekti, ancak ABD’nin hava saldırıları düzenlemesine yasak getirilmiş olacaktı.

 

ÇELİŞKİLİ KARARLAR

Meclis, aynı gün içinde hem “Libya’daki askeri operasyonlara devam etmesi için Obama’ya yetki vermeyen sembolik bir karar aldı”, hem de “ABD’nin Libya’daki askeri harekatlarına finansmanın kesilmemesini sağladı”. Böylece, Meclis aynı gün içinde birbiriyle “çelişen” iki farklı karar almış oldu.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, tasarılarla ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada, ilk tasarı olan “yetki” tasarısından farklı bir sonuç çıkmasını arzu ettiğini, ancak finansmanın kesilmesine yönelik tasarının “Temsilciler Meclisi’nce kararlı biçimde reddedilmesinden memnuniyet duyduğunu” söyledi

 

Libya’da olan sivillere oluyor

CNN Türk – 25.06.2011

Askeri ve siyasi sürecin tıkandığı Libya’da NATO’nun hava saldırıları sürüyor. Daha önceki bir saldırıda sivillerin öldüğünü kabul eden NATO, Libya resmi haber ajansına göre, bir kez daha sivilleri vurdu. Libya’nın doğusundaki Brega kentinde 15 sivilin öldürüldüğü belirtiliyor. Başkent Trablus’tan da patlama sesleri duyulduğu bildirildi.

Kaddafi’ye bağlı güçlerden bir yetkiliye göre, petrol kenti Brega’da bir restoran ve fırın hedef alındı.

Saldırıda 20 kişinin de yaralandığı belirtiliyor.

Daha önceki bir saldırıda silah sisteminden kaynaklanan aksaklıktan dolayı sivillerin vurulduğunu kabul eden NATO’dan henüz açıklama yok.

Kaddafi’den kopuşlar da sürüyor. Libya milli takımının 4 futbolcusu isyancıların safına geçti.

Kaddafi, NATO’nun operasyonlarında da meşru hedef.

Misyonun başındaki Amerikalı amiral Samuel Locklear’a göre NATO aktif olarak Kaddafi’yi de hedef alıyor.

Amerikalı komutana göre, Kaddafi’nin öldürülmesiyle rejimin düşmesi halinde Libya’da baş gösterecek istikrarsızlık döneminde kara birliklerinin konuşlanmasına da ihtiyaç duyulabilir.

 

Afrika Birliği, Libya için devrede

Euronews – 26.06.2011

Afrika Birliği, Libya’daki krize çözüm bulmak için çalışmalarına hız verdi. Birlik adına arabuluculuk girişiminde bulunan beş üye devlet, Güney Afrika’da bugün toplanıyor. Heyete başkanlık eden Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma, son olarak NATO’nun Libya operasyonlarını sert bir dille kınamıştı.

Mayıs ayında yapılan ilk görüşmeler sonunda hazırlanan tasarı ise destek bulmadı.

Libya’ki muhaliflerin sesi olan Ulusal Geçiş Konseyi sözcüsü Abdül Hafız Hoca da Kaddafi rejimiyle temas kurdukları iddialarını yalanladı: “Arabulucuk konusunda şunu samimiyetle söyleyebilirim ki Kaddafi rejimiyle Ulusal Geçiş Konseyi arasında herhangi bir görüşme söz konusu değildir. Fakat kendisi kanın durması adına bir teklifte bulunursa onu değerlendiririz. Ancak Kaddafi ve oğlunun ülkeden ayrılması gerekir.”

Bu arada NATO’nun Libya’nın doğusundaki Brega’ya düzenlediği saldırıda en az 15 kişi öldü, 20’den fazla kişi de yaralandı. Libya devlet televizyonu ve resmi ajansı Jana’ya göre, NATO, aralarında bir ekmek fırını ve lokantanın da bulunduğu sivil yerleri bombaladı.

Öte yandan NATO’nun günlük raporunda, Brega’da 35 askeri hedefin vurulduğu belirtildi.

