SAVAŞI SUSTUR, BARIŞI YÜKSELT!
Değerli basın emekçileri, sevgili dostlar, Savaş kışkırtıcılarının ve gerilimden beslenenlerin çıkarttığı gürültünün zaman zaman barış haykırışımızı bastırdığı bir yılı daha geride bırakıyoruz. Bütün bir yıl boyunca savaşsız bir dünya özlemimizi her gün canlı tuttuk, yürüyüşler, mitingler, basın açıklamaları ve toplantılarla, ara vermeksizin mücadele ettik.
Geçtiğimiz yıl, bugünlerde İsrail, Filistin’i ablukaya almış ve katliama girişmişti. Biz de Filistin halkının yanında olduk. “Filistin halkı yalnız değildir” diye sokaklara çıktık. Bombalara direnen Filistin halkına elimizi uzatmaya çalıştık.
Hemen ardından ABD ve NATO’nun Afganistan işgalini tüm dünyadaki savaş karşıtlarıyla birlikte protesto ettik.
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi için, “Barışa bir şans verin” dedik. ‘Demokratik Açılım’ adı verilen süreç başladığında, “Şimdi barış zamanıdır” kampanyasıyla Kürt halkının ve tüm savaş karşıtlarının barış özlemlerini dile getirdik.
Bugün ise, hep birlikte, “Savaşı sustur, barışı yükselt” demek için buradayız. Çünkü “Savaşa hayır” demeye, “Önce barış!” demeye en çok bugün ihtiyacımız var.
Halkların barış içinde daha iyi yaşamasını amaçlayanlar, savaş politikalarına karşı çıkıyor. Silahlanmayı, çatışmayı, gerginliği körükleyen güçler de durmaksızın çalışıyor. Onlar iktidarlarını ve güçlerini ancak böyle sürdürebilirler. O yüzden “Hepimiz Filistinliyiz, Hepimiz Kürdüz” demeye de en çok bugün ihtiyacımız var.
Türkiye tarihinden ve dünya tarihinden bunları çok yakından tanıyor ve biliyoruz. Meclis’te de, Pentagon’da da, derin örgütlenmelerin illegal yapılanmalarında da, ırkçı örgütlenmelerde de bu güçler aralıksız bir şekilde halkları birbirine düşürmek ve savaş için çalışıyorlar.
Petrol ve silah şirketlerinin yönetiminde, parlementolarda, gazete köşelerinde, tv ekranlarında savaş tamtamlarını çalanlar 2009 yılı boyunca tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iş başındaydı. Öyle ki, milyonlarca insanımızın barış umuduyla Kürt sorununun çözümü için adım atılmasını beklediği günlerde Meclis kürsüsünden Dersim katliamını örnek gösterenler bile oldu. Barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak, şovenizmin, ırkçılığın, ötekileştirmenin bataklığından sıyrılmalı, geçmişin acıları ve suçları ile yüzleşerek her türlü ayrımcılığa karşı çıkmalıyız.
Bugün 24 Aralık 1978 Maraş katliamının yıl dönümü. 31 yıl önce bugün Maraş’ta, ırkçılar, barışın ve kardeşliğin düşmanları tarafından girişilen provokasyon ve saldırılar neticesinde bir Alevi katliamı gerçekleşti. 100’den fazla insan katledildi, 1000’nin üzerinde insan yaralandı, 1000’e yakın ev ve işyeri yakılıp tahrip edildi. Katliamdan sonra Alevilerin yüzde 80’i kenti terk etmek zorunda kaldı. Bu acı tabloyu ve benzerlerini yaratanlar, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de halen iş başındalar. Bush gitti, hepimiz sevindik. Ama Nobel barış ödülünü alırken bile savaşın gerekliliğinden söz eden Barack Obama, ABD’de savaş karşıtlarından aldığı oylara ihanet ederek Afganistan fatihi olmaya soyundu.
Türkiye’de de, barışı geliştirmekten başka bir yolun olmadığının herkes tarafından anlaşıldığı bir dönemde, Kürt halkının milyonlarca oy alan partisi kapatılarak, Kürt halkının temsilcilerinin milletvekilliği düşürülerek gerginlik tırmandırılmaya çalışıldı.
Değerli basın emekçileri, sevgili dostlar,
DTP’nin kapatılması kararı ve ardından bir dizi gelişme bu ülkede yaşayan herkesin yine yüreğini ağzına getirdi. Çünkü eğer diyalog ve barış ortamı geliştirilemezse, kaos ve şiddetin girdabına sürüklenme tehlikesi var.
Neyse ki hem Kürt halkının hem de savaş istemeyenlerin sesi ve barış özlemleri, partileri kapatarak gerginliği tırmandırmayı düşünenlerin arzuladığı kaos ortamının yaratılmasına izin vermedi. Barışın sesi susturulamadı.
Buradan, öncelikle Hükümete ve Parlementodaki muhalefet partilerine sesleniyoruz:
Kürt sorununun barışçı çözümü için somut adım atma zamanıdır. Sokaktan Meclis’e barış ve demokratik çözüm ortamını geliştirmek için gerekli yasal düzenlemeleri yapmak sizin göreviniz.
Hepimiz barışı savunmalı, barışın sesini yükseltmeliyiz çünkü telafisi mümkün olmayan yeni acılarla kaybedecek bir yılımız daha yok.
Biz savaş karşıtları, 2010 yılında da tüm dünyadaki savaş karşıtlarıyla birlikte barışın ve kardeşliğin yükselmesi, “Savaşa hayır!” sesinin daha gür bir biçimde yankılanması savaşsız bir ülke ve dünya özlemlerinin gerçekleşmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Irak halkının yanında olmaya, Afganistan’da işgalin son bulması için mücadele etmeye, Filistin halkıyla dayanışmaya devam edeceğiz. Askeri üslerin kaldırılması, silahlanmanın durdurulması, yabancı ülkelere gönderilen askerlerin geri çağırılması için sokaklara çıkacağız.
Kürt sorununun barışçı çözümü talebinden asla vaz geçmeyeceğiz. Barışın sesinin kısılmasına izin vermeyeceğiz. Savaşı sustur! Barışı yükselt
Hepimiz Kürdüz, hepimiz Iraklı, Filistinliyiz!
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu