Afganistan’a Asker Yok! Kampanyası Basında Çıkanlar

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Haberfx – 03 Ekim 2009 IMF ye Füzeli Protesto

Küresel Barış ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan bir grup, Galatasaray Lisesi’nden TÜSİAD’a yürüyerek IMF’yi protesto etti. Ellerinde maket füze bulunan göstericiler, düdük ve davul çalarak tepkilerini dile getirdi.

Küresel Barış ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan 40 kişilik grup, öğlen saatlerinde Galatasaray Lisesi önünde toplandı. Sloganlar atan göstericiler, 300 TL’ye yaptıkları füze maketini taşıdı. Grup daha sonra, ellerindeki düdükler ve davulları çalarak Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) binasına yürüdü. İstiklal Caddesi üzerinde düdük ve davul çalarak ilerleyen grup, ilginç bir görüntü oluşturdu. TÜSİAD binası önünde yapılan açıklamada, “IMF’den alınacak parayla mı krizden çıkılacağını sanıyorlar. Borcun borçla kapandığına ve bu masala bir tek siz inanıyorsunuz. Kasalarınızı doldurmaya yarayacağını çok iyi biliyorsunuz. Bu felaketin hesabı yoksullara kesiliyor” denildi.

Açıklamanın ardından yanlarında getirdikleri füze maketi ve siyah mektubu TÜSİAD binasının önüne bırakan grup dağıldı.

Aknews – 03 Ekim 2009 – TÜSİAD a füze bırakıldı!

Dünya Bankası ve IMF karşıtları bugün Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) binası önüne füze bıraktı.

Bugün Beyoğlu’nda toplanan  Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (Küresel BAK) üyeleri,  300 liraya mal ettikleri sembolik füzeyi, “IMF ve Dünya Bankası işbirlikçisi” olmakla suçladıkları TÜSİAD’ın önüne bıraktı. Galatasaray’dan TÜSİAD binasına,  davul ve ıslık çalarak, sloganlar atarak yürüyen gruba polis herhangi bir müdahalede bulunmadı.  Yürüyüş sırasında sık sık “Paranız da füzeniz de batsın”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “Savaşlara karşıysan sokağa çık, IMF’ye karşıysan sokağa çık”, “Yaşasın halkların kardeşliği” şelinde sloganlar atıldı

Polisin barikat kurduğu TÜSİAD binası  önüne sloganlar ve alkışlar eşliğinde varan grup adına Eğitim-Sen eski Genel Başkanı Alaattin Dinçer bir açıklama yaptı. “IMF sever TÜSİAD’cılara sesleniyoruz” diyerek konuşmasına başlayan Dinçer, “Hepinizin para durumu yerinde, kazandıklarınız yedi sülalenize yeter. Cebinizdeki paraa gözümüz yok ama bir zahmet siz de yoksulların ve emekçilerin zaten delik olan ceplerine göz dikmeyin” dedi.

Gerçek Gündem – 03 Ekim 2009 Beyoğlu’nda IMF protestosu

Beyoğlu’nda IMF protestosu

Beyoğlu’nda IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantıları ile TÜSİAD’a protesto vardı.

Galatasaray Lisesi önünde toplanan bir grup, ”Paranız, füzeniz batsın, biz barış istiyoruz” yazılı pankartı açtı. Metal borulardan maket füze taşıyan grup üyeleri, TÜSİAD binası önüne kadar yürüdü. Buraya ellerindeki maket füzeyi bırakan gruptakiler, IMF ve TÜSİAD’ı protesto eden basın açıklamasının ardından dağıldı.

Öte yandan, yine Galatasaray Lisesi önünde ellerinde fotoğraf ve karanfillerle toplanan ve kayıp yakını olduklarını iddia eden diğer bir grup da burada oturma eylemi yaptı. Basın açıklamasında bugünkü eylemin 236. olduğu bildirilerek, yakınlarının gözaltına alındıktan sonra kaybolduğu ileri sürüldü ve sorumluların cezalandırılması istendi.

Grup üyeleri, bir süre oturma eylemine devam ederek dağıldı.

Bianet – 03 Ekim 2009 Küresel BAK’tan IMF’ye: Krediniz de Batsın, Füzeniz de!

Küresel BAK’tan IMF’ye: Krediniz de Batsın, Füzeniz de!

Küresel BAK, hakları yoksullaştırdığı ve savaşlara çanak tuttuğu gerekçesiyle IMF’yi protesto etti; IMF’yi çare olarak gösterdiği için de TÜSİAD’a protesto mektubu bıraktı.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) İstanbul’daki toplantılarını ve IMF sermaye politikalarını Beyoğlu Galatasaray Meydanı’nda yaptığı ve füzeli maket kullandığı bir eylemle protesto etti.

IMF’nin, bunun bir hayır kurumu olmadığı gerçeğini kavrayan tüm ülkelerde protesto edildiğini açıklayan Küresel BAK sözcüsü Bülent Aydın, “IMF’den kredi alacaklarmış, krediyle de füze alacaklarmış. Krediniz de batsın, füzeniz de batsın. Biz barış istiyoruz” dedi.

IMF’yi çare olarak gören TÜSİAD’a protesto

“Şimdi barış zamanı” ve “IMF’ye karşı ses çıkar” sloganlarının atıldığı düdük ve tamburlu eylemde Aydın, sözlerini “IMF hakların yoksullaştırmakla kalmıyor, savaşa da çanak tutuyor” diye sürdü.

Küresel BAK; IMF’nin çare olduğunu iddia eden iş çevrelerine tepki göstermek amacıyla Türkiye Sanayi ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) İstanbul temsilciliğine bir protesto mektubu bıraktı.

IMF, Bilgi Üniversitesi’nde ekonomi bölümü öğrencilerine seslenen kurumun başkanı Dominique Strauss-Kahn‘a ayakkabı atılmasıyla da protesto edilmişti.

Sesonline 03 Ekim 2009 IMF sever TÜSİAD ‘a  ‘füzeli ‘ protesto

‘IMF’sever TÜSİAD’a ‘füzeli’ protesto: ‘IMF’siz İstanbul, IMF’siz gezegen’

[Sesonline] İSTANBUL- Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Küresel Eylem Grubu (KEG) ve Antikapitalist Blok’un katılımı ile Galatasaray Meydanı’nda IMF protestosu gerçekleştirdi. Galatasaray Meydanı’ndan TÜSİAD merkezine dek yürüyüşe geçen protestocular, yaptıkları konuşmalarla, yurttaşları “IMF’sever TUSİAD’çılara ve Füze sever AKP hükümetinin IMF’den kredi alıp, büyük bir kısmını savunma füzelerine yatırmak istemelerini” protesto etmeye çağırdı. “Ne IMF parası, ne bomba! Paranız da batsın füzeniz de, biz barış istiyoruz!” diyen eylemciler, IMF’den yeni kredi alınması talebini yükselten TÜSİAD’a ve Genelkurmay’ın borçlanarak alınan krediyle gerçekleştirileceği “füze alımı”na gönderme yaparak sembolik bir füzeyi de TÜSİAD binasının önüne bıraktılar.

Eylem sırasında davullar, ziller, düdükler çalındı ve sık sık “Paranız da füzeniz de batsın”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “Savaşlara karşıysan sokağa çık, IMF’ye karşıysan sokağa çık”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Savaşa hayır”, ‘IMF’siz İstanbul, IMF’siz gezegen’ sloganları atıldı.

TÜSİAD binası önünde Küresel BAK adına konuşan Alaattin Dinçer yaptığı açıklamada; “Hepinizin para durumu yerinde sayılır; kazandıklarınız yedi sülalenize yeter! Cebinizdeki parada gözümüz yok ama bir zahmet siz de yoksulların ve emekçilerin zaten delik olan ceplerine göz dikmeyin artık! IMF’den alınacak 15 milyar dolarla krizden çıkılacağı masalına inanmıyoruz. Borcun borçla kapanmayacağını, bu masalın bir tek sizin kasalarınızı doldurmaya yarayacağını çok iyi biliyoruz” dedi.

“PARANIZ DA, FÜZENİZ DE BATSIN!”

Dinçer açıklamasını şöyle sürdürdü:

“IMF’den alınan her kuruşu afiyetle yiyen sizken bu ziyafetin hesabı onyıllardır yoksullara kesiliyor. Türkiye’nin IMF’ye hâlâ 31 milyar dolar borcu var. Yeni borç almayı önermek akıl kârı mı?

IMF ve Dünya Bankası’nın birer hayır kurumu olmadığını bilmeyen mi var?

IMF ve Dünya Bankası, tüm dünyada yoksulluğu ve adaletsizliği büyüten, çoğunluğu çocuk olmak üzere milyonlarca insanın temiz suyun bile olmadığı ortamlarda salgın hastalıklarla pençeleşmesine yol açan, küresel eşitsizliği tetikleyen kurumlardır.

IMF ve Dünya Bankası, bugüne dek izledikleri politikalarla krizin baş sorumluları arasındadır.

IMF ve Dünya Bankası silahlanmayı ve savaşları destekleyen kurumlardır.

Öyle olmasa, IMF’den alınmasını istediğiniz 15 milyar doların yarısını ABD füzelerine yatırmaya kalkabilir miydi Hükûmet?

Sizi 1 Mart 2003’ten tanıyoruz. ABD’nin Türkiye üzerinden Irak’a saldırmasına izin verecek tezkereyi desteklemiş, geri püskürtüldüğünde kaos yaratmaya çalışmıştınız. Çünkü o gün savaş istiyordunuz, bugün de savaş istiyorsunuz. Çünkü sizin için maddi çıkarlarınız her zaman insan hayatından daha önemli.

Öyleyse işte size bir füze, üstelik de bedava! Buyurun, bildiğiniz gibi yapın.

Ne IMF parası, ne bomba! Paranız da batsın füzeniz de, biz barış istiyoruz!

“FÜZE ALMAYIN, BARIŞ İÇİN ADIM ATIN”

Füzesever AKP hükûmetine sesleniyoruz:

Bu ülkede milyonlar BARIŞ’tan konuşurken, Ortadoğu BARIŞ umuduyla yanıp tutuşurken siz burnumuza Patriot füze sistemlerini, sınır ötesi operasyon tezkerelerini dayıyorsunuz!

Milyonlar işsizlik ve yoksulluktan perişanken siz onları yeni vergilerle tahsil edeceğiniz yeni borçların altına sokmak üzere IMF’yle masaya oturuyorsunuz. Üstelik bugüne kadar dünyanın içine eden bu iki örgütün akbabalarını da İstanbul’a topladınız.

Bu, gözlerinin içine baka baka yoksullarla dalga geçmektir.

IMF zirvesini iptal edin! IMF’den yeni borç alma görüşmelerine derhal son verin!
Silahlanmayı, savaşı sürdürmekten vazgeçin! Füze almayın, barış için adım atın!..”

Turnosol 03 Ekim 2009 Paranız da batsın füzeniz de

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Beyoğlu’ndaki TÜSİAD’ın önüne bir füze maketi ve ‘siyah mektup’ bırakarak, IMF’li sermaye politikalarını, AKP hükümetinin onay verdiği IMF borcuyla silahlanma girişimini protesto etti.

IMF – Dünya Bankası toplantısını protesto eylemleri sürüyor. Birbirinden farklı inisiyatiflerin, ortak veya ayrı ayrı gerçekleştirdikleri sokak eylemleri ve protestolara, işçilerin, kamu çalışanlarının, öğrencilerin eylemleri de ekleniyor. İstanbul’da bir yandan da ‘Kongre Vadisi’ (bugünlerde ona IMF vadisi diyoruz) etrafına güvenlik çemberi kuruluyor. Güvenlik çemberinin hemen dışından da ‘protesto çemberi’ başlıyor.

3 Ekim Cumartesi günü de IMF ve Dünya Bankası’nı protesto eylemleriyle geçti.

Savaş karşıtları TUSİAD’a füze bıraktı…

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Galatasaray Meydanı’ndabaşlayıp tekrar orada biten bir protesto eylemi yaptı. IMF politikalarını krizden çıkış için çareymiş gibi kulis yapan TÜSİAD’ın merkezine yürüyen savaş karşıtları, bir yandan megafonlarla caddeyi dolduran İstanbullulara seslendiler.

“IMF’sever TUSİAD’çıları ceplerini doldurmaktan başka hiç birşeyi umursamadıkları için ve Füzesever AKP hükümetini de IMF’den borç alıp, füze sistemlerine yatırmak istedikleri için, milyonlar barıştan söz ederken sınır ötesi operasyonları tekrar gündeme getirdikleri için” proteste ettiklerini duyuran eylemciler, ellerinde ‘Füze değil barış’ dövizleri ve ‘Paranız – füzeniz batsın biz barış istiyoruz’ pankartı taşıdılar…

Savaş karşıtları, IMF’den yeni kredi alınması talebini yükselten TÜSİAD’a ve Genelkurmay’ın borçlanarak alınan krediyle gerçekleştirileceğ i füze alımına gönderme yaparak hazırladıkları tenekeden sembolik bir füzeyi ve siyah mektubu TÜSİAD binasının kapısına bıraktılar.

TÜSİAD önünde Küresel BAK adına konuşan koalisyonun ilk imzacılarından Eğitimci Alaattin Dinçer, sermaye çevrelerine seslenerek “Hepinizin para durumu yerinde sayılır; kazandıklarınız yedi sülalenize yeter! Cebinizdeki parada gözümüz yok ama bir zahmet siz de yoksulların ve emekçilerin zaten delik olan ceplerine göz dikmeyin artık! IMF’den alınacak 15 milyar dolarla krizden çıkılacağı masalına inanmıyoruz. Borcun borçla kapanmayacağını , bu masalın bir tek sizin kasalarınızı doldurmaya yarayacağını çok iyi biliyoruz” dedi.

“PARANIZ DA, FÜZENİZ DE BATSIN!”

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun açıklaması şöyle devam etti:

“IMF’den alınan her kuruşu afiyetle yiyen sizken bu ziyafetin hesabı onyıllardır yoksullara kesiliyor. Türkiye’nin IMF’ye hâlâ 31 milyar dolar borcu var. Yeni borç almayı önermek akıl kârı mı?

IMF ve Dünya Bankası’nın birer hayır kurumu olmadığını bilmeyen mi var?

IMF ve Dünya Bankası, tüm dünyada yoksulluğu ve adaletsizliği büyüten, çoğunluğu çocuk olmak üzere milyonlarca insanın temiz suyun bile olmadığı ortamlarda salgın hastalıklarla pençeleşmesine yol açan, küresel eşitsizliği tetikleyen kurumlardır.

IMF ve Dünya Bankası, bugüne dek izledikleri politikalarla krizin baş sorumluları arasındadır.

IMF ve Dünya Bankası silahlanmayı ve savaşları destekleyen kurumlardır.

Öyle olmasa, IMF’den alınmasını istediğiniz 15 milyar doların yarısını ABD füzelerine yatırmaya kalkabilir miydi Hükûmet?

Sizi 1 Mart 2003’ten tanıyoruz. ABD’nin Türkiye üzerinden Irak’a saldırmasına izin verecek tezkereyi desteklemiş, geri püskürtüldüğünde kaos yaratmaya çalışmıştınız. Çünkü o gün savaş istiyordunuz, bugün de savaş istiyorsunuz. Çünkü sizin için maddi çıkarlarınız her zaman insan hayatından daha önemli.

Öyleyse işte size bir füze, üstelik de bedava! Buyurun, bildiğiniz gibi yapın.

Ne IMF parası, ne bomba! Paranız da batsın füzeniz de, biz barış istiyoruz!

“FÜZE ALMAYIN, BARIŞ İÇİN ADIM ATIN”

Füzesever AKP hükûmetine sesleniyoruz:

Bu ülkede milyonlar BARIŞ’tan konuşurken, Ortadoğu BARIŞ umuduyla yanıp tutuşurken siz burnumuza Patriot füze sistemlerini, sınır ötesi operasyon tezkerelerini dayıyorsunuz!

Milyonlar işsizlik ve yoksulluktan perişanken siz onları yeni vergilerle tahsil edeceğiniz yeni borçların altına sokmak üzere IMF’yle masaya oturuyorsunuz. Üstelik bugüne kadar dünyanın içine eden bu iki örgütün akbabalarını da İstanbul’a topladınız.

Bu, gözlerinin içine baka baka yoksullarla dalga geçmektir.

IMF zirvesini iptal edin! IMF’den yeni borç alma görüşmelerine derhal son verin!
Silahlanmayı, savaşı sürdürmekten vazgeçin! Füze almayın, barış için adım!”

Sloganlar atıldı…

Eylem sırasında davullar, ziller, düdükler çalındı ve sık sık “Paranız da füzeniz de batsın”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “Savaşlara karşıysan sokağa çık, IMF’ye karşıysan sokağa çık”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Savaşa hayır”, ‘IMF’siz İstanbul, IMF’siz gezegen’ sloganları atıldı.

Küresel Eylem Grubu (KEG) ve Antikapitalist Blok aktivistlerinin de katıldığı veylem, yaklaşık yarım saat sürdü ve başladığı gibi Galatasaray Meydanında bitirildi. Eylemin sonunda, Salı günü saat 11,00’de Taksim Gezi Parkında yapılacak protesto eylemine çağrı yapıldı.

Sesonline – 04 Ekim 2009 Mezapotamya Sosyal Forumu “Birlik, çeşitlilik, direniş…”

Avrupa Sosyal Forumları sırasında “Mezopotamya Sosyal Forumu (MSF)” yapalım diye konuştuğumuzda bu bir hayal olarak görülmüştü. Avrupalılar, ”çatışmaların yoğun olduğu bir bölgede, silah sesleri arasında nasıl olacak” diye sormuşlardı. 25-30 Eylül’de Diyarbakır’da Sümer Park’ta 10 bin kişinin katılımıyla gerçekleştiğinde bir hayal daha gerçekleşmiş oldu. Kaygılı Avrupalılar bizzat MSF’ye katıldıktan sonra Kürt bölgesinde neyin hakim olduğunu anladılar. Dünya Sosyal Forumu Konsey üyesi İtalyan Rafealla Balloni, MSF’nin son günü yaptığımız görüşmede sokaklara, insanlara hakim olan düşünce ve duygular savaş ve çatışma değil. Bütün çatışmalar Kürtlerin barışçıl havasını asla değiştirmemiş, kültürlerine, günlük hayatlarına sirayet etmemiş dedi. Aynı zamanda Kürt halkının özellikle son iki seçimden sonra sahip olduğu ‘direndik, kazandık bundan sonra direnmeye ve kazanmaya devam edeceğiz’ hali de çok net ortadaydı. Avrupa’nın her bir köşesinden gelen 200’ün üzerinde küreselleşme karşıtı hareketi temsilcilerinin, aktivistlerinin kanısı aynıydı. Savaş, çatışmalar bu bölgede pek çok tahribatta (insan ölümüne, maddi zarara) sebep olmuştu.

Ama Kürt halkının barışçıl ve direngen yönü gelişmiş, kendilerine güvenen sorunu barışçıl yollarla çözmeye adamış hale gelmişlerdi.

Balloni, MSF açılış konserinin de konuşmacısıydı. Konuşmasında Batı Avrupa geleneğinin öğretici ve dayatıcı tavrının artık değişmesi gerektiğini Batı’nın Doğu ile ortaklaşa yeni alternatifler örmeye ihtiyaç duyduğunu anlattı. Tüm MSF boyunca gerek Avrupa’dan, gerek Orta doğu’dan (Kürt federasyonundan İsrail’e, Filistin’den Mısır’a yaklaşık 100 katılımcı), gerekse Türkiye’nin batısından (maalesef 100 kişi aşamadık) gelenler tüm toplantılara katılıp, sokakta herkesle muhabbet edip ne olup bittiğini anlamaya çalıştılar. Medyadan duyduklarını, okuduklarını sorguladılar. Ortak soru “açılım hakkında ne düşünüyorsunuz” idi. 44 toplantıda hep bu soru bir şekilde cevaplanmaya çalışıldı.

FİKİR ZENGİNLİĞİ, ÇEŞİTLİLİK

Anarşistlerden sosyalistlere, eşcinsellerden kadın hareketine, gençlikten sendikacılara, otonomculardan sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin kendi görüşlerini dinledik.

MSF’nin bu konuda ortaklaştığı yer sorunun Kürt kimliğinin tanınması ve bunun anayasa çercevesinde güvenceye alınması olduğuydu. Talep esasında tüm bu tartışmaları toparlayan bir çerçeveydi. 80 seneden beri bölgede isyanların çıkmasının sebebi Kürt halkının tüm diğer halklara tanınan haklardan mahrum bırakılmasıydı. Bunu da Kürtçenin kurslarda okutulması ile çözmek mümkün değildi. Diğer devletsiz halklar gibi Kürt halkının da tüm hakları tanınmalı. Bunlara anayasa güvencesi verilmesi de bu hakların garantisini sağlayacak. Kürt sorununda çözümün neresindeyiz toplantısında Emine Ayna bunu “Kürtçe öğrenmek istiyoruz gidin kursa diyorlar, sanki İtalyanca öğrenmek istiyoruz, ana dilimizde eğitime verilen cevap bu” derken kimlik hakkının altını bir kez daha çiziyordu.

Bask ve Katalan bölgelerinden katılanların konuşmaları Kürt halkının sorunlarının ve mücadelesinin dünyada tek olmadığını iyi bir şekilde ortaya koyuyordu. Hepsi değişik şekillerde mücadele etmişler bunun sonucunda en temel hakları kazanmışlar, süreç Kürtlerinkine çok benziyor. Katalanya’dan Kürtçe eğitime destek için bir proje hazırlanmış, okullarda okutulmak üzere 12 tane kitabın basılması için maddi destek veriyorlar. Biz dilimizi konuşamamaktan çok çektik, Kürt halkına bir nebze de olsa yardımcı olmak istedik diyorlar.

MSF KAPANIŞ TOPLANTISI

MSF’nin kapanış toplantısında Avrupa, Ortadoğu ve Kürt bölgesinin tüm renkleri, tüm sesleri bir aradaydı. Ortadoğu’dan gelenler Diyarbakır’dan Kürt hareketinden ne kadar etkilendiklerini anlattılar. MSF’de kurulmaya çalışılan Kürt, Türk ve Arap kardeşliğinin önemini vurguladılar. Avrupa’dan gelenler bu güne kadar sömürgeci bir şekilde yayılmaya çalışan Avrupa medeniyetinin Doğu ile kucaklaşmasının önemini vurguladılar. Dünyayı ancak hep birlikte değiştirebileceğimizi söylediler. Toplantı sonuç bildirgelerinde 2010 yılında Ortadoğu ve Kadın konferansı yapılması, dayanışmanın güçlendirilmesi mesajları çıktı.