 

Yönetim: Kaddafi iktidardan, ne de ülkeden ayrılacak

CİHAN – 26.06.2011

Libya yönetimi, Muammer Kaddafi’nin ”Ne iktidardan, ne de ülkeden ayrılacağını” bildirdi.Libya yönetimi sözcüsü Musa İbrahim, Libyalı muhaliflerin, Kaddafi’den ”çok yakında”, Libya’daki çatışmalara son verebilecek bir öneri gelmesini beklediklerini yönündeki açıklamasının ardından, ”Kaddafi burada kalıyor. Ülkeyi yönetiyor, ülkeden gitmeyecek ve istifa etmeyecek çünkü kendisinin hiçbir resmi makamı yok. Bu ülke bizim ülkemiz, kentlerimizi esir alan suç çetelerine boyun eğmeyeceğiz” dedi.

NATO’ya da boyun eğmeyeceklerini söyleyen İbrahim, ”ev ev, sokak sokak çatışmaya hazır olduklarını” belirtti.

İbrahim ayrıca, Muammer Kaddafi’nin görevde kalıp kalmaması konusunda oylama yapılması önerisini tekrarladı.

Sözcü Musa İbrahim, ”Libya halkı Kaddafi’nin gitmesi gerektiği yönünde karar verirse kendisi ayrılacak. Halk kalması yönünde karar verirse de kalacak” dedi. Ancak sözcü, Kaddafi’nin hiçbir şekilde sürgüne gitmeyeceğini söyledi.

İbrahim, hükümetin bir milli uzlaşma dönemi ve Birleşmiş Milletler ile Afrika Birliği’nin gözetiminde seçim yapılması teklifinde bulunduğunu belirtti. Seçim yapılması fikri ilk olarak bu ay başında Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam tarafından getirilmişti.

Libyalı muhaliflerin kurduğu Ulusal Geçiş Konseyi’nin (CNT) Başkan Yardımcısı Abdül Hafız Goga, ”Çok yakında bir öneri gelmesini bekliyoruz, kendisi artık soluk alamaz durumda” olduğunu ifade ederken, Ulusal Geçiş Konseyi’nin Kaddafi ile doğrudan temas halinde olmadığını, ancak Fransa ve Güney Afrika ile yapılan temaslar yoluyla bir önerinin hazırlanmakta olduğunu anladıklarını belirtmişti.

 

Afganistan

Afganistan’da barış görüşmeleri tehlikede

Deutsche Welle – 27.06.2011

Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Afganistan’ın Logar vilayetindeki bir hastaneye düzenlenen saldırıda onlarca kişi hayatını kaybetti. Çoğu uzman saldırıların artmasının Taliban ile yapılması planlanan barış görüşmelerini tehlikeye düşüreceğine inanıyor.

En az 38 ölü, 50’den fazla da yaralı. Cumartesi günü Afganistan’ın doğu vilayeti Logar’daki bir hastaneye yapılan bombalı saldırının korkunç bilançosu. Tamamen yıkılan binanın enkazı altından daha fazla ceset çıkmasından endişe ediliyor. Saldırı, Afganistan yönetimi ve ABD’nin Taliban ile ciddi müzakerelere başlama kararının hemen ardından geldi. Taliban sorumluluğu üstlenmese de, saldırının kimden gelmiş olabileceğinden kimsenin kuşkusu yok. Kanlı olayların artması Afganistan’daki barış görüşmelerinin sonu anlamına mı geliyor?

Taliban saldırıyı üstlenmedi

Taliban saldırının hemen ardından, ‘biz yapmadık’, mesajı yayınladı. Anlaşılan ölü ve yaralı sayısının yüksekliği karşısında radikal İslamcı örgüt bile katliamın sorumluluğunu üstelenmeye yanaşmıyor. Kâbil’deki siyaset araştırmacısı Seyfeddin Seyhun, bunun Taliban’ın tipik tepkisi olduğunu söylüyor. Seyhun, “Ne zaman bir saldırıda sivil kayıp  fazla olsa, Taliban saldırıyla ilgisi olmadığını duyuruyor. Oysa bütün işaretler böyle bir saldırının Taliban gibi son derece iyi örgütlenmiş bir mihrak tarafından düzenlenebileceğini gösteriyor” şeklinde konuşuyor.

Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift:  Logar’daki saldırıda onlarca kişi hayatını kaybetti

Resmî verilere göre, hastane alanı içindeki bomba yüklü kamyon kimliği meçhul bir suikastçı tarafından havaya uçuruldu. Siyaset bilimci Seyhun, Taliban’ın daha geçen yıl yumuşak hedeflere yani sivillere yaptığı saldırıları arttıracağını duyurduğunu hatırlatıyor. Seyhun radikal İslamcı örgütün amacının barış görüşmelerini daha başlamadan başarısızlığa uğratmak olduğunu belirtiyor: “Taliban, Afgan hükümetinin ve uluslararası topluluğun zayıf konumda olduklarından müzakere önerdiklerini biliyor. Bu nedenle görüşmeye gerek görmüyor. Tam aksine, Taliban’ın saldırıları daha da artacaktır.”

ABD’nin şartlarını kabul etmiyorlar

Bu görüş bütün Afganlar tarafından paylaşılmıyor. Siyaset bilimci Profesör Seyid Mesud, Taliban’ın barış görüşmelerine ilgi duyduğunu ancak ABD’nin şartlarını kabul etmediğini belirtiyor. Amerikan yönetimi, silah bırakmasını ve Afganistan Anayasa’sını tanımasını Taliban’a şart koşmuştu. Taliban ise bütün yabancı birliklerin derhal Afganistan’ı terk etmesini, ayrıca, Molla Ömer’in Afganistan’ın meşru lideri olarak resmen tanınmasını talep ediyor. Karşılıklı talepleri ortak paydada buluşturmanın mümkün olmadığı ortada.

Bildunterschrift: Uzmanlar, Taliban’ın Afganistan’da saldırıları artırmasından endişeli

Profesör Seyid Mesud, Taliban’ın taleplerini ABD’ye kabul ettirebilmek için saldırıları arttırdığını söylüyor. Mesud, “Taliban ve sempatizanları ne yaptıklarını biliyorlar. Batı’nın savaş yorgunu olduğu, Kâbil yönetiminin de NATO’nun çekilme planları yüzünden ağır baskı altına girdiği Taliban’ın gözünden kaçmıyor” ifadelerini kullanıyor.

“Afganistan ve ABD’nin fazla zamanı kalmadı”

Kâbil’deki Amerikan Afganistan Etüdleri Enstitüsü’nün başkanı Ömer Şerifi de benzeri tezleri savunuyor. Şerifi, Afgan ve Amerikan yönetimlerinin Taliban’ı görüşmelere zorlayacak zamanlarının kalmadığını vurguluyor. Şerifi, “Taliban artık, hem askerî baskıya dayanacak, hem de saldırılarını arttırabilecek durumda” diyor.

Şerifi, Usame Bin Ladin’in öldürülmesinin Afganistan ve Pakistan’daki İslamcı grupları zayıflatmak şöyle dursun aralarındaki bağları daha da güçlendirdiğini söylüyor. Afgan asıllı Amerikan bilim adamına göre, bütün Afganistan’ı tek başına yönetme hakkı tanınmadığı müddetçe Taliban barış görüşmelerine yanaşmayacak.

 

Filistin

“Özgürlük Filosu” Salı Günü Demir Alıyor

TurkishNY –  26.06.2011

Gazze’ye yardım filosu 28 Haziran’da yola çıkıyor. İsrail’den ise filodaki gazetecilere 10 yıl ülkeye sokmama tehdidi geldi.

Filoyu engellemek için büyük çaba harcayan İsrail şimdi de yardım gemilerine binecek gazetecileri tehdit etti.

Öte yandan Batı Şeria’da Filistin topraklarını ayıran duvarın bir bölümünün yıkılmasına başlandı.

İsrail medyasında yer alan haberlere göre, Mavi Marmara’nın katılmayacağı “Gazze’ye Özgürlük Filosu” 28 Haziran’da Yunanistan’dan hareket edecek.

İsrail, Gazetecileri Engellemeye Çalışıyor

Daha önce katılımcıları vazgeçirmek için her yolu deneyen İsrail, şimdi de gazetecilerin gemilere binmesini engellemeye çalışıyor. Tel Aviv, ambargoyu delmek için Gazze’ye gidecek gemilere binecek yabancı gazetecileri, İsrail’de görev yapmalarına yıllarca izin vermemekle tehdit etti.

İsrail hükümetinin basın merkezinden bugün yapılan açıklamada, gelecek hafta yola çıkması beklenen filonun “tehlikeli bir provokasyon” yaptığı ileri sürülerek, bunun “İsrail yasalarının uluslararası alanda ihlali” olduğu belirtildi.

