Yıldız Önen
Birisi ABD’nin başkanı. Trilyoner, maço, iklim değişiminde ABD’nin katkısını görmezden gelen, hatta iklimin değiştiğini kabul etmeyen birisi.
Diğeri Putin. Rusya’nın emperyal yayılmacı bir güç olarak yeniden dünyaya, en başta da ABD’ye kafa tutmasına liderlik ediyor.
Trump aynı zamanda bir ırkçı. Gösteri yapan ırkçıları açıktan destekleyen türden bir ABD başkanı.
Putin, Rusya’nın askeri gücünü sürekli olarak kanıtlayacak alanlara yönelen bir başkan. Kırım, Ukrayna, Rusya’nın askeri gücünü test ettiği ve bu gücüyle siyasi değişimlerde başrol oynadığı alanlar.
ABD, tüm dünyaya kan kusturan bir devlet. Çin Denizi’nden Latin Amerika’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a kadar müdahale etmediği, bombalamadığı, kontra eylemler düzenlemediği, işgal edilmesine katkı yapmadığı ülke yok neredeyse.
Ve uluslararası kuruluşlar şimdi ABD ve Rusya’nın Suriye konusunda anlaştığını açıklıyor.
Rusya ve Suriye ilişkisi bütünüyle kanlı bir ilişki. Suriye’de başlayan isyana kan dökerek karşılık veren Esad zor duruma düştüğünde yardımına ilk koşan İran oldu, ama Esad rejiminin iktidarını koruyabilmesi Rusya’nın verdiği destekle mümkün oldu. 300 binden fazla Suriyeliyi öldüren Esad rejimine destek veren Rusya, Suriye’de yüzlerce insanın ölümünden de sorumlu. 15 Şubat 2016 tarihinde İdlib’de Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün yönettiği hastaneyi
hedef alan saldırı bir komite tarafından araştırıldı ve araştırmanın sonucunda Rusya’nın saldırının faili olduğu açıklandı.
Bu Rusya, Suriye’nin geleceğinde söz sahibi.
ABD’nin Suriye’nin geleceğinde belirleyici olmasına ise hiç değinmeye gerek yok. Daha 2003 yılında giriştiği Irak işgalinde döktüğü kanlar kurumadı. Yüzbinlerce insanın işgal sonucu öldüğü Irak, aynı zamanda IŞİD gibi örgütlerin mayalandığı bir yıkıma maruz kaldı. ABD’nin Afganistan işgali, Irak işgali sırasında Felluce’de gerçekleştirdiği kitlesel katliam olmasa IŞİD gibi örgüt türeyebilir miydi sorusu çok gerçekçi bir sorudur.
ABD Irak’ta katliamlara devam ediyor hâlâ. The Independent gazetesi Temmuz ayında Irak’ın Musul kentinin IŞİD militanlarından kurtarılması sırasındaki çatışmalarda 40 binin üzerinde sivilin hayatını kaybettiğini yazdı. Bu operasyon açık bir şekilde ABD’nin koordinatörlüğünde sürdürüldü.
Ortadoğuluların hayatına çekirdek çitleyerek ölümlerini gönül rahatlığıyla izleyecek kadar önem veren bu iki emperyalist ülkenin Suriye’nin geleceğini tayin etmesi, iki mafya ailesinin bir mahallenin kaderi hakkında karar vermesi kadar adil ve demokratik.
Suriye’nin kaderi Suriye halklarının demokratik kararına bırakılmalıdır.
Suriye halkı, kaderini belirlemek için Trump’a, Putin’e ve başka güçlere mahkûm değildir. Bunu göstermesi için Esad’ın ve Trump ve Putin gibi işgalcilerin Suriye’nin geleceğinden elini çekmesi yeterlidir.
Bu yazı Marksist org web sitesinde yayınlanmıştır.