Geçtiğimiz hafta, ABD başkanı Biden, Amerika’nın müttefiklerine olan bağlılığını gösterme iddiası ile Avrupa’da düzenlediği geziye tamamladı. Varşova’da NATO’nun doğu liderliğine yaptığı konuşmada sadece Ukrayna için değil Avrupa ve dünyadaki demokrasinin özgürlüğü için de neyin tehlikede olduğunu bildiklerini ilan etti. Sadece Ukrayna için değil Avrupa ve tüm dünyadaki demokrasi ve özgürlük için en tehlikeli güçlerin en başında gelen ABD liderinin bu yaklaşımı oldukça ironik. Biden elbette Rusya’yı ve Çin’i işaret ediyordu.
Rusya’da ise devlet başkanı Putin Çin’in üst düzey diplomatlarını Moskova’da çok sıcak bir şekilde ağırladı ve yaklaşık 200.000 kişilik bir kalabalık karşısında savaşın Rusya için varoluşsal bir adım olduğunu ilan etti. Aynı zamanda da Ukrayna işgalinin Rusya’nın tarihi sınırlarında Rus hakları için devam eden bir savaş olduğunu vurguladı.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ise askeri ittifakın Çin’in Ukrayna’daki savaşında Rusya’yı desteklemeyi planladığına dair ‘bazı işaretler’ gördüğünü söyledi ve Pekin’i uluslararası hukuku ihlal edecek bir hamleden vazgeçmeye davet etti.
Aynı gün Rus füzeleri Ukrayna’nın kuzeydoğusundaki Harkiv’i vuruyordu. Rusya’nın Ukrayna işgalinin üzerinden bir yıl geçti. Bu işgal en başta Ukrayna halkı ardından Rusya halkları olmak ezilenlere çok ağır bir bedel olarak yansıdı. Milyonlarca Ukraynalı göç etmek zorunda kaldı, Ukrayna ve Rus ekonomileri tahrip oldu, binlerce insan öldü, on binlerce insan yaralandı. Elbette bu savaşın sorumlusu işgali başlatan Putin, ama öte yandan NATO’nun sürekli olarak genişlemesi için çabalayan ABD’nin yayılmacılığı bu savaşı tetikleyen en önemli etkenlerden birisi.
Savaş yalanları
Ukrayna’nın yıkımı
Ukrayna’da neredeyse hiç kimse, on binlerce kişiyi öldüren, milyonları evsiz bırakan ve tüm şehirleri harabeye çeviren savaşın şiddetinden, yıkımından ve döktüğü kandan kaçamadı.
Biden, Avrupa ülkelerinde caka satarken bugün Ukrayna, savaşın yıldönümüne denk gelen potansiyel Rus saldırılarına hazırlanıyor. Ukrayna’daki okullar dersleri uzaktan veriyor, insanlara büyük toplantılardan kaçınmaları tavsiye edildi. Ek güvenlik önlemleri alınıyor.
Ukrayna’da hava saldırısı sirenleri ve uyarıları uzun süredir günlük hayatın bir parçası haline geldi.
İşgal Ukrayna ekonomisini allak bullak etti. Daha geçen yıl Mart ayında bir IMF personeli raporu, ülkenin felç olduğu sonucuna varıyordu: “Milyonlarca Ukraynalı evlerinden ve bombardıman altındaki birçok şehirden kaçarken, sıradan ekonomik faaliyet büyük ölçüde askıya alınıyor.” Gerçekten de savaş ülkenin ekonomik tabanını imha ediyor. Michael Roberts’ın yazdığı gibi savaştan önce Ukrayna, gerçek GSYİH’sı sadece 160 milyar dolar olan çok fakir bir ülkeydi. Bu savaş bitmeden, savaştan kaynaklanan fiziksel kayıp en azından bu GSYİH ile eşleşecektir. “Rus işgalinin Ukrayna ekonomisi üzerindeki etkisi yıkıcı olmuştur. İşletmelerin üçte biri, üretim tesislerinin ve altyapısının tahrip edilmesi, tedarik zincirlerinin bozulması ve üretim maliyetlerindeki çarpıcı artışlar nedeniyle faaliyetlerini derhal durdurdu…Rusya’nın 4. çeyrekte Ukrayna enerji altyapısına yönelik yoğun bombardımanı, kayıp oranını yıllık bazda %41’e geri götürdü ve 2022 için GSYİH’da ortalama %32’lik bir düşüş gerçekleşti…arz şokları, depresif gerçek harcanabilir gelir ve tüketici güveni ve ülkeden kaçan altı milyondan fazla mültecinin neden olduğu özel tüketimde %39’luk bir düşüşe” endüstriyel üretimde yaklaşık yüzde40’lık azalma eşlik etti.
Ukrayna ekonomisi öyle bir yıkım yaşadı ki ülkenin sermaye stokunun %40’ının imha olduğu tahmin ediliyor. Bu 440 milyar dolarlık bir maliyet anlamına geliyor. Ukrayna’nın ekonomisini çalışır durumda tutmak için 2023’te yaklaşık 45 milyar dolara ihtiyacı var. Bu nedenle Ukrayna IMF ve dünya Bankası’ndan kaynak arayışını sürdürüyor. Kaynak bulabilmesi için IMF’nin yapısal reformlarını kabul etmesi gerekiyor. Biz bu yapısal reformların ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz, kemer sıkma politikaları, kaynakların emekçilerden alınıp sermayeye aktarılması, emekli maaşlarının düşürülmesi, özelleştirmeler ve ekonominin kuralsızlaştırılması.
