7-13 Eylül 2010 – Küresel Bak Bülteni

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Küresel BAK’tan Haberler

Hrant Dink Parkı açıldı

Turnusol – 13.09.201/ Bülent Aydın

Kınalıada sahilindeki çocuk parkının adı ‘Gazeteci Hrant Dink Çocuk Parkı’ oldu. Açılış törenine Adalılar, Hrant Dink’in arkadaşları ve Rakel Dink de katıldı.

Kendisi de bir Kınalıada sakini olan Hrant Dink’in adının bir sokağa ya da mahalleye verilmesi fikri, Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu’nun önergesiyle gündeme gelmiş ve meclis üyeleri desteklemişti.  Tüm isim değişikliklerinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin onayından geçmesi gerektiğinden Dink’in adının isimsiz bir bölgeye verilmesi kararlaştırıldı. Bunun üzerine Kınalıada sahilindeki  Balıkçılar Kooperatifi’nin karşısındaki çocuk parkı gündeme geldi.

Parkın ‘Gazeteci Hrant Dink Çocuk Parkı’ ismiyle açılış töreni, Adalar ve İstanbul’dan gelen kalabalık bir katılımla 11 Eylül Cumartesi saat 13.30’da başladı.

HERMON: ‘TOPU ALİ’DEN ALDIK, AGOP’A ATIYORUZ’

Önce Adalar Belediye Başkanlığı Kültür danışmanı Rafi Herman bir konuşma yaptı: “Hrant Dink’in de bir yazısına konu ettiği gibi, yıllardır bu ülkenin bütün ders ve çocuk kitaplarında Ali, topu Ahmet’e at, Ahmet topu Ali’ye at denildi. Bir türlü topu Garo’ya, Agop’a at’ diye alışkanlığımız olmadı…”

Herman, sözlerine şöyle devam etti: “Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu’nun önerisi ve tüm meclis üyelerinin işbirliğiyle bugün burada yaptığımız anlamlı açılışla şimdi hep beraber, topu Agop’tan aldık, Ali’ye atıyoruz. Topu Adalardan aldık. Hrant’a atıyoruz, maalesef kendi yokluğunda. Onun Adalar’a karşı büyük sevgisi, çocuklara karşı da özel bir sevgisi ve hassasiyeti vardı…”

RAGIP ZARAKOLU: ‘HENÜZ DÜŞTÜĞÜ YERDEN KALDIRAMADIK’

Daha sonra Hrant Dink’in arkadaşlarından Ragıp Zarakolu bir konuşma yaptı. Açılış töreni için parkın girişine asılan Serap Çota’nın tablosunu işaret eden Zarakolu “Keşke Hrant bugün aramızda olsaydı ve teknesinde denizden balık çektiği şu tabloda olduğu gibi sevinçli ve neşeli görebilseydik onu” sözleriyle başladığı konuşmasında şöyle dedi:

“Değerli dostlar, bu vesileyle Hrant Dink’in nasıl yok edildiğini hatırlayalım. Ona ne olduğunu hiç unutmayalım ve bir daha asla diyelim. Onu öldürenlerin yargılandığı davayı izliyoruz. Sözde yargı onun anısını ve hepimizi yargılayan bir süreç olarak sürüyor. Sözde yargı ilerlemedikçe biz Hrant’ı düştüğü yerden kaldıramayacağız…”

Ardından bir konuşma yapan Adalı şair Ataol Behramoğlu, Hrant Dink ile sadece bir kez görüştüğünü belirterek, onun kendisine saldıran şoven çevrelere karşı onurlu ve insanca duruşundan çok etkilendiğini kendisiyle de paylaştığını söyledi. Hrant Dink Çocuk Parkı açılışında bulunmaktan büyük onur duyduğunu söyleyen Behramoğlu, bunu gerçekleştiren Adalar Belediyesini kutladı.

‘ÇOCUKLAR HRANT’IN DÜŞÜNCESİNİ GELECEĞE TAŞISIN’

Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ise konuşmasında törene katılan herkese teşekkür ederek başladı. Şöyle dedi:

“Bu parkın açılışı vesilesiyle bir acı olayı anmanın ötesinde bir dostumuzu, ada sevdalısını, yürekli ve herkesin gönlünde taht kurmuş bir insanı anıyoruz. Onun üzüntü verici olay sonucu hayatını kaybetmesi, Adalar’da derin bir travmaya neden oldu. Onun gibi değerli insanların isimlerinin Adalar’da yaşatılması gerektiğini düşünüyoruz. Gazeteci Hrant Dink Parkı’nda oynayan çocuklar, onun ideallerini geleceğe taşısın diye onun adını veriyoruz. Biz Adalılar, burada birarada yaşıyor olmlaktan çok mutluyuz. Farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görüyoruz. Ayrışma ve ötekileştirme düşünceleri asla taşımadık. Hrant Dink en kıymetli insanlarımızdan birisiydi. Onun hatırası önünde saygıyla eğilirken onun düşüncesine daha çok sahip çıkacağımızı belirtmek isterim…”