BARIŞ ANNELERİ…

Hem MSF’ye hem kapanış toplantısına damgasını vuran Barış Anneleriydi. Emine Anne, Türkiye devleti ne yaparsa yapsın Kürt hareketinin BARIŞ istediğini vurguladı. Tutuklansak da öldürülsek de biz BARIŞ istiyoruz dedi. Bunun için mücadele ettik, onlarca çocuğumuzu feda ettik ama mücadeleye devam edeceğiz, Kürt kimliğimizle tanındığımız bir Barışa kadar devam edeceğiz dedi. Kimse MUHATAP kim diye sormasın, Öcalan hepimizin adına muhataptır derken çözümün merkezinin ne olduğunu gösterdi.

MSF, diğer tüm sosyal forumlar gibi yapılan yerin rengini, sesini yansıtması, dışardan gelenlerin yereli öğrenme ve dayanışma geliştirmesi ve ortak bir mücadele örgütlenmesi noktalarında son derece başarılı bir forum oldu. Sosyal forumlardaki “BİRLİK, ÇEŞİTLİLİK ve DİRENİŞ” sloganının bu kadar canlı yaşandığı bir forumu mümkün kılan Kürt hareketinin dinamiği ve Kürt halkının coşkusuydu.

Başka bir Dünya, Başka bir Mezopotamya mümkün…

Yıldız Önen

Sabah – 04 Ekim 2009 – Vadi tartışıyor, sokak hareketleniyor!

6 Ekim bekleniyor
6-7 EKİM’DE Harbiye Kongre Vadisi’nde yapılacak IMF ile Dünya Bankası yıllık toplantısına iki gün kala IMF ve Dünya Bankası karşıtı eylemlerde tansiyon yükseliyor. Dün de gösteriler Taksim ve çevresinde yoğunlaştı. 6 Ekim’de Taksim Meydanı’nda buluşacak olan IMF ve Dünya Bankası karşıtları güçlerini birleştirerek toplantıların yapıldığı Kongre Vadisi’ne yürümeye hazırlanıyor.

‘İşten atmak yasaklansın’
DÜNÜN ilk eylemini çeşitli sendika ve siyasi partilerin oluşturduğu İşten Atmak Yasaklansın Komitesi tarafından yapıldı. Taksim Meydanı’nda basın açıklaması yapan grup, işten atmaların yasaklanması için TBMM’nin yasa çıkarması ve işsizlere yeni iş olanakları yaratılması taleplerini içeren bir imza kampanyası başlattı.

TÜSİAD’ın önüne ‘füze’
DÜNÜN ikinci eyleminde ise Küresel Barış ve Adalet Koolisyonu adını taşıyan grubun hedefinde Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin Tepebaşın’daki binası vardı. IMF ve Dünya Bankası’nın silahlanmayı ve savaşları destekleyen kurumlar olduğunu dile getiren göstericiler “Paranız-Füzeniz Batsın Biz Barış İstiyoruz” başlıklı siyah mektubu ve füze maketini TÜSİAD binasının önüne bıraktı.

Birgün – 04 Ekim 2009 Eğitim Sen: IMF ye Atacak Ayakkabımız Çok

Eğitim emekçileri, IMF politikalarıyla gasp edilen hakları için İstiklal Caddesi’nde çıplak ayak yürüdü. Eğitim Sen üyeleri, ayakkabılarını ellerine alarak “IMF’ye atacak ayakkabımız çok” dedi. Eyleme destek veren gazetemiz editörü Selçuk Özbek, emekçilerin mücadellelerini ortaklaştırması gerektiğini vurguladı. KüreselBak üyeleri de maket füzelerle IMF’ye mesaj verdiler. İstanbul, dün de IMF karşıtı protestolara sahne oldu.Eğitim Sen İstanbul Şubeleri üyeleri, Taksim Tramvay Durağı’ndan Galatasaray Meydanı’na düzenledikleri yürüyüşle IMF politikalarını protesto etti. Velilerin de katıldığıyürüyüşte, “Parasız, bilimsel, laik, demokratik eğitim haktır, engellenemez” yazılı pankart taşıyan yaklaşık 200 kişi, ayakkabılarını çıkararak, çıplak ayak Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Yürüyüş boyunca, “Eğitim haktır satılamaz”, “Savaşa değil, eğitime bütçe”, “Anadilde eğitim haktır engellenemez”, “IMF defol, bu memleket bizim”, “Kahrolsun IMF, işbirlikçi AKP” sloganlarını haykırdı. Çevredeki halka seslenen Eğitim Sen üyeleri, İstanbul’da bulunan IMF’ye karşı susmayacaklarını dile getirdi. “Ücretsiz eğitim, sağlık, barınma, ulaşım hakkı için yürüyoruz” dedi.

‘IMF POLİTİKALARI YOKSULLAŞTIRDI’

Galatasaray Meydanı’nda bir açıklama yapan Eğitim Sen İstanbul 8 No’lu Şube Başkanı Hatun İldemir, IMF ve Dünya Bankası politikaları doğrultusunda kamusal hizmetlerin piyasalaştırıldığını söyledi.Eğitim-bilim emekçilerinin, işçilerin, öğrencilerin bu politikalar yüzünden temel haklarından faydalanamaz duruma geldiklerini, daha da yoksullaştıklarını ifade etti.Temel tüketim maddelerine yapılan zamları teşhir eden İldemir, zamların geri çekilmesini istedi. İldemir, “Kamusal hakların piyasalaştırılmasına karşı mücadelemizi büyütmekte kararlıyız” diye konuştu.

ÖZBEK: MÜCADELE ORTAKLAŞTIRILMALI

IMF Başkanı’na ayakkabı atarak tepkisini gösteren Selçuk Özbek, emperyalizme, kapitalizme karşı emekçilerle öğrencilerin mücadelesinin ortaklaştırılması gerektiğini belirtti. Eyleme, Öğrenci Kolektifleri ve Gençlik Muhalefeti de destek verdi.

IMF’YE FÜZELİ  PROTESTO

Öte yandan, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi bir grup  da yaptıkları maket füze ile IMF’yi protesto etti. Grup, “Paranız, füzeniz batsın” yazılı başlıklı mektupları ise TÜSİAD merkezine bıraktılar.

Timeturk 04 Ekim 2009 IMF ve DB’ye: Paranız da batsın füzeniz de

IMF ve DB’ye: Paranız da batsın füzeniz de

İstanbul’da IMF ve Dünya Bankası toplantıları protesto edildi. “Ne IMF parası, ne bomba! Paranız da batsın füzeniz de, biz barış istiyoruz!” diyen eylemciler, eğitimin parasız olmasını istedi.

İstanbul’da IMF ve Dünya Bankası karşıtı gösteriler sürüyor. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Küresel Eylem Grubu (KEG) ve Antikapitalist Blok’un katılımı ile Galatasaray Meydanı’nda IMF protestosu gerçekleştirdi.

Galatasaray Meydanı’ndan TÜSİAD merkezine dek yürüyüşe geçen protestocular, yaptıkları konuşmalarla, yurttaşları “IMF’sever TUSİAD’çılara ve Füze sever AKP hükümetinin IMF’den kredi alıp, büyük bir kısmını savunma füzelerine yatırmak istemelerini” protesto etmeye çağırdı.

“Ne IMF parası, ne bomba! Paranız da batsın füzeniz de, biz barış istiyoruz!” diyen eylemciler, IMF’den yeni kredi alınması talebini yükselten TÜSİAD’a ve Genelkurmay’ın borçlanarak alınan krediyle gerçekleştirileceği “füze alımı”na gönderme yaparak sembolik bir füzeyi de TÜSİAD binasının önüne bıraktı.

TÜSİAD binası önünde Küresel BAK adına konuşan Alaattin Dinçer yaptığı açıklamada; “Hepinizin para durumu yerinde sayılır; kazandıklarınız yedi sülalenize yeter! Cebinizdeki parada gözümüz yok ama bir zahmet siz de yoksulların ve emekçilerin zaten delik olan ceplerine göz dikmeyin artık! IMF’den alınacak 15 milyar dolarla krizden çıkılacağı masalına inanmıyoruz. Borcun borçla kapanmayacağını, bu masalın bir tek sizin kasalarınızı doldurmaya yarayacağını çok iyi biliyoruz” dedi.

Bianet – 09 Ekim 2009 – Hrant Dink Cinayet Davası

Dink İçin Adalet İsteyen Arkadaşları Yine Beşiktaş’taydı

Sanatçı Günşiray, İstanbul Bienal’inin sorusuna gönderme yaptığı konuşmasında, “Herkes bilmeli: Bugün adalet arayışımıza katılmayanlar yarın asla altında kalkamayacakları bir utancın yükü altında ezilecekler” dedi.

Agos Gazetesi’nin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink‘in öldürülmesiyle ilgili davanın 12. duruşması Beşiktaş 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye bu sabah saatlerinde başlandı.

Bu esnada “Hrant’ın Arkadaşları”nın çağrısıyla saat 10.00’da Beşiktaş Meydanı’nda bir araya gelen 200’ü aşkın kişi gazeteci Dink için adalet istedi.

Açıklamanın ardından Adalet İçin Dayanışma Platformu üyeleri saat 12.00’de adliye önünde adalet nöbeti tutmaya başladılar. Nöbet, duruşma sonuna kadar sürecek.

“İnsan adaletle yaşar”

“Hrant için adalet için” pankartının açıldığı eylemde Türkçe ve Ermenice “Öldür diyenler yargılansın”, “Bu dava ne zaman başlayacak?” ve “19 Ocak’ı hatırlıyor musunuz?” dövizleri taşındı, “Hrant’ın katili ergenekon çetesi”, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” ve “Katil devlet hesap verecek” sloganları atıldı.

Açıklamayı Hrant’ın Arkadaşları adına sanatçı Mahir Günşiray okudu.

Günşiray, “Herkes bilmeli: Bugün adalet arayışımıza katılmayanlar yarın asla altında kalkamayacakları bir utancın yükü altında ezilecekler” dedi.

11. İstanbul Bienal’inin sorusuna gönderme yapan Günşiray konuşmasını şu sözlerle bitirdi:

“İnsan neyle yaşar? İftirayla, cinayetle entrikayla, ahlaksızlıkla mı? yoksa adaletle mi? buyurun, tercih sizi.”

Basın açıklamasına Dink’in ailesinin yanı sıra Stella Ovadia, Zeynep Tanbay, Özlem Dalkıran, Ahmet Tulgar, Bağış Erten, Mustafa Sütlaş, Tayfun Mater, Ahmet İnsel, Yıldız Önen, Şemsa Özer, Ömer Madra, Alper Taş, Evrensel Belgin, Cengiz Algan, Ufuk Uras, Cengiz Aktar, Hakan Tahmaz, Selami İnce, Kerem Kabadayı, Mustafa Kuleli, Ümit Fırat, Ümit Kıvanç, Yaman Yıldız, Masis Kürkçügil ve Avi Haligua’nın yanı sıra Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Nor Zartonk, Feminist Kadın Çevresi, Emekçi Hareket Partisi, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu üyeleri de katıldı.,

Bianet – 09 Ekim 2009 – ABD savaşıyor, Başkan barışıyor

Obama “Barış”ın Sözünü Edince, Nobel Ödülü’nü Kaptı

Küresel BAK’tan Önen’ göre, “Nükleer silahlar duruyor, Irak işgali sürüyor, Afganistan’a daha fazla asker yolluyor… Obama’nın barış sözü kağıt üzerinde kaldı.” Nobel Komitesi ise, “Obama’nın çabalarını destekliyoruz” dedi.

Nobel Barış Ödülü, “uluslararası diplomasi ve halklar arasında işbirliğini güçlendirmek için gösterdiği olağanüstü çaba” nedeniyle ABD başkanı Barack Obama’ya verildi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’ndan (Küresel BAK) Yıldız Önen‘e göreyse, Obama’nın vaatleri kağıt üzerinde kalırken ABD’nin barış yönündeki tek faaliyeti, barış aktivistlerine iş çıkartmaktan ibaret.

Önen, “Obama’yı seçenler Bush’tan ve savaşlardan bıkanlardı. Irak’tan askerleri çekeceğini, nükleer silahlanmaya karşı çıkacağını, İran’la konuşarak anlaşmaya varacağını söyledi. Binlerce nükleer karşıtı  insan kampanyaya destek verdi, çalıştı, oy verdi” dedi.

“Maalesef başkan olduğundan beri bunların çoğunu yerine getirmedi. Irak’tan asker çekme meselesi hikayeye dönüştü. Irak yetmezmiş gibi bir de Afganistan’da işgal yoğunlaşıyor. Nükleer silahlar olduğu gibi duruyor. Füze kalkanı Avrupa’dan kalktı, Türkiye’ye geldi. İncirlik Üssü yerli yerinde…”

Sonuç olarak, Önen’e göre “barış ödülünün Obama’ya değil, seçim kampanyasında çalışanlara verilmesi gerekirdi”.

“Umut verdi”

Bir madalya, bir diploma ve yaklaşık 2,1 milyon TL alacak olan Obama, ödülle “onurlandığını” söyledi. Basın toplantısında ödülün neden sadece bir yıldır görevde olan başkana verildiği sorusu üzerine Nobel Komitesi başkanı Thorbjoern Jagland “Çünkü yapmaya çalıştıklarını destekliyoruz” dedi.

Komite, Obama’nın özellikle nükleer silahsızlanma konusundaki çabalarını vurguladı. “Nadiren bir insan Obama’nın yaptığı ölçüde dünyanın ilgisini toplamış ve kendi halkına daha iyi bir gelecek umudu verebilmiştir.”

Bianet – 16 Ekim 2009 – Binlerce Kişi Ceylan Önkol için Yürüdü

Binlerce Kişi Ceylan Önkol için Yürüdü

“Ceylan Önkol’un ölümünün ardından yatan gerçeklerin açığa çıkarılmasını” talep eden iki bini aşkın insan Beyoğlu’nda düdük, davul, fenerlerle yürüyüş düzenledi.

Diyarbakır’da patlayıcı sonucu ölen, Ceylan Önkol‘un ölümünden sorumlu olanların bulunup, yargılanması talebiyle yaklaşık 2bin kişi dün akşam (15 Ekim) İstiklal caddesinde yürüdü.

Davul, düdük ve fenerlerle protesto

14 yaşındaki Önkol’un, 28 Eylül’de Lice’nin Şenlik köyü, Paşaçiya mezrasında koyunlarını otlatırken tüfek bombası patlaması sonucunda öldüğü iddia ediliyor.

Kendilerine Ceylan Önkol İnisiyatifi diyen grup, Galatasaray meydanında meşalelerle saat 19:00’da buluştu.

Önkol’un fotoğrafını taşıyan kalabalık “Sorumlular yargılanacak, kaza değil, cinayet”, “Susma militarizmi sorgula” pankartları açtılar. Ceylan Önkol İnisiyatifi, davullarla, düdüklerle ve fenerlerle insan zinciri oluşturarak olayı protesto ettiler ve Ceylan Önkol için 1 dakikalık saygı duruşunda bulundular.

Kalabalık adına basın açıklamasını okuyan Eren Keskin şöyle dedi:

“İnsan Hakları Derneği’nin oluşturduğu heyet bölgeye gitti. Olayı tanıklarla konuşarak yerinde tespit etti. Olayın ardından, her savaş acısı karşısında aynı umursamaz tavrı gösteren Genelkurmay yetkilileri, Ceylan’ın ölümünün ardından yatan gerçekleri de gizlemeye çalıştılar. Biz kez daha ‘Devletin resmi bilirkişileri’ olayı ‘içinden çıkılmaz’ hale getirmeyi amaçlayan bir rapor düzenlediklerini” söyledi.”

Eyleme katılan İlkay Akkaya ve Yasemin Göksu “Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar” sözlü “Urfa Türküsünü” söylediler.

Kalabalık “Ceylanın katili Ergenekon çetesi”, “Hepimiz Kürdüz hepimiz DTP’liyiz”, “TSK Kürtleri yıldıramaz”, “Katil devlet hesap verecek”, “Ölüm değil çözüm”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Katil devlet hesap verecek”, “Çeneni kapa, çeneni kapa, İlker Başbuğ çeneni kapa”, “İnadına özgürlük”, “Dur de, dur de, ölümlere dur de”, “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz”, “Biji bratiya gelan” sloganları attılar.

Binlerce kişi, yürüyüş boyunca sık sık Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol gibi hayatını kaybeden çocukların isimlerini söyledi.

Taksim Tramvay durağında Ceylan’ın öldürüldüğü köye giden dansçı Zeynep Tanbay ve yazar Cengiz Algan bir konuşma yaptı. Algan, “Çocuklarını koruyamayan bir devlet devlet değil olsa olsa çete devletidir” dedi.

GündemOnline – 16 Ekim 2009 – Binlerce kişi Ceylan için yürüdü

Binlerce kişi Ceylan için yürüdü

Askeri taburdan atıldığı belirtilen silahla hayatını kaybeden Ceylan Önkol (12) için binlerce kişi İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yaptı. Binlerce kişinin hep bir ağızdan ‘Gezme Ceylan bu dağlarda seni avlarlar’ parçasını söylediği eylemde, bölgedeki çatışmalı ortamda yaşanan çocuk ölümleri karşısında büyük bir kamuoyu tavrının gösterilmemesi eleştirildi.

İstanbul’da çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi partinin de aralarında bulunduğu binlerce kişi Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde askeri taburdan atılan silahla öldürüldüğü belirtilen Ceylan Önkol için Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Kendilerine ‘Ceylan Önkol İnisiyatifi’ adını veren gruba, İlkay Akkaya, Yasemin Göksu, Zeynep Tanbay’ın bulunduğu çok sayıda sanatçı da destek verdi. Yürüyüşte, Ceylan Önkol’un fotoğrafları ile ‘Gezme Ceylan bu dağlarda seni avlarlar’, ‘Seylanı öldüren militarizm’, ‘Gerçekleri söyleyin, Ceylan bir patlayıcı ile öldü ama.. ‘ dövizleri taşındı. Yürüyüşte, ayrıca ‘Kaza değil cinayet sorumlular yargılansın’, ‘Ceylanı öldüren militarizm susma militarizmi sorgula’ yazılı pankartlar açılarak, sık sık ‘Ceylan’ın hesabı sorulacak’, ‘Kürt halkına özgürlük’, ‘Hepimiz Kürdüz hepimiz DTP‘liyiz’, ‘İlker Başbuğ çeneni kapa’, ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’ sloganları atıldı.

İnisiyatif üyeleri çaldıkları düdük ve trampetlerle de Ceylan’ın ölümünü protesto etti.

‘Militarizmi sorgulayın’

Galatasaray Meydanı’nda yapılan yürüyüş öncesinde konuşan insan hakları savunucusu Eren Keskin, ‘Coğrafyamızda süren savaşta yıllar içinde bir çok çocuk yaşamını yitirdi. Ancak çocuk ölümleri karşısında savaştan beslenen militarist sistemi sorgulayacak kadar büyüyen bir kamuoyu tavrı gösterilemedi’ dedi. Genelkurmay Başkanlığı’nın Ceylan’ın ölümünün ardından yatan gerçekleri gizlemeye çalıştığını savunan Keskin, ‘Bir kez daha ‘devlet resmi bilirkişileri’ olayı ‘içinden çıkılmaz’ hale getirmeyi amaçlayan bir rapor düzenlediler. Ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne imza atan bir devletin Başbakanı komşu coğrafyalarda öldürülen çocuklar için gösterdiği tavrı Ceylan için çok gördü’ diye konuştu. Keskin, şöyle devam etti: ‘Ceylan’ın fotoğrafından bizlere yansıyan o kocaman gözleri bu olayı sorgulamayı bizler için zorunlu kılıyor. Kürt sorununda çözümsüzlük politikaları üreten militaristler, hep savaşla beslendiler. Kimliği ne olursa olsun evlere gelen çocuk cenazeleri üzerinden kendilerini var etmeye çalıştılar. Hayatın her alanına müdahale eden, karar verme hakkımızı elimizden alan militarizmi sorgulayın.’

İnsan zinciri oluşturuldu

Açıklamanın ardından İlkay Akkaya ve Yasemin Göksu ‘Gezme Ceylan bu dağlarda seni avlarlar’ adlı parçayı eyleme katılan binlerce kişi ile hep birlikte söyledi. Açıklamanın ardından kitle önce Tünel Meydanı’na doğru insan zinciri oluşturdu. Burada yeniden kortej oluşturan kitleye caddeden geçen vatandaşlar ve esnaflar da alkışlarla destek verirken yürüyüş Taksim Tramvay durağına kadar sürdü. Cadde üzerinde oturma eyleminde olan Barış Anneleri İnisiyatifi Üyesi Sultan Bozkurt, ‘Halklar ele el vermediği sürece bu ölümler devam edecek. Ölümleri artık durduralım’ dedi. Binlerce kişi, yürüyüş boyunca sık sık Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol gibi hayatını kaybeden çocukların isimlerini haykırdı. Taksim Tramvay durağında Ceylan’ın öldürüldüğü köye giden Dansçı Zeynep Tanbay ve Yazar Cengiz Algan bir konuşma yaptı. Algan, ‘Çocuklarını koruyamayan bir devlet devlet değil olsa olsa çete devletidir’ diye konuştu. Konuşmaların ardından eylem sona erdi.

Yeşil Gazete – 16 Ekim 2009 – Ceylan İçin “İnsan”lık Zinciri

Dün akşam, Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Şenlik köyü, Paşaciya mezrasında militarizmin son çocuk kurbanı olan Ceylan için sokaktaydık… Katillerden hesap sorulması için sokaktaydık. Ceylan’ın ölümünün, diğer çocukların katliamları gibi üzerinin örtülmemesi için sokaktaydık… Sahte raporlara, samimiyetsiz açıklamalara inanmadığımızı göstermek için sokaktaydık… Artık sabrımızı kalmadığını göstermek için sokaktaydık…

Basın açıklamasını Ceylan Önkol İnisiyatifi adına okuyan Av. Eren Keskin; Ülkede süren savaşta, birçok çocuğun mayınlarla parçalanarak, bombalara maruz kalarak ve çatışmalarda öldürüldüğünü, bazı çocukların gazete satarken katledildiğini belirten Keskin,  açıklamasında “Bizler ve bizim gibiler yıllarca sokaklara çıktık, bağırdık, haykırdık. Bugün bir kez daha bir çocuk ölümü ile acılar içindeyiz. 28 Eylül 2009 günü Lice’nin Şenlik Köyü Xambaz mezrasında evinin 200 metre ötesinde koyunları otlatırken 12 yaşındaki Ceylan Önkol, kendisine ateş edilmesi sonucunda yaşamını yitirdi. İHD’nin oluşturduğu heyet bölgeye gitti. Ve olayı tanıklarla konuşarak yerinde tespit etti. Olayın ardından, her savaş acısı karşısında aynı umursamaz tavrı gösteren Genelkurmay yetkilileri, Ceylan’ın ölümünün ardında yatan gerçekleri gizlemeye çalıştılar. Ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne imza atmış bir devletin Başbakanı, komşu coğrafyada öldürülen çocuklar için gösterdiği tavrı, Ceylan için çok gördü. Ancak bu kez olmayacak! Biz susmayacağız!” dedi.

