İŞGALE ORTAK OLAMAYIZ
Amerikan Yüzyılının önemli bir ayağı olarak geliştirilen BOP uyarınca; İsrailin Lübnan’a saldırısının bini aşkın ölü, bir milyon mülteci; kentlerin, hastanelerin, okulların, yolların, köprülerin, fabrikaların bombardımanına rağmen başarısız kalması üzerine, Amerikanın ve İsrailin isteği ve BM Güvenlik Konseyinin 1701 sayılı kararı ile Lübnan’a BM Barış Gücü askeri yerleştirilmesine karar verilmiştir.
Lübnan’ın İsrail tarafından işgali, Lübnan’ın saldırısıyla değil, İsraili’in saldırısıyla başlamıştır. İsrail değil, Lübnan işgal edilmiştir. Ancak BM. Barış Gücü askerinin İsail’e değil Lübnan’a yerleştirilmesine karar verilmiştir.
Ortada, Barış Gücünün koruması gereken bir barış anlaşması henüz yoktur. İsrail son 30 yılda Lübnan’a 7 kez saldırmış ve BM’in daha önce almış olduğu hiçbir karara uymamıştır.
BM Güvenlik Konseyinin almış olduğu 1701 sayılı kararda, İsrail’in saldırılarının önlenmesine ilişkin hiçbir hüküm yokken , Lübnan’da İsrail ve Amerika’nın istediği nokralara yerleştirilecek Barış Gücü askerine, İsrail saldırı ve işgallerine karşı halkın direnişinin örgütleyen Hizbullah’ın silahsızlandırılması görevi verilmektedir.
Yani İsrail’in işgal ve bombardımanlarla elde edemediği, Hizbullah’ın silahsızlandırılıp etkisizleştirilmesi görevi Barış Gücüne verilmektedir. Özetlemek gerekirse, Barış Gücü bölgeye, “İşgal Gücü” olarak gönderilmektedir.
Türkiye işgal gücü göreviyle bölgeye gönderilmekte olan Barış Gücüne asker vermemeli, Bölgede İsrail ve Amerika’nın taşeronu gibi davranmamalıdır.
1 Mart tezkeresinin reddiyle bölge ve Dünya halkları nezdinde Türkiye’nin kazandığı saygınlığın 5 Eylül tezkeresi ile lekelenmesi söz konusudur.
Başta Hizbullah olmak üzere işgale karşı direnen milislerin silahsızlandırılması ve Türkiye ve Lübnan yetkililerinin iradeleri dışında gelişecek provokasyonlarla Barış Gücüne katılan Mehmetçik; Lübnan’da yerli halkla karşı karşıya gelebilecek ve savaşın tarafı olabilecektir. 1 Mart tezkeresinin reddi ile kurtulduğumuz Amerika’nın müttefiki olarak işgalci güç konumuna tekrar geri dönme riskini üstümüze alamayız.
1 Mart tezkeresinin reddi ile kazanılan onur, başta, tezkere oylamasında hayır diyen AKP’li milletvekilleri olmak üzere bütün barışsever güçlere aittir.
Bu onura sahip çıkmalı; halkımızın % 75’ler düzeyinde hayır dediği 5 Eylül Tezkeresine başta AKP’li milletvekilleri olmak üzere yine birlikte hayır demeliyiz.
Türkiye’yi, İsrail ve Amerika’nın taşeronu, Mehmetçiği işgalci asker konumuna sokmaktan sakınmalıyız.
Trabzon Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu
Ömer Faruk Altuntaş