RAKEL DİNK: ‘NE MUTLU DOĞRULUK VE BARIŞ İÇİN MÜCADELE EDENLERE’

Son konuşmayı yapmak için kürsüye davet edilen Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ise şöyle dedi:

“Bu tabelayı her görenin; ister çocuk, ister yetişkin olsun Hrant’a yapılan hakaret ve iftiraları, çektirilen acıları hatırlasın isterim. Bu tabelayı her görenin onun sevdiklerinden ayrılmasını hatırlamalarını isterim. Irkçılığın ve ayrımcılığın onu öldürdüğünü unutmamalarını isterim. Çünkü o zaman ‘o duygulardan’ nefret edecekler. Ona ve bize çektirilen acıları unutmasınlar. Hrant bize, ‘benim tek silahım samimiyetimdir’ demişti. Buraya ismi yazılan o samimi kardeşinizi hatırlayın. Ne mutlu doğruluk ve barış için mücadele edenlere der Tanrı. O öyleydi. Biz de o doğru insanlardan olalım…”

Konuşmaların ardından parkın tabelasını örten örtü Adalar Belediye Başkanı ve Rakel Dink tarafından kaldırılarak açılış alkışlar arasında yapıldı. Bu arada ‘Hrant için adalet için’ sloganları da atıldı.

Açılışa katılanlar arasında, Eşber Yağmurdereli, Gülten Kaya, Ali Topuz, Vecdi Sayar, İpek ve Oral Çalışlar, Nadire ve Tayfun Mater, Kemal Gökhan Gürses, Maral Jefroudi, Garo Paylan, Sibel Ayten ve Erdoğan Usta, Adnan Genç, Hasan Kayım, Yıldız Önen, Şenol Karakaş, Ferdan Ergut, Sezer Duru, Ayda Özlü ve Levent Çevik de vardı.

Güneşli bir sonbahar gününde parkta neşe içinde oynayan çocuklar, tören boyunca oyunlarına ara verip açılışı izlediler. Büyükler dağılırken elele tutuşup oynamaya devam ettiler.

Kınalıada Sahilinde Artık “Hrant Dink Çocuk Parkı” Var

BİA Haber Merkezi – 11.09.2010 / Berivan TAPAN

Hrant Dink’in “yazları sandalında balık tuttuğu” Kınalıada’da, adının verildiği çocuk parkının açılışında Rakel Dink “Bu tabelayı her görenin ister çocuk, ister yetişkin olsun ona yapılan hakaretleri, iftiraları, çektirilen acıları hatırlamasını isterim” dedi.

Öldürülen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in adı “yazları sandalında balık tuttuğu” Kınalıada’da, sahildeki çocuk parkına verildi.

Park açılışında konuşan Dink’in eşi Rakel Dink, “Bu tabelayı her görenin ister çocuk, ister yetişkin olsun ona yapılan hakaretleri, iftiraları, çektirilen acıları hatırlamasını isterim” dedi.

Resmi adı “Adalar Belediyesi Gazeteci Hrant Dink Parkı” olan parkın açılışına, Rakel Dink’in yanı sıra, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Ali Topuz, Hatice Farsakoğlu, Başkan danışmanı Agop Sarıyan, Eşber Yağmurdereli, İpek Çalışlar, Oral Çalışlar, Nadire Mater, Tayfun Mater,  Bülent Aydın, Feride Akovalı Aydın, Sezer Duru, Ayda Özlü Çevik, Levent Çevik, Yahya Akyel, Sue Marsh Akyel, Yıldız Önen, Gülten Kaya, Maral Jefroudi, Garo Paylan, Adnan Genç, Ferdan Ergut, Serap Güre, Nayat Karaköse, Serpil Çelik gibi siyasetçi, gazeteci ve aktivistler katıldı.

Rafi Hermon Atraks açılışta Hrant’ın  “Yahu ders ve çocuk kitaplarında, ‘Ali, topu Ahmet’e at’ deniyor. Ama bir türlü ‘topu Garo’ya at, Agop’a at” demedik” sözlerini hatırlattı.

“Şimdi hep beraber, topu Agop’tan aldık, Ali’ye atıyoruz. Topu adalardan aldık Hrant’a atıyoruz ama maalesef kendi yokluğunda….”

Dink’in yakın dostu ve çalışma arkadaşı yayıncı Ragıp Zarakolu da “Keşke ismi verilmeseydi, keşke anıtı dikilmeseydi de Hrant aramızda olsaydı” diye konuştu.

“Onu hep Kınalıada’da sandalında balık tutan haliyle hatırlamak istiyorum. Onca belge ortaya çıkmasına rağmen hala Hrant’ı elimizden alanlara yönelik sözde yargı ilerleme sağlayamıyor. Böyle oldukça biz Hrant’ı kaldıramayız. Kavgamız devam edecek.”

Şair Ataol Behramoğlu da iktidarın Dink davasında aciz davrandığını söyledi.

