Hakan Tahmaz
Celalettin Can, 7 Şubat 2018 Çarşamba günü sabaha karşı evinden İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekiplerince gözaltına alındı. 15 gün sonra “örgüt üyeliği” suçlamasıyla çıkarıldığı Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandı.
Şimdi üç koğuş arkadaşıyla birlikte Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi C-19 koğuşunda iddianamenin çıkmasını ve üyesi olduğu örgütü öğrenmeyi bekliyor. Sorguda üyesi olduğu iddia edilen örgütle ilgili herhangi birşey sorulmadığı gibi, örgütün adını hâkim tutuklama tutanağına da yazmamış.
Hiç şüphe yok ki, iddianamenin hazırlanması sırasında Celalettin’e “yakıştığı” varsayılan bir örgüt bulunacak. Belki de Cumhuriyet Gazetesi davasında yargılanan sevgili Ahmet Şık gibi aynı anda birkaçıyla suçlanacak.
İşe bakın bizim Celalettin Can, hangi örgüte üye olduğunu bilmiyor. Ya da biliyor da yıllarca herkeslerden saklamayı başarmış. Herkes biraz safmış!
Celalettin bize bunu yaptı anladık da Çözüm Süreci’nden sorumlu bakan Beşir Atalay, bu tehlikeli örgüt üyesini toplumun karşısına Akil İnsanlar heyeti üyesi olarak nasıl çıkardı. Yoksa bizim Celalettin’de mi AK Partilileri kandıranlardan.
Bunun için İç Anadolu bölgesinde 7 bine yakın insana çözüm sürecinin faydalarını anlatması için yüzden fazla toplantıda konuşturuldu.
İnsanın sorası geliyor, Celalettin’in, akil insanlar heyetiyle birlikte katıldığı bu toplantılarda ne söylediğini, neyi savunduğunu devlet/hükümet yetkililerin kulaklarına, heyet içindeki elemanları hiç mi fısıldamamış?
Dolmabahçe’de Akil İnsanlar Heyetleriyle yapılan toplantılarda Başbakanlar, Bakanlar, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı, bürokratlar, güvenlik elemanları da mı duymamış anlamamış Celalettin’in herkes için her yerde barış, çözüm, hak, adalet ve eşitlik savunduğunu.
Nasıl olur, çözüm sürecinde televizyon kanallarındaki tartışmalarda teklemiş kalbiyle, büyük soğukkanlılıkla ama aynı ölçüde kararlıkla neden tek yolun barış olduğunu, çözümden kaçmanın büyük savaşa sürüklenmek olduğunu anlatmasına da mı hiç rastlamadınız? Sözcülüğünü yaptığı 78’ler Girişiminin toplantılarındaki konuşmalarıdamı kulağınıza çalınmadı?
Siz duymamış, görmemiş olabilirsiniz, ya da bildiklerinizi gördüklerinizi unutmuş olabilirsiniz veya öyle görünmek işinize geliyor olabilir.
Bu yol yol değil. Celalettin’in barışı, adaleti, eşitliği, hakkı, hukuku ve demokrasiyi savunduğunu duyanlar, görenler, bilenler sandığınız kadar az değil. Celalettin’in barış insanı olduğunu bilenleri ahmak yerine koymak pahalıya patlar bir gün.
Yalanlarınıza sadece yemlediklerinizin, arpalığınızda dolaşanların inandığının farkında değil misiniz?
En iyisi itiraf edin. Başlıktaki sorunun cevabını verin. Celalettin Can neden Silivri’de? Söyleyin Celalettin’i ve binlerce yol arkadaşını barış, adalet, eşitlik istedikleri için, hak hukuk dedikleri için Silivri’ye, Silivrilere tıktığınızı. İtiraf edin de yalanlarınızdan kurtulun. Göreceksiniz bu size iyi gelecek. Bundan emin olabilirsiniz. Denemeye değer.
Sizler, bizim derdimiz Celalettin’lere korku salmak, diz çöktürmek, boyun eğdirmek diyorsanız tavsiyem Celalettin’in 19 yıl 9 ay mahpusluktan sonra yazdığı “Merhaba Başkaldırı ve 78’ler Sorguluyor” kitaplarına göz atmanız. Bu kadar büyük zahmetlere katlanamayız diyorsanız eğer buyurun Celalettin’in Silivri’den yazdığı 3 Mart 2018 tarihli ilk mektubu okuyun yeter.
https://bianet.org/bianet/insan-haklari/194851-celalettin-can-silivri-den-yazdi-aydinlik-sabahlara-uyanacagiz
Arkadaşıma not:
Evet sevgili Celalettin Silivri’den yazdığın ilk mektubunda dediğin gibi ‘bir gün hep birlikte aydınlık sabaha uyanacağız’. Kendine iyi bak. Kalbinin atışlarına dikkat et, üşütme. Kendi kendinin doktoru olmaktan hiç vaz geçme. Sevgiyle.
Bu yazı Halkın Nabzı web sitesinde yayınlanmıştır.