Açıklamada, filodaki gemilere binmenin, “katılımcıların İsrail’e girişine 10 yıl izin verilmemesine” ve başka yaptırımlara yol açacağı uyarısında bulunuldu.

Yunan Yetkililer, Amerikan Gemisinin Gazze Filosuna Katılmasını Engelledi

Gazze’ye Özgürlük Filosu organizatörleri, bir Amerikan gemisinin, bu hafta yola çıkması beklenen filoya katılmasının engellendiğini açıkladı.

Yunan yetkililerin, geminin mekanik durumunun yolculuğa elverişli olmadığının şikayet edilmesi üzerine bu kararı aldığı belirtildi.

İsrail, Yardım Filosunu Durdurmakta Kararlı

İsrail’in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Ron Prosor da ülkesinin yardım filosunu durdurmakta kararlı olduğunu söyledi.

Prosor, “Bu filonun Filistinlilere yardım götürmekle hiçbir ilgisi yok, amaçlanan provokasyon” dedi.

Clinton: “Özgürlük Filosu Yararlı ve Gerekli Değil”

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da, Gazze’ye yönelik ablukayı kırmayı amaçlayan “Özgürlük Filosu’nun “yararlı ve gerekli” olmadığını söyledi.

“Utanç Duvarı” Yıkılıyor

Öte yandan İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği ve işgal karşıtı gösterilerin sembollerinden biri haline gelen utanç duvarının bir bölümü yıkılmaya başladı.

İsrail Yüksek Mahkemesi 4 yıl önce duvarın güzergahının yakında bulunan Yahudi yerleşim birimine güvenlik sağlamadığı gerekçesiyle yıkımına karar vermişti.

Topraklarının yarısını, duvarın inşası üzerine kaybeden Bilin köyü sakinleri de sürekli olarak protesto gösterileri düzenliyor ve İsrail askerleriyle çatışıyordu. Bu köy, duvara karşı muhalefetin simgesi durumuna gelmişti.

İsrail bu duvarı, Filistinli intihar bombacılarına karşı önlem gerekçesiyle 2002 yılında inşa etmeye başladı.

Irak

Zebari, “ABD 2011’in Sonuna Kadar Irak’ı Terk Etmelidir”

İLKHA – 21.06.2011

Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, ABD güçlerinin 2011 yılının sonuna kadar Irak’ı terk etmesi gerektiğini söyledi.

 Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Irak’lı liderlerin ABD’nin 2011 yılı sonuna kadar Irak’ı terk etmesi konusunda hemfikir olduğunu söyledi.

Mehr ajansının haberine göre, Tahran’da Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile görüşen Irak Dışişleri Bakanı Zebari basın toplantısı düzenledi. Bir soru üzerine Zebari, Iraklı siyasi liderler arasında görüş birliği olduğunu belirterek ABD’nin 2011 yılının sonuna kadar Irak’ı terk etmesi gerektiğini ifade etti.

Zebari, ABD ile güvenlik işbirliği anlaşmasının yenilenmesinin de söz konusu olmadığını sözlerine ekledi.

İşte Irak’ta Ölen ABD Asker Sayısı

Haber Etki – 27.06.2011

2003′ten beri işgal etiği Irak’ta milyonlarca sivili katleden ABD çok sayıda da asker kaybetti. Bugüne dek 4 bin 465 kayıp veren ABD askerleri için en kanlı aylar da belli oldu…

Amerikan ordusundan yapılan yazılı açıklamada Irak’ta 2 Amerikan askerinin dün öldüğü bildirildi.

Amerikan ordusundan yapılan yazılı açıklamada, bu 2 ölümle ay başından bu yana ölen Amerikan askerlerinin sayısının 11′e yükseldiği belirtildi. Açıklamada, askerlerin Irak’ın kuzeyinde bir operasyonda öldüğü de ifade edildi, ancak ayrıntı verilmedi.

Haziran ayı, Mayıs 2009′dan sonra Amerikan askerleri için ”en kanlı ay” oldu.

ABD’nin Irak’a müdahalesinden beri ölen Amerikan askerlerinin sayısı ise AFP’ye göre 4465 oldu.

 

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Bülteni,  27 Haziran  2011

İletişim: www.kureselbak.org, kureselbak@gmail.com; 00905362196341

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.