“Uydurma çeteleri yaratarak Dink Davası’nda Türkiye bayrağı önünde, sanki o bayrak Hrant’ın da değilmiş gibi, onu kirleterek, fotoğraf çektiren katilleri yargılamaktan aciz bir iktidardır. Burada çocuklar oyun oynarken merak edecekler ve çok utanç verici bir olayı öğrenecekler, bunu da ileri kuşaklara taşıyacaklar.”

Park fikrinin mimarı CHP’li Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu da, “Bu acı olayı anmamızın ötesinde,bir dostumuzu, bir ada sevdalısını, yürekli ve herkesin gönlünde taht kurmuş bir insanı anıyoruz. Unutmamamız için, yeni kuşağın onun ismini, neler yapmak istediğini öğrenerek, geleceğe taşımaları için bu parka onun adını verdik” dedi.

Rakel Dink ise parkın açılışının kendisine neler hissettirdiğini anlattı:

“Eşimin doğduğu ve büyüdüğü ülkede ilk defa, küçük de olsa, çocukların parkı olması çok zarif bir düşünce… Bu tabelayı her görenin onun sevdiklerinden ayrılmasını hatırlamalarını isterim. Irkçılığın ve ayrımcılığın onu öldürmelerini unutmamalarını isterim. Çünkü o zaman ‘o duygulardan’ nefret edecekler.”

Gözyaşları içinde dinlenen konuşmaların ardından Dink ve Farsakoğlu alkışlar eşliğinde parkın açılışını gerçekleştirirken katılımcılar, “Hrant İçin Adalet İçin” sloganı attı.

KÜRESEL BAK “HESAP VER” KAMPANYASI BAŞLATIYOR

ABD Irak’taki Ağır Silahları İçin Türkiye’yle Pazarlıkta

BİA Haber Merkezi – 03.09.2010 / Semra PELEK

Küresel BAK’tan Dalay, ABD ve Türkiye Genelkurmay başkanlarının görüşmesiyle ilgili, “Amerika ağır silahlarını Türkiye’den geçirmek için pazarlık yapıyor” dedi; ABD’nin Irak’ta işlediği suçlardan yargılanması için “Hesap Ver!” kampanyası başlatacaklarını söyledi.

“Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) yeni savaş odağı kaynaklarına sahip olmak istediği Afganistan, Türkiye’de buna alet ediliyor. ABD İncirlik Üssü ile Türkiye karayollarından tank ve tüfeklerini Afganistan’a geçirmek için Türkiye ile çok ince pazarlıklar yapıyor.”

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) aktivisti Nilüfer Uğur Dalay, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Genelkurmay Başkanı Oramiral Michael Mullen’ın, Ankara’da, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile görüşmesini böyle yorumluyor.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Selçuk Ünal’ın yaptığı basın açıklamasına göre Mullen, Türkiye’den Irak’ta bulunan silahsız teknik malzeme geçişi konusunda talepte bulundu.

Sadece insanı transfere izin var

Bianet’e konuşan Dalay “Bu talepler yeni değil” diyerek, şunları söyledi:

“ABD Irak’tan çekilmeye karar verdiği andan itibaren Türkiye ile görüşmelerini sürdürüyor. ABD, lojistik destek üssü olan İncirlik Üssü’nü Irak’tan çekilirken kullanmak istiyor. Türk hükümetinin çıkardığı mevcut kararname sadece insani transferlere izin veriyor; bizim bilebildiğimiz kadarıyla askeri teçhizatın Türkiye üzerinden geçişine izin verilmiyordu. Ama 23 Haziran’da, yenilenen kararnamede ne tür kararlar alındı, nelere izin veriliyor, gizli tutulduğu için bilmiyoruz. Mullen ve Koşaner’in görüşmesi bununla ilgili olabilir diye düşünüyoruz.”

Dalay, Irak’ta halen 50 bin ABD askerinin bulunduğunu, ABD Başkanı Barack Obama’nın açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla, ABD’nin kaynaklarına sahip olmak için yeni savaş alanı olarak seçtiği Afganistan’a bu askerlerin kaydırılmak istendiğini söylüyor.

“Pazarlığın iki unsuru var. Askerlerin, ağır silahların ve askerlerin yaşamlarını sürdürmek için kullandığı eşyaların İncirlik Üssü’nden hava yoluyla ve Türkiye’nin karayollarından Afganistan’a sevki.”

Küresel BAK “Hesap ver” kampanyası başlatıyor

Küresel BAK’ın ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle ilgili “Hesap Ver” kampanyası başlatacağını anlatan Dalay, kampanyanın gerekçesini şöyle anlattı:

“Irak’ta bir milyona yakın insanın öldüğü birçok raporda açıklandı. Ülkenin altyapısı tamamen çöktü. Çocukların ve kadınların yaşam şartları çok kötüleşti. Bu arada bir sürü ABD’li ve tabii Türkiyeli şirketler zengin oldu. Şimdi Amerika, ‘askerimizi çekiyoruz, Irak’a demokrasi getirdik’ diyerek bu insanlık suçundan kurtulamaz; savaş suçları mahkemesinde ve insan hakları mahkemelerinde yargılanması gerekiyor. ABD, Irak’ta arkasında bıraktığı enkazın hesabından kurtulamaz, kurtulmamalı.”