Basın açıklamasının ardından, geçtiğimiz günlerde Lice’ye giderek Ceylan Önkol’un ailesini ziyaret eden sanatçılardan olan İlkay Akaya ve Yasemin Göksü “Gezme Ceylan Bu Dağlarda” türküsünü kalabalık ile hep bir ağızdan okurken duygu dolu anlar yaşandı.

Türkünün ardından Galatasaray’dan tünele doğru insanlık zinciri oluşturuldu. Binlerce insan ele ele tutuşarak Türk, Kürt, Ermeni Halklar Kardeştir diye haykırarak militarizmi ve faşizmi lanetledik.

“Kürdistan Faşizme Mezar Olacak, Kürdistan’da Savaşan Çocuklara Bin Selam, Ceylan’ın Hesabı Sorulacak, Yaşasın Halkların Kardeşliği / Biji Bratiya Gelan, Ölümlere Dur De, Ölüm Değil Çözüm, Katil Devlet Hesap Verecek, Ceylan’ın Katili Ergenokan Devleti, Hepimiz Kürdüz Hepimiz DTP’liyiz, Kürdistanlı Çocuklar Yalnız Değildir” sloganlarıyla, alkışlar ve düdükler eşliğinde Taksim Meydanı’na doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş Taksim Meydanı’nda yapılan açıklama ile sona erdi.

Uğur Kaymaz, Xezal Berü, Mizgin Özbek, Rozerin Aksu, Hogır… Şimdi de Ceylan Özkol bu ülkenin ölü çocukları… Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne imza atmış bir devlet çocuklarını acımasızca katlederken ülkede yaşamanın utancını taşıyan insanlar ses çıkarıyor… Ölü çocuklarımız toprakların altına gizlenemeyecek kadar fazlalar… Onları görmezden gelemezsiniz… Ceylan’ın o güzel, kocaman gözlerinde kaçamazsınız… Ceylan’ın dosyasının birbirinden komik gerekçelere –kızcağızın intihar ettiği bile söylendi- kapanmasına, katillerinin aklanmasına izin vermemeliyiz. Vicdanı olan herkesi bu insanlık suçuna karşı koymaya, peşini bırakmamaya çağırıyoruz.

Gizem Ertürk

Turnusol – 30 Ekim 2009 – İncirlik kararnamesi davası Danıştay’da
İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlerine kullandırılmasına ilişkin süreyi uzatan Bakanlar Kurulu kararının iptali için açılan davanın sonuna gelindi. Gizli İncirlik Kararnamesi Danıştay druşması 3 Kasım’da yapılacak.

3 Kasım Salı günü saat 09.45’de Danıştay 10. Dairesi’nde yapılacak duruşmayı izleyecekler arasında İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras da olacak. Daha önce konuyu Meclis gündemine taşıyan Uras, 4 Kasım Çarşamba günü TBMM’de bir basın toplantısı yapacak.

Duruşmaya, İncirlik Üssü’nün kapatılması için 5 yıldır kampanya yapan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu sözcülerinden Yıldız Önen de Ankaralı savaş karşıtlarıyla birlikte katılacak. Danıştay duruşmasına davacıların vekili olarak da Ankara Barosundan Av. Kürşat Bafra katılıyor.

“İncirlik Üssü kapatılsın”

Duruşma ve dava süreci ile ilgili olarak bugün bir basın duyurusu yayınlayan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, duruşmaya ve Ufuk Uras’ın basın toplantısına savaş karşıtlarının katılacağını vurguladı. Küresel BAK açıklaması şöyle:

“Bilindiği gibi Türkiye, Irak Savaşı’na doğrudan katılmamış olsa da ABD ve yandaşlarına sağladığı yardımlarla savaşa dolaylı olarak katılmıştı. Bu kapsamda Irak Savaşı’na verilen en önemli destek, İncirlik Üssü’nün ABD savaşan birliklerinin kullanılmasına açılmasıdır. GİZLİLİK damgasını taşıyan 23 Haziran 2003 tarih ve 5755 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile başlayan hukuk tanımaz süreç halen sürmektedir. Kamuoyundan ve TBMM’den gizli alınan, işgali ve savaşı kolaylaştırmaya yönelik karara yönelik savaş karşıtlarının mücadelesi o zamandan beri sürüyor.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun kampanyaları yanında, hukuksal yönden de yürütülen mücadele kapsamında ilk kararnamenin iptali için açılan dava, Danıştay İdari Dava daireleri Genel Kurulu’nda temyiz incelemesindedir.

Söz konusu kararnamenin süresini bir yıl uzatan 2007 kararnamesinin iptali davasının duruşması, 3 Kasım 2009 Salı günü saat 09.45’de Danıştay 10. Dairesi’nde yapılacaktır.

Davacılar; Arif Ali Cangı, Aysun Koç, Berrin Esin Kaya, Hafize Çobanoğlu ve Gürkan Evci’dir.

Davacı vekilleri; Av. Hülya Üçpınar, Av. İmdat Ataş, Av. Eylem Yüksel, Av. İlahi Öz, Av. Aysun Solakoğlu Ağaoğlu, Av. Bahattin Özdemir, Av. Mehmet Ali Koç, Av. Nalan Erkem, Av. Nilgün Tortop, Av. Senih Özay’dır.

3 Kasım saat 09.45”deki duruşmaya Küresel BAK Yürütme Kurulundan Yıldız Önen ve Bağımsız İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da katılacak. Ankaralı savaş karşıtları da onlarla birlikte olacak.

Daha önce konuyu verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine de getiren İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, 4 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de TBMM’de bir basın açıklaması yapacak. Basın açıklamasına savaş karşıtları da katılacak.
İşgale, savaşa, bölge halklarını birbirine düşüren politikalara dur demek, gizli anlaşmalarla faaliyetini sürdüren askeri üslere hayır demek, barıştan, yaşamdan yana olan herkesin tarihsel sorumluluğudur. Bizim mücadelemiz, İncirlik Üssü’nün kapatılmasına kadar sürecektir.”

Güncel Haber – 02 Kasım 2009 – İncirlik Kararnamesi Davası Danıştay’da
İncirlik Üssü’nün Abd’ye Lojistik Amaçlı Kullandırma İzninin Süresini 1 Yıl Uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin İptali İçin Açılan Dava Yarın Görülecek.

Yeni Sentez – 02 Kasım 2009 – Gizli İncirlik Kararnamesi’nin Duruşması 3 Kasım’da Danıştay’da Yapılacak
Incirlik Ussu’nun yabanci silahli guclerine kullandirilmasina iliskin olarak, Bakanlar Kurulu kararinin suresini 23.06.2007 tarihinden itibaren uzatan Bakanlar Kurulu kararinin iptali icin acilan davanin sonuna gelindi.

Bilindigi gibi Turkiye, Irak Savasi’na dogrudan katilmamis olsa da ABD ve yandaslarina sagladigi yardimlarla savasa dolayli olarak katilmisti. Bu kapsamda Irak Savasi’na verilen en onemli destek, Incirlik Ussu’nun ABD savasan birliklerinin kullanilmasina acilmasidir. GIZLILIK damgasini tasiyan 23.06.2003 tarih ve 5755 sayili Bakanlar Kurulu Karari ile baslayan hukuk tanimaz surec halen surmektedir. Kamuoyundan ve TBMM’den gizli alinan, isgali ve savasi kolaylastirmaya yonelik karara yonelik savas karsitlarinin mucadelesi suruyor.

Kuresel Baris ve Adalet Koalisyonu’nun kampanyalari yaninda, hukuksal yonden de yurutulen mucadele kapsaminda ilk kararnamenin iptali icin acilan dava, Danistay Idari Dava daireleri Genel Kurulu’nda temyiz incelemesindedir.

Soz konusu kararnamenin suresini bir yil uzatan 2007 kararnamesinin iptali davasinin durusmasi, 3 Kasim 2009 Sali gunu saat 09.45’de Danistay 10. Dairesi’nde yapilacaktir.

Davacilar; Arif Ali Cangi, Aysun Koc, Berrin Esin Kaya, Hafize Cobanoglu ve Gurkan Evci’dir.

Davaci vekilleri; Av. Hulya Ucpinar, Av. Imdat Atas, Av. Eylem Yuksel, Av. Ilahi Oz, Av. Aysun Solakoglu Agaoglu, Av. Bahattin Ozdemir, Av. Mehmet Ali Koc, Av. Nalan Erkem, Av. Nilgun Tortop, Av. Senih Ozay’dir.

3 Kasim saat 09.45”deki durusmaya, Bagimsiz Istanbul Milletvekili Ufuk Uras ve Kuresel BAK Yurutme Kurulundan Yildiz Onen de katilacak. Ankarali savas karsitlari da onlarla birlikte olacak.

Daha once konuyu verdigi soru onergesiyle Meclis gundemine de getiren Istanbul Milletvekili Ufuk Uras, 4 Kasim Carsamba gunu saat 11.00’de TBMM’de bir basin aciklamasi yapacak. Basin aciklamasina savas karsitlari da katilacak.

Isgale, savasa, bolge halklarini birbirine dusuren politikalara dur demek, gizli anlasmalarla faaliyetini surduren askeri uslere hayir demek, baristan, yasamdan yana olan herkesin tarihsel sorumlulugudur. Bizim mucadelemiz, Incirlik Ussu’nun kapatilmasina kadar surecektir.

Haber Ajans – 03 Kasım 2009 – İncirlik Kararnamesi Davası’na Danıştay’da Devam Edildi
İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan davanın duruşması Danıştay 10. Dairesinde görüldü.

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan davanın duruşmasına Danıştay 10. Dairesinde devam edildi.

Duruşmaya Davacılar adına Avukat Kürşat Bafra ile Bağımsız İstanbul milletvekili Ufuk Uras, KESK Başkanı Sami Evren, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonundan Yıldız Önen ve Ankaralı savaş karşıtlarından 20 kişilik bir grup katıldı.

Avukat Kürşat Bafra, Başbakanlığın yapılan başvuruya cevap vermediği, Bakanlar Kurulu kararının içeriğinin ne olduğunun açıklanmadığı, bunun sonucunda dava konusu istemin net olarak ifade edilmediğinin ileri sürülmesinin hukuka uygun bir yaklaşım olmadığını söyledi.

Bilgi Edinme Yasası’nın amacının demokratik ve şeffaf yönetimin sağlanması olduğu başvurucuyu bilgilendirmenin asıl olduğunu vurgulayan Bafra, Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarında da; demokratik hukuk devletinin temel ilkeleri olarak “Şeffaflık”, “Halkın Yönetime Katılımı”, “Açıklık” ilkelerinin kabul edildiğini ifade ederek, dava konusu işlemin bu ilkeleri de ihlal ettiğini öne sürdü.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu da ileri süren Bafra, Türkiye de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM de olduğunu, Meclis in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu nun yetki gasbında bulunduğunu iddia etti.

Duruşmaya Hükümet tarafından katılan Başbakanlık Müşaviri Yılmaz Çalışkan, Gizli kararnamenin içeriğini bilmiyorlar neye itiraz ediyorlar? ve Ortada kişisel mağduriyet ve hak ihlali yok, dava açanların bir mağduriyeti yok görüşlerini ilere sürerek itirazın reddini istedi.

İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Danıştay Savcısı ise idarenin usule yönelik yaptığı iddiaların reddi gerektiğini, yapılan işlemin Anayasa’nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiğini savundu.

Savcı, Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü.

Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

ANAYASASI 92. MADDESİ NE DİYOR?

Anayasa’nın 92. maddesi şu hükümden oluşuyor:

“Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.”

Bianet – 03 Kasım 2009 – Danıştay Savcısı da Kararnamenin İptalini İstiyor
Barış aktivistlerinin, ABD’nin Irak’ın işgalinde İncirlik üssünün kullanımına izin veren “gizli Bakanlar Kurulu kararnamesi”nin iptali için açtığı dava Danıştay’da görüldü. Savcı “Kararname anayasaya aykırı” dedi.

Danıştay’daki İncirlik Üssü’nün Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ordusunca kullanımına izin veren gizli Bakanlar Kurulu kararnamesinin iptali davasında savcı da iptal yönünde görüş bildirdi.

Bugün Danıştay 10. Dairesi’nde başlayan dava öncesinde İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) başkanı Sami Evren ve Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’ndan (Küresel BAK) Yıldız Önen halktan ve Meclis’ten gizli karar ve antlaşmalara karşı çıktılar. Uras, Evren ve Önen İncirlik Üssü’nün kapatılması ve ABD’nin savaş suçlarına ortak olunmamasını talebini tekrarladı.

Duruşmaya hükümet adına katılan Başbakanlık Müşaviri, “Gizli kararnamenin içeriğini bilmiyorlar neye itiraz ediyorlar?” dedi;  “kişisel mağduriyet ve hak ihlali de olmadığı” iddiasıyla itirazın reddini istedi.

Avukat Kürşat Bafra, İncirlik’le ilgili bilgi edinme hakkı çerçevesindeki yasal başvurunun “ulusal güvenlik” gerekçesiyle yanıtlanmadığını söyledi; savaş ve işgal politikalarından toplumsal mağduriyete dikkat çekti..

Duruşmaya, davacılar adına Bafra, Uras, Evren, Önen ve Ankaralı savaş karşıtlarından 20 kişilik bir grup katıldı.

“Gizli” kararname

ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003’te çıkarılan ve ardından her yıl uzatılan kararnamenin içeriği halen bilinmiyor.  Aynı yıl İzmir’den Arif Ali Cangı, Aysun Koç, Berrin Esin Kaya, Hafize Çobanoğlu ve Gürkan Evci İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullandırılmasına ilişkin süreyi uzatan Bakanlar Kurulu kararının iptali için savaş karşıtlarının öncülüğünde yürütülen kampanyanın parçası olarak Danıştay’a dava açmıştı.

Davacı vekillerse Hülya Üçpınar, İmdat Ataş, avukat Eylem Yüksel, İlahi Öz, Aysun Solakoğlu Ağaoğlu, Bahattin Özdemir, Mehmet Ali Koç, Nalan Erkem, Nilgün Tortop ve Senih Özay.

İdare, duruşmada her yıl yeniden tesis edilen Bakanlar Kurulu kararlarının Irak’ın işgaline dayanak gösterilen 22 Mayıs 2003 tarihli Birleşmiş Milletler kararına uygun olduğunu öne sürdü.

Avukat Bafra ise, dava açma hakkının  yönetime katılma ve hak arama özgürlüğünden doğduğunu, ncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullanımının yurttaşların meşru ve güncel menfaatlerini zedelediğini belirtti.

Danıştay savcısı da yapılan işlemin ilgili konuda yetkinin Türkiye Büyük Millet meclisi’ne veren Anayasa’nın 92. maddesini ihlal etmesi nedeniyle iptal talebine katıldı. Danıştay heyeti kararını ileri bir tarihte açıklayacak

Dünden bugüne İncirlik

Adana’ya 10 kilometre uzaklıktaki İncirlik Üssü 1954’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Amerikan Hava Kuvvetleri’nin ortak kullanımına açıldı. Halen 4 bin personel bulunan üs ABD’nin bölgedeki operasyonlarına destek sağladı. 1991’de Irak’ın Kuveyt’i işgali sırasında operasyonlarda da yer aldı. Pentagon kaynaklarına göre bu operasyonlarda üsten kalkan uçaklar Irak üzerine 4 bin 600 sorti uçuş yaptı, 3 bin ton bomba attı, işkence yapan işgalci askerler İncirlik Üssü’nde dinlendirildi.

İncirlik Üssü Irak, Afganistan saldırıları ve İsrail için lojistik merkez oldu. Üsde 90 nükleer bomba bulunuyor. 4 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de Milletvekili Ufuk Uras TBMM’de bir basın açıklaması yapacak.

Haberx – 03 Kasım 2009 – “İncirlik Üssü” davası Danıştay’da
İncirlik Üssü’nün, ABD tarafından kullanılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararının süresini 23 Haziran 2007’den itibaren uzatan Bakanlar Kurulu Kararının iptal istemiyle açılan davanın duruşması yapıldı.

Danıştay 10. Dairesi’nde görülen davanın duruşmasına, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras katıldı. Barış ve Adalet Koalisyonu avukatı Kürşat Bafra, Bakanlar Kurulu kararının kamuoyu aydınlatılmadan ’’gizli bir işlem’’ şeklinde, kamuoyu ve yargı denetiminden kaçınılarak alındığını savundu.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu öne süren Bafra, Türkiye’de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM’de olduğunu, Meclis’in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu’nun ’’yetki gasbında’’ bulunduğunu iddia etti.

Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan da Bakanlar Kurulunun söz konusu kararı Dışişleri Bakanlığının teklifi üzerine, ’’uluslararası menfaatler gözetilerek’’ alındığını söyledi.

İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Danıştay Savcısı ise Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü.

Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

Sesonline – 03 Kasım 2009 – Barış ve Adalet Davası
Barış ve Adalet Davası: ‘Gizli İncirlik Kararnamesi’ iptal yolunda

Danıştay 10. Dairesinde görülmeye başlayan, İncirlik Üssünün kullanımına ilişkin ‘Gizli İncirlik Kararnamesi’nin iptali davasının duruşmasında Savcı, istem doğrultusunda görüş bildirerek, idarenin usule yönelik yaptığı iddiaların reddi ve yapılan işlemin Anayasa’nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiği yönünde görüş bildirdi. Bugün saat 10.50’de Danıştay 10. Dairesinde başlayan duruşma öncesi, Danıştay önünde İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, KESK Başkanı Sami Evren ve Küresel BAK Yürütme Kurulundan Yıldız Önen konuşarak kararnamenin iptal edilmesini talep etti.

İncirlik’in ABD askeri operasyonlarında kullanılmasına izin veren ‘Gizli Kararname’nin iptal edilmesi, halkın bilgisinden ve Meclis’ten gizli karar ve anlaşmalarla askeri operasyonlara yol verilmemesi, İncirlik Üssü’nün kapatılması ve ABD’nin savaş suçlarına ortak olunmaması istendi. Davacılar vekili Avukat Kürşat Bafra ise dava ile ilgili basına kısa bilgi verdi.

Duruşmaya Hükümet adına katılan Başbakanlık Müşaviri, ‘Gizli kararnamenin içeriğini bilmiyorlar neye itiraz ediyorlar?’ ve ‘Ortada kişisel mağduriyet ve hak ihlali yok, dava açanların bir mağduriyeti yok’ tezlerini savunarak itirazın reddini istedi. Avukat Kürşat Bafra ise, bilgi edinme hakkı için de yasal başvuru yapıldığını ama talebe ‘ulusal güvenlik’ gerekçesiyle olumlu yanıt verilmediğini ve hukuk dışı uygulamanın sonuçlarından, savaş ve işgal politikalarından toplumsal mağduriyetin söz konusu olduğunu savundu.

Duruşmaya davacılar adına Av. Kürşat Bafra ile İstanbul milletvekili Ufuk Uras, KESK Başkanı Sami Evren, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonundan Yıldız Önen ve Ankaralı savaş karşıtlarından 20 kişilik bir grup katıldı.

TBMM’DE BASIN AÇIKLAMASI YAPILACAK

Dava ile ilgili olarak 4 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de İstanbul Milletvekili Ufuk Uras TBMM’de bir basın açıklaması yapacak. Basın açıklamasına Küresel BAK’tan Yıldız Önen ve Avukat Kürsat Bafra ile savaş karsitları da katılacak.

HÜKÜMET TEMSİLCİSİ BM KARARI UYGULAMASI OLDUĞUNU İDDİA ETTİ

Duruşmada davalı idare; dava konusu istemin net olarak belirtilmediğini, davacıların dava açma ehliyetinin bulunmadığını ileri sürdü, iddialarının devamında Bakanlar Kurulu Kararının 22 Mayıs 2003 tarihli BM kararına uygun olduğunu, her yıl yeniden tesis edilen Bakanlar Kurulu kararlarının BM kararının uygulanmasına ilişkin olduğunu ifade etti.

Av. Kürsat Bafraise davacılar adına yaptığı müdahalede, Başbakanlığın yapılan başvuruya cevap vermediği, Bakanlar Kurulu kararının içeriğinin ne olduğunun açıklanmadığı, bunun sonucunda dava konusu istemin net olarak ifade edilmediğinin ileri sürülmesinin hukuka uygun bir yaklaşım olmadığı belirtti.

Ayrıca, 4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası’nın amacının demokratik ve şeffaf yönetimin sağlanması olduğu başvurucuyu bilgilendirmenin asıl olduğunu vurgulayan davacılar vekili, ülkemizin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarında da; demokratik hukuk devletinin temel ilkeleri olarak “Şefaflık”, “Halkın Yönetime Katılımı”, “Açıklık” ilkelerinin kabul edildiğini ifade ederek, dava konusu işlemin bu ilkeleri de ihlal ettiğini belirtti.

Av. Kürşat Bafra, çağdaş ve uygar bir kamu yönetiminde yurttaşların yönetime katılma ve gerektiğinde hak arama özgürlüklerinin bulunduğu bu anlamda İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullanımının yurttaşların meşru ve güncel menfaatlerini zedelediği belirtilerek, dava açma ehliyetinin bulunmadığına yönelik iddianın somut dayanaktan yoksun olduğunu söyledi.

Son olarak 2003 yılında çıkarılan bir kararın her yıl yenilenmesinin istisnai bir uygulamayı temel kural haline getirdiğini vurgulaya davacılar vekili, Bakanlar Kurulu’nu tek yetkili erk kıldığı söylenerek, bu durumun yerleşik yargı içtihatlarına ve kuvvetler aykırılığını ihlal ettiğini vurguladı.

SAVCILIK KARARNAMENİN İPTALİNİ TALEP ETTİ:

Bu açıklamaların ardından duruşmada Danıştay Savcısı’nın görüşü alındı. Danıştay Savcısı görüşünde idarenin usule yönelik yaptığı iddiaların reddi gerektiğini, yapılan işlemin Anayasa’nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiğini belirtti. Davacılar vekili Av. Kürşat Bafra Savcılık görüşüne katıldığını ifade ederken, Başbakanlık Vekili katılmadığını sözlü olarak bildirdi. Ardından nihai kararın taraflara tebliğ edileceği duyurularak duruşmaya son verildi.

T.C. Anayasası 92. MADDESİ NE DİYOR?

“Savaş Hali İlanı ve Silahlı Kuvvet Kullanılmasına İzin Verme”

– Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.

– Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.

SAVAŞ KARŞITLARI ADINA AÇILAN DAVA

İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlerine kullandırılmasına ilişkin süreyi uzatan Bakanlar Kurulu kararının iptali için açılan söz konusu davanın
Davacıları ise şöyle:
Arif Ali Cangı, Aysun Koç, Berrin Esin Kaya, Hafize Çobanoğlu ve Gürkan Evci.

Davacı vekilleri ise; Av. Hülya Üçpınar, Av. İmdat Ataş, Av. Eylem Yüksel, Av. İlahi Öz, Av. Aysun Solakoğlu Ağaoğlu, Av. Bahattin Özdemir, Av. Mehmet Ali Koç, Av. Nalan Erkem, Av. Nilgün Tortop, Av. Senih Özay’dan oluşuyor.

Yeni Şafak – 03 Kasım 2009 – İncirlik Üssü davalık
İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan davanın duruşması Danıştay 10. Dairesinde görüldü.

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan davanın duruşmasına Danıştay 10. Dairesinde devam edildi.

Duruşmaya Davacılar adına Avukat Kürşat Bafra ile Bağımsız İstanbul milletvekili Ufuk Uras, KESK Başkanı Sami Evren, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonundan Yıldız Önen ve Ankaralı savaş karşıtlarından 20 kişilik bir grup katıldı.

Avukat Kürşat Bafra, Başbakanlığın yapılan başvuruya cevap vermediği, Bakanlar Kurulu kararının içeriğinin ne olduğunun açıklanmadığı, bunun sonucunda dava konusu istemin net olarak ifade edilmediğinin ileri sürülmesinin hukuka uygun bir yaklaşım olmadığını söyledi.

Bilgi Edinme Yasası’nın amacının demokratik ve şeffaf yönetimin sağlanması olduğu başvurucuyu bilgilendirmenin asıl olduğunu vurgulayan Bafra, Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarında da; demokratik hukuk devletinin temel ilkeleri olarak “Şeffaflık”, “Halkın Yönetime Katılımı”, “Açıklık” ilkelerinin kabul edildiğini ifade ederek, dava konusu işlemin bu ilkeleri de ihlal ettiğini öne sürdü.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu da ileri süren Bafra, Türkiye de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM de olduğunu, Meclis in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu nun yetki gasbında bulunduğunu iddia etti.

Duruşmaya Hükümet tarafından katılan Başbakanlık Müşaviri Yılmaz Çalışkan, Gizli kararnamenin içeriğini bilmiyorlar neye itiraz ediyorlar? ve Ortada kişisel mağduriyet ve hak ihlali yok, dava açanların bir mağduriyeti yok görüşlerini ilere sürerek itirazın reddini istedi.

İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Danıştay Savcısı ise idarenin usule yönelik yaptığı iddiaların reddi gerektiğini, yapılan işlemin Anayasa’nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiğini savundu.

Savcı, Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü.

Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

ANAYASASI 92. MADDESİ NE DİYOR?

Anayasa’nın 92. maddesi şu hükümden oluşuyor:

“Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.”

TBMM DE AÇIKLAMASI

Öte yandan, dava ile ilgili olarak yarın saat 11.00 de Bağımsız İstanbul Milletvekili Ufuk Uras TBMM de bir basın açıklaması yapacak. Basın açıklamasına Küresel BAK tan Yıldız Önen ve Avukat Kürsat Bafra da katılacak.

Haber7 – 03 Kasım 2009 – İncirlik Üssü’nün Kullandırılması Kararı
İncirlik Üssü’nün, ABD tarafından kullanılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararının süresini 23 Haziran 2007’den itibaren uzatan Bakanlar Kurulu Kararının iptal istemiyle açılan davanın duruşması yapıldı.

Danıştay 10. Dairesi’nde görülen davanın duruşmasına, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras katıldı.

Barış ve Adalet Koalisyonu avukatı Kürşat Bafra, Bakanlar Kurulu kararının kamuoyu aydınlatılmadan ”gizli bir işlem” şeklinde, kamuoyu ve yargı denetiminden kaçınılarak alındığını savundu.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu öne süren Bafra, Türkiye’de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM’de olduğunu, Meclis’in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu’nun ”yetki gasbında” bulunduğunu iddia etti.

Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan da Bakanlar Kurulunun söz konusu kararı Dışişleri Bakanlığının teklifi üzerine, ”uluslararası menfaatler gözetilerek” alındığını söyledi.

İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Danıştay Savcısı ise Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü.

Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

Söz Haber – 03 Kasım 2009 – İncirlik Davasına Danıştay’da Devam Edildi
İncirlik Üssü nün ABD ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi nin iptali için açılan davanın duruşmasına Danıştay 10. Dairesinde devam edildi.

Duruşmaya Davacılar adına Avukat Kürşat Bafra ile Bağımsız İstanbul milletvekili Ufuk Uras, KESK Başkanı Sami Evren, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonundan Yıldız Önen ve Ankaralı savaş karşıtlarından 20 kişilik bir grup katıldı.

Avukat Kürşat Bafra, Başbakanlığın yapılan başvuruya cevap vermediği, Bakanlar Kurulu kararının içeriğinin ne olduğunun açıklanmadığı, bunun sonucunda dava konusu istemin net olarak ifade edilmediğinin ileri sürülmesinin hukuka uygun bir yaklaşım olmadığını söyledi.

Bilgi Edinme Yasası nın amacının demokratik ve şeffaf yönetimin sağlanması olduğu başvurucuyu bilgilendirmenin asıl olduğunu vurgulayan Bafra, Türkiye nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarında da; demokratik hukuk devletinin temel ilkeleri olarak “Şeffaflık”, “Halkın Yönetime Katılımı”, “Açıklık” ilkelerinin kabul edildiğini ifade ederek, dava konusu işlemin bu ilkeleri de ihlal ettiğini öne sürdü.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu da ileri süren Bafra, Türkiye de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM de olduğunu, Meclis in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu nun “yetki gasbında bulunduğunu iddia etti.

Duruşmaya Hükümet tarafından katılan Başbakanlık Müşaviri Yılmaz Çalışkan, Gizli kararnamenin içeriğini bilmiyorlar neye itiraz ediyorlar? ve Ortada kişisel mağduriyet ve hak ihlali yok, dava açanların bir mağduriyeti yok görüşlerini ilere sürerek itirazın reddini istedi.

İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Danıştay Savcısı ise idarenin usule yönelik yaptığı iddiaların reddi gerektiğini, yapılan işlemin Anayasa nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiğini savundu.

Savcı, Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü.

Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

ANAYASASI 92. MADDESİ NE DİYOR?

Anayasa nın 92. maddesi şu hükümden oluşuyor:

“Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.”

TBMM DE AÇIKLAMASI

Öte yandan, dava ile ilgili olarak yarın saat 11.00 de Bağımsız İstanbul Milletvekili Ufuk Uras TBMM de bir basın açıklaması yapacak. Basın açıklamasına Küresel BAK tan Yıldız Önen ve Avukat Kürsat Bafra da katılacak.

Yeni Adana – 03 Kasım 2009 – İncirlik Kararnamesi Davası Danıştay’da
İncirlik kararname davası Danıştay’da

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan dava bugün görülecek.

Duruşmaya İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da katılacak. Uras, Çarşamba günü Meclis’te konuya ilişkin bir basın açıklaması da yapacak.

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izni, 23 Haziran 2003 tarih ve 5755 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile alınmıştı. Bu süre her yıl Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile uzatılıyor. İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlerine kullandırılmasına ilişkin olarak, Bakanlar Kurulu Kararnamesinin süresini 23 Haziran 2007 tarihinden itibaren bir yıl uzatan kararnamenin iptali için Danıştay’da dava açılmıştı. Davanın duruşması 3 Kasım Salı günü (yarın) saat 9.45’te Danıştay 10. Dairesi’nde görülecek.

Duruşmaya, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (Küresel BAK) Yürütme Kurulundan Yıldız Önen de katılacak. Daha önce konuyu verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine de getiren Ufuk Uras, 4 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de TBMM’de bir basın açıklaması yapacak.

Küresel BAK’tan yapılan yazılı açıklamada Türkiye’nin, Irak Savaşı’na doğrudan katılmamış olsa da ABD ve yandaşlarına sağladığı yardımlarla savaşa dolaylı olarak katıldığı, bu kapsamda Irak Savaşı’na verilen en önemli desteğin, İncirlik Üssü’nün ABD savaşan birliklerinin kullanılmasına açılması olduğu ifade edildi. Küresel BAK, mücadelesinin İncirlik Üssü’nün kapatılmasına kadar süreceğini bildirerek “İşgale, savaşa, bölge halklarını birbirine düşüren politikalara dur demek, gizli anlaşmalarla faaliyetini sürdüren askeri üslere hayır demek, barıştan, yaşamdan yana olan herkesin tarihsel sorumluluğudur” açıklamasını yaptı.

TürkNet  – 03 Kasım 2009 – İncirlik Üssü Davası Danıştay’da
Adana’daki İncirlik Üssü’nü ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için Danıştay’da açılan dava bugün görülecek.

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan dava bugün görülecek. Duruşmaya İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da katılacak. Uras, yarın Meclis’te konuya ilişkin bir basın açıklaması yapacak.

İncirlik Üssü’nü ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izni, 23 Haziran 2003’te Bakanlar Kurulu Kararı ile alınmıştı. Bu süre her yıl Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile uzatılıyor. İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullandırılmasına ilişkin, Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin süresini 23 Haziran 2007 tarihinden itibaren bir yıl uzatan kararnamenin iptali için Danıştay’da dava açılmıştı. Davanın duruşması bugün saat 9.45’te Danıştay 10. Dairesi’nde görülecek.
Duruşmaya, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (Küresel BAK) Yürütme Kurulu’ndan Yıldız Önen de katılacak. Daha önce konuyu verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine getiren Ufuk Uras, yarın saat 11.00’de Meclis’te bir basın açıklaması yapacak.

‘TÜRKİYE IRAK SAVAŞINA KATILDI’

Küresel BAK’tan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada Türkiye’nin, Irak savaşına doğrudan katılmamış olsa da ABD ve yandaşlarına sağladığı çok çeşitli yardımlarla savaşa dolaylı olarak katıldığı, bu kapsamda Irak savaşına verilen en önemli desteğin, İncirlik Üssü’nün ABD birliklerinin kullanılmasına açılması olduğu ifade edildi. Küresel BAK, mücadelelerinin İncirlik Üssü’nün kapatılmasına kadar süreceğini bildirerek “İşgale, savaşa, bölge halklarını birbirine düşüren politikalara dur demek, gizli anlaşmalarla faaliyetini sürdüren askeri üslere ‘hayır’ demek, barıştan, yaşamdan yana olan herkesin tarihsel sorumluluğudur” açıklamasını yaptı.

NtvTürk – 03 Kasım 2009 –  İncirlik Üssü’nün kullandırılması kararı
İncirlik Üssü’nün, ABD tarafından kullanılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararının süresini 23 Haziran 2007′den itibaren uzatan Bakanlar Kurulu Kararının iptal istemiyle açılan davanın duruşması yapıldı.‘

Danıştay 10. Dairesi’nde görülen davanın duruşmasına, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras katıldı.

Barış ve Adalet Koalisyonu avukatı Kürşat Bafra, Bakanlar Kurulu kararının kamuoyu aydınlatılmadan ”gizli bir işlem” şeklinde, kamuoyu ve yargı denetiminden kaçınılarak alındığını savundu.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu öne süren Bafra, Türkiye’de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM’de olduğunu, Meclis’in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu’nun ”yetki gasbında” bulunduğunu iddia etti.

Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan da Bakanlar Kurulunun söz konusu kararı Dışişleri Bakanlığının teklifi üzerine, ”uluslararası menfaatler gözetilerek” alındığını söyledi.

İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Danıştay Savcısı ise Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü.

Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

Haber Vitrini – 03 Kasım 2009 – İncirlik Üssü Davası Danıştay’da
İncirlik kararname davası Danıştay’da

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan dava bugün görülecek.

Duruşmaya İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da katılacak. Uras, Çarşamba günü Meclis’te konuya ilişkin bir basın açıklaması da yapacak.

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izni, 23 Haziran 2003 tarih ve 5755 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile alınmıştı. Bu süre her yıl Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile uzatılıyor. İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlerine kullandırılmasına ilişkin olarak, Bakanlar Kurulu Kararnamesinin süresini 23 Haziran 2007 tarihinden itibaren bir yıl uzatan kararnamenin iptali için Danıştay’da dava açılmıştı. Davanın duruşması 3 Kasım Salı günü (yarın) saat 9.45’te Danıştay 10. Dairesi’nde görülecek.

Duruşmaya, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (Küresel BAK) Yürütme Kurulundan Yıldız Önen de katılacak. Daha önce konuyu verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine de getiren Ufuk Uras, 4 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de TBMM’de bir basın açıklaması yapacak.

Küresel BAK’tan yapılan yazılı açıklamada Türkiye’nin, Irak Savaşı’na doğrudan katılmamış olsa da ABD ve yandaşlarına sağladığı yardımlarla savaşa dolaylı olarak katıldığı, bu kapsamda Irak Savaşı’na verilen en önemli desteğin, İncirlik Üssü’nün ABD savaşan birliklerinin kullanılmasına açılması olduğu ifade edildi. Küresel BAK, mücadelesinin İncirlik Üssü’nün kapatılmasına kadar süreceğini bildirerek “İşgale, savaşa, bölge halklarını birbirine düşüren politikalara dur demek, gizli anlaşmalarla faaliyetini sürdüren askeri üslere hayır demek, barıştan, yaşamdan yana olan herkesin tarihsel sorumluluğudur” açıklamasını yaptı.

Özgür Medya – 03 Kasım 2009 – Danıştay Savcısı da İncirlik Kararnamesinin İptalini İstiyor
Barış aktivistlerinin, ABD’nin Irak’ın işgalinde İncirlik üssünün kullanımına izin veren “gizli Bakanlar Kurulu kararnamesi”nin iptali için açtığı dava Danıştay’da görüldü. Savcı “Kararname anayasaya aykırı” dedi.

Barış aktivistlerinin İncirlik Üssü’nün Amerika Birleşik Devletleri ordusunca kullanımına izin veren gizli Bakanlar Kurulu kararnamesinin iptali için açtığı davada savcı bu yönde görüş bildirdi.

Bugün Danıştay 10. Dairesi’nde görülmeye başlanan dava öncesinde İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) başkanı Sami Evren ve Küresel Barış ve Adaley Koalisyonu (Küresel BAK) yürütme kurulundan Yıldız Önen bir basın açıklaması yaptı.

Üç davacı, halkın bilgisinden ve Meclis’ten gizli karar ve anlaşmalarla askeri operasyonlara yol verilmemesi, İncirlik Üssü’nün kapatılması ve ABD’nin savaş suçlarına ortak olunmamasını istedi.

Duruşmaya hükümet tarafından katılan Başbakanlik Müşaviri, “Gizli kararnamenin içeriğini bilmiyorlar neye itiraz ediyorlar?” ve “Ortada kişisel mağduriyet ve hak ihlali yok, dava açanların bir mağduriyeti yok” tezlerini savunarak itirazın reddini istedi.

Avukat Kürşat Bafra , bilgi edinme hakkı için de yasal başvuru yapıldığını ama “ulusal güvenlik” gerekçesiyle yanıt verilmediğini söyledi; savaş ve işgal politikalarından toplumsal mağduriyetin söz konusu olduğunu savundu.

Duruşmaya davacılar adına Bafra, Uras, Evren, Önen ve Ankaralı savaş karşıtlarından 20 kişilik bir grup katıldı.

ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003’te çıkarılan ve ardından her yıl uzatılan kararnamenin içeriği hiçbir zaman açıklanmadı.

TBMM’de basın açıklaması

Dava ile ilgili olarak 4 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de Milletvekili Ufuk Uras TBMM’de bir basın açıklaması yapacak. Basın açıklamasına Küresel BAK’tan Yıldız Önen ve Avukat Kürsat Bafra ile savaş karşıtları da katılacak.

İdare, duruşmada kararnamenin, Irak’ın işgaline dayanak gösterilen 22 Mayıs 2003 tarihli Birleşmiş Milletler kararına uygun olduğunu, her yıl yeniden tesis edilen Bakanlar Kurulu kararlarının BM kararının uygulanmasına ilişkin olduğunu ifade etti.

Avukat Bafra’ysa, çağdaş ve uygar bir kamu yönetiminde yurttaşların yönetime katılma ve gerektiğinde hak arama özgürlüklerinin bulunduğu bu anlamda İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullanımının yurttaşların meşru ve güncel menfaatlerini zedelediği belirtilerek, dava açma ehliyetinin bulunmadığına yönelik iddianın somut dayanaktan yoksun olduğunu söyledi.

Bu açıklamaların ardından duruşmada Danıştay Savcısı’nın görüşü alındı. Savcıyapılan işlemin Anayasa’nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiğini belirtti.

Anayasanın 92. Maddesi “Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir” diyor.

Danıştay heyeti kararını ileri bir tarihte açıklayacak

Turnusol – 03 Kasım 2009 – İncirlik kararnamesi iptal yolunda
Danıştay 10. Dairesinde görülmeye başlayan, İncirlik Üssünün kullanımına ilişkin ‘Gizli İncirlik Kararnamesi’nin iptali davasının duruşmasında mütalaa veren Savcı, istem doğrultusunda görüş bildirerek, idarenin usule yönelik yaptığı iddiaların reddi ve yapılan işlemin Anayasa’nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiği yönünde görüş bildirdi.

Bugün saat 10.50’de Danıştay 10. Dairesinde başlayan duruşma öncesi, Danıştay önünde İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, KESK Başkanı Sami Evren ve Küresel BAK Yürütme Kurulundan Yıldız Önen kısa açıklamalar yaptı. İncirlik’in ABD askeri operasyonlarında kullanılmasına izin veren ‘Gizli Kararname’nin iptal edilmesi, halkın bilgisinden ve Meclis’ten gizli karar ve anlaşmalarla askeri operasyonlara yol verilmemesi, İncirlik Üssü’nün kapatılması ve ABD’nin savaş suçlarına ortak olunmaması istendi. Davacılar vekili Avukat Kürşat Bafra ise dava ile ilgili basına kısa bilgi verdi.

Duruşmaya Hükümet tarafından katılan Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan,  ‘Gizli kararnamenin içeriğini bilmiyorlar neye itiraz ediyorlar?’ ve ‘Ortada kişisel mağduriyet ve hak ihlali yok, dava açanların bir mağduriyeti yok’ tezlerini savunarak itirazın reddini istedi. Avukat Kürşat Bafra , bilgi edinme hakkı için de yasal başvuru yapıldığını ama talebe ‘ulusal güvenlik’ gerekçesiyle olumlu yanıt verilmediğini ve hukuk dışı uygulamanın sonuçlarından, savaş ve işgal politikalarından toplumsal mağduriyetin söz konusu olduğunu savundu.

Duruşmaya Davacılar adına Av. Kürşat Bafra ile Ufuk Uras, Sami Evren, Yıldız Önen ve Ankaralı savaş karşıtlarından 20 kişilik bir grup katıldı.

Gizli kararname ile ilgili daha önce TBMM’ye soru önergesi veren Ufuk Uras, duruşmanın ardından, verilen mütalaayı olumlu bulduğunu belirttti. Uras, dava ile ilgili olarak 4 Kasım Çarşamba günü saat 11.00’de TBMM’de bir basın açıklaması yapacak. Basın açıklamasına Küresel BAK’tan Yıldız Önen ve Avukat Kürşat Bafra ile savaş karşıtları da katılacak.

Duruşmanın özeti

Duruşmada davalı idare; dava konusu istemin net olarak belirtilmediğini, davacıların dava açma ehliyetinin bulunmadığını ileri sürdü, iddialarının devamında Bakanlar Kurulu Kararının 22 Mayıs 2003 tarihli BM kararına uygun olduğunu, her yıl yeniden tesis edilen Bakanlar Kurulu kararlarının BM kararının uygulanmasına ilişkin olduğunu ifade etti.

Savunma sırası tekrar davacılara geldiğinde Av. Kürsat Bafra,  Başbakanlığın yapılan başvuruya cevap vermediği, Bakanlar Kurulu kararının içeriğinin ne olduğunun açıklanmadığı, bunun sonucunda dava konusu istemin net olarak ifade edilmediğinin ileri sürülmesinin hukuka uygun bir yaklaşım olmadığı belirtti.

Ayrıca, 4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası’nın amacının demokratik ve şeffaf yönetimin sağlanması olduğu başvurucuyu bilgilendirmenin asıl olduğunu vurgulayan davacılar vekili,  ülkemizin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarında da; demokratik hukuk devletinin temel ilkeleri olarak “Şefaflık”, “Halkın Yönetime Katılımı”, “Açıklık” ilkelerinin kabul edildiğini ifade ederek, dava konusu işlemin bu ilkeleri de ihlal ettiğini belirtti.

Av. Kürşat Bafra, çağdaş ve uygar bir kamu yönetiminde yurttaşların yönetime katılma ve gerektiğinde hak arama özgürlüklerinin bulunduğu bu anlamda İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullanımının yurttaşların meşru ve güncel menfaatlerini zedelediği belirtilerek, dava açma ehliyetinin bulunmadığına yönelik iddianın somut dayanaktan yoksun olduğunu söyledi.

Son olarak 2003 yılında çıkarılan bir kararın her yıl yenilenmesinin istisnai bir uygulamayı temel kural haline getirdiğini vurgulaya davacılar vekili,  Bakanlar Kurulu’nu tek yetkili erk kıldığı söylenerek, bu durumun yerleşik yargı içtihatlarına ve kuvvetler aykırılığını ihlal ettiğini vurguladı.

Savcılık mütalaası:

Bu açıklamaların ardından duruşmada Danıştay Savcısı’nın görüşü alındı. Danıştay Savcısı görüşünde idarenin usule yönelik yaptığı iddiaların reddi gerektiğini, yapılan işlemin Anayasa’nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiğini belirtmiştir. Davacılar vekili Av. Kürşat Bafra Savcılık görüşüne katıldığını ifade ederken, Başbakanlık Vekili katılmadığını sözlü olarak bildirdi. Ardından nihai kararın taraflara tebliğ edileceği duyurularak duruşmaya son verildi. Bu aşamada sonra heyetin vereceği karar beklenecek.

Danıştay 10. Dairesi, savcının istemi doğrultusunda karar verirse, ABD, İncirlik üssünü şimdiki gibi kullanamayacak. ABD’nin İncirlik’ten yararlanmaya devam etmesi  için, TBMM’den ‘’Yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulundurulmasına ilişkin’’ bir tezkere çıkarılması gerekecek.

T.C. Anayasası 92. Madde ne diyor?

Savaş Hali İlanı ve Silahlı Kuvvet Kullanılmasına İzin Verme

Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.

Davanın konusu ve savunma:

3 Kasım Salı günü Danıştay 10. Dairesinde yapılan duruşmada davacılar vekili Av. Kürsat Bafra tarafından sözlü olarak yapılan savunma şöyle oldu:

Davanın konusunu İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullandırılmasına ilişkin 23.06.2003 tarihli Bakanlar Kurulu kararının süresinin dolmasından sonra tesis edilen 2007 yılı uzatma kararı ile bu işlemin geri alınması isteminin zımnen reddine dair işlemin iptali istemi oluşturmaktadır.

Bilindiği üzere Irak Savaşı’na verilen önemli desteklerden birisini de İncirlik Üssü’nün ABD savaşan birliklerinin kullanılmasına açılması oluşturmaktadır. Gizlilik damgasını taşıyan 23.06.2003 tarih Bakanlar Kurulu Kararı ile başlayan bu hukuk süreç üzülerek belirtmek gerekir ki yerleşik bir idari tasarruf haline gelmiştir.

İlk kararnamenin süresinin dolmasından sonra düzenlenen kararnamelerin hiç birisi kamuoyuna açıklanmamıştır.

Ne var ki İncirlik Üssü’nde 90 adet nükleer başlıklı bomba olduğu, Üssün CIA tarafından, Afganistan ve Iraklı insanların, bir insanlık ayıbı olan Guantanamo cezaevine götürülmeleri ve nakliye uçaklarında işkence yapılması sürecinde üs olarak kullanıldığı, Üssün Irak’taki hukuk dışı işgalin devamına önemli katkısının olduğu yazılı ve görsel basında sıkça dile getirilmiş, yanıtsız kalan sorun önergelerine konu edilmiştir. İncirlik üssünün kullanımına ilişkin işlemlerin kronolojisine dava dilekçesinde ekleri ile yer verilmiştir.

ABD’nin giderek artan saldırganlığı, insancıl hukuku sürekli ihlal etmesi sonucunda İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlerine kullandırılmasına ilişkin alınan kararları öğrenmek, yürürlükte olan kararnamenin kaldırılmasını sağlamak için 25 Mayıs 2007 tarihinde İzmir Valiliği kanalıyla Başbakanlık’a başvurulmuştur. Ancak bilgi edinme hakkı yok sayılarak, başvuruya hiçbir yanıt verilmemiştir. Bunun üzerine “yürürlükteki kararnamenin ve kararnamenin geri alınması isteminin zımni ret işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali için” işbu dava açılmıştır.

Bu bağlamda dava konusu gizli işlem ilk olarak biçim yönünden hukuka aykırıdır. 2003 yılından sonra tesis edilen kararnamelerin neyi içerdiği bilinmediği gibi içeriği bilinmediğinden yargı yoluna başvurmak da mümkün olamamaktadır.

Oysaki hukuk devleti ilkesinin temel özelliği, devlet içinde tüm kamusal yaşamın ve idarenin yargı denetimine tabi tutulmasıdır. Bu amaçla Anayasanın 125/1. maddesinde “…idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır…” düzenlemesi getirilmiştir. Hukuk devleti olmanın “olmazsa olmaz” koşulu, idarenin yapmış olduğu işlem ve eylemlerin yargı tarafından denetlenmesidir.

İdarenin yapmış olduğu işlemlerin yargısal denetime tabi olabilmesinin ön koşulu da işlemlerin şeffaf olmasıdır. Bir diğer anlatımla, hukuk devletinde idari işlemlerin yargısal denetiminin yapılabilmesi için yapılan işlemlerin kamuya açıklanması olmazsa olmaz bir biçim koşuldur. Bu biçim koşulunun yerine getirilmesi aynı zamanda yönetilenlere hukuksal güvenlik sağlar.

Oysa dava konusu işleme baktığımızda, işlem kamuoyuna açıklanmamış, bir anlamda kamuoyu denetimi ve yargı denetiminden kaçırılmıştır. Bu şekilde, gizli işlemlerin hukuka aykırılığının yargı organlarınca tespit edilmemesi halinde, yönetimin işleyişinin denetimi tamamıyla ortadan kalkacak, bir anlamda yönetsel yargı yerleri işlevsiz hale gelecektir. İşlemin ilk olarak bu nedenle iptali istenilmektedir.

İkinci olarak dava konusu işlem BM Kararı’nı aşmakta, yetki gaspı niteliği taşımaktadır.

Uzatma işlemine tabi tutulan dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında; “…liman, havaalanı, tesis ve üslerin, B.M. Güvenlik Konseyi’nin 22.05.2003 tarihli ve 1483 sayılı kararda öngörülen amaçlar doğrultusunda, dost ve müttefik ülkelerce, askeri malzeme/teçhizat ve personel nakli de dahil lojistik destek maksadıyla bu Kararname tarihinden itibaren bir yıl süre ile kullanılmasına izin verilmesi..,” yazılıdır.

Ne var ki söz konusu BM kararının içeriği özetle “…Irak’ın bağımsızlığı, toprak bütünlüğü, istikrarının ve güvenliğinin sağlanması, adalet, polis teşkilatı, eğitim, sağlık gibi insani yardımların sağlanması, demokratik yönetim organlarının oluşturulmasına ilişkin ülkelere yapılan bir yardım çağrısıdır.” Görüldüğü üzere bu kararda yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasını öngören bir ifade yer almamakta, tespit edilecek liman, havaalanı, tesis ve üslerde yabancı silahlı kuvvetlerin bulunmasına izin verilmemektedir. Dava konusu Bakanlar Kurulu işlemi bu kararla örtüşen bir içeriğe sahip değildir.

Bununla birlikte Anayasa’nın 92.maddenin 1.fıkrası açıkça; milletlerarası nezaket kuralları çerçevesinde yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine tanımaktadır.

Bu durumda Anayasa’nın 92. maddesi hükmüne aykırı olarak, bu yetkinin Bakanlar Kurulu tarafından kullanılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Bu anlamda iptali istenile Bakanlar Kurulu kararı ne Anayasa’nın 92.maddesinde belirtilen “milletlerarası nezaket kuralları” çerçevesinde değerlendirilebilir ve ne de BM’in 1483 sayılı kararı çerçevesinde.

Ayrıca Türkiye’nin üs, havalimanı, tesis ve limanlarının kullanımı Irak ülkesine istikrar, refah ve esenlik değil, acı yıkım, yağma ve düzensizlik getirdiği ortadadır. Dolayısıyla işlemde kamu yararının olması da söz konusu değildir.

Sonuçta Anayasa uyarınca münhasıran TBMM’ye ait yetki, Bakanlar Kurulu tarafından ”görev ve yetki gasbı” ile keyfi bir idari işlemle ihlal edilmiştir. Böylece;
• Anayasanın başlangıç ilkelerinde bulunan ”Kuvvetler Ayrımı İlkesi”
• Hiç bir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı hakkındaki Anayasanın 6.maddesi,
• Yürütme yetkisi ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılması hakkındaki Anayasanın 8.maddesi,
• Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını bağlayan temel hukuk kuralları olduğu hakkındaki Anayasanın 11.maddesi, açıkça ve ağır biçimde ihlal edilmiştir.

Anayasa’nın birçok normunu ihlal eden, yetki gaspı niteliğindeki işlemin bu nedenle de iptali istenilmektedir.

Savaş karşıtları açına açılan dava…

İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlerine kullandırılmasına ilişkin süreyi uzatan Bakanlar Kurulu kararının iptali için açılan söz konusu davanın
Davacıları: Arif Ali Cangı, Aysun Koç, Berrin Esin Kaya, Hafize Çobanoğlu ve Gürkan Evci’dir.
Davacı vekilleri ise; Av. Hülya Üçpınar, Av. İmdat Ataş, Av. Eylem Yüksel, Av. İlahi Öz, Av. Aysun Solakoğlu Ağaoğlu, Av. Bahattin Özdemir, Av. Mehmet Ali Koç, Av. Nalan Erkem, Av. Nilgün Tortop, Av. Senih Özay’dır.

Haber 3 – 03 Kasım 2009 – İncirlik Üssü Mahkemeye Çıktı
İncirlik Üssü’nün, ABD tarafından kullanılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararının süresini 23 Haziran 2007’den itibaren uzatan Bakanlar Kurulu Kararının iptal istemiyle açılan davanın duruşması yapıldı.

Danıştay 10. Dairesi’nde görülen davanın duruşmasına, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras katıldı.
Barış ve Adalet Koalisyonu avukatı Kürşat Bafra, Bakanlar Kurulu kararının kamuoyu aydınlatılmadan “gizli bir işlem” şeklinde, kamuoyu ve yargı denetiminden kaçınılarak alındığını savundu.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu öne süren Bafra, Türkiye’de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM’de olduğunu, Meclis’in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu’nun “yetki gasbında” bulunduğunu iddia etti.

Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan da Bakanlar Kurulunun söz konusu kararı Dışişleri Bakanlığının teklifi üzerine, “uluslararası menfaatler gözetilerek” alındığını söyledi.

İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Danıştay Savcısı ise Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü.

Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi. Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

Öztürkler – 03 Kasım 2009 – Danıştay: Hükümet Suçlu
İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan davanın duruşmasına Danıştay 10. Dairesinde devam edildi.

Duruşmaya Davacılar adına Avukat Kürşat Bafra ile Bağımsız İstanbul milletvekili Ufuk Uras, KESK Başkanı Sami Evren, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonundan Yıldız Önen ve Ankaralı savaş karşıtlarından 20 kişilik bir grup katıldı.

Avukat Kürşat Bafra, Başbakanlığın yapılan başvuruya cevap vermediği, Bakanlar Kurulu kararının içeriğinin ne olduğunun açıklanmadığı, bunun sonucunda dava konusu istemin net olarak ifade edilmediğinin ileri sürülmesinin hukuka uygun bir yaklaşım olmadığını söyledi.
Bilgi Edinme Yasası’nın amacının demokratik ve şeffaf yönetimin sağlanması olduğu başvurucuyu bilgilendirmenin asıl olduğunu vurgulayan Bafra, Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarında da; demokratik hukuk devletinin temel ilkeleri olarak “Şeffaflık”, “Halkın Yönetime Katılımı”, “Açıklık” ilkelerinin kabul edildiğini ifade ederek, dava konusu işlemin bu ilkeleri de ihlal ettiğini öne sürdü.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu da ileri süren Bafra, Türkiye’de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM’de olduğunu, Meclis’in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu’nun “yetki gasbında bulunduğunu iddia etti.
Duruşmaya Hükümet tarafından katılan Başbakanlık Müşaviri Yılmaz Çalışkan, ‘Gizli kararnamenin içeriğini bilmiyorlar neye itiraz ediyorlar?’ ve ‘Ortada kişisel mağduriyet ve hak ihlali yok, dava açanların bir mağduriyeti yok’ görüşlerini ilere sürerek itirazın reddini istedi.

İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi. Danıştay Savcısı ise idarenin usule yönelik yaptığı iddiaların reddi gerektiğini, yapılan işlemin Anayasa’nın 92. maddesini ihlal ettiğini bu nedenle de iptalinin gerektiğini savundu. Savcı, Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü. Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

Birgün – 03 Kasım 2009 –  İncirlik için karar günü
Adana’daki İncirlik Üssü’nü ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için Danıştay’da açılan dava bugün görülecek.

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini 1 yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan dava bugün görülecek. Duruşmaya İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da katılacak. Uras, yarın Meclis’te konuya ilişkin bir basın açıklaması yapacak.

İncirlik Üssü’nü ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izni, 23 Haziran 2003’te Bakanlar Kurulu Kararı ile alınmıştı. Bu süre her yıl Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile uzatılıyor. İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullandırılmasına ilişkin, Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin süresini 23 Haziran 2007 tarihinden itibaren bir yıl uzatan kararnamenin iptali için Danıştay’da dava açılmıştı. Davanın duruşması bugün saat 9.45’te Danıştay 10. Dairesi’nde görülecek.
Duruşmaya, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (Küresel BAK) Yürütme Kurulu’ndan Yıldız Önen de katılacak. Daha önce konuyu verdiği soru önergesiyle Meclis gündemine getiren Ufuk Uras, yarın saat 11.00’de Meclis’te bir basın açıklaması yapacak.

‘TÜRKİYE IRAK SAVAŞINA KATILDI’

Küresel BAK’tan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada Türkiye’nin, Irak savaşına doğrudan katılmamış olsa da ABD ve yandaşlarına sağladığı çok çeşitli yardımlarla savaşa dolaylı olarak katıldığı, bu kapsamda Irak savaşına verilen en önemli desteğin, İncirlik Üssü’nün ABD birliklerinin kullanılmasına açılması olduğu ifade edildi. Küresel BAK, mücadelelerinin İncirlik Üssü’nün kapatılmasına kadar süreceğini bildirerek “İşgale, savaşa, bölge halklarını birbirine düşüren politikalara dur demek, gizli anlaşmalarla faaliyetini sürdüren askeri üslere ‘hayır’ demek, barıştan, yaşamdan yana olan herkesin tarihsel sorumluluğudur” açıklamasını yaptı.

Milli Gazete – 03 Kasım 2009 – Uras İncirlik Kararnamesi halka açıklanmalı
İncirlik Üssü’nün Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’ne lojistik amaçlı kullandırma izninin süresini bir yıl uzatan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin iptali için açılan dava Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü.

Duruşmaya katılan İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras dava öncesi yaptığı açıklamada, İncirlik Üssü’nün kullanılmasıyla ilgili bilgilerin halktan gizlendiğini ileri sürdü. Uras, “Hem bu davada olsun hem meclisteki soru önergelerimizde olsun istiyoruz ki İncirlik artık yabancı güçlerin kullandığı bir üs olmaktan çıksın.” dedi.

İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izni, 23 Haziran 2003 tarih ve 5755 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile alınmıştı. Bu süre her yıl Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile uzatılıyor. İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlerine kullandırılmasına ilişkin olarak, Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin süresini 23 Haziran 2007 tarihinden itibaren bir yıl uzatan kararnamenin iptali için Danıştay’da dava açılmıştı. Davanın duruşması bugün Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü.

Dava öncesi İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ve davalı avukatı Kürşat Bafra açıklama yaptı. Ufuk Uras, milletvekilleri olarak İncirlik’teki gizli kararnamenin kamu yararına uygun olmadığını ve yurttaşların ve milletvekillerinin bu konuda bilgilendirilmesi gerektiği üzerinde durduklarını belirtti. Uras, “Hem bu açılan dava hem bizim verdiğimiz soru önergeleri gösterdi ki İncirlik üssünün yabancı güçler başta ABD olmak üzere kullandırılmasıyla biz Irak’taki savaşa fiilen tarafız. Bunun hukuk dışı bir uygulama olduğu, gerek yurttaşlarımızın gerek milletvekillerimizin bilgilenme hakkının göz ardı edildiğini görüyoruz.” diye konuştu.

Hem bu davada olsun hem mecliste verdikleri soru önergelerinde olsun İncirlik’in yabancı güçlerin kullandığı bir üs olmaktan çıkmasını istediklerini belirten Uras, İncirlik’in kullanımıyla ilgili bilgilerin halktan gizlendiğini iddia etti.

Yurttaşlar olarak İncirlik üssünün kamusal denetime açık ve tam bir şeffaflıktan yana olmasının yanında olduklarını belirten Uras, gizli kararnamenin kabul edilir bir yanı olmadığını sözlerine ekledi.

Avukat Kürşat Bafra ise kararnameyle ilgili işlemlerin Anayasa’nın 92. maddesinde TBMM’ye ait olan bir yetkinin Bakanlar Kurulu tarafından keyfi bir şekilde kullandırılması anlamına geldiğini belirtti. Bafra 2007 yılındaki Bakanlar Kurulu kararnamesinin iptalini talep edeceklerini ifade etti.

Haberbiz – 03 Kasım 2009 – İncirlik Üssü’nün kullandırılması kararı
İncirlik Üssü’nün, ABD tarafından kullanılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararının süresini 23 Haziran 2007′den itibaren uzatan kararın iptal istemiyle açılan davanın duruşması yapıldı.

Danıştay 10. Dairesi’nde görülen davanın duruşmasına, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras katıldı.

Barış ve Adalet Koalisyonu avukatı Kürşat Bafra, Bakanlar Kurulu kararının kamuoyu aydınlatılmadan ”gizli bir işlem” şeklinde, kamuoyu ve yargı denetiminden kaçınılarak alındığını savundu.

Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırı olduğunu öne süren Bafra, Türkiye’de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM’de olduğunu, Meclis’in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu’nun ”yetki gasbında” bulunduğunu iddia etti.

Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan da Bakanlar Kurulunun söz konusu kararı Dışişleri Bakanlığının teklifi üzerine, ”uluslararası menfaatler gözetilerek” alındığını söyledi. İncirlik üssünün yabancı silahlı güçlerce kullanılmasının dava konusu işlem kapsamında olmadığını belirten Çalışkan, davanın reddine karar verilmesini istedi.

Danıştay Savcısı ise Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürdü.

Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi.

Akşam – 04 Kasım 2009 – İncirlik Kararnamesi iptal yolunda
İncirlik Kararnamesi’nin iptali davasında Danıştay savcısı, İncirlik Üssü’nü ABD’nin kullanıma açan Bakanlar Kurulu’nun hukuka aykırı davrandığını belirtti. Savcı kararın iptalini istedi.

İİncirlik Üssü’nün, ABD tarafından kullanılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararının süresini 23 Haziran 2007’den itibaren uzatan Bakanlar Kurulu kararının iptal istemiyle açılan davanın duruşması yapıldı. Danıştay 10. Dairesi’nde görülen davaya İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras katıldı. Barış ve Adalet Koalisyonu avukatı Kürşat Bafra, TBMM’nin yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu’nun ‘yetki gaspında’ bulunduğunu iddia etti. Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan ise Bakanlar Kurulu’nun kararının Dışişleri Bakanlığı’nın teklifi üzerine, ‘uluslararası menfaatler gözetilerek” alındığını söyledi.

Danıştay savcısı ise Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini anlattı. Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulu’nun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi. Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

URAS: ONURLU SAVCILAR VAR

Milletvekili Ufuk Uras, duruşma çıkışında ‘Onurlu savcılar da var’ diyerek şöyle devam etti: ‘6 yıldır savaş karşıtları, İncirlik Üssü’nün kapatılması için kampanyalar yapıyor. İncirlik Üssü ile ilgili hazırlanan gizli kararnamenin halka açıklanması için daha önce başvuruda bulunduk ama bu ulusal güvenlik gerekçe gösterilerek reddedildi. Bu günkü duruşma, bazı gerçeklerin ortaya çıkması açısından çok anlamlıdır.’

Net Haber – 04 Kasım 2009 – İncirlik’in ABD tarafından kullanılmasını uzatan Bakanlar Kurulu kararının iptal istemiyle açılan davanın ilk duruşması yapıldı
SONUÇ: Danıştay savcısı, İncirlik Üssü’nü ABD’nin kullanıma açan Bakanlar Kurulu’nun hukuka aykırı davrandığını savundu ve kararın iptalini istedi

İNCİRLİK Üssü’nün, ABD tarafından kullanılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararının süresini 23 Haziran 2007’den itibaren uzatan Bakanlar Kurulu kararının iptal istemiyle açılan davanın duruşması yapıldı.

Danıştay 10. Dairesi’nde görülen davaya İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras katıldı.

Barış ve Adalet Koalisyonu avukatı Kürşat Bafra, TBMM’nin yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu’nun ‘yetki gaspında’ bulunduğunu iddia etti. Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan ise Bakanlar Kurulu’nun kararının Dışişleri Bakanlığı’nın teklifi üzerine, ‘uluslararası menfaatler gözetilerek” alındığını söyledi.

Danıştay savcısı ise Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini anlattı. Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu ifade eden Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulu’nun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini söyledi. Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek.

URAS: ONURLU SAVCILAR VAR

Milletvekili Ufuk Uras, duruşma çıkışında ‘Onurlu savcılar da var’ diyerek şöyle devam etti: ‘6 yıldır savaş karşıtları, İncirlik Üssü’nün kapatılması için kampanyalar yapıyor. İncirlik Üssü ile ilgili hazırlanan gizli kararnamenin halka açıklanması için daha önce başvuruda bulunduk ama bu ulusal güvenlik gerekçe gösterilerek reddedildi. Bu duruşma bazı gerçeklerin ortaya çıması açısından çok anlamlıdır.

Hürriyet – 04 Kasım 2009 – İncirlik’te süre uzatma kararı hukuka aykırı
İncirlik Üssü’nün ABD’ye kullandırılmasına ilişkin süreyi bir yıl uzatan 2007 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali için, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun açtığı dava dün Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü.

Duruşmaya koalisyon üyeleri ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras katıldı. Koalisyonun avukatı Kürşat Bafra, Bakanlar Kurulu kararının gizli bir işlem şeklinde, kamuoyu ve yargı denetiminden kaçınılarak alındığını söyledi. Bafra, İncirlik Üssü’nde 90 adet nükleer başlıklı bomba bulunduğunu, Bakanlar Kurulu kararının Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı olduğunu savunarak, “Türkiye’de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisi TBMM’ye aittir. Meclis’in yetkisini kullanarak karar alan Bakanlar Kurulu ‘yetki gasbı’ yapmıştır” dedi.

Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan ise Dışişleri Bakanlığı’nın teklifi üzerine, “uluslararası menfaatler gözetilerek” İncirlik kararının alındığını, Haziran 2009’da yeni bir karar daha alındığını anlattı. Görüş bildiren Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarını yabancı silahlı güçlerin kullandığının tespit edildiğini belirtti.

Türkiye topraklarındaki üsleri yabancı güçlere açma yetkisinin TBMM’de olduğunu hatırlatan Savcı, Bakanlar Kurulu’nun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, “hukuka aykırı davrandığı” görüşünü dile getirdi. Savcı, davanın kabul edilmesini ve kararın iptalini istedi. Daire, davaya ilişkin kararını bir ay içinde verebilecek. Şu anda 2009 kararı yürürlükte olduğu için 2007’ye ilişkin bu dava hukuki bir sonuç doğurmayacak, ancak bundan sonrası için örnek teşkil edecek.
İncirlik Üssü’nün ABD’ye lojistik amaçlı kullandırma izni, 23 Haziran 2003 tarih ve 5755 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile alınmıştı. Bu süre her yıl Bakanlar Kurulu kararı ile uzatılıyor. 2007 yılı kararının ardından Arif Ali Cangı, Aysun Koç, Berrin Esin Kaya, Hafize Çobanoğlu ve Gürkan Evci tarafından Danıştay 10. Dairesi’nde bu dava açılmıştı.

Evrensel – 04 Kasım 2009 – Kararname hukuka aykırı
İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullandırılmasına ilişkin kararın süresinin uzatılması için 23 Haziran 2007’de alınan ve “gizlilik” gerekçesiyle …

İncirlik Üssü’nün yabancı silahlı güçlere kullandırılmasına ilişkin kararın süresinin uzatılması için 23 Haziran 2007’de alınan ve “gizlilik” gerekçesiyle içeriği kamuoyuna açıklanmayan Bakanlar Kurulu kararının iptali için açılan davanın duruşması, Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü. Duruşmada, Başbakanlık avukatı davanın “duygusal gerekçelere dayandığı” gerekçesiyle iptalini istedi. Danıştay savcısı ise askeri kuvvet kullanımı izninin Bakanlar Kurulu kararına dayanamayacağını söyledi. Danıştay’ın kararı, İncirlik Üssü’nün kullanımıyla ilgili diğer kararnameleri de bağlayacak.

ABD’YE AÇILMIŞTI

2003’te ABD’nin Irak işgalinin ardından İncirlik Üssü, BM Güvenlik Konseyi’nin kararı gerekçe gösterilerek “gizli” ibareli Bakanlar Kurulu kararı ile ABD’nin kullanımına açılmıştı. İçeriği yıllardır gizlenen kararname, her yıl yine “gizli” ibareli Bakanlar Kururu kararları ile bugüne kadar uzatıldı.
Avukat Kürşat Bafra, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ve Küresel BAK üyelerinin, 23 Haziran 2007 tarihinden itibaren uzatılan Bakanlar Kurulu kararının iptali için Danıştay 10. Dairesi’nde açtıkları davanın ilk duruşması dün görüldü. Duruşmayı, KESK Genel Başkanı Sami Evren ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras da izledi.

Danıştay savcısı ise üssün yabancı askeri güçler tarafından kullanımına Bakanlar Kurulu kararı ile izin verilemeyeceğini, yetkinin Meclis’e verildiğini belirterek, kararnamenin hukuka aykırı olduğunu söyledi.

Ankara Haber – 05 Kasım 2009 – İncirlik Üssü ABD’lilere kapatılıyor mu?
İncirlik Üssü’nün, ABD tarafından kullanılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararının iptali davasında önemli bir aşamaya gelindi. Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulu kararı sonrası Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının yabancı silahlı güçler tarafından kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, Türkiye topraklarındaki üslerin yabancı güçlere açma yetkisinin sadece TBMM’de olduğunu söyledi.

Danıştay Savcısı, Bakanlar Kurulunun TBMM’ye ait yetkiyi kullanarak, hukuka aykırı davrandığını, bu işlemin iptal edilmesini iatedi. Danıştay 10. Dairesi, savcının istemi doğrultusunda karar verirse, ABD, İncirlik üssünü kullanamayacak. ABD’nin İncirlik’ten yararlanmaya devam etmesi ancak, TBMM’den ”Yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulundurulmasına ilişkin” bir tezkere çıkarılması halinde mümkün olabilecek.

UFUK URAS TAKİP EDİYOR
Danıştay 10. Dairesi’nde görülen davaya İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras da katıldı. Davayı açan Avukat Kürşat Bafra, Bakanlar Kurulu kararının “Gizli bir işlem” şeklinde, kamuoyundan kaçınılarak alındığını savundu. Bafra, Türkiye’de yabancı silahlı güçlerin bulunmasına izin verme yetkisinin TBMM’de olduğunu, Bakanlar Kurulu’nun “Yetki gasbında” bulunduğunu iddia etti.

Başbakanlık Hukuk Müşaviri Yılmaz Çalışkan da kararın, uluslararası menfaatler gözetilerek alındığını söyledi ve davanın reddini istedi.

Danıştay 10. Dairesi, davayla ilgili kararını daha sonra verecek. Davacıların avukatı Kürşat Bafra, duruşma sonrası yaptığı açıklamada ” Yabancı silahlı güçlerin Türkiye’de bulunması yetkisini verme Anayasa’nın 92. Maddesine göre TBMM’dedir. Bakanlar kurulunun, bu yetkiyi tek başına kullanabilmesi mümkün değildir. Bu işlem hukuka aykırıdır. BM Güvenlik konseyi kararları da yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasını öngörmüyor. Hava limanı tesis ve üslerde de buna izin veren bir ilke yok” dedi.

Bianet – 02.12.2009 – Obama Afganistan’da Kendi Vietnam’ını Hazırlıyor
Küresel BAK sözcüsü Önen, Afganistan’a 30 bin ek asker yollayacak ABD Başkanı’nın kendisini destekleyen savaş karşıtlarına ihanet ettiğini, 7 Aralık’ta Obama’yla görüşecek Başbakan Erdoğan’ın Afganistan’a yeni asker gönderme kararından uzak durması gerektiğini söyledi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) sözcüsü Yıldız Önen, ABD Başkanı Barack Obama’nın Afganistan’a 30 bin yeni asker göndermesine dair kararını değerlendirirken, “ABD’li savaş karşıtları, Irak’ın bir önceki başkan George W. Bush’un Vietnam’ı olduğunu söylüyordu. Şimdi Obama yavaş yavaş kendi Vietnam’ını yaratıyor” diye konuştu.

Afganistan’da sorunun daha fazla askerle, işgalin büyütülmesiyle çözülemeyeceğini, kendilerini nasıl yöneteceklerine Afganistan halkının kendisinin karar vermesi gerektiğini vurgulayan Önen, Türkiye’nin de Afganistan’a asker göndermekten uzak durması gerektiğini söyledi.

Önen’e göre, Obama, seçim kampayasında lehine çalışan savaş karşıtlarına da ihanet etmiş oldu.

ABD’den 30 bin, NATO’dan beş binden fazla yeni asker

Obama, bu sabaha karşı yaptığı konuşmada, 2010’un ilk yarısına kadar 30 bin yeni askerin gönderilmesinin tamamlanacağını, geri çekilmenin de Temmuz 2011’de başlayabileceğini söyledi.

Oama bu askerlerin görevini “Taliban ve El Kaide militanlarına karşı mücadele etmek, önemli yerleşim merkezlerinde güvenliği sağlamak ve güvenlik sorumluluğunun Afganistan’a devredilmesi için gerekli ortamın hazırlanmasına yardım” olarak açıkladı.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen de NATO ülkelerinden Afganistan’a beş binden fazla asker gidebileceğini açıkladı.

“Erdoğan yeni asker talebini kabul etmemeli”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Aralık’ta Obama’yla görüşeceğini de anımsatan Önen, Erdoğan’ın asker gönderme talebini reddetmesi gerektiğini dile getirdi: “Türkiye Afganistan’a asker gönderdiğinde durum ABD’nin Irak’taki askerlerinden farklı olmayacak. Türkiye’den gidecek askerlerin Müslüman olması Afganistan’daki işgale ortak olmalarını engellemeyecektir. Direnenler Türkiye ordusuna karşı da mücadele eder. ”

“İşgal bitmeli, halkın zararı tazmin edilmeli”

Önen, NATO şemsiyesindeki bütün askerlerin işgale son vermesi, ardından Afganistan halkına verilen zararı tazmin etmesi gerektiğini, işgal sürdükçe yapılan insani yardımların da işgali meşrulaştırmak gibi olumsuz bir etkisi olduğunu söyledi; “Afganistan halkı ancak işgal bittikten sonra kendi demokrasi mücadelesiyle sorununu çözebilir” diye konuştu.

Turnosol – 04.12.2009 – Savaşın ve işgalin ortağı olma!
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Afganistan işgaline daha fazla asker isteyen Obama ile pazarlık için ABD’ye gidecek olan Başbakan Erdoğan’a seslendi: “Kulağınızı Pentagon’culara, NATO’culara değil kendi halkınıza çevirin. Bu ülkede hiç kimse ABD’nin savaşına ve işgaline asker olmak istemez”
ABD Başkanı Obama’nın açıkladığı ‘yeni Afganistan stratejisi’nin daha fazla kan döküleceğinin ilanı olduğunu vurgulayan savaş karşıtları, “Dünyanın en zengin ülkeleri NATO şemsiyesi altında birleşmiş, dünyanın en fakir ülkelerinden birini yıllardır yakıp yıkıyor, bombalıyor. Bunda korkunç bir terslik yok mu?” diye sordu?

“Kore’nin yarası hala kanıyor!”

Küresel BAK açıklamasında, Türkiye’de hiç kimsenin ABD’nin savaşına ve işgaline asker olmak istemediği vurgulanarak, tarihte kara bir leke olarak duran Kore savaşına asker gönderilmesi hatırlatıldı: “Biz, Türkiyeli savaş karşıtları olarak, Obama Türkiye’ye geldiğinde sokaklara çıkmış, ‘Obama, boşuna gelme Afganistan’a asker yok’ demiştik. Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz. Kulağınızı Pentagon’culara, NATO’culara değil kendi halkınıza çevirin. Bu ülkede hiç kimse ABD’nin savaşına ve işgaline asker olmak istemez. Tarihimizde kara bir leke olan Kore Savaşı’nın yarası hâlâ kanıyor.”

Pazartesi İstanbul’da basın toplantısı yapılacak…

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Afganistan kampanyası ile ilgili olarak 7 Aralık Pazartesi günü saat 13.00’te Taksim Hill Otelinde bir basın toplantısı yapacak. Emek örgütleri başkanlarının, savaş karşıtı inisiyatiflerin temsilcilerinin, savaş karşıtı aydın ve sanatçıların katılacağı basın toplantısında önümüzdeki günlerde yapılacak etkinlikler duyurulacak.

Obama geldiğinde de protesto edilmişti

Nisan ayının ilk haftasında, Obama’nın İstanbul’a geldiği saatte İstanbul’da bir protesto eylemi yapan Küresel BAK, pankartı açmıştı. Savaş karşıtları adına açıklamayı 68’li sanatçı Mustafa Alabora okumuştu. İstanbul ve Türkiye, Obama’nın ziyareti boyunca benzer protestolara sahne olmuştu.

Afganistan’da kanlı işgal ve yıkımın bilançosu:

Tarihi işgallerle ve savaşlarla dolu olan Afganistan, 2001’den bu yana büyük bir fiziki ve insanı yıkım yaşadı.

Sadece ABD’nin, 2001’den bu yana Afganistan’ın işgaline 223 milyar Dolar harcadığı biliniyor. Almanya ise 4 milyar Euro harcadı. Afganistan’a bu sürede yapılan ‘iyileştirme yardımları’ ise ancak 15 milyar Dolar kadar. Tabii bu paranın da büyük bölümü aracı ve mütahit batılı şirketlerin kasasına akmış durumda.

NATO’nun ISAF birliklerinin 2001’de 1800 askerle başlayan mevcudu bugün 64.500’e ulaştı. Türkiye halen bunun içinde 730 askerle temsil ediliyor. Şimdi Obama, bu sayıyı 90 binin üzerine çıkarmayı ön görüyor. Türkiye’den de asker sayısını artırmasını istiyor. 2010’da toplam işgalci asker sayısının 120 bini geçeceği tahmin ediliyor. Bilindiği gibi SSCB açık işgali döneminde de Afganistan’a 115 bin asker gönderilmişti.

Halen Afganistan’da bulunan işgal güçlerinden 1.386 asker son 8 yılda yaşamını yitirmis durumda. Sivillerin kaybı ise çok daha fazla. Uluslararası kuruluşların verilerine göre öldürülen sivil sayısı giderek artıyor.  2006’da 929 – 2007’de 1.523 – 2008’de 2.118 Afgan sivil öldürülmüş. Tabii resmi rakamların dışında, gerçek sayıların bunun çok üzerinde olduğu da tahmin ediliyor.

Sosyal durum ise bir insanlık dramını gösteriyor. Halkın yüzde 41’inin çalışacağı bir iş yok. Afgan halkının yüzde 61’i sürekli açlık ile yüz yüze. Afganistan’da ortalama yaşam süresi 43 yıl ve halkın sadece yüzde 13’lük bir kesimi temiz içme suyuna ulasabiliyor. Tüm kentleri yıkıntılarla kaplı olan ülkede sağlam sanayi ve enerji tesisi yok. Ülkenin sadece yüzde 6’sında elektrik var. “OBAMA evine dön, NATO’ya Afganistan’a asker yok”

Bianet – 04.12.2009 – Erdoğan, Afganistan’da İşgal Ortaklığından Vazgeç
Küresel BAK, ABD’ye gidecek Başbakan Erdoğan’a seslendi; “Kulağınızı Pentagon’culara, NATO’culara değil kendi halkınıza çevirin. Bu ülkede hiç kimse ABD’nin savaşına ve işgaline asker olmak istemez” dedi, Afganistan’dan askerleri çekmesini, NATO’dan çıkmasını istedi.

ABD’nin Afganistan’a gönderilmek üzere Türkiye’den de asker istemesine dair bir basın açıklaması yapan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) Türkiye’nin ülkeye asker göndermemesini, mevcut askerlerini çekmesini ve NATO’dan ayrılmasını istedi.

Bu yıl Nobel Barış Ödülü’nün verildiği ABD Başkanı Barack Obama, hafta başında, Afganistan’a 30 bin yeni asker daha göndermeye karar verdiğini, 2001 Temmuz’unda da askerleri geri çekmeye başlayacaklarını açıklamıştı. Obama, diğer ülkelerden de asker isterken bunu “Bütün dünya tehlike altında” diye gerekçelendirmişti.

“Afganistan yalanları”

Küresel BAK, bu “Afganistan yalanları” dediği bu açıklama karşısında şunları soruyor ve dile getiriyor.

“Obama, Afganistan’da 2011 Temmuz’una kadar nasıl bir gelişme bekliyor? Afganistan daha fazla mı bombalanacak, bütün bir halkı mı öldürmeyi düşünüyorlar? Afganistan’ın altyapısından geriye kalanlar daha fazla mı imha edilecek; yaşlı, çocuk, kadın Afganlara daha ne kadar işkence yapılacak? 2001’den beri süren işgal, bu “yeni stratejiye” göre nasıl olacak da 2011 Temmuz ayında son bulacak?”

“Asıl tehlike ABD ve NATO’nun savaş politikaları”

“Gerçekten de dünya bugün tehlikede ve bu tehlikenin temel nedeni ne dün Saddam’dı, ne bugün Taliban direnişi. Dünyayı milyonlarca insana zehir eden tehlikenin nedeni ABD’nin saldırgan savaş ve işgal politikaları. Dünyanın güvenlik sorunlarının en temel nedeni, NATO’nun savaş ve cinayet örgütü olarak çalışmaya devam etmesi.

“NATO dağıtılmalı”

“Dünyanın huzursuzluğunun en önemli nedeni, petrol gibi küresel sistemin can damarı olan kaynakları denetlemek için Irak’ta, Afganistan’da ve Filistin’de milyonlarca insanı öldüren ABD ve ortaklarının sürdürdüğü ölçüsüz şiddet. Dünyanın da Afganistan ve Irak’ın da, Filistin’in de daha güvenlikli hale gelmesinin tek yolu işgal güçlerinin derhal ve koşulsuz bir şekilde tüm ülkelerden geri çekilmesi. Dünyada barış için öncelikle suç örgütü NATO dağıtılmalı.”

“Savaşın ortağı olmayın”

“Biz, Türkiyeli savaş karşıtları olarak, Obama Türkiye’ye geldiğinde sokaklara çıkmış, ‘Obama, boşuna gelme Afganistan’a asker yok’ demiştik. Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz. Kulağınızı Pentagon’culara, NATO’culara değil kendi halkınıza çevirin. Bu ülkede hiç kimse ABD’nin savaşına ve işgaline asker olmak istemez. Tarihimizde kara bir leke olan Kore Savaşı’nın yarası hâlâ kanıyor.

“Emperyal güdülerle 2001 yılında başlatılan ve yıllardır Afgan halkını canından bezirden, on binlerce Afgan’ın ölümüne neden olan işgalin ortağı olmaktan vazgeçin! Kan döken bir savaş aygıtı olan NATO’dan çıkın.

“Afganistan’a yeni asker göndermeyi aklınızdan bile geçirmeyin. ABD’nin kan dökücülüğünü artıracağını açıkladığı Afganistan’daki askerleri derhal geri çekin. Savaşmayın ve savaşın ortağı olmayın!”

Bianet – 07.12.2009 – Aktivistler Hükümete Seslendi: “Afganistan’dan Askerleri Çekin!”
Küresel BAK’ın çağrısıyla bir araya gelen Batu, Alabora, Gürsoy, Evren, Yeşildere, Margulies, İnce, Kızılelma, İpekçi, Kabadayı, Tahmaz ve Olaş hükümetin ABD’nin isteğiyle Afganistan’a asker göndermesini eleştirdiler. Savaş karşıtlarını protestoya çağırdılar.

“Afganistan’a yolladığınız askerleri geri çekin, savaşa ve işgale değil, barışa ve halkların kardeşliğine destek verin!”

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun düzenlediği basın toplantısında bir araya gelen sanatçılar Pelin Batu ve Mehmet Ali Alabora, Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Gençay Gürsoy, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren, yazar Leyla İpekçi, müzisyen Kerem Kabadayı, gazeteci Hakan Tahmaz, Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Tahsin Yeşildere, Sosyal Demokrasi Vakfı’ndan (SODEV) Erol Kızılelma, MAZLUMDER’den Ahmet Zeki Olaş, gazeteci-yazar Roni Margulies ve Genç Siviller’den Hayri İnce Türkiye’nin Afganistan’daki askerlerini derhal çekmesini istediler.

“Ya Afgan halkının yanındasınızdır ya da ABD’nin”

Bugün saat 13.00’te Taksim Hill Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan sanatçı Mehmet Ali Alabora, “Afganistan’a 1000 asker yolladığını açıklayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın barış ve demokrasi konusunda iki yüzlü bir tavrı olduğunu” söyledi. “Eğer Türkiye bu konularda samimiyse askerlerini bir an önce Afganistan’dan çekmelidir” dedi.

Ardından Küresel BAK adına açıklamayı okuyan sanatçı Pelin Batu hükümete seslendi:

“Asker göndererek ortağı olduğunu ve açıklanan ‘yeni strateji’ uyarınca asil unsurlarından biri olmaya çağrıldığınız işgal kesinlikle meşru değil. Afganistan’daki işgalin tek bir nedeni var. 21. yüzyılın da ABD’nin hegemonyasını sürdürmeye devam ettiği bir dönem olmasını garanti altına almak!”

“Dünyanın daha güvenlikli hale gelmesinin tek yolu işgalcilerin derhal ve koşulsuz olarak Afganistan, Irak ve Filistin’den çekilmesi” olduğunu söyleyen Batu, “Dünya barışı için suç örgütü olarak nitelediği NATO’nun dağıtılması gerektiğini” kaydetti.

Hükümetin ABD ve NATO’nun asker talebini reddetmesi gerektiğini belirten Batu, “Afgan halkının yanındaymış gibi görünmek, acılarını paylaşıyormuş gibi açıklamalar yapmak ama aynı zamanda ABD ile her düzeyde işbirliği yapmak inandırıcı değil” dedi. Bu işgale karşı büyük bir kampanya örgütleyeceklerini duyurdu.

“Yurtta sulh cihanda sulh diyenler neredeler?”

Batu’nun arıdan konuşan Gençay Gürsoy, “Başbakan’ın kimseye haber vermeden Afganistan’a haber yollaması ve açılım konusundaki tavrı iç barış konusunda da kendisinden bir şey beklenmemesinin göstergesidir” dedi.

Sami Evren de “Emperyalizmin Afgan halkına vereceği yeni bir şey yok. Bu işgale tüm savaş karşıtları karşı çıkmalıyız” dedi. “Yurtta sulh cihanda sulh diyenler neredeler?” diye sordu.

“Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı ziyarette çantasında Kıbrıs ve Ermeni meselelerinin de bulunduğunu” söyleyen yazar Leyle İpekçi, “Dış basında Türkiye’nin bu konularda isteklerini dayatabilmesi için Afganistan’a asker yollamak konusunda esnek davranacağına dair yazılar çıktığını” hatırlattı ve “Buna karşı çıkmalıyız. Menfaatler karşılığında yapılan savaş planlarına itiraz etmeliyiz. Hiçbir menfaat savaşın meşru kılınmasına sebep olamaz” diye konuştu.

Emek Dünyası – 07.12.2009 – Küresel BAK: Afganistan’daki askerleri geri çekin
Küresel Barış Adalet Koalisyonu, Başbakan Erdoğan’la ABD Başkanı Obama’nın gerçekleştireceği görüşme öncesinde “işgal ortaklığından vazgeçin” çağrısı yaptı. Toplantıda konuşan TTB Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy, “Türkiye’de DTP’nin kapatılmasının söz konusu olduğu bir ortamda Başbakan Erdoğan’ın kimsenin haberi olmadan Afganistan’a asker yollaması, iç barış konusunda da çok beklenmedik durumlarla karşı karşıya kalabileceğimizin işareti sayılmalı” dedi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Afganistan’a asker gönderilmesiyle ilgili, Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Türk Tabipler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy, KESK Genel Başkanı Sami Evren, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, MAZLUM-DER Dış İlişkiler Sorumlusu Ahmet Zeki Olas, Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, müzisyen Kerem Kabadayı, oyuncular Pelin Batu ve Mehmet Ali Alabora, yazar Leyla İpekçi, gazeteci Roni Margulies, Sosyal Demokrasi Vakfı’ndan Erol Kızılelma ve Genç Siviller’den Hayri İnce katıldı.

‘HAYATI PAZARLIK KONUSU YAPMAYIN’

Toplantıda Konuşan Sanatçı Pelin Batu, Obama ile görüşmek üzere ABD’ye giderken havaalanından açıklama yapan Başbakan Tayip Erdoğan “700 civarında olan asker sayısını bin 750’ye çıkaracağı” sözlerine değinerek, savaş karşıtları olarak, savaşın ve işgalin insan hayatının asla pazarlık konusu yapılamayacağına vurgu yaptı. AKP Hükümetine seslenen Batu, “Asker göndererek ortağı olduğunuz ve açıklanan yeni strateji uyarınca asli unsurlarından bir olamaya çağrıldığınız işgal, kesinlikle meşru değil. Afganistan’daki işgalin tek bir nedeni var. 21. yüzyılın da ABD’nin hegemonyasını sürdürmeye devam ettiği bir dönem olmasını garanti altına almak” dedi. Batu, “Oraya yolladığınız askeri geri getirene kadar yakanızı bırakmayacağız. Afganistan gerçeklerini, işgalcilerin orada işledikleri suçları anlatıp savaşa ve işgale karşı sokaklara çıkacağız” diye konuştu.

‘AFGANİSTAN’A GÖNDERİLEN ASKER İÇ BARIŞI DA ETKİLER’

“Emperyalizmin bir esmer ile dünyaya şirin gözükme politikasının sonuna gelmiş bulunuyoruz” diyen TTB Genel Başkanı Gencay Gürsoy da biri ülkesinde diğeri Ortadoğu’da iki sıkışmış liderin Afganistan konusunda yan yana geldiğine dikkat çekti. Gürsoy, “Türkiye’de DTP’nin kapatılmasının söz konusu olduğu bir ortamda Başbakan Erdoğan’ın kimsenin haberi olmadan Afganistan’a asker yollamasının iç barış konusunda da çok beklenmedik durumlarla da karşı karşıya kalabileceğimizin işareti sayılmalıdır” dedi.

“HANİ YURTTA SULH, CİHANDA SULH DİYENLER?”

“Suriye ile ikili ilişkilerini düzelttiğini iddia edenler acaba Ortadoğu’da ABD’nin Dışişleri Bakanlığı gibi mi, yoksa gerçek anlamda hem iş barış hem dış barışı korumak konusunda Türkiye NATO’nun yedek kuvveti olmaya devam mı edeceğinin önelidir” diyen KESK Genel Başkanı Sami Evren ise, “Hani yurtta sulh, cihanda sulh diyenler?” diye sordu.

Leyla İpek ise “Türkiye, eğer açılımlarını sürdürmek istiyor ve tezlerini kabul ettirmek istiyorsa o zaman Amerika’ya Afganistan’a asker göndermek konusunda daha tavizkar davranmalıdır. Masum insanların kanının pazarlık konusu edildiği bir sistemde, açılımların uzun vadeli barışa yönelik olmadığı defalarca gördük” dedi.

DHA – 07.12.2009 – Savaş Karşıtlarından Afganistan Tepkisi
Küresel Barış ve Adalet komisyonu: “Savaşa ve İşgale Ortak Olma ” sloganıyla yola çıkan savaş karşıtlarının etkinliğine oyuncu Mehmet Ali Alabora, sinema oyuncusu Pelin Batu, KESK Başkanı Sami Evren, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Gençay Gürsoy ile Mazlum – Der ve Sosyal Demokrasi Vakfı temsilcileri katıldı.

Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (KÜRESEL- BAK) tarafından düzenlenen etkinlikte sesler hükümete yükseldi.

“Savaşa ve İşgale Ortak Olma ” sloganıyla yola çıkan savaş karşıtlarının etkinliğine oyuncu Mehmet Ali Alabora, sinema oyuncusu Pelin Batu, KESK Başkanı Sami Evren, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Gençay Gürsoy ile Mazlum – Der ve Sosyal Demokrasi Vakfı temsilcileri katıldı. Etkinlikte bir konuşma yapan Mehmet Ali Alabora, Başbakan Erdoğan’ın ABD gezisi öncesi Afganistan’a Türkiye’den bin asker gönderildiğini söylemesini eleştirerek, “Burada barıştan yana olmakla ile ilgili iki yüzlülük olduğu aşikar ” dedi

AKP’YE ASKERLERİ GERİ ÇEK TALEBİ
Ardından oyuncu Pelin Batu tarafından basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında, “Biz savaş karşıtları olarak, savaşın ve işgalin insan hayatının asla pazarlık konusu yapılamayacağını bir kez daha vurgulamak istiyoruz” denildi.
Açıklamada AKP hükümetine seslenilerek, “Asker göndererek ortağı olduğunuz ve açıklanan ” yeni strateji ” uyarınca asli unsurlardan biri olmaya çağırıldığınız işgal kesinlikle meşru değil. Afganistan’daki işgalin tek bir nedeni var; 21. yüzyılın da ABD hegemonyasını sürdürmeye devam ettiği bir dönem olmasını garanti altına almak ” ifadesi kullanıldı.
Basın açıklamasında dünyanın , Afganistan, Irak ve Filistin’in daha güvenlikli hale gelmesi için işgalcilerin derhal ve koşulsuz olarak geri çekilmesi gerektiği ifade edildi.

AKP’YE SOKAĞA ÇIKIN MESAJI
Savaş karşıtları hükümete sert çıkarak, “Savaş karşıtları olarak, Başbakan Erdoğan’a ve AKP Hükümetine bir kez daha seslenmek istiyoruz. Afgan halkının yanındaymış gibi görünmek, acılarını paylaşıyormuş gibi açıklamalar yapmak ama aynı zamanda işgalci ABD ile her düzeyde işbirliği yapmak inandırıcı değil. NATO’cularla Obama ile görüşmelerden vakit kalırsa, çıkın sokağa da halkımıza bir sorun bakalım sizi samimi bulan dediklerinize inanan var mı ?” dedi.

“HANİ NEREDE ” YURTTA SULH CİHANDA SULH ” DİYENLER ? ”
Etkinliğe katılan Gençay Gürsoy ise dünyanın yeni bir askeri hareketin çıkmazına sürüklendiğini kaydetti. Gürsoy, demokrasiden yana olanların bu provokatif eylemlere karşı çıkacağına inandığını belirtti. KESK Başkanı Sami Evren ise, “Türkiye NATO’nun yedek kuvveti olmaya devam edecek mi ? ” diye sordu. Evren Erdoğan – Obama görüşmesinde Afganistan’a asker gönderme konusunun ele alınacağını belirterek, ” Emperyalizmin Ortadoğu halklarına vereceği hiçbirşey yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin ABD’nin Ortadoğu’da uydusu olmasını anlamak mümkün değildir. Hani nerede ” Yurtta Sulh Cihanda Sulh ” diyenler ? ” diye sordu.

Taraf – 08.12.2009 – Afganistan’da “esnek” davranmanın insanlığa bedeli
Afganistan’da “esnek” davranmanın insanlığa bedeli
Leyla İpekçi

Başbakan’ın görüşmeye gittiği ABD Başkanı Obama, geçtiğimiz hafta Afgan işgaline 30 bin asker daha yollayacağını ilan etti. Bazı ülkeler askerî destek vereceklerini de açıkladılar.

Erdoğan ise pazarlıklar başlamadan, muharip asker gönderme konusundaki temkinli tavrını belli ederek Türkiye’nin daha fazla ne yapabileceğini söyledi: “Afgan ordusuna eğitim verebiliriz.”

“Türkiye eğer Afganistan konusunda esnek davranırsa, Ermenistan, Kıbrıs, İran gibi meselelerdeki tutumu daha kabul edilebilir olacaktır” şeklindeki imalar ve uyarılar bu görüşme öncesi hızla devam etti.

Ermenistan’la Kıbrıs’la sorunlarımızı çözme aşamasındayken yeni kanlar dökerek ve işgale ortak olarak mı dünya siyasetine katkıda bulunacağız?

Aklı başında, vicdanı hür bir dünya vatandaşı, Amerika gibi bir devletin dünya halklarına ve işgal altındaki bölgelere yapacağı en büyük katkının mesela Afganistan gibi bir ülkenin topraklarından tamamen çekilmek olduğunu bilir.

Bilir ama bu işi devlet pazarlıklarının diplomatik diline havale eder. Tek başına bir kişi ne yapabilir ki diye düşünür çünkü. Büyük güçler de bireylerin bu çaresizliğini ideolojik bir sosla örterek tahakküm ve sömürünün içselleştirilmesine, meşrulaştırılmasına yol açıyor.

Nihayetinde ABD gibi güçlü devletler insanlığa bir katkıda bulunmayı değil, iktidarı elinde bulundurmayı, halkları kontrol ederek yönlendirmeyi tercih ediyor. Zaten bu tür işgallere borçlular ‘büyük güç’ olarak kalmayı.

Sekiz yıldır süren işgal ve yıkım yüzünden insanlık dramının yaşandığı Afganistan’a asker göndermeye karşı çıkan ve oradaki askerlerin geri çağrılmasını isteyen Küresel BAK, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla dün Başbakan’ın Obama’yla görüşeceği saatlerde bir basın açıklaması yaptı.

Buna katılacağımı duyan arkadaşım, oraya silah kullanmak üzere asker yollamayacağımızı Başbakan zaten belirtmişti, Cumhurbaşkanı da ima etmişti diyerek, böyle bir açıklamayı pek anlamlı bulmadığını söyledi.

İşgallerin bazı ‘ilkel’ halkların yok edilmesi için gerekli bulunduğu ve masumların kanıyla borç kapatıldığı bir dünya sisteminde, egemenlerin organize dilinin meşruiyetini sorgulayan her tür vicdani sesin çıkarılmasını bir insanlık borcu olduğunu düşünüyorum.

Bu yüzden siyaseten Obama ile pazarlıklarda Türkiye’nin elini zayıflatacak gibi duran bu tür eylemlerin düzenlenmesini toplumsal bilinç adına çok gerekli buluyorum.

Irak’ta bir milyon sivil hayatını kaybetti. Afganistan’da köylüler hâlâ yanlışlıkla vuruluyor. Pakistan’da ise gün geçmiyor ki bir saldırı haberi duyulmasın. Daha birkaç gün önce Ravalpindi kentindeki bir camiye Cuma namazı sırasında silahlı saldırı düzenlendi. En az 40 kişinin öldüğü, 40’tan fazla kişinin de yaralandığı söyleniyor.

Bugün eğer İsviçre gibi ‘medeni’ bir ülkede ayrımcılık siyaseti güdenler, propagandalarında minareleri füzeye benzetiyorlarsa, tesettürlü kadınları yok edilmesi gereken karanlık yaratıklar olarak imgelemimize yerleştirmeye çalışıyorlarsa: Bunu büyük ölçüde ABD’nin İslâm coğrafyasına olan ‘yüksek ilgisi’ne borçluyuz.

ABD’nin Afganistan ve Pakistan’a karşı yürüttüğü tahakküm siyaseti, Taliban’ın bu bölgelerdeki direnişini doğal olarak güçlendiriyor. Buna bir de Filistin’de devam eden çözümsüzlüğü ekleyin.

Buralarda işgal ve çözümsüzlük sürdükçe El Kaide gibi örgütlere mal edilen irili ufaklı saldırıların sonu gelmeyeceği gibi, Batı’da İslâm’ın birtakım saptırılmış sembollerle düşmanlaştırılması daha da yaygınlaşacaktır. İsviçre tarzı referandumlar başka ülkelere de sıçrayacaktır.

Afganistan’a muharip asker yollamayacaksak bile, devletimizin komşularıyla olan açılımlarının (sıfır sorun siyasetinin) masumların kanı üzerinden pazarlık unsuru haline getirilmesine karşı çıkmalıyız.

Türkiye’ye ‘asker konusunda esnek davranın’ telkininde bulunanların vicdanında tüm bunların bir karşılığı yok belki. Ama asker konusunda ‘esnek davranmadan da’ barışa katkı sunmanın karşılığı vicdanlarda hâlâ var.

Turnusol – 08.12.2009 – Kan ve ölüm üzerinden pazarlık olmaz
Başbakan Erdoğan’ın ABD Başkanı Obama ile Beyaz Saray’da ‘başbaşa’ yapacağı görüşmeye saatler kala, Türkiye’li savaş karşıtları bir basın toplantısı yaparak ‘Kan ve ölüm üzerinden pazarlık olmaz. Savaşa ve işgale ortaklığa hayır. Afgünistan’daki işgale son verin, oraya yolladığınız askerleri geri çekin’ dedi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun 7 Aralık Salı günü saat 13.00’te Taksim Hill Oteli’nde yaptığı basın toplantıının başlığı “Afganistan’a yolladığınız askerleri geri çekin. Savaşa ve işgale değil, Barışa ve halkların kardeşliğine destek verin!” şeklindeydi.

Basın toplantısına, TTB Başkanı Gençay Gürsoy, KESK Başkanı Sami Evren, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, SODEV Başkanı Erol Kızılelma, Mazlumder Temsilcisi Ahmet Zeki Olaş, Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, Genç Siviller Temsilcisi Hayri İnce, gazeteci yazar Leyla İpekçi, sanatçılar Mehmet Ali Alabora, Pelin Batu ile Kerem Kabadayı ile Şair Roni Margulies katıldı.

Mehmet Ali Alabora’nın sunuşuyla başlayan toplantıda, savaş karşıtları adına basın açıklamasını Pelin Batu okudu. Sami Evren, Erol Kızılelma, Ahmet Zeki Olaş, Tahsin Yeşildere ve Leyla İpekçi de birer kısa konuşma yaparak Afganistan işgalinin bir an önce bitirilmesi gerektiğini, hiçbir gerekçeyle Türkiye’nin savaşın ve işgalin ortağı olmaması gerektiğini vurguladılar.

Tüm konuşmacılar Afganistan’a yollanan askerlerin bir an önce geri çağrılmasını istediler.

Mehmet Ali Alabora: ‘Ortada bir iki yüzlülük olduğu aşikar’

‘Yes we Can!’ sloganıyla iktidara gelen Obama’nın yapacağı meğer buymuş! Afganistan’ı işgale 30 bin asker daha gönderiyor. Türkiye de bu işgale seve seve ortak olacağını açıkladı. Başbakan ABD’ye giderken havaalanında 700 askerimizi 1750’ye çıkardık, görevimizi yaptık dedi. Kimsenin haberi olmadan bin küsür askeri Afganistan’a gönderdik diyor yani!  Bunu ayak üstü söyledi. Oysa bu gündemin en önemli maddesi olmalıdır. Hem barıştan ve adaletten söz edip hem de bunu yapmak ortada bir iki yüzlülük olduğunu gösteriyor.

Gençay Gürsoy: ‘Gerçek yüzü ortaya çıktı’

Tarihsel bir ironiyle yüz yüzeyiz. Bir efsane çöküyor. Esmer bir delikanlı aracılığıyla emperyalizmi dünyaya şirin gösterme işinin işte bu vesileyle sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bugün Washington’da aslında iki sıkışmış lider yanyana geliyor. Birisi Afganistan’da çıkmaza girmiş durumda. Yeni bir askeri harekatla durumu daha beter hale getirecek. Diğeri bölgesinde ve ülkesinde büyük tıkanıklıklarla yüzyüze… Başbakanın havaalanında yaptığı konuşma sadece şaşırtıcı değil aynı zamanda ibret alınması gerekir. Örneğin iç barış konusunda da demek ki kimseye danışmadan bu tür beklenmedik durumlarla karşılaşacağımızın işareti sayılabilir. Barış için sonuna kadar mücadele etmeliyiz. Afganistan’ın işgaline karşı çıkmalı, Türkiye’nin asker göndermesine karşı tutum almalıyız. Irak’taki savaşa girilmesi konusunda gösterdiğimiz çabaların olumlu sonuçları olmuştu. Yine öyle bir kampanya yapmalıyız.

Sami Evren: ‘ABD’nin uydusu olarak mı politika yapacaklar?’

Türkiye’nin sözde başarılı dış politikası bu mudur? Dünyayla ve komşularla barışı tesis ettiğini söyleyen güler yüzlü dışişleri bakanımız bu durumu nasıl açıklayacak acaba? Ortadoğu’da ABD’nin işgal ortağı gibi mi çalışacaklar? Türkiye NATO’nun yedek kuvveti olmaya devam edecek mi? Anlaşılıyor ki  bunlar iç kamuoyunu da yanıltarak, el altından iş yapmaya hevesliler. Emperyalizmin halklara vereceği hiç bir şey yoktur. Afganistan mazlum bir ülkedir. Yıllardır işgallerle eziliyor. Irak ve Filistin’de yapılanlar da ortadadır. TC Hükümetinin ABD’nin ortadoğu’daki oyunlarına alet olmaya devam etmesini anlamak mümkün değil. İç muhalefeti dinlemeden hareket etmeye hakkınız var mı? Nerede kaldı sıra lafa gelince kullanmayı pek sevdiğiniz ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi?

Erol Kızılelma: ‘Herkes işgal ortaklığına karşı durmalı’

Türkiye’nin ABD ve NATO ile bir ülkenin fiili işgalinin sürdürülmesini sağlamaya yönelik bu işbirliğine kesinlikle karşıyız. Tüm barışseverleri de bu politikaya karşı olmaya çağırıyoruz.

Ahmet Zeki Olaş: ‘Mazlumun yanında olmalıyız zalimin değil’

Irak’taki, Filistin’deki ve Afganistan’daki işgale karşıyız. Hükümetin bizim adımıza işgale destek vermeye hakkı yoktur. İmar, eğitim gibi işlere bakacağız söylemi, ortada bir suçun olduğu bilinerek söylenmiş masumiyet laflarıdır. Biz Mazlumder olarak yürütülecek işgal karşıtı çalışmanın parçası olacağız.

Leyla İpekçi: ‘İşgale ortak olanlar barışa ulaşamaz’

Obama’nın çantasında Kıbrıs ve Ermenistan konuları da var. Basında yorumlar çıkıyor. Türkiye, bu konulardaki açılım için destek istiyorsa, Afganistan konusunda tavizkar davranmalıdır deniliyor. Bu tamamen gerçek dışıdır. Buna kesinlikle karşı çıkmalıyız. Hiç bir zaman savaşa ve işgale ortak olarak barışa ulaşılamaz. Bu nerede görülmüş? İnsanların kanı üzerinden pazarlık olmaz!

Yeşil Gazete – 12.12.2009 – Barış için Umut Yürüyüşü’ne Polis Engeli
Bu akşam saat 19.00’da Taksim Meydanı’ndan başlayıp Galatasaray da bitirilmesi düşünülen Barış İçin Umut Yürüyüşü polisin kurduğu barikat yüzünden gerçekleştirilemedi. Yürüye izin vermeyen polis eylemciler etrafına panzerler ve robokoplarla barikat kurarak yürüyüşü engelledi.

Tüm engellemelere rağmen Taksim Meydanda toplanan grupla birlikte sanatcılar sloganlar ve türküler eşliğinde barışın sesi oldu. Barış için Sanat Girişiminin okuduğu basın açıklaması şöyle;

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde biz, bu ülkenin sanatçıları, kaygılıyız…

Yola çıkarken “barışı kim istemez?” demiştik. “Birlikte yaşayan, yaşayacak halklarımızın barıştan başka şansı var mı?” diyerek yola düştük.

Bugün, ona bu kadar çok ihtiyacımız varken,  barışa böylesine hoyratça davranılmasını anlayamıyoruz.

Barışın düşü bile bizi umutlandırırken; yürek parçalayan haberler geliyor, Diyarbakır’dan, Tokat’tan, İstanbul’dan… Acılar, ağıtlar birbirine karışıyor. Karanlık, bir ağır bulut gibi barışa olan hasretimizin üzerine çöküyor, kelimelerimizi boğuyor.

Nereye gidiyoruz? Barışa mı? O halde yanlış yoldayız.

Barış silah sıkarak, ayak sürüyerek, yalan söyleyerek gelmeyecek…

Çünkü barışa ulaşmadan geçirdiğimiz her gün, gençler için daha çok ölüm, anneler için daha çok gözyaşı anlamına geliyor.

Oysa barıştan korkulmaz, savaştan korkulur.

Barış yenmek ya da yenilmek değildir. Barış savaşmamak da değildir.

Barış, kucaklaşmak ve hayata yeniden başlamaktır.

Yetkili, yetkisiz herkese sesleniyoruz: Barışa kıymayın!

25 yıl… Binlerce can… Akan gözyaşları… Kaybettiğimiz zaman…

Yeter, Barışalım!

Barış İçin Sanat Girişimi Barış İçin Sanat Sanat İçin Barış

Evrensel – 12.12.2009 – Taksim’den BARIŞ sesleri yükseldi
Barış İçin Sanat Girişimi, İnsan Hakları Haftası’nda barışa sahip çıkmak için Taksim’de bir araya geldi.

Barış İçin Sanat Girişimi, İnsan Hakları Haftası’nda barışa sahip çıkmak için Taksim’de bir araya geldi. Hazırlıkları uzun süredir devam eden buluşma için bir çok sanatçı ve aydının bir araya geldiği Taksim’de, barış talebini haykıran sanatçılar, barışın kucaklaşmak ve yeni yaşama başlamak olduğunu dile getirdiler.

İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yapmak için Taksim Meydanı’nda “Barışalım yeter” pankartını açan sanatçılar, “Barış için umut” ve çeşitli dillerde “Barış istiyorum” dövizlerini taşıyarak, Ceylan Önkol, Aydın Erdem, Serap Eser ve Uğur Kaymaz’a ait posterler açtılar.

Ancak yürüyüşe çevik kuvvet izin vermedi. Bunun üzerine sanatçılar eylemi Taksim Meydanı’nda yapmaya karar verdi. Eyleme, Aynur Doğan, Yusuf Çetin, İlkay Akkaya, Sennur Sezer, Yasemin Göksu, İbrahim Rojhelat, Erdal Bayrakoğlu, Birol Topaloğlu, Sezai Sarıoğlu, Wedat Yıldırım, Fehmiye Çelik, Feryal Öney, Adile Yadırgı gibi çok sayıda sanatçı katıldı.

Sanatçıların yaratıcılıklarını sergiledikleri ve bir koreografi çerçevesinde provalarda hazırlanarak geldikleri eylem renkli geçti.
Sanatçılar, MKM müzisyenlerinin çaldığı davul ve defler eşliğinde barışa vurgu yapan şarkılar söyledi. Türkçe ve Kürtçe olarak hazırlanan açıklamaları ise Barış Girişimi adına Sanatçı İlkay Akkaya ve Oyuncu Dilgeş Kırıcı, okudu.
BARIŞI İSTEMEYEN KİMSE VAR MIDIR?
Akkaya, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde sanatçılar ve ülkenin vatandaşları olarak kaygılı olduklarını dile getirdi. ‘Barışı istemeyen kimse var mıdır?’ sorusuyla yola çıktıklarını dile getiren Akkaya, “Birlikte yaşamış ve birlikte yaşayacak olan halkların başka bir şansı var mıdır?” diye sordu. Gelinen noktada barışa ulaşmak için bir şans doğduğunu dile getiren Akkaya, bu şansa çok ihtiyaç duyan bir durumda olduklarını söyledi. Bu nedenle barışa yönelik bu saldırgan tavrı anlayamadıklarına vurgu yapan Akkaya, “Ama yine de barış hayali umutlarımızı yükseltiyor” dedi.

Radikal – 12.12.2009 – ‘Barışalım yeter’ dediler, yürüyemediler…
10 Aralık İnsan Hakları günü nedeniyle önceki akşam ‘Barış İçin Sanat Girişimi’ adlı grubun İstiklal Caddesi’nde yapmak istediği yürüyüşe, izinsiz olduğu gerekçesiyle izin verilmedi. Önleri çevik kuvvet ekiplerince kesilen kalabalık, Taksim Meydanı’nda yaptıkları basın açıklamasının ardından dağıldı.

‘Barış İçin Sanat Girişimi’ grubunun çağrısı ile saat önceki akşam 19.00 sıralarında yaklaşık 500 kişi Taksim Meydanı’nda toplandı. ‘Barışalım Yeter’ yazılı pankart açan grup, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde hayvan otlatırken meydana gelen patlamada ölen Ceylan Önkol, Diyarbakır’da DTP’nin yürüyüşü sırasında vurularak öldürülen Aydın Erdem, İstanbul’da PKK yandaşlarınca İETT otobüsüne atılan molotofkokteyli nedeniyle ölen Serap Eser ve Mardin’in Kızıltepe ilçesinde öldürülen Uğur Kaymaz’ın fotoğraflarını taşıdı. Türkçe, Kürtçe ve Ermenice yazılı dövizler taşıyan grup, “Şimdi şimdi barış hemen şimdi” diye slogan attı. Eylemciler, Tokat’ın Reşadiye ilçesinde kurulan pusuda 7 askerin şehit edilmesini de taşıdıkları dövizlerle protesto etti.

Taksim Meydanı’ndan Galatasaray Lisesi’ne yürüyüş yapmak isteyen eylemcilerin önü İstiklal Caddesi girişinde polis tarafından kesildi. Kısa süreli yaşanan gerginliğin ardından grup oturma eylemi yaptı.

Eylemin ardından basın açıklamasını okuyan İlkay Akkaya, şunları söyledi:
“Nereye gidiyoruz. Barışa mı? O halde yanlış yoldayız. Barış silah sıkarak, ayak sürüyerek, yalan söyleyerek gelmeyecek. Çünkü barışa ulaşmadan geçirdiğimiz her gün gençler için çok daha ölüm, anneler için çok daha fazla gözyaşı anlamına geliyor. Yetkili yetkisiz herkese sesleniyoruz, barışa kıymayın.”

Sesonline-23.12.2009 İstanbul’da DTP’nin kapatılmasına protesto: Savaşı sustur, barışı yükselt

DTP’nin kapatılması kararı ve ardından bir dizi gelişme bu ülkede yasayan herkesin yine yüreğini ağzına getirdi. Çünkü eğer diyalog ve barış ortamı geliştirilemezse, kaos ve şiddetin girdabına sürüklenme tehlikesi var. Kurt sorununun çözümü ve barış talebinden vazgeçilemez. Barışın sesi susturulamaz. Tam aksine, simdi savaşın sesini susturmanın, barışın sesini yükseltmenin zamanıdır. Kürt sorununun barışçı çözümü için somut adım atma zamanıdır. Sokaktan, Meclis’e barış ve demokratik çözüm ortamını geliştirmeden bir adım daha atmak imkansız” diyen, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyeleri, sanatçılar ve aydınlarla birlikte Aralık Perşembe günü, Saat: 19.00’da Tünel meydanından Galatasaray Meydanına yürüyerek, bir protesto gösterisi düzenleyecek. Küresel BAK’ın açıklaması şöyle:

“Barışı savunmalı, barışun sesini yükseltmeliyiz çünkü telafisi mümkün olmayan yeni acılarla kaybedecek bir yılımız daha yok.

Barış inisiyatiflerinden, emek örgütlerinden dostlarımızın, aydın ve sanatçı arkadaşlarımızın ve savaş karşıtlarının katılımıyla 24 Aralik Perşembe akşamı saat 19.00’da Tünel Meydanında toplanıp ellerimizde ‘Önce Barış’ kartonlarıyla Galatasaray meydanına dek bir Barış Yürüyüşü yapacağız…”

Turnosol -25 Aralık 2009, Savaş karşıtları yürüdü: ‘Barışı yükselt!’

24 Aralık Perşembe akşamı yapılan barış yürüyüşüne savaş karşıtları, aydın ve sanatçılar katıldı. Yürüyüş boyunca, DTP’nin kapatılması ve BDP’lilerin tutuklanması protesto edilirken, Maraş katliamı anıldı ve geçen yıl Gazze’ye yapılan İsrail saldırısı kınandı. Ortak ses: Barışın sesi susturulamaz!

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun çağrısıyla toplanan savaş karşıtları dün akşam 19.00’da Tünel meydanından yürüyüşe geçtiler. Ellerinde renk renk  ‘Önce Barış’ kartonları, ön önde ‘Savaşı sustur – Barışı Yükselt’ pankartı ile yürüyen kalabalık sık sık ‘Barışın sesi susturulamaz’, ‘Savaşa hayır’, ‘Yaşasın halkların kardeşliği’, ‘Hepimiz Kürdüz, Iraklı, Filistinliyiz’ sloganları attılar. Yürüyüş boyunca, davullar, düdükler çalındı. Megafonlarla İstanbullulara yönelik konuşmalar yapıldı. Anonslarla ırkçılık ve şövenizm kınanırken, yeni bir yıla girerken herkesin en büyük dileğinin barış olduğu söylendi.

İktidarlarını savaş politikalarıyla sürdürenlerin herkesi asker yapmaya çalıştıklarını söyleyen savaş karşıtları ‘Hiç kimse asker doğmaz!’ sloganları attılar…

Barış bayraklarıyla yapılan yürüyüş boyunca, DTP’nin kapatılmasını, milletvekillerinin yasaklanmasını kınayan göstericiler, aynı günün sabahında Diyarbakır ve birçok ilde yapılan operasyonlarla demokratik siyaset yapan halk temsilcilerinin ve belediye başkanlarının gözaltına alınmasını kınadılar. ‘Hepimiz DTP’liyiz’ sloganları atıldı.

İstiklal Caddesindeki kalabalığın, savaş karşıtlarının gösterisini ilgiyle izlediği, anlatılanları dinlediği yer yer alkışladığı görüldü. Yürüyüş boyunca Küresel BAK kampanyalarını anlatan bültenler de dağıtıldı.

Yürüyüşe katılanlar arasında, BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Barış Girişimi sözcülerinden yazar Oya Baydar, Barış Meclisi sözcülerinden Hakan Tahmaz, İHD’den Hürriyet Şener, Leman Yurtsever, DSİP Başkanı Doğan Tarkan, BDP’den Dursun Yıldız, Yönetmen Dilek Gökçin, Av. Fethiye Çetin, Av. Eren Keskin, Şair Roni Margulies, Tayfun Mater, Yaman Yıldız, Zeynep Dalkıran, Demet Demir de vardı.

Galatasaray Lisesinin önündeki alanda toplanan savaş karşıtları adına Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu basın açıklamasını İnsan hakları savunucusu Avukat Eren Keskin okudu. “Bugün birlikte, savaşı sustur, barışı yükselt demek için buradayız. Çünkü savaşa hayır demeye, önce barış diye haykırmaya en çok bugün ihtiyacımız var” diyen Keskin, Kürt sorununun barışçı çözümü için somut adımlar atılması gereğine vurgu yaptı ve AKP Hükümetine “Sokaktan Meclis’e barış ve demokratik çözüm ortamını geliştirmek için gerekli yasal düzenlemeleri yapmak sizin görevinizdir”diye seslendi.

Akın Birdal konuştu…

Basın açıklamasının ardından basın mensuplarının önüne gelen BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, içlerinde Belediye başkanlarının da olduğu partililere yönelik operasyonları protesto eden ve Kürt halkı adına, onlardan aldığı destekle politika yapanlara yönelik kasıtlı tutumları kınadı. Demokratların ve kamuoyunun talebine uyarak parlementer zemine dönme kararı aldıklarını belirten Birdal, sokaklardaki gerilim nispeten düşmüşken girişilen son operasyonların resmen provokasyon olduğunu söyledi.

“Halkın oyuyla seçilip barışı geliştirmek için geldiğimiz Parlamentoda 2 yıl boyunca demokles’in kılıcı gibi kapatma davasını üstümüzde tuttular. Nihayet DTP’yi İnsan Hakları haftası’nda kapattılar. DTP’yi insan hakları haftasında kapatan mantıkla bugün de barışı gözaltına aldılar” diyen Birdal, tüm olumsuz tutumlara rağmen barış yolundan sapmayacaklarını, demokrasi ve halkın hakları için mücadeleye her zeminde devam edeceklerini belirtti.

Akın Birdal konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bizi hiç rahat bırakmadılar. Ne zaman halklarımız işine, haklarına, aşınına onuruna sahip çıktıysa bu oyunlar hep devreye sokuldu. Biz bu halkın elçileri olarak orada yine konuşacağız. Sizin taleplerinize ve sorunlarınıza sahip çıkacağız. Bu yürüyüşümüzü durduramazlar. İşte siz burada barış istiyorsunuz. Milyonlar bu ülkede barışı istiyor. Biz de bunun mücadelesini vermek için Meclis’teyiz. Ama barışa düşman olanlar da var. Savaştan beslenenler var. Barış için çalışmaya bedeli ne olursa olsun devam edeceğiz’ diye tamamladı.

Barış Meclisinden Hakan Tahmaz konuştu…

Akın Birdal’ın ardından konuşan Türkiye Barış Meclisi sözcülerinden Hakan Tahmaz, barış taleplerine sahip çıkmak, sokaklarda barışın sesini yükseltmek için yapılan eylemin anlamlı olduğuna vurgu yaparak, son gelişmelerin gerilimi artırmayı amaçladığını belirtti. AKP’ye seslenerek halkın artık çözümsüzlüğe tahammülünün kalmadığını söyleyen tahmaz, bunun ardında hükümet varsa çok yanlış yolda olduklarını, yok eğer başkaları varsa, hükümetin görevinin provakatörleri ortaya çıkarmak olduğuna işaret ederek, “Eğer maksatları Kürtlerle konuşmadan veya ortada konuşacak kimse bırakmadan bu sorunu Kürtsüz çözmek ise bu boş bir hayaldir, şunu bilsinler ki bu gerilim ve kaos ortamı çok hükümeti bugüne kadar götürdü, eğer böyle giderse bunlar da bu işin altında kalır” dedi.

Hafta sonu Diyarbakır’da yapılacak Barış Meclisi toplantısının bilgisini veren Tahmaz, Başta Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve milletvekilleri olmak üzere Kürt aydınları ve temsilcileri ile de demokratik diyalog kanallarının açık tutulması için görüşeceklerini söyledi.

Atılım Gazetesi, 25.12.2009, Savaşı sustur barışı yükselt

www.atilim.org/haberler/2009/12/…/Savasi_sustur_barisi_yukselt.html

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri barış yürüyüşü gerçekleştirdi. BDP Diyarbakır milletvekili Birdal, DTP’nin İnsan Hakları Hhaftası’nda kapatıldığını belirtti, barışı şimdi gözaltına aldılar dedi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri Taksim Tünel önünde dün akşam bir araya geldi. “Sasvaşı sustur barışı yükselt” diye haykırdı. Savaş karşıtları sloganlar ve zılgıtlar eşliğinde barışın sesini istiklal Caddesi’ne taşıdı.

İnsan hakları savunucusu Av. Eren Keskin Galatasaray Meydanı’nda yaptığı açıklamada, savaş kışkırtıcılarının zaman zaman barış seslerini bastırdığı bir yılı geride kaldığını ifade etti, bugün neden burada oldukların aktardı. Keskin, “Hep birlikte ‘savaşı sustur, barışı yükselt’ demek için buradayız. Çünkü savaşa hayır demeye önce barış demeye en çok bugün ihtiyacımız var” dedi.

Eren Keskin, isim vermeden Ergenekon kontrgerilla terör örgütünü işaret etti, bu güçlerin halkları birbirine düşürmek ve savaş için halen faaliyette olduğunu kaydetti, “Savaş tamtamları çalanlar çalanlar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de işbaşındaydı. Öyle ki, Kürt sorunun çözümü için adım atılması beklenirken Meclis kürsüsünden Dersim katliamını örnek gösterenler bile oldu” dedi. Av. Eren Keskin, DTP’nin kapatılmasına değindi, halkların kaos ve şiddiet girdabına sürüklenmeye çalışıldığını ifade etti.

Keskin, parlamento grubu bulunan siyasi partilere seslendi, barış için adım atmaya çağırdı, demokratik çözüm için yasal adım atmasının istedi.

Birdal: Barışı gözaltına aldılar

Kapatılan DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal yaptığı konuşmada, barış ve kardeşliği sağlamak ve sorunları çözmek için meclise gettiklerini ifade etti. Yeni BDP milletvekili Birdal, “Barış için, kardeşlik için tam bir eşitlik için, tam bir demokrasi için, meclise gittik, bütün zorluklara rağmen parlementoya girdik. Ama sesimizi duymadılar. Bizi kavgaya ittiler. Son olarak insan hakları haftasında DTP’yi kapattılar” dedi.

Mecliste kalmalarının nedenini eşit ve özgür yaşamak isteyenlerin talepleri üzerine değiştirdilklerini söyleyen Birdal, halkın yerellerde seçtiklerinin gözaltına alınarak milletin yok sayıldığını ifade etti. Birdal şöyle konuştu “İşte sizin iradenizle, Kürt halkının iradesiyle tüm yerellerde seçilenler evlerinden derdest toplanıyorlar. Onlar korku imparatorluğu kurmaya çalışıyorlar ama kuramayacaklar. Onlara kurdurtmayacağız biz barış istiyoruz ve barışı gözaltına aldılar”

Son dönemlerde gelişen olayları ve emekçilerin hak alma mücadelesine yönelik saldırılara işaret eden Birdal, “Ne zaman halklarımız işine haklarına, aşınına onuruna sahip çıktıysa bu oyunlar devreye sokuldu. Biz bu halkın elçileri olarak orada konuşacağız. Bu yürüyüşümüzü durduramazlar” diyerek sözlerini bitirdi.

Halkın tahammülü kalmadı

Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, AKP’ye seslenerek halkın artık tahammülünün kalmadığını söyledi. Sokaktaki şiddeti artırarak Kürtsüz bir çözüm olmayacağını belirten Tahmaz, “Bunlar AKP’nin sonu olacak. Bu kaos ortamında kimler geldi kimler gitti, barışın ve kardeşliğin sesini Diyarbakırdan duyacağız” diye konuşan Tahmaz, Pazar günü Diyarbakır’a gidip BDP’lilere yönelik gözaltıları protesto edeceklerini söyledi.

Yürüyüş boyunca barış isteyenler “Barışın sesi susturulamaz”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Hepimiz Kürt’üz hepimiz DTP’liyiz”, “Hiç kimse asker doğmaz” ve “Barış hemen şimdi” sloganlarını haykırdı.

ANF23:05 / 24 Aralık 2009, Barış yürüyüşünde BDP’ye operasyon kınandı

http://209.85.229.132/search?q=cache:bJR6WOGsCpYJ:firatnews.com/index.php%3Frupel%3Dnuce%26nuceID%3D19092+bar%C4%B1%C5%9F%C4%B1+y%C3%BCkselt&cd=7&hl=en&ct=clnk

İSTANBUL – Küresel BAK, “Barışın sesini yükselt” sloganı ile Kürt sorununda devletin izlediği politikaları ve son dönemlerde Kürtlere yönelik saldırıları protesto etmek için barış yürüyüşü düzenledi. Yürüyüşte BDP’ye yönelik 10 ilde yapılan eş zamanlı olarak düzenlen operasyon ve 80 kişinin gözaltına alınması kınandı.

Tünel meydanında bir araya gelen Küresel BAK aktivistleri, “Silahı sustur barışın sesini yükselt” pankart ve dövizleri ile Galatasaray Meydanı’na kadar yürüyüş düzenledi. Yürüyüş boyunca sık sık “Barışın sesini yükselt”, “Bijî biratiya gelan” sloganları attı. Yürüyüşte düdük ıslık ve trampetlerle BAK aktivistleri tepkilerini dile getirdi. Yürüyüşe BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve TBM sözcüsü Hakan Tahmaz da katıldı. Galatasaray Lisesi önünde konuşan insan hakları savunucusu Eren Keskin, Türkiye’de barışı getirmekten başka yolun kalınmadığı bir dönemde Kürt halkının temsilcilerinin milletvekilliğinin düşürülerek gerginliğin tırmandırılmaya çalışıldığını ve DTP’nin kapatılmasının herkesin yüreğini ağzına getirdiği söyledi.

Savaş istemeyenlerin kaos ortamının yaratılmasına izin vermediğini belirten Keskin, hükümete ve muhalefete seslendi “Kürt sorunun barışçıl çözümü için somut adım atılmalıdır. Sokaktan Meclis’e barış ve demokratik çözüm ortamını geliştirmek için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Kürt sorunun barışçıl çözüm talebindin asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal da, bütün engelleri aşarak Meclis’e girdiklerini, ancak kimseye dertlerini anlatamadıklarını söyledi. Halkın seçilmiş temsilcilerinin önce milletvekilliklerinin düşürüldüğünü, şimdi de gözaltına alındıklarına dikkat çeken Birdal, TEKEL işçilerine, Demiryolu işçilerine, İtfaiye işçilerine yönelik saldırılara değinerek şöyle konuştu: “Şimdi neden? Çünkü barış olmadığı için. Burada ötekileri dışlıyorlar, aşağılıyorlar, neden? Barış olmadığı için. Açlık derinleşiyor neden? Barış olmadığı için.” Kürtlerin iradesiyle yeniden Meclis’e dönme hazırlıkları yaptıkları sırada BDP’ye gözaltı operasyonu yapıldığını dile getiren Birdal, “Hangi hukuk devletinde böyle bir operasyon yapılır. Onlar korku imparatorluğu yaratmaya çalıştılar ve yaratamadılar. Hırsızlığın, yolsuzluğun, kapkaçlığın iktidarını kurmaya çalıştılar ve kuramadılar. Çünkü kurdurtmayacağız. Çünkü biz korkmayacağız, çünkü biz barış istiyoruz, kardeşlik istiyoruz” diye konuştu. Yeni yıl ile birlikte umudu ve barışın gözaltına alındığını sözlerine ekleyen Birdal, barış yürüyüşünün engellenmeyeceğini ifade etti. Birdal, Kürt sorununun demokratik kanallarının açılmadığı bir açılımın olamayacağını vurguladı.

Basın açıklamasında konuşan Türkiye Barış Meclisi sözcüsü Hakan Tahmaz da BDP’ye yönelik gözaltlılara ve baskılara dikkat çekerek, “Her sabrın bir sınırı var. Kürtsüz Kürt sorununun çözümü mümkün değildir” dedi. Tahmaz yarın BDP’ye destek vermek için Diyarbakır’a gideceklerini söyledi.

Cumhuriyet-25 Aralık 2009, Beyoğlu’nda, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri, savaş karşıtı eylem yaptı.

http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=103202

İstanbul- Galatasaray Meydanı’nda ellerinde fenerlerle toplanan ve ”Barışı Yükselt” yazılı pankart açan eylemciler adına basın açıklaması yapan Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, tüm yıl boyunca savaşsız bir dünya özlemini canlı tuttuklarını söyledi.

Birdal, ”Hepimiz barışı savunmalı, barışın sesini yükseltmeliyiz. Biz savaş karşıtları, 2010 yılında tüm dünyadaki savaş karşıtlarıyla birlikte barışın ve kardeşliğin yükselmesi için mücadele edeceğiz” diye konuştu.

Gruptakiler, açıklamanın ardından dağıldı.

EmekDünyası.net -25 Aralık 2009, Birdal: Korku imparatorluğu yaratmaya çalışıyorlar

http://www.emekdunyasi.net/tr/article.asp?ID=6906

Hakkını arayan işçiler ve Kürtler başta olmak üzere, tüm kesimlerin sesinin kısılarak korku imparatorluğu yaratılmaya çalışıldığını ve bunun için son olarak BDP’ye operasyon yapıldığını belirten Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, “Hangi hukuk devletinde böyle bir operasyon yapılır? Hırsızlığın, yolsuzluğun, kapkaçlığın iktidarını kurmaya çalıştılar ve kuramadılar. Çünkü kurdurtmayacağız. Çünkü biz korkmayacağız, çünkü biz barış istiyoruz, kardeşlik istiyoruz” diye konuştu.

Küresel BAK, “Barışın sesini yükselt” sloganı ile Kürt sorununda devletin izlediği politikaları ve son dönemlerde Kürtlere yönelik saldırıları protesto etmek için barış yürüyüşü düzenledi. Yürüyüşte BDP’ye yönelik 10 ilde yapılan eş zamanlı olarak düzenlen operasyon ve 80 kişinin gözaltına alınması kınandı. Tünel meydanında bir araya gelen Küresel BAK aktivistleri, “Silahı sustur barışın sesini yükselt” pankart ve dövizleri ile Galatasaray Meydanı’na kadar yürüyüş düzenledi. Yürüyüş boyunca sık sık “Barışın sesini yükselt”, “Bijî biratiya gelan” sloganları attı. Yürüyüşte düdük ıslık ve trampetlerle BAK aktivistleri tepkilerini dile getirdi. Yürüyüşe BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve TBM sözcüsü Hakan Tahmaz da katıldı. Galatasaray Lisesi önünde konuşan insan hakları savunucusu Eren Keskin, Türkiye’de barışı getirmekten başka yolun kalınmadığı bir dönemde Kürt halkının temsilcilerinin milletvekilliğinin düşürülerek gerginliğin tırmandırılmaya çalışıldığını ve DTP’nin kapatılmasının herkesin yüreğini ağzına getirdiği söyledi.

‘BARIŞ%

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.