İşgal, Ukrayna ekonomisini IMF, Dünya Bankası ve küresel sermayenin yaptırımlarına bütünün yaşayarak imha ederken askeri ve siyasi olarak her şeyiyle NATO, ABD ve AB’ye bağımlı hale getirildi.
AB’nin şimdiye kadar Avrupa Barış Fon’u kapsamında Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımların miktarı 3,6 milyar Avroya ulaştı. AB ayrıca Kasım 2022’de 15 bin Ukrayna askerini eğitmek için misyon başlattı. Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Ukrayna maliye bakanlığı, Rusya’nın geçen Şubat ayında tam ölçekli saldırısını başlatmasının ardından batılı ülkeler tarafından vaat edilen 64 milyar Avronun Aralık 2022’ye kadar 31 milyar Avrosunu aldı. Savaş bölgedeki tüm ülkeleri savaş psikolojisinin içine çekti. Sadece Polonya, kendi hızlı askeri yapılanmasının bir parçası olarak ABD yapımı HIMARS roketatarları ve ilgili teçhizatı satın almak için 10 milyar dolarlık bir anlaşmayı tamamlamaya yakın olduğunu açıkladı.
Ukrayna savaşı tüm insanlığa bir tehdit
Rusya halklarının ödediği bedel: Zorbalığın yükselişi
Madalyonun işgalci yüzünde ise Rusya halklarının ödediği bedel var. Savunma harcamaları şu anda 2023 için onaylanan tüm bütçe harcamalarının üçte birini oluşturuyor. Savaş, iş gücünün en sağlam kısmını hızla azaltıyor ve göç devam ediyor. Rus nüfus bilimciler, işgalin başlamasından bu yana çoğunluğu savaşma çağındaki erkekler olan yaklaşık 500.000 Rus’un ülkeyi en azından bir şekilde kalıcı olarak terk ettiği konusunda hemfikir.
Öte yandan AB Abi önlemleri Rusya’nın enerji üretimini ve ihracatını özellikle bu yıl etkileyecek gibi görünüyor. Rus ekonomisi 2023’te %8’lik bir daralma yaşayabilir.
Putin’in Ukrayna’nın işgali kararı Rusya’da Savaş karşıtları tarafından tepkiyle karşılandı. On binlerce savaş karşıtı sokaklara çıktı. Rus Devleti’nin buna tepkisi zorbalığın derecesini arttırmak oldu. Savaşa karşı çıkmayı uzun yıllar hapiste cezalandırmak, Savaş karşıtı eylemlerde bir günde 10.000’den fazla aktivisti gözaltına almak ve savaşı fırsat bilerek LGBTİ+ haklarından işçi haklarına kadar bir dizi alandı özgürlükleri daha da kısıtlamak putiniğin hızlıca attığı adımlar oldu.
Ukrayna ve Rusya’nın ekonomileri giderek bir savaş ekonomisi halini aldı. Hey iki ülkede de tüm ekonomik öngörüler askeri ihtiyaçlar için geliştiriliyor.
Bu savaş bu yüzden derhal son bulmalıdır.
Talepler
İşgal başladığından beri dile getirdiğimiz gerçekler bir yıl sonra doğrulandı. Savaş karşıtlarının talebi şimdi çok daha acil:
- Ukrayna işgal hemen sona ermeli, NATO’nun genişlemesini derhal son vermeli.
- Derhal ateşkes sağlanmalı ve Rusya birlikleri Ukrayna’dan çekilmelidir!
- NATO güçleri, Orta ve Doğu Avrupa’dan geri çekilmelidir!
- Ukrayna’ya silah sevkiyatı yapılmasına son verilsin!
- Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonlandırılsın!
- Ne Rusya ne de NATO! Bu gerginlik daha fazla tırmandırılmamalıdır!
- Silahlanma yarışına son verin ve o trilyonları savaşlara, silahlara değil; iklim krizini çözmeye, yoksulluğa ve eşitsizliğe son vermeye harcayın!
- Ukrayna’nın 113 milyar dolar tutarındaki dış borcunu iptal edin ve Ukrayna halkı için hemen bir insani yardım operasyonu başlatın!
- Türkiye NATO üyeliğinden çıksın, Rusya ile askeri ilişkilere son verilsin!
Kaynaklar:
– Enternasyonal Sosyalizm, 10. sayı.
– Sosyalist İşçi, 697-698. sayılar.
– Michael Roberts, https://thenextrecession.wordpress.com/2023/02/22/russia-ukraine-one-year-of-war-the-economics/
– The war in Ukraine, one year on, The New York Times.
– Dünyanın birçok ülkesinde örgütlenen, Türkiye’de DSİP’in bir parçası olduğu Uluslararası Sosyalist Akım’ın (IST), Ukrayna’daki savaşın birinci yıldönümünde yaptığı açıklama
Marksist.org