Dalay 8-9 Ekim’in Afganistan’ın işgalinin dokuzuncu yıldönümü olduğunu da hatırlatarak, Küresel BAK olarak, işgali kınayan bir basın açıklaması yapacaklarını duyurdu.

Dünyadan Haberler

Afganistan’da adaylar seçime Taliban şiddete hazırlanıyor

Star – 07.09.2010

Afganistan, 18 Eylül’deki kritik parlamento seçimlerine hazırlanırken, Taliban, seçim sürecini baltalamak için elinden gelen herşeyi yapacağı tehdidinde bulundu

Afgan halkı, 249 sandalye için yaklaşık 2 bin 500 adayın yarıştığı kritik seçimlere hazırlanırken, Taliban’ın tehditleri seçim sürecini gölgeledi. Taliban parlamento seçimlerini engellemek için elinden geleni yapacağını, oy kullanma merkezleri ile sandık başına gidenlerin de hedef alınacağını açıkladı. Taliban sözcüsü, seçimlerin sadece ülkeyi işgal eden yabancıların çıkarlarına hizmet edeceğini, seçimle işgale meşruiyet kazandırılmak istediğini söyledi. Taliban’ın tehdidinden bir gün önce Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai barış görüşmelerine açık olduğunu söylemişti.

500 Yabancı Asker Öldürüldü

Karzai, eski Taliban üyeleri, sivil liderler ve kadınların da yer aldığı Yüksek Barış Konseyi’nin kurulmasını, dokuz yıldır süren savaşı sona erdirme çabalarında “önemli bir adım” olarak tanımlamıştı. Öte yandan Afganistan’da 2010’da öldürülen yabancı asker sayısının en az 500 olduğu bildirildi. Reuters’ın bağımsız bir izleme kuruluşuna dayanarak derlediği verilere göre, Afganistan’da geçen yıl 521 olan öldürülen yabancı asker sayısı, bu yıl eylül ayında 500’e ulaştı.

ABD için sivillerin canı değersiz

Timetürk – 07.09.2010

ABD ve NATO’nun Afganistan savaşını başlattığı 2001’den bu yana her gün hava bombardımanı veya askeri operasyonlarla öldürülen Afgan sivillerin sayısına pek dikkat çekilmiyor.

ABD ve NATO’nun Afganistan savaşını başlattığı 2001’den bu yana her gün hava bombardımanı veya askeri operasyonlarla öldürülen Afgan sivillerin sayısına pek dikkat çekilmiyor. Oysa yüz binlerce Afgan sivil bütün silah türlerinin kullanıldığı savaşta öldürüldü ve yaralandı. Özellikle de ilk yıllarda kullanılan silahların türü hâlâ ortaya çıkmadı. Yıkılmadık bir metrekare bırakmayan ‘halı bombardımanları’ da düzenlendi.

Araştırmacı Mark Herold, Amerikan güçlerinin savaşın ilk günlerindeki operasyonlarını inceledi ve ABD’deki silah depolarının çoğunluğunun boşaldığı sonucuna vardı. ABD Başkanı Barack Obama’ysa temmuzda, zevkle öldürdüğünü ve bunu bir kültür olarak gördüğünü açıklamış bir savaş suçlusunu, General James Mattis’i Merkez Kuvvetler Komutanlığı’na atıyordu. Bu durum Amerikan politikalarının değişmediğini, sivilleri bilinçli olarak hedef almanın ABD’nin askeri kültürünün ayrılmaz parçası olduğunu teyit ediyor. Mattis 2005’te, “Afganistan’a giderseniz burka giymediği için kadınları tokatlayan insanlar görürsünüz. Bu adamlara ateş etmek eğlenceli” diyordu.

Mattis’in sözlerini duyduktan sonra, ABD’nin sivil ölümlerinden dolayı dilediği özürler karşısında sessiz kalabilir miyiz? Mattis’in sözleri, Amerikalıların insanları kasıtlı olarak öldürdüğünü gösteriyor. Zira öldürmek ABD askerleri için bir kültür ve eğlence. ‘Amerika’nın Irak’taki Suçları’ adlı kitabımda, ABD askerlerinin Irak’ta sivilleri haşarat gibi öldürdüğüne ve kurban yere düşerken kahkahalarla güldüğüne dair birçok hikâye toplamıştım.

Britanyalı gazeteci Michael Black, Afganistan’daki NATO güçlerinin gece operasyonlarıyla ilgili bir haber yayımladı. Bir sivil, ABD helikopterlerinin Kerahil köyünde bir eve yaptığı gece operasyonu konusunda şunları anlatıyordu: “Eve girdiğimde amcamın oğlunun, eşinin ve yedi yaşındaki oğullarının cesetlerini gördüm. Kapının eşiğinde kan birikmişti. ABD askerleri eşinin ve oğlunun kafalarına birer kurşun sıkmış.”

