Özdeş Özbay
İspanya’nın özerk Katalonya Bölgesi’nde bugün referandum yapılıyor. İspanya hükümeti referandumu polis güçleriyle engellemeye çalışıyor ancak onbinlerce kişi referandumu örgütlemek ve kendi kaderlerini tayin etme hakkını kullanmak için sokaklarda. Polisle göstericiler ve sandıkları koruyanlar arasında çatışmalar yaşanıyor. Çok sayıda yaralı var.
İspanya yönetimi en başından beri bu referanduma karşı çıktığını ve meşru görmediğini ilan etti. İspanyol devletinin ilk somut tepkisi referanduma iki hafta kala ani bir polis baskını ile 14 Katalan siyasetçi ve bürokratı tutuklamak olmuştu. Basılan hükümet binalarında referandum için hazırlıklar yapılıyordu. Hükümet kolluk güçlerinin Barselona’ya yola çıkışı sırasında İspanyol milliyetçileri bayraklar açarak hükümete destek verdiler. Baskının ardından yüzbinlerce Katalan sokaklara inerek bu baskıcı uygulamayı protesto etti. Barselona üniversitesi öğrenciler tarafından işgal edildi.
Katalonya Yüksek Mahkemesi, bölgesel polise (Mossos d’Esquadra) oy kullanma yerlerini kapatma, “oy sandıklarına, bilgisayarlara, oy pusulalarına, seçim belgelerine ve propaganda malzemelerine” el koyma ve seçim görevlilerinin buralara erişimini engelleme emri verdi. D’Esquadra’nın yetersiz kalacak olması ihtimaline karşılık binlerce polis ve sivil muhafız İspanya tarafından bölgeye gönderildi.
Barselona’daki ve Tarragona’daki liman işçileri kolluk güçlerinin taşındığı gemilere hizmet vermeyi reddettiler. İspanyol hükümetinin emirlerini reddeden itfaiyeciler sendikası da Barselona’da yürüyüş yaparak referanduma destek verdi. Katalan CGT sendikası İspanyol hükümetinin antidemokratik baskısına karşı 3 Ekim’de genel greve gideceğini duyurdu.
Hükümetin baskısı tam tersi bir sonuç doğurdu. Üniversiteyi işgal eden binlerce öğrenci referandum örgütlenmesi kendi ellerine aldılar. Pusulaları çoğaltıp halka ulaştırdılar ve referandum güvenliğini sağladılar. Yüzlerce okulda aileler nöbet tutarak referandum güvenliğini sağlamak ve sandıklara polisin el koymasını engellemek için mobilize oldu. Köylüler traktörleri ile Barselona’ya gelerek polis güçlerini engellemek için seferber oldu. Böylece muhtemelen ilk kez halk tarafından kolektif bir şekilde bir referandum örgütlenmiş oldu.
Ekonomik krizin sürdüğü, genç işsizliğin %25 olduğu ve radikal solun oldukça kuvvetli olduğu ülkede İspanyol burjuvazisi devletin ve dolayısıyla hegemonyasının dağılmasından endişe ediyor. Bir tür beka kaygısına kapılan İspanyol burjuvazisi işçi ve işsizlerin radikalleşmesinden ve devlete meydan okumasından korkuyor. Referandumun başını solun çekmesi (Katalon hükümeti sağcılarda olsa da yerel seçimlerde radikal sol büyük atılım yaptı) sert tepkinin nedenlerinden biri. AB ülkeleri ise bunu bir iç mesele olarak gördüklerini söyleyerek İspanyol hükümetine örtülü destek veriyorlar.
Barselona referandumuna karşı İspanyol hükümetinin iddialarından en önemlisi Katalanların “refah şovenizmi” yaptıkları iddiası. Katalonya merkezi hükümete aldığından daha fazla kaynak veriyor. Solun ve sendikaların kuvvetli olduğu Katalonya’da bu durum sömürgecilik olarak algılanıyor çünkü sosyal harcamalar için kullanmak istedikleri bütçenin bir kısmı merkezi hükümete gidiyor. Katalonya’nın başkenti Barselona Belediyesini en son Müşterek Barselona adlı sol platformun adayı Ada Colau kazanmıştı. Toplumsal hareketler, yurttaş inisiyatifleri, sendikalar ve sol partilerden oluşan bu ittifak neoliberal uygulamalara karşı radikal bir direniş gösteriyor ve bağımsızlıktan yana tavır alıyor.
Bu yazı Marksistorg web sitesinde yayınlanmıştır.