Bu tür eylemlerin yanlışlıkla yapılmış olması mümkün mü? Afganistan ve Irak’ta işlenen insanlık karşıtı suçların hata olduğunu düşünmek ahmaklıktır. Bu suçlar kasıtlı.

Uluslararası Af Örgütü’nden Irak cezaevlerine eleştiri

BBC Türkçe – 09.09.2010

Örgütün raporunda Irak güvenlik güçlerinin sistematik olarak tutuklu haklarını ihlal ettikleri görüşüne yer veriliyor.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Irak hapishanelerindeki tutukluların işkence ve şiddete maruz kaldıkları ve uzun yıllar yargılanmayı beklediklerini açıkladı.

Örgütün raporunda Irak güvenlik güçlerinin sistematik olarak tutuklu haklarını ihlal ettikleri görüşüne yer veriliyor.

Rapor, binlerce tutuklunun dövülerek suç işlediklerini itiraf etmeye zorlandıklarını belgeliyor.

Raporda Amerika Birleşik Devletleri de durumu bildikleri halde, cezaevlerinin denetimini Irak güçlerine devrettikleri için eleştiriliyor.

ABD ordusundan bir sözcü, örgütün eleştirileri reddederken Irak hükümetinden ise herhangi bir açıklama gelmedi.

Af Örgütü uzmanları, tutuklulara ayaklardan asılma, kablo ve borularla dövülme, tırnakların kerpetenlerle çekilmesi ve vücutların matkapla delinmesi gibi işkence yöntemleri uygulandığını belirttiler.

Raporda ayrıca, bazıları ölüm cezası almış yüzlerce kişinin işkenceyle verdiği ifadeler yüzünden mahkum edildiği bildirildi.

Af Örgütü, tutukluların çoğunun, direnişçilere yardım ettiği söylenen Sünniler olduğunu, Amerikan karşıtı Şii lider Mukteda El Sadr’ın Mehdi Ordusu’na üye yüzlerce Şii’nin de tutuklular arasında bulunduğunu belirtti.

Raporda, Irak’ı terketmekte olan Amerikan güçlerinin, 2007’nin ortalarından bu yana yaklaşık 23 bin tutukluyu serbest bıraktığı ya da Iraklı yetkililere teslim ettiği, halen Amerikan güçlerinin elinde yaklaşık 200 tutuklu bulunduğu kaydedildi.

Irak’ta ‘ekonomik işgal’ hiç bitmeyecek

Radikal – 09.09.2010

Onlarca üsse dağıtılmış 50 bin Amerikan savaşçı gücünün kalması ve talimatlarını Washington’dan almasıyla birlikte Irak nasıl egemen bir devlet olarak görülebilir? ABD’nin Irak savaşına dair açıkladığı hedef

bahaneden ibaretti. Zira süper gücün Saddam Hüseyin’in Irak’ının kitle imha silahlarına sahip olmadığını bilmemesi akıl kârı değil. ABD’nin gerek George W. Bush’un, gerekse Barack Obama’nın başkanlığında asıl hedeflerini gizlemesine rağmen, bu amaçlar işgal boyunca güçlü kanıtlarla su yüzüne çıktı.

En azından iki hedef netleşti: İlki, Irak’ın petrol sanayine Amerikan hegemonyası dayatmaktı. İkincisi deIrak’ın İsrail’i aşamalı olarak tanımasını sağlamak. Irak’ın petrol sanayi Saddam döneminde devlete aitti. ABD’nin hedefiyse bu sektörün özel mülkiyete taşınmasına hazırlık olarak hükümet kontrolüne son vermekti. Burada özel sektörü Amerikan petrol şirketleri temsil ediyor.

Doğal olarak bu değişim bir gecede meydana gelmeyecek. Fakat ABD, nihai hedefe ulaşana dek Irak’ın ulusal ekonomik kurumları üzerindeki hegemonyasını kullanacaktır. Irak’taki ham petrol ürünlerinin gelirlerinden en fazla kazanımı ABD sağlıyor. ABD’de petrol fiyatları işgal öncesindeki düzeye dönerken, Irak halkının büyük çoğunluğu neredeyse Afrika kıtasındaki en yoksul ülkelerde bile görülmeyen bir sefaletin içinde yaşıyor.

Peki niçin? Daha açık bir deyişle, petrol gelirleri nereye gidiyor? Amerikan yönetimi kaynakları, ABD’nin Irak’ta yeniden imar projelerine 53 milyar dolar harcadığını ifade ediyor. Fakat Irak gerçekleri böyle demiyor. O halde sonuç şu: Birincisi bu paralar Irak’ın petrol gelirlerinden alındı. İkincisi, ‘yeniden imar’ adı altında aslında işgal güçlerinin ve güvenlik operasyonlarının finansmanı için harcandı.

Diğer düzlemdeyse, hali hazırdaki tablo Irak’ın ulusal ekonomisini İsrail şirketlerinin girişine zemin hazırlayan açık bir pazar ekonomisine çevirerek gelişecek. Bu da Bağdat’la Tel Aviv arasında diplomatik ve siyasi ilişkiler dokunmasına zemin hazırlayacak. Böyle bir programın hayata geçirilmesinin temel bir şartı, Washington’ı destekleyen iç siyasi güçlerin Irak’ta iktidara hâkim olması. Böylelikle Irak bir Amerikan mandasına, yani ismi dışında ulusal egemenliği olmayan bir devlete dönüşecek… (Katar gazetesi Vatan, 7 Eylül 2010)

New York’ta 11 Eylül için hüzünlü anma

Radikal – 11.09.2010

ABD’nin New York kentinde, 11 Eylül 2001 tarihindeki terör saldırılarında hayatını kaybedenler için anma töreni düzenleniyor.

ABD’de 2 bin 975 kişinin canını alan 11 Eylül 2001 saldırıları dün İslam fobisinin gölgesinde anıldı. New York’ta yıkılan İkiz Kuleler’in enkazı (sıfır noktası) yakınına cami içeren İslami kültür merkezi inşaatı projesiyle yükselen gerilime Florida’da Evanjelist bir kilisenin 11 Eylül’de Kuran yakma planını açıklamasıyla tuz biber ekilmişti. Son olarak ABD Başkanı Barack Obama’nın da talep etmesi üzerine Dove World Outreach Center (Dünyaya Yardım İçin Güvercin Merkezi) adlı kilise Kuran eylemini iptal ederken, kilisenin başrahibi Terry Jones da New York’a gitti.

Jones, New York’a giderken, Kuran yakma planından, sıfır noktası yakınına cami projesinin hayata geçirilmemesi şartıyla vazgeçtiğini, projenin yöneticilerinden imam Faysal Abdülrauf ile görüşeceğini söylemişti. Abdülrauf ise caminin yerinin değiştirilmesi yönünde anlaşmaya varıldığını yalanlarken, rahiple görüşeceğini de teyit etmedi. Jones da, New York’ta ayağının tozuyla NBC’ye “Sıfır noktası yakınında cami inşa edilse bile, kilisem kesinlikle Kuran yakmayacak. Kesinlikle Kuran yakmayacağız, hayır. Ne bugün ne de başka bir gün” diye konuşup ekledi: “Kilisemin hedefi İslam’ın çok radikal ve tehlikeli bir unsur olduğunu göstermekti. Bu görevimizi kesinlikle başardık.” Daha önce “Henüz imamdan haber alamadık, ama onunla görüşeceğimizden çok çok umutluyuz ve farklı kanallar üzerinden görüşmenin gerçekleşeceğine dair son derece ikna edildik” demiş olan rahip, bu konuda da çark edip imamla toplantı planlanmadığını kaydetti.

11 Eylül saldırılarında dört yolcu uçağı kaçırılmış, ikisi Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu İkiz Kuleler’e, biri Washington’da Pentagon’a çarptırılmış, biri de Pennsylvania’da araziye düşmüştü. Dün sıfır noktasında Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın da katıldığı törenle her yıl olduğu gibi yine İkiz Kuleler’de ölen 2 bin 752 kişinin adları tek tek okundu. Ardından cami taraftarlarıyla karşıtları birer gösteri düzenledi. İtfaiyeci oğlunu yitirmiş Jim Riches önce törene sonra cami karşıtı gösteriye katılırken “Oğlumu Müslümanlar öldürdü, buraya cami dikemezler” görüşünü dile getirdi. Karşıt gösterinin davetlileri arasında İslam karşıtlığıyla tanınan Hollandalı aşırı sağcı siyasetçi Geert Wilders de vardı. İki tarafın karşı karşıya gelmesini önlemek için sıkı önmemler alan polis, bölgede 24 saat devriye gezme kararı alırken, Müslümanlar da bayram namazı için aşağı Manhattan’tan uzak mescitlere yönlendirildi.

Önceki gece sıfır noktası yakınında toplanan, aralarında Müslümanların yanısıra insan hakları savunucuları, Yahudi örgütlerinin üyelerinin de bulunduğu 2 bin kişi cami projesine destek verdi. Ellerinde mumlar taşıyan kalabalık, projeye karşı çıkanları, Müslümanları ötekileştirmek ve ABD’nin temel insan haklarını ihlal etmekle suçladı. Barış İçin Yahudi Sesleri’nin Başkanı Rebecca Vilkomerson “New York’ta bu kadar gürültüyü sıfır noktası için koparmıyorlar, söz konusu olan İslam fobisinin yükselen dalgası. Bu birden hoş karşılanır olan bir ırkçılık türü” derken, Uluslararası Af örgütü Amerikalı Müslümanlara yönelik zulüm uyarısı yapıp ABD yönetimini Müslümanların haklarını korumaya çağırdı.

Dokuzuncu anma törenleri, Obama’nın siyah ve göbek adı Hüseyin olan ilk başkan olduğu ABD’de kasımda yapılacak Kongre seçimleri öncesine denk geldi. Cumhuriyetçiler muhafazakar halk hareketi Tea Party’nin rüzgarını da arkasına alarak Kongre’nin hem alt hem de üst kanadında Demokrat çoğunluğu sona erdirmenin planlarını yapıyor.

Çanlar 11 Eylül için çaldı

Taraf – 12.09.2010

11 Eylül’ün dokuzuncu yıldönümü anma törenleri İslam karşıtı tartışmaların gölgesinde gerçekleşti. Başkan Obama, ABD’nin İslam’la savaş halinde olmadığını belirterek, ‘O eylül günü bize saldıran bir din değildi” dedi

ABD, 11 Eylül saldırılarının dokuzuncu yıldönümüne gergin bir ortamda, yıkılan İkiz Kuleler’in bulunduğu “Sıfır Noktası” yakınlarına cami inşaatı planı ve Kur’an yakma girişimi tartışmaları arasında girdi. Anma töreni geçen yıl olduğu gibi yine enkaz alanının hemen yanındaki Zuccoti Parkı’nda yapıldı.

Biden şiir okudu

Saldırılarda yırtılan Amerikan bayrağının New York polis bandosu tarafından alana getirilmesinin ardından Amerikan Marşı’nın çalınıp hep bir ağızdan söylenmesiyle başlayan törende alanı, sabahın erken saatlerinde yollara düşen, saldırılarda yakınlarını kaybeden aileler doldurdu. Aileler ellerinde 11 Eylül’de kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.

New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, ilk uçağın Kuzey Kulesi’ne çarptığı yerel saatle 08:46’da (TSİ 15:46) çalınan çanın ardından yaptığı konuşmada, tören alanının “dayanışma ve şefkat” duygularıyla dolduğunu, 11 Eylül’ün hiçbir zaman unutulmayacağını söyledi. İkinci uçağın Güney Kulesi’ne çarptığı, yerel saatle 09:03’te terör kurbanlarını anmak için yine çanlar çalındı ve saygı duruşunda bulunuldu. Saldırılarda yaşamını yitirenlerin isimleri tek tek okunurken, törene eşiyle birlikte katılan ABD Başkan Yardımcısı John Biden kürsüye çıkarak şiir okudu. New York Valisi David Paterson ise yaptığı konuşmada, “Bugünün her şeye rağmen umut günü” olması gerektiğini söyledi.

Daha sonra Güney Kule’nin çöktüğü 09:59’da da çanlar bir kez daha çaldı ve yine bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. New York’un eski Belediye Başkanı Rudolph W. Giuliani de çanın çalınmasının ardından kürsüde şiir okudu. Kuzey Kule’nin çöktüğü saatte, 10:28’de çanlar bir kez daha çalındı.

‘İslam ile savaşmıyoruz’

ABD Başkanı Barack Obama ise 2001’deki saldırılarda hayatını kaybedenleri anmak için Pentagon’daydı. Törende konuşma yapan Obama, Amerika’nın en büyük silahının kendine karşı dürüst kalması olduğunu söyledi. “Amerika hiçbir zaman İslam ile savaş halinde olmayacaktır” diyen Obama, “Değer verdiğimiz özgürlükleri feda etmeyeceğiz ya da şüphe ve güvensizlik duvarlarının arkasında çömelmeyeceğiz. O eylül günü bize saldıran bir din değildi, dini saptıran El Kaide’ydi. Bu kötü saldırının müsebbibleri sadece Amerika’ya saldırmakla kalmadı, aynı zamanda Amerika ideasına da saldırdı” diye konuştu.

Rahip Jones: Biz amacımıza ulaştık

ABD’de 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde Kur’an-ı Kerim yakacağını açıklayarak tüm dünyanın tepkisini toplayan rahip Terry Jones, kilisesinin “asla” Kur’an yakmayacağını açıkladı. New York’ta bulunan Jones, NBC televizyonuna yaptığı açıklamada, 11 Eylül saldırılarının düzenlendiği İkiz Kuleler’in bulunduğu “Sıfır Noktası”nda cami inşa edilse bile, kilisesinin kesinlikle Kur’an yakmayacağını bu defa net olarak ifade etti. “Kilisemin hedefi İslam’ın çok radikal ve tehlikeli bir unsur olduğunu göstermekti” diyen Jones, bu konudaki görevlerini kesinlikle başardıklarını söyledi. Rahip Jones, bir muhabirin “Eğer size birisi ya kilisenizi başka yere taşıyın ya da İncil yakacağız dese ne hissederdiniz?” sorusuna karşılık, Müslüman ülkelerde kilise yapılmasına müsaade edilmediğini, Müslümanların Amerikan bayrağının yanı sıra İncil de yaktıklarını iddia ederek cevap verdi.

Cami mitingi New York’u karıştırdı

Öte yandan New York’taki 11 Eylül gösterileri ardından enkazın olduğu Sıfır Noktası’nda, cami yapılmasına karşı çıkan ve bunu destekleyen gruplar arasında sözlü tartışmalar yaşandı. Ellerinde büyük haçlarla bölgeye gelen Floridalı bir grup “Biz Camiye karşı değiliz ama cami burada kutsal alanda yapılamaz” diye bağırdı. Başka bir grup da “İkiz Kuleleri 19 Müslüman terörist yaktı” diye slogan atarak alana geldi. Aynı alanda bulunan ve cami fikrine destek veren grupların gösterisinde ise “Gerçek Amerikalılar Kuran Yakmaz”, “ Obama’dan da Amerikan Anayasa’sından da Nefret Ediyorlar” sloganları atıldı. Dün ayrıca New York’ta düzenlenecek İslam Merkezi karşıtı gösteriye katılıp konuşma yapacağı açıklanan Hollanda’nın aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders ise, Hollanda’da yapılan çeşitli gösterilerle protesto edildi.

Irak’ta binlerce suçsuz insan hapiste

Dünya Bülteni – 13.09.2010

Irak’ta 30 bin insan hiçbir neden olmadan, haklarında dava dahi açılmadığı halde hapiste tutuluyor.

Amnesty International’ın verdiği bilgiye göre Irak hapishanelerinde işkence gündemin birinci maddesi olarak kalmaya devam ediyor ve binlerce insan hiçbir neden olmadan içerde tutuluyor.

Yaklaşık 30.000 Irak’lının haklarında hiçbir dava açılmadığı halde hapishanelerde tutuklu olarak bulunduruldukları ve işkence gördükleri bildirildi. Amnesty’nin Irak uzmanı Carsten Jürgensen, yayınladıkları raporda hapishanelerde keyfi uygulamanın ve vahşetin hakim olduğunu söyledi.

Mahkumlar aileleriyle ve avukatlarıyla görüştürülmeden, hiçbir sebep olmadığı halde içerde tutuluyor. Jürgensen Amerikan askerleri tarafından da yaklaşık 10.000 kişinin daha Irak’lı yetkililere teslim edildiğini bildirdi.

Eski mahkumlardan ve hapishane görevlilerinden edinilen bilgilere göre mahkumlar elektrik kablololarıyla dövülüyor ve saatlerce cinsel organlarından asılı tutuluyor. Ayrıca elektrik verilmek ve matkap aletleriyle de eziyet edilmek suretiyle işkenceler yapılıyor. Bu işkenceler sonucu çok sayıda mahkumun hayatını kaybettiği kaydedildi.

Amnesty raporuna göre birçok işkencecinin suçları kanıtlandığı halde hiçbir cezaya çarptırılmadıkları, yanlış bilgilere dayanılarak yapılan keyfi tutuklamalar sonucu binlerce insanın uzun süre hapishanelerde kaldığı belirtildi. Ayrıca işkence ile alınan ifadelerin mahkemelerde delil olarak kabul edildiği ve bu delillere dayanılarak birçok kişinin de idam edildiği bildirildi.

Time’ın İsrail kapağı

Radikal – 12.09.2010

ABD zoruyla başlayan Filistin-İsrail barış görüşmelerine el atan Time dergisi kapağına kapağı İsrail’i ayağa kaldırdı.

ABD zoruyla başlayan Filistin-İsrail barış görüşmelerine el atan Time dergisi, Davut yıldızının içine ‘Barış neden İsraillilerin umurunda değil’ diye yazarak kapak konusu yaptı. Time İsraillilerin para kazanmayı ve kafelerde keyif çatmayı Filistinlilerle barıştan daha çok  önemsediğini savundu. ABD’de Yahudi lobisinin başını çeken İnkar ve İftira İle Mücade Birliği, “Yahudilerin paraya taptığını savunan bu sinsi makale yıllanmış anti-semitik yalanları hatırlatıyor” dedi.

Netanyahu ve Abbas ikinci kez bir araya geliyor

Cumhuriyet – 13.09.2010

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın nezaretinde 2 Eylülde Washington’da görüşen, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, doğrudan görüşmelerinin ikinci turu için yarın biraraya gelecek.Clinton’ın,yarın başlayacak görüşmelere de katılacağı, çarşamba günü de Kudüs’e geçeceği belirtildi.

ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell, ilk görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Netanyahu ve Abbas’ın verimli bir görüşme yaptığını, Abbas ve Netanyahu’nun her iki haftada bir, bir araya gelmeyi kararlaştırdıkları bildirilmişti.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yarın Mısır’ın Şarm Eşşeyh beldesinde yeniden bir araya geleceği bildirildi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Bülteni, 13 Eylül 2010

İletişim: www.kureselbak.org, kureselbak@gmail.com; 00905362196341

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.